16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 N SAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA 15 Aslanlı Grup CEO’su Fidan Aslan, bir iş kadını olarak politikayla yakından ilgilendiğini vurguluyor Kadınlar siyasete katılmalı M YASE LKNUR Fidan Aslan, genç bir iş kadını. Aslanlı Grup’un CEO’su Aslanlı Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aslan’ın en büyük kızı. Küçük yaşlardan itibaren babasının isteğiyle depodan muhasebeye kadar her kademede çalışmış. Üniversite eğitimi ve yurtdışında lisansını tamamladıktan sonra önce ailenin Çek Cumhuriyeti’ndeki yatırımlarını yönetmiş, şimdi de merkezde yurtiçi ve yurtdışı yatırımlarını yönetiyor. Fidan Aslan’la yatırımları Aile şirketinde en alttan başladığı çalışmalarının ardından en tepeye yükselen Aslan, önümüzdeki yıllarda tekstil ve inşaat sektöründe önemli büyümeler olacağını söylüyor. nı, ekonomi ve siyaseti konuştuk. Siz doğduğunuzda babanız işadamı mıydı? Yoksa siz büyürken aile şirketinin de büyümesine tanıklık mı ettiniz? ASLAN Ben doğduğumda babam işadamıydı. O sıfırdan gelme bir tüccar. Çok çalışkan, hırslı, zeki bir adam. Alaylı, bu alanda eğitimi yok. Bizi de her zaman iş hayatına empoze etmeye çalıştı. Üniversitede iken hem okur hem çalışırdım. Boş zamanlarımda beni hiç kendi halime bırakmadı. Babamın erkek çocuğu da olmadığı için beni biraz erkek çocuk gibi yetiştirmeye çalıştı. İş yaşamına hangi kademede başladınız? Stajyer olarak önce muhasebede başladım. Muhasebeden sonra artık depoda da başka birimlerde de bulundum. Her yerde beni çalıştırdı. Şu anki pozisyonumda bütün şirketlerin koordinasyonunu sağlıyorum. Önceki yıllarda her birimde çalışmamın faydasını gördüm. Sizin tekstil ve inşaat şirketleriniz var değil mi? Yurtiçinde ve yurtdışında inşaat şirketleri, tekstil şirketlerimiz var. Çek Cumhuriyeti’nde bayağı büyük projelerimiz var. Türkiye’de de ZonguldakKozlu’da inşaat projelerimiz var. Tekstil sektöründe ise çorap fabrikası, iplik ve kumaş üretimimiz var. Kumaşta hem ihracat hem ithalat yapıyoruz. Kurumsal bir şirket gibi mi, aile şirketi gibi mi yönetiliyor şirketleriniz? Aslında kurumsal bir şirket olduğumuzu söyleyemem. Babamın kişiliği kurumsallaşmamıza pek izin vermiyor. Bilgi akışı anlamında bütün çalışanlar şeffaf olsun, herkesin söz hakkı olsun istiyor. Bu güzel bir şey ama zaman zaman problemler yaşayabiliyoruz. Benim CEO olmamla bunu biraz olsun değiştirme olanağı bulduk. Ben babama dünyanın değiştiğini, şirketlerimizin de yeni anlayışa göre yönetilmesi gerektiğini söyledim. İşleri bana bırakmasını istedim. Yönetim anlayışımızda sistemi biraz değiştirerek daha profesyonel yaklaşarak yeni bir anlayışı hâkim kıldık. Hangi alanda eğitim göreceğinize siz mi karar verdiniz, babanız mı? Babam beni özgür bıraktı. Marmara Üniversitesi’nde çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkisi okudum. Sonra İngiltere’de University of Richmond’da işletme mastırı yaptım. Bir yıla yakın uluslararası bir şirketin pazarlama bölümünde çalıştım. Stajyerliğimi böylece uluslararası bir şirkette yapmış oldum. Babamın çağrısıyla Türkiye’ye geri döndüm. Babanız ‘Geri dön, sana ihtiyacım var’ dediğinde ayaklarınız yerden kesildi mi? Eh biraz. Babam, “Zaten oğlum yok, gel işlerin başına geç” dedi. Ben de gelmek zorunda kaldım. Tekstil ihracatı yapıyorsunuz, Türk Lirası’nın aşırı değerli olması sizi olumsuz etkiliyor mu? Hiç keyifli değil. Tek sorun kur problemi de değil. Birçok sorun var. Son on yıldır bu böyle. Çin malları furyası da bizi zora sokan etkenlerden biri. Örneğin çorap için konuşuyorum. Biz müşterilerimize teslimatı Çinlilere göre zamanında yapacağımızı ve ürünlerimizin onlardan daha kaliteli olduğunu söylediğimizde “Biz bir kere yıkayıp atıyoruz, teslimat tarihi de önemli değil” diyorlar. Bu koşullarda rekabet etmeniz imkânsız. Kur dalgalanmaları da bizi çok zora sokuyor. Son on yılda bütün maliyet hesaplarımızı altüst ediyor. Uzun dönemli anlaşmalar yapıyorsunuz. Eliniz titreyerek imza atıyorsunuz. İm Fotoğraf: Vedat Arık zalamazsanız pazarı kaybediyorsunuz. 2002’de yaşanan krizden dolayı tekstilde biraz küçüldük ve inşaata ağırlık verdik. İnşaat sektöründeki büyümeyi neye bağlıyorsunuz? Büyük kentlere göçler sürdükçe konut açığı büyüyecek, bu da inşaat sektörünü canlandıracaktır. Bir de insanlar daha yaşanabilir, daha sağlıklı konutlara yöneliyor. Bu durumda eski yapıların yerini yeni yapılar alacak. Bunlar, inşaat sektörünün büyümesini tetikliyor. Girişimci kadınların toplandığı bir sürü platform var. Bu platformlarla ilişkiniz var mı? Uzun süre yurtdışında çalıştığım için bu alanlarda biraz zayıf kaldım. Bunun eksikliğini hissediyorum. Bundan sonra bu tür yapılanmaların içinde yer almayı düşünüyorum. Kadın platformlarının bu seçimde siyasete de müdahil olma kararlarını nasıl karşılıyorsunuz? Ben çok sıcak bakıyorum. Sadece iş kadını olarak değil bir Türk genci olarak da siyasetle yakından ilgileniyorum. Siyasi duruş olarak hangi kanada yakınsınız? Biz ailece sosyal demokrat düşünce ile yoğrulduk. CHP’ye yakınız. Yakınlıktan öte ailece CHP’liyiz diyeyim. Anadolu syanıdır Bu… Yürüyorlar, Anadolu’nun dört bir yanından... Bugün eşi görülmemiş bir yıkımla karşılaşanların isyan yürüyüşü bu. Büyük Anadolu Yürüyüşü... Suları enerji şirketlerinin eline geçen, Yaşamları nükleer ve termik santrallarla tehdit edilen, Dağları maden şirketlerince parsellenen, Ormanları yağmalanan, Kültürleri yok edilmek istenenlerin yürüyüşü... “Anadolu’yu vermeyeceğiz” diyenlerin, yedi ayrı koldan, dört farklı yönden Ankara’ya doğru yürüyüşü... Yalnızca bir avuç insanın çıkarını gözeten, doğayı, insanları ve kültürü hiçe sayarak Anadolu’nun dört bir yanını işgal eden düzene karşı yürüyorlar. Onların ortak vicdanı, çağrı metnine şöyle yansıyor: “Bu toprakları yönetenler, bu yıkıma karşı çıkanların çığlığına kulak tıkıyor ve yıkımı daha da çoğaltıyor. Anlıyoruz ki onların gözünde artık, köklerimizin hiçbir değeri yok...” Yürüyüşün Ege Kervanı’ndan yakılan işaret fişekleri, Seferihisar kıyılarının, orkinos çiftliklerinden daha değerli olduğunu gösteriyor. Kaz Dağları’nın havasının, Küçük Menderes’in pamuğunun altından, Gediz’in, kendini kirleten sanayi atıklarından değerli olduğu gibi... Kervandan Esra Kartal, “Dereler olup birleşerek nehirler yaratıyoruz ve coşarak dağları tepeleri aşıyoruz” diyor. Kozak Yaylası’ndan köyünü, doğasını, ormanını altın avcılarına kaptırmamak için yıllardır çaba gösteren Gülden Karabudak da bu uzun yürüyüşün bir yolcusu. Vicdanların yola çıktığını söylüyor: “Şimdi Kozak’tan Bergama’ya yürüyoruz, türküler söylüyoruz. Köyümüzü, yaylamızı kimseye kaptırmayacağız… Haber yapar mısınız?” Akdeniz’de de hafta sonu zincire dönüşen farklı yürüyüş... Dünyanın en akıl almaz “anlaşmasıyla” Akkuyu’ya yapımı planlanan nükleer santrala karşı, AKP’nin dayatmasına karşı, el ele 159 kilometreye uzanan bir zincir... Aliağa’ya 21 yıl önce planlanan termik santrala karşı Türkiye’nin ilk insan zinciri oluşturulmuştu, başardılar. Şimdi de Akkuyu’da başaracaklar... Anadolu’yu sömürenlerden kurtaracaklar. Yola çıktılar çünkü... Uzun bir yürüyüşe... Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] Sevgili CHP Örgütü Sizlerle çeyrek asırdır omuz omuza yurdun her yerinde, “sahada” beraber olduk. Kimi zaman bir genel merkez yöneticiniz, kimi zaman Genel Başkan adayınız, kimi zaman sade bir üyeniz ama istisnasız her zaman samimi bir arkadaşınız, bir sıra neferiniz olarak beraber Türkiye’nin her yerini gezdik. Faşizme, yobazlığa, hukuksuzluğa karşı her cephede beraber yer aldık. Bu nedenle kişisel olarak ister tanışalım, ister tanışmayalım, aramızda içten bir “hukuk olduğunu” biliyorum ve buna yaslanarak beni dinlemenizi rica ediyorum. 2011 Genel Seçimleri için CHP listeleri açıklandığından beri duyuyoruz: “CHP örgütü rahatsız, kızgın, küskün, örgüt ‘Ben bu liste için mi sahaya çıkacağım?’ diyor.” Sevgili Atatürkçü dostlarım, sade bir parçası olmakla gurur duyduğum “altı ok” örgütünün değerli üyeleri, lütfen beni önyargısız dinleyin. Ben de listede yokum. Aday olmadım, genel merkez kendine has bazı tercihlere yöneldi, yetkilerine saygı duyduk ve önerilerimizi gündeme taşımakla yetindik. Arkadaşlar, bizler bu ülkede, bu Cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine damga vurmuş milyonlarca Atatürkçüyüz... Aramızdan, tüm sandalyeleri kazansak bile(!) ancak 550 kişi vekil olabilir! Bu nedenle artık bu “aday oldum, olamadım” tartışmasını kaldırmamız lazım. Siyaseti sandalye için değil, özgür, demokrat ve laik bir Türkiye için, haksızlığa uğrayan vatandaşlar için yapın. Adaylar hakkında kişi analizi de yapmayın: Kimileri size göre CHP çizgisini taşımıyor olabilir. Bunları unutun. CHP çizgisi her şeyden önce sizsiniz. Kuvayı Milliye’den gelen CHP örgütü ve seçmenidir CHP çizgisi... Listeler açıklandığı gece, PM üyesi bir arkadaş, listede yerini beğenmeyip, partiden ve partideki tüm görevlerinden istifa etti. Medya kendisini neredeyse CHP’nin yeni sembolü haline getirmişti. Bu olay herkese, başta o medyaya ders olsun: İnsan üç günde CHP’nin bayrağı da, sözcüsü de olamaz. Partide milletvekili “yapılmadan”, önerdiği demokratik çözümler yok sayılarak, dışlanarak, haksızlığa uğrayan onca insan hep olmuştur. “Zaman testi” veya CHP’de “sıfat” için siyaset yapmadığını kanıtlamak orada başlar. Bu CHP kültürünün alfabesidir. Aslında tüm CHP’lilerin artık şunu görmesi lazım: Hazırladığımız “CHP tüzüğünde Demokratik Devrim” yapılmış olsaydı, bu şikâyetlerin HİÇBİRİ yaşanmayacaktı. Listelerin belki yarısı farklı olacaktı! Ve kimse kimseyi, kimseye şikâyet edemeyecekti! CHP yönetimi de artık şunu görsün: “CHP değişti, statükocu eski CHP gitsin” diye tepinen tüm kadro, CHP’nin iyiliğini isteyen değil, tersine AKP’nin sonsuz iktidarını isteyen ideoloji özürlü grubun üyesidir! Hepimizin bildiği sorunlar ortada. Evet listeler farklı olabilirdi. Örneğin son anda YSK’nin müdahalesinden sonra listeye İlhan Cihaner’in girmiş olması çok sevindirici. Gerçek bir başka CHP’li, Adnan Keskin’le beraber Ege’yi sallayacaklarına eminim. Ben o listelerde Tuncay Özkan’ı, Ümit Zileli’yi ve hatta bir formülle İP Başkanı olmasına rağmen, Doğu Perinçek’i ve başkalarını görmek isterdim. Keşke “Cumhuriyet İçin Güçbirliği”, CHP ile uzlaşabilip ayrı bir liste çıkarmak durumunda kalmasaydı. Onların da parlamentoya girip Atatürkçü ödünsüz ilkelerin takipçiliğini yapmaları, tartışmasız ülkenin kazancı olur. İşte “bu şartlar altında dahi”, sizden beklenen, kişisel kırgınlıklarınızı rafa kaldırıp, “AKP iktidarından demokratik yollarla kurtulma” hedefine kendimizi kilitlememiz. Lütfen tüm bu mahzurları elinizin tersiyle kenara itin, büyük düşünün. Sanki öz kızınızın adaylığını destekler gibi bu seçimde listedeki isimlerin kimliğine takılmadan çalışın. Hedeflerimiz demokrasi, Cumhuriyet ve özgürlük olsun. Başbakan’ın Strasbourg’da sanki “terör örgütü üyesi” oldukları kanıtlanmış gibi söz ettiği, Silivri’de ne ile suçlandığını bilmeden yatan aydınlar için çalışın... İnançla meydanlara, mitinglere, Anadolu’ya, “varoşlara” çıkın. “Güneşli Günler Göreceğiz” ve “Uğurlar Olsun” şarkılarını Edip Akbayram ve Selda ile beraber her sokakta söyleyin halkımızla beraber. Halkımıza, Haberal’ı cezaevine yollayan raporu veren doktorun eşinin ya da Sivas sanıklarının avukatlarının nasıl yargıya veya bürokrasiye yerleştirildiğini veya aday yapıldığını, hangi yolsuzlukların üzerine sünger çekildiğini, fakirliğin kader olmadığını anlatın. Lütfen hiç kimse “13 Haziran hesabı” yaparak parti içi siyaseti seçime karıştırmasın. İster kişisel haksızlık hesabı, ister liderlik iddiası olsun, fark etmez. Savcılara, Baykalcılara, tarafsızlara, tüm örgüte sesleniyorum: Önce Türkiye’yi hak etmediği bir orta çağ zihniyetinden kurtaralım. Ardından kurultayda her birimiz istediğimiz mücadeleyi veririz. Şunu unutmayın: Partinin başarısızlığı, ülkemizin çöküşünü getirecekse, sonrasında bu batan gemide kaptan olsan kaç yazar? HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BULUT BEBEK NURAY Ç FTÇ OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] 1/ Güvenilir 1 olma. 2/ 2 Muğla ilinde ünlü bir antik 3 kent... Beril 4 yum elemen 5 tinin simgesi. 6 3/ Şekerkamışından el 7 de edilen sert 8 bir içki... Bir 9 tür dokuma 1 2 3 4 5 6 7 8 9 tezgâhına ve bu tezgâhta dokunan 1 I S K A R M O Z R A F karmaşık desenli 2 L O R T A A L B E N İ kumaşa verilen ad. 3 G R R 4/ Kürkü değerli 4 I T I R U S T İ K bir yaban kedisi... 5 N İ R A N Bir tür kalın ve ka 6 C A Ç E V E L E R A S A T ba kumaş. 5/ Lü 7 A Ş K B O R V E tesyum elementi 8 R E nin simgesi... Ri 9 V E R N İ Y E zeErzurum karayolunda bir dağ ve geçit. 6/ Bir adın ya da sözcüğün baş harfi. 7/ Bir nota... Asya’da bir göl. 8/ Divan edebiyatında içki ve içki âleminin övülerek anlatıldığı manzum yapıtların genel adı. 9/ Denizli’nin bir ilçesi... Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “TÜBİTAK, ASELSAN” örneklerinde olduğu gibi, sözcük gibi okunan kısaltma. 2/ Karışıklık, kargaşa... Kuran’da bir sure. 3/ Yurdumuzun bir bölümüne verilen ad... Tuzağa düşürülen şey. 4/ Hayvanlara vurulan damga... Zambia’nın başkenti. 5/ Uzakdoğu kökenli dövüş sporlarının yapıldığı salon... Gözün renkli bölümü. 6/ Bir peygamber... Atın başına geçirilen dizgin ve süsler. 7/ “Öksürükotu, farfaraotu” gibi adlar da verilen otsu bir bitki. 8/ “Çok uzaklardan kuşları geçiyor / Tüyleri diken diken” (B. R. Eyüboğlu)... Yaklaşık on iki bin yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan, insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta. 9/ Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad... Poker, konken gibi oyunlarda aynı cins iki karta verilen ad. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle