18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 11 EK M 2011 SALI [email protected] 14 KÜLTÜR STANBUL’DAN KEVIN SPACEY’N N ‘III. RICHARD’I GEÇT Richard’ı yorumlamanın zorluğu “III. Richard”ın ‘artı’larıyla başlayalım. Öncelikle, perde bölümlemesi akıllıcaydı. İlk Bölüm’de, oyunun “üçte ikisi”ni oluşturan “Richard’ın önlenemez yükselişi” gösteriliyor, “perde arası”ndan sonra ise “Richard’ın hızlı düşüşü”nün canlandırıldığı son “üçte bir”lik bölüm yer alıyordu. Yan duvarlar boyunca sıralanmış bir dolu kapıdan oluşan sahne tasarımı (Tom Piper) ve ışık kullanımı (Paul Pyant) çok başarılıydı. Boş bırakılmış sahne alanı, istendiği gibi gerektiğinde birkaç parça eşya ya da gereçle donatılıyor, birbirini izleyen onlarca tablonun akışı hiç bozulmadan “uzam”(mekân) ve “zaman” hızla değişiyor, “Amerikan Güzeli” filminin Oscar’lı yönetmeni Sam Mendes, sahne enerjisi kotarmadaki becerisiyle de “alkış” alıyordu. Richard’ın, uğruna pek çok kişinin kanını döktüğü “taht”a kavuştuğu aşamayı gösteren sahne muhteşemdi. Birinci sınıf bir “politik şov” sahnelenmekteydi. Ekranda, “dünyadan elini eteğini çekmiş” bir keşiş görüntüsü içindeki Richard, iki rahip arasından, “krallık erk”ine “mazlumca bir boyun eğmişlik” içinde, kurbanlık kuzu gibi melül melül bakmakta; aynı anda, mikrofondaki bir TV yorumcusu edasıyla olayın çığırtkanlığını yapan, Chuk Iwuji’nin parlak bir yorumla canlandırdığı Buckingham, düşüncelerine başvurduğu, psikopos, belediye başkanı, ayrıca seyirci sıralarındaki halk gibi aldatılmış kişiler İngiltere adına mutluluklarını dile getiriyorlardı. Politikadaki ikiyüzlülüğün kusursuz bir manzarası… Doğrusu, Kevin Spacey de rolüne çok çalışmıştı. Bir yandan, hareketlerini kısıtlayan bacak protezine karşın, son derece devingen bir oyunculuk çıkartırken bir yandan da Richard’ın sözlerini, tartımı hiç aksatmadan, soluklu bir yorumla iletiyordu. Törene kız kardeşi Çolpan lhan, yeğeni Kerem Alışık ve oğlu Sadri Alışık katıldı. Peki, ‘kötü giden’ neydi? Çizgi dünyasının ıydı Münih’te tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Selma Emiroğlu Aykan, dün düzenlenen bir törenle toprağa verildi. Kültür Servisi Münih’te tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Türkiye’nin ilk profesyonel kadın karikatürcüsü ve dramatik soprano Selma Emiroğlu Aykan, dün Münih’te düzenlenen törenle toprağa verildi. Sanatçının ölümünün ardından dostları ve meslektaşları, onun karikatür ve çizgi roman alanındaki önemi ve öncü rolüne işaret etti. Tan Oral: Selma Emiroğlu adı geçtikçe “O benim çocukluğumun mutluluğuydu” denilir. Hemen ardından da Doğan Kardeş dergisi, Kara Kedi Çetesi akla gelir. Ona “Atom Kız” adı yakıştırılmıştı. Çizginin bu muzip, yaramaz çocuğu, müziğin zarif süzülüşüne de bırakıyordu kendini. O bir sopranoydu. Şarkı da söyleyen bir karikatürcüydü hem de. Zaman içinde karikatür de çizen bir şarkıcı oldu! Kötü giden, Richard karakterinin en önemli özelliği olan “aktörlükte inandırıcılık” olgusuna sırt çevrilmiş olmasıydı. “Richard III” oyununda Richard, oyun kişilerinin pek çoğu karşısında “rol yaparken”, seyircinin karşısında yalnız olduğu sahnelerde son derece “gerçek”tir. Oysa Spacey, Richard yorumunda bu ayrımı yeterince belirlememiştir. Dahası, oyunu, “içtenlikli” olması gereken sahnelerin çoğunu gözetmeyerek, “dıştan” (rol yaptığını belli ederek) oynamıştır. Oysa, Richard, hem yaptığı rolü, karşısındakilere “inandırıcı” kılabilen hem de rol yaparken, aynı zamanda gerektiğinde “korkutucu” olabilen bir karakterdir. Spacey’nin yorumunda ise oyunun “perde arası”na dek, genellikle, ‘tek kişilik şov’ yörüngesinde giden bir Londra’nın ünlü The Old Vic Tiyatrosu’nun sanat ‘komedyen’ yönetmeni, iki Oscar’lı oyuncu Kevin Spacey’nin başrolü yaklaşımı sezilmektedir. üstlendiği, KSV ile Vodafone’un sponsorluğuyla stanbul’da Spacey, negeçen hafta sergilenen, Shakespeare’in ‘III. Richard’ dense, Ricyapımında artılar ve eksiler vardı. hard’ın uzun konuşmalarının, farklı vurgular taşıyan çeşitli bölümlerden oluştuğunu göz önüne almak istememiştir. Bu nedenle, oyunu başlatan ve dört ayrı “oyunculuk stratejisi” gerektiren ilk konuşmasını, araya nüans koymadan bir solukta yapıvermiş, sahnenin “lezzeti”ni çeşnisiz kılmıştır. Spacey’nin yorumunda, Richard’ın, kral olduğu aşamaya dek sahnedeki en “zeki insan” olduğunu, oysa kral olduktan sonra, tahtını koruyamayacağı korkusuna yenik düştüğü anda, zekâsının da kiyeli kadınların öncüsüydü. Benim için önparlaklığını yitirmeye başladığını, artık celikle öncü bir anlamı var. çevresini ancak zorbalıkla denetleyebildiPiyale Madra: ğini belirten önemli bir iz yoktur. Çünkü, Selma Emiroğlu ilk kadın çizgi romancıbu değişimi oyunda göstermede birincil mızdı. Onu yıllar önce Ankara’da karikatür önem taşıyan, birbirine koşut konumdaki festivalinde tanımıştım. Ortak dilden olsa geiki “evlenme teklifi” sahnesi yeterince rek hemen kaynaşıvermiştik. Sonrasında duyarlıkla işlenmemiştir. Richard, oyunun İstanbul’da açtığı sergisinde tekrar bir arabaşında Lady Ann’e “aşk”ını ilan ettiği, ya geldik ve karikatürleriyle bizi çocukluk oyunun sonlarına doğru da Kraliçe Elizayıllarımıza geri götürdü. beth’ten kızını istediği bu sahnelerde farklı biçimlerde “sahipsiz kalmış” kaRamize Erer: dınlar karşısında “aynı sözler”i kullanBizim kadın çizerleri tarihinin birkaç ismaktadır. Deneyimsiz bir genç kadın olan minden biri ve birincisi, Selma Hanım. Hiç Ann’i etkileyen sözlerin, Kraliçe Elizakarşılaşmadım ancak biz kadın karikatürbeth’i acı acı güldüreceğinin farkına bile cülere yol açtığını biliyorum. varmayışı, Richard’daki “zekâ yitimi”nin somut kanıtıdır oysa. Attilâ lhan ölümünün 6. yılında anıldı İstanbul Haber Servisi Şair, yazar, romancı Attilâ İlhan, ölümünün 6. yılında Aşiyan’daki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Törene Attilâ İlhan Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, kız kardeşi Çolpan İlhan, yeğeni Kerem Alışık ve oğlu Sadri Alışık’ın da aralarında bulunduğu isimler katıldı. Çolpan İlhan, burada yaptığı konuşmada, “Attilâ İlhan ile hayattayken çok değerli paylaşımları olduğunu, ölümü ile sanki bir parçasını kaybettiğini” belirterek, “Ağabeyim, hayatı boyunca sürekli olarak okur, yazar ve çizerdi. İnsanın aile yakınını kaybetmesi çok yıkıcı. Ve kısa süre önce kaybettiğim diğer ağabeyim de bu yıkımı ağırlaştırdı” dedi. Kerem Alışık ise “Dayım benim hayatımdaki en büyük sırdaştı. Ölümü ile hayatımda büyük bir boşluk bıraktı. Kendimi tek başına kalmış gibi hissediyorum. Babamın ölümünden sonra dayımın ölümü de beni çok üzdü” diye konuştu. Kerem Alışık’ın oğlu Sadri Alışık ise dayısı gibi sanat insanı olmak istediğini, dedesi ve babası gibi tiyatro eğitimi alacağını söyledi. Dostları ve meslektaşları, ilk profesyonel kadın çizerimiz Selma Emiroğlu’nu anlattı Musa Kart: Ne yazık ki ilk kadın karikatüristimiz olmak, Cemal Nadir’in öğrencisi olmak, Amcabey, Doğan Kardeş, Tef ve Akbaba dergilerinde çizmiş olmak bile yetmedi... Olmadı... Olamadı. Onca televizyon ve gazete, Sevgili Selma Emiroğlu’nu bugüne taşıyamadı... Gençlere anlatamadı... ç ölçülü’ uyaksız şiiri seslendirme zorluğu Çoğu Amerikalı, önemli bir bölümü de epeyce genç olan öteki oyuncuların –Kraliçe Elizabeth (Haydn Gwynne) ve Kraliçe Margaret (Gemma Jones) dışında kalan her biri, Shakespeare’in oyunlarında kullandığı, “uyaksız” ama “iç ölçülü” şiir biçemini aksatmadan aktarma yoluna öyle bir baş koymuştur ki metni “doğru seslendirme” çabası ön düzeye geçip garip bir “mekanik” özellik edinmiş; söyleneni “anlamlandırma” çabasına ise pek sıra gelememiştir. Bu da sözleri, neredeyse kulak tırmalayan bir tartıma taşımış, oyunculuğu ise “replikleri bağırarak söyleme” düzlemine itmiştir. Oyunun, toplumları yönetenlerin, küresel ve ulusal boyuttaki vazgeçilmez ekonomik ve politik çıkarlar adına birbirini yalanlarla, ikiyüzlülükle alt etmeye çalıştığı, zorbalığın kuzu postuna bürünüp salındığı günümüz ile ilişkilendirilerek sahnelenmiş olması, Shakespeare’in bu ilk önemli politik oyununa artı bir özellik getiriyor. Makyevelist stratejilerle örülmüş bir ekonomik/toplumsal/politik dünya düzeninde yaşamakta oluşumuz, oyunun ‘Brecht’çe bir yaklaşımı imleyen yorumunu geçerli kılabilir. Çünkü oyunun ilk üçte ikilik bölümünde, çeşitli karakter guruplarının birbirini alt etmek için sergiledikleri ince politika, daha çok, emperyalist/kapitalist Batı’nın geliştirmiş olduğu stratejileri anımsatmaktadır. Tıpkı Brecht’in ‘Arturo Ui’ oyununda Hitler’in yükselişini Amerikan kapitalizmi ile ilişkilendirdiği gibi… Oysa, “III. Richard”ın program kitabında, oyunun güncel politikeleştirel hedefi olarak, zorba özellikli Kaddafi, Esad vb. gösterilmiş. Ne demeli? ‘ zel Rozental: “Çizdiğimi yaşıyorum. Çizginin içine giriyorum. Şarkıyı da öyle söylüyorum. Unutuyorum kendimi. Ama bu kaçmak değil, realiteden kaçmak istemiyorum. Aksine onu çok seviyorum. Mutlu bir insanım. Aylin ile Aydın var. İyi dostlarım var. Bunların dışındaki dünya acı. Ama o dünyadan kaçmak aptallığını yapmak istemem. Bu kendini aldatmaktır. Dünyanın güzel yanını kaçırmamak için bana verilen fırsatı kullanmak istiyorum hepiniz gibi…” 2001’de kendisiyle yaptığım bir söyleşide, bu sözcüklerle açıklamıştı yaşam felsefesini Selma Emiroğlu. Meğer kaçmış! Ama dünyanın güzel yanını eşi, kızı ve dostlarıyla bir dolu yaşadıktan sonra… Bense, içindeki tükenmez enerjiyi dışarı saçan o kapkara gözlerini, her daim gülen o güzel ve aydınlık yüzünü çok özleyeceğim. Güngör Kabakçıoğlu’nun çizgisiyle Selma Emiroğlu. Behiç Ak: Selma Emiroğlu, Türkiye’nin ilk kadın karikatürcüsüydü ve kadınların sanat yapamayacağı bir ülkede, önyargıyı kıran bir öncüydü. Karikatür, resim ve diğer sanatlar arasında akışkan bir ilişki olduğunu gösterdi. olsun... Unutma ki biz hepimiz seni çok sevdik… Haslet Soyöz: Zekâsı ve çizgileriyle karikatür sanatına şapka çıkartan bir yetenekti. 1950 Kuşağı’nın içinde bulunduğu zamanı göz önüne alırsak bir kadın sanatçı olarak genç Türkiye Cumhuriyeti’nin atılımları içerisinde çizgi sanatının simgelerinden biriydi. Meral Simer: Karikatür ve çizgi roman alanında biz Tür Mehmet Çağçağ: Birkaç gün önce kaybettiğimiz Selma Emiroğlu, Cumhuriyet tarihimizin ilk profesyoneliydi. Onun açtığı yolda artık dergiler dolusu kadın çizer ve mizahçı, eleştiride erkek egemenliğini kırıyor. Tonguç Yaşar: Selma’nın karikatürde ve çizgi romanda kendini gösterişi, Cumhuriyet tarihimiz açısından önemliydi. Bu iki açıdan öncü bir rol oynadı. Turgut Çeviker: Karikatür tarihimizde yaptıklarından çok, oynadığı rol önemlidir. Kişisel hikâyesinin sinemasal çekiciliği bir yana, 12 yaşında Cemal Nadir’in beğenisini kazanabilmesi; ona çizgi dünyasını kamuya yansıtma olanağı tanıması, dönemin en önemli ve unutulmaz hikâyelerinin başında gelir. 1914’te görünüp kaybolan Fatma Zehra ve 1930’larda çok az görünüp kaybolan Muallâ Faik’i saymazsak o profesyonel ilk kadın karikatürcümüzdür. Yurdagün Göker: Selma Emiroğlu’nun vefatını duyduğumda, Selma bizim bilmediğimiz daha iyi bir şeyler yapmak için bizlerden ayrılıyordur diye düşündüm. İnanın yine iyi bir şeyler düşünmüştür. Yolun aydınlık ve açık Selma Emiroğlu Aykan’ın çizgisi – Gız Fadime, sana da böyle gundura alalım mı?.. – Get işine ağa, ben sana ne kötülük ittim ki... Amcabey, 7.8.1943 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle