18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Y Edirne K Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir PB Manisa Y Denizli Y Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Y Ankara 8 3 9 7 13 12 12 7 8 8 9 8 10 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y K Y Y Y Y Y Y Y K K K 9 10 5 10 18 17 15 15 12 14 6 6 1 HABERLERİN DEVAMI Oslo K 2 Belgrad PB 7 Helsinki B 12 Sofya PB 3 Stockholm K 0 Roma B 11 Londra Y 9 Atina Y 11 AmsterdamY 9 Zürih Y 7 Brüksel Y 8 Moskova B 9 Paris B 13 Aşkabat A 1 Bonn Y 5 Taşkent A 2 Münih B 5 Baku B 3 Berlin B 5 Bişkek A 8 Budapeşte B 3 Tiflis K 2 Madrid B 18 Kahire A 21 Viyana B 6 Şam Y 14 Ülke geneli çok bulutlu Kıyı Ege dışında ülke geneli yağışlı geçecek. Yağışlar Hatay, Bingöl, Muş, Bitlis ve Hakkâri çevrelerinde kuvvetli olmak üzere genellikle yağmur ve sağanak Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Trakya’da karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Doğu Karadeniz’in iç kesimleriyle Doğu Anadolu bölgesinde çığ tehlikesine karşı tedbirli olunması gerekmektedir. Hava sıcaklığı kuzey ve iç bölgelerde 4 ile 6 derece azalacak. 26 ŞUBAT 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Şubat GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK Balbay, mahkemeden dijital verilerin hangi koşullarda delil olabileceğinin açıklığa kavuşmasını istedi sağlıyor. Dış politikada aynı yöntemi izlemeyi denedi ama Allah’tan RTE’nin bu çabasına uyan çıkmadı. RTE’ye seçim var veya yok fark etmez. Adam kavga çıkarmaz, muhaliflerini üzerine çekmez ise rahat edemiyor. Koltuk adeta batıyor. Bir gün kavga, gerilim yaratacak bir olay olmazsa, o gece düşünüyor. Sabah erken öyle bir çıkış yapıyor ki, doğası gereği sakin insanları örneğin Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile bu kadarına tahammül edemeyerek gereken yanıtı vermeye zorluyor. Üstelik durup durduk yerde birden ortaya çıkardığı herhangi bir olayı bütün cepheleriyle gündeme getirse hadi bir derece. Üzerinde tartışılsın. Gerçek bulunsun! Yok, hayır! Bu da RTE’yi kesmez. Doğasına aykırı. Gelinen noktada durumu özetleyelim. CHP’nin bugüne dek kimi konulardaki soğuk tutumunu fevkalade istismar edebiliyordu RTE. CHP, yurdu gezmez. Doğu ve Güneydoğu illerine gitmez. Halkın yaşam koşulları ile ilgilenmez diye propaganda yapıyor ve kazanıyordu. Lakin; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ülkede ayak basmadığı il, ilçe bırakmıyor. Doğu’ya gidiyor, Güneydoğu’ya gidiyor. Bugüne dek gelemedik, dertlerinizi dinleyemedik, suçluyuz diye oralarda yaşayan Kürtten, Türkten, Arap kökenliden bir çeşit özür dileyen konuşmalar yapıyor. Partinin öncelikli sorunu işsizlik, fakirlik fukaralık ile savaşımdır, diyor. Aile sigortası diye halkın iktidarında uygulayacağı bir projeyi son Kurultay’dan beri her fırsatta yoksula, fakire, işsize anlatıyor. Stadyumlarda takımlarına en büyük sensin diye bağıran taraftar amigolar gibi; en büyük benim diye aynaya bakıp kendiyle dilediği gibi övünsün RTE!.. CHP, artık RTE yutturmacalarına dur demek zamanının geldiğini içeren bir süreçten geçiyor. Aynı silahlarla karşılık veriyor. RTE’nin yıllardır kullandığı silahların tutukluk yapmasını sağlıyor. AKP’nin silahları ile AKP’yi vuran, iktidar olanağını yakalarsa yapabileceklerinin projelerini de açıklayan… …Sağduyulu, mantıklı ve gerçek demokrasi özlemi ile yaşayanlar, ulusal iradeye dayanarak ileri demokrasi palavrası ile avunan tek adamdan da irili ufaklı kadrosuyla AKP’den de ülkenin bir an önce kurtulmasını isteyenler için CHP bugün: Kurtuluşun reçetesi! CHP’nin eleştirilecek yanları bir yana, rejimin sırat köprüsünden geçtiği bugün gerçek şu: En çok eleştiriyi hak edecek olası CHP iktidarı bile, hemen her alanda demokratik rejimi karanlıklara sürükleyen RTE yönetimindeki AKP gibi olmaz, olamaz! Kutuplaşmayı, gerginliği RTE’nin yarattığını kanıtlayacak yüz değil bin örnek gösterilebilir. Tazesi gündemde. RTE, CHP’nin Güneydoğu’ya açılmasından o denli rahatsız ki, durup durduk yerde bölgedeki eski yaraları, tarihsel kimi olayları kaşıyarak yine güncelleştirme çabasında. Bugünkü CHP’yi, dünkü CHP ile suçlayarak… Dünü bugüne taşıyarak ana muhalefetin bölgesel açılımını köreltmeye çalışıyor. Dersim olaylarına ait kimi belgeleri açıklayacağını söyledi. RTE’nin bir ölçüde tehdit, hatta şantaj kokan bu açıklamasına; Kılıçdaroğlu’nun, üstelik Dersim kökenli CHP Genel Başkanı’nın yanıtı şu oldu. “Açıkla!” “Ama” dedi Kılıçdaroğlu: “Devlet arşivindeki Dersim’le ilgili bütün belgeleri de açıkla ki kamuoyu yaşananları öğrensin!” Haklı. Zira RTE, gerçeğin ortaya çıkmasının peşinde değil. CHP’yi hem seçim arifesinde genelde, hem de bölge insanı nezdinde karalamak için… ...İşine gelen, sömüreceği bir iki belgeyi cımbızla arşivden veya tarafsızlığı tartışmalı; kişisel kimi anılardan da çıkarıp kamuoyuna açıklayabilir. Devlet adamlığının bittiği noktadayız çünkü… ‘Hukuku nerede arayalım?’ HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasında gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, tutukluluğunun ikinci yılına yaklaşırken mahkeme heyetinden dijital verilerin hangi koşullarda delil olarak kullanılabileceğinin açıklığa kavuşmasını isteyerek Türkiye’nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi’ni imzalaması için TBMM’ye ve Adalet Bakanlığı’na yazı yazmasını talep etti. Arap ülkelerindeki ayaklanmalara dikkat çeken Balbay, “Arap ülkelerinde tek adamdan demokrasiye geçiş koşulları aranırken Türkiye’de demokrasinin bütün olanakları kullanılarak ‘tek adam’la yönetime gidiş var” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda dün görülen davanın 107. oturumunda konuşan Mustafa Balbay, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atan ilk ülkelerden biri olduğunu belirterek “Ama Türkiye Siber Suçlar Sözleşmesi’ni hâlâ imzalamadı. Bu sözleşmenin 6 temel maddesi var. Bilgisayarın götürülmesi gerekiyorsa mutlaka imajının çıkartılması, hash değerinin alınması, yani içinde ne olduğunun belirlenip mühürlenmesi gerekir. Bu sözleşmenin sadece 1. maddesi bizde CMK 136’ya alındı. Onu da uygulamıyorsunuz. Biz ne yapalım, nasıl anlatalım, biz hukuku nerede arayalım” diye sordu. Dijital verilerin yasaya aykırı olarak oluşturulduğunu, bu nedenle delil olarak kullanılamayacağını anlatan Balbay, iddianamenin “suç oluşturma mantığı” ile hazırlandığını kaydetti. Tutukluluğunun 2. yılına yaklaşıldığına dikkat çeken Balbay, sanıklardan Levent Göktaş’ın soruşturma sırasında arama el koyma kararlarını imzalayan İstanbul 9. Ağır Ceza hâkimlerinden İdris Asan’ın Yargıtay üyeliğine atandığını anımsatarak şunları söyledi: “Göktaş’ın ‘100’den fazla hata yaptı’ dediği kişi Yargıtay üyeliğine seçildi. Böyle Yargıtay üyesinin verdiği karar vereceği karar, adil olabilir mi? Hukuk kurum olarak öyle bir noktaya geldi. Bugünkü hukuk sisteminden Mandela da yaratabilirsiniz, Hitler de yaratabilirsiniz.” ‘Tek adama gidiş var’ Tunus, Mısır, Bahreyn ve en son Libya’daki gelişmelere dikkat çeken Balbay şunları söyledi: “Türkiye’deki demokrasi Ortadoğu ülkelerinden bile daha geriye gitmekte. Arap ülkelerindeki protestoları beğenip ‘demokratik’ ilan edeceksiniz, Türkiye’de ‘hükümeti devirmeye teşebbüs etmek’ gibi ucu bucağı açık suç yaratacaksınız. Arap ülkelerinde tek adamdan demokrasiye geçiş koşulları aranırken Türkiye’de demokrasinin bütün olanakları kullanılarak ‘tek adam’la yönetime gidiş var.” rikalı bilim adamı Prof. Kotze ile yaptığı görüşmeye aktaran Balbay, “Prof. Kotze’ye Mandela’nın neden kadın erkek eşitliğini sağlamadığını sordum. Kotze ‘Mandela bir kahramandı ama Atatürk değildi, Atatürk entelektüeldi ama Mandela değil’ dedi. Böyle bir liderin kurduğu ülkenin çocuklarıyız. Mandela’ya özenip onun gibi davranmaya çalışanlar bile var. İşte Atatürk Türkiyesi’nin ne kadar geriye gittiğinin tablosu” diye konuştu. ‘AD L YARGILAMA HAKKI HLAL ED LD ’ Balbay AİHM’ye başvurdu Mustafa Balbay İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, “özgürlük ve güvenlik hakkının”, “adil yargılanma hakkının” ve “ifade özgürlügünün” ihlal edildiğini belirterek tazminat istemiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Balbay’ın avukatları Mehmet İpek, Aydın Metin ve Hüseyin Altaş tarafından yapılan başvuruda, “Yargılama tabii olmayan olağanüstü mahkeme tarafından yapılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi’nde belirlenen adil yargılama hakkı ihlal edilmektedir” denildi. Avukatların AHİM’ye gönderdikleri dilekçede, Balbay’ın Türkiye’nin en önemli fikir gazetelerinden olan Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olduğu ve bazı televizyonlarda da program yaptığı anlatıldı. Dilekçede Balbay’ın 1 Temmuz 2008 tarihinde hukuka aykırı olarak gözaltına alınıp 5 Temmuz günü adli tedbir kararıyla serbest bırakıldığı, 8 ay sonra 5 Mart 2009 tarihinde yeniden gözaltına alındığının altı çizildi. 6 Mart 2009’da “tutuklama kararının hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadığının” altı çizilen dilekçede, “Balbay hakında birbiriyle aynı anda uygulanması mümkün olmayan iki ayrı yargılama tedbiri adli kontrol ve tutuklama hiçbir yasal gerekçe belirtilmeksizin aynı anda uygulanmıştır” açıklaması yer aldı. diği telefon görşümesi kayıtlarına delil olarak yer verilmiştir.” Dilekçe, yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Tabii Hâkim İlkesi”ne aykırı olarak kurulduğu anlatılarak “Ana binasından ayrı olarak Beşiktaş’tan yaklaşık 100 km. mesafede bulunan Silivri’deki cezaevi kamsupu içerisinde özel olarak hazırlanmış spor salonundan bozma bir duruşma salonunda cezeavi koşullarında yargılama yapmaktadır” denildi. Balbay’ın tutuklandıktan 9.5 ay sora 14 Aralık 2009’da savunma yapabildiği anlatılan dilekçede, “Müvekkilimizin ifadesinde ve tarafımızdan yapılan savunmada kendisine isnat edilen ve somut delillerle desteklenmeyen soyut suçlamaların tamamı cevaplandırılmış ve hakkındaki iddiaların tamamı çürütülmüştür” ifadesine yer verildi. Tahliye taleplerinin hep, yargılama yapan mahkeme ve hem de bir üst mahkeme tarafından basmakalıp ifadeler kullanılarak hukuki gerekçeden yoksun olarak reddedildiğine dikkat çekilen başvuru dilekçesinde, “Ancak Mahkeme Başkanı’nın karşı oyuna rağmen yine basmakalıp ifadeler ile hukuki gerekçelere dayandırılmadan reddedilmeye devam etmektedir” diye bilgi verildi. ‘30 yıldır yargılanıyoruz’ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, İran’da tutuklanan 2 Alman gazetecinin serbest bırakılması için aracı olduğunu ve Almanya Cumhurbaşkanı’nın kendisine teşekkür ettiğini anımsatan Balbay, şöyle devam etti: “Türkiye’de bu davada aydınlar, gazeteciler tutuklu yargılanıyor. Türkiye’deki yargılama sistemine göre bizi burada 30 yıldır yargılamaktasınız. 30 yıllık yargılama sonunda geldiğiniz noktayı tekrar gözden geçirin. Bakış açınızı ortaya koyun. Bu hem davanın seyrini değiştirecek hem de bizi siyasi liderlerin malzemesi olmaktan kurtaracak. Ben yaşamımı bu ülke için ortaya koydum. Balbay’ı ne kadar kazırsanız kazıyın altından Atatürk Türkiyesi için kendini adamış bir insan bulacaksınız.” TUNCAY ÖZKAN: stanbul 1. bölgeden adayım Tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan ise Mısır ve diğer Afrika ülkelerindeki isyanlara dikkat çekerek “O halkın isyanını izlerken hiç Cumhuriyet mitingleri aklınıza geldi mi? Cumhuriyet mitingleriyle Mısır’da yaşananları karşılaştırdınız mı” diye sordu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’daki protestoları “demokratik bir eylem” olarak değerlendirdiğini belirten Özkan, “Mısır’da darbe oldu. Başbakan bunu halk hareketi olarak gördü. Bir tek camın, burnun bile kırılmadığı o meydanların sesini darbeci diye yargılıyorsunuz. Onların asker gelir, tepesine vurur, herkesi dağıtır. Bu demokratik halk ihtilalidir. Bu çelişkinin farkında mısınız?” İddianameyi “politik metin” olarak yorumlayan Özkan, Kadıköy 1. bölgeden milletvekili adayı olduğunu belirterek seçim bölgesinde çalışma yapmak için anayasal hakları gereği “prangalarının çözülmesini” istedi. Mandela’dan örnek Duruşma salonu genişletiliyor İstanbul Haber Servisi “Balyoz Harekât Planı” davasında 163 sanığın tutuklanmasının ardından davanın görüldüğü Silivri Ceza ve Tutukevi Yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda 14 Mart’taki duruşma için genişletme çalışmaları yapılıyor. Duruşma salonunun yanında kurulan 100 metrekarelik prefabrik bir bina tutukluların yemek yeme ve bekleme alanı olarak kullanılacak. Duruşma salonunda ise tutuklu sanıkların olduğu bölüm tutuksuz sanıkların oturduğu bölüme doğru geliştirilirken tutuksuz sanıkların olduğu bölüm izleyici sıralarına doğru geri çekilecek. Güney Afrika’daki beyaz ırkçı yönetimin devrilmesi ve Madela’nın iktidara gelmesinden 3 yıl sonra 1995’te Güney Afrika’ya gittiğini ve Mandela’nın yardımcılarıyla görüştüğünü Tutuklu sanık Mehmet Ali Çelebi ise “Bu idanlatan Balbay “Mandedianameyi ellerimizle kazarak içerisindeki kala kendisini 30 yıl haranlığı boşalttık. Benimle ilgili suçlamalar incelenpiste tutan başbakan diğinde dahi bunun TSK şahsında milletimize açılölünce eşine başsağlımış bir savaş olduğu anlaşılacaktır. Bu tezgâhların ğı ziyaretinde bulunsahiplerinin boynunu adaletin karşısında bükük bıdu. Neden bunu yapraktım. Çanakkale’de yenemediler, Sarıkamış’ta yok tığını soranlara ‘Bu edemediler, Kurtuluş Savaşı’nda da yenemediler. ülkede intikam duyguŞimdi bizi üfleyerek yok etmeye çalışıyorlar. Biz larının yeşermesine izin Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Işığımız o” diye vermeyelim’ diye cevap konuştu. Çelebi’nin alkışlanması üzerine Başkan verdi. Türkiye’de ise geçŞengün, “Lütfen mahkemeyi başka tedbirmişin intikamını alma heleri almaya zorlamayın. Alkışı dışarvesi var. Bu havada intidan değil, içinizden yapın” kam kokusu var” dedi. Bir süuyarısında bulundu. re Türkiye’de bulunan Güney Af ‘Bizi yok etmeye çalışıyorlar’ ‘İç hukuk yolları tükenmiştir’ Balbay’ın tahliye taleplerinin reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde belirtilen “makul sürenin aşılmasının” sözleşmeye aykırılık oluşturduğu savunulan dilekçeye, şöyle devam edildi: “Her itirazımızın hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle reddedilmesi bir iç hukuk yolu olan itiraz usulünü işlevsiz kılarak hiçbir fayda sağlamamaktadır. Tüm bu itirazımıza karşı verilen itirazın reddi kararlarına karşı başvurabilecek başka bir iç hukuk yolu bulunmamaktadır. Bu durumda başvurabileceğimiz bütün iç hukuk yolları tükenmiştir.” Dilekçede, Balbay’ın 24 kitabı olan, yegâne amacı habere ulaşmak olan bir gazeteci olduğunun altı çizilerek “haber kaynaklarından aldığı bilgi ve belgeler nedeniyle kendisine suç isnat edilemeyeceği” belirtildi. Balbay’ın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu yargılandığı ve AİHS’nin 10. maddesi ile güvence altına alınan “ifade özgürlüğünü ihlal ettiği” vurgulanan dilekçede, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5, 6 ve 10’uncu maddelerinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tazminata hükmedilmesi” istendi. ‘Savunma hakkı kısıtlandı’ Dilekçede, bütün bu aşamalarda soruşturmada kısıtlama kararı olduğu gerekçesiyle gerek kendilerine, gerekse müvekkillerine, Balbay’ın ifade tutanaklarının, arama kararlarının ve aramalarda el konulan bilgisayar kayıtlarının bir örneğinin de CMK’ye aykırı şekilde verilmediğine dikkat çeken avukatlar, “savunma hakkımız kısıtlanmıştır” dediler. İddianamenin 8 Mart 2009’da mahkeme tarafından kabul edildiği anlatılan dilekçede, şu ifadeler yer aldı: “Müvekkilimizin hukuka aykırı olarak çekilmiş görüntülerine ve kitaplarında kullandığı birtakım belgelere, gazeteci olan müvekkilimizin bilgisayarından sildiği ancak kimi teknolojik imkânlar kullanılarak geri getirildiği ifade edilen dijital verilere, bir gazeteci olarak görevi gereği dönemin cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bazı kişilerle yaptığı içeriklerinde hiçbir suç unsuru bulunmayan telefon görüşmelerine, üçüncü kişilerin aralarında yaptığı ve hatta kimisinde müvekilimizin adının dahi hiç geçme 28 MART’A ERTELEND SİLİVRİ DAVALARI CANLI YAYIMLANSIN ALİCAN ULUDAĞ Albay Köylü’ye tahliye kararı İkinci Ergenekon davasında 25 aydır tutuklu bulunan Albay Cengiz Köylü’nün tahliyesine karar verildi. Karargâh evleriİP yapılanması ile suçlanan Albay Cengiz Köylü, Balyoz Harekât Planı davasından tutuklu bulunduğu için cezaevinde kalacak. Köylü hakkında yurtdışına çıkış yasağı konuldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, Mustafa Balbay ile birlikte toplam 20 sanığın tahliyesi yönünde oy kullandı. Ancak ikiye bir oyçokluğuyla sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Duruşma 28 Mart gününe ertelendi. Odatv’deki tutuklamalara itiraz İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında 14 Şubat’ta gözaltına alınan Odatv’nin sahibi gazeteci Soner Yalçın, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun tutukluluğuna itiraz edildi. Tutuklu gazetecilerin avukatı Feza Yalçın’ın, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dün sunduğu itiraz dilekçesinde, hiçbir somut delile dayanmayan tutuklama kararının, tamamen gazetecilik faaliyetleri için hazırlanmış haberler nedeniyle verildiğini savundu. ANKARA Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda tutuklanan askerlerin ailelerinin oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu, Silivri Cezaevi’nde görülen davaların TRT veya bir televizyon kanalından canlı yayımlanması için ülke genelinde imza kampanyası başlattı. Vardiya Bizde Platformu Sözcüsü Rengin Gürdeniz, toplanan dilekçelerin avukatlar yoluyla Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı’na teslim edileceğini kaydetti. Kampanyayla ilgili bazı sivil toplum örgütleriyle birlikte çalış tıklarını söyleyen Gürdeniz, bu konuda Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve DSP’nin kendilerine destek verdiğini kaydetti. İmza kampanyasına katılmak isteyenlerin bu örgütler yoluyla kendilerine ulaşabileceklerini aktaran Vardiya Bizde Platformu Sözcüsü Rengin Gürdeniz, platformun [email protected] adlı eposta adresi üzerinden de dileyenlerle iletişime geçebileceklerini kaydetti. Gürdeniz, bu adrese mesaj atıp dilekçe isteyenlere dilekçe örneğini gönderebileceklerini belirtti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle