18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’nin sadaka paketlerine aldanılmamasını istedi 5 duyumsadım. Kahroldum, yıkıldım. Japonya gerçeği gözlerimizin önündeydi... Bağımsızca düşünebilen siyasetçiye, bilim insanına, medyaya gereksinimi var ülkemizin. Çağdaş, uygar.. nükleer enerjinin bir yıkım olduğunu bilen. Yaşamın renklerinde özgürlüğü, insanca yaşamayı yüreğinde taşıyan. Yürekli, sağduyulu siyasetçi, bilim insanı, gazeteci, yurttaş!.. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesi ne diyor: “Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve yurttaşların görevidir.” Japonya’dan ders çıkaramayan bir siyasal iktidar, inadına “Akkuyu’ya artık kazma vurulacak” diyor. Bilim insanları nükleer tesislerin sonsuza dek tehlikeli olduğunu söylerken bakın ne diyor: “Nükleer tesislerin yüzde yüz güvenli olduğunu söyleyen tek bir ülke bile yoktur. 1986’da Çernobil faciasından sonra birçok ülkede onlarca kaza olmuş ve çok ciddi felaketlerin eşiğinden dönülmüştür.” Aynen öyle oldu... 1993 Rusya... Tomsk7 santralında patlama... Plütonyum ve radyoizotopların çevreye yayılması... 1995 Japonya, 1998 Fransa... 2002 Amerika... 2003 Macaristan... 2005 İngiltere... İngiltere’deki tesis 2005 yılında kapatıldı. Bilim insanları, nükleer yakıt dönüşümünün aslı olmayan bir efsane olduğunu saptadı... Nükleer tesisler ve radyoaktif atık taşıması terör örgütleri için ana amacı oluşturuyor. Yüksek düzeyde radyoaktivite yayan atıkların binlerce yıl boyunca güvenli olarak depolanması için henüz bir çözüm yolu bulunamadığı da bir gerçek. Yazımı noktalarken şunu söyleyebilirim: “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1986’da Çernobil’den yayılan toplam radyoaktivitenin, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından 200 kat daha güçlü olduğunu hesapladı...” Çaresizliğin resmine bakarken dalıp gittim, çok uzakları düşleyerek. Son direncini gördüm mavi göğün... Bir kadının insancıl yüreğini hissettim düşlerimde. Yalınayak denizde yürüyüşünü, hüznün kumsalında istiridye kabuklarını toplarken çocuklar için, felaketleri yaşayanlar için haykırışını gördüm televizyon ekranlarında... ‘Saltanata izin vermeyin’ YAPISI DEĞ Ş YOR Jandarmadan TEM açılımı BARKIN ŞIK Bahçeli, vatandaşlara “Yardım paketlerini alın, yiyin. Ama AKP’nin saltanatını sürdürmesine izin vermeyin” çağrısında bulundu. AYŞE SAYIN/LEVENT GENCELL Çaresizlik... Cumhuriyet’in birinci sayfasında yayımlanan o iki fotoğrafa bir kez daha baktım dün sabah... Çaresizliğin bir resmiydi. Çocuğuna sarılmış bir anne... Diz çökmüş ve ağlayan bir erkek... Jacgues Prevert’in “Barbara” şiirini anımsamaya çalışıyordum fotoğraflara bakarken. O demir, o çelik, o kan yağmuru altındaki fırtınayı, ölümleri düşündüm. Deprem, tsunami felaketinin ardından hayatta kalanları radyasyon tehlikesi bekliyordu. Üst üste patlamaların yaşandığı Fukuşima Daiiçi nükleer santralından gelen haberler insanın yüreğini acıtıyordu. Radyasyon nedeniyle soğutma işlemlerinden bir sonuç alınamazken, tüm dünyada nükleer santrallara karşı tepkiler giderek büyüyordu. Tüm dünyada bunlar olurken Başbakan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Medvedev ve Başbakan Putin’le görüştükten sonra açıklama yapıyordu: “Artık kazmayı vuracağız!” Kazma nereye ve niçin vurulacaktı? Akkuyu’ya... Nükleer santral için... En geç nisan ya da mayıs ayında. Başımı göğe çevirdim... Bulutlara baktım... Ve Cumhuriyet’te yayımlanan o iki fotoğrafa. Ölümleri düşündüm o anda... Gözlerimi yumdum bir süre... Çernobil ölüleri geçiyordu önümden... Sayıları binlerceydi! Radyoaktivite havaya, suya, toprağa karışıyor, anneler prematüre doğumlar yapıyor, zihinsel hastalıklara ve kromozom değişimlerine yol açıyordu... Bunların yanı sıra bin çeşit kanser hastalığı... Japonya’da nükleer felaketi engellemeye çalışan 180 Fukuşima gönüllüsünün insanı yüreğinden vuran sözleri: “Biz bunun bir intihar olduğunu biliyoruz. Canlarımız pahasına çocukları, gençleri, tüm insanlarımızı kurtarmayı, bebeklerin sakat doğmamasını, ölmemesini istiyoruz. On binlerce insan öleceğine biz ölelim ve reaktörleri soğutalım. Bizi kimse düşünmesin, yaşadığımz kadar yaşadık zaten.” Haberi okuyunca o iki fotoğrafa bir kez daha baktım... Annenin çığlığını, o diz çökmüş erkeğin gözyaşlarını yüreğimde ANKARA Jandarma Genel Komutanlığı teşkilat yapısında önemli bir değişikliğe giderek, Güneydoğu Anadolu bölgesindeki 6 ilde bulunan “terörle mücadele şube müdürlükleri”ni, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün polis teşkilatındaki gibi Edirne’den Kars’a; 81 ile yayacak. Jandarma emekli Albay Erdal Sarızeybek, bu gelişme için, “Polisteki TEM yapılanmasının bir benzeri olacak. Jandarma teşkilatını güçlendirecek bir adım” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye coğrafyasının yüzde 91’inde asayiş ve güvenliği sağlayan Jandarma Genel Komutanlığı’nın, organizasyon yapısındaki değişikliği Orgeneral Özel açıkladı. Özel, Silahlı Kuvvetler Dergisi’nin son sayısında konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Jandarma iç güvenlik birlikleri, standart kadro yerine görev alanının özellikleri ve sorumluluk bölgesindeki suç çeşitlerine göre farklı kadrolarda teşkilatlandırılmıştır. Terörle mücadelenin yoğun olduğu 6 ilde şube müdürlükleri kurulmuştur ve bunların diğer il jandarma komutanlıklarında da kurulması planlanmaktadır.” Emekli Jandarma Albay Sarızeybek, Diyarbakır, Van, Şırnak, Hakkâri, Tunceli ve Siirt illerindeki terörle mücadele şube müdürlüklerinin bütün ülke çapına yayılması ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “TEM’in asayişten ayrılması Jandarmanın uzmanlaştığını gösteriyor. Asayiş şube yalnızca, cinayet, gasp, hırsızlık gibi olaylarla ilgili çalışma yüretecek. Terörle mücadele şubesi yalnızca PKK değil, Hizbullah, El Kaide gibi örgütlerle ilgili çalışmalar yürütecek. Böyle bir yapılanma oldukça önemli, Jandarma daha da etkili olacak. Polisteki TEM yapılanmasının bir benzeri olacak. Jandarmayı güçlendirecek bir adım.” BURSA MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’yi 36 gruba ayırdığını belirttiği Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Millet etnik grubuna göre mi gelin, damat arayacak?” sözleriyle yüklendi. AKP’nin sadaka ekonomisi izleyip yandaşlarını zengin ettiğini kaydeden Bahçeli, vatandaşlara “Yardım paketlerini alın, yiyin. Ama AKP’nin saltanatını sürdürmesine izin vermeyin” çağrısında bulundu. Bahçeli, Bursa ve ilçelerinde yurttaşlara seslendi. İlk olarak Mustafakemalpaşa’da bir konuşma yapan Bahçeli, burada siyasetteki yozlaşma ve argoya varan üslubu eleştirdi. MHP lideri Bahçeli, Bursa ve ilçelerinde yurttaşlara seslendi. (Fotoğraf: AA) ‘Kutuplaşma yarattılar’ Siyasetteki kirlenme ve yozlaşmaya vurgu yaparken geçmiş dönemlerdeki “ara rejim ve darbelerin unutulmamasını” isteyen Bahçeli, “Bunları bir daha yaşamak istemiyorsak, siyaseti çözüm üreten bir hale getirmeliyiz” görüşünü dile getirdi. Karacabey’de de yağmur altında yurttaşlara seslenen Bahçeli, AKP iktidarının gerilim stratejisi uygulayarak çatışma yoluyla iktidarını sürekli kılacak kamplaşmayı ve kutuplaşmayı öne çıkardığını kaydetti. Erdoğan’ın Türkiye’yi dilim di lim, ilmik ilmik 36’ya bölmeye çalıştığını ifade eden Bahçeli, “Ne istiyorsun? Bu milleti 36’ya bölerek nereye varmaya çalışıyorsun? Bu insanlar 87 yıldır yan yana duruyorlar. Vatandaş alışverişi yapacaksa kendi etnik unsuruna dayalı dükkân mı arayacak, gelin mi arayacak, damat mı arayacak? Türkiye’yi 36’ya bölmek isteyenler TürkKürt ayrışmasını körüklemişlerdir” diye konuştu. ‘En büyük ihanet’ Bahçeli, AKP’nin demokratik açılım adı altında başlattığı açılım politikasını da eleştirerek dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bölünmeyi devlet politikası haline dönüştürerek en büyük ihaneti işlediğini söyledi. Bahçeli, özetle şunları söyledi: “Sadaka ekonomisi uygulayıp saltanatınızı devam ettiremezsiniz. Sultan olamazsın, padişah olamazsın. Şimdi yine gelecekler, sahip oldukları yandaş toptancılara haber vermişlerdir; paketleri hazırlayın, yarın seçim olacak diye... Bunlar AKP kesesinden çıkmıyor. Tayyip Erdoğan’ın cep harçlığından ayrılmıyor. Sosyal devletin sosyal yardım transferlerinden, FakFukFon’dan kullanılıyor. Bunlar sizin hakkınızdır. Sakın AKP veriyor diye onlara mahkum olmayın, boyun eğmeyin. AKP bana iyilik yaptı diye onların yoksulluk üzerinden siyasetini sürdürerek saltanatlarını sürdürmelerine imkân vermeyin.” Genel Başkan Taş partilerinin seçim çalışmalarını başlattıklarını açıkladı ÖDP’den gazeteci Ahmet Şık’a teklif İstanbul Haber Servisi ÖDP) Genel Başkanı Alper Taş, seçim çalışmalarını başlattıklarını açıklayarak, Ergenekon Soruşturması’nda tutuklanan gazeteci Ahmet Şık ve 12 Eylül döneminde faili meçhule kurban giden Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır’a genel seçimlerde milletvekili adayı olması için teklif götüreceklerini söyledi. Beyoğlu Evlendirme Dairesi’ndeki basın toplantısında konuşan Taş, Taş, “ÖDP, emekçilerin, ezilenlerin, yoksulların, gençlerin ve kadınların sesi, kapitalizme ve AKP’nin tek parti diktatörlüğüne karşı mücadelenin kürsüsü, halk iktidarının, devrim ve sosyalizm mücadelesinin sesi olacaktır” dedi. kyol ve Özbek’i görmek isteriz’ Taş 35 gün boyunca Avrupa’nın en yüksek gök ‘A ÖDP Genel Başkanı Taş deleni önünde mücadele ederek haklarını kazanan Sapphire işçilerinden Mustafa Adnan Akyol ile 2009’da Türkiye’yi ziyaret eden IMF Başkanı Dominique StraussKahn’a ayakkabı fırlatan genç gazeteci Selçuk Özbek’i de partilerinde aday görmek istediklerini söyledi. ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, ÖDP’de kadın adayları, kadınların belirleyeceğini dile getirdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle