19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 AĞUSTOS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 TCMB dün yaptığı müdahale ile piyasaya orta vadede 1 milyar dolara yakın döviz sağlayacak Dolara fren tutmadı NELER OLUYOR? Tüm Kaleler Fethedildi... Daha seçim sonuçları değerlendirilirken, yüzde elli oyun hakkının verilmesi gerektiğinin anımsatılması ile söze giriliyor, Erdoğan iktidarlarının ileri demokrasi projesi önündeki son engelin ağustos askeri şura kararlarında kaldırılması, ele geçirilmemiş kabul edilen son kale TSK’nin de fethedilmesi isteniyordu. Sivil, ileri demokrasinin (!) önündeki son engel ortadan kalktığına, son kale fethedildiğine göre sıra ileri demokrasinin taşlarının örülmesinde... Şura kararlarının haberlerinin yanında, AKP’nin yeni anayasa çalışmaları hakkında bilgi verilmesi bundan... Ustalık döneminin birikimiyle (!), AKP’nin daha önceki anayasa çalışmalarından farklı olarak, diğer partilerin karşısına dayatma metinle çıkmayacağından, bu kez sadece kendi içinde hazırlıklardan söz açılıyor. Yeni yasama döneminde, diğer partilerin katılımının, ortak metin hazırlanmak üzere komisyon çalışmalarının önünün açılacağı bildiriliyor. BDP’nin de yemin etmeleri halinde komisyonda görev alacağı anımsatılıyor. AKP muhalefet partileri ile birlikte, toplumsal uzlaşma, demokrasinin gerekleri içinde gerçekten demokratik bir anayasal arayışın içinde ise neden iktidara geldiği günden bugüne demokrasinin olmazsa olmaz tüm kurallarını göz göre göre çiğneyerek, yine bağımsız işleyişleri, olmazsa olmaz tüm kurumları ele geçirme savaşını verdi? Zaten 12 Eylül’ün mirası örgüt demokrasisinin işlemediği bir siyasi yapılaşmanın içinde, tek kelime ile lider diktatörlüğünde, Meclis çoğunluğu yasama, yürütme, yargı bağımsızlıklarının öncelikle ayaklar altına alınması biçiminde işletildi. Yetmedi, iktidar icraatları ile özerk olması gereken tüm kurumlar ele geçirildi. İşin çivisi öylesine çıktı ki... 12 Eylül’ün YÖK’ünü mumla arıyoruz. AKP’nin hizmetinde yeni YÖK yapılanmasında bilimsel, idari özerklikler ayaklar altında, asistanların seçilmesinde bile YÖK’ün karar vereceği bir düzene geçiş yaşanıyor. Gözümüzün önünde sınav yolsuzlukları diz boyu, şifreler ortada, sorumlu, atanmış, yandaş olduğu için yasal soruşturmaya bile izin verilmiyor, lütfedilip istifa etmesi bekleniyor... Kamu yararı, hukuka, demokratik düzene uygunluk adına iktidarları denetlemekle görevli üst yargı, haksız, keyfi, yağma içerikli iktidar icraatları için engel oluşturunca, AKP tarafından tek yanlı hazırlanan anayasa değişiklikleri ile, referandumla, AKP’nin 12 Eylül’ü ile... Onay makamı kimliğini kazanmış Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra, onay kurumuna dönüştürülen yargı düzeni getirildi. Keyfi iktidar gücünün baş döndürücülüğü de yetmedi, son seçimlere giderken kanun hükmünde kararnamelerle yaşamın her alanına dönük icraatlarda, zaten çoğunluk parmak, onay makamı olan Meclis bile baypas edildi. KHK’lerle bakanlıklar, yardımcı bakanlıklar oluşumları ile bir yandan fiilen Başkanlık sistemine geçişin adımları atılıyor. Diğer yandan tüm kamu çalışanlarının güvenceleri yasal hukuk düzenlemeleriyle rafa kalkıyor. Yandaş, doğrudan yönetilen, cemaat elinde çoğunluk medya yetmedi. Ticari tehdit altında, teslim olmuş büyük medyanın tek sesli, taraflı haberleri bile doyurmuyor. Seçim zaferi ile gözler daha bir kararmış, iktidarı rahatsız edebilecek her haber, yorum ardından gazeteci avı gündeme giriyor. Sadece son seçim süreci içinde teke tek avlanan, susturulan, teslim alınan gazeteci sayısı dünya standartları içinde dudak uçurtan ölçeklerde. En çok tutuklu gazeteci rekorunu kıran rejimi demokrasi sayılan ülke olmamız cabası tabii. Bakan akrabası yandaş rektörün “protesto eden öğrencileri atarım” görüntüsü eşliğinde, Arınç’ı protesto etmiş öğrencilere okuldan uzaklaştırma cezası veriliyor. Yıllarca bekletilip seçimden sonra gündeme giren Deniz Feneri yargılaması ile özel yargının elindeki Ergenekon, askeri yargılamalar, KCK davaları arasındaki çifte standart uygulamaları, hukuk ilkelerinin, insan haklarının ayaklar altına alınması örnekleri yaman bir çelişki olarak sırıtıyor. Lafa gelince özel yargı, hakhukukun ayaklar altına alınması, ağır insan hakları ihlalleri kabul edilse de, öğrencisinden gazetecisine, emeklisinden muvazzaf askerine, seçilmiş milletvekiline... Demokrasilerde örneği olmayan toptancı haksız suçlama, cezalandırılmalara yargı bağımsızlığı adına seyirci kalınmakla yetinilmiyor, hukuk dışına çıkılmış hukuk düzeni kullanılarak yeni kaleler bir bir fethediliyor... AKP iktidarları adına TSK’de istenen, beklenen büyük operasyondan sonra gidilecek yol yok gibi. Dünya demokrasilerinde örneği olmayan bir tabloda, yasaklı anayasal, yasal düzenlerin içinde, işlevlerini yerine getiremeyen demokratik örgütlenmelerin bir bir teslim alınmaları, demokrasinin tüm kurum ve kurullarının iktidar gücünün sınır tanımaz denetimine geçirilmesi noktasında işin rengi değişti. Erdoğan iktidarlarını emperyal çıkarları adına, İslam dünyasında rol model olarak kullanmayı öngörmüş siyasi güç odakları bile çıkan bu sonuçtan biraz şaşkın, kaygılı görünüyorlar. Ortada rol model olarak pazarlanacak bir demokratik düzenden eser yok. Ürküten tablo Bir süredir Avrupa ve ABD ekonomisi ciddi sıkıntılar çekiyor. Borçlanma limiti son dakikada arttırılınca, ABD emekli maaşı bile ödeyemez hale düşmekten kurtuldu. Ama uygulanması gereken tasarruf paketi güven vermiyor. Devlet sürekli borçlanıyor ama krizden çıkılsın diye bankalara, şirketlere akıtılan paralar nasıl dönecek belli değil. Kamu borcu çok yüksek olan Avrupa ekonomileri daha da sıkışık. İrlanda berbat durumda. Yunanistan, şimdilik iflastan kurtarıldı gibi ama 158 milyar Avro’luk kurtarma fonu nasıl çalışacak, ne kadar işe yarayacak belli değil. İtalya ve İspanya da topun ağzında, düştü düşecek. Bunlar borsalara da yansıyor. Önceki gün “Kara Perşembe” idi, dün “Kara Cuma” oldu. Merkez Bankası, döviz sıkışıklığını önlemek için yabancı para zorunlu karşılıklarını yarım puan azalttı ve piyasaya 50 milyon dolar sattı. TL’de değer kaybı sürerse döviz satım tutarları kademeli olarak arttırılabilecek. Ekonomi Servisi Olağanüstü toplanarak önceki gün bir dizi karar alan Merkez Bankası hamlelerine bir yenisini daha ekledi. Merkez Bankası, dövizde zorunlu karşılık oranını tüm vadelerde 0.5 puan azalttı. TCMB, ayrıca gerek gördüğü günlerde miktarının aynı gün belirleneceği ve tutarında bir sınırlama bulunmayan döviz satım ihalelerine de dün başladı. TCMB tarafından yapılan açıklamada, “Söz konusu düzenleme 5 Ağustos’tan itibaren geçerli olacak ve yeni oranlar üzerinden hesaplanan zorunlu karşılıklar 19 Ağustos itibarıyla tesis edilmeye başlanacaktır. Böylece mevcut verilere göre piyasaya yaklaşık 930 milyon dolar likidite sağlanmış ve ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 11’e gerilemiş olacaktır” denildi. Açıklamanın ardından, dolar/TL, 1.7339’a kadar geriledikten sonra tekrardan yükselişe geçti. Saat 11.00’de 50 milyon dolar olarak açıklanan ihale miktarı piyasalar ta Yapılan müdahaleler kurların artmasını engelleyemedi. Dolar ilk etapta 1.73’e gerilese de yeniden yükselerek 1.75’leri gördü. Türkiye’den hızlı yabancı çıkışıyla MKB yüzde 5.16 düştü, dolar 1.74’lere yakın kapandı. rafından tatmin edici bulunmadı. Piyasalar ihalelerin ilk etapta 200300 milyon dolar hatta 500 milyon dolara kadar gibi daha yüksek tutarlarda olmasını bekliyordu. sürdü. Açıklamaların ardından ilk etapta gerileyen kur ve faiz, sonrasında tekrar yükseldi ve dalgalı seyrine devam etti. Öte yandan öğleden sonraki işlemlerde beklentilerden iyi gelen ABD istihdam verileri ile nispeten sakinleşerek 1.72’li seviyelere gerileyen dolar/TL, yurtdışı borsaların tekrar yönünü eksiye çevirmesiyle ile yeniden 1.74’e yaklaştı. Bankacılar, küresel dalgalanmalarda ABD piyasalarında not görünümüne ilişkin endişeler olduğunu belirtti. ABD’nin not kaygısı Dolar/TL 1.75’e fırladı. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın daha sonra yaptığı döviz satım tutarının gerekirse arttırılabileceği açıklamasıyla ise kurlar az da olsa geriledi. Ancak piyasada gerginlik Başçı cari açıkta iyileşme bekliyor Ekonomi Sevrisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, bugün itibarıyla Türk Lirası’nın daha fazla değer kaybetmesini gerektirecek temel veya teknik bir neden bulunmadığını söyledi. Başçı, gelecek günlerde küresel kaygılara bağlı olarak Türk Lirası’nda ilave değer kaybı gözlenmesi halinde günlük döviz satım tutarları kademeli olarak artırılabileceğini ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarında ilave indirimler de yapılabileceğini bildirdi. Başçı yaptığı açıklamada, yılın kalan kısmında cari açıkta hızlı bir iyileşme beklediklerini kaydederek bugün gelinen noktada enflasyonun da yüzde 5.5’lik hedefe yakın göründüğünü aktardı. Yılın kalan kısmında aylık bazda cari açıkta hızlı bir iyileşme beklediklerini ifade eden Başçı, önceki gün belirledikleri para politikası stratejisinin, küresel risklerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeye yönelik olduğunu savundu. Neden U dönüşü? Avrupa’da bir çökme olur da kriz derinleşirse, ülkelerin peş peşe iflası bile gündeme gelebilecek. Bu durumda piyasalar sarsılacak, depremin dalgaları bizi de etkileyecek. Ancak durumu daha da tehlikeli hale getiren bir durum var; Türkiye ihracatının yüzde 56’sı Avrupa’ya. Buradaki talebin kesilmesi bizde yoğun bir işsizlik anlamına geliyor. Merkez Bankası’nı endişelendiren ve önceki günkü sürpriz kararlarla daha bir hafta öncesine kadar savunduğu çizgiye 180 derece tersmiş gibi görünen kararları almaya iten tablo bu. Borsa 3 bin puan çakıldı Ekonomi Servisi TCMB kararları döviz piyasasını yatıştırmaya yetmezken, İMKB 100 endeksi de, son iki günde alınan kararların yarattığı belirsizlik nedeniyle yaşanan yabancı çıkışları ve küresel kriz endişeleriyle yüzde 5.16 düşüşle 56 bin 266 puandan kapandı. Önceki günü 59 bin 326 puandan kapatan endeks kayıplarını kısa sürede arttırdı ve gün içinde yüzde 6.24 düşüşle 55 bin 625 puana kadar geriledi. Bankacılık endeksi de yüzde 6.36 kayıpla düşüşte başı çekti. ABD ekonomisine ilişkin resesyon endişeleri, İspanya ile İtalya’nın borç krizi tehdidi altında olmasının global borsalarda sert satışlara yol açması da borsadaki satışları arttırdı. Önceki günü 1.7355 seviyesinden kapatan dolar/TL ise, oldukça dalgalı bir seyir izleyerek günü 1.7399’dan tamamladı. Önlemlerin amacı Bunun için Merkez Bankası, ilk kez durgunluk riskinden bahsetti, bunu azaltmak için de politika faizini yüzde 6.25’ten 5.75’e indirdi. Faizin inmesi piyasaya canlandırıcı etki yapacak. Ama bunu yaparken ihtiyatlı davranmak istiyor, kısa vadeli faizlerde aşağı yönlü oynamaları azaltmak için gecelik borçlanma faizini yüzde 1.5’ten 5’e çıkardı. Bu kararlar, sıcak para hareketlerini de biraz daha sınırlayacak. Merkez Bankası bunlarla eşzamanlı başka bir karar daha aldı; Gerektiğinde dolar satarak TL’nin istenenden fazla değer kaybetmesini önleyeceğini belli etti. Anlaşıldığı kadarı ile doların 1.651.70 gibi noktalarda olması, bir yandan ihracata arttırıcı yönde etki yapacağı, bir yandan ithalatı kısıp cari açığa pozitif katkı yapacağı için fazla rahatsızlık yaratmıyor. Ama doların başını alıp gitmesi de enflasyonu arttıracağı için istenmiyor. Ekonomi güçlüyse tedbir niye? Öztrak: Ekonomi yönetimi kafa karışıklığına her gün yenilerini ekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, ekonomi yönetiminde bir süredir devam eden “dağınıklık ve kafa karışıklığına” her geçen gün yeni bir örnek eklendiğini ileri sürerek, “Daha geçtiğimiz hafta Türkiye ekonomisinin hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu söyleyen Merkez Bankası, ne oldu da birdenbire kriz tedbirleri almaya başladı” değerlendirmesinde bulundu. Öztrak, yaptığı yazılı açıklamada Merkez Bankası’nın (MB) aldığı son kararları şöyle değerlendirdi: “İktidar partisi ve ekonomi yönetimi, ekonominin durumu konusunda bir türlü uzlaşamıyor. Sayın Başbakan alıştığımız geometrik yaklaşımı ile ‘Bu seferkinin teğet bile geçmeyeceğini’ söylerken ekonomiden sorumlu yardımcıları kriz tellallığı yapıyor. ‘Bağımsız’ Merkez Bankası Başkanı da geçtiğimiz hafta Başbakan’ın arkasına takılıp Türkiye ekonomisinin hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu, ekonomide sert iniş ve aşırı ısınma gibi risklerin olmadığını söylüyordu. Merkez Bankası, ne oldu da birdenbire kriz tedbirleri almaya başladı. Böylece bir hafta içinde kendi kendini inkâr eden bir Merkez Bankası Yönetimi ile Türkiye ilk kez tanışmış oluyor.” Öztrak, açıklamasında belirsizlikleri en aza indirecek bir uyum paketinin ve bu paketin sosyal maliyetlerinin tüm toplum kesimleri arasında adil paylaşımını sağlayacak kararların alınması yönünde hükümete çağrıda bulundu. K M NE DED ? Finansbank: Son dönemde küresel piyasalardaki panik satışlarına dirençli kalan Türk piyasaları Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun önceki günkü kararların ardından gücünü kaybettiğinini ortaya koydu. Kurulun attığı adımlar öngörülebilirliği azaltarak piyasayı tedirgin etti. Garanti Yatırım Stratejisti Tufan Cömert: (Erdem Başçı’nın son açıklamaları ile ilgili olarak) Sözel müdahale, kurdaki oynaklıktan rahatsız olduklarını gösteriyor ve böyle durumlarda aksiyondan ziyade sözel müdahaleler ile kuru dizginlemeye çalışacaklar gibi görünüyor. Kısa vadede baskı sürer ve TL değer kaybetmeye devam eder. HSBC Stratejisti Fatih Keresteci: Kısa vadede ciddi belirsizlikler var ve bu nedenle de riskten uzak durmakta fayda var. TCMB’nin döviz satım ihale miktarı çok az kalsa da başka kanallardan ve sözlü olarak yaptığı müdahaleler nedeniyle TL’deki değer kaybının sınırlı kalacağını düşünmeye devam ediyoruz. BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel: Merkez Bankası, AB’de bir durgunluğun, özellikle Avro alanında bir durgunluğun kaçınılmaz olduğunu düşündü ve erkene aldı faiz indirimini. Artık bir anlamda ‘kriz kaçınılmaz, onun için ben önlemimi alayım’ dedi. Ş MD NE OLACAK? Merkez bu dengeyi oluşturmak için dün ilk dolar satışını denedi. Ayrıca dolar heesaplarında bankaların yükümlülük oranını biraz aşağı çekerek orta vadede dolar arzını arttıracak bir karar daha aldı. Bunlar ilk anda pek etkili olmadı ama biriki hafta içinde yumuşama bekleniyor. Ama bütün bunlar, her şeyden önce küresel ekonomideki risklerin alacağı şekle bağlı. HRACATÇI REKABETÇ DÖV Z KURU ST YOR Türkiye hracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve yönetim kurulu üyeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelerek iç piyasayı daraltmayacak seviyede rekabetçi bir döviz kur istedi. Büyükekşi, ihracatın üretim aşamasında desteklenmesi adına Ekonomi Bakanlığınca koordine edilen Girdi Tedarik Stratejisi kapsamında Türkiye’de ilk kez üretilecek yüksek katma değerli ve ileri teknoloji ürünleri için yatırımcılara “özel yatırımlar teşviki” verilmesi talebinde de bulundu. Öte yandan Ekonomi yönetiminden de son gelişmelerle ilgili farklı değerlendirmeler geldi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel ekonomideki son gelişmelerle ilgili olarak, “ htiyatlı olmak gerekiyor. Ama paniğe gerek yok” dedi. Faiz lobisinin faizlerin artması yönünde çaba gösterdiğini kaydeden Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da, “Merkez Bankası yönetimi, faiz artırımı konusunda goygoya fazla gelmedi” dedi. RBS Başekonomisti Timothy Ash: Geçen cuma ile salı/çarşamba arasında ne değişti ki, Merkez Bankası, Türkiye ekonomisini soğutmaya dönük önceki ana stratejisinin tam tersine çevirecek şekilde, repo oranlarını böyle dikkate değer bir şekilde düşürdü? Merkez’in piyasalara verdiği mesaj Türk ekonomisinin çökeceğinin değil, yumuşakça yavaşlayacağı şeklindeydi. Şimdi bu ani faiz düşüşünün tüketiciler, borçlular ve bankaları şoke ederek ani bir çöküşe neden olabileceği ifade ediliyor. Türkiye’nin para politikasını anlamak gittikçe zorlaşıyor. Merkez Bankası, aldığı bu cüretkâr faiz indirimi kararıyla, ülkeyi sermaye kaçışına daha da maruz bırakmış oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle