19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 Sosyolog İsmail Beşikçi: Akil adamlar PKK’ye değil devlete silah bırak çağrısı yapmalı. Silahlı mücadelenin neden başladığı unutulmamalı Kiminle savaşıyorsan barışı onunla konuş ? Kürtlerle ilgili araştırmalarıyla tanınan toplumbilimci İsmail Beşikçi’nin hayatının 17 yılı cezaevinde geçti. “Akil adam” arayışlarında adı öne çıkan isimlerden olan Beşikçi, sorularımıza şu yanıtları verdi: ? 2006 yılında Hakkâri Çukurca Köprü Siz, ‘Kürtler var’ dediğiniz TÜREY KÖSE 3 lü taburunda şehit olan asteğmen Burak için büyük bir bedel ödediniz. Okay ’ın Bursa’da yaşayan anne ve babası Geldiğimiz noktada, bu Neriman ve Sezai Okay’ın cenazedeki iskonulardaki algı ne ölçüde yanları belleklerde. Baba Sezai Okay, değişti? “Benim oğlum şehit değil, benim oğlum 1960’lar ve 2010’lar dikkate Çanakkale’de savaşmadı, İnönü’de saalındığı zaman değişiklikleri vaşmadı. Hakkımı helal etmiyorum” digörmek çok kolaydır. ye çığlıklar atmıştı. 1960’larda ve daha sonraki Sezai Okay, o günden sonra aynı kaderi yıllarda da inkâr, imha vardı. paylaştığı ailelerle bir araya geldi. Türkiye Siz, “Kürtlerin Kürtlerden, Kürtçeden söz istihbaratla, MİT’le Harp Malulü Gaziler Şehit ve Yetimleri ettiğiniz zaman çok ağır idari ve görüşmesi yanlıştır” Derneği 2. Başkanı oldu. Okay’ın yıllar cezai yaptırımlarla demiştiniz. Oslo içinde acısı da azalmamış, isyanı da. Sezai karşılaşıyordunuz. sürecini nasıl Okay, “Kanın durması için ne yapılmaGünümüzdeyse bu konularda değerlendiriyorlı?” sorumuza şu yanıtı veriyor: “Eğer bu sunuz? çok yoğun haberler, yorumlar, ülke satılacak, bu ülke parçalanacak, Kürtler, örneğin incelemeler yayımlanıyor. bu ülkeyi birileri eline geçirecekse biz BDP doğrudan Burada şu konu üzerinde anne babalar olarak ağlamaya devam hükümetle önemle durmak gerekir. Bu etmek istiyoruz. Barış sözü de bana görüşmelidir. haklar, mücadele sürecinde fiili saçma geliyor. Barış, iki düşman ya da MİT ile görüşmek olarak kazanılmıştır. Artık bu yanlıştır. Hükümet, daha fazla düşman devletler arasında durumdan geri dönüş söz BDP ile bu yapılır. Barış yapalım denilenler bu ülke konusu değildir. İşte bu arada, PKK topraklarında yiyen, içen, burada yaşaile, Kandil aşamada, devlet de TRT6 gibi yan kandırılmış insanlar. Biz bağımile bazı talepleri küçük de olsa sız olmalıyız, Kürt devleti kuralım, görüşmek karşılama gereğini duymuştur. Kürtler ikinci sınıf vatandaş, deyip duru İsmail Bugün, devlethükümet kandırılanlar var, zorla kaçırılanlar Beşikçi munda. TRT6’yı kapatıyorum dese, var. Kan akarken barış olmaz.” Sebunun olumsuz hiçbir etkisi olmaz. Çünkü Kürtler arasında ilgiyle izlenen onlarca kanal var. Bu sadece devletin, hükümetin niyetini gösterir. Bu çerçevede şu da söylenebilir. 30 yıla yaklaşan bir mücadele süresinde çok ağır bedeller ödenmiştir. Binlerle ifade edilen “faili meçhul” cinayetler, milyonlarca insanın yerini yurdunu terke zorlanması, Yine “faili meçhul” denen üç binin Kanı durdurmak için hangi köylerin yakılması yıkılması vs. çok ağır üzerinde cinayet var. Fakat bu somut adımlar atılmalı? bedeller. Bu ağır bedeller karşısında cinayetlerde, aileler, evlatlarının, Kanın durmaması, devletin katı kazanımların çok az olduğu da söylenebilir. yakınlarının kemiklerine bile hâlâ tutumundan ileri gelmektedir. Bu görüşü destekleyen birçok kanıt da ileri ulaşamamışlar… Örneğin 1990’ları Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın, sürülebilir. Kişi olarak kazanımların daha hiç unutmamak gerekiyor. Sınırsız Filistinliler için, Kuzey Kıbrıs Türk çok ve olumlu olduğunu düşünüyorum. bir devlet terörü var. Bu konuda Cumhuriyeti için, Bosna için ciddi soruşturmalar, yargılamalar da söyledikleri yakından bilinmektedir. ilahlı mücadelenin neden Kürtler söz konusu olduğu zaman bu yok. Ergenekon’un Fırat’ın başladığı unutulmamalı doğusundaki operasyonları gündeme söylemlerdeki sıcaklığın çok küçük getirilmiyor. bir kısmı bile gündeme Kan akarken çözüm üretmek ne Siz Kürtlerin federasyonu gelmemektedir. Kanı durdurmak kadar mümkün? Dökülen kanların savunması gerektiğini başta hükümetin, devletin görevidir. düşmanlığı, kutuplaşmayı, Türk ve Kürt söylüyorsunuz... Akil adamların, sivil toplum milliyetçiliğini yaygınlaştırdığı Çözüm konusunda en azından kurumlarının, PKK’ye “silah değerlendirmeleri konusunda ne federasyonu savunmak gerekir. bırak” diye çağrı yapmaları düşünüyorsunuz? Gerilla oluşan federasyonun, zabıta yanlıştır. Bunlar, önce, devleteSilahlı mücadelenin neden başladığını hiç gücü, polis gücü, güvenlik gücü hükümete çağrı yapmalıdır. unutmamak gerekiyor. Mücadele Kürtlerin, olmalıdır. Çözümün temel ilkeleri “Kürtlere doğal haklarını tanı” doğal haklarının yani Kürt toplumu şunlar olmalıdır. Kürtler kendi demeliler… Başbakan’ın “kadın olmaktan, Kürt milleti olmaktan doğan kendilerini yönetmelidir. Kürtler çocuk demeden…”, “Ya sev ya haklarının, Kürt milleti olmaktan doğan kendi geleceklerini belirleme terk et…” sözlerini Kürtler her haklarının gasp edilmesi, inkâr, imha ve hakkına sahip olmalıdır. Anadilinde zaman hatırlıyor... asimilasyon nedeniyle başlamıştır. mecburi eğitim her zaman dikkate Kürtlerin şiddeti reddeden Kanımca, devlethükümet bu politikada alınması gereken bir ilke olmalıdır. etkili bir demokratik muhalefet hâlâ ısrarlıdır. Mahkemelerde Kürtçe İktidar bir yanda “Öcalan oluşturamadığı eleştirileri konuşmanın, Kürtçe savunma muhatap alınır” diyor, öte hakkında ne yapmanın engellenmesi, bu yandan BDP’lilerin düşünüyorsunuz? inkâr ve asimilasyon dokunulmazlığının Şiddet deyince, beklentisiyle ilgilidir. Bir anakaldırılmasından söz benim aklıma, devlet babanın çocuğuna, içinde q, w, x ediliyor. Bu terörü geliyor. “Faili harfleri olan isimleri hâlâ verememesi, süreçten bir meçhul” denen iki bine yakın nüfus idaresinin bu isimleri kaydetmemesi çözüm cinayet var. Bu cinayetlerde, uzun hâlâ, Kürtleri tanımama anlamına mücadeleler sonunda, aileler gelmektedir. PKK ne yaparsa yapsın, ne yakınlarının, evlatlarının hiç derse desin, devlethükümet, bir kere, olmazsa kemiklerine ulaşabilmişler. Kürtlerin bu doğal haklarını iade etmek, Onlar için bir mezar yapabilmişler… tanımak durumundadır. Kanın akmasını önlemek için de BDP ve PKK ile, görüşmek durumundadır. Kiminle savaşıyorsan, barışı da onunla oluşturacaksın. Haydi Başbakan, Şu Dış Basını da Sustursana! Gazetecilikteki birikimim, siyasal iktidarların medya üzerindeki baskılarını hangi koşullarda çoğalttığını bilecek kadar çok. On gün kadar önce TBMM’nin oluşturmuş olduğu “Darbeleri Araştırma Komisyonu”nda da ayrıntılarıyla anlattım. Bir ülkede, enflasyon artmaya yönelirse, hükümet edenlerle, onları iktidara getiren yurttaşlar arasındaki ilişkiler de sertleşmeye başlar. Hoşnutsuzluk, önce mahalle kahvelerinde zaman geçiren emekli vatandaşların söyleşileri ile harekete geçer. Daha sonra medyaya yansır. Önce bir iki sütunda gösterilen bir haber, ardından manşetlere ve köşe yazılarına yansır. Karikatür ustaları konu bulmakta rahatlayarak, birkaç kalem darbesiyle “Beyefendinin hiddetli bakışlarını” çizgilerine taşırlar. Ve yine, beyefendinin talimatı ile ülkedeki aynalara karşı savaş açılır. Zira o ayna diye tanımlananlar, olan bitenleri yansıtması gereken medyadır. Ne ki, dünya âlem karşısında kudretli beyefendinin, değirmenlere karşı savaş açmış Don Kişot durumuna düştüğünü gizlemek için; basından iktidara eleştiri yaptığı için değil; terör örgütlerinin sözcüsü olması nedeni ile hesap sorulduğu yolunda söylentiler yayılır. Bu amaçla yandaş kalemler silah altına çağrılmıştır. Yine aynı amaçla bugün itibarıyla 70 meslektaşımız; işlerinden, evlerinden ve çoluk çocuklarından uzakta, Silivri, Kandıra, Diyarbakır ve Ankara gibi kentlerdeki cezaevleri yerleşkelerindedirler. Bu ahval ve şerait altında medya patronları, sıranın önce mali yaptırımlarla kendilerine geleceği; daha sonra da hâlâ uslanmadılarsa “tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” diyen atalarımızdan kaldığı gibi burunlarından fitil fitil getirileceği duyumlarını alırlar. Size, bir tür masal anlattığımı ya da bir senaryonun ipuçlarını verdiğimi sanmamanız için geçen hafta CNNTürk’ün sevilen Medya Mahallesi programcısı Ayşenur Arslan’ın ekran karşısında yeni dönemi başlatırken kendisi ile bu programda görevlendirilmiş olan Akif Beki ile söyleşiye “Sahi Akif Beki, senin bu programda benimle neden beraber olduğunu biliyor musun?” türünden bir başlangıç ile start alması bile her şeyi anlatmaya yetiyor olmalıdır. Nitekim dünkü “Medya Mahallesi”nde yeni partner kendisinden istenileni vererek “Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi” üyelerine adeta bir savcı edasıyla sorular yöneltmiş. Yöneltmek ne kelime? Türkiye’de 61 gazetecinin hapiste olduğunu dünya âleme ilan etmek gibi ağır bir suç işlemiş olan CPJ’nin yöneticilerine hesap sorarcasına sorular yöneltmiş! Özetle Medya Mahallesi’ne astığı astık bir muhtarın geldiğini duyurmak istemiş! Dünkü Akşam gazetesinde Sayın Başbakan’ın kendisini eleştirenleri belirlemek için AKP Genel Merkezi’nde özel bir izleme komitesi kurulduğu haberi veriliyordu. Biz gariban Türk medyasının artık bir manga kadar kalmış gerçek gazetecileri her türlü şimşeğe de fırtınaya da alıştık. Yabancı meslektaşlarımız, medyamızın “Suskunlar Mahallesi”nin oluşturduğu boşluğu doldurmak amacıyla eylem başlatıyorlar diyebiliriz. Çeşitli uluslararası basın kuruluşları, tıpkı 1960 ve 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde olduğu gibi gözlerini ve eleştiri oklarını Türkiye’ye çevirdiler. Adeta “Haydi Mister Prime Minister! Bizi de Sustursana” diye meydan okuyorlar. Bu meydan okuyuş, kıtalar arasını saracaktır. Bundan hiç kuşkum yok. Akan kan nasıl durur MİT’le görüşmek ? Şehit babası: Kan akarken barış olmaz zai Okay bir süre önce eşiyle birlikte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmişti. Bu ziyareti sorduğumuzda “Kılıçdaroğlu, barış olmalı, diyor ya. Ben de ona destek veriyorum. Ama bu; ülkeyi satın, bölün, parçalayın manasına gelmiyor. Terörü önlemenin yolu, PKK’nin Kürt halkını temsil etmediğini ortaya çıkarmaktan geçer. PKK eşittir Kürt halkı değildir, PKK terör örgütüdür. Önce Kürt halkının yanında olacak devlet. Benim evladımı vuranlar Kürt kökenli insanlar, ama asla ve asla ben ve eşim Kürt düşmanı olmadık” diyor... yanlış ‘ Doğal haklar tanınmalı çıkabileceğine inanıyor musunuz? Başbakan’ın Kürtler konusunda birbirleriyle çelişen açıklamaları oldu. Temmuz 2009’daki “açılım” programı bir umut yarattı. Fakat bu çok kısa sürdü. Ordudan, CHP’den ve MHP’den gelen eleştiriler ve suçlamalar üzerine hemen geri adım atıldı. BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması çok yanlış. TBMM’de, AKP’den, öbür partilerden, rüşvet, dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı suçlardan dolayı hazırlanmış dokunulmazlık dosyaları da var. Onlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmıyor. İfade özgürlüğünü kullananlar hakkında işlem yapılıyor. Gerilla ile kucaklaşma da bir ifade biçimidir. Sonuçta, yüz kızartıcı suçları işleyenler, ifade özgürlüğünü kullananları yargılamaya çalışmış oluyor. S 5. kattan düşen çocuk öldü ? BURSA (AA) Şirinevler Mahallesi’nde oturan Handan ve İsmail G. çiftinin 2 yaşındaki oğlu Emir G. (2), ablası İrem (10) ile oyun oynadıktan sonra balkona çıktı. Balkondan sarkarken beşinci kattan düşen Emir G, ağır yaralandı. Olay yerine gelen sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılan minik Emir, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Okuldan aldığı kızı Irmak G. (6) ile eve dönünce, acı haberi alan anne Handan G, sinir krizi geçirdi. Yıkımlara karşı yol kapattılar ? İstanbul Haber Servisi Kentsel dönüşüm projesi kapsamında İstanbul’da 1 milyon evin yıkılmasını protesto etmek amacıyla Büyükdere Caddesi’ni trafiğe kapatan Halk Cephesi üyeleri, “Evlerimizi tırnaklarımızla yaptık, tırnaklarımızla koruyacağız” pankartı açtı. Polis göstericilere müdahale etti. Yapılan basın açıklamasının ardından yeniden Şişli’ye doğru yürüyeş geçen grup yolu tekrar trafiğe kapattı. Polis grubu gözaltına almadı. Yarın: ‘Dokunulmazlık’ ipleri gerer ‘Yasal yol temizliği’ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle