18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 26 ŞUBAT 2011 CUMARTES 4 Necati Doğru ile zaman zaman birlikte çalıştık. Bir anımızı hiç unutmam. Bundan dört beş yıl kadar önce, şu anda 92 yaşında olan emekli tarih öğretmeni annemle öğle yemeği için Beyoğlu’ndaki “Lades”e gitmiştik. Bir masa seçip oturduk. Başta fark etmemişim, meğer yanımızdaki masada Necati Doğru oturuyormuş. Annem gördü tanıdı ve sonra hiç unutmadığım şu sözleri söyledi: Bu Necati Doğru, ismiyle müsemma, adı gibi doğru biri. Beni onunla tanıştır, yazılarını hep okurum. Bir gazeteci, daha büyük hangi ödülü alabilirdi ki? Gerçekten de eskilerin ismiyle müsemma dedikleri türden bir adamdır Necati Doğru, lafını hedeften, gözünü budaktan sakınmaz. Doğruyu, dosdoğru hedefe yönelip yazar. Herkesin dikkatlerinin Arap âlemine yoğunlaştığı, Çinlilerin 12 bin kişiyi gürültü yapmadan tahliye ettikleri sırada, 3 bin kişinin tahliyesinden büyük böbürlenme payı çıkarmaya çalıştığımız ve elin herifinin “Türkler kadar bile olamadık” diyen, küçümseme yollu yazılarını iftiharla manşetlere çektiğimiz bir sırada, bizim bu Necati Doğru 24 Şubat Perşembe günkü köşesinde “Kaddafi de Mübarek de, TEKEL’i böyle satamazdı!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Biliyorsunuz AKP iktidarı TEKEL’in içki bölümünü yerli bir şirkete 292 milyon dolara satmıştı. Bu 292 milyon doların içine TEKEL’in 17 fabrikası, depolarındaki 150 milyon dolarlık hammadde ve satışa hazır içki stoku da dahildi. TEKEL’i alan yerli firma iki yıl bekledikten ve aldığının üzerine bir tek çivi çakmadan, bir kuruş yatırım eklemeden bir Amerikan firmasına 810 milyon dolara sattı. Son olarak bu hafta başında Amerikan firması da, İngiliz viskici kuruluşuna aynı şirketi 2.1 milyar dolara sattı. Bizim TEKEL’in yalnızca içki bölümünün piyasa değeri şu anda 2.1 milyar dolar. AKP’nin bunu bizim elimizden çıkarma fiyatı ise bunun hemen hemen onda biri. Necati Doğru yazısında, bütün bunları dile getiriyor ve Kaddafi de Mübarek de TEKEL’i böyle satamazdı diyor. Dikkat buyurunuz, Kaddafi ve Mübarek haksız servet edinmediler, Kaddafi ve Mübarek diktatör değil, demokrattır demiyor. Yalnızca kendi ülkelerinin ulusal servetlerini böylesine kolay yabancıya peşkeş çekemezlerdi, böylesine kolay yabancılaştırma yaptıramazlardı diyor. Siz bu görüşü fazla keskin buluyorsanız bir diyeceğim yok, bir soracağım var: Kaddafi demokrat olmayan Libya’nın ulusal servetini böylesine kolay ele peşkeş çeker miydi? Bu soruyu yanıtladıktan sonra şunu da düşünün: Türkiye nasıl oluyor da bu kadar ele güne peşkeş çekiyor servetini? Sonra da köprüyü sattırmam deyip prim yapan Necdet Calp’i düşünüp şunu yanıtlayın: Calp’ten bu Özal ve Soros çocukları zihniyetine nasıl geldik? Arap dünyasının bu olaylardan sonra nasıl evrileceği, küreselleşmeye nasıl eklemleneceği her [email protected] Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE ‘Doğru’ Söze Ne Denir? kesin merak konusu. Kimileri şu soruyu soruyor: Mısır, Türkiye modeli bir demokrasi olur mu? Basın özgürlüğünün çiğnendiği, bağımsız yargının ayaklar altına alındığı, demokrasilerde insanları sütçünün uyandırdığı saatte polisin gözaltına aldığı Türkiye bir demokrasi değil. Demokrasi olup olmaması kimsenin umurunda da değil. Ilımlı İslamı Batı, demokrasiyle bağdaştığı için değil, TEKEL örneğinde görüldüğü gibi kendi servetini rahatça ele peşkeş çekip; yabancılaştırdığı için seviyor. Necati Doğru’nun teşhisi doğru. Kaddafi de, bu kadar kolay babalar gibi satmaz, satamaz ülkesinin ulusal servetini. Her ikisi de diktatör olan, her ikisinin de devrilmesi temenniye şayan Mübarek ve Kaddafi’den sonra bakalım ülkelerinde kimler işbaşına gelecekler? Bakalım onlar, bunların yapamadıkları bizdeki TEKEL benzeri satışları rahatça yapabilecekler mi? Sakın bu soruyu kimler ne zaman soracaklar diye boşuna beklemeyin! Onu siz sorun! Çünkü elin keferesi bu hinoğluhin soruyu öyle değil, şöyle sorar: Bakalım bu ülkeler de Türkiye tipi bir demokrasiye geçebilecekler mi? Prof. İnönü anıldı Türk akademi ve siyaset dünyasına büyük katkıları bulunan Prof. Dr. Erdal İnönü ölümünün dördüncü yılı nedeniyle İstanbul Kültür Üniversitesi’nde “Erdal İnönü Günü” etkinliği ile anıldı. Etkinlikte AP emekli üyesi Dr. Richard Balfe, İnönü’nün Türkiye’ye bilimsel ve zihinsel katkılarda bulunduğunu belirterek “İnönü, Türk vatanseveri, bilim adamı ve centilmen bir insandı” dedi. İKÜ Rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer de 9 Mart günü düzenleyecekleri törenle, mimarlık dünyasının duayen isimlerinden Prof. Dr. Doğan Kuban’a Onursal Doktora Ünvanı vereceklerini söyledi. Etkinlikte İnönü’nün yaşamını anlatan kısa film gösterimi ile Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı sanatçılarının klasik müzik dinletisi de sunuldu. Konuşmaların ardından Prof. Dr. Koçer, Dr. Richard Balfe’ye plaket verdi. ŞEH T 7 ASKER N DAVASI Zeki Es’ten tanıklara ilginç selam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri Çukurca’da Hantepe bölgesinden operasyona giden birliğin geçişi sırasında mayın patlaması sırasında 7 askerin şehit olmasıyla ilgili görülen davada, tanıklar dinlendikçe olayın perde arkası netleşmeye başladı. Tanıklardan patlamaya maruz kalan 8. Komando Birliği’nden Uzman Çavuş Mahir Aktaş, operasyon akşamı son anda planın değiştirildiğini ve dere yatağından giden öndeki 1. komando taburunun istikametini izlediklerini söyledi. Aktaş, kendilerine dere yatağındaki mayınların yerlerinin tam olarak gösterilmediğini de savundu. Mayın davasının 5. duruşması dün yapıldı. Önceki duruşmada tahliye edilen Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Zeki Es de hazır bulundu. Tanıklardan Yüzbaşı Zafer Güvercin, olay günü Binbaşı Hakan Alaçam’ın emri üzerine birliklerin mayınlı sahalara girmemeleri için Uzman Çavuş Nizamettin Ekentop’u görevlendirdiğini anlattı. Şehit babası Halil Demirci, “Gürbüz Kaya ile Zeki Es’in idamını istiyorum” dedi. Mahkemeye verilen arada Tuğgeneral Es’in, tanıkların bulunduğu odanın önünden geçerken, kapıyı açarak “Merhaba arkadaşlar. Daha sonra, ifadelerinizden sonra görüşürüz” demesi dikkat çekti. ‘Gözlerini kan bürümüş’ Es de Hantepe mevzilerinin 30 metre aşağısından bakıldığında bile dere yatağındaki mayınların görülemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine şehit babası Nail Çelik, “Sanık 30 metre bunu görmediğini söylemektedir. Çünkü gözlerini kan bürümüştür” dedi. ÖZERKL K TARTIŞMASI ‘Bunlar CHP raporu değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı konusunda “Şu aşamada bunlar öneri, CHP raporu değil. Kendi aramızda konuşmadık, süzgecimizden geçmedi. CHP’nin anlayışı nisan ayında ortaya konacak” dedi. Oran, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın Van toplantısında çekincesiz benimsendiği haberiyle ilgili, “Özellikle anadilde eğitim, öğretim ve yerel yönetimlerde özerklikle ilgili bize birçok rapor sunuldu. Kürt politikası, Güneydoğu Anadolu politikası çerçevesinde sunulan bu raporları değerlendirme sürecine aldık” diye konuştu. Van’da bu konunun çok ciddi gündeme gelmediğini ifade eden Oran,“Şu aşamada, CHP özerklik şartına onay verdi, yaklaşımı doğru değil. Önümde böyle 50 tane dosya var. Van çalışması da belki 60. rapor olacak. O da CHP’yi bire bir bağlayacak bir rapor olmayacak” dedi. Umut Oran, “Özerklik şartına nasıl bakıyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi: “Öneriyi dikkate alıyoruz, önemsiyoruz ama bizim raporumuz değil.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle