23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA HABERLER 9 Hukukçular, Balbay ve Özkan’ın hücreye kapatılmasını keyfi bir karar olarak niteledi Uygulama ilkellik örneği S L VR CEZAEV ’NDEN K NC K TAP: DÜŞÜNÜYORUM O HALDE SANIĞIMZULÜMNAME Balbay kitabıyla protesto ediyor Haber Merkezi Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın Silivri’de Cezaevi’nde yazdığı ikinci kitabı “Düşünüyorum O Halde SanığımZulümname” tutukluluğunun ikinci yıldönümü olan 5 Mart Cumartesi günü raflardaki yerini alacak. Kitabın tanıtımı için düzenlenen “Binlerce Güvercin” kampanyası da devam ediyor. www.binlerceguvercin.com sitesinde yapılan duyuruda kitapla birlikte verilen kartpostalların posta yoluyla gönderilerek binlerce destek mesajının Balbay’a ulaştırılması hedefleniyor. Silivri’ye kartpostal gönderecekler arasında çok sayıda gazeteci, yazar, sanatçı ve siyasi de bulunuyor. Siyah bantla çıkıyor Kitabı çevreleyen bant, Balbay’ın kapaktaki resmini siyah bir şekilde kapatıyor. Baskı, sansür ve cezaların yoğun olduğu dönemlerde çıkacak haberlerin engellenmesiyle haberin yer alacağı kısmın siyah bir biçimde çıktığına gönderme yapılırken günümüz Türkiyesi’nde biçim değiştiren baskı ve cezalandırmaları protesto niteliği taşıyan siyah bantın, Balbay özgürlüğüne kavuşana kadar kitapta yer alacağı açıklandı. Balbay’ın ilk Silivri kitabı aylarca “çok satanlar”dan düşmemişti. İkinci kitapta daha da fazla bir taleple karşılaştıklarını ifade eden yayınevi yetkilileri, yurdun dört bir yanından kitaba sipariş yağdığını ifade etti. Kitap daha matbaadan çıkmadan 7. baskısına geçildiği öğrenildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ın gece yarısı “Ankara’dan gelen emirle” tek kişilik hücreye konulmasına hukukçular tepki gösterdi. Prof. Dr. Ülkü Azrak, uygulamayı “keyfi” olarak nitelendirdi. Avukat Turgut Kazan da yapılanı ek bir ceza olarak yorumlarken “Bir ilkellik örneği” dedi. Prof. Dr. Azrak, yapılan uygulamanın nedeni açıklanmadıkça “keyfi bir karar” niteliği taşıyacağını belirterek “Hukuken hiçbir nedene dayanmayan karar keyfidir. Buna karşı idari yargı yoluna başvurulabilir” dedi. Avukat Kazan, uygulamayı ilave bir ceza olarak gördüğünü işaret ederek “İleri demokrasi de yetmedi! İlave ceza uygulayalım diye bir anlayışın ürünü olduğunu düşünüyorum. Bir ilkellik örneği. Hukukçu olarak söyleyecek söz bulamıyorum. Gazeteciyi içeriye atmak da yetmiyor. ‘Hücre değil bağımsız oda’ diyorlardır. Tecrit gayri insanidir. Gayri insani bir örnek yaşatılıyor” değerlendirmesini yaptı. ‘BASKILAR ARTACAĞININ LK ADIMI’ M YASE LKNUR Çok Sert Muhalefet! Seçime yaklaşırken, artık yaptıkları için hiç kimseden uzlaşma beklemeyen bir iktidar partisi, onunla bağlarını tümüyle koparmış bir muhalefet var. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli iktidarı her gün topa tutuyor. Demirtaş isyan açıklamaları yapıyor. Başbakan’ın konuşmaları ve ona verilen cevaplar seçim öncesinde de gündemi belirleyecek gibi görünüyor. Muhalefet partileri genellikle Başbakan’ın söyledikleri üzerinden konuşuyor ve o da hemen ertesi gün onlara yeniden cevap veriyor. Muhalefetin sürekli Başbakan’ın söylediklerine cevap yetiştirmesi doğru bir politika mı, bundan emin değilim. Çünkü sonuçta gündemi yine o belirlemiş oluyor. Medyada da iktidar partisi daha çok yer aldığı için muhalefetin aslında tam olarak ne söylediği de anlaşılamıyor. Örneğin geçenlerde Kılıçdaroğlu’nun uzunca bir konuşmasını izledim. Öncelikle son derece önemli konularda yaptığı tespitlerin çok net olmadığını düşündüm. Hükümetin ekonomi politikası, yatırımları, uluslararası planda yapılanlar, Kürt sorunu gibi konularda çok net sözler duyamadım. Aynı nedenle gazeteciler sürekli aynı soruları sorup daha ayrıntılı bilgi almaya çalışıyor, ama özellikle CHP söz konusu olduğunda konu dönüp dolaşıp parti içi konulara geliyor nedense. Kılıçdaroğlu da bu konularda cevap vermek zorunda hissediyor kendisini. Oysa bence çok az kişiyi ilgilendiren bir konu bu. Örneğin CHP’nin sürüp giden davalarla ve genel olarak yargının dönüşümüyle ilgili çok açık bir görüşü var mı onu da anlayamadım. Baykal daha önceki dönemde bu konuda çok net konuşuyordu. Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu davaları izlemek dışında özel bir bilgisi var mı? Var gibi görünüyor, ama bunu nedense kamuoyuyla paylaşmıyor. Aynı durum birtakım söylentiler için de geçerli. Açık seçik ortaya konan bir dosya yok. Zaman zaman partideki kimi isimlerin yaptığı açıklamaları da Kılıçdaroğlu tam sahiplenmiyor. Ama sonuç olarak parti yetkililerinin yaptığı açıklamalar kişisel sayılamaz. Bir biçimde partinin görüşü olarak algılanır. Başkan ya bunları savunmalı ya da açık bir biçimde kabul etmediğini söylemeli ki seçmen partinin bu konulardaki gerçek düşüncesini anlayabilsin. Gerek CHP, MHP gerekse BDP söylemlerinde son derece sert ama bu sertlik, içi tam olarak dolmayınca ve Başbakan’a cevap niteliğinde kaldıkça çok fazla etkili değil. Kısacası hem iktidar, hem muhalefet sürekli birbirini halka şikâyet etmekle meşgul. Ama Meclis, şikâyet yeri değil. LONDRA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın ‘tek kişilik hücre’lere konulmasına tepki gösterdi. AKP’nin baskıları artıracağına yönelik sözlerini hatırlatan CHP lideri, “Birileri elini kolunu sallayıp gider, hiçbir şey yapmazlar. Hapiste olanları ise tecride tabi tutarlar. Niye tecrit ediyorsunuz, terörist mi onlar? Sonuçta gazeteci onlar. AKP’nin bu baskılarını daha da arttıracağını söylemiştim. Balbay ve Tuncay Özkan’ın tecrit edilmesiyle ilk adımını atmış oldu AKP” dedi. YargıSen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa’nın 115. maddesinin özel bir odada barındırma için soruşturma sürecinde savcının, yargılama sürecinde yargıç veya mahkeme kararı arandığını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Yasanın 9. maddesinde devletin güvenliğine karşı suçlardan, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkum olanların 1 veya 3 kişilik odalarda barındırılacakları düzenleniyor. Ancak yasanın 116. maddesinde ise tutuklular yönünden de uygulanabilir olduğu belirtiliyor. Yani yasa tutuklulurı ‘mutlaka koy’ demiyor. Mutlak olarak öngörülmemiş. Şimdiye kadarki tutukluluğun infaz yöntemleri gözetildiğinde, hukuk çerçevesinde mahkeme kararıyla varılacak bir sonucun veya açık disiplin süreciyle varılacak sonucun başka gerekçelerle dolanılarak yaratılması, cezaevi koşullarındaki olağanüstü durumu ve cezaevindeki insan haklarının ve hukukun değil bunları görmezden gelen yönetim anlayışının egemen olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.” CHP’den heyet CHP’li vekiller Mengü, Ünlütepe, Barış ve Yıldız Silivri Cezaevi’nde inceleme yapmak için bakanlığa başvurdu CHP’li nsan Haklarını nceleme Komisyonu Üyesi Malik Ecder Özdemir, “Hizbullah hükümlüleri 3 kişilik koğuşta internet sağlanarak kalırken Balbay ve Özkan’ın tecrit edilmesi yüz kızartıcı suç” dedi. AYŞE SAYIN ERS N: AĞIRLAŞTIRILMIŞ CEZA YÖNTEM UYGULANIYOR CHP’li Ahmet Ersin ise tek kişilik hücrelere “azılı hükümlüler ve disiplin suçu işleyenler”in konulduğunu belirterek Özkan ve Balbay için “ağırlaştırılmış ceza yöntemleri” uygulandığına dikkat çekti. Uygulamanın “keyfi” olduğunu kaydeden Ersin, Özkan ve Balbay’ın yargılamaya dönük eleştirilerinin Adalet Bakanlığı ve hükümeti rahatsız ettiğinin anlaşıldığını, bu nedenle de kendilerine “tecrit” uygulandığını söyledi. “Tecrit”in insan haklarına aykırı bir uygulama olduğunu belirten Ersin, Türkiye’de bütün cezaevlerinin kapasitesinin üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırıldığını ancak bu şekilde bir “tecrit” uygulaması yapılmadığını kaydetti. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Bakan Ergin’e, “Birlikte kalan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan neden tek kişilik hücre gibi odalara sevk edilmiştir” diye sordu. ‘Cezaevi yönetiminin yetkisi yok’ Avukatlar tecrite itiraz edecek İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında “örgüt yöneticisi olduğu” iddiasıyla yargılanan tüm sanıkların tek kişilik hücrelere alınacağı belirtildi. Sistematik tecrite doğru giden uygulamaya ise sanık avukatları tepki gösterdi. Tek kişilik hücreye konulan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın avukatları, uygulamanın hukuksuz ve insan haklarına aykırı olduğunu, bir tutuklu hakkında “tek başına sıkı bir rejim altında muhafaza edilmesi ve kaldığı odanın kamera ile izlenebilmesi” önleminin, ancak müvekkilin yargılamasını sürdüren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vereceği bu yöndeki tedbir kararıyla olanaklı olduğunu söyledi. Balbay’ın avukatı Mehmet İpek, cezaevi yönetimin böyle bir karar verme yetkisi olmadığını, bu durumu bugün Silivri İnfaz Hâkimliği’ne yapacakları başvuruda belirteceklerini söyledi. Silivri Cezaevi’ne giderek dün Balbay ile görüşen avukat İpek, Balbay’ın tek başına kaldığını, mektubunda yazdığı koşulların geçerli olduğunu söyledi. İpek, Silivri İnfaz Hâkimliği’ne bugün yapacakları başvuruda, yapılan uygulamanın “keyfi” olduğuna dikkat çekeceklerini ifade etti. Başvuru dilekçelerinde, özetle şunlar kaydedildi: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu özelliği nedeniyle hiçbir kurum ve kuruluş keyfi olarak, istediği şekilde bir uygulama yapma hak ve yetkisine sahip değildir. Bu bağlamda cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin hangi haklara sahip olacakları, ne gibi yükümlülüklere ve kısıtlamalara katlanacakları, bunların usül ve esasları yasa ve bu yasalara göre çıkarılmış diğer mevzuat hükümleri ile belirlenmiştir. Herkes, bu yasa ve yönetmeliklere uymak, buna göre işlem yapmak zorundadır. Kaldı ki müvekkille birlikte aynı gece nakledilen diğer birçok tutuklunun ve cezaevinde benzeri suçlardan tutuklu olarak bulunan diğerlerinin hakkında uygulanmayan ‘tek başına muhafaza edilme’ tedbirinin yalnızca müvekkil ve daha önce birlikte kaldığı Tuncay Özkan hakkında uygulanıyor oluşu da yapılan uygulamanın keyfiliğini açıkça göstermektedir. Belirtilen yasal ve fiili durum karşısında, cezaevi yönetiminin müvekkil tutuklu Mustafa Ali Balbay’a yönelik bu uygulamasının yasaya ve ilgili mevzuata aykırılığı nedeniyle derhal sonlandırılmasını talep ediyoruz.” Hücrelere konulacaklar Ergenekon davasının tutuklu 54 sanığının, 28 Şubat gecesi, önceden haber verilmeksizin, Silivri 4 ve 5 No’lu Cezaevi’nden Silivri 1 No’lu Cezaevi’ne sevk edilmeleri tartışmalara neden oldu. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Albay Fikri Karadağ, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in de tek kişilik hücrelere konulacağı belirtildi. Örgüt yöneticisi konumunda olan kişilerin tek kişilik odalara alınmak istendiğini savunan Veli Küçük’ün avukatı Zeynep Küçük, “İdareye, ‘sanıkların örgüt yöneticisi oldukları kesinleşmedi. Yargılama sürüyor’ diyorum. İddianameye göre bu uygulamayı yaptıklarını söylüyorlar” dedi. ANKARA Ergenekon davasından tutuklu gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan’ın “gece yarısı” operasyonuyla Silivri’de tek kişilik koğuşlara konulması üzerine CHP, 4 kişilik milletvekili heyeti gönderme kararı aldı. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Zafer Üskül, cezaevi yönetimi ile görüştüğü ve koğuş değişikliğinin “mevzuata uygun” olduğunu belirterek Özkan’ın “can güvenliğimiz yok” yönündeki yeni başvurusuna karşın, Silivri’de inceleme yapmaya şimdilik gerek duymadığını açıkladı ve CHP’li komisyon üyeleri bu tutuma tepki gösterdi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde oluşturulan cezaevleri Alt Komisyon üyesi de olan ve CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Balbay ve Özkan’ın daha önce de “zulüm altında” oldukları gerekçesiyle komisyona başvurduklarını anımsatarak Silivri’de de inceleme yapılması kararı bulunmasına rağmen, komisyonun AKP’li üyelerinin bunu görmezden geldiğini bildirdi. üz kızartıcı suç’ Özdemir, “Henüz bitmemiş olduğu belirtilen F tipi cezaevine Özkan ve Balbay’ın apar topar gecenin bir saatinde gönderilmesi, ayrıca cezalandırmadır. Hizbullah terör örgütü üyelerine, 3 kişilik koğuşlarda kalıp, internetten haberleşme hakkı tanınırken, Balbay ve Özkan’ın eli kanlı terör örgütünün üyesiymiş gibi her türlü adalet anlayışından uzak şekilde ayrıca cezalandırılmaları, demokrasi ve insan hakları açısından yüz kızartıcı suçtur” dedi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül’ün daha önce “Biz HÜKÜMET TECR D SAVUNDU Bakan Ergin yasayı çarpıttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın hücreye konulmalarıyla ilgili yasanın “emredici hükmü”nün uygulandığını savundu. Oysa Ceza İnfaz Yasası, “ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkum olan, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, insanlığa karşı suç işlemek ve kasten adam öldürmekten hüküm giyenlerin” tek kişilik odalarda barınmasını emrediyor ancak tutuklular için bu durum tercihe bırakılıyor. Ergin, cezaevlerindeki uygulamaların, tamamen Ceza İnfaz Yasası ve buna bağlı olarak çıkarılan mevzuata göre yürütüldüğünü söyledi. Ergin, “Bu kararı da infaz savcılıkları vermektedir. Silivri’deki fiziki imkânlar yetersizdi. Onun için bir arada bulunmaktaydılar. Orada yeni hizmete alınan bloklar, cezaevi üniteleri olmuştur. Dolayısıyla yasanın emredici hükmü, bu tür sanıkların, tutukluların ayrı ayrı barındırılmalarını emretmektedir” dedi. skül: Bu ikisi farklı değiller! Başbakan’ın talimatıyla, seçimlere kısa süre kalmasına karşın 2004 yılında kaybolan Tolga Baykal Ceylan için apar topar alt komisyon kurduran AKP’li TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, tecrit ile ilgili olarak alt komisyonu harekete geçirmeye yanaşmadı. Özkan’ın “can güvenliklerinin tehlikede” olduğu yönündeki başvurusu üzerine cezaevi savcısı ile görüştüğünü belirten Üskül, şikâyetlerin “doğru olmadığı bilgisi aldığını” söyledi. Üskül, “tek kişilik koğuş”a konulmalarının nedenini haklarında istenen cezalara bağladı. CHP’li Malik Ecder Özdemir, komisyonun acilen Silivri’ye gitmesini istedi. Üskül ise bakanlığa şikâyetin iletildiğini belirtince Özdemir “Bir günde Başbakan’ın talimatıyla alt komisyon kurduruyorsun. Neden böyle ciddi bir şikâyet üzerine alt komisyon inceleme yapmıyor” diye tepki gösterdi. Üskül ise “Alt komisyon kurulsun diyen 3 bin kişi var. Hepsine alt komisyon kuramayız. Bu ikisi de diğerlerinden farklı değil” karşılığını verdi. ‘Y yargının işine karışmıyoruz, cezaevlerinin sadece fiziki koşulları ile ilgili inceleme yapıyoruz” yönünde açıklamalar yaptığına dikkat çeken Özdemir, “Tam da böyle bir durum var, Özkan, cezaevi koşullarından, yeterince ısınmadığından, kendilerine kahvaltı, yemek verilmediğinden yakınıyor. Ama komisyon bütün işi gücü bırakmış, gündemine askeri cezaevlerinde kusur bulmak için askeri cezaevlerini almış. Adeta samanlıkta iğne arar gibi kusur arıyor ve komisyonu da buna alet ediyor. Başında Komisyon Başkanı, sanki Balyoz ve Ergenekon savcılarına malzeme hazırlamak adına komisyonu kullanıyor” diye konuştu. Üskül’ün Silivri’de “F tipi cezaevi” olmadığı yönündeki savunmasının da geçerli olmadığını belirten Özdemir, “F tipi zaten yüksek güvenlikli tek kişilik cezaevlerini tanımlamak için kullanılır. Silivri L tipi cezaevinde odalar 3 kişiliktir, çünkü L tiplerinde 3 kişilik koğuşlar bulunur, F tipinde tek kişilik koğuşlar olur” dedi. Ü Anadol, Bakan’a sordu CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde Balbay ve Özkan’a yönelik uygulanan “tecrit”in gerekçesini sordu. CHP milletvekilleri Şahin Mengü, Halil Ünlütepe, Tansel Barış ve Sacit Yıldız da Silivri Cezaevi’nde inceleme yapmak için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle