18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 2011 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Depremden kurtuldular sobadan öldüler Van’da ki deprem nedeniyle Bitlis’in Adilcevaz ilçesine bağlı Aydınlar beldesindeki evleri hasar gördüğü için çadırda kalan 6 kişilik Vural ailesi, yaktıkları sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendi. Olayda kardeşler Derya (13) ve Umut (14) hayatını kaybetti. Türk Kızılayı’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada “Vural ailesi, depremden sonraki süreçte hiçbir zaman Türk Kızılayı’nın çadırlarında kalmamıştır”denildi. 9 Güçlendirme Pazarı OKTAY EKİNCİ 1999 büyük Marmara yıkımından alınan ders, plansız ve yasadışı kentlerimizde “planlı ve denetimli yapılaşma”nın yaşamsal gerekliliğinden ibaret değildi. Depremde yıkılmayan binalara duyulan güvensizliğin bile “rant amaçlı sömürülme”si 2000’lerle birlikte hemen tüm kentlerimizi sarmaladı. Psikolojik olarak bu sömürüye “razı” olan yapı sahipleri ise çareyi yeni kurulan “güçlendirme firmaları”na teslim olmakta buldular... Başta Bayındırlık Bakanlığı olmak üzere hiçbir yetkili kurum da ellerine geçirdikleri her binayı yüksek bedellerle “mantolayan” (!) bu firmaları denetleyemediler. Çünkü “ticaret” serbest!.. Oysa meslek odaları diyordu ki; “Güçlendirme yüksek maliyetler tutuyorsa, yapıyı doğru projelerle yenilemek gerekir...” Bu sözlere kulak asmayan yapı sahipleri ve güçlendirme firmaları, ülkemizde “kurtarıcı” gibi karşılanan Japon teknik heyetlerinin şu açıklamasına bile aldırmadılar: “Sağlamlaştırmaya harcanan para yapı maliyetinin yüzde 40’ını aşarsa, o yapıyı yıkmak gerekir...” Hele mimarların “mantolama ile iki misli kalınlaştırılan kolon ve perdelerle iç mekânlar kullanılamaz hale gelebilir...” şeklindeki itirazlarına ise “bunlar da estetik peşinde” diyenleri unutamıyorum... İşte böylesine meslek ve hatta ticaret etiğine aykırı olarak doğan “güçlendirme pazarı”, ardı ardına deprem şoklarıyla inleyen Van’a bile bulaşmış olmalı ki, 23 Ekim darbesinde yıkılmayan bir otel binası 9 Kasım’da çökünce denildi ki; “Oysa 1 milyon dolara onarılmıştı!..” Buna rağmen 7.2’nin “gizli” tahribatıyla 5.6’ya dayanamayan otel için şu “ön hasar tespiti” denilen sözde teknik incelemeden “kullanılabilir” sonucu çıkartılması, güçlendirme pazarından çok daha vahim bir durumu göstermiyor mu? Kimse demiyor ki; “Hasar tepitinin önü, sonrası olmaz; bir yapı ya sağlamdır, ya değildir...” Bu örneği irdelerken yeniden 99’u izleyen yıllara dönersek; o dönemde de güçlendirme pazarının en büyük dayanağı hasar tespitleriydi. Bir yapı “hafif” hasarlı damgasını yediğinde bile güçlendirme firmalarına “müşteri” olması kaçınılmazdı. Derken bakıldı ki meğer o raporları yazanlardan bazıları, güçlendirme firmalarıyla da ilişki içindelermiş! Bakalım hiç değilse Van depremi bu kepazeliğe karşı ciddi ve caydırıcı yasal önlemler alınmasını gündeme getirebilecek mi? Mimarlar Odası Van Şube Başkanı Öztürk: Yapıların yüzde 90’ı kaçak 5 katlı otel 5.6’yla yerle bir oldu. Uzmanlardan hasarlı binalara girmeyin uyarısı Van depremi ezber bozdu imarlar Odası Van Şube Başkanı Şahabettin Öztürk, 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından 5.6 büyüklüğündeki deprem ile yeniden sarsılan Van’ın yüzde 90’ının gecekondu ve ruhsatsız olduğunu, bu oranın Erciş’te daha fazla olduğunu söyledi. Öztürk, ilk depremin ardından Van, Erciş ve köyler dahil olmak üzere 28 bin 275 binada hasar meydana geldiğini belirterek, Van depreminin ezber bozduğuna dikkat çekti. Gazetemizi ziyaret ederek değerlendirme yapan Öztürk, Van depreminin bugüne dek olan depremlerden farklı bir yönü olduğunu söyledi. Öztürk “7.2 büyüklüğündeki bir depremin ivmesini jeofizikçiler çok önemsiyor. Tahrip hususu ola Artçı değil bağımsız deprem İstanbul Haber Servisi Van’daki 5.6 büyüklüğündeki depremi değerlendiren uzmanlar, bu depremin bağımsız bir deprem olduğunu belirterek “Artçı bir deprem değildir. Bu deprem, sistem içerisindeki farklı bir parçanın kırılmasıdır” dedi. Uzmanlar, “Tetiklenecek olan faylar Van Gölü çevresindeki faylardır. Yeni depremler olabilir, artçılar da devam edecektir. Hasarlı binalara girilmemeli ve uzak durulmalıdır” diye konuştu. İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, bölgede “yeni bağımsız depremlerin olabileceği” uyarısında bulundu. 7.2’lik depremin bindirme nitelikli olduğunu, ancak önceki gün yaşanan depremin bundan farklı olarak sağ yönlü doğrultu bir fay hattında meydana geldiğini söyledi. Depremin Kuzey Anadolu ya da Doğu Anadolu fayını doğrudan tetiklemesinin düşünülemez olduğunun altını çizen Görür, “23 Ekim depremi ile 9 Kasım depremleri, Van bölgesinin çevresinde bulunan, Van’ın daha güneyinde yer alan bölgeleri veya Van Gölü ile İran arasındaki alanları ya da Van Gölü’nün batısı, hatta kuzeyinde mevcut olan fayları ki, bunlar küçük küçük faylardır ve belirli sistemde uzanırlar, etkileyerek yeni depremler oluşturabilir” dedi. Tetiklenmesi muhtemel fayların Van Gölü çevresinde olan Doğu Anadolu fay sisteminin fayları olacağını anımsatan Görür, şöyle devam etti: “Bitlis bindirme kuşağında bir deprem olursa çok şaşırtıcı olmaz. Van Gölü’nün kuzey kesiminde MuradiyeErciş hattında uzanan Erciş fay kuşağı, onun hemen kuzeybatısında Erzurum’a doğru giden Tutak üzerinden geçen Tutak fay kuşağı, daha da kuzeyde Çaldıran fay kuşağı var. Bunlar yaklaşık kuzeybatıgüneydoğu uzanımlıdır. Bu depremin ardından bölgede 4.6 ve düşük artçılar beklenebilir. Ne yazık ki hasar tespitinde zaafiyetler olduğu görülüyor. Daha önce de ‘Yeni bağımsız depremler olabilir, yıkılmış, hasarlı binalardan uzak durun’ dedik. Van bölgesi sürekli beşik gibi sallandı, bu binalar yoruldu, hasarlar derinleşti, binaların omurgalarını etkiledi. Bu bölgede yeni depremler beklenebilir, olması sürpriz değil.” Görür, “Görülmeyen, hayalet fay” sözlerine katılmadığını söyledi. M ÖSYM’den kent kolaylığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 14 Kasım’da eğitime tekrar başlamayı hedeflediği Van’da önceki gün 5.6 büyüklüğünde meydana gelen ikinci depremin ardından eğitime verilen aranın 5 Aralık’a kadar uzatıldığını açıklarken “İlk Dersi Sen Ver” kampanyasının da iptal edildiğini duyurdu. Van’a atanan 800 öğretmenin göreve başlama tarihinin de 1 Aralık 2011’e kadar uzatıldığı belirtildi. Bu arada ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir de 20 Kasım’da düzenlenecek KPDS ile 27 Kasım’da düzenlenecek ALES’e Van’da girecek adaylardan dileyenlerin sınav merkezini değiştirebileceğini bildirdi. Sınav merkezini değiştirmek isteyen adaylar, 14 Kasım saat 17.30’a kadar “[email protected]”ye başvurabilir. rak 0.25 ile 1 arasında bir parametre ortaya çıkarıyorlar. Bu yıkıcılık açısından son derece önemli bir katsayı” dedi. Öztürk, “Bıraktığı tahribata baktığımızda gerçekten bizim hayal bile edemediğimiz iyimser anlamda bir tablo ile karşı karşıyayız. Yapı yıkımına baktığımızda Van’da 5 yapı, Erciş’te 86 deniliyor. Bu büyüklükteki bir depremin ortaya koyduğu yıkıcı etkisi gerçekten diğer depremlerle karşılaştırdığımızda çok cid di bir bilimsel ezberi bozan bir deprem olduğunu görüyoruz” diye konuştu. Deprem olduktan iki gün sonrasında 4 ile 5 büyüklüğünde 115 deprem, 5 ile 6 büyüklüğünde 7 artçı sarsıntının yaşandığını anımsatan Öztürk, “Marmara depreminden sonra bile bu kadar artçı olmadı. Şu ana dek 2500 artçı deprem meydana gelmemişti” değerlendirmesini yaptı. “Depremden 10 dakika önce ‘Van’da 7.2 büyüklüğünde bir deprem olacak. Sonuç ne olur?’ diye bana sorsaydınız en iyimser tabloyla en az 50 bin insanın ölümü ve şehrin de yüzde 70’inin yerle bir olacağını çok söylerdim” diyen Öztürk, depremin gündüz olmasının ölüm sayısını azalttığını söyledi. ‘Bazı ilginç olaylar yaşandı’ Deprem sırasında dışarıda olduğunu anlatan Öztürk, yer kabuğunda denizdeki dalgaya benzer dalgalar gördüğünü söyledi. 7.2’lik depremin ardından Van Gölü’nün su seviyesinde 50 cm’lik gözle görülür bir çekilme olduğunu iddia eden Öztürk, depremde yaşanan bazı ilginç olayları da şöyle anlattı: “Deprem’de Erciş’te 7 katlı, yıldızlı bir oteli iki gün önce emniyet bazı yaşanan olaylar nedeniyle kapatmış. Ve o otelde 300 kişi kalıyormuş. Deprem anında iki bekçi otelde varmış, yalnızca onlar yaşamını yitirmiş. Erciş’te 400 öğrencinin kaldığı Kuran kursu da depremin olduğu gün tatil edilmiş ve yapı depremde yerle bir olmuş. Şehir merkezindeki Van Devlet Hastanesi de ayakta kalması mucize olan bir durumdaydı ve bu hastanede 2 ay önce yeni yapılan bir hastaneye taşınmıştı. Çok sayıda bunun gibi örnek var. Bütün gelişmeler insan kaybının en az olması için sanki önceden tertiplenmiş gibi. Van’da göle yakın ve Erciş’te Çelebibağ bölgesinde çok ciddi bir yıkıntı yok. İnanamazsınız yıkıntı daha çok kaya zeminin olduğu bölgede fazla. ” ‘Doğal değil idari felaket’ Haber Merkezi CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Van’da yaşanan 2. depremin hükümetin beceriksiz ve sorumsuz olduğunu bir kez daha kendilerine gösterdiğini belirtti. Akkaya, 5.6 büyüklüğünde bir depremde, vatandaşların kullanımına müsaade edilmiş binaların yıkılmasının doğal değil, idari felaket olduğunu söyledi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de “23 Ekim’deki deprem afetti, bugünkü deprem ise cinayettir” dedi. Baydemir, “Keşke Van’ın Efkan Ala ve Hüseyin Avni Mutlu gibi valileri olsaydı” diye konuştu. danışmanlığını yapan İTÜ MaTehlike altındaki noktalar bilim den Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönüllü olarak Sarıyer Belediyesi’nin Naci Görür, Sarıyer’in topoğrafyasının toprak kaymalarına çok müsait olduğunu belirterek ilçede dolgu alanlarına, vadilere, alüvyonlu arazilere inşa edilen binaların depremde ayakta kalmasının çok zor olduğunu söyledi. Görür tehlike altındaki noktaları da şöyle sıraladı: “Sarıyer merkez, Zekeriyaköy, Maden Mahallesi, İstinye ve Yeniköy’deki dolgu alanları.” Görür, şiddet dağılımı yaptıklarını ifade ederek “7.4 büyüklüğündeki bir depremde Sarıyer’in 78 şiddetinde etkileneceğini gördük.” Yarısı kaçak olan Sarıyer’de heyelan riski var ‘Hasar tespit sorunlu’ Deprem bilimci ve CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ise son depremin artçı olmadığını, sistem içinde ana depremin bulunduğu fay hattından başka bir yerde meydana gelen farklı özellikte bağımsız bir deprem olduğunu söyledi. Bölgede ciddi bir hasar tespit organizasyon zaafiyetinin olduğunu belirterek “Bu hasar tespitler de istenilen hassasiyet ile yapılamıyor” dedi. Zemin sanıldığı gibi sağlam değil Sarıyer Belediyesi, ilçenin olası bir depremde karşı karşıya kalacağı tehlikeyi ve riski belirlemek için çalışma başlattı. Yarısı kaçak gecekondulardan oluşan ve heyelan riski altında olan ilçenin jeoloji haritası akademisyenlerin arşivinden yola çıkılarak elde edildi. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilçe için hazırladığı bir jeoloji haritası yok. İTÜ’lü öğretim üyeleri Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Özkan İşler’in gönüllü olarak destek verdiği çalışmalar kapsamında ilçedeki bina stoku hızla elden geçirilerek risk analizi ortaya konulacak. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, kaçak yapı ve zemin sorununa dikkat çekti. Genç, Sarıyer’de dere yataklarında yoğunlaşan yapılaşmaları büyük ölçüde kaldırdıklarını anlatarak “Kilyos ve Zekeriyaköy’de dere yatakları yapılaşma tehditi altında. Bahçeköy’den gelen Çayırbaşı’nın içinden geçen dere yatağında gecekondular yoğunlukta. Biraz kontrol altına aldık ama orada dönüşüme ihtiyaç var” dedi. ‘Yeni imar planları hazırlanmalı’ Yeni konutlarda yıkımların daha fazla olduğunu, eski binaların sağlam kaldığına dikkat çeken Öztürk, “Van’da yaklaşık 60 bin yapı var. Bunun 50 bini ruhsatsız ve kaçak. Ruhsatlı olanların da yüzde 100’ü imar plan tadilatı ile ruhsatlandırılmış. Yani imarda 5 kattır, bir şekilde mecliste 78 kata çıkmış. Erciş’te durum daha vahim. Şehirde 500 yapı ruhsatlı, bunun da yalnızca 150’sinde imar var. Gerisinin hiçbirinde imar yok. Böyle imarsız, plansız bir kentte vatandaşın yaptığı yapılarda hemen hemen yıkılma yok gibi. Yıkılanlar, hasar görenlerin imarlı, ruhsatlı yapılarda olduğu görülüyor” diye konuştu. İmar planı 1990’lı yıllarda hazırlanmış, bugün kentin ihtiyacına yanıt veremiyor. Yeni bir imar planı hazırlanmalıdır. ” ‘Gölün içi tam bilinmiyor’ İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da, ilk depremin bölgedeki dengeyi bozduğu ve sağdaki soldaki bütün faylarda hareket başladığını vurgulayarak “Van Gölü’nün güneyinde daha fazla bir aktivite var. 7.2’nin etkisi bütün bölgeye yayılıyor. Gölün içi tam bilinmiyor, hayalet fay dediğimiz yüzeyin çok az altında olan ve haritalarda görülmeyen faylar ve kırıklar ortaya çıkıyor. Tüm uyarılara karşın gerekli önlemler alınmadı” açıklamasını yaptı. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Doğan Kalafat da özetle şunları kaydetti: “Burada yine bu tür depremlerin olma olasılıkları var. Haritalanmamış ya da uydu fotoğraflarında görünmeyen bazı faylar var. Yüzeyde görülmeyen bir hat olmayabiliyor. Bu son olan deprem de bunun gibi bir deprem. Gömülü bir fay. Dolayısıyla yüzeyde hiçbir izi olmadığı için, son yüzyılda da çalışmadığı için bu fayla ilişkili herhangi bir haritalanma yapılmamış.” Tsunami tehlikesi Genç, Sarıyer’de 17 Ağustos 1999 depreminde fay hattına çok uzak oldukları için hasar oluşmadığını ancak İstanbul merkezli bir depremde zemin sorunları nedeniyle risk altında olduklarını söyledi. Sarıyer’in zeminin çok farklı toprak tabakalarından oluştuğunu bu nedenle kayma riskinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Genç, sahil şeridinde de tsunami oluşabileceğini tahmin ettiklerini belirtti. 1999 depreminden sonra Sarıyer’in “zemini sağlam” denilerek reklamının yapıldığını anımsatan Genç, “İstanbul bu tara ‘Çatlaklara sıva yaptılar’ Haber Merkezi Depremin ardından geçen hafta bölgeye yardım götüren Yunan Arama Kurtarma Örgütü’nden Dr. Zoi Livaditon ilginç tespitlerde bulundu. Livoditon, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bölgeye gelecek diye hasarlı binaların bazılarının çatlaklarını kapatıp boyadılar. Ziyaretten önce çadırlardaki çocuklara dizüstü bilgisayarlar dağıtıldı sonra da toplandı” dedi. YARIN: ŞİŞLİ, GÜNGÖREN C MY B C MY B fa akmaya başladı. Ama zemin sanıldığı gibi sağlam değil” diye konuştu. Genç, Sarıyer’de olası depremde binaları etkilenme biçimlerine göre sınıflandırmayı sağlayacak bir zemin etüdü çalışması olmadığını vurgulayarak zemini tanıdıktan sonra binaları inceleyip envanter çıkarılabileceğini dile getirdi. Genç, Sarıyer’in neredeyse yarısının ruhsatsız gecekondulardan oluştuğunu bunların dışında ilçede “ruhsatsız siteler” de bulunduğunu söyledi. Genç “Mücavir alan” olarak geçen Zekeriyaköy ve Hisarüstü’nden Havantepe’ye kadar bütün tepelerde gecekondular bulunduğunu anlattı. Genç, Almanya’nın Aachen kenti ile kardeş belediye olacaklarını ve bu kentin teknik üniversitesitesi ile İTÜ birlikteliğinde geniş çaplı bir çalışma yürütmeyi planladıklarını da söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle