23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 30 MART 2011 ÇARŞAMBA [email protected] 10 DIŞ HABERLER Yerlilerce Latin Amerika’nın kalbi olarak görülen Peru, Che’nin yanı sıra Victor Jara, Pablo Neruda’yı da büyülemiş Çoğu devrimcinin yolu Peru’dan geçti eru’ya gitmeye karar verdiğimde ilili ünlü şarkıcı, Pinochet cuntasının işkenceyle öldürttüğü Victor bunun ilginç bir Jara’nın da son gezisi Peru’ya olmuş, son fotoğrafları Machu yolculuk olacağını Picchu’da çekilmiş. Eşi, Yarım Kalan Şarkı kitabında bu yolculuğu şöyle düşünüyordum ancak anlatır: “Bu gezisi muhtemelen tüm yolculuklarının doruk noktası ve Latin Amerika’nın son yıllarda devrimci onu Latin Amerikalı köklerine ulaştıran bir geziydi. Nihayet Machu hareketler yaşayan Picchu’nun taşlarına elini sürebilecek ve Neruda ve diğer pek çok Latin ülkeleri kadar Amerikalı sanatçının duygularını paylaşabilecekti.” etkileyici olacağını sanmıyordum. Oysa bu ülke Latin için sağın adayları şanslı görülüyor. Amerika’nın, daha doğru bir deyişle (Chavez noktası ve onu Latin Amerikalı köklerine ulaştıran bir geziydi. Nihayet ve Evo Morales’e göre) İndio Amerika’nın ısır birası Machu Picchu’nun taşlarına elini yani Kolomb öncesi yerlilerin Amerikasının sürebilecek ve Neruda ve diğer pek çok Peru yolculuğu oldukça zahmetli. kalbi. Zaten İnkalar da Cusco yani Qosqo Latin Amerikalı sanatçının duygularını Madrid’den sonra 1112 saat daha kentini kurarken buranın dünyanın göbeği paylaşabilecekti.” Pablo Neruda da Latin uçmak gerekiyor. Lima’da bir gece olduğunu kabul etmişler. Aslında çoğu Amerika için yazdığı epik kalıp doğrudan İnkaların başkenti Latin Amerikalı devrimcinin yolu yapıtı Canto General’deki buradan geçmiş. Che Guevara ve Cusco’ya uçuyoruz. Burası deniz Machu Picchu’nun arkadaşı Alberto motosikletleriyle tüm seviyesinden 3800 m yükseklikte, uyum Dorukları şiirinde kıtayı gezmek için yola koyulduklarında sorunu yaşamamak için ilk gün Kutsal Andlar’daki bu İnka bu ülkede uzun zaman kalmışlar, Machu Vadi’ye iniyoruz. Amazon Nehri’nin kalıntılarını sömürünün Picchu’ya vurulmuşlar ve Peru’nun kolu olan Urubamba Nehri’nin suladığı yarattığı sefaletle birlikte kuzeyindeki Amazon bölgesinde bir vadide ilk durağımız Salinas tuz ocakları. anlatır. Peru, Güney adada cüzamlılarla yaşamışlar. İnkalar döneminde yapılmış olan bu tuz Amerika’daki değişim Şilili ünlü şarkıcı, Pinochet ocakları bize Pamukkale’yi anımsatıyor. rüzgârlarından henüz cuntasının işkenceyle öldürttüğü Sıcak ve tuzlu bir derenin suladığı küçük Che ve arkadaşı Alberto Victor Jara’nın da son gezisi havuzlarda tuz birikiyor. Ardından yine motosikletleriyle kıtayı nasibini alamamış bir Peru’ya olmuş, son fotoğrafları İnkalardan kalma Moray tarım gezerken Peru’da uzun ülke, gerçi son yerel seçimlerde Lima Machu Picchu’da çekilmiş. Eşi, laboratuvarlarına gidiyoruz. İç içe geçmiş zaman kaldılar. belediye başkanlığını Yarım Kalan Şarkı kitabında bu çemberler biçiminde oluşturulmuş sosyalist kadın aday Susana Villaran yolculuğu şöyle anlatır: “Bu gezisi teraslarda farklı ısılardaki toprak kazandı ama 2011’deki başkanlık seçimleri katmanlarında denedikleri değişik muhtemelen tüm yolculuklarının doruk ürünlerin verimine göre tarımı planlıyorlarmış. Daha sonra gittiğimiz Ollantaytambo tipik bir İnka yerleşimi. Kalıntıların dibindeki köyün sokaklarındaki ve altı taş, üstü kerpiç evlerdeki taş işçiliği İnka döneminden kalma, hâlâ kullanılıyor. Köyde evine uğradığımız yaşlı kadının eski mutfağında yaptığı mısır biralarının tadına bakıyoruz. Bir köşede güneş mazon Nehri’nin tanrı için ayrılmış bir kolu olan Urubamba sürahi dolusu mısır Nehri’nin suladığı birası duruyor. P Ş M Che’nin Motosiklet Günlükleri’nde dediği gibi Machu Picchu’nun hiçbir işgalci elin değmediği duvarlarının gizini ancak Güney Amerikalıların yarı yerli yüreği anlayabilir. nka başkentine yolculuk usco da Machu Picchu gibi dünya kültür mirası listesinde. Burası İnka imparatorluğunun başkenti. Kent bir puma biçiminde yapılmış. Puma da kondor yani akbaba gibi İnkaların hayranlık duyduğu bir hayvan. Pumanın başı Sacsayhuaman tepesindeki kale. Burada kış başlangıcına denk gelen 21 Haziran’da İnti Raymi yani güneş bayramı kutlanıyor. Qenqo adı verilen sunakta hayvanlar, seçilmiş bakireler hatta özürlü çocuklar kurban ediliyor. Qoricancha tapınağı ise İnka döneminin en önemli tapınaklarındanmış, İspanyol yağmacılar gelene dek. Pisarro haydutu ve çetesinin, duvarları altınla kaplı, güneşte parlayan tapınağı görünce ağızlarının suyu akmış. Ne var ne yok yağmalanmış, eritilip İspanya’ya gönderilmiş, ceplere atılanlar dışında. Tapınağın sağlam İnka taşları üzerine Santa Domingo Kilisesi yapılmış, ilk depremde yıkılmış ama yenisini yapmışlar. Rehberimiz Maria yarı Quechua yarı İspanyol bir melez, İspanyol yanıyla övünmediğini açıkça söyledi. Yerlilerin ve melezlerin İspanyollardan hiç hoşlanmadıkları belli. Burada Yawar şenliğini anlatmak gerekiyor: Peru’nun bağımsızlık gününde kuzeydeki Yawar kentinde arenaya sırtına bir kondor bağlanmış (kimi zaman ayaklarından dikilmiş) boğa salıveriliyor. Kondor kurtulmak için boğayı gagalayıp duruyor, sonunda kurtulup uçtuğunda boğa yere yıkılıyor. Bu sahne müthiş bir coşkuyla kutlanıyor. Boğanın İspanya, kondorun ise Peru olduğunu söylemeye gerek var mı? C içeren bir imparatorluk kurmuşlar. alma, yalan söyleme, tembellik yapma Organizasyon, mühendislik ve astronomideki becerileri ile tekerleğin, barutun, atın, sabanın bilinmediği bu kıtada olağanüstü bir uygarlık yaratmışlar, tıpkı Aztekler ve Mayalar gibi. Doğaya saygılı, güneşe, aya, toprak anaya (pachamama) tapan, And Dağları uygarlıklarının mirasçısı olan İnkalarda komünal bir yaşam tarzı varmış. Kimse aç ve yoksul kalmamış. Üç toplumsal buyruğa herkes uyarmış: Çalma, yalan söyleme, tembellik yapma. İnkalarda ne yazık ki yazı bilinmiyormuş. Bu nedenle kayıtlarını Kipu adı verilen renk renk düğümlerle oluşturdukları ip demetlerinde tutmuşlar. (Pisarro yolda elinde kipu olan bir yerliye rastlar, elindekinin ne olduğunu sorar. Yerli de ona “İspanyolların yaptıkları burada anlatılıyor” der. Bunun üzerine kipular toplanıp yakılır.) Günümüze ancak 700 kadar kipu kalabilmiş, birini Lima’daki Altın Müzesi’nde görebildik. İspanyollar hile, entrika ve getirdikleri Ç A vadide ilk durağımız Salinas tuz ocakları (üstte). nkalar döneminde yapılmış olan bu tuz ocakları Pamukkale’yi anımsatıyor. oğal boyalar D Rehberimiz bize yerli kadının Katolik olmasına karşın kalbinde hâlâ İnka inançlarını taşıdığını söylüyor. Yolda dokumalarıyla ünlü Chinchero kasabasına da uğruyor ve alpaka, lama yünlerini çeşitli bitkilerden elde ettikleri doğal boyalarla nasıl boyayıp dokudukları konusunda bilgi alıyoruz. Quechua yerli kadınlarının şapkaları, şapkalarına taktıkları çiçekler ve saç örgülerinin dili var, sahibini anlatıyor. Kutsal Vadi’de dev ortancaların süslediği bir bahçe içinde, kolonyal bir otelde kalıyoruz. Raqchi İnka tapınağı. Machu Picchu’nun 500 yıllık gizi İ kinci gün kalp çarpıntıları ile beklediğimiz Machu Picchu’ya doğru yola çıkıyoruz. Önce Aguascalientes’e dek trenle gidiyoruz. Otobüsle yemyeşil dağların arasından Karadeniz gibi dar ve dönemeci bol yollardan geçip giriş kapısına ulaşıyoruz. Perulular burayı gözbebekleri gibi koruyorlar, içeri yiyecek sokmak, sigara içmek vs. yasak. Yürüyerek Huayna Picchu (yeni dağ) ile Machu Picchu (eski dağ) arasına yerleşmiş görkemli İnka kentine varıyoruz. Görüntü olağanüstü. Gökyüzüne asılmış gibi duran ve hiç bozulmadan (sadece ichu bitkisinden yapılmış çatıları zaman içinde yitmiş) kalmış bu kent İnka aristokrasisine ait. Yaklaşık 700 ailenin yaşadığı biliniyor. İspanyolların vandalizminden konumu nedeniyle kurtulabilmiş. İçinde sadece 100 yıl yaşanılan Machu Picchu tam 500 yıl saklı kalmış. (1900’lerin başında Amerikalı Bingham tarafından kazara bulunur ve iki yıl boyunca açıklanmaz ve İnkalara ait ne varsa Yale Üniversitesi müzesine götürülür. Bugün Perulular bu kalıtın ülkelerine iadesi için uğraşıyorlar.) İspanyolların gelişiyle kent sakinlerinin burayı terk edip cangıla doğru çekildikleri varsayılıyor. Kentin güneş tapınağını, İnti Huatana ondor tapınağı. K denilen güneş saatini, ünlü Kondor tapınağını (kanatları açık gerçek bir kondor, yani akbaba biçiminde inşa edilmiş), kraliyet sarayını, arkasındaki dağın siluetini taklit eden seremoni kayasını geziyor, geniş teraslarda otlayan lamalarla eğleniyor, İnkaların mühendislik yeteneklerine şaşıp kalıyoruz. Çok uzaklardan gelmiş yabancılar, bir zamanlar içinde bambaşka bir uygarlığın yaşadığı bu kentin sakladığı anıları düşünüyor, taşlara dokunuyorlar. Ama Che Guevara’nın Motosiklet Günlükleri’nde dediği gibi Machu Picchu’nun hiçbir işgalci elin değmediği duvarlarının gizini ancak Güney Amerikalıların yarı yerli yüreği anlayabilir. Cusco kolonyal bir kente dönüştürülmüş, binaların alt duvarlarındaki İnka taşları dışında İnkalardan bir şey kalmamış geriye. Motosiklet Günlüğü filminde Cusco’da Che ve arkadaşına rehberlik eden küçük yerli çocuk düzgün kesimli taş bloklardan yapılmış İnka duvarlarıyla diğerlerini gösterirken İspanyolca bir sözcük oyunu yapar ve “bunlar inca’ların (İnkaların) yaptıkları, öbürleri ise incapacidadesin” (beceriksizlerin) der. Plaza Armas’taki barok katedral daha sonra yapılmış. Burada ve gezdiğimiz diğer kiliselerde duvar boyamalarını yapan yerli ustaların Hıristiyan sembollerin arasına güneş, ay gibi İnka inancına ait sembolleri de sokuşturduklarını gördük. Andahuaylillas kasabasının kilisesindeki Cehennem tasvirine bayıldık: Cehenneme giden yolda İspanyol aristokrasisinden bir çift kol kola yürürken resmedilmişti. İnkalar, bugünkü Peru ile birlikte Ekvador, Şili ve Arjantin’in büyük bir bölümünü Büyük imparatorluk SÜRECEK C MY B C MY B bulaşıcı hastalıklarla bu uygarlığı yok etmeyi başarmışlar. Atahualpa’nın kandırılarak esir alınıp öldürülmesinden sonra neredeyse iki yüzyıl boyunca pek çok isyan yaşanmış. 1572’de öldürülen Tupac Amaru son İnka kralı olmuş. 18. yüzyılda onun adını alan bir melez isyancı Tupac Amaru II ise Cusco’nun Plaza Armas adı verilen gözyaşı meydanında kolları ve bacakları atlara çektirilerek parçalatılmış, karısı ve çocukları işkenceyle öldürülmüş. (20. yüzyılın ikinci yarısında geçmişin bu onurlu direnişçilerinin adını alan gerilla örgütü 80’lerde Japon Elçiliği baskınıyla adını duyurmuştu.) Peru, iki yüzyıl önce iki yabancı komutan sayesinde bağımsızlığına kavuşuyor, biri Venezüellalı Simon Bolivar, diğeri Arjantinli San Martin. Peru bayrağı 1819’da San Martin tarafından Paracas’taki flamingoların renklerinden esinlenerek yaratılmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle