23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 19 N SAN 2011 SALI kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR Yannis Ritsos’un ‘İsmene’si, Zeliha Berksoy’un yorumuyla Semiha Berksoy Vakfı’nda sahneleniyor Sorgulamalar ve İsmene “İsmene”, çağımızın güçlü Yunanlı şairi Yannis Ritsos’un (19091990) 1966’da yazmaya başladığı ve de ülkesinde geniş çaplı siyasal tutuklamaların yapıldığı, cinayetlerin işlendiği, anayasal hakların askıya alındığı cunta (19671974) döneminde sürgüne gönderildiği Sisam’da 1971’de tamamladığı bir teatral monolog. Bir şiir ustası olduğu kadar bir çeviri ustası da olan Cevat Çapan’ın dilimize kazandırdığı “İsmene”, 2010’da, 18. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde, Semiha Berksoy Opera Vakfı yapımı olarak, Zeliha Berksoy’un yorumuyla Almıla Uluer Atabeyoğlu tarafından oynandı. Geçen aydan itibaren de haftada iki gün, Opera Vakfı’nın küçük tiyatro salonunda buluşuyor seyirciyle. Başak Özdoğan’ın barok çizgiler taşıyan dekor tasarımı ve zarif kostümlerinin yanı sıra İlke Boran’ın Henry Purcell’in “Dido & Aeneas” operasından seçtiği müzikler bütünü tamamlıyor. Dadı (İpek Taşdan) ve Genç Subay (Hakan Ummak) İsmene’nin “bir anıdan bir başka anıya uzanan boşluğunun” sessiz tanıkları. adama onun giysilerini verecektir. Bu iç hesaplaşmalarda öykü estetik bir bütün içine oturtulmuştur yönetmen tarafından. Öte yandan; akış içinde, politik ve toplumsal karmaşanın aktarılış sürecinde merkezde yer alan, resmin gerisinde duran kişi bir anlamda Yannis Ritsos’dur. Bir yabancılaşma söz konusudur bu sahnelerin yorumlanışında. Savaşlar, devrimler, karşıdevrimlerden ya da entrikalar, rüşvetler, ihanetlerden, “uzaktaki gizli bir gücün elindeki iplerden” söz ederken İsmene bir mesafe koyar ötekilerle arasına. Ama, yine hüzün hâkimdir bütüne… Bu geçişlerde darbeleri sorgular: “Aynı adamlar/yüzlerinde başka maskeler, heyecanlanıp sakinleşerek /büyük odalara girdiler/ büyük, kara kara yargıç masalarının başına oturdular; …ne bir ses duyuldu, ne bir bağırmakaranlık bir delikti boşlukta ağızları…” Gençlik günlerini gerilerde bıraksa da yine güzel olan İsmene’nin, gün biterken, Antigone’nin elbisesini giydiği, babasının tacını takarak eski saray odasındaki yatağına uzandığı sahneyse, onun ıssızlığın içinde, olayların ürkütücülüğü karşısında yalnız bir insan, yalnız bir kadın olarak güçlenerek duruşunu belirlediği noktadır... Aşk Ölüyor mu? Geçen hafta boşanmaların çığ gibi arttığı haberi vardı gazetelerde. Yakınım olan bir genç kadınla konuşuyoruz. Birkaç yıl önce boşandı, çalışıyor, küçük kızını annesinin yardımıyla büyütmeye çalışıyor ve başlangıçta yaşadığı güçlükleri aşmış görünüyor. Çevresindeki eğitimli genç kadınların aşk, vefa ve sadakat bulamadıklarını, arayışlarının hep hüsranla bittiğini ve gel geç ilişkilerden bunaldıklarını anlatıyor. Yaşıtlarının çoğu gibi aşk yerine ilişki sözcüğünü kullanması dikkat çekici. Aşk bir hayal, özlenen ama ender bulunan bir olgu artık. Birçok kimse bir başkasının sorumluluğunu sevgiyle, içtenlikle üstlenmek, gelecek sözü vermek istemiyor. Birlikteliklere bencillik egemen. Oysa aşk bir insanla bir gelecek tasarlamaktır. Yakınım, çevresindeki kadınların erkeğini elde tutmak için fazlasıyla özveride bulunmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Mutlu olmasalar da yalnız kalmaktan, boşanmaktan ve konumlarını kaybetmekten korkuyorlar ve birçoğu, erkeğin sadakatsizliğine, kayıtsızlık ve hayatı paylaşma tembelliğine razı oluyor. Sadakat, kişinin birlikte olduğu insana verdiği önem ve değerle, duygusal eğitimle ve seçtiği yaşam biçimiyle yakından ilgili. Kadınlarsa aileyi korumak ve sürdürmekte daha verici ve cömert. Öte yandan özgür kadın yalnızlığı daha yoğun yaşıyor. Her iki cins için de günümüzün duygu yoksunu hızlı ilişkileri doyurucu olamıyor. Sürekli yenilik arayan ruhlar boş, yaralı. Çünkü seçici davranılmadığında özgür cinsellik sürüklenme durumuna kayıyor ve bir süre sonra insanı yorup hırpalamaya başlıyor. Kadınların çoğu hâlâ, bir erkeğe sonsuza kadar bağlanarak küçük aile mutluluklarıyla yetinebileceklerini sanıyor, ama er geç düş kırıklığına uğruyorlar. Çünkü yetenek ve donanımı olmayan insan özgür olamıyor. Ayrıca özgürlük farkındalık ve bilinçle yaşanabilirse değerli ve güzeldir. Cinsellik muhteşem olabilir, ama özgürlük tek başına bedenle ilişkisi içine sıkıştırılmışsa özellikle erkekten daha duygusal olan kadın için büyük bir yanılsamaya, tuzağa dönüşebilir. Sadakatsizlik eskiden daha gizli kapaklı yaşanıyordu ve kadın için namus sorunu sayılırken erkeğe belli ölçüde hak görülebiliyordu. Günümüzde iki taraf için de yaralayıcı olan, ama ilişki biçimlerinin değişmesiyle çok sık karşımıza çıkan bu durum çözümü olmadığı için çok konuşuluyor ve herkesi uğraştırıyor. Kabul etmeli ki uzun birliktelikler zamanla bağımlılığa dönüşüyor ve çoğu kez aşk bitince sadakat de bitiyor. Küçük bir ihmal ise aldatıldığınızı görmeye, anlamaya yetiyor. Zaten sadakatsizlik uzun süre gizlenemez. Sadece internet ya da telefondan değil, sevilenin uzaklaştığı her halinden anlaşılabilir. Aşk, özlemek, beklemek, bu arada duygularla savrularak kendini ötekine açma ve onu keşfetme tutkusudur. Hayatın, duyguların hızla değiştiği, aşırı iletişimin çabuk bıkkınlıklar doğurduğu günümüzde bu keşif yolculuğu başlamadan sona eriyor. Heyecanı diri tutmak için sürekli yeni birileri aranıyor ve bu da duygusal aşınma ya da nasırlaşma ve körlük yaratıyor. Yazık! Çünkü aşk insanın en en sarsıcı, en olağanüstü deneyimidir. İniş çıkışlarla dorukta yaşanan ve insanlık hallerini zengin bir biçimde ortaya koyan güçlü bir duygu oluşuyla aşk, sanatın ve edebiyatın ana konularından biridir. Sevgi, bağlılık, sadakat, özveri gibi zaman içinde değişebilen insani duygular ve birine sonsuza kadar sahip olmanın olanaksızlığı büyük eserlere ve romanlara konu olmuştur. Günümüzün sade suya tirit sözde aşk romanları ise yaşanamadığı ölçüde yetersiz, sıradan ve sığ. ‘ smene’ye bir tanık olarak yaklaşır Ritsos. Onun şahitliklerini, gözlemlerini paylaşarak tartışmaya açar ve kişisel, toplumsal olaylar karşısında duruşumuzu sorgulamamızı bekler. açar ve kendi deyişiyle; kişisel, toplumsal olaylar karşısında duruşumuzu sorgulamamızı bekler. Ayrıca, yazar, olayların merkezinde bir göz olarak Kreon’un ve siyasi karmaşanın tırmanışını vurgular. Polyneikes ve Eteokles’ten söz ederken, İsmene’nin Polyneikes’i gömmeyi reddetmesinden sonra yaşanan kırılmada genç kızın gerçekleri görmesinin Sofokles tarafından olumlanmadığına/olumlanmayacağına değinir. Yannis Ritsos’un İsmene’ye bakışı ise daha farklıdır. Dün, “trajedi içinde yer almayıp trajediyi izleyen” bu kızkardeşe, bugün, bir tanık olarak yaklaşır şair. Onu konuşturur. Onun gözlemlerini paylaşarak tartışmaya Ritsos’un birbiri içine örülmüş dizelerinde, bir yandan Antigone’ye ilişkin sert eleştirileri (onu budalaca erkeksi hırsı nedeniyle suçlar), erkek kardeşlerine yönelik şiddet ithamları, Haimon’a sevdası ve de ensest bir ilişkiden doğan bir insan olmanın vicdan muhasebesini yapan ama yine de eskiyi özleyen bir İsmene olarak kişisel sorunlarını, duygularını dramatik bir akış içinde anlatır genç subaya. Daha sonra, Haimon’a benzettiği bu genç Trajediyi izlemek Antik Yunan tragedyalarının ölümsüz kahramanları Ritsos’un dizelerinde kendi iç hesaplaşmaları ve geçmişe bugüne yönelik politik sorgulamalarıyla yeniden hayat bulurlar. “İsmene”de de kişisel, duygusal ve acımasız gerçeklerin ötesinde hak, adalet, kuşku kavramları tartışılır. Yönetim ve baskı mekanizmaları sorgulanır. George Steiner, “Antigones” adlı kitabında, aynı kaderi paylaşan dört kardeşten; Antigone, İsmene, Karanlık bir delik Zeliha Berksoy ve Almıla Uluer Atabeyoğlu’nun metin üstünde yaptıkları çalışmada hüzünlü bir hesaplaşma ön plana çıkar. Almıla Uluer; 15. YAPI KRED S GORTA AF FE T YATRO ÖDÜLLER SAH PLER N BULDU ‘Tehlikeli lişkiler’ en iyi prodüksiyon Yılın En Başarılı Prodüksiyonu: Tehlikeli İlişkiler İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları. Yılın En Başarılı Yönetmeni: Aleksandır Popovski Tehlikeli İlişkiler İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları. Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Reha Özcan Bedensiz Kadın İstanbul Devlet Tiyatrosu Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Ahu Türkpençe Sondan Sonra Duru Tiyatro. Yılın En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncusu: Civan CanovaÖlüleri Gömün İstanbul Devlet Tiyatrosu. Yılın En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncusu: Sema Çeyrekbaşıoğlu Temiz Ev İstanbul Devlet Tiyatrosu. Yılın En Başarılı Müzikal / Komedi Erkek Oyuncusu: Toron Karacaoğlu İstanbul Hatırası İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları. Yılın En Başarılı Müzikal / Komedi Kadın Oyuncusu: Ayça Tiyatronun onur gecesi, fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. Varlıer Leyla’nın Evi Tiyatrokare Yılın En Başarılı Müzikal / Azası ve Genel Müdürü Faik Açıkalın ve Ya Komedi Yardımcı Erkek Oyuncusu: Bahtiyar pı Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri Oyla Engin Alevli Günler İstanbul Halk Tiyatrosu Yılın En Başarılı Müzikal / Komedi Yardımcı ma Kurulu Başkanı M. Salih Başağa’nın açıKadın Oyuncusu: Selen Uçer Cam Aysa Prolış konuşmasıyla başladı. düksiyon Tiyatrosu. akız ağzıma sehven girmiş’ Yılın En Başarılı Sahne Tasarımcısı: BehGecenin sunuculuğunu üstlenen Korhan Abay, lüldane Tor Ölüleri Gömün İstanbul Devlet Titörenin açılışında sahneye sakız çiğneyerek çık yatrosu. Yılın En Başarılı Giysi Tasarımcısı: Candan tı. “Kulisteyken ağzımda sakız yoktu, ağzıma sehven girmiş olsa gerek” demesi salondan bü Seda Balaban Surname (Maske, Kukla ve Kostüm) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyük alkış aldı. Gecede bu yıl yeni fikirleri ve yetenekleri yatroları. Yılın En Başarılı Sahne Müziği: Can Atilladesteklemek amacıyla ilk kez düzenlenen “SahDünyanın Ortasında Bir Yer Romeo ve Juliet ne Senin” yarışmasını kazananlara da ödülleri veÇığ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tirildi. Gecenin kazananları ise şöyle: yatroları. zel Ödüller: Yılın En Başarılı Işık Tasarımcısı: Murat Özdemir Romeo ve Juliet İstanbul Büyükşehir BeMuhsin Ertuğrul Ödülü: Müjdat Gezen, lediyesi Şehir Tiyatroları. Kültür Servisi Türkiye’nin ilk Müslüman Türk kadın tiyatro oyuncusu olan Afife Jale’nin anısına verilen “Yapı Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri”nin 15’incisi dün akşam Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Tehlikeli İlişkiler oyunu, gecenin en çok merak edilen ‘En Başarılı Prodüksiyon’ ve ‘En Başarılı Yönetmen’ ödüllerini kazanan oyun oldu. Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü kazanan Tuncer Cücenoğlu ise,“Bu ödülü Silivri’de yatan yurtseverler için alıyorum” dedi. İş ve sanat dünyasından birçok ünlü ismin katıldığı ödül töreni, Yapı Kredi Sigorta Sanat Danışmanı Haldun Dormen’in hoş geldiniz konuşmasının ardından, Yapı Kredi Murahhas Nisa Serezli Aşkıner Ödülü: Dilek Türker. Cevat Fehmi Başkut Ödülü: Tuncer CücenoğluKadın Sığınağı (İstanbul Devlet Tiyatrosu) Tiyatroda Yeni Kuşak Ödülü: Punk Rock Oyuncuları (Dot). Yapı Kredi Sigorta Ödülü: Prof. Dr. Ayşegül Yüksel. Afife Tiyatro Ödülleri: ‘Piyano’ filminin müziklerinin bestecisi Michael Nyman, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaydı 12. adam sahada lerinin ardından dünyaya fırıl fırıl bakan gözlerini göremesek de saçsız başını Adı minimalist müzikle anılsa da bolca seyrederken, her bölüm sonunda komplike sanatçı, 67 yaşındaki İngiliz ayağa kalkarak izleyicinin önünde iki Michael Nyman. Sık olmasa da zaman büklüm oluşu görülmeye değer. zaman ülkemize yolunu düşüren müzisİkinci set, ünlü “Piyano” filminin müyenlerden. Avrupa sanat filmi müzikleziklerini seslendirdiği solo piyano ile rinden sorumlu devlet bakanı; özel ihtiaçılıyor. Eserlerde klasik üstüne İskoç sas alanı Peter Greenaway. Müzik dinfolk, dans ve Victoria dönemine ait poleyicisi kadar sinema izleyicileri arasınpüler müzikler serpiştirilmiş. Greenada da meraklısı var. O yüzden 15 Nisan way filmi “Ressamın Kontratı”ndan Cuma akşamı CRR Konser Salonu’nda “Chasing Sheep” ile orkestra sahnedeki verdiği konserin izleyicileri arasında yerini yeniden alıyor. “Eye for Optical klasik müzik konserine gelmişçesine Theory” ile sürüyor gizemli yolculuğukoltuğunda dimdik oturan kat kravat muz. Ardından yine bir Greenaway: beyefendiler, ci“Drowning by cili bicili giyinNumbers.” 67 yaşındaki Michael Nyman, Avrupa miş hanımefenSolo yok, diler olduğu gisolocu yok. sanat filmi müziklerinden sorumlu ‘devlet bi, kendini ruh Swing yok, bakanı’. Sık olmasa da zaman zaman doktorunun kolswingci yok, ülkemize yolunu düşüren müzisyenlerden. ama çarpıcı tuğunda tavanı seyrederek geçmelodiler var, mişini anlatıyor pozisyonuna bırakanları kısa cümlelerden oluşan. Minimalizmin görmek de mümkündü. icabı yinelenen hipnotik temalar, kısa Michael Winterbottom filmi “Wonparçalar var. Parçalar bittikçe önünde derland”in müziklerinden alınan üç kıpartisyonların yazılı olduğu kâğıtları sa parçayla açılıyor perde. Ardından fayerlere saçıyor gelişigüzel Nyman, birer vori yönetmenin imzasını taşıyan “Pros birer. pero’s Books”tan üç parça geliyor; 17. Mutedil dalgalı seyreden konserin en yüzyılda yaşayan çılgın bir adamın hikâ büyük armağanı bisteki “The Cook, yesini anlatan Laurence Dunmore filmi The Thief, His Wife and Her Lover” “The Libertine” ile sürüyor. oluyor. Orkestrasındaki 11 müzisyenin yüzü Ne zaman kalktı, ne zaman gitti seseyirciye bakıyor, Nyman’ın ise sırtı; vimli hınzır ihtiyar; biz henüz salondan maksat kendine göre soluna aldığı orçıkmadan, o fuayede imzalayacağı kestrayı yönetmek. Futbol sahasındaki CD’lerin önündeki yerini almıştı bile. gibi; Nyman 12. adam. O orkestraya seyirci, biz de ona. Kalın çerçeveli gözlük (muratbeser@muratbeser.com) MURAT BEŞER DEM RÖREN AVM’DE NCELEME B TT ‘Kaçak’a çifte soruşturma Kültür Servisi Kültür Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı, bir kısmı kaçak olduğu iddiasıyla soruşturulan İstiklal Caddesi’ndeki Demirören AVM ile ilgili raporunu tamamladı. Radikal gazetesinin haberine göre bakanlık müfettişlerinin 6 aylık çalışması sonrasında ortaya çıkan raporda, inşaatın kaçak kısımlarına göz yuman Yenileme Alanı Koruma Kurulu üyeleri, Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nın üst düzey yetkilileri ile AVM’nin sahipleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi. 2004’te 19 bin metrekare inşaat izni verilen, ancak 7 yıl içerisinde 50 bin metrekarelik bir inşaat alanına ulaşan AVM’nin üçte birlik kısmının yıkılmasının da istendiği raporda, kaçak inşaata göz yuman Koruma Kurulu üyelerinin, bakanlık tarafından görevden alınması da isteniyor. Teftiş Kurulu’nun raporuna göre AVM’nin hem son iki katı, hem yeraltındaki kısımların bir bölümü, hem de arkaya uzanan blokların bir kısmı kaçak. ‘S 2 No’lu Kurul sessiz kalmış Yeraltında 30 metre derinliğe inen Demirören, bunu yaparken çevredeki tarihi eserlere zarar vermiş. Örneğin, inşaatın hemen yanındaki 500 yıllık Ağa Camii’nde büyük hasar meydana geldi, caminin bir bölümü ibadete kapatıldı. Bakanlık, AVM yapılırken Ağa Camii’nin tahrip olmasına sessiz kalan 2 No’lu Koruma Kurulu üyeleriyle ilgili de soruşturma başlattı. Ö C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle