17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 HAZ RAN 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER 7 Halk iradesine ipotek Erdoğan’ın dediği oldu. Mahkeme halkın oylarıyla CHP’den milletvekili seçilen Balbay ve Haberal’ın tahliye taleplerini iki oyla reddetti. Avukatlar karara üst mahkemede itiraz edecek H LAL KÖSE lk Adımda Mayına Basmamak ya da Balbay, Haberal ve Dicle Kesin sonuçlar resmen ilan edildi ve 24’ncü dönem TBMM’nin çalışmalarına başlamak üzere salı günü kendiliğinden toplanması ile ilk gerginlik belirtileri de ortaya çıkmaya başladı. 12 Eylül 1980 darbesinin üstünden kaç seçim geçti; ama “yönetimde istikrar” kılıfı ile oluşturulan seçim kanunundaki yüksek barajı kaldırmak nedense değişik iktidarların hiçbirisinin de işine gelmedi. Dolayısıyla da yüzde 10’luk engeli aşabilmek için Barış ve Demokrasi Partisi gibi çoğunluğu Kürt kökenli yurttaşlardan oluşan bir siyasi oluşum seçime zorunlu hülle yöntemini kullanarak “Bağımsızlar Bloku” adı altında girdi. O blokun Diyarbakır’daki adayları içinde bulunan Hatip Dicle’nin geçirdiği bürokrasi kazası 24’üncü dönemim daha başlangıç aşamasında karşılaştığı bir krizdir. Önce o krizin sonundan başlayalım: Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal 12 Haziran seçiminde CHP listesinden milletvekili oldu ve mazbatalarını da tutuklu oldukları için avukatları aracılığı ile aldı. Ancak kendileri hakkında açılan davaları iki yıldır sonuçlandırmamakta ve hemen her duruşmada salıverilmelerini isteyen delilleri karartma kaçma kuşkusu gibi hiçbir kanıtın bulunmadığını bilmesine karşın mahkeme başkanının muhalefet oyuna karşın öteki iki üyenin yandım allah vazgeçmediği ara kararları ile tahliye etmemekte direniyor. Bu kez de aynı oldu. Dün akşama doğru açıklanan karar milletin parlamentoda görmek istediği bu iki yurttaşının üstündeki demir kapıyı açtırmama gibi kocaman bir engel konuldu. 1) Balbay ve Haberal haklarında polisin hazırladığı fezlekelere dayanan cumhuriyet savcısının o fezlekeyi doğruca mahkemeye göndermesi ile ki bu içten itiraf Sayın Savcı Zekeriya Öz’e aittir hüküm aşamasına iki yıldır gelememiştir. Şayet hakkında özel yetkili mahkemelere dava açılmış olması bir kesin hüküm olarak değerlendirilecek olursa bir siyasi iktidar genel seçimde kendisine rakip olmalarından korktuğu herkes için düzmece polis dosyaları hazırlatarak onlara yasama meclisinin önünü kapatmaz mı? 2) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi böyle bir saçmalığı nasıl değerlendirir? Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Dicle, 12 Ekim günü sandıktan seçmenlerin oyu ile bağımsız olarak çıkıyor ve il seçim kurulundan mazbatasını da alıyor. Ancak o mazbatanın tam olarak kesinlik kazanması Yüksek Seçim Kurulu’nun olası itirazları da dikkate alarak alacağı kesin karara bağlı. Zira milletvekilinin yasama meclisinin üyesi olarak göreve başlaması anayasa uyarınca TBMM kürsüsünden ant içmesi ile gerçekleşiyor. Dönemin en yaşlı üyesi olarak salı günü birleşimi açacak ve ant içme işlemine nezaret edecek CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Yüksek Seçim Kurulu’nun ilan ettiği kesin sonuçlarla ilgili kararda adı olmayanların birleşim açıldığı zaman kürsüye çağrılmasının olanaksız olduğunu savunuyor. Bu açıklama BDP milletvekillerinin dün Diyarbakır’da kendi aralarında yaptıkları ilk resmi olmayan grup toplantısında “Ya hepimiz ya da hiçbirimiz” diye özetlenecek bir karar ile karşılandı. Öylece çıkan ilk krizi tam eylem aşaması başlamadan gidermek amacı ile halen TBMM Başkanlığı’nı salı günü ilk birleşimin açılış saatine kadar taşıyan Mehmet Ali Şahin’in “çözüm formülü” devreye girdi. Şahin yasalarda ve gerekirse anayasada yapılacak değişiklikle sorunun çözülebileceğini söyleyerek halk iradesi adına kapıyı aralık tutmak için ilk adımı atmış oldu. Şimdi top çoğunluk partisinde. İlk adım bu açıdan önem taşıyor. Dört tekerleğinden birisi eksik olan arabanın kaza yapma riski çok olmaz mı? O riski paylaşmak istemeyecek kadar deneyimli şu andaki Başkan Şahin mi yoksa parlamentodaki şahinler mi son sözde etkili olacak? Hukukçular karara tepkili Tutukluluk vicdana ve hukuka aykırı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hukukçular, milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın tahliye taleplerinin reddedilmesine ilişkin kararını “hatalı” buldu. Kararı eleştiren hukukçular, “Yüz binlerce oy almış ve milletvekili seçilmiş, milletin iradesinin Meclis’te temsil etmekle görevlendirilmiş bir kişinin tutukluluğunu devam ettirmek hukuka ve vicdana aykıdır. Tutuklamanın genel gerekçesi olan kaçma ve delilleri karartma milletvekili için olmaz” dediler. Hikmet Sami Türk (Eski Adalet Bakanı): Milletvekilliğine seçilmede engel gösterilen anayasa maddelerindeki istisnaları dar yorumlamak gerekir. Karar hatalıdır. Milletvekili seçilen kişinin millleti temsil etmesi gerekir. Vekil seçildikten sonra tahliye edilmelidir. İstisna olarak yargılama devam edebilirdi. 1950’de Zafer gazetesi başyazarı tutukluydu, seçildikten sonra bırakıldı. Osman Bölükbaşı tutukluydu. 1957’de vekil seçilince serbet bırakıldı. Sebahat Tuncel tutukluydu, yine serbest bırakıldı. Tutukulama suç işleme konusunda olasılık varsa başvurulur. Vekil seçilen insanın nereye kaçabilir. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu (Ankara Barosu Başkanı): Milletvekili olmuş bir kişinin kaçacağından söz edebilmek için çok sağlam kaçma belirtilerinin olması gerekir. Delillerin toplandığı bir durumda kaçma şüphesinden bahsedilemez. İşyeri adresine TBMM diye yanıt verecek bir kişinin soyut gerekçelerle kaçacağından söz edilmesi milletin iradesini tanımamaktır. Vekilken de gidip mahkemede yargılanabilir. Ancak milletvekili seçilmiş bir kişinin tutuklanma yasağı bulunmasa da tutuklama bir tedbir olduğuna göre mahkemenin milletin vekil olarak seçtiği bir kişinin yargıdan kaçacağını hangi somut delillere dayanarak kabul ettiğini açıklamakla hükümlüdür. Yüz binlerce oy almış ve milletvekili seçilmiş, milletin iradesini Meclis’te temsil etmekle görevlendirilmiş bir kişinin tutukluluğunu devam ettirmek hukuka ve vicdana aykırıdır. Tutuklamanın genel gerekçesi olan kaçma ve delilleri karartma milletvekili için olmaz. Turgut Kazan (Avukat): Bir kere hiç şaşırmadım. Çünkü özel yetkili mahkemeler budur. Özel yetkili mahkemeler kaldıkça, kimsenin özgürlüğü ve güvenliği yoktur, olmayacaktır. Bu mahkemeler varken anayasa falan yapılamaz. En iyi yapacakları anayasa da hiçbir işe yaramaz. Çünkü özel yetkili mahkemeler diledikleri zaman en temel hakları askıya alma imkânına sahiptirler. Aslında doğan bu sonucun asıl faturası, 12 Eylül referandumunda sadece yargıyı ele geçirme bölümünü alıp bunu demokrasi sayanların bütün uyarılarımıza rağmen anayasanın 14. ve 83’üncü maddesini değiştirmeye yanaşmayanlara çıkarılmalı. Ona seyirci kalan AKP hükümeti, doğan bu faturadan sorumludur. Ümit Kocasakal (İstanbul Barosu Başkanı): Bu karar teknik açıdan yanlış. Millet iradesinden bahsedenler millet oylarıyla seçilen vekillerle ilgili alınan bu karara saygıdan bahsediyorlar. Geçmişte yargıya karşı her türlü sövmeyi yapan bu kişilerin bu tavırlarını anlayamıyorum. Bu mahkeme şimdi bu insanların hangi kaçma şüphesi ve hangi delilleri karartma şüphesini taşıdıklarını açıklamak zorunda. Ergenekon davasında tutuklu yargılanan CHP İzmir milletvekieliller toplanmadı’ li, yazarımız Mustafa Balbay ve Kararda, TCK’de devletin güCHP Zonguldak Milletvekili venliğine ilişkin suçlar, anayasal Prof. Mehmet Haberal’ın tahlidüzene ve bu düzenin işleyişine ye talepleri oyçokluğuyla reddekarşı suçlar, milli savunmaya dildi. Mahkeme, Balbay ve Hakarşı suçlar, devlet sırlarına karberal’ın milletvekili seçilmelerişı suçlar ve casusuluk başlığı alnin, tutukluluk durumlarını etkitında düzenlenen suçların analeyen bir husus olmadığını belirtyasanın 14. maddesi kapsamınti. Balbay ve Haberal’ın tahliye da değerlendirilmesi gerektiği istemlerinin mahkeme tarafından ifade edilerek şöyle devam edilreddedildiği haberini Silivri Cedi: “Anayasanın 14. maddesi, zaevi kapısında öğrenen Bal(8 Haziran 2011, Cumhuriyet) Türkiye Cumhuriyeti’nin varbay’ın kardeşi Suat Balbay “Allığı için olmazsa olmaz unsurmak için gelmiştik; çok üzgüları ortaya koymaktadır. Kanüz” dedi. Balbay’ın avukatları nun koyucu milletvekilinin bu karara bugün üst mahkemeye Başbakan Erdoğan, seçim sürecinde Balbay ve Haberal’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin varbaşvurarak itiraz edecek. milletvekili seçilseler dahi parlamentoya giremeyebileceklığına kasteden bir suçu işleİstanbul 13. Ağır Ceza Mahlerini söylemişti. Erdoğan, 6 Haziran’da Kanal 24 televizyomekle suçlanmasına rağmen, kemesi üyeleri Sedat Sami Hanunda katıldığı bir programda, “Demokratik, laik, sosyal dokunulmazlıktan yararlanhukuk devleti içerisinde eğer hukuk bu işe müsaade edişıloğlu ve Hasan Hüseyin Özeyorsa benim yapacağım bir şey yok. Ben otokrasiden yana maya devam etmesini kamu se’nin 9 sayfalık ret kararı, değilim. Ama tabii burada seçilmiş olmaları onların parlayararına aykırı görmüştür. İd“dosya kapsamı, sanıklara ismentoya geleceği anlamına gelmez. Burada yargının bir dia edilen fiilleri işlediği konunat olunan suçlamalar, dosyadefa bu işe müsaade etmesi gerekiyor” demişti. sunda ciddi isnatlar bulunan daki belgeler ve raporlar, atılı kişilerin CMK’deki genel hüsuçların işlendiği hususunda kümler uyarınca yargılanmakuvvetli şüphe sebeplerinin na göre ağır cezayı gerektiren suçüstü hali sına öncelik verilmiştir. Sanıkların davarlığının devam etmesi ve bu suçların ve seçimden önce soruşturmasına başlanılvası seçimlerden çok önce başlamış, CMK 100/3. maddesinde sayılan suçlarmış olmak kaydıyla, anayasanın 14. madhaklarındaki sevk maddeleri, ağır cezadan olması ve bir kısım sanıkların halen desindeki durumların yasama dokunullık, CMK 250. maddesi kapsamında kasavunmalarının alınmamış olması” gemazlığı dışında olduğu anlatıldı. lan suçlara ilişkin olup, kuvvetli suç rekçelerine dayandırıldı. Karar örneğinin şüphesini içeren isnatlardır. Kaçma gecikmeksizin, TBMM Başkanlığı’na göneclis kararına gerek yok’ şüphesinin kalmadığı savı, sübjektif bir derileceği belirtilen kararda, Yargıtay 9. Dokunulmazlık kapsamı dışında bırakıdeğerlendirmedir. Mahkemenin karaCeza Dairesi’nin aynı nitelikte verdiği ret lan hususlardan birinin varlığı halinde, milrında yalnızca kaçma şüphesine dayankararları örnek gösterildi. Dokunulmazlıletvekili seçilen kişinin tutukluluk halinin mamaktadır. Dosyadaki sanıkların çokğın, milletvekillerinin Meclis çalışmalarıdevamına karar verilmesi için Meclis karaluğu nedeniyle deliller henüz toplananın engellenememesi amacıyla yapılan bir rına gerek olmadığı belirtilen kararda şu mamıştır. Diğer sanıkların savunmaları düzenleme olduğu ifade edilerek, ağır ceifadelere yer verildi: “Anayasanın 14. tamamlanmamış olup daha sonra tanıkzayı gerektiren suçüstü hallerin, yasama maddesinde doğrudan doğruya, belli suç ların dinlenmesine geçilecektir. Yasal dokunulmazlığı dışında tutulduğuna dikkat tiplerinden bahsedilmemiş, sadece birtamesnede dayanmayan, ‘milletvekili seçekildi. Kararda, Anayasanın 832. fıkrasıkım kavramlar, ilkeler ve faaliyetler beçilmenin tahliye sonucunu doğuracağı’ salirtilmiştir. Devletin ülkesi ve milletiyle vına itibar ederek tahliye kararı verilbölünmez bütünlüğünü bozmayı ve inmesi, milletvekili seçilemeyen diğer sasan haklarına dayanan demokratik laik nıkların mevcut hallerinin devam etticumhuriyeti ortadan kaldırmayı, devlerilmesi, hiçbir hak, nefaset ilkesi ve eşitte veya kişilere, anayasayla tanınan telik kuralı ile bağdaşmaz. Böylesi tahliye mel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini kararının, sınıf ve statü dikkate alınaveya anayasada belirtilenden daha gerak verilmesi anlamına gelir ki, bu duniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlarumun mahkemelerin güvenilirliğini, yan faaliyetlerden söz edilmektedir. Bu adalete olan inancı derinden sarsan bir düzenleme fiili ya da suç tipini değil sonuç doğuracağı ve kamu vicdanını yaamacı esas almaktadır. Tahliye talebiralayacağı açıktır.” nin değerlendirilmesinde, gerçekleştirilen eylemin, 14. maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda işlenip işlenme diğine, bu konuda ceza kanununda düzenlenmiş suç tipi olup olmadığına bakılmalıdır.” ‘D Erdoğan ince mesajı vermişti ‘M Şengün’den Tuncel örneği aberal ve Balbay’ın tahliyesi yönünde oy kullanan Başkan Şengün, Haberal’ın 17 Nisan 2009’da, Balbay’ın ise 6 Mart 2009’da tutuklandıklarını, sorgu ve savunmalarının tamamlandığını belirtti. Haberal için Nisan 2010’dan, Balbay için de Aralık 2009’dan itibaren tahliye kararı yönünde oy kullandığını anımsatan Şengün, “Her iki sanık da milletvekili seçilmişlerdir. Anayasanın 83. ve 14. maddeleri dikkate alındığında, yasama dokunulmazlığı kazanmaları bu aşamada söz konusu olamaz. Bu nedenle tutukluluk durumlarının değerlendirilmesinin anayasanın 14. maddesi dışında yapılması gerekir” dedi. H TBMM üyeliğine demokratik yollardan seçilen bu kişilerin kazanmış oldukları bu nitelikleri sebebiyle kaçma, saklanma ve delilleri karartma ihtimallerinin kalmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “CMK 1033. maddesindeki suçlarda bile tutuklama varsayım olarak ifade edilmiş, bu suçlamalar kesin tutuklama sebebi olarak da gösterilmemiştir. Aynı suçlamalarla yargılaması yapılan Sebahat Tuncel, 2007’de milletvekili seçilmesinden dolayı kazanmış olduğu, temsil niteliğinden dolayı tahliye olmuş, parlementoda görevini yapmıştır. Bu durum, AİHM kararlarındaki açık kri terlerle birlikte bir emsal olarak değerlendirilmeli.” Nacak, ‘Millet iradesine saygısızlık’ ALAN Ç N KARAR BEKLEN YOR İstanbul Haber Servisi MHP İstanbul 1. Bölge’den milletvekli seçilen emekli Korgeneral Engin Alan’ın tahliye talebi, bugün Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından diğer sanıkların talepleriyle birlikte değerlendirilecek. Dünkü duruşmada söz alan Engin Alan’ın avukatı Ayhan Nacak, Alan’ın yargılandığı yasa maddesinin Anayasa’nın 14. maddesindeki konulara girmediğini savunarak şöyle konuştu: “İsnat edilen suçlar farklı. Benim müvekkilimde, Türkiye devletini bütünüyle yok etme suçu yok. Gerçekleştirilmiş bir suç yok.” Balyoz davasında tutuklu sanık İstanbul 1. Bölge’den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan’ın avukat Ayhan Nacak, mahkemenin milletvekilli seçilen Balbay ve Haberal’ın tahliyesinin reddi kararını “Çok sürpriz bir karar” olarak değerlendirdi. Avukat Ayhan Nacak şunları kaydetti: “Millet iradesine saygısızlık, yanlış bir karar. Ortalığı geren bir karar. Tutukluluk bir önlemdir. Milletvekili seçilmişler, nereye kaçacaklar?” İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Mustafa Balbay’ın Meclis’e gitmesine vize çıkmaması, ona oy veren İzmirlileri hem şaşkına çevirdi hem de kızdırdı. Başta Sebahat Tuncel olmak üzere geçmişteki örnekleri anımsatan CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, “Mustafa Balbay vatanı mı bölmüştür? Terör örgütü üyesi midir? Bu karar, hukuksuzluğun ta kendisidir” dedi.. İstanbul Haber Servisi Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federayonu (HDF) Genel Başkan Yardımcısı Necip Şahin, “Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal hakkında özel yetkili mahkemelerin aldığı bu kararlar hukuka inanan insanlığa, TBMM’ye karşı alınmış bir hukuk skandalıdır” dedi. Hukusuzluğun ortadan kaldırılması yolunda yapılacak tüm demokratik mücadeleyle dayanışma içinde olacaklarını belirten Şahin, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri de içinde olmak üzere, tüm ulusal ve uluslararası mücadelenin yapılmasında, demokratik ortak dünya görüşünde olduğumuz kurum ve örgütlerle dayanışma içerisinde olacağımızda kararlıyız” diye konuştu. ‘Hukuksuzluğun ta kendisi’ HDF: Hukuksuz adalet C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle