Katalog

26 ŞUBAT 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Aynı adrese 16. operasyon İstanbul Haber Servisi Küçükçekmece’de Florya Gültepe Mahallesi Şehit Özcan Demirci Caddesi üzerinde bulunan iş merkezindeki bir dernek binasına düzenlenen 16. baskında polis, 25’i kadın 60 kişiyi gözaltına aldı. Kumarhanede yapılan aramada 20 bin oyun pulu ile 150 deste oyun kâğıdı ele geçirildi. 3 Öldürülen Semiha Karadağlı’nın başvurularından yalnızca biri savcılığa yansırken diğer iki şikâyet kocasının “özür dilemesi” ve “aynı evi paylaştıkları” gerekçesiyle eşler barıştırılarak sonlandırılmış. 3 kez şikâyetçi olmuş ama... ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Yüreğir ilçesi Kışla Mahallesi’ndeki evlerinde, şiddet gördüğünü gerekçe göstererek boşanmak istediği eşi tarafından av tüfeğiyle öldürülen Semiha Karadağlı (51) toprağa verilirken ölümde polisin ihmali de ortaya çıktı. Kadının polise üç kez başvurarak eşinden şiddet gördüğü için şikâyetçi olduğu belirlendi. Davanın ilk duruşmasının ise 1 Mart Salı günü yapılacağı öğrenildi. Komşuları Semiha Karadağlı’nın evden ayrılma kararı aldığı, bu nedenle de başka bir ev kiraladığı cinayetin yaşandığı gün de giysileri ve kendisine ait eşyaları topladığını söyledi. Süleyman Karadağlı (51), haberi olmadan boşanma dilekçesi veren karısını çocuklarının gözü önünde av tüfeğiyle 3 el ateş ederek öldürmüştü. (AA) AYDINLANMA EMRE KONGAR Neofaşizm Dünyayı, İslam Âlemini ve Türkiye’yi Tehdit Ederken… Sevgili okurlarım, son kitabım “İçimizdeki Zalim” üzerinde çalışırken pek çok kaynak taradım. “Yeni Dünya Düzeni” veya “Küreselleşme” sürecinde, üç dönüm noktasının yazarları etkilediği anlaşılıyor. Birinci dönüm noktası 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ve onu izleyen, özellikle Doğu Avrupa’da, Balkanlar’da ortaya çıkan yeni devletler, yeni oluşumlar. İkinci dönüm noktası 11 Eylül 2001’de El Kaide’nin Amerika’daki İkiz Kulelere yaptığı saldırı; ve bunun ardından hem yaygınlaşan radikal, siyasal, dogmatik İslami terör tehdidi, hem de ABD’nin Irak’ı işgali. Üçüncü dönüm noktası ise 2008 dünya ekonomik krizi. Bu üç dönüm noktası kimi zaman birbirini izleyen ve pekiştiren, kimi zaman da diyalektik olarak ters yönde etkiler doğuran birtakım yeni süreçleri gündeme getirdi. Bunların en önemlilerinden biri “neofaşizm”. Dünyadaki neofaşizm tehlikesine dikkat çeken en önemli yazarlardan biri de Columbia Üniversitesi tarih profesörlerinden Robert O. Paxton. “The Anatomy of Fascism” adlı kitabında (Vintage Books, 2005) klasik faşizmi farklı bir görüş açısıyla inceleyen Paxton, Almanya gibi uygar bir toplumun, efsaneler, semboller ve duygu sömürüsüyle, nasıl ilkel bir devlete dönüştüğünü yeni yaklaşımlarla açıklıyor. Kitabın “Faşizm Hâlâ Olanaklı mıdır” bölümünde, neofaşizmin ortaya çıkışını haber veren olayları özet olarak şöyle sıralıyor: “Balkanlar’daki etnik temizlik… Komünizm sonrası Doğu Avrupa’da aşırı milliyetçiliğin keskinleşmesi… İngiltere, Almanya, İskandinavya ve İtalya’da göçmenlere karşı ‘dazlak’ şiddetinin artması… Neofaşist bir partinin 1994’te Silvio Berlusconi hükümetine katılması… Nazilerle işbirliği yapan Jörg Heider’in Şubat 2000’de Avusturya hükümetine girmesi… Fransız sağının lideri JeanMarie Le Pen’in, 2002 Mayıs’ında Fransız başkanlık seçimlerinin birinci turunda şaşırtıcı biçimde ikinci sıraya yükselmesi… Aynı ay, Hollanda’da göç karşıtı Pym Fortuyn’un şimşek gibi yükselişi… Son olarak bütün dünyadaki radikal sağcı grupların yükselişi ve bu yükselişin aşırı sağcı eylem ve söylemleri canlandırışı.” (s.173). Tabii yazar Avrupa üzerinde odaklandığı için, Ortadoğu ülkeleri ve İran, gözlem alanı dışında kalmış. Paxton, popüler Amerikan faşizminin, dinci, siyah karşıtı ve 11 Eylül 2001’den beri antiİslam olduğunu söylüyor. Batı Avrupa’da seküler ve antiSemitik olmaktan çok antiİslamcı olduğuna işaret ediyor. Rusya ve Doğu Avrupa’da da, dinci, antiSemitik, Slav milliyetçiliğine dayalı ve Batı karşıtı olduğunu açıklıyor. Neofaşizmin (yeni faşizmin) gamalı haç yerine, geniş kitlelerin daha güncel ve yerel olan simgelerini kullandığını söylüyor. (s.174). Dünyaya özellikle de değişim rüzgârlarının artık bir fırtınaya dönüştüğü bölgelere baktığımızda bu fırtınanın “demokrasileri”, ve “insan haklarını” tehdit ettiğini görmemek olanaksız. Batı ve Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkaslar’da bu fırtına neofaşizmi yayarken, onlardan farklı özellikler taşıyan İslam dünyasında ise bambaşka biçimdeki süreçleri tetikliyor: Batı’nın bir parçası olan bölgelerde halk hareketlerinden kaynaklanan bu neofaşistik oluşumlar, İslam dünyasında halkların demokrasi talepleri biçiminde ortaya çıkıyor fakat nereye doğru gelişeceği henüz tam bilinemiyor: Bir yandan otoriter yöneticilerin direnişleri ve baskıları artarken, öte yandan reform hareketleri gündeme geliyor. Halkların henüz tam biçimlenmemiş ve örgütlenmemiş demokrasi taleplerinin ise, demokratik süreçlere mi, yoksa İran örneğinde olduğu gibi otoriterlikten totaliterliğe doğru bir gidişe mi yol açacağı daha belli değil. Jeopolitik açıdan bütün bu oluşumların göbeğinde yer alan ülkemizdeki değişmelerin yönü ise çok daha karmaşık: Demokrasimiz gelişiyor ve derinleşiyor mu, yoksa “İleri Demokrasi” adı verilen yeni bir isim ve simge ile neofaşizme doğru mu yol alıyor? Bu gidiş bir kader değil! Bizlerin etkileyeceği bir süreç. Her zamankinden daha bilinçli ve aktif bir biçimde demokrasiye ve insan haklarına sahip çıkmamız gerek. Söylemlere değil, eylemlere bakmamız önemli: Bireyler, örgütler, medya, yargı ve bütün anayasal kurumlar daha özgür, daha bağımsız ve daha demokratik bir çizgide mi gelişiyor, yoksa daha sınırlı ve kısıtlı, daha denetimli, izlenen, kaydedilen ve baskıyla yönlendirilen bir topluma doğru mu gidiyoruz? Bu soru hem Türkiye, hem İslam dünyası hem de bütün dünya için geçerli! ekongar@cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org Yurtta iki kaza: Dokuz ölü Yurt Haberleri Servisi Atinaİstanbul seferini yapan yolcu otobüsü TekirdağMalkara yolunda dün buzlanma nedeniyle şarampole yuvarlandı. Otobüste Yaşar Demirel (38) ile Yunan yolcular Fofo Muakidis (42), Sofia Mariyadi (45), Minos Solakidis (41) ve Arkadras Musidis (46) öldü. Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde de TIR’ın bir otomobile çarpması sonucu köy imamı olan otomobil sürücüsü Mustafa Aslan ile 4 kişi yaşamını yitirdi. Yarın sona erecek kongrede mikrofon geleceğin büyüklerindeydi ‘Kötü yola düşmesin diye...’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Bahçelievler’de 23 Ağustos 2010’da sevgilisi Gülbeyaz Aslan’ı boğazını keserek öldüren Ferdi Sevim’e (24) ağırlaştırılmış müebbet istemiyle dava açıldı. Sevim, duruşmada “Kıskançlık nedeniyle kavga ettik. Kötü yola gideceğini düşündüm. Kendimi kaybedip onu öldürdüm. Kötü yola düşmesini istemedim” dedi. Haklarını istediler FİGEN ATALAY Kadına şiddet dinmiyor GAZİANTEP/AMASYA (Cumhuriyet) Gaziantep’te Talat M. (51), boşanmak isteyen eşi Hatice (42) ile 6 ve 12 yaşındaki kız çocuklarını bıçakla rehin aldı. Polisin girişimiyle Hatice M. hafif yaralı olarak kızlarıyla birlikte kurtarıldı. Talat M. gözaltına alındı. Amasya’nın Merzifon ilçesinde de boşanmak isteyen eşinin avukatı C.D’nin bürosunu balta ile basan Mehmet S. tutuklandı. ÇÜ’de rüşvet operasyonu ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi’nde yakıt ihalesine fesat karıştırdığı, personelden bazılarına rüşvet, araçlara da kalitesiz yakıt vererek devleti 3.5 milyon lira zarara uğrattığı ileri sürülen çete çökertildi. aralarında üniversitede görevli müdür ve şeflerin de bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı. 1. Türkiye Çocuk Hakları Kongresi’nde konuşan çocuklar, büyüklerden kendilerini ciddiye almalarını istediler. Eşit haklarla büyümeyi, hak ettikleri eğitimi, istismar edilmemeyi isteyen çocuklar, “Barış dolu bir dünyada yaşamak istiyoruz” dediler. Çocuk Vakfı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile İstanbul Üniversitesi işbirliğinde, Haliç Kongre Merkezi’nde başlayan Kongre’nin açılış konuşmasını yapan Kongre Sözcüsü 11 yaşındaki Ümmühan Zeynep Bilgili, “Hiçbir çocuğun çalıştırılamayacağı bu gökyüzünün altında bir kez daha yankılanacak” dedi. Kongrenin diğer sözcüsü görme engelli Fatih Bayar da (15) “Birçok çocuk, haklarından haberdar değil ve yaşamsal olarak güç koşullarda bulunuyor. Gerektiği ve hak ettiği bir eğitimi alamıyor”diye konuştu. ‘Kriz değil doktor öldürecek’ İstanbul Haber Servisi Türk Kardiyoloji Derneği, kardiyoloji ana bilim dalı uzmanlık eğitim süresinin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi üzerine Sağlık Bakanlığı’na yaptığı başvurulardan sonuç alamayınca kararın iptali için Danıştay’a dava açtı. Dernek avukatı Hüseyin Karataş, “İnsanlar kalp krizinden değil, doktorların bilgisizliğinden ölebilir. Eğitim süresinin kısaltılması uzmanlık diplomalarının yurtdışında kabul edilmemesine yol açacak” dedi. ‘KASIMPAŞA S N R ’ Mehmet Ali Şahin, Mardin Çocuk Ko rosu üyeleri ile fotoğraf çektirdi. Fotoğraf çekimlerinin uzamasından dolayı korodan bir çocuğun sıkılması ve oflayarak tepki göstermesi üzerine Şahin, “Kasımpaşa sınırlarındayız ya o yüzdendir bu hali” diye espri yaptı. (VEDAT ARIK) ‘Çocuklarımız öldürülüyor’ İstanbul Haber Servisi “Bir Göz de Sen Ol İnisiyatifi”, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da öldürülen Kürt çocuklarına dikkat çekmek için Çocuk Hakları Kongresi salonu önünde öldürülen çocukların isimlerinin yazılı olduğu beyaz önlükleri giyerek bildiri dağıttı. İnisiyatif üyeleri kongre için salona giren Meclis Başkanı Şahin’e de bildiri verdi. Bildiride “Çocuklarımız öldürülüyor. Yakalanan yok, yargılanan yok, hesap veren yok. Çocuklarımız sadece toprağa değil utancın sessizliğine de gömülüyor” ifadelerine yer verildi. ‘Performans ölüm getirir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanlığı’nın “performans uygulaması”nı tıp fakültelerine yaygınlaştırma girişimi Ankara’daki üniversite hastanelerindeki asistanların tepkisine yol açtı. Uzman hekim eğitimi alan doktorlar, 1970’li yıllardan bu yana ilk eylemlerini gerçekleştirerek bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Hacettepe Üniversitesi’nden Sağlık Bakanlığı’na yürüyen doktorlar, sistemin tedaviyi değil, hasta sayısını öne çıkardığını, ağır hastalıkları göz ardı ettiğini vurguladı. Doktorlar, “Performans sisteminin sağlık değil ölüm getireceği” mesajını verdi. C MY B C MY B