18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 2011 CUMA 4 HABERLER CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, ‘Darbecilerin vatandaşlık tanımı dokunulmaz değil’ dedi: Çözüm anayasal vatandaşlık TÜREY KÖSE Güler, CHP MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. (Fotoğraf: AA) ‘Mutabakatın gereğini yapın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Sözcüsü Birgül Ayman Güler, hükümeti tutuklu vekiller sorununun çözümü konusunda AKP ile CHP arasında imzalanan ortak mutabakat metninin gereğini yapmaya davet ederek “Yazılı olarak verdiği sözünü AKP’nin tutmaması, onun namus sorunudur” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Güler, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, üç konuda hükümete çağrıda bulundu. Van’da önceki gün meydana gelen depremin MYK toplantısında ele alındığını aktaran Güler, “Deprem doğal afet olmaktan siyasal afete dönüştü” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “bundan sonra böyle büyük deprem olmaz” yönündeki açıklamalarını eleştiren Güler, “Bu açıklamaları, yetersiz müdahaleyi siyasal yetersizlik olarak değerlendiriyoruz. Hükümetin sorumsuzluğu olarak değerlendiriyoruz. Hükümetin uzun yıllardır bir tarafa bıraktığı depreme hazırlık çalışma ve politikalarını ciddiyetle yeniden başlatmaya davet ediyoruz” diye konuştu. Güler, hükümetin tutuklu milletvekilleri sorunun çözümü için harekete geçmesini istedi. Güler, AKP ve CHP milletvekilleri arasında konuya ilişkin olarak imzalanan mutabakat metnini anımsatarak “Yazılı olarak verdiği sözünü AKP’nin tutmaması onun namus sorunudur. Biz TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’i mutabakat metnini gereğini yerine getirmek üzere göreve davet ediyoruz. AKP’yi de verdiği yazılı sözün namusunun gereğini karşılamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. Güler, üçüncü çağrısını kanun hükmünde kararnameler konusunda yaptı. “Kararnamelerin TBMM’yi bypass ettiği” dile getiren Güler, “AKP’yi kanun hükmünde kararnameleri bir an önce görüşülmesi için Meclis’e getirmeye davet ediyoruz” dedi. ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Kürt sorununun çözümü için “anayasal vatandaşlık kavramının sihirli bir değnek” olduğunu vurgularken anayasada “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temel bir haktır” ifadesinin yer almasının yeterli olacağını söyledi. CHP içinde vatandaşlık tanımının değişmesine karşı çıkanlara “12 Eylül darbesinin ürünü olan anayasanın bu tanımının dokunulmaz olmasını kabul etmiyorum. Vatandaşlık tanımı eğer bizi yeniden bütünleştirecekse, yeniden bir arada tutmanın zemini olacaksa hiçbir sosyal demokrat bundan kaçınamaz” karşılığını veren Tanrıkulu, müfredata “anadili” seçmeli dersi konulmasını istedi. Tanrıkulu, sorularımıza şu yanıtları verdi: CHP içindeki temel tartışma, ayrışma noktalarından biri Kürt sorununa bakış ve siz de bu tartışmanın merkezindeki kişi oldunuz. CHP’nin bu konuya yaklaşımı de ? Anayasal vatandaşlığın, sihirli bir değnek gibi bu tür sorunlar yaşayan ülkelerde arkasına sığınılan bir kavram olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, ‘’Kişisel görüşüme göre anayasanın 66. maddesi şöyle olmalı: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temel bir haktır. Kimse iradesi dışında vatandaşlıktan çıkarılmaz. Kaybedilmesi ve kazanılması yasayla düzenlenir.” Yeter bu kadar’’ dedi. CHP’de farklı görüşleriniz dile getirilmesinin faydalı olduğunu belirten Tanrıkulu, ‘’Kendi içindeki bu sağduyulu tartışma süreci CHP’nin yeniden solla, olması gereken değerleriyle bütünleşmesini sağlayacaktır’’ diye konuştu. ğişiyor mu? CHP kendi programı ve belgelerinin dışında bir tutum almıştı son 1 yıla kadar. Bu sorunun uzağında kalarak kendisini bu kimlikle tanımlayan insanlardan ve bu insanların yaşadığı bölgeden uzaklaşmıştır. Biz son bir yılda hem bu sorun konusunda Türkiye’nin ortaklaşabileceği cesur kavramları CHP programına aykırı olmayacak biçimde gündeme getirmeye çalıştık hem de bölgeye giderek, insanların yanında durarak yeni bir politik çizgi izlemeye çalıştık. Özerklik şartı, vatandaşlık tanımı, anadilinde eğitim konularındaki yaklaşımın parti programına aykırı olduğu söyleniyor... Bu arkadaşlarımız; 1. Özerklik şartını okumamışlar. 2. Türkiye’nin AB hedefinin ne anlama geldiği noktasında bilgi sahibi değiller. 3. CHP programını, “yerel yönetimler”başlığını okumamışlar. CHP programı statik değil. Yerel yönetimler reformunu Türkiye’nin ihtiyacına göre, uluslararası yükümlülüklerine göre yorumlamak zorundasınız. CHP’nin Kürt meselesine AB perspektifi açısından nasıl bakmamız gerektiğini anlatan Şükrü Elekdağ’dır. Sayın Elekdağ’ın Türkiye’nin üniter yapısı, bu hassasiyetleri konusunda duyarsız olduğunu CHP tabanında söyleyecek bir insan yoktur herhalde. Sağduyulu, Türkiye’nin dış politikasına son yıllarda yön veren, devletin içinden gelen biri sorunun çözümü için bunu önermişse CHP tabanının, sosyal demokrat birinin buna karşı çıkmasını ben anlayamıyorum. Raporunuzda anayasadaki vatandaşlık tanımının değişmesini öneriyorsunuz. Nasıl bir tanım olmalı? CHP’nin bu soruna nasıl yaklaşması gerektiğini, kurultay bildirgelerinden, CHP’nin mirasını devraldığı SHP’nin 1989 Kürt Raporu’ndan hareketle ifade etmeye çalıştım. Kurultay bildirgeleri parti hukukumuzun bir parçasıdır, 2003’te kurultay bil Kurultay bildirgesinde var dirgesinde var “anayasal vatandaşlık” ve daha sonra da geri alınmamış. Dil, din, ırk vurgusu yapmayan bir hak olarak yurttaşları Cumhuriyete bağlayan bir tanımdır anayasal yurttaşlık. CHP’nin en büyük iradesi kurultaydır, o kurultay iradesinin bir politik hat olarak uygulanmasını istiyorum. Anayasal vatandaşlık, sihirli bir değnek gibi bu tür sorunlar yaşayan ülkelerde arkasına sığınılan bir kavramdır. Kişisel görüşüme göre anayasanın 66. maddesi şöyle olmalı: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temel bir haktır. Kimse iradesi dışında vatandaşlıktan çıkarılmaz. Kaybedilmesi ve kazanılması yasayla düzenlenir.” Yeter bu kadar... Siz, vatandaşlık tanımı değişmeli, diyorsunuz; öte yandan diğer bir Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler “Anayasada vatandaşlık tanımının değiştirilmesine izin vermeyeceğiz” diyor. Hangisi CHP’nin düşüncesi? Parti içi tartışmayı basın önünde yapmadım, yapmam. Tamam partimiz çoğulcu bir partidir ama bu tartışmayı kendi içimizde yaparız, ortaklaşırız. Vatandaşlık tanımını yapan 12 Eylül cuntasının oluşturduğu anayasa komisyonu. Bu tartışılmaz da, ne tartışılır? Ben 12 Eylül darbesinin ürünü olan bu anayasanın, bu tanımının dokunulmaz olmasını kabul etmiyorum. Vatandaşlık tanımı eğer bizi yeniden bütünleştirecekse, yeniden bir arada tutmanın zemini olacaksa hiçbir sosyal demokrat, hiçbir CHP’li bundan kaçınamaz. Eğer sihirli bir değnek olarak bizi bütünleştirecekse bundan kaçınamayız. Hepimiz kendimizi bu Cumhuriyete bir aidiyetle bağlayacaksak, bunu hak temelli yapmalıyız. Eğer insanlarımızın önemli bir kısmı kendisini bu nedenle bu Cumhuriyete ait hissetmiyorsa, bu Cumhuriyetin yeniden bütünleştirici bir aracı olarak yeni anayasayı görüyorsa, yeni anayasayı neden bu noktada kilitleyelim? Bir yurttaşımızın bile kendisini dışarda hissetmeyeceği bir zemin bulmalıyız. Sola yakışan da budur. Anadilinde eğitimöğretim konusunda partinin ve sizin düşünceleriniz neler? Devletin katkısıyla isteyen yurttaşların eğitim kurumlarında anadillerini öğrenmelerinin yolunun açılmasını istiyoruz. Şu anda anadilinde öğrenim serbest ama özel kurslarda, bu bir hak düzeyi değil. Seçmeli ders konur. Müfredatta “anadili dersi” olur adı, Kürtçe falan değil. Yeterli talep oluşunca, bir sınıfta 12 kişi varsa ders konur. Almanya’daki ölçü 12 kişidir. Bunlar zenginlik hem kültürel çoğulculuğu savunacağız, hem de devletin katkısını istemeyeceğiz olmaz. Anadilinde eğitim başka bir aşama, CHP’nin savunduğu bir aşama değil. Ama tartışılabilir. Anayasa süreci CHP’de bir parçalanmaya yol açabilir mi? Hayır. Aksine, kendi içindeki bu sağduyulu tartışma süreci CHP’nin yeniden solla, olması gereken değerleriyle bütünleşmesini sağlayacaktır. CHP’nin bugün içinde bulunduğu ortam ile Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamı solun değerleriyle, sosyal demokrasinin referanslarıyla tarif etme süreci aslında bu kurultay süreci. CHP’de çokseslilik eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yüzde 50 oy almış bir parti var. Kürt meselesinde bir şey söylemiyor. Bir şey söyleyen CHP de “çoksesli” diye eleştiriliyor. Demokrasi bakımından hangisi doğru? Basın önünde tartışmam TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un idare amirlerini “göreve” çağırması üzerine kürsüye yürüyen AKP’li Salim Uslu, Kamer Genç’i itmeye başladı. Uslu’nun itmesiyle Genç’in kürsünün iki metre uzağında bulunan stenografların masasına doğru düştüğü görüldü. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) CHP’li Kamer Genç, Meclis kürsüsünden yaka paça indirildi BDP’de hareketli günler MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) 3 Kasım’da Ankara’da yaptığı toplantının ardından düzenlemeyi planladığı toplantılar dizisi, bugün Diyarbakır’da başlıyor. İl başkanlarıyla gerçekleştirilecek bu toplantının ardından yarın da belediye başkanları ile toplanacak olan MYK, 13 Kasım’da ise PM ile bir araya gelecek. Her üç toplantının da ana gündemi KCK gözaltı ve tutuklamaları, askeri operasyonlar ve terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüşmesinin engellenmesi olacak. Bugünkü ilk toplantıda, gelişmeler karşısında tabanın talepleri, il başkanlarının diliyle ortaya konacak. BDP bunun ardından, yarınki toplantıda ise belediye başkanları ile Sümerpark’ta bir araya gelecek. Yapılacak iki önemli toplantıdan çıkan sonuçlar ise 13 Kasım Pazar günü PM’de ele alınacak. PM toplantısında tartışılarak bir sonuca varılacak. Üç toplantı dizisi BDP’nin bundan sonraki tutumunu belirleyecek. Sonuçlar basın açıklaması ile kamuoyuna duyurulacak. BDP 19 Kasım’da Diyarbakır’da, 20 Kasım’da ise İstanbul’da miting yapmaya hazırlanıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda hükümeti Deniz Feneri soruşturması konusunda eleştiren CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşması önce “AKP’lilerin oylarıyla” engellendi. ardından kürsüyü terk etmek istemeyen Kamer Genç, AKP’li İdare Amiri Salim Uslu tarafından itelenerek kürsüden indirildi. Uslu’ya kınama cezası verilmesi önerisi de AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Genel Kurul’da Danışma Kurulu önerisi aleyhinde söz alan Kamer Genç, kürsüye elinde fenerle çıktı. Genç, daha önce Deniz Feneri savcılarının görevden alınması ve zanlıların tahliye edilmesini protesto için fenerle dolaşacağını söylemişti. AKP’lilerin fenere itirazı üzerine, oturumu yöneten AKP’li Başkanvekili Sadık Yakut, Genç’i, “elindekini” bırakması yönünde uyardı. Genç ise “Türkiye’deki bütün yolsuzlukların örtbas edildiğini dile getirmek için bunu burada taşıyorum” diyerek tavrını sürdü. Bir süre sonra feneri görevlilere teslim eden Kamer Genç, konuşmasında Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümeti eleştirdi. Bunun üzerine araya giren Yakut, Genç’i söz aldığı konuya ilişkin konuşma yapması yönünde uyardı. Genç ise eleştirilerini sürdürerek, “Deniz Feneri davasında ne oluyor? AKP’li Uslu durmadı ‘Sindiremezler’ Kamer Genç, düzenlediği basın toplantısında, “Meclis’i AKP’nin çiftliği haline getirdiler. İlk defa bir idare amiri, kürsüde konuşan bir parlamentere saldırıyor. Bizi sindiremezler, böyle devam ederse Genel Kurul salonunu onlara işkencehane haline çeviririm. Korkmam, sinmem. Saldırılarına devam ederlerse muhatabım Tayyip Erdoğan’dır, ondan hesap sorarım” dedi. Anadili tartışılabilir Deniz Feneri’nde tutuklu olan Zekeriya Karaman’ın oğlu ile Tayyip Erdoğan’ın oğlu bacanak. Şimdi, Tayyip Erdoğan diyor ki: ‘Yargı benim emrimde olacak da benim oğlumun bacanağının babası gidip hapishanede yatacak.’ Böyle bir şey olur mu?” diye sordu. Yakut ise Genç’in daha fazla konuşmasına izin vermeyerek mikrofonu kapattı. Yakut, ayrıca içtüzüğe göre “hatibi konuşmaktan men etmeyi” oylamaya sundu. AKP’lilerin verdiği oylarla da men kararı alındı. Yakut, Genç’i yerine geçmesi için uyardı. Genç gitmek istemeyince bu kez Yakut idare amirlerini göreve çağırdı. Bunun üzerine AKP’li İdare Amiri Salim Uslu kürsüye yürüdü ve Genç’i kürsüde itti. Meclis TV bu sırada, kamera açısını değiştirerek, itme anını vermedi. Uslu’nun itmesiyle Genç’in kürsünün iki metre uzağında bulunan stenografların masasına doğru düştüğü görüldü. Bunun üzerine Genel Kurul karışırken CHP’liler ile AKP’liler arasında tartışma çıktı. Oturuma ara vererek grup başkanvekilleriyle toplantı yapan Yakut, içtüzük gereği Salim Uslu’ya kınama verilmesi için Genel Kurul’da oylama yaptırdı. AKP grubunun ret oyu vermesiyle de kınama çıkmadı. Tartışmalar sürerken Başkan Yakut, olaylar konusunda Genç’i suçladı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, yerinde ayağa kalkarak “Çoğunluğunuza dayanarak fiili saldırıda bulunanları koruyorsunuz. Adında, ‘adalet’ bulunan bir partiye yakışıyor mu?” dedi. Söz alan MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ve CHP’li Haluk Koç’da fiili saldırıyı kabul edemeyeceklerini belirterek Uslu’nun özür dilemesi gerektiğini söyledi. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, fiziki müdahaleyi tasvip etmenin kesinlikle söz konusu olmadığını belirterek, “Bunu her zaman kınarız. Onun savunulması söz konusu değildir” dedi. Kınamayı AKP engelledi Oturum sonrası gazetecilere konuşan CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, 71 yaşında kalp ameliyatı olmuş, sağlık riski taşıyan bir milletvekiline kürsüde fiili saldırıda bulunulduğunu ifade etti. Tarhan, “Meclis kürsüsünde yapılan bu saldırı, sadece milletvekiline yapılmış bir saldırı değil, halkın iradesine yapılmış bir saldırıydı, zorbalıktı. Eşkıya bugün itibarıylaMeclis’e, Meclis kürsüsüne indi. Ancak ülkemize de dünyaya da hükümdar olmayacaktır” dedi. Tarhan: Zorbalık C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle