24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 18 KÜLTÜR CUMHURİYET 30 EKİM 2011 PAZAR [email protected] FİLMİN GÜNLÜK DEĞİL, BİR SEANSLIK GELİRİ VAN’A GİDİYOR TARİHİ TİYATRONUN RESTORASYONU 6 YILDA TAMAMLANDI Behzat Ç. ‘12’den vurdu Bolşoy’un perdesi açıldı Kültür Servisi Önceki gün gösterime giren “Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm” filminin ilk günkü gişe geliri yerine sadece 12.00 seansından elde edilen gelirin Van’a gönderilecek olması tepki çekti. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Erdal Beşikçioğlu’na “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandıran Serdar Akar imzalı filmin 24 Ekim’deki galasında, yapımcılar, ilk gösterim gününden elde edilecek gelirin Van’a gönderileceğini duyurmuş, haber medya tarafından da hafta boyunca duyurulmuştu. Buna karşın günlerce bir açıklama yapmayan yapımcılardan ancak önceki gün ilk seansın başlamasına 45 dakika kala hem de Twitter’dan “geç bir açıklama” geldi: “Bugün sinemalardayız. 12.00 seansının geliri Van’a gidiyor...” Kültür Servisi Dünyanın en önemli tiyatro ve bale sahnelerinden Moskova’daki tarihi Bolşoy Tiyatrosu altı yıllık restorasyonun ardından tekrar kapılarını açtı. İkinci Dünya Savaşı sırasında üç yangın ve bir bombardımana rağmen ayakta kalan ve 2005 yılında kapatılmak zorunda kalınan tiyatro, 700 milyon dolara yenilendi. Arka koltukların arasını genişletmek ve tekerlekli sandalye kullananların rahat hareket etmeleri için 2200 olan koltuk sayısı 1720’ye indirildi. Restorasyon sırasında yolsuzluk soruşturmalarıyla gündeme gelen tiyatro ile ilgili çok fazla harcama yapıldığı ve kötü malzeme kullanıldığı iddiaları bulunuyor. Bolşoy’un baş dansçılarından Nikolay Tsiskadridze de daha önce Rus basınına yaptığı açıklamalarda, tiyatronun iç kısmındaki malzemelerin çok daha ucuzlarıyla değiştirildiğini ileri sürmüştü. Depremin Kadın Halleri… Bugün bu köşeyi sadece ve sadece bir duyuruya ayırıyorum. Açık Radyo’da birkaç gün önce yayınlanan “Hikâyenin Kadın Hali” programı ve bu programı her yere iletmeye çalışan arkadaşlarım, bu duyuruyu yapmamı kaçınılmaz kıldı. Şu anda New York’tayım ama New York halleri bekleyebilir… Acil olan depremin kadın halleri… İki kadın kuruluşu, KAMER ve VAKAD, Van ve çevresinde dağları yerinden oynatmaya çalışıyor ya da yerinden oynamış dağları yerli yerine oturtmaya… KAMER’den Nebahat Akkoç ve VAKAD’dan Zozan Özgökçe’nin söz konusu radyo programında anlattıkları, kadınların hem korkunç durumlarını hem de olağanüstü çabalarını ortaya koyuyor. (Programın tümünü www.archive.org/details/hikayenin.kadn.hali20111027 adresinden dinleyebilirsiniz. Dinleme olanağı olmayanlar için, ben kısaca belirteyim.) Günlerdir insanüstü bir çaba gösteren Zozan Özgökçe’nin kimi saptamaları şöyle: “Depremin olduğu gün pazardı ve evlerde daha çok kadınlar ve çocuklar vardı. Erkekler kahvaltı yapıp çıkmışlardı. Ölen ve yaralananların çoğunluğu o yüzden kadınlar... Şimdi de kadınlar nereden ne yardım gelebileceği ile ilgili bilgiye ve yardıma ulaşamıyor. İletişim ağları erkek iletişim ağları, kadınlara bilgi ulaşmıyor... Çocuklu kadınlar da şu anda çocuklarına bakmakla meşguller. Çadır kentlerde hâlâ tuvalet yok. Kadın ve çocukların orada kalmasını iyice zorlaştırıyor.” KAMER, biliyorsunuz Doğu ve Güneydoğu’daki en yaygın en geniş kapsamlı kadın kuruluşu. Van’daki binaları kullanılamaz hale geldiğinden, iki çadır kurmuşlar. KAMER çadırları Van Devlet Tiyatro’sunun bahçesinde. Ayrıca bir de gezici bir araçları var. Bu çadırları hem dayanışma örgütlemek, hem de gelen malzemeleri kadınlara ulaştırmak için kullanıyorlar… İlk günler bölgedeki ağlarını harekete geçirerek yardım toplama ve yönlendirmeye yoğunlaşmışlar. Erciş ve köylere dağıtım yapıyorlar. Diyarbakır, Erzurum ve Hakkâri’den KAMER’li kadınlar dönüşümlü olarak Van’a gidip çalışıyor. Oradalar, sonra dönüşümlü olarak diğer illerden kadınlar gidip kalacaklarmış. Doğrudan kadınlara yönelik malzeme göndermek isteyenler olursa, onları Tatvan ve Diyarbakır’da topluyorlar. Van’a çok büyük bir yığılma var ve teslimatlar gecikiyor diye bu yolu kullanıyorlar şimdilik. Her iki yerden de her gün toplanan malzemeleri Van’a götürüyorlar ve dağıtıyorlar. Gerek Nebahat Alkoç, gerek Zozan Özgökçe kadınların yardımlara ulaşmakta çok zorlandıklarına dikkati çekiyordu. Bu süreçte kadınların omzundaki yük daha da artmıştı. Savaşta ve şiddette, sömürüde ve esarette, yoklukta ve yoksullukta, sömürülenin de sömürdüğüdür kadın! Ezenin de ezdiğidir! İki kat ezilen, iki kat sömürülendir. Ve elbet yardıma en son, en geriden ulaşacak olandır… İşte sevgili okurlar, yardımlarınızın doğrudan hedefe ulaşmasını istiyorsanız, kadınlara yönelmekte fayda var: VAKAD ve KAMER’in iletişim bilgileri ve banka hesap numaraları şöyle: VAKAD Zozan Özgökçe: eposta: [email protected] Denizbank Van şubesi, Şube kodu 2500. Hesap No 1315561351. İban: TR41 0013 4000 0013 1556 1000 01 KAMER Nebahat Akkoç Van’daki KAMER çadırı Tel: 0530664 44 10 DİYARBAKIR Tel: 0412 228 10 53 Banka Hesap numarası: KAMER Vakfı Ziraat Bankası Bağlar Şubesi (şube kodu 906), 443826655008 İban:TR32 0001 0009 0644 3826 6550 08 İletişim ağları paranın yanı sıra hâlâ kadın, erkek ve çocuk iç çamaşırına, bebek mamasına ve battaniyeye büyük ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Nebahat Akkoç radyo programında şöyle diyordu: “Hakikaten Türkiye tek yürek oldu. Ötekileştirenlerin, ayrımcılık uygulayanların, insanları birbirlerinden uzaklaştıranların bütün emellerini boşa çıkaracak müthiş bir dayanışma yaşıyoruz. Bunun kendisi zaten herkesi çok ısıtıyor. Van depreminin acısı ve bıraktığı olumsuzluk bir yana, Türkiye’deki bu müthiş dayanışma bugüne kadar yaşadığımız pek çok sorunu geride bırakabileceğimizi de düşündürtüyor.” Keşke… keşke… keşke… Ayşegül Altınay’ın dediği gibi: Umarız öyle olur ve Van depremi barışın yolunu açar. İTÜ VAKFI BURS FONU İÇİN Rüçhan Şahinoğlu’nun Galeri Apel’deki ‘Dışarda’ sergisi 3 Aralık’a kadar izlenebilecek Gülsin Onay’dan destek resitali Kentli bireyin yalnızlığı NAZLI PEKTAŞ Kültür Servisi İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi, 20112012 etkinlikler dönemini ünlü piyanistimiz Gülsin Onay’ın konseriyle açacak. 2010’da yaşamını yitiren İTÜ akademisyenlerinden Prof. Dr. Cahit Özgür anısına düzenlenecek konser, yarın saat 20.00’de İTÜ Maçka Yerleşkesi Mustafa Kemal Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek. Onay, resitalde Bach, Adnan Saygun, Beethoven, Medtner, Bartok, Liszt ve Chopin’in eserlerini yorumlayacak. Resitalden elde edilecek gelir, Prof. Dr. Cahit Özgür adına burs verilmek üzere İTÜ Vakfı Burs Fonu’na aktarılacak. Kapkaranlık bir sokakta yürümek istemeyebilirim. Kim ister ki? Pek çok şey beni ürkütebilir. Oysa gecenin karanlığında sokaklara, caddelere boyun eğmiş, sokak lambaları, ışıkları ile, akla gelen pek çok kötü niyete karşı dimdik ayaktadırlar. Dışardadırlar, ama içerde bir yerlerde, güven duygusunun yeşerdiği yerde başlar görevleri. Gündüzleri pek fark edilmezler. Çoğumuzun aklına bile gelmez. Belki sırtımızı dayamışızdır birkaç kez ya da bir ilan çarpmıştır gözümüze ve bir dosta rastlamışızdır hemen dibinde, o kadar. Galeri Apel’de 3 Aralık’a kadar izlenebilecek “Dışarda”, Rüçhan Şahinoğlu’nun 9. kişisel sergisi. Sanatçı, sokak lambalarını resimliyor uzun süredir. Onları takip ediyor ve kendine yakınlaştırıyor. Gündüzleri direk olmanın ötesindeki varlıklarını hatırlatıyor ve onları kendi soyut evreninde yeniden kurguluyor. Şahinoğlu, uzun süredir sokak lambalarını resimliyor. Onları kendi soyut evreninde yeniden kurguluyor. Sokak lambalarını kentli bireylerin yerine koyarak yalnızlık duygusunu hüzünlü ama dışa dönük bir dille paylaşıyor. 1997’den bu yana kartpostallarla farklı üretimler gerçekleştiren Şahinoğlu, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli kentlerinden İstanbul’daki adresine kent manzarası kartpostalları gönderdiği uzun soluklu performansı “Gönderen: Rüçhan Şahinoğlu” ve “İletişim/sizlik” sergilerinde kartpostalı kullanmış tı. Şahinoğlu’nun üretim dili, ilk sergilerinden bu yana yalnızlık, yabancılaşma ve iletişimsizlik meselelerine odaklanıyor. Onun için zaman ve mekân varlığın sürdüğüne dair bir kanıt. Bu kanıtı kullanarak bireyin kent yaşamında çoğalan tıkanıklıklarını, kartpostalların dilinden açmaya çalışıyor. “Dışarda” ise klasik kart postal çerçeveleriyle çevrelenmiş resimler olmasının dışında kartpostallarla görsel açıdan benzerlik taşımıyor ama, tuvallerde gördüklerimiz, sanatçının fırçasından, kendi yalnızlıklarını bize hatırlatıyor. Tuvallerde, kurşunkalemle çizilmiş gibi duran lambalar, günün ışıması ile gömüldükleri sessizliği korurlar ken gece boyunca öğrendiklerini sanki ışıklarının sönmesiyle unutuyorlar. Lambaların arkasındaki soğuk ama sert olmayan soyut kent ise lambaların istediği değeri veriyor. Dışardaki bu “kent tanıkları” kentsel izlerin birey üzerindeki kirlerini gösterirken iletişime geçmeye, dışarıda kalmamaya, fark edilme arzularına ve atıl durumlarına dair tüm gerçekliklerini ortaya seriyor. Bürokratik binalarla bütünleşen bireyleri sorgulama görevlerini de hatırlatarak baskıyı reddediyor ve kentli bireyin metaforu oluyorlar. Şahinoğlu, sanat üretiminin paydası olan iletişim meselesine dair tüm sorgulamaları bu kez sokaktan seçerek bu atıl ancak elektrik verildiğinde iletişime geçen “kent sakini”ni kentli bireylerin yerine koyarak yalnızlık duygusunu hüzünlü ama dışa dönük bir dille paylaşıyor. “Dışarda” içerideki sesin dışarıda bırakılanlara dair verdiği önemsenen bir cevap. Zileli’nin ‘Eşik’i 3. baskıda Kültür Servisi Irmak Zileli’nin Remzi Kitabevi’nden çıkan ilk romanı “Eşik” kısa sürede üçüncü baskısını yaptı. Zileli, 12 Eylül ortamında büyüyen bir kız çocuğunun kadın olarak varoluşunun öyküsünü anlattığı romanını imzalamak üzere bugün Beyoğlu’ndaki D&R mağazasında okurlarını bekliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle