19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 AĞUSTOS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER ‘Vedat Aydın’ın öldürülmesi dahil üç olayı bu birimin yaptığı kanaatindeyim’ dedi 5 Burada önemli bir nokta daha var... İşte sanık Şinal’ın bu konuda ifadesinden bir bölüm: “Gizli oturumda saldırıyı yapmamın amacı soruldu. Ben de bu davanın amacının siyasi olduğunu söyledim. Çünkü Ergenekon’la bağlanması gerekiyordu. İlk başta Cumhuriyet’in seçilme nedeni Ergenekon’dur. Onların amaçlarına hizmet ettiğim için suçluyum.” Avcı JİTEM’e tanık DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Şırnak’ın Silopi ilçesindeki faili meçhul cinayelerle ilgili Kayseri eski Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ’ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Devrimci Karargâh ve Ergenekon soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı tanık olarak ifade verdi. Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz’ın sanıkları tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Avcı, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ’ı Belediye Başkanı olması nedeniyle ta Şırnak’ın Silopi ilçesindeki faili meçhul cinayetlerle ilgili eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davada Devrimci Karargâh ve Ergenekon soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı tanık olarak ifade verdi. Avcı, TBMM Susurluk Komisyonu’nda verdiği ifadeyi tekrarlayarak, J TEM diye bir birimin olduğunu, HEP Diyarbakır l Başkanı Vedat Aydın’ın öldürülmesi dahil 3 olayı J TEM’in yaptığını belirtti. nıdığını söyledi. Sanık Hıdır Altuğ’un ifadesindeki “Ben Ankara’da işadamı Ali İhsan Kaya’nın yanında çalışıyordum. İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Recep Güven ve Emniyet Müdürü Hanefi Avcı gelip giderlerdi. Güven ve Avcı benden Diyarbakır’a gidip ifade vermemi istediler. Benden, polise bazı paşaların isimlerini vermemi istediler” sözlerini sorulması üzerine iddiaları reddeden Avcı, “Ali İhsan Kaya’yı Diyarbakır’da görev yaptığım için tanırım. Ankara’daki bürosuna 2003 yılından önce 12 defa gitmiştim. Diyarbakır’da 1992 yılında cezaevindeki itirafçıların sosyal ihtiyaçlarıyla ilgili OHAL Valiliği bünye sinde görev yaptım. Hıdır Altuğ’u o dönemden tanıyor olabilirim. Ama hatırlamıyorum” diye konuştu. Cumhuriyet’e Atılan Bomba... Yaşananları izledikçe insan şaşırıyor... Olup bitenler, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’u öldürme girişimi, gazetemize atılan molotofkokteyli, bu eylemin arkasında bulunan güçler... Cumhuriyet’in dünkü manşeti, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çok iyi özetliyordu: “El bombasını polisler verdi...” Birinci Ergenekon davasında Cumhuriyet’e molotofkokteyli atmaktan sanık Bedirhan Şinal, nedense mahkemede ifade değiştirmişti. Haberi dün Cumhuriyet’te okudunuz... Hedefte İlhan Selçuk var... Tarih, 30 Mart 2008... Sanığın anlattıklarına bakılırsa, Bedirhan Şinal’ın yanında 15 yaşında iki kişi var... O.A. ve U.E... Üçü birden gazetenin önünde keşif yapıyorlar. Polis otosunun içinde polisler uyuyor. Tel örgülerle çevrili gazetenin içinde silahlı özel güvenlik görevlileri. Sanığın anlattıkları bana palavra gibi geldi... Polis ifadesini, nedense aradan üç yıl geçtikten sonra değiştirmişti. Baştan beri söylüyorum, Ergenekon süreci karmaşık bir durum aldı. Elmalarla armutlar aynı çuvala konuldu ve dava bir türlü bitmedi. Sanık Şinal’a duruşma sırasında Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese soruyor: “Bomba veren, silah veren polisler kim? Sana kim baskı yapıyor? İstersen kapalı oturum yapabiliriz?” Sanık Bedirhan Şinal bu soruya şu yanıtı veriyor: “Daha sonra yazılı olarak vereceğim. Dosya kapsamında ilgili polisler bellidir. Terörle Mücadele Şube Müdürü’dür, ifademi alan polislerdir.” İlginç bir yanıt... Bir oyalamaca mı?.. Molotofkokteyli ve bombaları Terörle Mücadele Müdürü veriyor, sanık ve 15 yaşındaki iki çocuk yakalanıyor... J TEM’in başında Ersever vardı Müdahil avukat Tahir Elçi’nin JİTEM hakkında bildiklerini anlatması istemesi üzerine Avcı, bu konuda TBMM Susurluk Komisyonu’nda ifade verdiğini anımsattı. Diyarbakır’da görev yaptığı dönemde Jandarma Asayiş Bölge Komutanlığı bünyesinde JİTEM diye bir birimin olduğunu belirten Avcı, “O dönem bu birimin başında Cem Ersever bulunuyordu. İstihbarat faaliyeti yürütüyorlardı. Bazı itirafçılar da askerlik hizmetlerini, ardından da memur olarak burada görev yapıyordu. Bu birimden Ankara Genel Komutanlık ve İl Jandarma Alay Komutanlığı bünyesinde de vardı. Bu birimdeki bazı kişiler, terörle mücadelede kanun dışına çıkmaya yatkın kişilerdi. Radikal kararlar alabilecek yapıdaydılar. Diyarbakır’da bir avukatın arabasına yapılan bombalı saldırı, bir gazete bürosuna yapılan saldırı ve Vedat Aydın’ın öldürülmesi olayını bu grubun yaptığı kanaatindeyim. Polisin, jandarmanın ve MİT’in içerisinde terörle başka tarzda mücadele etmek isteyen unsurların olduğu biliniyor” dedi. YAŞ ATAMALARI Deniz Kuvvetleri amiral bulamadı BARKIN ŞIK Sanık Şinal, daha önceki ifadesinde tam tersini söylemiyor muydu? Şinal, bombalama eyleminin “polisin üzerine atılmak istendiğini” söylemişti. Acaba birileri, tutukluluk sürecinde Silivri’de sanık Şinal’ı baskı altına almış, İlhan Selçuk’u öldürme eylemini ve bombaları “polisin” hazırladığını söylemek zorunda mı kalmıştı? Bu tür ifadeleri 12 Mart ve 12 Eylül sürecinde de görmüştük... 2011 Türkiyesi’nde Şinal gibiler vardı Silivri’de... Kimlerle ilişki kurduğu, mafya yöntemiyle nerelere girdiği, devletin güvenlik güçleriyle ilişkileri bilinen şeylerdi. Aynı durum Hrant Dink cinayetinde de karşımıza çıktı... Polis ve jandarma Dink’in öldürüleceğini bildiği halde hiçbir önlem almamıştı... Uğur Mumcu, Musa Anter, Vedat Aydın ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri, Malatya’da Zirve Yayınevi katliamı aynı zincirin halkalarıdır. Bu ülkede tetikçi bulmak, 1520 bin liraya bu ülkenin aydınlarını, yazarları, gazetecileri öldürtmek kolaydır. Devlet içindeki örgütlü silahlı güç dün de vardı bugün de... Sanık Şinal’ın ifadesinde önemli ipuçlarını bulmak benim, sizin işiniz değil. Yargıçlar bunu bulup çıkaracak. Bedirhan Şinal’in ilk ifadeleri mi doğru, yeni ifadesi mi? Yoksa hepsi yalan da yeni provokasyonun ipuçları mı var? Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmalı, Cumhuriyet’e atılan üç el bombası... İlhan Selçuk’u öldürme girişimi ve atılan molotofkokteyller... Nedense medya (Sözcü gazetesi dışında) bu olayı hiç önemsemedi... Neden? ANKARA Balyoz Davası’ndan tutuklu general ve amiraller bulundukları görevlerden alınarak daha pasif bir görev olan komutan yardımcılıklarına atandı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, kritik başkanlıklara atama yapmakta sıkıntı çekti. Tümamiral kadrosundaki üç önemli makama tuğamiraller atandı. Tutuklu Hava Korgeneral Korcan Pulatsü’nün ataması ise büyük ironi yarattı. Pulatsü, komutanı olarak cezaevine girdiği Eskişehir’deki 1. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda şimdi komutan yardımcısı. Yüksek Askeri Şura çalışmalarının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yapılan atamalar Resmi Gazete’de yayımlandı. Şura’da, terfi şansını yitiren Balyoz Davası tutuklusu 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Korkut Özarslan’ın yerine vekâleten bakan Korgeneral Galip Mendi, bu göreve asaleten atandı. Kara Kuvvetleri’nde Balyoz Davası tutuklularının dikkat çekici atamaları şöyle: evlet iddiaların üzerine gitmedi Genelkurmay Başkanı Özel’in, Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde sıcak çatışma bölgesindeki video görüntüleri internet sitelerinde yayımlandı. D Alman vekilden Özel’e ‘kimyasal silah’ suçlaması Haber Merkezi Almanya Federal Meclisi’nden Sol Parti üyesi beş milletvekili yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in 1999 yılında PKK’lilere karşı kimyasal silah kullandığını iddia etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Alman milletvekilleri, “Savaş suçu işlediği iddia edilen bir generalle Kürt sorunu çözülmez” ifadelerini kullandı. Almanya’da Federal Meclis üyeleri Ulla Jelpke, Andrej Hunko, Ingrid Remmers, Heidrun Dittrich, Harald Weinberg ile Özgür Gündem yazarı Murat Çakır tarafından yapılan ortak açıklamada “Özel, sadece Jandarma komutanıyken Kürt bölgesindeki ölüm, işkence ve şiddetten de sorumlu değildi, 1999 yılında Kürt gerillalarına karşı kimyasal silah kullanılmasını komuta etmişti” denildi. 11 Mayıs 1999 günü Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Ballıkaya Köyü yakınlarında çıkan çatışmada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’lilere karşı kimyasal silah kullandığı ve olayda yirmi PKK’linin öldüğü iddia edilmişti. Çatışmaya katılan bir asker tarafından sızdırıldığı iddia edilen ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in de görüldüğü video geçen günlerde Youtube’a yüklenmişti. Yardımcılıklara atandılar Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral Ahmet Yavuz, daha önce bir tuğgeneralin bulunduğu Silahlı Kuvvetler Akademisi Komutanlığı’na. 52. Taktik Zırhlı Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Dalay, 3. Kolordu Komutanlığı Komutan Yardımcılığı’na. Ulaştırma Okulu Komutanı Tümgeneral İhsan Balabanlı, 1. Ordu Komutan Yardımcılığı’na. 4. Kolordu Komutan Yardımcısı Tümgeneral Nurettin Işık, 3. Kolordu Komutan Yardımcılığı’na. Müdahil avukatlarının sorusu üzerine Avcı, yurttaşların bu yöndeki şikâyetleriyle devletin yeterince ilgilenmediğini belirterek, “O dönemde terörle mücadelenin daha şiddetli yapılması fikrini kabul eden ve buna müsaade eden yetkililerin olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.Bu arada söz alan sanık Cemal Temizöz, bazı Ergenekon davası sanıklarının Recep Güven ile ilgili şikâyetlerinin bulunduğunu anımsatarak, Güven’in bu davada da adının geçtiğini belirtti.Temizöz, Avcı’ya Sabri Uzun’un ifadesinde adı geçen şube müdürünün Recep Güven olup olmadığını sordu. Avcı “Sabri Uzun’un şube müdürü derken kimi kastettiğini bilmiyorum. Recep Güven ile 56 yıldır konuşmuyorum. Onunla ilgili bir şey söylemem şık olmaz” dedi. MHP’L OKTAY VURAL’DAN GÜL’E SERT ELEŞT R Vural: Önceden bilek güreşi mi yapıyordunuz? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Uzatmalar olmasaydı yeni Genelkurmay Başkanı zor bir başlangıç yapardı. İyi başlangıç oldu” sözlerine, “Bu, ordunun içine fitne sokmaktır. Bu orduyu siyasileştirmektir. Eğer doğrusu o idiyse niye daha önceki görüşmelerde çözmediniz, bilek güreşi mi yapıyorsunuz” diye tepki gösterdi. Vural, TBMM’de düzenlediği basınla sohbet toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Vural, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Kemal Burkay ile yaptığı görüşmedeki fotoğrafa dikkat çekerek şunları söyledi: “Ertuğrul Günay’ın, herhalde kendince milli kahraman olarak gördüğü Kemal Burkay’ı otelinde ziyaretinde tahammül edemedikleri resim Atatürk resmi. Kemal Burkay içeri giriyor, Atatürk dışarı çıkacak. Bakanların sıraya girerek methiyeler dizdiği bu adam kim? Her biri makamında kabul etmek için randevu alıyor. İşte iyi polis kötü polis, İmralı canisinden şimdi diyorlar ki bu ‘Light Apo’ diye söylüyorlar. Bu ikinci Habur’dur. Birinci Habur’da devlet töreniyle teröristleri karşıladılar şimdi ikinci Habur açılımıyla Kemal Burkay’ı, federasyoncuyu, bulunmaz Hint kumaşı olarak AKP’nin siyasal Kürtçü politikalarının adeta eşbaşkanı olarak topluma sunma gayreti içinde oldular.” ‘Ergenekon davası beni emekli eder’ dediği için görevden alınmış Denizde kadro sıkıntısı Şengün’e 30 yıl sürgünü LHAN TAŞCI Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda da Balyoz Davası tutukluları komutan yardımcılıklarına atanırken, özellikle tümamiral kadrolarına yapılacak yeni atamalarda sıkıntı yaşandığı ortaya çıktı. Tümamiral kadrosuna sahip olan Deniz Kuvvetleri’nin Plan Prensipler, Lojistik ve MEBS başkanlıklarına tuğamiraller atandı. Balyoz Davası sanıkları ise yine yardımcılıklara getirildi. En ilginç atama Hava’da Tutuklu Orgeneral Bilgin Balanlı’nın Yüksek Askeri Şura üyeliğine getirildiği Hava Kuvvetleri Komutanlığı, ilginç başka bir atamaya da imza attı. 1. Hava Kuvvet Komutanı Korgeneral Korcan Pulatsü, kendi birliğinde komutan yardımcısı oldu. Hava Kuvvetleri’ndeki diğer atamalar şöyle: Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Ziya Güler, Harp Akademileri Komutan Yardımcılığı’na. Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral İsmail Taş, Hava Eğitim Komutanlığı Yardımcılığı’na. Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Bülent Kocababuç, 1. Hava Kuvvet Komutan Yardımcılığı’na. ANKARA Ergenekon davalarına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Makemesi Başkanı Köksal Şengün’ün yetkileri kaldırılarak Bolu hâkimliğine atılmasının perde arkasında ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. Şengün’ün Ergenekon davasının “30 yıl süreceği” ve kurula sunduğu savunmasında da “Bu dosya beni emekli eder, benden sonrakini de emekli eder” sözleri nedeniyle davanın bitmesi beklenmeden görevden alındığı anlaşıldı. HSYK 2. Dairesi, kendisine yapılan “Yargıtay üyeliği vaadinden sonra tutuklu sanıkların tahliyesi yönünde görüş bildirmeye başladığı” gerekçesiyle Köksal Şengün’ü özel yetkilerini alarak Bolu hâkimliğine ataması tartışma yaratmıştı. Cumhuriyet’e bilgi veren HSYK yetkilisi, henüz yeni kurul oluşmamışken Şengün hakkında soruşturma izni verildiğini anımsatarak, “Müfettişlerin ‘tedbiren alınsın’ talebi vardı. Bu talep genel kurulun önüne geldi. Kurul konunun hassasi yetini dikkate alarak, ‘Bu tedbirle yapılacak iş değil. Deliller toplansın, soruşturma tamamlansın, konu ondan sonra değerlendirilsin’ kararına varıldı” değerlendirmesini yaptı. Yetkili, 6 Temmuz tarihinde Şengün’ün savunmasının 2. Daire’ye ulaştığını ve görev yerinin değiştirildiğini anlattı. Ancak, Köksal Şengün bu olaylardan çok daha önce de Yargıtay üyeliği için talepte bulunduğunu ve kulis faaliyeti yaptığını kamuoyuyla da paylaşmıştı. “Kamuoyunun yakından izlediği dava nedeniyle Köksal Şengün’ün yer değişikliği bekletilemez miydi?” sorusuna HSYK yetkilisi, şu ilginç yanıtı verdi: Eski stanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı “Bekletilebilirdi. Ancak Köksal Şengün’ün Ergenekon davasının “30 yıl ne kadar bekleteceksiniz? süreceği” ve kurula sunduğu savunmasında da Eylülde alınsa ne değişecek? Bu seferde ‘Yargıla“Bu dosya beni emekli eder, benden sonrakini de manın ortasında alındı’ deemekli eder” sözleri nedeniyle davanın bitmesi nilecekti. Köksal Bey’in kendi beyanları var dosbeklenmeden görevden alındığı anlaşıldı. yaya giren, ‘Bu dosya beni emekli eder, benden sonraKöksal Şengün’ün Ergenekon da kini de emekli eder’ diyor. Dava ‘30 vasında daha önce haklarında tutulu yıl sürer’ diyor. 30 yıl bekleme şanluklarının devamı yönünde oy kulla sımız yok.” nırken daha sonra tahliye yönünde oy özdağı’ demişti kullandığı anımsatılarak “Bir yargıKöksal Şengün, HSYK’nin kararıcın tutuklulukla ilgili kanaatini değiştirmiş olamaz mı?” sorusuna ise na “37 yıllık bir hâkim bu şekilde aynı yetkili, “Elbette değiştirebilir. suçlanmamalı. Korkunç bir şey. Ancak vaadin (Yargıtay üyeliği) Bu gözdağından başka bir şey deardından ilk celsede tahliye tale ğil” sözleriyle tepki gösterirken “Çok binde bulunulması dikkat çekici ağır ve uygun olmadığına inandığım karar” değerlendirmesini yapmıştı. bulunmuştur” dedi. Çiçek: Anayasayı millete borçluyuz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş ve beraberindeki heyeti kabul etti. Çiçek, seçim öncesinde tüm partilerin millete yeni anayasa taahhüdünde bulunduğunu, şimdi bu taahhüdün gereğinin yerine getirilmesi gerektiğini ifade etti. Çiçek, “Yeni anayasa bu dönem parlamentosunun milletimize olan borcudur. Bu borcu da temerrüte düşürmeden, bu dönem gerçekleştirmeliyiz” dedi. Demirtaş: Burkay dikkatli olmalıdır VAN(AA) BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, 31 yıl süren sürgün hayatının ardından Türkiye’ye dönen Kürt siyasetçi ve yazar Burkay’a çağrıda bulundu. Demirtaş, “İçeride binlerce Kürt siyasetçinin olduğu, yurtdışında sürgünde binlerce Kürt siyasetçinin bulunduğu bir dönemde kendisinin bakanlar tarafından karşılanmasını çok da hayra yormamalıdır. Dikkatli olmalıdır...” diye konuştu. ‘G C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle