18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EK M 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Türk EmekliSen ve Birleşik Emekliler Derneği ortak bir açıklama yaparak hükümete seslendi: Çekin elinizi cebimizden Emekliler, elektriğe 9.57, doğalgaza yüzde 12.28 zam yapıldığını, ceplerindeki enflasyonun yüzde 18’in üzerinde olduğunu vurgulayarak emekliye yüzde 4+4 zammın kabul edilemez olduğunu belirttiler. Ekonomi Sevrisi Türk EmekliSen ve Birleşik Emekliler Derneği, hükümete “Emeklinin üzerinden pençenizi çekin” diye seslendi. Emeklinin cebindeki enflasyonun yüzde 18’ler civarında olduğu belirtilirken, buna karşın enflasyonun hâlâ yüzde 6’lar seviyesinde hesaplandığı vurgulandı. Türk EmekliSen Genel Başkanı Osman Özdemir ve Birleşik Emekliler Derneği Başkanı Nalan Huriye Akcan yaptıkları ortak açıklamada “Emeklilerin, dar gelirlilerin üstüne pençelerini basa basa güya ekonomimiz büyüyor” görüşüne yer verdiler. Açıklamada, hükümete seslenilerek “Beyaz peynir 25 TL, kıyma 30 TL. Zaten alamıyoruz ya, pirzola 45 TL olmuş. 4 TL’den aşağı meyve, sebze pazarda bile yok, hâlâ enflasyon yüzde 6, ülkemiz hâlâ büyüyor, memura, emekliye yüzde 4+4 maaş zammı yapılıyor. Ceplerimizdeki enflasyon yüzde 18’den aşağı değil, buna aldırış eden yok” denildi. Enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra elektriğe yüzde 9.57, doğalgaza ise yüzde 12.28 zam yapıldığının belirtildiği açıklamada, “Bu zamlara yiyecek ve içeceğe yapılanlar dahil değil. Sene sonunda maaş zamları konuşulmaya başlandığı zaman, çok az kullanılan veya mevsimi geçmiş sezonluk ürünlerin fiyatlarında indirim yapılır. Bu ürünlerin enflasyon sepetindeki ağırlıklı ortalamaları da yüksek tutulur. Elektriğe ve doğalgaza yapılan zamların sepete etkisi sıfırlanır. Enflasyon düşük gösterilir. Bunların enflasyonu ile halkın enflasyonu arasındaki uçurumu yaşayanlar biliyor” ifadeleri kullanıldı. Kaosa Çekilme... Başbakan Erdoğan’ın annesinin ölümü bağlantılı hafta sonu programlarının tümünün ertelendiği haberini duyunca; dış poitikada bizi kaosa çektiğine inandığım kimi gelişmeler için bir soluk alma, üzerinde düşünme, son dakika gelişmeleri bağlantılı yeniden değerlendirmeye şans yarattığı duygusunu aldım... Öncelikle hafta sonu programı kapsamındaki sınır kampları ziyaretinin yaratacağı ek gerilim bağlantılı tabii ki... Sayın Başbakan’ın başı sağ olsun... Annesinin kaybı üzerine gelen başsağlığı taziyeleri, ziyaretleri bile kimi ilişkilerde soluk alma, yeniden düşünmeye ortam yaratmış olabilir... Aynı hafta sonunun sıcak yeni gelişmeleri, Amerikan bahar eylemlerinden, AB büyük ekonomik krizinin yeni kazandığı boyutlardan, Mısır’daki çok farklı gündemli iç çatışmalardan, seçimlere doğru ürküten kaostan da alınacak yeni dersler olmalı elbet... Erdoğan iktidarının asıl üzerinde düşünmesi gereken, Türkiye’yi çok daha yakından ilgilendiren iki haber ise İran ve Suriye’den geldi... İran’ın dini liderinin danışmanının açıklamalarının, Türkiye’ye dönük diplomatik, bir o kadar da ciddi, muhtıra içeriğinde kabul görmesi gerektiği, dış politikacıların yorumları. İran diplomasisinin üslubunun altı çizilerek, bölgede doğal rakip olan iki ülkenin zor olan barışçı dengeler kurabilmelerinde, İran’ın geleneksel, bir geren bir yumuşatan politikalarına dikkat edilmesi gereği anımsatılıyor. Bizim dış poltika yorumcularımızın size de çok kapalı gelmiş olabilecek bu saptamalarının yanında, İran’dan gelen açıklama çok sert ama anlaşılır bir içerikte... Başbakan Erdoğan’ın ilk Mısır’da dillendirdiği, Arap baharı ülkelerinde demokrasiye geçiş için laikliğin model alınması önerisi ile aslında bizim Cumhuriyet ile kabul edilmiş, halen anayasal düzenimizde geçerli laiklik kastedilmese de; Amerikan modeli pasif laiklik, dini inanç, yaşam biçimlerinin kamu alanlarına da taşınabilmesi, siyasetin dini inanç ve yaşam biçimlerini sınırsız kullanabilmesini öngörse de.. radikal İslami inançlar için çok da kabul edilebilir değil olmalı ki.. Mısır’da radikal İslami örgütlenmelerden gelen ilk tepkilerin üzerine İran’dan da hemen “İslam dünyasına rol model biziz” anlamına açıklamalar gelmişti. Son uyarının siyasi sahibi dini lider olunca, “Türkiye’nin laik model önerisi kabul edilemez” içerikte bir keskinlik kazanınca anlamı değişiyor. İran’dan gelen hafta sonu uyarılarında laikliğin yanında, NATO füze kalkanı sisteminin Türkiye’ye yerleştirilmesine de aynı sertlikte tepki var. İran’ın ve Rusya’nın doğrudan hedef alındığı iddia ediliyor, “kabul edilemez” vurgulaması yapılıyor. Bir de Türkiye’nin Suriye politikaları kabul edilemez, içişlerine karışma olarak ilan ediliyor... İran’ın bu sert çıkışına hemen aynı zaman dilimi içinde Suriye’den Beşşar Esad’ın ağzından çıkmış sözcüklerle gelen tepkileri eklemek kaçınılmaz. Özetle Türkiye, Suriye’nin içişlerine doğrudan karışmakla suçlanmakla yetinilmiyor, direnişçilere doğrudan maddisilah yardımı yapmakla suçlanıyor. Türkiye ile Suriye’nin sıfır sorundan yaptırıma giden ilişkilerinde, iki ülkenin mezhepler yapılanmasındaki benzerlikleri anımsatılıyor. Suriye’nin iç sorunlarında mezhep çatışmalarını kullanmaya kalkışanların, kendi ülkelerinde daha ağır sorunlarla yüz yüze kalabilecekleri tehdidi ekleniyor... İki komşu ülkeden kendi konumları, çıkarları ile örtüşen, gelen tepkileri ne kadarı ile yok sayabiliriz? Tabii ki Türkiye’nin kendi çıkarlarına dönük, özgüven içinde, uyarıları dinlemiş olarak, boyun eğmeden kararlar vermesi gerek... Ancak Türkiye’nin kendi uzun dönemli çıkarlarından çok, “Beyaz Saray’ın peşinden gidiyor” imajını güçlendiren gelişmeler de, kaygılanılmayacak bir konum değil. İslam dünyasına rol model olma, yeni Osmanlıcılık düşleri.. derken, Türkiye’nin kendi sorunlarını hafife alan iktidar icraatları ile ilgili kaygılar giderek büyüyor... Vitrinde başkalarına demokrasi satma söylemi, içerde çok yaşamsal boyutlarda demokrasinin ilkelerini ayaklar altına alma icraatlarına her gün bir yenisi katılıyor. Meclis tatildeyken geleceğimize yönelik yaşamın her alanında Meclis’siz KHK’lerle sayısız çok yasada önemli değişiklikler yapmış olmak, büyük diktatoryal dayatma sadece bir boyut. Yepyeni bir anayasa ile demokratik düzene geçiş vitrininde, iç olumsuz niyetleri ortaya koyan, ayrıntı gibi çok temel icraatlar çok önemli. Erdoğan iktidarının icraatlar üslubu sıfır demokratik... En önemlisi yeniden çok tırmanmış iki taraflı şiddet, dayatma, diktatoryal üsluplarında, iktidar cephesi ile PKK cephesinden, demokrasinin ilkeleri ile Kürtlere sorulmadan, Kürtler üzerinden sürdürülen paylaşım savaşları... İktidar cephesine bakılırsa, tırmanan şiddet PKK odaklı, kaçınılmaz çok yakın olan barışa dönük pazarlıkta kozlarını arttırma içerikli... PKK cephesine göre ise iktidarın devlet gücünü kullanarak kendilerini teslim alma stratejisi... Sonuçta şiddet, kan üzerinden kazanma hırsı ile yürürlerken, insan haklarını, demokrasiyi, çoğunluk bizi yok sayıyorlar... Sanayide ramazan rehaveti Ekonomi Servisi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre toplam sanayi üretimi, ramazan ayının da etkisiyle ağustosta, geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 3.8 arttı. Bu oran, yüzde 4.85 arasında değişen piyasadaki beklentilerin gerisinde ve 209 yılı kasım ayındaki yüzde 3’lük gerilemenin ardından şimdiye kadar kaydedilen en düşük artış oranını gösteriyor. Sonuçlar sanayi üretiminde beklenen yavaşlamanın gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor ve Merkez Bankası’nın yumuşak iniş senaryolarını doğruluyor. Temmuz ayındaki yüzde 35.1’lik artışın ardından ağustosta sadece yüzde 1.4 artan otomotiv sanayiindeki üretimin de düşük oranlı artışta önemli payı bulunuyor. Tekstil ürünleri imalatındaki yüzde 3.9’luk, giyim eşyaları imalatındaki yüzde 1.8’lik gerilemeler de buna eşlik ediyor. Toplam sanayi üretimi ocak ayında yüzde 19, şubatta yüzde 13.9, martta yüzde 10.2, nisanda yüzde 8.8, mayısta yüzde 8, haziranda yüzde 6.8, temmuzda yüzde 6.9 olarak gerçekleşmişti. Komşu kaosa sürükleniyor Yunanistan’da halkın tepkilerini dikkate almak zorunda kalan hükümet, sonunda ekonomi politikalarını referanduma götürme kararı aldı. ‘Hayır’ çıktığında işler daha da karışacak. MURAT LEM ATİNA Yunanistan’da PASOK hükümetinin ekonomik anlamdaki kemer sıkma politikarına halkın tepkisi giderek sertleşirken, hükümet sonunda referanduma gitme kararı aldı. Önceki gün mecliste yapılan oturumda konuyu ilk kez dile getiren İçişleri Bakanı Haris Kastanidis, referandumun ne zaman ve hangi sorularla yapılacağına açıklık getirmedi. Basında yer alan haberlere göre halktan bir anlamda güven oyu almayı düşünen PASOK hükümetinin ömrü referendum sonucunda belli olacak. Bakanın açıklaması üzerine herekete geçen tüm muhalefet partileri, referandumdan “hayır” çıkması durumunda, hükümetin derhal istifa etmesi gerektiğini belittiler. Bu açıklamalar sonrası Yorgo Papandreu başkanlığındaki PASOK hükümeti sessizliğe gömüldü. Siyasi gözlemcilere göre, referandumdan hayır oyu çıkarsa ülke idari anlamda tam bir kaosa sürüklenecek. Olası bir erken genel seçimde halkın katılımı çok düşük olacak ve PASOK’un yerine hiçbir parti tek başına iktidar Avrupa Komisyonu Başkanı Jose M. Barroso, sürekli protestolarla sarsılan Yunanistan için, “Avro bölgesine alınırken ekonomik değil siyasi bir karar alındı” dedi. olamayacak. PASOK ve ana muhalefet Yeni Demokrasi’nin (YDP) son kamuoyu yoklamalarında yüzde 15’lere varan oranlarda oy kaybettiklerine dikkat çeken aynı kaynaklar, olası bir koalisyon hükümetinin de troykadan gerekli desteği alamayacağını vurguluyorlar. Eski başkanın itirafı Öte yandan ülkenin artık krediyi veren troyka tarafından idare edildiği konusunda ilk itiraf iktidar partisinden geldi. “Yunan halkı artık el altında yönetiliyor” diyen Yunanistan parlamentosunun eski başkanı Apostolos Kaklamanis halkın idaresinin tamamen Avrupa Merkez Bankası ile IMF’nin eline geçtiğini ima etti. Referandumun Yunan devletine 110 milyon Avro’ya mal olması bekleniyor. lk yerli tablet üretime hazır Ekonomi Sevrisi General Mobile, 8.9 inç ekran boyutundaki ilk yerli üretim tablet bilgisayarı ‘etab’ ile eğitime yönelik içerik projesini başlattığını duyurdu. General Mobile Türkiye Genel Müdürü Muzaffer Gölcü, etab ile özellikle orta öğrenim öğrencilerinin akademik, sosyal, zihinsel ve kültürel gelişiminin desteklenmesinin hedeflendiğini söyledi. Gölcü, Türkiye’de neredeyse tüm telekomünikasyon cihaz ve sistemlerinin günümüzde ithal edildiğini savunarak, 1994’ten 2010 yılı sonuna kadar kullanılan cep telefonu sayısının 136 milyon olduğunu, bunların neredeyse tamamının ithal edildiğini ve bu ithalat sonucunda dışarıya ödenen bedelin 28 milyar dolar olduğunu ifade etti. Atlasjet ekonomiye konfor getirdi Ekonomi Servisi Atlasjet, havacılık sektöründeki 10. yılında, ‘konforlu bir uçuş’ için sunduğu tüm hizmetleri ekonomiplus adıyla tek bir çatı altında topluyor. Atlasjet Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy, ekonomiplus uygulamasını “1. sınıf konforu 3. sınıf fiyata sunuyoruz” sözleriyle özetlerken, şirket bu uygulamayla düşük maliyetli havayolu şirketlerinin piyasaya girmesinden sonra oluşan “her şey ücretlidir” algısını kırmayı hedefliyor. Uygulamayı Bodrum’da tanıtan Ersoy, şirketin yolcusuna sağladığı avantajları şöyle sıraladı: “Ekonomi Class kavramını değiştiriyoruz. 77 santim ferah koltuk aralıklarımız, 14 çeşit içecek ve kek ya da sıcaksoğuk sandviçlerden oluşan ücretsiz ikramlarımız, iPhone, Blackberry ve iPad uygulamalarımızla kolay ulaşılabilen fiyat avantajlı biletlerimiz, ücretsiz otobüs servislerimiz, yine ücretsiz sunduğumuz online checkin ve koltuk seçme imkânı, 12 saate kadar ücretsiz bilet iptali, 20 kilogram bagaj hakkı, Boeing ve Airbus’lardan oluşan filomuz ve Atlasjet uçuş konforunu uygun fiyatlarla sunuyoruz.” Merkez Bankası’nın iktisadi temellerle bağlantısı olmadan dışarıdaki yangından kaynaklandığını belirttiği ve ciddi müdahalelerine sebep olan ve olacak dolardaki bu artışın nelere mal olduğunu ve olacağını bir görelim. 1 İthalatçının maliyeti 01.08.2011 tarihine göre yüzde 10 artmıştır. İthalatçı 1 milyon dolarlık bir ithalatın bedelini ekimde ödediği takdirde yaklaşık 100 bin dolar ek külfete girmiş olacaktır. 2 Dövizle kiralama yapanların kirası 2 ayda yüzde 10 artmıştır. Kiraların enflasyon oranına göre yıllık olarak artacağı kabul edildiğinde bunun ciddi bir artış olduğu görülecektir. 3 Pahalılaşacağı için ithalatın düşeceği, ucuzlayacak ihracatın artacağı düşünüldüğünde cari işlemler açığına bu artış katkıda bulunacaktır. Ancak ihracatımızın yüzde 60’ı AB ülkelerine Avro olarak yapıldığından ve çapraz kurun düşmesi nedeniyle cari işlemlere bu açıdan katkı sınırlı kalacaktır. 4 Uzakdoğu’dan ithalat yapıp AB’ye ihracat yapanların hesabını da şöyle yapabiliriz. Örneğin; 01.08.2011’de 1 milyon dolarlık hammadde ithalatı yapan ve bununla ilgili içeride 200.000 TL’lik iç maliyeti oluşan ve yüzde 10 kârla Danimarka’ya ürün ihraç eden biri, 07.10.2011 tarihi itibarıyla yaklaşık 100 bin dolar zarar edecektir. Yani ihracattan doğan kârı yok olacaktır. Burada ithalat maliyeti değişirken ihracat fiyatı Avro olarak sabit kaldığından maliyet nedeniyle zarar doğmaktadır. Bir de Avro kurunda düşüklük nedeniyle ihracat bedeli bir miktar zarar yaratmaktadır. Bu nedenle ithalatları dolar, ihracatları Avro olanların dolarAvro hareketlerini sıkı bir şekilde izlemeleri gerekmektedir. 5 Dolar üzerinden kredi borçları olan iş sahiplerinin borçları artmıştır. Daha çok iç piyasaya çalışanların döviz açık pozisyonlarının bulunması halinde bu dolardaki artış nedeniyle borçları yükselecektir. Bu borçları ödemek için daha fazla TL satış yapmaları gerekecektir. Bunun yanında döviz kredileri dolar cinsinden olanların ihracatları düşükse bypass ihracatları (başkasına ait ihracatı üzerinden geçirmek) artacaktır. 6 Ülkenin dolara bağlı başta enerji ve diğer alım maliyetleri artacak ve bu artış ödemeler dengesini olumsuz yönde 12 Doların artışı nedeniyle inşaat sektöründe satışlar yavaşlar ve gayrimenkul fiyatları düşer. Doların artışı süresince emlak satış reklamlarının çoğalması bunun göstergesidir. etkileyecektir. 13 Doların daha da yükseleceğini 7 Kur artışının devam edeceğini düşünen yatırımcılar, dolarlarını düşünüp forward yapan iş sahipleri, dolar bozmayarak kur artışının sürmesine sebep alımı yapacağı veya satışını olurlar. Bunun yanında doların artışının gerçekleştirdiği kuru bugünkü kurdan süreceğini, yıl sonunda 2 TL’yi aşacağını düşük belirlemiş ise bu vadeli işlemden zarar düşünenler dolara yatırım yapacaktır. Bu edecektir. da kur artışının sürmesine bir nedendir. 14 Dolar alacakları daha fazla olan Vadeli işlem tarihi Forward Gerçekleşen Forward işletmeler daha çok vergi 01.08.2011 Kur kuru Kur zararı ödeyecekler, dolar borçları olanlar 01.08.11 15.10.11 15.10.11 Satışı taahhüt edilen dolar 1.000.000.00 1.6669 1.7500 1.8700 ise zarar edecek ve daha az vergi TL tutarı 1.666.900 1.750.000 1.870.000 120.000 ödeyecekler, belki bu yıl vergi Forward zararı dolar 64.171 ödemeyeceklerdir. Bu da 2011 8 Dolar alacakları ve mevduatları olanlar bütçesinde vergi gelirlerinin düşmesi dolar artışından yararlanacaklar ve kâr demektir. edeceklerdir. 15 Ülkeden para çıkışı olacak, 9 Dolar artışının sürmesi halinde doğrudan sermaye yatırımları ve sıcak TCMB’nin dolar satması nedeniyle döviz para girişi yavaşlayacaktır. rezervleri azalacaktır. (Hatırlatalım, Ali Doların yıl sonunda 1.851.90 bandında Babacan geçen gün ekonomi oluşması halinde 2011’de ülkemiz ciddi bir değerlendirmesini yaparken döviz rezervi devalüasyonla karşı karşıya kalmış tutmanın maliyetli bir iş olduğunu söyledi.) demektir. Bütün bunlar sıkıntılı günlerin bizi 10 Dolardaki artış birçok malın fiyatını beklediğini göstermektedir. Burada yıllarca arttıracak ve bu nedenle enflasyon oranı düşük kuryüksek faizle ekonominin yükselecektir. yönetilmesi nedeniyle zorunlu dolar 11 Dolardaki artışın sürmesi bütçe fiyatının artışının daha fazla tahribat açıklarının artmasına yol açacaktır. yapacağını da belirtmek zorundayız. Doların Artışı Sıkıntı Yaratacak Davos stanbul’a geliyor Ekonomi Sevrisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘One Minute’ çıkışı sonrasında gündeme oturan Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu toplantıları artık her yıl İstanbul’da yapılacak. Cüneyd Zapsu Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyd Zapsu, CNBCe’de yaptığı açıklamada, “Artık küçük bölgesel ara sıra yapılan toplantılardan değil. Davos’un kurucusu Prof. Swaft ile anlaşmamıza göre bundan böyle her sene aşağı yukarı aynı zaman, ki önümüzdeki yıl inşallah bir aksilik çıkmazsa 1922 Haziran arasında olacak Türkiye’de İstanbul’da” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle