24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Başkentin göbeğindeki zincir marketi basan polis, satıştaki içki şişelerini görünmez yere kaldırtıp saklattı İçki polisi 6 ay dayanamadı Ankara’daki zincir marketler henüz İçki Yönetmeliği konusunda yetkilendirilmemiş polis tarafından denetlendi ve yürürlüğe girmemiş bir yönetmelik maddesine dayanılarak “alkollü içeceklerin tezgâh altında, müşterilerin bakıp göremeyeceği şekilde” saklanması gerektiği yorumuyla Emek Tansaş mağazası da “denetim” görmağaza yöneticisi dü ve yöneticisi “Alkollü içecekleri tezgâh “uyarıldı”. altına al, görünmesin” diye uyarıldı. Ekonomi Servisi Türkiye Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (TAPDK) 7 Ocak’ta yayımladığı Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’in ilk uygulaması, yasada belirtilen 6 aylık sürenin dolmasını beklemeden başladı. TAPDK’den henüz yetki devri yapılmamasına rağmen, durumdan vazife çıkararak Ankara’nın göbeğindeki zincir marketleri “denetleyen” polis, tüm içki şişelerini yıllardır satıldığı reyonlardan kaldırtarak “görünmeyecek yerlere” ve “tezgâh altına” aldırdı. Mağazalarda tutulan tutanaklarda, “alkollü içeceklerin görülebilen raflarda olduğu ve kolaylıkla müşterilerin alabileceği vaziyette olduğunun tespit edildiği ve yöneticilerin bu tarihten itibaren alkollü içeceklerin tezgâh altında müşterilerin bakıp göremeyeceği hususunda uyarıldığı” belirtildi. 7 Ocak 2011’de yayımlanan ilgili yönetmelik kamuoyunda ciddi kaygılar yaratmış, ancak en yetkili ağızlardan olayın sadece bir düzenleme olduğu ve kimsenin yaşamına müdahale anlamı taşımadığı belirtilmişti. Yeni satış belgesi başvurusuyla ilgili hükümlerin 7 Nisan’da yürürlüğe gireceğini belirten yönetmeliğin geçici 3. maddesinde yönetmeliğin yayımından önce satış belgesi almış olan kişilerin uyum sürecini düzenliyor ve bu birimlere 6 ay süre veriyor. Yönetmelik gençlerin ve çocukların tütün ve içkiden korunması amacıyla da bazı düzenlemeler yapıyor. Örneğin, tütün mamullerinin “dışarıdan görünmeyen” ayrı bir bölmede, 18 yaşından küçüklerin doğrudan ulaşamaması için tedbir alınarak satılabileceğini hükme bağlıyor. Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında yüzde 5’ten fazla alkol içeren içkilerle, süpermarket, büfe ve bakkallarda hacmi 20 cl ve altındaki içkilerin satılamayacağını öngörüyor. Ancak polis tutanağında öğütlendiği gibi, “tezgâh altına” alınması ya da “gizlenmesi” gibi bir hüküm içermiyor. Pompa İstasyonları... Her şeye rağmen, bilgi kirliliği yaratma adına da olsa rejimi demokrasi olan ülkelerde, profesyonel gazetecilerin varlığı, gözlemleri ile olup bitenleri kavrama şansımız var... Sorun bilgi kirliliğinin, toplumların algılamalarında yarattığı çarpıklıklarda, çoğunluğun çıkarları adına örgütlü harekete geçilebilmesinde, demokrasi çarklarının işletilemez oluşunda... Profesyonel gazeteci arayışında, sınırlı koşullarda da olsa, demokrasinin geçerli olduğu zengin kuzey dünyasının medyasını, gazetecilerinin yorumlarını izleyebildiğimde; “İşte gerçekleri çok çarpıcı anlatan haberler, yorumlar..” dediğim, heyecanlandığım vurgulamalar, saptamalar, görseller fazlasıyla bol... Ne yazık ki söz konusu ülkelerde bile toplumsal bilincin, örgütsel reflekslerin insan eksenli; insan, emek, halklardan, haktan yana caydırıcı, güçlü olmasında medya gücünün olumlu etkisinden çok olumsuz etkileri belirleyici oluyor... Tamam, içinde olduğumuz İslam dünyası halklarının pusulasız da olsa çok haklı, çok insandan yana patlamasında, 21. yüzyılın medya teknolojisinin etkisini, gücünü yadsımak söz konusu olamaz. Kitleleri başkaldırıda kentten kente, ülkeden ülkeye harekete geçirmede ileri iletişim teknolojisinin etkin rolü ortada... Miatlarını doldurmuş diktatörlerin bir bölümünün olsun gidişlerine kaçınılmaz gözü ile bakılıyor. Ancak gelecek iktidarların oluşumunda, başkaldırıda öne çıkan insanca, 21. yüzyılda yaşama, işsizlikçaresizlikyağmavurgun, sömürü düzenlerinden kurtulma.. özlemlerinin ne kadarı ile olumlu yanıtlanabileceği kuşkulu... Irak işgali sürecinde bölge halklarının çıkarlarından yana işlev yaptığına önemli misyon yüklenen El Cezire’nin bu kez çok farklı roller üstlendiğine ilişkin spekülasyonlar var... Hiç ağızlardan düşürülmeyen insan hakları, demokrasi duyarlılığında, gelişmiş ülkelerin, zengin kuzey dünyasının göreceli güçlü, özgür medyalarının rolleri de çok tartışmalı... Batı medyasından etkin bir gazetede, etkin bir yorumcunun kendi siyasi iktidarlarının İslam coğrafyasına dönük çıkarcı yaklaşımlarını eleştirirken “Bugüne kadar bu ülkelere insansız kazançlı pompa istasyonları gözüyle bakıldı. İslam dünyasında ittifak yapılan diktatörlüklere çıkarlar adına çok etkin işbirliği, dayanışma yapılırken, bu ülkelerde yaşayan milyarların insan hakları ihlalleri, yoksullaşıp, çaresiz bırakılmaları görmezlikten gelindi..” vurgulaması yapılıyor olmasının, bu saatten sonra anlamı, işlevi ne? Dün baktım da İslam dünyasının halklarının sömürülmesinde siyaseten katkıda bulunmuş, en azından diktatörlüklerle ittifaklarında insan hakları, demokrasi ilkelerini yok saymış, çifte standart uygulamaktan sabıkalı siyasi iktidar odaklarından önemli bir sözcü, AB’de etkin güç Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin bu yazının konusu dışında kalan çok tartışmalı Türkiye gezisi resmi konuşmasında, İslam dünyası halklarının mağduriyetleri üzerinden söylemi ne kadar da doğru, çarpıcıydı... Ne anlamı var? Hele de dürüstlük testi sınavından geçer not alabilir mi? ABDAB, evrensel güç odaklarının, zengin kuzey dünyasının İslam dünyasındaki suç ortaklıkları, bugüne kadar diktatörlerle işbirliği yapmış olmakla sınırlı değil ki... Başkaldırıların yaşandığı günlerde, ağır insan hakları ihlalleri, işlenen insanlık suçlarına karşı seyirci kalma rolleri daha bir çarpıcı, incitici... Irak halkını yüzyıllar geriye sürükleyen, bataklığın, ırklar, mezhepler çatışmasının içinde çaresiz bırakan işgalin suç ortaklığındaki büyük yalanların, gerekçelerin bugünün medyasında özgür basın adına haber olması ne işe yarar? Daha geçen hafta, Irak işgaline gerekçe yapılan Saddam’ın nükleer silahlarının kocaman bir yalan olduğunu ortaya koyan medya haberini, büyük itirafı anımsayın. İşgale gerekçe yapılan Iraklı bilim adamı bile bile, ortada nükleer silah yokken yalan söylediğini, ancak bundan pişmanlık duymadığını, Saddam’ın gitmesi gerektiğine inandığını söyledi. Koskoca zengin kuzey dünyası, ABDAB güç odakları, bilim kurulları işte bu yalanı öne sürüp bilimsel, sözde tarafsız raporlar düzmüşler, işgali gerekçelendirmişlerdi... Yıllar sonra Vietnam sendromunu yaşamak, siyasi iktidar ile hesaplaşmak, Vietnam gerçeğini ortadan kaldırıyor mu? Bugün Irak işgali gerekçelerini sorgulamak, Irak bataklığı gerçeğini ortadan kaldırıyor mu? İslam dünyasındaki diktatörlerle işbirliği yapılamayacak noktalarda, ancak bu ülkelerin başkaldıran halklarına hak veriyor görünürken, yeni çıkar ittifaklarına uyumlu iktidarlar aramak ne kadarı ile insanca sınav vermek?.. İslam dünyasının halkları yok sayılıp, ülkelerine, ittifak yapılacak iktidarlarına insansız pompa istasyonları gözü ile bakıldığı, gerçek insan hakları, demokrasi, özgür basın.. ilkelerinin ayaklar altına alındığı düzen ne zaman sorgulanacak? Irk, din, cemaat, aşiret kıskacında yüzyıllarca geride biat kültüründe yaşamaya mahkum edilen halkları sorgulamak kolay. Sömüren zengin kuzey dünyasının sahte insan hakları, demokrasileri ile hesaplaşmak zor... [email protected] Sendikalı diye işten atılan işçiye bir darbe daha AHMET KURT OPEC’in petrol arzını güvenceye alacağı sözüne karşın istikrarsızlık endişelere neden oluyor Petrolde kâbus bitmiyor Avrupa için hayati öneme sahip Libya’da üretimin aksamasının ardından Suudiler devreye girerek üretimi arttırdı. Ancak ABD’nin tedarikçisi Cezayir’de yaşanabilecek sıkıntılar fiyatlara ilişkin kaygıyı çoğaltıyor. Ekonomi Servisi Libya’da yaşanan son gelişmeler petrol fiyatlarının 120 dolara dayanmasına neden oldu. Günlük üretimi ortalama 1.6 milyon varil olan Libya’daki olaylar sonrasında üretimin ne kadar durduğu henüz net olarak bilinmiyor. Ancak bazı kaynaklara göre yüzde 75’e varan oranda üretim kaybı meydana geldi. Suudi Arabaistan üretimi arttırdı ama ufukta başka sıkıntılar görünüyor. Libya’daki üretim kaybını telafi için dünyanın en büyük petrol rezervine sahip Suudi Arabistan harekete geçti. Suudi Arabistan üretimi günlük 9 milyon varilin üzerine çıkardı. Suudi Arabistan’ın fazladan üretim kapasitesi 4 milyon varil düzeyinde. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC’in fazla üretim kapasitesi de 5 milyon varil düzeyinde. Ancak Suudi Arabistan’ın bu hamlesinin petrolde ateşin sönmesine neden olmayabileceği belirtiliyor. Suudilerin hamlesine rağmen Brent petrolü halen 110 doların üzerinde seyrediyor. KOCAELİ DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası üyesi olduğu gerekçesiyle 35 işçinin işine son verilen DSC Otomotiv fabrikası önünde protesto gösterisi yapan işçilere polis müdahale etti. Sendika Şube Başkanı Hami Baltacı’nın da aralarında olduğu 6 kişi yaralanırken, bazı işçiler gözaltına alındı. Kocaeli’ne bağlı Aslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde DSC Otomotiv Koltuk Sistemleri Fabrikası’nda 35 işçi, Birleşik Metal İş Sendikası’na üye olduktan sonra “ekonomik krizi” gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı. Güney Koreli işveren, önceki gün işten çıkarılanların yerine dışarıdan bir grup işçiye işbaşı yaptırmak istedi. İşten çıkarılanların arkadaşları da servis araçlarının önünde durarak protesto gösterisi yaptı. Bunun üzerine polis, coplarla müdahale ederek işçileri dağıttı. İşçiler dün sabah yeniden fabrikada toplandı. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Birleşik Metalİş Başkanı Adnan Serdaroğlu, Nakliyatİş Genel Başkanı ve DİSK Örgütlenme Daire Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu da işçileri ziyaret etti. Çelebi, “İşveren işçiye devletin gücü ile zulüm ediyor. Buna dur diyecek bir devlet yetkilisi yok mu?” dedi. Libya yaşamsal önem taşıyor Libya’da ‘tatlı’ petrol denilen kaliteli petrol ürettiği için kaybolan üretimin, kapasite artışıyla telafi edilmesi zor gözüküyor. Çünkü Suudi Arabistan’ın fazla kapasitesinin çoğu daha az kaliteli petrolden oluşuyor. Avrupa ‘tatlı’ petrolü en çok Libya’dan alıyor. Avrupa’daki rafineriler üretimi bu petrole göre yapıyor. Petrol fiyatlarının istikrar kazanması için bir an önce Avrupa için hayati önem taşıyan Libya’da üretimin normale dönmesi gerekiyor. Petrol fiyatlarındaki asıl kâbus senaryosu ise Cezayir’le ilgili. Olaylar Cezayir’e sıçrar ve üretimde aksama olursa fiyatların 220 dolara kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Libya gibi ‘tatlı’ petrol üreten Cezayir’in önemi ABD’nin bölgedeki en büyük tedarikçilerinden biri olmasında yatıyor. Olayların Cezayir’e sıçraması, ABD’de de sıkıntıya neden olacak. Bu sıkıntı da fiyatların adeta uçuşa geçmesine yol açacak. Altın yedi haftanın zirvesini gördü Ortadoğu’daki siyasi karmaşa ve küresel ekonominin büyük bir petrol krizinden etkileneceği endişesi, güvenli liman olan altının onsunu, 1.417 dolarla son bir buçuk ayın en yükseğine çıkardı. Son günlerde sert şekilde yükselen petrolde de Suudi Arabistan’dan gelen açıklamayla hafif rahatlama yaşandı. Bu yükselişle altının onsu, ocaktaki 1.308 dolar seviyesine göre yüzde 8.4 değerlenmiş oldu. Ancak daha sonra gelen satış baskısıyla fiyatlar yeniden 1.400 civarına çekildi. Son günlerde, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin petrol arzını sekteye uğratacağı BENZİNE YENİ ZAM YOLDA MI? Açlık sınırı 890 TL Ekonomi Servisi Türkİş, şubatta dört kişilik bir aile için açlık sınırını 890 TL, yoksulluk sınırını ise 2 bin 898 TL olarak hesapladı. Dört kişilik bir ailenin “insan onuruna yaraşır bir geçim düzeyini sağlayabilmek için” yılbaşına göre yapması gereken aylık harcama tutarının 71 TL arttığını belirten Türkİş’e göre, ailenin sadece mutfak harcaması için yapması gereken harcama tutarı geçen yıla göre 22 TL arttı. Asgari ücrete yılbaşında 30 TL zam yapıldığı dikkate alındığında, asgari ücrete yapılan artışın üçte ikisinin mutfak harcamasındaki artışı ancak karşıladığına vurgu yapıldı. Ortadoğu’yu saran isyan ateşinin ve bunun da enflasyonu benzin fiyatlarını 4 liranın üzerine çıkarmasının ardından uzmanlar halka yukarı çekeceği yö‘yeni zamlara hazırlıklı olun’ uyarısı yanündeki endişeler, alpıyor. Uzmanlar uyarının gerekçesini de tın fiyatlarının yük14 kuruş olması gereken zammın 8 kuruşta selmesinde etkili oldu. kalması olarak gösteriyor. Yani dünya İngiliz HSBC banpetrol fiyatları gerilemezse kısa bir süre kasının kıymetli metal içerisinde aradaki 6 kuruşluk fark benzin analistlerinden James fiyatlarına yansıtılacak. Yeni zam bekSteel, “Altın fiyatları, lentisinin ikinci gerekçesi de hesabının 1979 İran Devrimi, petrol 106 dolarken yapılması. Oysa şu Sovyetler’in Afganisanda petrol 114 dolara ulaştı. Fiyattan’ı işgali ve Körfez lar gerilemezse yeni zam kaçınılmaz savaşlarının başladığı zaolacak. Öte yandan dün, motorimanlarda da yükseldi. Şu nin litre satış fiyatına 810 anda Kuzey Afrika ve Ortakuruş zam yapılırken, bendoğu’da baş gösteren siyasi bezinin fiyatı 1 kuruş lirsizlik piyasada risk algısını artdüşürüldü. tırdı” diye konuştu. Türkİş: Kısa çalışma ödeneği verilsin Türkİş Başkanı Kumlu, 25 bin çalışanın Libya’dan tahliyesi karşısında devletin “sosyal afet” önlemleri almasını istedi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu, Libya’dan çoğunluğunu işçilerin oluşturduğu 25 bin yurttaşın tahliyesinin “sosyal afet” olarak değerlendirilmesi ve bu kapsamda önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. Kumlu, işçilere en kısa zamanda belirli bir tutarın devlet tarafından ödenmesi, kısa çalışma ödeneğinin devreye sokulması, ikametgâh sorunlarını çözmek için TOKİ ile birlikte organizasyonlar yapılması ve işçilerin çocuklarının eğitimleri için Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerekli düzenlemeleri yapmasını istedi. Türkİş Başkanı Kumlu, “Libya’dan gelen işçilerimizin Türkiye’de sosyal güvenlik ve sağlık yardımları hizmetlerinden faydalanabilmeleri için de gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ödenmekte olan kısa çalışma ödeneği bu işçilerimiz için kısa vadeli bir önlem olarak düşünülebilir. Bu sağlandığı takdirde mağduriyet kısa bir dönem için olsa bile bir ölçüde giderilebilir. Ancak bireysel iş sözleşmesinden doğan hakların korunması mutlaka sağlanmalıdır ve bu da işverenlerin sorumluluğundadır. Bu konuda olabilecek haksızlıkların ve mağduriyetlerin giderilebilmesi için devlet denetim yetkisini etkin olarak kullanmalıdır” dedi. AKBANK; AVRUPA, ORTADOĞU VE AFRİKA’NIN EN İYİSİ Avrupa, Ortadoğu ve Afrika piyasalarının önde gelen finans dergilerinden EMEA Finance, 2010’da yaptığı başarılı dış borçlanma işlemleri sebebiyle Akbank’ı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde “Dış Borçlanmada En Başarılı Finansal Kuruluş”, Akbank’ın Ağustos 2010’da yaptığı 1 milyar Avro tutarındaki sendikasyon kredisini de “Bir Finansal Kuruluş Tarafından Alınan En İyi Kredi” olarak seçti. Ödüle ilişkin bir açıklama yapan Akbank Uluslararası Bankacılıktan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hülya Kefeli, “Ödüllerle, sendikasyon kredilerindeki lider konumumuz bir kez daha tescillendi” dedi. TESETTÜR MODASINA ABD İLGİSİ 3. Tesettür ve Tesettür Giyim Moda Fuarı 0306 Mart 2011’de, tesettür giyim ve tekstil ürünleri satan, toptancı ve mağaza sahiplerini ağırlayacak. Demos Fuarcılık Genel Müdürü Hüseyin Aslan, fuara en çok ziyaretçinin Amerika’dan ve Avrupa’dan geldiğini dile getirdi. Türkiye’de yapılan tesettür fuarının dünyada ilk ve tek olduğunu anlatan Aslan dünyada 1.5 milyar Müslüman yaşadığını, Müslüman nüfusunun 250 milyonun bile İslami şartlara göre giyindiği varsayılırsa Türk tekstil pazarından yaklaşık 10 kat daha büyük bir pazar olduğu görüleceği bilgisini de verdi. PRONET YÜZDE 60’LIK BÜYÜYECEK Güvenlik şirketi Pronet’in Üst Yönetisi Alex McNut, halen 75 bini aşkın abonesiyle tek başına Türkiye’deki elektronik güvenlik ve izleme sektörünün yüzde 50’sine sahip olduklarını belirterek, 2014 yılına kadar abone sayılarını 81 ilde toplam 310 bine çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Şirketin dört yılda 310 bin aboneye ulaşmayı hedeflediğini anlatan McNut, istihdam anlamında da sektöre öncülük etmek istediklerini anlattı. Bu yıl için yüzde 60’lık büyüme hedefleyen, abone sayısını 113 bine ulaştırmayı amaçlayan şirket, yıl sonuna kadar da 500’e yakın yeni istihdam yaratacak. Şirketin çalışanlarının yaş ortalaması 28. MERCEDES: TÜRKİYE DİNAMİK PAZAR Mercedes Benz Türk Hafif Ticari Araçlar Satış Genel Müdürü Tufan Akdeniz, “Mercedes Benz Türk’ün hafif ticari araçlardaki aylık satışını Yunanistan yıllık bazda gerçekleştiriyor. Ticaret ve pazar olarak baktığımızda Türkiye dinamik bir ülke...” dedi. Akdeniz, “hafif ticari araç satışlarında 2009’a göre, geçen yıl yüzde 30 büyüdük, Avrupa’da bu büyüme yok, 2010’un aralık ayı ivmesi aynen ocak ve şubatta da devam ediyor. 2011’de hafif ticari araçlardaki büyümemiz Mercedes Benz olarak yüzde 2030’un üzerinde olacak” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle