25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 ŞUBAT 2011 PAZARTES 6 HABERLER Yolsuzluğa kalkan Müfettişlerin Elazığ Belediyesi’yle ilgili savcılığa 6 ay önce sunduğu iki yolsuzluk raporu hakkındaki sorulara Adalet Bakanlığı ve Elazığ Başsavcılığı’ndan yanıt yok AYKUT KÜÇÜKKAYA BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI İç Düşman, Ordu, Demokrasi, Medya Otoriter, sürekli iktidar hırsı içinde olan büyük seçici liderlerin var olduğu bizim gibi ülkelerde, en büyük düşman içtedir! İktidarlar, iç düşmanla savaşır! (Zaten dışarıda sadece muhtemel düşmanlar vardır.) Türkiye gibi siyasi rejimlerde iktidarlar, kendilerini bir şekilde tehdit eden “iç düşman”a karşı “zırhlanır”lar ve savaşırlar.. Özellikle demokrasinin yerleşemediği ülkelerde, “savaş”, iktidarla “iç düşman” arasında geçer. Hele mutlaklaşmak isteyen iktidar güçleri, ülkeyi karpuz gibi böler, “iç düşmanı” durmadan baskılar. Fay kırıkları derinleşir. Ülke kamplaşır. Millet, aynı dili konuşmaz; birbirini yok etmek üzerine bir şiddet politikası, dili, eylemi gelişir! Bugün AKP + cemaat + besleme medya ve aydınları bir yanda.. Tasfiye edilecek muhalefet öte yanda ve Kürtler de üçüncü bir taraf olarak, “savaş cepheleri” durumundadır... Şüphesiz, bugünkü koşullar, Türkiye için yeni değildir! Geçmişi vardır, örneğin geçmişte bu iç düşman ve iç şiddetin bir yanıydı ordu! Bugün öte yanıdır! Bugünü geçmişten ayıran, şiddetin bütün muhalefete yönelmesidir ve tasfiye amaçlıdır! Tasfiyenin sadece orduyu hedef aldığını sanmayın, okun hedefinde başta CHP vardır! CHP’nin çevresinde “mıntıka temizliği”ni seyrediyoruz! CHP ile ordunun, hiç ilişkisi olmamasına rağmen, böylesine özdeşleştirilmesinin ana nedeni, rakip sivil siyasetin, CHP’nin de tasfiye edilmesi dileği ve uygulamasıdır. Kılıçdaroğlu haklıdır! Demokratik hiçbir ülkede böyle bir şey yaşayamazsınız. Avrupa’ya bakınız. Partiler gerçekten ülke yönetim araçlarıdır, birbirlerini ve demokrasiyi yok etme aracı değillerdir! Demokrasi bir tanedir, kurumsallaşmıştır; ya demokrasi ile yönetilirsiniz ya da ülkemizdeki gibi kendilerine “hijyenik bir ülke” yaratmayı hedefleyen melez bir rejimle... İktidar, iç düşmana karşı (ki bu kendisine karşı çıkacak herkestir), polisi inanılmaz ölçülerde zırhlandırmaktadır. “İç düşman” ağırlıklı politika yapan bütün benzeri iktidarların yaptığı budur! Türkiye’ye özgü olan, orduyu safdışı bırakırken, polisin gücünü 220 bine çıkarmak ve üstüne üstlük, emniyete askeri ağır silahlar ithal etme yetkisi vermektir! Polis nedir? “İç güvenlik aracı”. Özetle iktidarı korumaya yönelik, iktidarın kullanacağı bir güç. Polis, “iç düşman”a karşı, gerektiğinde askeri silah bile kullanma iznine sahiptir! . Bir sohbette, olan biten en veciz ve yalın biçimiyle dile geldi: “Polis, orduyu tutukladı”.. Odatv’yi mi tutuklayamayacak!.. Bunu genişletip, aslında Fethullah ve cemaatinin, iktidarla birlikte, orduyu tutukladığını söyleyebilirsiniz. Evet, “Ordu tutuklanmıştır”! “Onlar, bu duruma nasıl, yakın geçmişte hangi hatalarıyla düştüklerinin hesabını kitabını yapsınlar” demenin zamanı değil, çünkü bugün büyük haksızlığa ve komploya uğramış kurumdur. Haklı oldukları bütün noktalarda, bütün hukuksuzluklara karşı onları savunmak; bugün ancak demokratların işi, görevi olabilir, geçmişte büyük acılar çekmiş olsalar da! Ayrıca “ordunun tutuklanması”, AKP’nin ülkeyi götürmek istediği “ileri demokrasi”, diğer gerçek tanımıyla ileri otoriter/diktatörlük için, engellerin temizlenmesi demektir. Bugünkü ordu, darbe yapacak değil, ancak varlığıyla demokrasinin korunmasına hizmet edecek bir ordu olabilir! Gerçekleştirilen büyük komplonun ardında, İslami siyasal bir “parlamenter!” diktatörlüğün önündeki büyük engellerin temizlenmesi işlemlerini görürsünüz. Amerikan büyükelçisi Ricciardone’un basın özgürlüğüne büyük önem verdiklerini açıklaması üzerine, İçişleri Bakanı Atalay, propaganda şefi Hüseyin Çelik’i bile önceledi: “Türkiye, dünyanın diğer demokratik ülkelerinde olmadığı kadar basın özgürlüğünün olduğu bir ülke. Türkiye’de basın özgürlüğü, en ileri demokratik ülkelerinkinden daha ileri bir seviyede.” (17 Şubat) İnsanın büyük dilini yutarak dilsiz kalacağı bir an varsa, o da budur belki de! Tabii, bu reddiyenin durmadan tekrar edilmesi gerekir ki, toplumda doğru olduğu algılaması yaratılsın Erdoğan, bakın ne dedi (18 Şubat): “Bugün serbestçe, özgürce, bağımsız şekilde medyanın yayınlarını sürdürdüğü bir Türkiye var. Bizim 8 yıl boyunca müdahale ettiğimiz, üzerinde baskı kurduğumuz, kısıtladığımız, sesini kıstığımız tek bir yayın organı yok. Zaten olmaz da olamaz da. Yasalarımız zaten buna müsaade etmez, böyle bir şey yok.” Gerçeklik perdesinin tamamen yırtıldığı andayız. Hani göz içine baka baka denir ya... Yooo hayır. Bu ülkede yaşanmakta olanların tam bir inkârı ve iktidarın propagandada kendini aşmış halidir. Tarihseldir, yeni değildir, yakın tarihimiz sayısız örnekleriyle doludur. Ve, yukarıdaki analizi tamamlamaktadır. http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr Ataşehir’de 50 engelliye sandalye Ataşehir Belediyesi’nin çevre duyarlılığıyla sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirdiği “Ataşehir Tane Tane Kapak Topluyor, Adım Adım Engelleri Aşıyor” kampanyasının finali yapılacak. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve Dünya Engelli 11 Metre Tüpsüz Dalış (Skindive) rekortmeni Berna Belgin’in katılımı ile bugün saat 11.00’de Marriot Otel Ataşehir’de gerçekleştirilecek finalde çoğunluğunu çocukların oluşturduğu 50 engelli yurttaşa tekerlekli sandalye verilecek. Başmüfettişten örnek davranış ANKARA (AA) Çay içtiği kafeteryanın bulunduğu binanın mermerleri üzerine düşerek iki ayağı kırılan polis başmüfettişi, olayda kusurlu apartman yönetimine 40 bilgisayar ile 1000’e yakın yardımcı kaynak ve test kitabı aldırarak, köy okullarına bağışlanmasını sağladı. Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile merhum Başbakan Bülent Ecevit’in koruma müdürlüğü görevlerini de yapan ve bir yıl süren tedavinin ardından sağlığına kavuşan Polis Başmüfettişi Zekai Baloğlu, “Bu acı olayı birilerinin sevincine dönüştürebildiysem ne mutlu bana” dedi. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi İhsan Yiğit ile Mülkiye Müfettişi Naci Çetin Akder tarafından hazırlanan ve AKP’li Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu’nun da aralarında bulunduğu toplam 25 belediye yöneticisinin isminin yer aldığı “yolsuzluk raporlarının” akıbetiyle ilgili sorularımıza yanıt alamıyoruz. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın haberlerimizin ardından “Bakanlık müfettişleri raporları yolsuzluk ve rüşvet iddiasını kapsadığı için direkt Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığa’na sunuldu” açıklamasına karşın Adalet Bakanlığı ile Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı “Raporlarla ilgili yasal süreç ne aşamadadır” sorumuza yanıt vermedi. Elazığ Başsavcılığı sorumuza yanıt göndermezken; Adalet Bakanlığı “Konuyu Elazığ’a sormanız gerekiyor” yanıtını verdi. olumlu ya da olumsuz herhangi bir yanıt alamadık. Ancak bu süreçte ilginç bir gelişme yaşandı. Selmanoğlu, Yiğit tarafından hazırlanan raporun ardından “bir ihaleyle” ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’nın kendisi hakkında soruşturma izni vermediği yönündeki bir dosyayı Elazığ’da yerel medya mensuplarına dağıttı. Çelik ne demişti? Selmanoğlu’nun “Bakanlığın kendisi hakkında soruşturma izni vermediği” açıklamasına karşın AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “raporların savcılıkça işleme konulduğunu” duyurmuştu. Mülkiye başmüfettişinin hazırladığı raporda yalnızca bir ihale değil, belediyedeki onlarca ihale mercek altına alınıyor. Bu durum Çelik’in haberlerimizin ardından yaptığı açıklamasına da yansımıştı. Çelik’in 12 Ocak 2011 tarihinde Anadolu Ajansı tarafından servis edilen açıklaması şöyleydi: “Bakanlık müfettişleri, yaptıkları incelemelerde iki ayrı rapor hazırlayarak buradaki iddiaları savcılara göndermişlerdir. İçişleri müfettişleri, savcılara diyor ki: ‘Biz bu işleri araştırdık, bu sizin işiniz. Buyurun siz gerekli yargılamayı, incelemeyi yapın...’ Bu raporlar işleme konmuştur. Sonra da bazı iddialarla ilgili Bakanlık müfettişleri, diyelim ki 17 iddia var, ‘bunun 8 tanesi ile ilgili inceleme ve soruşturma izninin verilmemesi uygundur’ diyorlar. 9’u ile ilgili olarak da inceleme ve soruşturma devam ediyor.” Rapordaki ağır suçlamalar 1 AKP’li Çelik’in “yargının soruşturduğunu” belirttiği Mülkiye Başmüfettişi Yiğit’in direkt Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu raporun 23. sayfasındaki “Sonuç” bölümü şöyle başlıyor: “Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu ve diğer belediye görevlileri hakkında; Elazığ Belediyesi’nde çeşitli ihale usulleri ile çok sayıda araç ve iş makinesini yüksek bedellerle kiralamak suretiyle ihaleye fesat karıştırıldığına yönelik güçlü emarelerin bulunması...” 2 Raporun birinci sayfasında “Hakkında Rapor Düzenlenenler” başlığı altında Selmanoğlu ile birlikte 17 belediye personelinin adı yer alıyor. 3 Yiğit, raporun son sayfasında ise, hakkında rapor düzenlenen isimlere yönelik suçlamaları sıralıyor ve Elazığ Başsavcılığı’ndan genel hükümlere göre işlem yapılmasını talep ediyor... Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu ve aralarında Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu ile 16 belediye personelinin isimlerinin bulunduğu 31 Ağustos 2010 tarihli raporla ilgili yasal süreç ne aşamadadır? 2 İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Naci Çetin Akder’in Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘ihaleye fesat karıştırmak’ suçlamasıyla sunduğu 17 Eylül 2010 tarihli raporla ilgili yasal süreç ne aşamadadır?” Adalet Bakanlığı sorularımızı Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermemiz gerektiğini bildirerek konuyla ilgili bilgi vermedi. Başsavcılık’tan da 29 Ocak 2011 tarihinde gönderdiğimiz sorularımıza bugüne kadar İki soru sorduk Cumhuriyet’in geçen ay kamuoyunun gündemine taşıdığı ve AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki üst düzey yöneticilerin “ihaleye fesat karıştırmak” iddiasıyla suçlandığı yolsuzluk raporlarının bakanlık müfettişleri tarafından Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmasının ardından hem Adalet Bakanlığı’na hem Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduk. Yargı kurumlarına yönelttiğimiz iki soru şöyleydi: “1 İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi İhsan Yiğit’in Kurtulmuş: İktidarın alternatifiyiz İstanbul Haber Servisi HSP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin Kartal İlçe Başkanlığı’nca Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa katıldı. Kurtulmuş, iktidarın alternatifi olduklarını belirterek “Bu ülkede bakan, milletvekili olacağız hem de çok kısa bir süre sonra olacağız ama o koltuklarda oturup sefa sürmek için değil, dünyanın küresel beylerinin emrinde diz çökmek için değil, dünyanın mazlumlarının sesini yükseltmek için olacağız” diye konuştu. RTÜK Yasası’na, sigaradan sonra alkol kullanımını özendirici yayın yapılamayacağı hükmü getirildi Anahtarı unuttu canından oldu DENİZLİ (AA) Denizli’nin Buldan ilçesinde yaşayan 36 yaşındaki Serkan Çetin, geç saatlerde evinin bulunduğu apartmana geldi. Evinin anahtarının yanında olmadığını fark eden Çetin, 5 katlı apartmanın çatısına çıkarak bulduğu ip yardımıyla dairesinin balkonuna geçmek istedi. Çetin, ipin kopması sonucu boşluğa düşerek olay yerinde hayatını kaybetti. ‘Televizyonlar, İran televizyonuna döner’ EMİNE KAPLAN Asker uğurlamada kan döküldü NEVŞEHİR (AA) Nevşehir Kaya Cami Mahallesi’nde asker uğurlaması amacıyla düzenlenen eğlence sırasında, iki grup arasında henüz belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu, 15 yaşındaki K.Ö, av tüfeğinden çıkan saçmaların isabet etmesi sonucu yaralandı. Olayla ilgili olarak 14 yaşındaki M.B gözaltına alındı. Yasama sürecinde STK’ler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Sivil toplum kuruluşlarının, yasama sürecine etkin katılımı” konulu konferans TBMM’nin ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. TBMM Genel Sekreterliği’nin Avrupa Hukuk ve Yasama Akademisi (EALL) ile birlikte yürüttüğü “Yasama Sürecinin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında düzenlenen, “Sivil Toplum Kuruluşlarının Yasama Sürecine Etken Katılımı ve Görüş Alma: Bir Model Arayışı” konferansı, bugün ve yarın İstanbul Yıldız Şali’de gerçekleştirilecek. Toplantıya yerli ve yabancı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katılacak. ‘100 bin öğretmen emekli olsun’ KOCAELİ (Cumhuriyet) Sendikasının Gebze Şubesi’ni ziyaret eden Eğitimİş Sendikası Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, öğretmenlerin geçim sıkıntısı içerisinde olduklarını belirterek bazı öğretmenlerin de emeklilikleri geldiği halde geçim kaygısı nedeniyle emekli olmadıklarını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı’na öneride bulunduklarını söyleyen Adıbelli, “Eğitim çalışanlarının maaşını yükseltin. Emekliliği gelmiş 100 bin öğretmen emekli olsun, yerlerine yeni öğretmenler alınsın” dedi. ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayını bekleyen RTÜK Yasası’nda, sigaradan sonra alkol kullanımı ve kumar oynamayı özendirici nitelikte yayın yapılamayacağı hükmü yer alıyor. Yasada, “müstehcen yayın” yasağının korunmasının da farklı yorumlara neden olabileceğine dikkat çekiliyor. Eski RTÜK Başkanı Nuri Kayış, bu maddelerle “romantik bir öpüşme sahnesinin müstehcen”, şarap ve rakı içilmesinin “alkol kullanımını özendirici” nitelikte bulunabileceğini vurgulayarak “Türkiye’deki televizyonlar, İran televizyonuna döner” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta kabul edilen RTÜK Yasası’nda, eski yasadan farklı olarak “alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendirici nitelikte yayın yapılamayacağı” hükmü getirildi. Eski yasada yalnızca tütün ürünleriyle ilgili kısıtlamalar yer alıyor. Ayrıca mevcut yasada yayınların “müstehcen” olamayaca ğı hükmü de korunuyor. Eski RTÜK Başkanı Nuri Kayış, alkol, uyuşturucu ve kumar ile ilgili maddelerin yorumunu üst kurul üyelerince yapılacağını belirterek, “Bir filmde 2 sevgili deniz kenarında şarap kadehleriyle oturuyor, neşe ve keyifle şaraplarını yudumluyorlar. Kurul üyeleri bu sahnenin içki içmeyi teşvik edici nitelikte olduğunu düşünebilir. Bu yorumlar, üyelerin dünya görüşü ve kültürüne göre değişebilir. İktidara yakın üyeler çoğunlukta olduğu için, içki kullanımına ilişkin sahneler özendirdiği gerekçesiyle yasaklanabilir, sınırlama getirilebilir” dedi. Müstehcen yayınlarla ilgili olarak yasada bir tanım yapılmadığını, söz konusu maddenin kişilerin müstehcenlik anlayışına göre farklı yorumlanabileceğini kaydeden Kayış, “Romantik bir öpüşme ve sarılma müstehcen kabul edilebilir. Kişiye göre değişir bu yorum. Bu maddelere dayanılarak televizyonlar, İran televizyonuna çevrilebilir” dedi. Faruk Çelik: Paralar cami çıkışlarında toplandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın soru önergesine yanıt veren Devlet Bakanı Faruk Çelik, şehit ve gazi aileleri için yurtdışında açılan yardım kampanyasında toplanan 2 milyon 201 bin 731 TL’nin 846 şehit yakını ve gaziye verildiğini belirterek “Yardımlar cami çıkışlarında sergi açılmak suretiyle toplandığından kaç yurttaşımızın katıldığı bilinememektedir” dedi. Devlet Bakanı Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in bilgi notuyla CHP İzmir Milletvekili Ayhan’ın, şehit yakınları ve gazilere yapılan yardımdaki kriter ölçütüne ilişkin soru önergesini yanıtladı. Şehit ve gazilerin aileleri ve geride kalan çocuklarının eğitimine yönelik 2007 Kasımı’nda Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yurtdışı Din Hizmetleri Müşavirlik ve Ataşelikleri’nce bir yardım kampanyası açıldığını vurgulayan Bakan Çelik şöyle dedi: “Kampanyaya müşavirlik ve ataşelik görev bölgelerindeki vatandaşlarımız katılmıştır. Yardımlar cami çıkışlarında sergi açılmak suretiyle toplandığından kaç yurttaşımızın katıldığı bilinememektedir. Türkiye Diyanet Vakfı’nın yardım toplama ile ilgisi bulunmamaktadır. Sadece ilgililere yapılan ödemelere ait havaleler Türkiye Diyanet Vakfı şubeleri aracılığı ile yapılmıştır.” Devlet Bakanı Faruk Çelik, bu konuda açılan herhangi bir soruşturma bulunmadığını da bildirdi. Dizi süreleriyle ilgili çalışma tamamlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de dizi sürelerinin uzunluğuyla ilgili tartışmalar devam ederken RTÜK tarafından 14 Avrupa ülkesi üzerinde yapılan araştırmada dizilerin ortalama 45 dakika sürdüğü belirlendi. RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Türkiye’de dizi sürelerinin uzunluğuyla ilgili, hem izleyicilerden hem de dizilerde çalışanlar ve set görevlilerden şikâyetler aldıklarını söyledi. Dizi sürelerinin kısaltılması için yürüyüşler ve mitingler yapıldığını, konuyla ilgili tartışmaların gündeme geldiğini belirten Dursun, şöyle devam etti: “RTÜK’ü göreve çağıranlar oldu, ‘Neden müdahale etmiyor’ diyenler oldu. Biz konuyla ilgili yayıncılarla görüşme yapmıştık. Yayıncılar da dizilerin bu kadar uzun süreli olmasından şikâyetçi olduklarını ancak birtakım konjonktürel nedenlerle dizi sürelerinin uzadığını ifade etmişlerdi. Yayıncılar o toplantıda oyuncuların yüksek ücret almaları, rekabet ortamı, reklam yerleştirmeleriyle ilgili yaşanan sıkıntılar gibi faktörler üzerinde durmuşlardı.” RTÜK’e yönelik, “dizi sürelerinin maksimum sınırını belirleyin” eleştirileri üzerine Avrupa ülkelerindeki dizi süreleri, sürelerin belirlenmesinde hangi aktörlerin etkili olduğu yönünde araştırma yaptıklarını belirten Dursun, söz konusu çalışmanın sonuçlandığını bildirdi. Araştırmanın Avusturya, Bulgaristan, Almanya, Danimarka, İspanya, Finlandiya, Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, İsveç’i kapsadığını ifade etti. Havalandırmaya ‘ağ’lı önlem SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun’da 78 milyon liraya mal olan ve 3 ay önce hizmete giren eğitim ve araştırma hastanesinin havalandırma boşluğu sorun yarattı. 605 yatak kapasiteli ve 6 katlı hastanenin ortasındaki büyük boşluk hastane yönetimi tarafından riskli bulundu. Çözüm için kolları sıvayan yönetim hastane hizmete girer girmez boşluğu 6 katın her birine ağlar gerilerek kapattırdı. Eğer birisi intihar girişiminde bulunur ya da düşerse, ağlar onu yakalayacak. Ağların her biri 200 kiloya kadar yük taşıyabiliyor ve yırtılırsa, devreye bir alt kattaki ağ giriyor. Büyük Anavatan seçime girmiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Büyük Anavatan Partisi Genel Başkanı Emanullah Gündüz, 2011 yılında yapılacak milletvekili genel seçimlerine katılmayacaklarını bildirdi. Yeni hizmet binasının açılışında konuşan Gündüz, “Bugün 2011 için stratejimiz, seçimlere katılmamaktır. Seçimlere katılma çoğunluğumuz olduğu halde seçimlere katılmıyoruz. 2011 yine AKP’nin üstünlüğü ile sonuçlanacak bir seçimdir. Üç aşağı beş yukarı bugünkü Meclis aritmetiği ortaya çıkacaktır. Bu durumda seçime katılmak için para harcamak, enerji sarf etmek ve moral kaybetmek bizim için anlamsızdır. Biz, 2015’in iktidarıyız. Çalışmalarımızı buna göre yapıyoruz” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle