17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZ RAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR ÇEVB R’DEN AÇIKLAMA 19 ‘Sanat eserlerinden elinizi çekin’ Kültür Servisi Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun son olarak William S. Burroughs’un “Yumuşak Makine” ve Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu” adlı kitaplara açtığı soruşturmalarla ilgili Çevirmenler Birliği’nden (ÇEVBİR) bir açıklama geldi. Müstehcenlik bahane edilerek kültür yaşamına hukuk dışı müdahalelerin devam ettiği belirtilen açıklamada şöyle denildi: “Çocuklarla ilgisi bulunmayan ve çocuk kitabı olarak satışa sunulmamış edebiyat yapıtlarının, çocukları koruma adına hukuk dışı gerekçeler üretilerek yargı konusu yapılmasını şiddetle kınıyor, hükümetlerin ve devlet kurumlarının sanat ve edebiyat eserlerinden ellerini çekmesini, keyfi müdahaleleri engelleyecek yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını talep ediyoruz.” ‘Çağdaş Sanatta Sansür’ başlıklı toplantıda yakın geçmişten bugüne uygulanan sansür ele alındı Sansüre AYŞEGÜL ÖZBEK MTV’nin tercihi yine ‘Twilight’ Kültür Servisi MTV Sinema Ödülleri, önceki gece sahiplerini buldu. Sinema ve müzik dünyasının ünlü isimlerinin katıldığı geceye, 5 dalda ödül kazanan “The Twilight Saga: Eclipse” damgasını vurdu. Film, En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Öpüşme Sahnesi ile En İyi Kavga Sahnesi dallarında ödüle değer görüldü. Nâzım’ın Paris görüntüleri Kültür Servisi Nâzım Hikmet’in, 1962 yılında, ölümünden önceki Paris günlerinde çekilen renkli video görüntüsü, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun arşivinden çıktı. Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüboğlu’nun Türkiye İş Yayınları’na teslim ettiği video kaydı, Nâzım’ın Paris günlerinde, Vera ve Bedri Rahmi ile geçirdiği son günlerine ait. Fransız aktör Garrel öldü Kültür Servisi Fransa’nın tanınmış sinema ve tiyatro oyuncusu Maurice Garrel, 88 yaşında yaşamını yitirdi. İki defa César Ödülü’ne aday gösterilen Garrel, yapımcı Thierry Garrel ve yönetmen Philippe Garrel’in babası ve son yılların popüler genç aktörlerinden Louis Garrel’in dedesiydi. Sanatçı, “Sıradan Aşıklar”, “Aktristler” ve “Krallar ve Kraliçe” gibi filmlerde rol almıştı Kitaplara ve dergilere müstehcenlik üzerinden soruşturmalar peşi sıra açıklırken “Hrant Dink Anısına Atölye Çalışmaları” kapsamında “Çağdaş Sanatta Sansür” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi geçen günlerde. DEPO Proje Koordinatörü Asena Günal ve Uluslararası Performans Sanatları Araştırma ve Üretim Derneği kurucusu Pelin Başaran’ın düzenlediği toplantıda moderatör Banu Karaca, sanatçılar Hale Tenger, Neriman Polat, Okan Urun, avukat Murat Altındere, yapımcı Sevilay Demirci ve sanat eleştirmeni Erden Kosova sanat alanında yakın geçmişten bugüne uygulanan sansür uygulamalarını masaya yatırdılar. Bu vesileyle Pelin Başaran’ın önayak olduğu ve sansürü görünür kılmak için oluşturulan “Siyah Bant” isimli bir web sitesi projesinin de hayata geçeceğini öğrendik. “Siyah Bant”, Türkiye genelinde ve özelde beş kentte farklı aktörler tarafından hedef gösterme, sessizleştirme, cesaretini kırma gibi sanata uygulanan sansürün izlendiği, raporlandığı ve uzmanların katılımıyla tartışıldığı bir mecra olacak. Sansürle ilgili temel metinler, akademik kaynaklar ve yurtdışından örnek vakaların yer alacağı, Hollanda Konsolosluğu tarafından desteklenen web sitesi (www.siyahbant.org) adresinden 15 Haziran’dan itibaren takip edilebilecek. ‘Çağdaş Sanatta Sansür’ başlıklı toplantıyla Türkiye’nin gündeminde hep taze olan sansür masaya yatırıldı. Toplantı vesilesiyle sanat alanında uygulanan sansürün takip edilebileceği bir web sitesinin de 15 Haziran’da hayat bulacağını öğrendik. ‘Siyah Bant’ isimli site sansürün izlendiği, raporlandığı ve uzmanların katılımıyla tartışıldığı bir mecra olacak. Beşiktaş’taki sergi baskınları, hedef gösterilen sergi ve tiyatro oyunları gibi bazı vakalar belleklerde henüz taze de olsa bir kez daha güncellendi. Erden Kosova sansürün oluşmasını dört alanda; “Devlet tarafından baskı”, “muhafazakârlık”, “milliyetçilik” ve “kapital içine gömülme” başlıkları altında toplayarak konuya giriş yaptı. Kosova, muhafazakârlardan gelen tepkilerin her zaman var olduğunu söyleyerek 90’lı yılların başında Sarkis’in Venedik’te Ermeni sanatçıları bir araya getiren sergiye katıldığı için eleştirmen Sezer Tansuğ tarafından eleştirildiğini, Tansuğ’un bir grup sanatçı tarafından yayımlanan bir ilanla ırkçılıkla suçlandığını hatırlattı. Tenger ise 3. İstanbul Bienali’ndeki bir çalışmasının Beşir Ayvazoğlu’nun bir yazısıyla hedef gösterildiğini ve ardından kendisine dava açıldığını anlattı. “Allah Korkusu” sergisinin başına gelenleri ise Hafriyat grubundan Neriman Polat’ın tanıklıklarıyla hatırladık: “5 Kasım 2007’de Vakit gazetesi ‘Küstah Sergi’ başlığıyla bir haber yaptı. Direkt hedef gösteriliyorduk. Durumu emniye Bitmeyen örnekler... D&R’ın Bir+Bir dergisini ve Nezih Kitabevi’nin Metis Ajanda’yı satmama kararı alması, yayımlanmamış bir kitabın yazarının hâlâ cezaevinde olması, Tophane ve te bildirdik. Polisler üç yapıtı sakıncalı buldu ve sanatçılar savcılığa ifade vermek zorunda kaldılar.” Sinema alanındaki bazı sansür örneklerine ise Sevilay Demirci hâkimdi. Çayan Demirel’in “Dersim 38” ve “5 No’lu Cezaevi” belgesellerinin satış izni alamadığını, “Köprüdekiler” filminin “bölücülük” yaptığı gerekçesiyle televizyonlarda gösterilmediğini, paralı kanallarda bile filmlerin alelade kesildiğini ve Hüseyin Karabey’in giriş sahnesi bir köy baskını olan filminin bakanlıktan destek alamadığını ifade etti. Bütün bu örnekler konuşulurken konu tabii ki otosansüre geldi. 2009’da “Yala Ama Yutma” oyununun yine Vakit gazetesi tarafından hedef gösterilmesi olayını anlatan Urun, asıl korkunç olanın otosansür olduğunu belirtti: “Yaptığınız işte ‘acaba bundan kim rahatsız olur’ diye düşünmeye başlarsanız bu çok tehlikeli bir gidişe yönelir. Sansür devletçiden çok devletçi, dinciden çok dinci kurumlar ve en çok da medya tarafından işletiliyor. Bu insanların cezalandırılmayacaklarını bilmeleri de tehlikeli.” Tophane’deki galeri baskını davasının 15 Eylül’de görüleceğini hatırlatan Altındere de anayasa ile ilgili uygulamanın hatalı olduğundan söz etti: “Bugün Türkiye’deki yasal çerçeve kesinlikle sınırlayıcı. Bunun temeli de 1982 Anayasası’nın 80 darbesinin bir ürünü olarak ortaya çıkması. Tophane saldırısı bırakıldığı noktada kalırsa yeni saldırıların önü açılacaktır.” EDEB YAT DERG S N N YEN SAYISI ‘L LLEHAMMER EDEB YAT FEST VAL ’ 39. STANBUL MÜZ K FEST VAL ’NDE BUGÜN K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R Notos’tan Oğuz Atay dosyası Kültür Servisi Edebiyat dergisi Notos, HaziranTemmuz sayısını, çağdaş Türk romanının olağan akışını bozan ancak değeri geç anlaşılmış bir yazara, Oğuz Atay’a ayırdı. Notos’un 28. sayısında yer alan Oğuz Atay dosyasında, A. Ömer Türkeş, Murat Gülsoy, Handan İnci, Ekrem Işın, Süha Oğuzertem, küçük İskender, Hande Öğüt, İnan Çetin, Kaya Genç ve Erdinç Akkoyunlu’nun yazılarının yanı sıra, Semih Poroy’un çizimleri de yer alıyor. Notos yazarlarından Murathan Mungan “Kâğıt Gemiler” ile bu sayıdaki yerini alırken Alişan Çapan, “Sabato’nun Ardından” adlı yazısında, Latin Amerika edebiyatının önemli isimlerinden, yakın zamanda ölen Ernesto Sabato’nun hayatı ve yapıtlarına değiniyor. Yanı sıra Erich Fromm’un “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” için 1961’de yazdığı “Sonsöz” de, Celâl Üster’in çevirisiyle okuyucuyla buluşuyor. Notos’un bu sayısının iki önemli söyleşisi de var. İlki, son romanı “Şarkını Söylediğin Zaman”la gündemde olan İnci Aral, ikincisi de yeni romanı “Durgun Sular Sessiz Akar”la Muammer Kırdök. Ayrıca, “Yayıncılık Sektörünün 2010 Yılı ve Geleceği” başlıklı haber de Notos’un bu sayısında okunabilir. ‘Uzaklar ve Yakınlar’ Kültür Servisi “Uzaklara Yolculuk” temalı 39. İstanbul Müzik Festivali’nde bugün “Uzaklar ve Yakınlar” projesiyle arpist Şirin Pancaroğlu üç müzisyen dostuyla saat 20.00’de Süreyya Operası sahnesinde olacak. Klasik kemençede Türkan Derya, kemanda Ignace Jang ve vurmalı çalgılarda Jarrod Cagwin’in dahil olduğu konserde, Astor Piazzola’dan Ali Ufki’ye farklı zamanlara ait müziklerin kesişmelerine uzanan bir yolculuk bekliyor dinleyenleri. Pancaroğlu’na göre de “müzik yolculuk eder, güzergâhında bulduklarını yanına alır, sentezlerle zenginleştirir. Ve sürekli evrim geçirir...” Pancaroğlu arpın yanına, benzer ama farklı kültürlere ait kemençe ve kemanı alarak perküsyonun da rehberliğinde asırlar ve denizler geçiyor. Şirin Pancaroğlu Aslı Erdoğan Norveç’te Kültür Servisi Norveç’in en önemli edebiyat festivallerinden “Lillehammer Edebiyat Festivali”ne Türkiye’den festivalin ana konuşmasını yapmak üzere Aslı Erdoğan davet edildi. Bu yılki teması “Kent ve Edebiyat” olarak belirlenen ve 2429 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen festivalde, “Kentler ve Mitler. Bellek ve Bakış” başlıklı bir sunum yapan Aslı Erdoğan, aralarında Norveç’in en büyük gazetesi Dagbladet olmak üzere altı gazetede de yer aldı. Dagbladet gazetesinin kültür sanat sorumlusu, eleştirmen Fredrik Wanderup’un yaptığı söyleşide, Türkiye’de gazetecilere uygulanan baskıdan söz eden Erdoğan için “Lillehammer Edebiyat Festivali”nin başkanı Kjersti Stenseng ise “Festivalde bu yılın en önemli olayı, yalnızca büyük bir yazar değil, aynı zamanda yılmaz bir insan hakları savunucusu olan Aslı Erdoğan’ı ağırlamak oldu” ifadelerini kullandı. “Lillehammer Edebiyat Festivali”nde iki sene önce ana konuşmayı Nobel ödüllü Hertha Müller gerçekleştirmişti. Malmö’de yayın yapan, daha çok Rus şiirlerinden yaptığı çevirilerle tanınan Ramus Yayınevi de, yazarın “Taş Bina” adlı kitabını bu yıl içinde İsveç ve Norveç’te yayımlayacak. Aslı Erdoğan geçen aylarda da, İsveç’in iki büyük gazetesi, Svenska Dagbladet ve Dagens Nhyeter’ın kapağında yer almış, Dagens Nhyeter gazetesi Aslı Erdoğan’ı, “Türkiye’nin en yalnız kalemi” olarak nitelendirmişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle