19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2012 ÇARŞAMBA 12 DIŞ HABERLER [email protected] (Fotoğraf:EPA) ‘Toplum mühendisliğine soyunmayın’ MİNE ESEN ABD’li siyaset bilimci John Mearsheimer, Ankara’ya ABD gibi davranmaması uyarısı yaptı ma yönetiminin İsrail’deki muhatabı Netanyahu’ya yönelik kimi çıkışlarına karşı, yerleşimlerin durdurulması koşulunu bile başaramadığını kaydeden Mearsheimer, Filistin sorunu için iki devletli çözümün gerçekleşmesi konusunda ise oldukça umutsuz. “Arap Baharı”na ilişkin İsrail’in tutumunu sorduğumuzda ise yanıtı şöyle: “Mısır’dan yola çıkarsak, Mübarek ile müttefikliğini, şimdi ise Müslüman Kardeşler iktidarını düşündüğümüzde kaygılı olduğunu söyleyebiliriz. Filistin konusunda artık Mısır’da daha yüksek sesle, rahatça dile getirilen bir İsrail karşıtlığı var. Bunun yanı sıra Türkiye ile de ilişkileri Erdoğan iktidarı ile değişti.” Türkiye’nin Mavi Marmara saldırısı sonrasında İsrail’e yönelik tutumunu doğru olarak değerlendiren Mearsheimer, İsrail yönetiminin Ankara’nın özür şartını yerine getirmeyeceği kanısında. Ancak zaman içinde bir noktada anlaşma sağlanabileceğini fakat 90’ların sonu 2000’lerin başında sahip olunan yakın ilişkilere dönmenin zor olacağını savunuyor. ABD’nin İsrail’e baskı yapamamasının başta yine ABD ve İsrail’e zarar verdiğini söylüyor “İsrail Lobisi ve ABD Dış Politikası” kitabıyla dünyada tartışma yaratan Mearsheimer. Bu çerçevede konu İran’a geliyor. “ABD ve İsrail’den İran’a yönelik saldırı bekliyor musunuz” sorumuza ise “ABD’deki seçim öncesi İran’ı vurmazlar” yanıtı veriyor. Seçim sonrasında İsrail lobisinin İran’ı vuralım baskısının artacağından emin olduğunu da sözlerine ekliyor. İran yönetimiyle sıkı pazarlık için masaya oturmanın, diplomasinin işletilmesinin gerektiğini vurguluyor. Henüz nükleer silah yapma konusunda kesin karara varmamış olan İran yönetiminin “vururuz tehditleri” karşısında “evet silahlanmalıyız” kararına itilebileceği yönündeki kimi kaygıları paylaşıyor. Barışçıl amaçlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu zenginleştirilmiş uranyumun sıkı denetimlerle Tahran’a sağlanabileceği olasılığının masada olması gerektiğini ifade ediyor. Türkiye “Arap Baharı” ülkelerine rol model olabilir mi sorumuza ise yanıtı şöyle: “Demokratik bir ülke olarak elbette model olabilir. Ancak bölgedeki her ülkenin farklı toplumsal, siyasi bakış açıları var. Örneğin Mısır ve Türkiye, temel anlamda birbirlerinden farklılar. Türkiye, ABD’nin uzun yıllar yaptığı gibi bölgede toplum mühendisliği yapmaktan kaçınmalı, elini çekmeli.” Bu çerçevede Ortadoğu’nun karmaşık dengelerine vurgu yapıyor Mearsheimer ve yine Ankara’ya atfen ekliyor “Ama Suriye konusunda pek de öyle olmayacak gibi...” BD’li siyaset bilimci John Mearsheimer “Arap Baharı”yla birlikte bölgedeki gelişmelere atıfta bulunarak Türkiye’nin “toplum mühendisliği” yapmaktan kaçınması gerektiğini söyledi. ABD’deki etkin İsrail lobisine yönelik sert eleştirileriyle tanınan Chicago Üniversitesi öğretim üyesi Mearsheimer “Arap Baharı”nın bölgedeki güç dengeleri açısından derin etkilerine işaret ederken bu çerçevede ortaya çıkan birçok sorunun özellikle ABD ve Türkiye açısından zorluklar da yarattığına işaret etti. Koç Üniversitesi’nin davetlisi olarak İstanbul’a gelen Mearsheimer’le “Arap Baharı”ndan İran, Suriye konusuna uzanan bir söyleşi gerçekleştiriyoruz. Mearsheimer, WashingtonAnkara arasındaki ilişkilerin stratejik ortaklık bağlamında iyi olduğunu kaydederken Suriye konusunda ABD’nin krizin ilk patlak verdiği zamanki duruşundan bir adım geri çekildiği düşüncesinde. Rusya ve İran’dan gelen destekle Esad rejiminin hâlâ gücünü koruduğuna vurgu yapıyor tanınmış siyaset bilimci. Pentagon’da bile olası bir Esad sonrası dönemi için ne olacağına ilişkin net bir görüşün bulunmadığını kaydederken belirsizliğin Suriye’deki kanlı çatışmaların A ? “Arap Baharı”nın halkların rejimlere yönelik isyanlarıyla patlak verdiğini, ABD’nin bunda etkisinin pek olmadığını belirten ABD’li uzman, Washington’ın, Arap Baharı diye adlandırılan bazı isyanları sahiplendiğine, ancak konu Bahreyn, Suudi Arabistan gibi yoğun çıkarlarının olduğu ülkeler olunca sessizleştiğine dikkati çekiyor. Türkiye dahil komşularına yayılma riski içerdiğine de işaret ediyor. ABD’nin dış politikasında her zaman söylemle uygulama arasında farklılık olduğunu belirten Mearsheimer, Ortadoğu coğrafyasına sık sık demokrasi, özgürlük çağrıları yapan ABD’nin çıkarları için bölgedeki ülkelerde otokratik rejimlerle işbirliğine vurgu yapıyor. Örnek olarak da Mısır’da Müberek rejimine yıllarca verilen desteği gösteriyor. ABD’nin, haliyle lobisinin gücüyle İsrail’in bölgedeki çıkarlarını koruduğunu belirtiyor. “Arap Baharı”nın halkların rejimlere yönelik isyanlarıyla patlak verdiğini, ABD’nin bunda etkisinin pek olmadığı düşüncesinde. ABD’nin kimi “Arap Baharı”nı sahiplendiğini ancak konu Bahreyn, Suudi Arabistan gibi yoğun çıkarlarının olduğu ülkeler olunca sessizleştiğini hatırlatıyor. ABD’nin isterse radikal olsun, çıkarları uygunsa her yönetimle çalışabileceğini söylüyor. ‘Obama bin Ladin’ C MY B Söylemle uygulama farklı bir soru yöneltirken Usame bin Ladin yerine yanlışlıkla “Obama bin Ladin” demesi dikkati çekti. Obama ise sunucunun bu hatası karşısında bozuntuya vermeyerek soruyu yanıtladı. İki aday, bir önceki münazaranın aksine, bu sefer hem münazara öncesinde hem de sonrasında kucaklaştıklar ve daha samimi bir görüntü çizdiler. oderatör SchiefM fer’in oturum sırasında Pakistan ile ilgili desteğin faturası ağır İsrail lobisini ABD’deki en güçlü lobi olarak değerlendiren Mearsheimer, ülkede hangi konumda olursa olsun bir siyasetçinin İsrail’i eleştirmesinin neredeyse imkânsız olduğunu belirtiyor. Mearsheimer’a göre, bu “koşulsuz” İsrail desteğinin ABD’ye faturası ise son derece ağır. ABD tarihine bakınca dış politikanın çoğu kez kendi değil, İsrail çıkarlarına göre yön aldığını savunan Mearsheimer, Obama döneminde de bunun değişmediği görüşünde. Oba İsrail’e koşulsuz ‘Eskisi gibi yakın olmaz’ Obama son raundu aldı ama nakavt edemedi Dış Haberler Servisi ABD bi basit bir öneride bulunamaBaşkanı Barack Obama ile yız” diye konuştu. Cumhuriyetçi Parti’nin başkan Suriye’ye bu aşamada askeri adayı Mitt Romney’nin, baş anlamda müdahil olmayı kendikanlık seçimleri öncesinde son sinin de istemediğini, gelecekte de kez kozlarını paylaştığı açık otu bunu öngörmediğini belirten rumda adaylar arasında İran, Arap Romney, “Bizim açımızdan doğBaharı ve Çin konularında gergin ru yol, Suriye’deki sorumluluk tartışmalar yaşandı. sahibi tarafları tespit edip orObama ve Romney, 90 daki ganize etmektir” diye konuştu. kalık münazarada, dış politika Program sonrasında Amerikan konusunda tartıştı. Demokrat baş medyasınca yapılan anketlerde kan, oturumun başından itibaren Obama, gecenin “kazananı” olsaldırıya geçti ancak siyasi yo du. CNN’nin anketine göre, açık rumculara göre Obama, Rom oturumda Obama’nın daha iyi ney’yi nakavt edemedi. Obama performans gösterdiğini söylerakibini dış politikada acemi ola yenlerin oranı yüzde 48 olurken, rak sunmaya çalıştı. “ABD baş Romney diyenlerin oranı yüzde kanı olduğum sürece, İran nük 40 oldu. CBS’nin anketinde de leer silah sahibi olmayacak” Romney yüzde 23, Obama yüzde diyen Obama, İran’a karşı aske 53 oy aldı. ri bir adımın, ilk değil, son seçenek olması gerektiğini de vurguladı. Romney, başkan olması halinde “İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Soykırım Sözleşmesi altında yargılanmasını sağlayacağım” dedi. Romney, Obama’yı, Usame bin Romney, “nükleer silaha 4 Ladin’in ortadan kaldırılması doyıl öncesinden daha yakın layısıyla kutladı ama terörle müolduğunu” öne sürdüğü İran cadelede bunun yeterli olmadığını üzerindeki baskıyı artırmasöyledi. Obama ise şöyle yanıt larının önemine işaret ederek verdi: “El Kaide’nin tehdit oldukendisinin de askeri eylemin ğunun farkına varmanızdan memson adım olması gerektiği nun oldum çünkü birkaç ay önce görüşüne katıldığını söyledi. Amerika’nın jeopolitik olarak yüz Emir bin Halife el Sani, 2007’den beri ilk kez bir yabancı lideri ağırlayan bölgede kahraman gibi karşılandı. Daha önce Gazze’ye 254 milyon dolarlık yatırım yapacağı açıklanan Katar emiri, ziyareti sırasında bu rakamı 400 milyon dolara yükseltti. Hamas’a göre ziyaretle İsrail kuşatması da kırılmaya başlanmış oldu. ‘El Kaide mi Rusya mı?’ Katar emiri Gazze’ye gitti Dış Haberler Servisi Hamas’ın iktidara geldiği 2007’den beri Gazze Şeridi’ne giden ilk devlet başkanı olan Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife el Sani, burada kahraman gibi karşılandı. El Tani, bölgeye 400 milyon dolarlık yatırım yapacak. Hamas sözcüsü Tahir el Nunu, “Siyasi kuşatmayı kıran ilk Arap lideri. Ziyaret, siyasi açıdan çok önemli” dedi. Hamas için diplomatik zafer olarak görülen ziyaretten hem İsrail, hem Filistin yönetimi rahatsız. Ziyaret, Müslüman Kardeşler’in bölgede artan etkisinin göstergesi. Arap dünyasının en zengin ülkelerinden Katar, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile arası açılan Hamas’ın bölgedeki tek destekçisi konumunda. Emirin ziyareti, Körfez ülkesiyle Hamas arasındaki yakınlaşmanın boyutlarını gösteriyor. Filistin Hükümeti Başbakanı İsmail Haniye, şubat ayında Suriye’deki iç savaş yüzünden Hamas’ın 1999’dan beri Şam’da bulunan siyasi idare merkezinin Mısır ve Katar’a taşındığını açıklamıştı. Haniye’nin Suriye muhalefetine destek çıkması da Esad’ın tepkisine yol açmıştı. Siyasi gözlemciler Hamas’ın Suriye ile İran’ın mali desteğini kaybetme riskiyle, Suriye’nin Sünni toplumunu desteklemek arasında bir süre bocaladığını düşünüyor. Libya’ya NATO operasyonuna destek veren Katar, Suriye’ye askeri müdahale çağrısı yapan ilk Arap ülkesi. ABD ve İran’ın yanı sıra Katar, Hamas ve İsraille de yakın diplomatik ilişkiler içinde. Haniye, emirin gelişi için Han Yunus’ta düzenlenen basın toplantısında “Emir Katar yatırımını 254 milyon dolardan 400 milyon dolara çıkarmayı kabul etti” dedi. 4 saatlik ziyaretinde emir, bir konut projesiyle bir hastanenin açılışına katıldı, Gazze’deki stadyumu dolduran kalabalığa seslendi. Geçen yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze’ye gitmeye hazırlandığı bildirilmiş ancak daha sonra ziyaret iptal edilmişti. müdahil olmamalıyız’ Suriye’de özellikle Suriye içerisindeki ılımlı güçleri harekete geçirmeyi sağlamak istediklerini kaydeden Obama, “Nihayetinde, kendi geleceklerine Suriyeliler karar vermeli. Yaptığımız her şeyi, İsrail de dahil olmak üzere, bölgedeki ortaklarımızla istişare ederek, bu konuda büyük ilgisi olan Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle koordine ederek yapıyoruz” dedi. Obama, “Şunu da kabul etmemiz gerekir ki, Suriye’ye askeri anlamda daha fazla bulaşmak, ciddi bir adımdır. Bunu, namlularını daha sonra bize ya da bölgedeki müttefiklerimize çevirecek kesimlerin eline silah vermiyor olduğumuzdan tümüyle emin olarak yapmalıyız” diye konuştu. Obama, “Biz, Vali Romney’nin teklif ettiği gibi Suriye muhalefetine ağır silahlar vermenin uzun vadede bizi daha güvenli hale getireceği gi ‘Askeri anlamda yüze olduğu en büyük tehdidin Rusya olduğunu söylemiştiniz.” Romney’nin Irak’ta sürekli asker bulundurmak istediğini, Rusya’yla nükleer anlaşmaya karşı olduğunu, Afganistan’dan çekilme konusunda karışık mesajlar verdiğini söyleyen Obama “Bizim Ortadoğu’da istikrarlı liderliğe ihtiyacımız var, pervasız liderliğe değil. Ne yazık ki, sizin önerdiğiniz fikirler Amerika’yı uzun vadede güvenlik kılacak reçete değil” dedi. Konu Çin’e gelince, Obama, Romney’yi, özel sektörde çalışırken Amerikan istihdamını Çin gibi ülkelere taşımakla suçladı. Ankara’ya indirilen Suriye uçağı Reyhanlı’da, sağlık ocağına uçaksavar mermisi girdi Suriye’deki arabulucu arayışları Atlar da azaldı Romney, deniz kuvvetlerinin Obama döneminde zayıfladığını, yeterli gemi olmadığını söyledi. Obama ise “Vali Romney, deniz kuvvetlerinden bahsettiniz, 1916 yılına göre daha az gemimiz olduğunu söylediniz. Vali Bey, biz ayrıca atlarımızı ve süngülerimizi de azalttık çünkü ordunun doğası değişti. Bizim, uçak gemilerimiz var, denizin altında giden gemilerimiz, nükleer denizaltılarımız var” dedi. Rusya, Türkiye’den açıklama istedi Haber Merkezi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin askeri mühimmat olduğu gerekçesi ile indirdiği Suriye uçağında, silah olmadığına dair kamuoyuna açıklamada bulunmasını talep etti. Türk makamlarının kargo ile ilgili kendilerine farklı bilgi aktardığını kaydeden Lavrov, “Türk meslektaşlarımızdan konunun detayları ile ilgili bilgi talep ettik. Bize orada elektro teknik malzeme olduğunu söylüyorlar. Bu durumda onlardan uçakta silah ve mühimmatın olmadığına dair açıklama yapmalarını bekliyoruz. Mürettebat kaptanının kargonun el konulması ile ilgili belgelerin kendisine verilmesi yönündeki taleplerine Türk tarafı olumsuz yanıt verdi. Bu durum bizi endişelendiriyor. Buna paralel Türk üst düzey makamlarından uçakta silah ve mühimmat olduğuna dair itiraz kabul etmeyen açıklamalar yapılıyor” dedi. Uçaktaki malzemenin “yasaklı” olmadığını belirten Lavrov, “Radar malzemesi. Rutin bir malzeme olduğundan hükümete rapor edilmez. Sadece sevkıyatçı yedek malzemeleri gönderiyor” dedi. Faciaya El Şara’yı Davutoğlu kıl payı değil Putin önermiş AKIN BODUR İSKENDERUN Suriye’de ordu birlikleriyle rejim muhaliflerinin arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı İdlib kentine bağlı Harim ilçesine yaklaşık 3 kilometre uzaktaki Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Mahmut Ekmen Sağlık Ocağı’na saat 11.00 sıralarında bir uçaksavar mermisi isabet etti. Binanın penceresinden giren uçaksavar mermisi, boş odanın içinde 5 kez sektikten sonra duvara saplandı. 1 doktor ve 2 hemşirenin görevli olduğu sağlık merkezinde uçaksavar mermisinin boş odaya isabet etmesiyle faciadan kıl payı dönüldü. Öte yandan, Şanlıurfa kent merkezine birkaç kilometre uzaklıktaki Mehmetçik köyü yakınlarındaki hâkim tepeye hava savunma üssü kuruldu. Tepeye, radar sistemleri, uçaksavar bataryaları ve füze rampaları kuruldu. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Suriye’de Beşşar Esad sonrası geçiş dönemi tartışılırken Faruk el Şara ismini ilk gündeme getirenin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu değil, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olduğu ortaya çıktı. Davutoğlu, ekim ayının başında katıldığı bir televizyon programında, geçiş dönemi için Türkiye’nin desteklediği ismi açıklarken, “Esad’ın temsilcileri şeklinde değil, devletin, sistemin temsilcileri, ya da yani şu anki diyelim, bazı eli kana bulaşmamış olan. Riyad Hicab kalmış olsaydı olurdu, Faruk Şara olabilir. Anlatabiliyor muyum? Muhalefet de bu isimleri kabule yatkın” demişti. El Şara ismini, 18 Temmuz’da Moskova’ya giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti sırasında Putin’in gündeme getirdiği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Putin, El Şara ismini geçiş dönemine liderlik yapması için, rejim ile muhalefet arasında uzlaşmacı olması için gündeme getirdi. Davutoğlu’nun televizyon ekranlarından açıkladığı bu öneriye Şam yönetimi sert tepki göstermişti. Fransız senatosu da tanıdı Dış Haberleri Servisi Fransa senatosu, Paris’te 17 Ekim 1961’de meydana gelen ve ülkelerinin özgürlüğü için gösteri düzenleyen yüzlerce Cezayirlinin ölümü ile sonuçlanan Cezayir olaylarında “Fransız devletinin sorumluluğunun meclis kararı ile tanınmasını” öngören teklifi kabul etti. Teklife, “Bu bizim değil tarihçilerin yapması gereken bir çalışmadır” görüşünü savunan ana muhalefet UMP destek vermezken Komünist Grup adına konuşan Robert Hue, “Burada tarihçilerin işini elinden almıyoruz. Yalnızca tarihi bir gerçeği tanıyoruz. Bugüne kadar hep sorun halı altına süpürülerek geçiştirilmeye çalışıldı. Artık gerçeklerle yüzleşmeliyiz” dedi. Geçen hafta da Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande bir açıklama yaparak Fransa’nın Cezayir olaylarındaki sorumluluğunu kabul etmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle