17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 24 HAZ RAN 2011 CUMA 6 HABERLER YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Dicle için, birçok merkezde protesto gösterisi düzenlendi Güneydoğu ayağa kalktı Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararı Güneydoğu’da gösterileri tetikledi. Diyarbakır, Hakkâri, Van, Siirt, Şanlıurfa, Batman, Mardin gibi merkezlerde protesto gösterileri yapılırken, Şırnak’ta olaylar çıktı. MAHMUT ORAL RTE / Yazıcı Açıklamıştı Beklediğim oldu, Balbay ve Haberal serbest bırakılmadı! Beklenmedik bir başka durum da oldu, YSK Hatip Dicle’nin milletvekilliğini elinden aldı, AKP’ye verdi! Oturup şükretsin Demokrasi ve Özgürlük Bloku! Kalan 35 milletvekilliğini kendilerine bıraktıkları için! Mahkeme kararları, özellikle çelişkili ve yoruma açık durumlarda, hukuku rahatlatıcı, haksızlıkları giderici, özgürlükleri ve demokrasinin sınırlarını genişletici olmalı! Bakmayın siz kararı bir “mahkemeler”in verdiğine! Seçimlerden hemen birkaç gün önce, Başbakan, Balbay ve Haberal’ın durumları için, bugün yaşanacakların ilk işaretini vermiş, Bakanı Yazıcı da Başbakanı’na açıklık getirmişti: “Anayasaya göre çıkamazlar...” 12 Haziran’da, tam seçim günü yazımda şu paragraf vardı: “Önce liderleri (RTE) açıkladı ‘mahkeme karar verecek dışarı çıkıp çıkmayacaklarına, Meclis’e gelip girmeyeceklerine..’ Yani şunu demek istedi: ‘Benim mahkemem, benim yargıcım karar verecek buna’.. Derken bakan beyi (Yazıcı), anayasa gereği çıkmaları mümkün değil demez mi!? Eğer bu konu tamamen hukukla, anayasa ile, mahkemenin kararı ile ilgili ise neden ağzınızı büzüp oturmuyorsunuz ve sağa sola hemen talimat vermeye başlıyorsunuz! “Evet talimat diyorum: Çünkü oturduğunuz koltuklar tamamen talimat koltuklarıdır! Demokrasinin D’si yanınızdan geçmiş olsa, bu konuda susarsınız... Anlaşılan Türkiye seçim sonrası yine büyük bir yarılmanın ve savaşın içine düşecek... Milletin verdiği hak, siyasi olarak gasp edilmeye çalışılacak.. Milletin iradesi mi? Kah kah, kih kih! O işime geldiğinde irade, yoksa makarna piyale!” DİYARBAKIR BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin, YSK tarafından düşürülmesi, bölgede büyük tepki topladı. Diyarbakır’da yürüyüş düzenlenirken Hakkâri ve Şırnak’ta olaylar çıktı. Birçok kentte protesto açıklamaları yapıldı, kepenkler açılmadı. DİYARBAKIR: BDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde toplanan binlerce kişi, “YSK şaşırma sabrımızı taşırma” ve “Beleşçi Eronat” pankartını açarak yürüyüşe geçti. Yürüyüş BDP Kayapınar İlçe Örgütü binası önünde son buldu. Dicle’nin seçim bölgesi olan Lice ilçesinde ise esnaf kepenk kapattı. HAKKÂRİ: BDP Hakkâri İl Başkanlığı’nın düzenlediği basın toplantısında BDP il yöneticisi Mehmet Demir, “AKP’nin dağda vuracağım, ovada tutuklayacağım” politikası ile bütün Kürtleri hedef aldığını belirtti. MARDİN: “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atarak BDP il başkanlığı önünde toplanan partililer, Mardin Adliyesi’ne yürüdü. BDP Mardin Merkez İlçe Başkanı Nezir Akaalp, “YSK bir milletvekilinden savunma almasının yasal gerekçelerini açıklamak, başta Hatip Dicle ve halkın iradesiyle seçilen halen rehin tutulan bu milletvekili arkadaşımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. ŞIRNAK: Bahçelievler, Yenimahalle, Vakıf Kent ve Yeşilyurt mahallelerinde önceki gece yapılan gösterilere katılanlar, polisle karşı karşıya geldi. Polis, göstericilere gaz bombası ve tazyikli su ile müdahale etti. Silopi ilçesinde ise BDP binası önünde sabah saatlerinde toplanan kalabalık, Cudi Mahallesi’ne doğru yürüdü. “Hatip Dicle yalnız değil” yazılı pankartlar taşındı. BATMAN: İHD Batman Şubesi ise Dicle seçilmiş milletvekili olduğunu ve YSK’nin kararını derhal geri çekmesi gerektiğini vurguladı. SİİRT: BDP Siirt il örgütünce, il binası önünde çok sayıda kişinin katılımıyla basın açıklaması yapıldı. BDP Siirt İl Başkanı Faruk Sağlam, kararın siyasi olduğunu ve AKP’den bağımsız olmadığını söyledi. VAN: Van’ın Başkale ilçesinde BDP önünde bir araya gelen kalabalık, çarşı merkezine doğru yürüyüşe geçti. Alkış ve zılgıtlarla YSK kararı protesto edildi. Etkinlik basın açıklamasıyla sona erdi. ŞANLIURFA: Şanlıurfa’nın Suruç, Birecik, Halfeti, Bozova, Hilvan, Siverek ve Viranşehir ilçelerinde de kalabalıklar YSK kararını protesto etti. MERSİN: Mersin’de BDP İl Başkanlığı önünde toplanan kalabalık “AKP şaşırma sabrımızı taşırma” sloganları atarak adliyeye yürüdü. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku üyeleri, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararını protesto etti. Eylemde BDP Ankara l Başkanı Şengül Çelik ve Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan konuşma yaptı. (AA) Bağımsız ve tutuklu olan vekillerin durumu arapsaçına döndü Statüsü belirsiz milletvekilleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye talebini reddettiği gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Zonguldak milletvekili Mehmet Haberal’ın tahliye talebini reddetmesi, BDP’li bağımsızların da Meclis’e “gelmeme” kararı alarak boykot etmesi, bu milletvekillerinin statüsünün ne olacağı tartışmasını gündeme getirdi. YSK’nin resmi sonuçlarına göre milletvekillikleri kesin kayda geçen tutuklu ve boykotçu milletvekillerinin şu anda kayıtlarını yaptırmasalar da vekilliklerine engel bir durum görünmezken, ilerleyen süreçte ne olacağı konusu ise belirsiz. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “kayıt yaptırmayan” milletvekillerinin sıfatlarını koruyacaklarını, ancak genel kurul çalışmalarına katılamayacaklarını söyledi. TBMM, 24. döneme, “tutuklu” ve “boykotçu” milletvekillerinin gölgesinde girerken, hukuken de “ilkler”in yaşandığı bir dönem olacak. YSK’nin açıkladığı seçim sonuçlarına göre “milletvekilliği” kesinleşen Balbay ve Haberal’ın “vekilleri” aracılığıyla Meclis’e kayıt yaptırmalarının önünde bir engel bulunmuyor. Anayasanın 84. maddesine göre izinsiz ve mazeretsiz olarak 5 birleşime katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi söz konusu oluyor. Ancak anayasa ve Meclis İçtüzüğü’nde, tutukluluğun “mazeret” kabul edilip edilmediği konusunda açık bir hüküm bulunmuyor. Ayrıca milletvekillerinin salı günü yapılacak yeni dönemin ilk birleşiminde de “yemin” etmesi zorunluluğu bulunmuyor. Anayasaya göre genel kurulun ilk birleşiminde yemin törenine katılmayan milletvekilinin, katıldığı ilk birleşimde yemin edebilmelerine olanak tanınıyor. Balbay ve Haberal için bir başka belirsizlik ise özlük haklarının ne olacağı konusunda. Aynı şekilde, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesini protesto ederek Meclis’e gelmeme kararı alan BDP’li bağımsız milletvekillerinin durumu belirsizliğini koruyor. BDP’liler de kayıt yaptırmadığı için “devamsızlık sürecinin işleyip işlemeyeceği” de belirsizliğini sürdürüyor. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, bir milletvekilinin mazbatasını aldığı an milletvekili sıfatını kazandığını belirterek “Bağımsız milletvekilleri kayıt yaptırmazlarsa, milletvekilliği sıfatı devam eder, ancak genel kurul çalışmalarına katılamaz” dedi. Şahin, geçen dönem MHP İstanbul Milletvekili seçilen Mehmet Cihat Özönder’in mazbatasını alıp Ankara’ya gelirken geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdiğini anımsatarak Özönder’in fotoğrafının ve özgeçimişinin milletvekili albümünde yer aldığını ifade etti. Şahin, mazbatasını alıp Meclis’e gelmeden yaşamını yitiren kişiyi milletvekili saydıklarını ifade etti. Şahin, “Bağımsız milletvekilleri ile ilgili devamsızlık süreci başlayacak mı” sorusu üzerine de bu konuda Meclis İçtüzüğü’nde açık bir hüküm bulunmadığını ifade etti. Şahin, devamsızlık durumunun, parlamento çalışmalarına devam etme durumu ile ilgili olduğunu belirterek “Dolayısıyla Meclis’te yemin edip yasama çalışmalarına katılma hakkını elde etmemiş olan bir milletvekili için devamsızlık durumunun söz konusu olamayacağını kişisel olarak değerlendiriyorum” görüşünü dile getirdi. Evet, aynen öyle oldu! İktidar, Türkiye’yi yeni bir yarılmanın içine sürükledi! Bu iktidarın hiçbir davranışı benim için şaşırtıcı değil! Savcılığın Balbay ve Haberal için verdiği ret kararı, mahkemenin kararı için de fikir vermişti. 3 yılı aşkın zamandır yaşanılan şudur: Savcıların kararları, iradeleri, istekleri ile mahkemenin kararları iradesi ve istekleri neredeyse örtüşüyor. Yıllardır mahkeme başkanı “deliller toplanmıştır, kaçmaları için bir gerekçe yoktur, serbest bırakılmalılar” diyor.. Ama kulak asan yok... Neymiş, “katalog suçlar”a giriyormuş... Savcıların istedikleri ceza yüksekmiş, bu nedenle serbest bırakılamazlarmış... İnsanın haykırası geliyor, batsın sizin kataloglarınız! 4 yıldır aynı terane... Yargılamaların esası, evrensel bir ilke olan, “insan mahkum olmadığı sürece masumdur, suçsuzdur” (masuniyet karinesi) anlayışına dayanırken... Silivri’deki savcılık ve mahkemelerde geçerli olan ise “suçluluk karinesi”dir.. yani “bunlar hem de azılı suçludur, sonuna kadar içeride tutulmalılar!” Bu anlayış ancak demokrasiden ve hukuk devletinden uzak yönetimlerde yaşanabilecek durumdur... Türkiye bir hukuk devletidir, diyenlere şaşırıyorum her zaman! Milletvekili seçilen insanları, henüz ortada fol yok yumurta yokken Meclis’e göndermeyen her adalet sistemi, ne düzeyde olursa olsun alınan kararlar, millet iradesi ve demokrasi düşmanı olur; uluslararası ve evrensel insan hakları kararlarına aykırı nitelik taşır! Üçüncü RTE dönemi başlamıştır! Vatana, millete, insanlığa hayırlı olsun! Not: Hukukçu dostum Mustafa Gürkan, YSK’nin Hatip Dicle hakkında verdiği karar üzerine diyor ki: “Anayasa madde 76 diyor ki ‘terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.’ Anayasada ‘Terör örgütünün propagandasını yapmak’ gibi bir seçilme engeli tanımlanması yapılmamış. Siz de ‘eylemlerin tahrik ve teşviki’ kavramını genişletici bir yorumla her türlü örgüt propagandası bu kapsamdadır diye değerlendiremezsiniz. Anayasa örgüt demiyor ‘terör eylemleri’ vurgusu yapıyor ve sonra ‘bu gibi eylemlerin tahrik ve teşviki’ diyor. Özellikle hak ve özgürlükler söz konusu ise genişletici yorum yasağı vardır... Ayrıca… H. Dicle milletvekili seçilmiştir. Anayasanın 83. madde 3. fıkrasının son cümlesi karşısında, YSK’nin seçilenin milletvekilliğini düşürme yetkisi yoktur. Anayasada YSK’ye verilen ‘tutanakları kabul etme’ yetkisidir (AYmd. 79). Etmezse ne yapacak? TBMM’ye doğrudan bildirecek. AY böyle diyor (AY 83/3,son c.). YSK kendi kendini yetkilendirmiş... Seçim tutanağı kurucu bir işlem değildir. Kurucu işlem seçimdir. Seçim tutanağı ihzari işlemdir. Bu nedenlerle YSK’nin verdiği karar anayasaya aykırıdır. Peki ne olacak? Anayasa Mahkemesi’ne gidilecek ve yürütmenin durdurulması istenecek. Doğrudan AİHM’ye gidilemez, 12 Eylül anayasa değişikliği buna izin vermiyor.” Prof. Cem Say: Tutukluyken milletvekili seçilenler konusunda herkes anayasanın 83. maddesinin bu tip suçlamalar yöneltilen kişiler seçilirse davaların durmayacağını belirten fıkrasından söz ediyor ama aynı maddenin bu kişilerin lehine hüküm içeren üçüncü fıkrası görmezden geliniyor. O üçüncü fıkrada, suç tipi ayrımı yapılmadan aynen şöyle yazıyor: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamadurumunaşımı işlemez.” Demek ki, milletvekili hapis cezası alsa ve bu ceza kesinleşse dahi, hapse konulamaz. Ancak milletvekilliği sıfatı düştükten sonra hapse girer. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle