18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER CHP’L ANADOL: 7 Savcı AKP’den aday olsaydı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile eski genel başkan Deniz Baykal ve Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in ifadelerinin alınmasını istemesine sert tepki gösterdi. Anadol, “Hukuki değil, siyasi görevini yerine getiriyor. CHP’yi Ergenekon’a bulaştırma gayretini şiddetle kınıyorum. Zekeriya Öz, siyaset yapmak istiyorsa istifa edip AKP’den aday olsaydı” açıklamasını yaptı. Anadol, dün düzenlediği basın toplantısına, “Yeni bir komploya dikkat çekmek istiyorum” diye başlarken “özel yetkili cumhuriyet savcılarının özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kapsamında görev yaptığını, Zekeriya Öz’ün Kılıçdaroğlu, Baykal ve Tekin’in ifadesinin alınması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat gönderme hakkı olmadığını” söyledi. Anadol, AKP’li Bekir Bozdağ’ın “Cumhuriyet Halt Partisi” sözlerine de tepki gösterdi. Ben de AKP kısaltması için yeni bir açılım yapayım: Asılsız Komplolar Partisi” dedi. Anadol, ayrıca “Deniz Feneri davasıyla ilgili ifadelerin hiç basına yansımadığının” altını çizdi. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Mahmut Tanal, “Bu kadar bilgi kirliliği karşısında bir yorum yapamıyoruz artık. Deniz Feneri davasında kimi dinliyorlar, kimler çağırıyorlar, hiçbir şey ortada yok. Bu savcı her şeyi servis ediyor. Özellikle yapıldığını düşünüyoruz” dedi. ‘Hücreleri lağım bastı’ Öz’den ifade çağrısı stanbul Haber Servisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile eski CHP Genel Başkanı, Antalya milletvekili Deniz Baykal, Odatv muhabiri klim Bayraktar’ın taciz iddialarıyla ilgili olarak Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e ifade verecek. Kılıçdaroğlu ve Tekin’in tanık, Baykal’ın ise mağdur sıfatıyla ifadeleri alınacak. Kılıçdaroğlu, Tekin ve Baykal’ın ifadesi Öz’ün talimatı üzerine, Ankara’da alınacak. Tekin, akaryakıt fiyatlarındaki artışı protesto için düzenlenen basın açıklamasında, Öz’ün ifadeye çağırdığı yönündeki haberleri yalanladı. Tekin, “Ne Zekeriya Öz’den ne de başka birinden haberimiz var. Belli bir medya grubu yazar, yayınlar ve infaz eder” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal, Gürsel Tekin İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı ve aynı zamanda İP Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, Doğu Perinçek, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, emekli Albay Levent Göktaş ve emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın bulunduğu hücreleri lağım suyunun bastığını söyledi. Özbey, hücrelerin boşaltılması için cezaevi yönetimine dilekçe verdiklerini, ancak kabul edilmediğini belirtti. Silivri Cezaevi Kampusu önünde gazetecilere açıklama yapan avukat Özbey, “Dilekçemiz savcılık kanalıyla gönderilmesi istemiyle kabul edilmedi. Bu uygulama lağımdan çıkan uygulamadır. Türk hukukunun uygulaması değil, kanalizasyon uygulamasıdır. Şu an lağımın içinde yaşanmaktadır. Doğu Perinçek’in deyişiyle ‘Köpek bile bağlasanız durmayacak’ hücrelerdedirler. Hücreler de lağım suyu altında ve geceyi pislik içinde geçirdiler” dedi. Tatlıses ve PKK Ünlü ses sanatçısı İbrahim Tatlıses’in İstanbul’un en kalabalık semtlerinden birisinde, Maslak’ta stüdyodan çıkarken Kalaşnikof’la başından vurulmuş olması, haftanın ilk günü tüm öteki haberleri ikinci plana itmiş oldu. Emre Kongar hatırlayacak mı, bilemem. Yıllarca önce ikimiz de Hürriyet bünyesinde iken Simavi Vakfı’nın bir etkinlik töreninde, bir masa etrafında oturanlar arasında söz Tatlıses’ten açılmış; o günlerde “Ayağında Kundura” türküsü ile ün kazanmaya başlayan İbo’nun geleceği ciddi tartışma konusu olmuştu. Dün sabah, haber kanallarında verilen ilk haber olarak sanatçının karşılaştığı saldırıyı dinleyince, ortalama otuz yıl önceki o tartışma aklıma geldi. Bulunduğumuz masada başka kimler vardı, onları tek tek anımsayamadım. Ama Tatlıses, hayta idi ve bu haftanın gündemine, onun geçirdiği kaza nedeniyle kendisine geçmiş olsun dilekleri ile başlanmıştı. Büromda google’ı açtım ve “Bu sanatçının karşılaştığı ya da neden olduğu kaçıncı olay” sorusunun yanıtlarını aradım. Dolayısıyla da haftanın ilk köşe yazısına, bir magazin gazetecisi görevini üstlenerek başlamamın birden çok nedeni var. ‘Tatlıses, türküleri ile çok sevilen bir sanatçı’. Dahası, kentin en işlek caddelerinden birisinde arabasını izleyenlerin polis tarafından tanınan kişiler olduğunu da bizzat İstanbul Valisi açıklıyor. Ama bu yazının, gazeteye ulaştığı sıralarda o bilinen kişilerin henüz yakalanmamış olması, mega kentteki yeraltı dünyasının derinliğini de gösteren sayısız örneklerden birisi olarak öne çıkıyor. Buyurun, birlikte ve satır başları ile İbo diye anılan sanatçının bazı olaylarını anımsamış olalım: 1981’de polise hakaretten tutuklanmış ve cezaevine girmiş. Daha sonra kokain kullandığı ileri sürülerek tutuklu olarak yargılanmış ve dört yıl süren yargılamadan aklanmış. 90’larda kaset yapımcısı ile anlaşmazlık çıktığı haberleri bütün sıcaklığı ile magazin basınının manşetlerindeyken Etiler’deki villası kundaklanmış. Yine “kaset yapma sözünü verip tutmadığı” ileri sürülerek sahnede ayağından vurulmuş. 1991 seçimlerinde dokunulmazlık kazanmak için ANAP’tan milletvekili olmak istemiş. Bu istek geri çevrilince Şanlıurfa’dan bağımsız aday olarak şansını denemiş. Ama başaramamış. 1996’da Şanlıurfa’da tartıştığı bir hemşerisi yeğeni tarafından vurulmuş. İki yıl sonra otomobili kundaklanmış. Bu son olayı yapanların Kürt asıllı sanatçımızın PKK adlı terör örgütünün amaçlarını paylaşmadığı, üstelik onları kınadığı için düzenledikleri bir tehdit olduğu da ileri sürülüyor. Tatlıses’e acil şifalar dileyelim. Terör örgütünün İstanbul’da kendisine karşı çıkanları cezalandırma cesareti bulmuş olmasını da Sayın Başbakan’ın nasıl yorumlamakta olduğunu merak ettiğimizi ekleyerek... Balyoz davası sanığı Doğan, sahte dijital veriler dışında bir delil olmadığını söyledi ‘Yalman dinlensin’ HAT CE TUNCER Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu 195 emekli ve muvazzaf askerin yargılandığı “Balyoz Harekât Planı” davasına devam edildi. Davada görevli bulundukları ülkelerden dönerek teslim olan Tuğgeneral Hakan Akkoç, Albay Alper Şengezer, Yarbay Bahtiyar Ersay ve Albay Nedim Ulusan tutuklandı. Balyoz Planı davasının 1 numaralı sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, mahkemeye savunma değil manifesto sunduğunu belirterek “Bu davanın sanığı olmaz tanığı olur” dedi. Davanın ciddiye alınacak tek delili bile bulunmadığını belirten Doğan “İddianame tam bir iftiranamedir” diye konuştu. Davanın dünkü duruşmasında tutuklu sanıklar Milli Savunma Bakanlığı ve Balyoz davasında tutuklu bulunan subayların yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu” üyeleri, ADD ile bazı sivil toplum kuruluşları, tutuklu bulunan subaylara destek vermek için dün Silivri Cezaevi önünde protestoda bulundu. İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu da duruşmada hazır bulundu. Emekli Orgeneral Ergun Saygun’un avukatı, müvekkilinin GATA Haydarpaşa Hasta Fotoğraf: VEDAT ARIK ği, yok sayıldığı bir davanın sanığı olmaz. Olsa olsa tanığı olur” dedi. Davanın kurgulandığını savunan Doğan, deliller arasında yer alan 19. CD’nin parmak izlerinin araştırılması talebinin reddedildiğinin altını çizdi. Tarih ve yer çelişkisi 11 No’lu CD’de adı geçen bazı subayların suç tarihi olan Aralık 20025 Mart 2003’te farklı görev yerlerinde bulunduğunu anlatan Doğan “Niçin araştırmadınız, sormadınız? Yoksa siz de bu şebekenin uzantısı mısınız?” diyerek mahkemeye tepkisini dile getirdi. İddianamenin “kopyala, kes, istediğin yere yapıştır” metoduyla hazırlandığını anlatan Doğan, “İddianamenin büyük bölümü emniyetin tespit tutanaklarından bire bir alıntıdır. Bundan daha vahim olan ise iddianamenin ‘teşebbüs’ kavramına ilişkin 90102. sayfalarda yer alan değerlendirmenin tamamının bire bir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinden Keziban Çolak’ın makalesinden alınmış olmasıdır” diye konuştu. “Sahte dijital veriler dışında savcılığın elinde bir delil var mı” diye soran Doğan, savcılığın iddia edilen plana ilişkin MİT Müsteşarlığı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, Genelkurmay Başkanlığı’na yazdığı yazılara olumsuz yanıt aldığının altını çizdi. İddianamede, plandan olduğu yanıtı veren kurumlara adeta “beceriksizlik” iması yapıldığını söyleyen Doğan, “MİT’in tek cümlelik cevabi yazısında bulunmayan ibare, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen iki sayfalık cevabi yazıdan bulunup eklenivermiş. Kendilerine sorulduğunda alınacak cevabın tek kelimeden ibaret olacağını biliyorum. Elbette sehven” dedi. İddianamede, “Darbenin gerçekleştirmesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın rolü olduğu hatta bu durum ile ilgili olarak şüpheli Çetin Doğan’ın kendisine ağır ithamlarda bulunduğu” iddialarının yer aldığını ifade eden Doğan, şöyle konuştu: “İçi boş olan bu iddiaların teyidi için Aytaç Yalman’ın ifadesine başvurulması gerekmez miydi? Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman Paşa’dan kamuoyu önünde açıkça talep ettiğim husus, spekülasyonların kesilmesi ve konuya açıklık getirmesi için 1. Ordu Plan Semineri’ne ilişkin bildiklerini açıklamasından ibarettir.” Doğan, Yalman’ın tanık olarak ifadesine başvurulmamış ise dinlenmesini talep edeceklerini belirtti. nesi’nde tedavi altında olduğuna ilişkin raporu mahkemeye sundu. Emekli Orgeneral Doğan, 85 sayfadan oluşan savunmasında “Meşru zemini olmayan, daha başlamadan dayandığı bütün savların çürütüldüğü, hukukun, hak ve adaletin çiğnendi Avcı’ya ‘Ergenekon’dan tutuklama İstanbul Haber Servisi Devrimci Karargâh davasının tutuklu sanığı eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, “Ergenekon örgütü üyesi olmak” ve “örgüt adına faaliyetlerde bulunmak” suçundan tutuklandı. Avcı, Odatv ve Soner Yalçın’da çıkan belgelere ilişkin Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’e yaklaşık 5 saat ifade verdi. Savcılıkta 14 soru yöneltilen Avcı’ya “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabının ikinci bölümünü başkasına yazdırıp yazdırmadığı soruldu. Kitabı kendisinin yazdığını belirten Avcı’ya, “Kitabın ilk bölümünü yazdıktan sonra basmışsınız. Bu baskıda kitabın kapağı, içeriği, yayınevi farklı. Daha sonra ikinci bölüm yazılmış ve kitap farklı kapakla bir daha basılmış. Kitabın ikinci kısmının Doğu Perinçek’in talimatı ile Nedim Şener tarafından yazıldığı tespit edilmiştir. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?” diye sorulduğu, Avcı’nın da bu iddiaları reddettiği belirtildi. Öte yandan gazeteci Güneri Civaoğlu da Yalçın’ın ajandasındaki kendisi hakkındaki notlara ilişkin Öz’e ifade verdi. Civaoğlu, şikâyetçi olmadığını belirtti. Civaoğlu ifade verdi TANIK ASKERLER D NLEND GEREKÇEL KARAR ‘ şlem sübjektif değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Daireler Kurulu’nun, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun açığa alınma işlemlerinin iptali isteminin reddine ilişkin kararının gerekçesinde, “Balyoz iddianamesi düzenlenmesinden sonra açığa alma işlemi tesis edilebileceği göz önüne alındığında, iddianameye konu edilen eylemin 2003 yılında meydana gelmiş olması ve açığa alma işleminin iddianameden 4 ay sonra gerçekleştirilmiş olmasının, açığa alma işlemini sübjektif hale getirmeyeceği” belirtildi. Gerekçeli kararda, “Aynı iddianamede şüpheli olarak yer alan bütün personelin açığa alınması gerekmeyebilir” denildi. CHP’liler görüşme sonrası basın açıklaması yaptı. Cezaevi koşullarının kötü olduğunu ifade eden Soysal “Ahmet Şık ‘Eğer benim iddia edilen bu Ergenekon örgütüyle ilgili olduğumu gösteren bir tek delil ortaya çıkarsa hayatıma son veririm’ diyor ” dedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) ‘Kılavuz mayın yok dedi, patladı’ AL CAN ULUDAĞ CHP’li vekiller Silivri’de Nedim Şener ve Şık’ı ziyaret etti ‘Polis hazırladı Öz sordu’ AYŞE SAYIN ürkiye direktörlüğü kaybedecek’ Duruşmada karar açıklanmadan önce yakalama ve tutuklama emrine karşı beyanı sorulan Belçika’nın Brüksel kentindeki NATO karargâhında Lojistik ve Kaynaklar Başkanlığı Direktörü Tuğgeneral Hakan Akkoç, NATO’daki göreviyle ilgili bilgi vermek istediğini söyledi. Akkoç, “63 yıllık NATO tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nden bir subay ilk kez direktörlük görevine seçildi. Buraya 3 Nisan’a kadar izin alarak geldim. Dönmezsem Türkiye bu kadroyu kaybedecek” dedi. Duruşmada verilen 4 tutuklama kararıyla 11 Şubat’tan bu yana toplam 161 kişi tutuklanmış oldu. ‘T ANKARA CHP’li TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinin, cezaevinde ziyaret ettiği gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık, savcı Zekeriya Öz’ün, kendilerine “polis tarafından hazırlanan soruları yönelttiği” iddiasında bulundu. Komisyon üyeleri Ahmet Ersin, Malik Ecder Özdemir ve Çetin Soysal dün Şener ve Şık’ı, tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiler. CHP’lilerin yaklaşık 1.5 saat görüştüğü Şener, tutuklanma sürecine ilişkin görüşlerini aktaran yazılı bir notu da komisyon üyelerine iletti. “Gözaltına alınmış olmamız, AB ve fikir beyan etmeyen gazetecilerin bile tepkisine yol açmış olması, belki bu davanın dönüm noktası olabilir” görüşünü dile getirdi. Şener: Yalan söylüyorlar Görüşmede Şener, gözaltına alınmasından sonraki sorgu sürecine ilişkin bilgi verirken, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özdemir, Şener’in önce emniyette sorgulandığını ve kendisine 50 dolayında soru yöneltildiğini belirterek, “Bu soruların aynısı yazılı olarak Zekeriya Öz’ün önünde vardı ve aynı soruları sordu” dediğini aktardı. Görüşmede, Öz’ün, Şık’ın avukatı Akın Atalay’ın “Zekeriya Öz bana, ben bu son gözaltı ve aramalarda kaç kişi ile kimlerle ilgili yakalama ve arama istenildiğini bilmiyorum. Emniyet bizden talep ediyor, biz de çoğu zaman olduğu gibi imzalayarak mahkemeye havale ediyoruz” sözlerini daha sonra yalanladığına dikkat çeken Şener, “Yalan söylüyor” dedi. Polis sorgusundayken kendisine yöneltilen sorulara ‘Çok umutlu değilim’ Özdemir’in verdiği bilgiye göre Şener, “Dink cinayetinde parmağı olanların komplosuyla Silivrideyim” görüşünü iletti. Şener, CHP’lilere şöyle dedi: “Çok fazla umutlu değilim. Türkiye’de masumların hakkını koruyacak hukuk olduğu konusunda ciddi şüphelerim var.” Şener, “Bunlar ne biçim sorular, beni suçluyorsunuz” diye tepki gösterdiğini anlatan Şener, polislerin ise “Bunlar amirlerimizin süzgecinden geçerek hazırlanmış sorular” dediğini aktardı. Şener, Ali Fuat Yılmazer’in İstihbarattan sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı görevinden alınmasını ise “Dink cinayetinden dolayı ilk görevden alınması gereken kişiydi, başta devlet onu korudu, sonra aldılar. Bu tertibin içinde, başından beri Yılmazer vardı” sözleriyle değerlendirdi. Özdemir, Şık’ın ise bu olayı kendilerine karşı “hükümet tarafından düzenlenmiş komplo” olarak değerlendirdiğini anlattı. Şık’ın “Hükümetin 3 torbası var, bunlar Ergenekon, KCK ve devrimci karargâh torbaları. Hükümet kimi enterne (gözaltına almak) etmek istiyorsa, bu torbalardan birine atıyor” görüşünü ilettiğini belirten Özdemir, “Ahmet Şık, savcının bu konuda gerçekten namuslu bir şey yapmasını istiyorsa, Avcı’nın savcıya verdiği delilleri, mahkemede açıklamasını istiyor” dedi. ANKARA Hakkâri Çukurca’da operasyona giden birliğin mayına basması sonucu 7 askerin şehit olmasıyla ilgili davanın duruşmasında “Oğlum berber, aşçı olmasına rağmen niçin mayın arıyor” diye soran şehit annesine mahkeme başkanı, “Senin oğlun sonuçta dağ komando tugayında görevli. Bunu senin haykırışın olarak tutanaklara giriyorum...” dedi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi’ndeki dünkü duruşmada, olayı yaşayan askerler ifade verdi. Terhis olan askerlerden Sercan Çevik, operasyon başladığında Hantepe sırtlarından tuzaklayıcı patlayıcıların bulunduğu dere yatağına doğru intikale başladıklarını anlatarak “Bu sırada kılavuz uzman çavuş gelerek kol komutanı üsteğmenle konuştu. Kılavuz, bölgede tepeleri eliyle göstererek mayınlar olduğunu söyleyince, üsteğmenimiz ‘Bunların koordinatlarını gösteren harita yok mu’ diye sordu. O da ‘Yok’ karşılığını verdi. Üsteğmenimiz dere yatağında mayın olup olmadığını sorunca ‘Yok’ yanıtını verdi” diye konuştu. Daha sonra dere yatağında yürümeye devam ettiklerini dile getiren Çevik, gece 23.45 sularında patlama olduğunu kaydetti. Olay günü mayının teröristler tarafından döşendiğinin tahmin edildiğini söyleyen Çevik, “Ancak birkaç gün sonra jandarmanın mayını olduğu konuşuldu” dedi. Demirci’nin annesi Raziye Demirci de oğlunun kimliğinin gönderilmediğinden yakınarak “Oğlum olduğundan emin olmak istiyorum” dedi. Demirci, Mahkeme Başkanı Mehmet Yüzbaşıoğlu’na “Kendini benim yerime koy. Benim yerimde olsan Zeki Es’i tahliye eder miydin” diye sordu. Demirci, Tuğgeneral Zeki Es’e “Oğlum berber, aşçı olmasına rağmen niçin komando yapıldı, niçin mayın arıyor” diye sordu. Yüzbaşıoğlu, “Senin oğlun sonuçta dağ komando tugayında görevli. Böyle bir soru sanığa sorulamaz. Bunu senin bir haykırışın olarak tutanaklara giriyorum” dedi. ‘Senin bir haykırışın’ uruşmayı CHP’li 11 milletvekili izledi Duruşmayı Şahin Mengü, Çetin Soysal, Oğuz Noyan, Necla Arat ve Nur Sertel’in de aralarında bulunduğu 11 CHP milletvekili de izledi. İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyeleri de gözlemci sıfatıyla duruşmada hazır bulundu. D C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle