18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 26 ŞUBAT 2011 CUMARTES [email protected] 14 KÜLTÜR Hüseyin Çağlayan’ın ‘Yakınlık Sensörleri’ başlıklı sergisi açıldı Erener’den ‘Üzgünüm Leyla’ SİBEL ÇORBACIOĞLU ‘Üzgünüm Leyla / I am Sad Leyla’ “Bahtımın yıldızı sanmıştım seni, Sensiz karanlıktır her günüm Leyla, Ayrılık Mecnun’a döndürdü beni, Dertliyim yürekten üzgünüm Leyla”. Sanatçı ve moda tasarımcısı Hüseyin Çağlayan’ın “Yakınlık Sensörleri / Proximity Sensors” başlıklı sergisinin önceki günkü Galerist’teki açılışında hemen herkesin bildiği bu türküye, berrak bir ses Sertab Erener eşlik ediyordu. Erener’in içinde yer aldığı ‘Üzgünüm Leyla / I am Sad Leyla’ başlıklı enstalasyonun yanı sıra, Çağlayan’ın son dönemde ürettiği heykel, video ve ses enstalasyonlarından oluşan sergiye, çalışmaların ilk dünya gösterimi olması nedeniyle ilgi çok yoğundu. Son dakikalara kadar giriş çıkışın hiç kesilmediği açılışa katılan isimler arasında İstanbul Modern’in Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu, Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, Gülse Birsel, Nil Karaibrahimgil ve Mahsun Kırmızıgül gibi tanınmış isimler de vardı. Sergide bir Osmanlı orkestrasıyla beraber söylediği “Üzgünüm Leyla” türküsünün performansı yer alan Erener ise konseri olması nedeniyle açılışa sonlara doğru yetişebildi. Sergiyi Çağlayan ile birlikte gezen Erener, “Sergide olağanüstü bir iş çıkartılmış. Hüseyin Çağlayan’ın işlerini bütün dünya beğeniyor. Beni de böyle bir çalışmada malzeme olarak kullanması çok özel bir şey” dedi. “Yakınlık Sensörleri / Proximity Sensors” sergisi 26 Mart’a kadar Galerist Galatasaray’da görülebilir. Oryantalizm ve klişeler Kültür Servisi Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA), AICA Türkiye (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri DerneğiTürkiye) ve Notre Dame de Sion Lisesi tarafından 23 ve 24 Şubat tarihlerinde düzenlenen “Oryantalizmin Panzehiri” sempozyumu, “Mimari ve Şehir Estetiği”, “Edebiyat ve Güncel Sanat” ana başlıklarını taşıyordu. İki gün süren sempozyuma Zeynep Çelik, Zeki Coşkun, İpek Duben, İnci Eviner, Genco Gülan, Nedim Gürsel, Gülsün Karamustafa, Timour Muhidine, Kenize Murad, Silvia Naef, Burcu Pelvanoğlu, IFEA Başkanı Nora Şeni ve CNRS Araştırma Müdürü Mercedes Volait katıldı. Genco Gülan ve Gülsün Karamustafa’nın oryantalist bakışın işlerinde nasıl ifade bulduğunu gösteren çalışmalarından oluşan bir sergi de sempozyuma eşlik etti. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Hervé Magro, toplumsal, kültürel ve siyasal açıdan Arapların dile getirdiği Türk modeli ile kendilerinin algıladıkları Türk modeli arasında farklılıklar olduğunun altını çizdi. Konuşmacılar ise sempozyumda Batı’da ve Doğu’da modernite ile oryantalizmin kesiştiği noktalarda ortaya çıkan mimari ve sanatsal ürünlerden örnekler vererek bunlar arasındaki benzerlik ve farklılara dikkat çektiler. Şeni, Tarihi Yarımada’da yapılan restorasyon ve kentsel dönüşüm projelerinin gerçek değeri olan şeyleri yok ederek yeni bir ideolojinin, “Yeni Osmanlıcılık”ın estetiğinin yaratılmaya çalışıldığını vurguladı. Zeynep Çelik ise Akdeniz kentlerinden verdiği örneklerde mimarlıkla ideoloji arasındaki ilişkiye dikkat çekerek Osmanlı’nın modern mimarisindeki oryantalizm yorumlarında İslam mimarisine daha çok şablon şeklinde yaklaşan Fransızlar gibi değil, bölgesellik gözettiğini, çevreye göndermeler yaptığını söyledi. Gazeteciyazar Kenize Murad ise romanlarında Batı’nın yüksekten bakan Nora Şeni ‘Oryantalizmin Panzehiri’ başlıklı sempozyumda ‘oryantalizm’ kavramını tersyüz ederek konuklarıyla sorguladı ‘En büyük Şarkiyatçılar Şarklıların kendisi’ “Oryantalizmin Panzehiri”, Fransız Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Nora Şeni’nin Edward Said’den miras “oryantalizm” kavramını ve içeriğini tersyüz ederek bu klişeyi sorgulamak için oluşturduğu bir başlık. Şeni, Said’in 19. yüzyılda yaygınlaşan oryantalizmin bilimsel anlamda önemli bir işlevi yerine getirdiğini gözden kaçırdığını vurgulayarak o dönemde Batı’nın unutulmuş diller ve uygarlıklar üzerine kapsamlı araştırmalar ortaya koyduğunu belirtiyor. Şeni, sempozyumun çıkış noktasını ise şu sözlerle özetliyor: “Oryantalizmde bizi rahatsız eden ne ırkçılık, ne de ideoloji aslında. Batı Şark’ta ışığı, rengi, feminiteyi, insanlığı aradı. Üstelik bunun Avrupa’da kurumuş olduğunu söyleyip aradı, yani başlangıçta böyle iyimser bir jest vardı. Said’in gözden kaçırdığı ise Şark’ı bir renge, egzotizme, resimsel bir özelliğe indirgemesi. Peki, biz ‘Şarklılar’ olarak bunu yapıyor muyuz? Yanıt, tabii ki evet.” Sempozyum da bugünün yaratıcılarının oryantalizmi nasıl araçsallaştırdığı üzerine kurulu. Bugünün küresel dünyasında Batı’nın hâlâ bu klişeden beslendiğini “Sonuçta, Doğu’ya açılan dünya pazarı hâlâ bu oryantalist eserleri istiyor, çünkü hâlâ bu eserleri satabiliyor” sözleriyle açıklayan Şeni’nin bir önemli tespiti de bugün en büyük Şarkiyatçıların Şarklıların kendisi olduğu. “Çünkü ancak o tanınabiliyor” diyor. “Örneğin Kenize Murad,” diyor, “kitaplarını adları ve kapağıyla yaldızlı kâğıtlarla paketlediğini, ama aynı zamanda siyasi mesajlarını da ilettiğini söylüyor.” yer Loti” şiiri üzerinde durarak başladı. Zeki Coşkun ise Orhan Pamuk’un romanlarından örneklerle, gündelik hayatın şifrelerini çözmeye çalışan romanlarının önemine dikkat çekerek Pamuk’un “Doğu’nun Batı’sı, Batı’nın Doğu’su” olduğunu ileri sürdü. Sonuç olarak sempozyumda oryantalist klişeleri kullanmada sakınca olmadığı, ancak bunları kullanırken yeni söylemler oluşturmak gerektiğinin altı çizildi. Reha Erdem beş ödül, Seren Yüce (sağda) ise dört ödüle değer görüldü. Candan Erçetin İş Sanat’taydı Kültür Servisi Candan Erçetin, İş Sanat’ta, yedi ayrı dilde seslendirdiği şarkılarla unutulmaz bir konser verdi. Fransızca şarkıların ardından “Put the Blame on Me”, “Hit the Road Jack” gibi şarkılarla dinleyicileri okyanus ötesine götüren Erçetin, konserin üçüncü bölümünde Latin müziğinin dillerden düşmeyen parçalarını, son bölümde de Balkan şarkıları ve anonim türküleri seslendirdi. Konser sanatçının orijinali bir Yugoslav şarkısı olan “Sevdim Sevilmedim” adlı şarkısıyla sona erdi. Bis için sahneye geldiğinde önce sevilen şarkısı “Bahar”ı söyleyen sanatçı, daha sonra “Bu çatının altında bu şarkıyı söylemek yakışır” diyerek Atatürk’ün sevdiği “Vardar Ovası” ile seyircilere veda etti. ‘Kosmos’ ve ‘Çoğunluk’ ödülleri topladı SİYAD Ödülleri önceki akşam düzenlenen törenle sahiplerine verildi Kültür Servisi Bu yıl 43’üncüsü verilen Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Ödülleri’nde, Reha Erdem’in “Kosmos”u “En İyi Film” dahil beş dalda birden ödül alırken Seren Yüce’nin “Çoğunluk”u aday olduğu 10 dalın dördünden ödül aldı. Önceki gece Maslak TİM Show Center’da yapılan SİYAD Ödülleri töreninde “Kosmos” ve “Çoğunluk” ödülleri topladı. Şenay Gürler’in sunduğu törene Türk sinemasından birçok isim katıldı. Gece boyunca 13 dalda ödül kazanan yapıtlar açıklanırken “Onur Ödülleri” de Tuncel Kurtiz, Yusuf Kurçenli ve Cahit Berkay’a verildi. 2010’da Türkiye sinemalarında gösterime giren yabancı filmler arasında yapılan seçimde ise Michael Haneke’nin yönettiği “Beyaz Bant”, “En İyi Yabancı Film” ödülünü kazandı. “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” ödülü “Kosmos”un, “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü ise “Çoğunluk”taki rolüyle Bartu Küçükçağlayan’ın oldu. “Cahide Sonku En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ise “Prensesin Uykusu”ndaki rolüyle Sevinç Erbulak’a gitti. MÜZEY TBMM BAŞKANI ŞAH N AÇTI Nora Şeni tavrını modernizmin Batı’ya aitmiş gibi gösterilmesi anlayışını son kitabı “Begüm”den bölümler okuyarak açıkladı. Nedim Gürsel de eserlerinde oryantalizmi nasıl araçsallaştırdığını anlatan konuşmasına son romanında yer alan Nâzım’ın oryantalizm eleştirisi yaptığı “PiFilmde başrolleri Berrak Tüzünataç ve Engin Altan Düzyatan paylaşıyor. Tati filmleri Pera Müzesi’nde Kültür Servisi Pera Film, Fransız Kültür Merkezi işbirliğiyle 2 – 13 Mart tarihleri arasında Fransız yönetmen Jacques Tati’nin filmlerini gösteriyor. Komik durumları ve sakarlıkları ustalıkla masaya yatıran sinemacı ve aktör Jacques Tati birebir salon oyunları kurgulayarak durum komedisi sanatını yeni baştan yarattı. Aralarında “Dayım / Mon Oncle”, “Trafik / Traffic”, “Oyun Zamanı / Play Time”, “Bay Hulot’nun Tatili / Les Vacances de Monsieur Hulot”un da bulunduğu 6 kurmaca ve 3 kısa filmin yapılacağı gösterimler Pera Müzesi’nde gerçekleşecek. Tati, Venedik Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’ne layık görülen Şenlik ile ortaya koyduğu tekrara dayalı komedi formülünü, sesi temel bir güldürü unsuru olarak kullandığı sonraki uzun metrajlı filmlerinde işlemiştir. Tati, 5 Kasım 1982’de 74 yaşında yaşamını yitirdi. LER... D ĞER ÖDÜL En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Nihal Koldaş (Çoğunluk) En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Settar Tanrıöğen (Çoğunluk) Mahmut Tali Öngören En İyi Senaryo Ödülü: Seren Yüce (Çoğunluk) En İyi Görüntü Yönetimi: Florent Herry (Kosmos) En İyi Kurgu: Reha Erdem (Kosmos) En İyi Sanat Yönetimi: Ömer Atay (Kosmos) En İyi Müzik: Selim Demirdelen (Kavşak) En İyi Belgesel: Direnişçi (Yönetmen: Murat Utku) En İyi Kısa Film: Bisiklet (Yönetmen: Serhat Karaaslan) Ahmet Uluçay Umut Ödülü: Cahit Çeçen (Kahpe Devran adlı belgeseliyle) Sarayların gizli objeleri Kültür Servisi TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı Saray Koleksiyonları Müzesi dün Beşiktaş’ta TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin tarafından açıldı. Açılışa aralarında Profesör İlber Ortaylı’nın da bulunduğu çok sayıda müzeci katıldı. 19. yüzyılın yaşam biçimini ve saray ortamındaki gündelik hayatı toplumumuza anlatmak amacıyla dönemin özgün eserlerinin bir araya toplandığı ve 70 bin eserin, yaklaşık 43 binini barındıran müzede bulunan tüm eserler, Osmanlı sarayının dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiği bir dönemin özgün örneklerini içeriyor. İmparatorluk dönemine ait koleksiyon, yalnız Dolmabahçe Sarayı’nda değil, zamanında Osmanlı hanedanının kullanımında olan Aynalıkavak, Küçüksu, Ihlamur ve Maslak Kasırları ile Beylerbeyi ve Yıldız Sarayı’nda yaklaşık 70 yıllık sürede saraylıların kullandığı eser ve eşyaları kapsamaktadır. Müzede, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz, Sultan 5. Murad, Sultan 2. Abdülhamid, Sultan 5. Mehmed Reşad, Sultan 6. Mehmed Vahideddin ve Halife Abdülmecid Efendi dönemine ışık tutacak eserlerden oluşacak seçkin bir koleksiyon izleyicilerin beğenisine sunuluyor. ‘Bir Avuç Deniz’de aşk... Kültür Servisi Başrollerini Engin Altan Düzyatan ile Berrak Tüzünataç’ın paylaştığı “Bir Avuç Deniz” 11 Mart’ta izleyiciyle buluşuyor. Leyla Yılmaz’ın yazıp yönettiği film, “Sevgin için ne kadar ileri gidebilirsin?” sorusuyla, aşkın, tutkunun ve bağlılığın sınırlarını arıyor. Uzun yıllar Amerika’da okuyan ve bir şirketin Türkiye yöneticisi olmak üzere İstanbul’a dönen Mert’in (Düzyatan), iyi eğitimli ve tam bir hanımefendi olan kız arkadaşı Dilek (Zeynep Özder) ve deli dolu, hırçın Deniz (Tüzünataç) ile yaşadığı aşk hikâyesini anlatan filmde usta oyuncular Ayda Aksel ve Can Gürzap da rol alıyor. Çekimleri 120 kişilik bir ekiple 6 haftada Göcek, İstanbul ve Rodos’ta gerçekleştirilen filmin Tuluğ Tırpan tarafından bestelenen müzikleri; Prag’da, dünyaca ünlü Tadlow Stüdyoları’nda, Prag Senfoni Orkestrası tarafından seslendirildi. Filmde Pearl Jam grubunun “Indifference” şarkısının yanı sıra sürpriz birçok sanatçı da şarkılarıyla yer alıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle