18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB Edirne PB Kocaeli B Çanakkale PB İzmir B B Manisa Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 15 13 15 15 18 16 17 13 13 14 14 12 13 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB B B B B B B B PB PB Y Y Y 13 13 13 24 25 23 18 20 16 15 10 9 7 Oslo Y Y Helsinki Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel B Paris B Bonn Y Münih B Berlin B Budapeşte A Madrid PB Viyana B 10 11 12 18 15 15 16 17 16 14 14 19 14 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B A B PB B B Y PB PB A PB A A 18 16 21 16 14 6 8 12 12 6 11 25 21 Ülkemizin kuzey ve doğuk kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Tokat, Erzincan, Tunceli ve Bingöl çevreleri yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar genellikle yağmur, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Doğu Karadeniz’in içkesimlerinde karla karışık yağmur, yükseklerinde kar şeklinde olacak. CUMHURİYET 30 EKİM 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada savunmanın günü değil. Gün; RTE ve uydularının Cumhuriyet’i nasıl anladığını ve bir başka cumhuriyet inşa etmeyi düşündüklerini anlamak ve anlatmak günüdür. Zira: Çankaya’daki AKP’li, TV’lerde, yıldönümünü sözüm ona kutlayan konuşmasında; iptal kararını “Cumhuriyet Bayramı’nı ‘coşku’ ile kutluyoruz” diye yorumladı. Başbakan’ın uyduları harekete geçti. RTE’nin, milli eğitim gibi çağdaşlığın can damarı bir bakanlığın başına, “Laik Cumhuriyet dönemi kapanmıştır” diyebilen bir adamı, Ömer Dinçer’i neden getirdiği bir kez daha anlaşıldı. Eğitim alanından Cumhuriyet düşüncesini silmekle görevlendirilen Bakan Dinçer; acele koduyla milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği genelgede; “okullarda tören yapılmayacağını” emretti... Dönekliği kanıtlanan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay uydu kervanına katıldı. Ankara Devlet Opera Balesi’nin gerçekleştireceği Cumhuriyet Bayramı Özel Konseri’ni iptal etti. Devlette ilk kez böyle anlamsız ama gizlenen amaçlara hizmet eden bir karar ve uygulamaya, RTE ve uydularının gösterdiği gerekçe kargaları güldürecek nitelikte: Deprem ve acı yüklü günler! Resmi geçitler, Cumhuriyet’in erdemlerini tartışan toplantılar yapılırsa, okullarda çocuklarımız Atatürk’ümüzü ve eserini irdeleyen şiirler okursa, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Elitaş’ın buyurduğuna göre, “milletin gönlünde burukluk yaratılır”mış! Balık baştan kokmaya başlamasın. Yukarıdan aşağıya, taa iktidar partisi genel merkezine kadar uzanır… ve tiksindirici koku öylesine yayılır ki, laik Cumhuriyet’i yıkma projelerini saklayan, gizleyen kapıların açılmasına vesile olur. Van depreminde hâlâ derme çatma tabii bulabilirse çadırlarda, kar altında soğukta kıvrananların ıstırabını örtmeye, olası depremlere doğru dürüst önlem alamamanın ayıbını kapatmaya girişti RTE; iptal garabesini seçim öncesindekilere benzer büyük bir palavra ile örtmeye çalıştı. Sayıları 9 milyon olduğu söylenen çürük çarık binaları yıkma projeleri varmış kafasında. Oysa, asıl amacı artık toplumda değişmez yeri olan Cumhuriyet’e ilk kazmayı vurmak! Yadsınamaz biçimde anlaşıldı. RTE ve uyduları; Atatürk Cumhuriyeti’nin temel öğelerine, üniter devlet yapısına, eğitim birliğine, hatta dilinden düşürmediği laikliğe karşıdır ve bu temel ilkeleri her fırsatta yok etmeye kararlıdır. Hiç kuşkusuz bu kafadakiler özledikleri Osmanlı’yı, hilafeti kaldırdığı, dinle devlet işlerini ayırdığı, çağdaşlığa kapıyı araladığı için Atatürk’e de kurduğu Cumhuriyet’e de karşıdırlar. Anlamsız bir gerekçeyi içeren iptal kararı bu yargıları doğruluyor. Gerçek yüzleri maskeleyen yalanlar! Ne yaparlarsa yapsınlar, gerçek değişmez. Cumhuriyet’i erdemlerinden uzaklaştırmaya çalışan kafa ve uyduları, Atatürk’ün tırnağı bile olamazlar! RTE ile; Cumhuriyet Bayramı mesajında öne sürdüğü gibi, “milletimizi birbirine daha da kenetleyecek, hem de Cumhuriyet’imizi temellerini çok daha sarsılmaz hale getirecek” yeni bir anayasa yapılabilir mi? Oturup düşünmek gerek. Hayırlara vesile olur mu pek sanmam ama… haberlere göre iptal kararını son MGK öncesi bir araya gelen Çankaya’daki AKP’li, Başbakan RTE ve… Genelkurmay Başkanı Necdet Özel birlikte almışlar. Geleneksel 30 Ağustos kutlamalarını Çankaya’daki AKP’liye devreden ve o gün Çankaya’daki AKP’liyi, önünde durup şak diye selamlama kararının yine bir MGK toplantısından önce, üstelik Genelkurmay Başkanı Özel’in önerisiyle alındığını da anımsayarak… …Genelkurmay Karargâhı AKP iktidarıyla el ele mi diyeceğiz, yoksa askerin “güçlü ordu, güçlü Türkiye” diyen sloganının derdest edilip tozlansın diye dolaba kaldırıldığı, tabii “güçlü AKP iktidarında güçlü ordu” diye anılmasındaki anlamı mı… …ya da RTE’nin kendine “özel” askersel yapı oluşturmasını mı sorgulayacağız? Artık soruları yanıtlamanın zamanı geldi! Ne yaparsa yapsınlar, kiminle, kimlerle, hatta şeytanla bile işbirliği yapsınlar. Kurucusunun gösterdiği yolda Cumhuriyet, ilelebet yoluna devam edecek! Zira Atatürk’ümüz, Cumhuriyet’imiz kalıcı… bu kadro gidici! O güneşli günleri göreceksiniz çocuklar! Hükümetin Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal etmesine vatandaşlardan büyük tepki yağıyor. Türkiye’nin değişik yerlerinde muhalefet belediyeleri ile sivil toplum örgütleri Cumhuriyetimizin 88. yıldönümünü kutlamak için irili ufaklı törenler düzenledi. Bunlardan biri de Eskişehir’deydi. 2006 yılından bu yana her 29 Ekim’i büyük bir Cumhuriyet yürüyüşü ile kutlayan binlerce Eskişehirli, Başbakan’ın resmi törenlerin iptaline rağmen geleneklerini bozmadılar. Kadınların yoğun biçimde katıldığı yürüyüş, şehitler ile Van depreminde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı ve marşlarla büyük coşku içinde tamamlandı. ‘Bayramı Yasaklayanın Düğünde İşi ne?’ lendirmeyi yaptı: “30 Ağustos’un ardından şimdi de Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal edildi. Böyle zor dönemlerde ulus bilincimizin perçinlenmesi için Cumhuriyet Bayramı bir vesileydi. Tasada da sevinçte de bir olmak demek, Cumhuriyetini kutlarken Van ve Erciş’teki depremzedeyi de kucaklamak, şehidinin canını verdiği davayı da yürekten takip etmek demektir. Böyle bakılmalıydı 29 Ekim’e. Hükümet ise tam tersine hareket etti. Yapılan düpedüz Cumhuriyet Bayramı’nı yasaklamaktır.” Başbakan’ın kendi tavırlarının, törenlerin iptali için gösterdiği gerekçe ile çeliştiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Deprem acısını gerekçe göstererek Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasını, geçit törenlerini, çocukların şiir okumasını yasaklıyorsun. Ama bakıyoruz, o günün akşamı düğüne gidiyorsun. Bu nasıl iştir?” dedi. Kılıçdaroğlu uzun seyahatlerde, kendisini arayan vatandaşlara telefon ederek tek tek yanıt veriyor. Kocaeli’den bir yurttaş, “CHP’liler yatıyor mu? Niye televizyonlarda yoksunuz?” mesajını bırakmış. CHP lideri arayıp yanıt verdi: “Hayır yatmıyoruz. Ben Eskişehir’e Cumhuriyet yürüyüşüne gidiyorum. Arkadaşlarımın bir kısmı Van’da depremzedelerle, diğerleri de seçim bölgelerinde sizlerin derdini dinliyor. Medya yer vermese de bilin ki hepimiz ülkenin her sorunuyla yakından ilgileniyoruz.” İstanbul’dan arayıp “CHP’nin sesi daha gür çıkmalı” diyen bir başkasına, sadece siyasetçilerin değil sivil toplumun da üzerine düşeni yapması gerektiğini anlatarak, “Biz Eskişehir’de, Bursa’da yürüyoruz. Sizler de yürüyün” çağrısını yapıyor. Uzlaşma Komisyonu’ndaki üyesi Prof Süheyl Batum’un “Türklük kavramını anayasadan çıkarmak istediğini” ileri sürerek tepki iletmiş. Kılıçdaroğlu, önce ona sonra da bana “Süheyl Hoca kendisi de defalarca ‘Böyle bir şey yok’ dedi. Hakikaten de kesinlikle yok CHP’nin böyle bir düşüncesi” diyor. CHP lideri anayasa konusunda parti yetkililerinden gelen açıklamaların vatandaşlar tarafından nasıl yakından takip edildiğinin farkında. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Yarısı kaçak, nasıl yıkacak?’ Van’dan arayan Muhammet isimli vatandaş, deprem bölgesindeki organizasyon bozukluğunu şikâyet etmiş. Telefonda da CHP liderine, “Çadır sıkıntısının sürdüğünü, kendisi ve bazı depremzedelerin branda bezlerinden derme çatma çadırlar yaparak barınabildiklerini” anlattı. Başbakan Erdoğan’ın “İmarsız tüm binaları yıkacağız” açıklamasını anımsattığımda, Kılıçdaroğlu, “Samimi bulmuyorum” dedikten sonra şöyle devam etti: “Yıkacağı binaları kamulaştıracağını söylüyor. Bugüne kadar neyi kamulaştırmış? Önce kamu binalarını, okulları hastaneleri depreme dayanıklı hale getirsin. 20 yıldır İstanbul’u yönetiyorlar. Şehrin yarısı kaçak. Buyursun yıksın bakalım. Bir tane bile yıkamaz. Asıl bu depremde yıkılan o binaların imar izinlerini kimler vermiş, şimdi kimin partisinde milletvekili, ona baksın.” Başbakan’a inat ‘tören’ talimatı Yürüyüşe CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yardımcısı Gürsel Tekin ve milletvekilleri ile birlikte katıldı. Başbakan’ın törenleri iptal genelgesinin ardından Kılıçdaroğlu, parti teşkilatına ve CHP’li belediyelere “Cumhuriyet törenlerini mutlaka düzenlemeleri” talimatı göndermiş. Törenlerin şehitler ve depremde ölenler anısına saygı duruşu ile başlatılmasını da şart koşmuş. Terör bütün boyutlarıyla Türkiye’yi teslim aldı. Öyle ki, şehit sayısı ancak 10’un üzerine çıkarsa büyük haber oluyordu. Prof. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Doç. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Prof. Ahmet Taner Kışlalı 90’lı yıllarda acısını yaşadığımız aydınlarımız. 1990’ların başında Güneydoğu merkezli terör olaylarının sona ermesi, terörün arkasındaki göreceli toplumsal desteğin tümüyle kesilmesi, iç barışın parlamento zemininde güçlendirilerek yerleştirilmesi için önemli bir umut ışığı belirmişti. Dönemin SHP Genel Başkanı Erdal İnönü yüzde 10 seçim barajının Meclis’teki temsil zeminini daraltacağını, bunun da iç barışı olumsuz etkileyeceğini düşünerek HEP’lilere parti listesinde yer verdi. Ne yazık ki bu zemin başta Güneydoğu’dan seçilen milletvekilleri olmak üzere bütün taraflarca heba edildi. Ardından terörle mücadele kıyasıya derinleşti. Sınır içinden sınır ötesine terör örgütüne ağır darbeler indirildi. Terör örgütünün de bir günde 20’den fazla şehit vermemize neden olan saldırılarını yaşadık. 17 Ağustos 1999’daki Marmara depremi, şehir plancılığından felakete hazırlığa kadar bütün eksikliklerimizi ortaya çıkardı. Kâğıt gibi çöken çok katlı yapılar, imar planında görülmeyen hayalet semtler, projesi 4 katlık 8 katlı binalar ve deprem sonrasındaki şaşkınlık... 90’lı yılların başından sonuna bir kesit aktardık... 20 yıl sonra... 2010’lu yılların başındayız.. Başımızı avuçlarımızın arasına koyup “ak ak” düşünün! Yukarıdaki satırlar size bugünü anımsatmadı mı? 24 şehidimizin toprağa düşmesinin ardından gazeteler, “en son ne zaman bir günde 20’nin üzerinde şehit vermiştik” listesi yaptılar. İstatistiklere göre daha önce 5 kez böyle acı yaşamıştık ve onların tümü 90’lı yılların ilk yarısından önce idi. 24 şehitlik büyük acı, sınır ötesi operasyon ve terör örgütüne büyük kayıp verdirme... Hükümetin hiç hoşuna gitmese de ne yazık ki bu tablo “90’lı yıllar”.... Daha şehitlerimizin acısı dinmeden Van depremiyle sarsıldık. Yine çürük yapılar... Yine organizasyonsuzluk... Terör tablosunda olduğu gibi depremde de 90’lı yıllardaki görünümü anımsatan fiyaskolarla karşı karşıyayız. Toplumsal dayanışma duygumuz bu ülkenin en önemli mayası. Ancak bu konudaki yıpranmaları dikkatte tutup derinleşmemesi için çaba harcamak gerekiyor. 99 depremi sonrasında “7.4 yetmedi mi” pankartı çok tartışılmış, böyle bir felaket karşısındaki ortak bakışı yaralamıştı. Vurgulaması acı ama, Van’dan sonra da neredeyse “vandalizm” diyeceğimiz yaralarımız olmadı mı? Hükümetler üstü bakmamız gereken iki büyük felaket; terör ve deprem art arda ülkemizi sarstı. Her iki acıyla da ilk kez karşılaşıyor değildik. Defalarca yaşamıştık. Yine yaşadık... Yine aynı acı sonuçla karşılaştık... En acısı, aynı sonucu neredeyse aynı davranış biçimleriyle göğüslemeye çalışıyoruz. Bunu tarif edecek çok sözcük var ama şu ortamda yararı yok. Van’dan gelen tek sevindirici haber “mucize” kurtuluşlardı. Bütün yayın organları saatler sonra enkaz altından canlı çıkarılan yurttaşlarımız için “mucize” sözcüğünü kullandı. Çok doğru bir tanım. Böylesine noksanlı bir ortamda hayatta kalmak mucize... ‘Bunun adı yasaklama’ Eskişehir’e giderken yaptığımız görüşmede Kılıçdaroğlu, hükümetin iptal kararını “Cumhuriyet Bayramı’nı yasaklama” olarak nitelendirerek şu değer ‘Yatıyor musunuz’ mesajına yanıt ‘Anayasadan ‘Türklük’ çıkmayacak’ İzmir’den emekli öğretmen Selahattin Bey, CHP’nin Anayasa Cumhuriyetin 88. yıldönümünde Bingöl’de canlı bomba saldırısı düzenlendi Bayramı kana buladılar MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Bingöl’ün en işlek caddesinde AKP il binasının da bulunduğu Genç Caddesi’nde canlı bomba eylemi gerçekleştirildi. Terörist parçalanarak ölürken, 3 yurttaş yaşamını yitirdi, 5’i ağır 20’den fazla kişi yaralandı. 1996’da Sivas’ta terör örgütü PKK’nin canlı bomba eyleminde 3’ü polis 4 kişi yaşamını yitirmişti. Terör örgütünün son dönemde canlı bomba eylemlerine yönelmesi de dikkat çekti. PKK, Cumhuriyetin 88. yıldönümünde Bingöl’de canlı bomba saldırısı düzenledi. Genç Caddesi’nde dün 13.25 sıralarında bir kadın canlı bomba bir kafe ve oyuncak mağazasının önünde kendini havaya uçurdu. Patlamayla ortalık kan gölüne döndü. Çevredeki çok sayıda bina ve otomobil hasar görürken yüzlerce kişi bir anda kendilerini can pazarında buldu. Patlama yerine sevk edilen güvenlik güçleri hemen önlem alıp, yaralılar P atlamanın ardından, AKP il binasının da bulunduğu Genç Caddesi savaş alanına döndü. ambulanslarla hastaneye sevk etti. Yaralıları ambulanslar ve yurttaşlar tarafından hastanelere kaldırıldı. Saldırıda yurttaşlardan Hanifi Yıldız, Nesibe Belgin ve Mehmet Cibik yaşamını yitirdi. 5’i ağır 20 kişi de yaralandı. Durumu ağır olan yaralılar helikopterlerle Elazığ’daki hastanelere sevk edil di. Saldırının olduğu alanı güvenlik çemberine alan polis çalışmalarına başladı. Saldırının kentin en işlek caddesinde AKP İl Başkanlığı’nın yakınında gerçekleştirilmesi dikkat çekerken, resmi geçit törenlerinin iptal edilmesiyle facianın önüne geçildiği bildirildi. Öldürülen teröristlerin cenazelerinin verilmeyeceği iddiaları olaylara neden oldu Bölgede cenaze gerginliği MAHMUT ORAL GERZE’DE SANTRAL PROTESTOSU Polise ‘katır’da bombalı tuzak HAKKÂRİ / BİNGÖL (Cumhuriyet) Hakkâri girişindeki polis kontrol noktasına doğru gelen bomba yüklü katır polisi alarma geçirdi. Polislerin açtığı ateşle katır telef olurken bomba imha ekipleri üzerindeki kilolarca patlayıcıyı fünye ile imha etti. Katıra yüklenen patlayıcının türü ve miktarıyla ilgili bomba imha uzmanları olay yerinde inceleme yaparken timler de katıra bomba yükleyip gönderen teröristlerin yakalanması için operasyon başlattı. Bingöl kırsalındaki arazi aramasında da terör örgütü PKK’nin patlayıcı madde depolarını bulundu. DİYARBAKIR Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde 19 Ekim günü PKK’li teröristlerin gerçekleştirdiği saldırıda 24 askerin şehit olmasının ardından, Kekliktepe yakınlarındaki Kazan Vadisi’nde yoğunlaştırılan ve 49 teröristin öldürüldüğü operasyonda teröristlerden 24’ünün cenazesinin Malatya Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği iddiaları bölgeyi karıştırdı. Dün BDP ve DTK, Diyarbakır’da yürüyüş düzenledi. Kepenklerin açılmadığı kentte, kalabalık bir topluluk yürüyüş yapmak istedi. Gruba BDP milletvekilleri Ayla Akat Ata, Demir Çelik, Nursel Aydoğan ile Altan Tan ile Diyarbakır İl Eş Başkanları Zübeyde Zümrüt ve Ömer Önen de eşlik etti. “İntikam”, “Şehitler ölmez” ve terör örgütü PKK lehine sloganların atıldığı ey lemde Öcalan posteri taşındı. BDP’li Çelik’in konuşma yaptığı sırada polis, göstericilere müdahale etti. Göstericiler polise taş, havai fişekler ve molotofkokteyli attı. Arbede sırasında BDP’li vekiller Çelik ile Ata ve bir de engelli yurttaş, polis tarafından tartaklandı. Çok sayıda kişinin gözaltına alındığı olayların ardından Ata, “Kültürümüz için ölümüne mücadele edeceğiz” dedi. Ergani ilçesinde de bir grup yürüyüşe geçti. Polis tazyikli su ve gaz bombaları ile grubu dağıttı. Polisin gerçek mermi ile havaya ateş ettiği belirtildi. Silvan’da polis memuru Mustafa Özkan ise, elindeki gaz bombasının patlaması sonucu yaralandı. Önce bıraktılar sonra tutukladılar CEMİL CİĞERİM C MY B C MY B Göstericiler tarafından polise, taş, havai fişek ve molotof kokteyli atıldı. SİNOP Sinop’un Gerze ilçesi Yaykıl köyünde kurulmak istenen termik santrala karşı 5 Eylül’de yapılan eylem nedeniyle “Güvenlik güçlerine mukavemet” ve “mala zarar vermek” suçlarından ifadeleri alınan 106 kişiden 5’i mahkemeye sevk edilmiş ancak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Cumhuriyet savcısının bir üst mahkemeye yaptığı itiraz üzerine daha önce serbest bırakılan 5 kişi tutuklandı. Eylemde, güvenlik güçleri kendilerine direnen Gerzelilere karşı gaz bombası kullanmıştı. Başlatılan soruşturma kapsamında 106 kişinin ifadesi alınmış, bunlardan Ümit Küçük, Murat Akgöz, Nusret Kuruoğlu, İlker Özcan ve Fatih Arslan tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmiş ancak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Cumhuriyet savcısının bir üst mahkemeye yaptığı itiraz üzerine 5 kişinin tutuklanmasına karar verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle