23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 SINAV BAŞVURULARI SÜRÜYOR AKP iktidarı, ısrarla ‘İlkokula türbanla girilmez’ açıklaması yapmadı YGS’de yeni dönem başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) başvurular dün başladı. Aday bilgi formuna ÖSYM’nin “http://www.osym.gov.tr” internet adresinden ulaşabilecek. Başvurular 19 Ocak’a kadar yapılabilecek. ÖSYS’ye, ortaöğretim kurumlarının son sınıfında okuyan öğrenciler, beklemeli durumdakiler, dışardan bitirme sınavlarına girenler, ortaöğretim kurumlarını bitirmiş olanlar, ortaöğretimlerini yabancı ülkelerden yapanlar başvurabilecek. TC yükseköğretim kurumlarından disiplin suçu nedeniyle kaydı silinenler de 2011ÖSYS’ye başvurabilecek. Meslek yüksekokulları ve açıköğretim ön lisans programlarına başvuran adaylar sınavsız yerleşebilecek. Yeni güvenlik önlemleri nedeniyle öncelikli olarak il merkezlerinde sınav yapılacak. Adayın başvuru merkezine giderken yanlarında, Aday Bilgi Formu, fotoğraf ve TC Kimlik Numarası bulanan nüfus cüzdanı veya pasaport, mezun öğrenciler için ortaöğretim diplomasının resmi onaylı bir sureti, özürlü adaylar için sağlık kurulu raporlarının bir örneğiyle özürlerine ilişkin özgeçmişlerini ayrıntılı olarak anlatan bir dilekçe, banka dekontu olması gerekiyor. “2011ÖSYS Başvuru Kayıt Bilgileri” adlı belgenin saklanması gerekiyor. Belgede yer alan şifre daha sonraki işlemlerde de gerekecek. Adaylar, bu aşamadan sonra doğrudan ÖSYM’ye başvuracak. Başvurudan sonra adaya verilen şifre, TC Kimlik Numarası ile birlikte ÖSYM’nin “http://ais.osym.gov.tr” internet adresini kullanarak adayın sınava gireceği yer bilgisini içeren Sınava Giriş Belgesi’ni temin etmede, yerleştirme ve sınav sonuç bilgilerini öğrenmede, yükseköğretim programları tercihini girmede ve bazı bilgilerini değiştirmede kullanılacak. Yeni şifre edinmek isteyen adayların, nüfus cüzdanlarıyla şahsen başvuru merkezleri, ÖSYM Sınav Merkezi yöneticilikleri ve ÖSYM bürolarına başvurmaları ve 2 TL hizmet ücreti ödemeleri gerekiyor. Türbana kaçamak yanıt Çubukçu, “İlkokulda türban olur mu” sorusunu “Eğitim sistemimizde böyle bir okul türü yok” diye cevapladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Turgut Dibek, Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün “İlkokul öğrencisinin kendi isteği ile başörtüsü takması gibi bir şey söz konusu olamaz” sözlerini hatırlatarak, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Önergede, “Başbakan laikliğe aykırı bir konuda, ‘İlkokula türbanla girilmez’ açıklamasını neden yapmamaktadır, ilkokula türbanla girilmesini mi istemektedir” sorusuna yer verildi. Erdoğan’a yöneltilen soruyu Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu yanıtladı. Çubukçu yanıtında “Eğitim sistemimizde ‘ilkokul’ adında bir okul türü bulunmamaktadır” dedi. Dibek, Çubukçu’nun yanıtı üzerine, “Sayın Hayrünnisa Gül’ün ifadelerine karşı yapılan açıklama anayasaya aykırıdır. Önerge Başbakan’a verilmişken, Milli Eğitim Bakanı tarafından yanıtlanmıştır. Başbakan’ı ilgilendiren konularda Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek tarafından yanıt gönderilmektedir. Bu hükümetin ciddiyetsizliğini ortaya koyan bir başka örnektir. Böyle bir yanıt öncelikle sayın Gül’e hakarettir. Sayın Gül’ün açıklamalarına karşı Başbakan’ın ifadelerini kamuoyunun takdirlerine sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu. MAVİ SÜRGÜN SERDAR KIZIK Gerçeği Gizlemek... Yılbaşı gecesi televizyonlardaki seçilmiş yurttaş röportajlarına bakılırsa, “iyi bir yıl” geçirdik. Onca büyük sorunla cebelleşirken, “Bu nasıl geçirmek” diye sormayın. Çünkü o televizyonlar zaten akaryakıttaki 2 kuruşluk indirimi ve nisan ayına kadar zamsız elektriği, “sevinçli haber” diye takdim ediyor. Oysa dünyanın “en pahalı ürün ve hizmetleri” ilgi alanlarına girmiyor. Elektrikte, benzinde, mazotta, ulaşımda, ette, tahılda, gıdada fiyat artışlarını görmüyor, “yıllık enflasyon yüzde 7” yalanına inanmamızı istiyor medyacılar. Tıpkı ileri demokrasi hamlelerine inanmamızı istedikleri gibi. Geçen yıl için, “zalimin zulmüne ileri demokrasi dendiğini” söylesek, canları sıkılır en çok. Bütün gerçeklikler, doğrular “onlara göre”dir. Örneğin hâkim ve savcıların ne içtiği, ne giydiği ve eğilimlerine göre fişlenmelerinin herhangi bir sakıncası yoktur ancak aynı insanların işe giriş sınavlarında torpili önlemeye yönelik kamera kayıtları özel yaşam ihlalidir. Bilirler ama söylemezler. İşin ucunda bol kazanç ya da Cem Uzan gibi olmak vardır... İlhan İrem dün bütün iyi niyeti ve sanatçı duyarlılığıyla odatv’de soruyor; “Sizi daha kaç kez kandırabilirler?..” “Yetmez ama evet ekranlarının özgürlük çiçeklerine, açılım tiyatrosunun ileri demokrasi zanaatkârlarına” seslenirken, “Neye evet dediğinizi her geçen gün biraz daha görüyor musunuz? Yoksa aymazlık berdevam mı?” diyor. Halkımızdan “uyanmasını” istiyor... Çevre programı yapar onlar, doğanın güzelliğini anlatır, eğlenilecek, gezilecek yerleri. Ama doğanın gözyaşı, haykırışı, isyanı, yağması ve talanının üstünü örter. Aslında bilirler gerçekleri... 2 bine yakın derenin 50 yıllığına yandaşlara peşkeşi, HES’lerle kelepçelenmesi teğet geçilir. Dağların çokuluslu yağmacı maden şirketlerince delik deşik edilmesi, on binlerce ağacın kesilmesi görülmez. Görülse bile “aman yabancı sermayeyi ürkütmeyelim, hükümeti küstürmeyelim” anlayışıdır asıl olan. Bir antik kentin, Allianoi’nin sulara gömülmesine değinirler ama bu faturanın sahibi iktidarı kamuoyundan gizlemeye çalışırlar. Bu arada Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Allianoi’yle ilgili, “çaresizliğini anlamamızı” rica eder. Çevre davalarında iktidar karşıtı karar verenler, kara listeye alınır. Doğaya, çevreye en ağır darbeyi vuracak Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı ilgi alanlarına girmez. Komisyon toplantılarındaki itirazlar görülmez. Çokuluslu şirketlerin dayatmasıyla GDO’lu ürünler piyasaya sürülür, haber değeri birdir, ikidir. Gündem dışıdır nükleer enerjideki kirli oyunlar, pazarlıklar... Hükümet, ilgili kurumları devre dışı bırakıp, SİT’lerle ilgili bütün yetkileri ele almaya hazırlanır, sesleri çıkmaz. Demiryolunu dillerine almaz bunlar, çevreyi tahrip eden, canlı yaşamı olumsuz etkileyen otoyol sevdalısıdır. 2B’de suskundur, bozuk orman alanlarının yenilenmesine değil, satılmasına yeşil ışık yakar. Denizler, kıyılardaki balık çiftlikleriyle kirlenmiş, umurlarında olmaz. Göller zehirlenmiş, akarsular kanalizasyona dönmüş, aldırmaz. En çok “çevre de dikkate alınmalı” duyarlığıdır onlarınki, asıl sorumlular suçlanmaz. “Neden oluyor bütün bunlar” sorusu yersizdir, çünkü bugünkü vahşi kapitalizmi, küresel sömürüyü akla getirir. Ne doğa ne de insan dertleri, “bir parmak bal” hep akıllarını çeldi... Gerçeği gizlemek, onların işi. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr ÖSYM önünde oturma eylemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tıpta Uzmanlık Eğitimine Giriş Sınavı (TUS) sonuçlarının yanlış hesaplandığını ve bazı soruların hatalı olduğunu iddia eden bir grup doktor, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) binası önünde oturma eylemi yaptı. Bilkent’teki ÖSYM binası önünde toplanan doktorlar, çeşitli pankartlar açtı. Grup adına açıklama ya pan Onur Ertuna, 12 Aralık 2010’da gerçekleştirilen TUS sonuçlarının yanlış değerlendirildiğini, birçok adayın sınav sonuçlarının beklediğinden düşük geldiğini öne sürdü. Sınavda 9 sorunun hatalı olduğunu savunan Ertuna, ÖSYM’nin bu sorulardan 4’ü hakkında açıklama yaptığını, diğer soruların ise hatasız bulunduğunu söyledi. (Fotoğraf: AA) YAKAMOZ BEDRİ BAYKAM ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Silivri’de Yeni Yıl Nasıl ‘Kutlandı’? Yeni yıl, yeni bir sayfa açmak anlamına da gelebilir. Yılın ilk günlerini geçirirken, günlük, haftalık koşuşturmalarımız o “delişmen” rutin içinde başlamadan önce biraz kendimize ve birbirimize göz atalım istedim. Benim aldığım ilk karar çok ama çok sıradan, ama bir o kadar önemli: İhmal ettiğim sağlığımı hatırladım. Rejim başta olmak üzere, kontrollerini zamanında yaptıran, kendi bedenine sahip çıkıp, “sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” sözünü hatırlamak bizler için kaçınılmaz bir ödev. İster ailemiz, sevdiklerimiz için olsun, ister mesleki hedeflerimiz, ister siyasi mücadelemiz için, sağlık her şeyden önce geliyor. Çünkü hastanedeyseniz mitingde sesiniz de yok, oyunuz da yok! Neden mi bu konu özellikle bu yıl önemli? Unutmayın, bu yıl seçim yılı! Seçimi yalnız haziranda hatırlamaya kalkmayın. Çalışmalara BUGÜN başlıyorsanız belki bir umudumuz olabilir... Lütfen hiçbir anınızda bu ülkede yaşananları “olağan” görmeyin. Yaşadıklarımız bir koca utanç verici kâbustur. 25 yıldır her aşamada ikaz ettiğimiz ve kifayetsiz liderlere anlatamadığımız senaryoların doğal sonucu olsa da, bu ülkenin röntgen sonuçlarının... kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Bir ülkenin Adalet Bakanı “içkikumar zaafı olanı fişliyoruz” diye rahatça itirafta bulunabiliyorsa, o ülkede laiklik çoktan vefat etmiştir! Kimse lafı dolandırmasın. Bu bir siyasi kamp saptamasıdır. İçki içmeyen her hâkim AKP’ye yakın değildir, ama içki içen hâkime AKP düşmandır. Bu yasadışı, hukuk dışı, antilaik bir bölünmedir, ülkemizde AKP iktidarında yaşanan 5 bin kabul edilemez bölünmeden yalnız sonuncusudur. Ağzından “Allah” kelimesi çıkan ya da ailesinde oruç tutan var diye hâkim fişlemek ne kadar absürd ve çağdışı ise, bu uygulama da bir o kadar zavallıdır. Hangi hak ve yetkiyle özel hayata karışırsın? Ayrıca kimin ne kadar içtiğini nereden bileceksin? Her gece lokantada takip edip alkolmetreye mi üfleteceksin? Hepsi bu değil. Geçen hafta bir müjdemiz daha oldu: Artık bakkalı arayıp “iki şarap yolla” demeniz yasaklanıyor! Internetten sonra telefon ve faksla da alkol satın almak bu hükümete “günah” gelmiş! Demek ki artık bakkalları da sürekli dinleyecekler. Bence Yetmez ama Evet! Niye yetmez? Çünkü çok özel ajanlar dinlemeli! Ya özel kodlar geliştirilirse? Mesela, biraya “tutkal”, şaraba “gazete“, rakıya “çiklet” denirse, hafiyeler bu özel kodları nasıl denetleyecek? Ciddi olalım: CHP, en sert şekilde bu uygulamaların karşısına derhal dikilmezse, bu suçlara yüzde 51 ortak olur. Silivri’de bizler adına nöbet tutan değerli aydınlarımızın bu kâbusa alışmayarak beyinlerini diri tuttuklarından hiçbir şüphem yok. Yeni yıla evde ailemle girdim. 31 Aralık’ın “kim en çok eğlenecek” stresine dönüşmesine karşıyım. Sohbet ettik, TV izledik ama aklım hep Silivri’deydi... Peki oradaki yiğit aydınlar Perinçek’ler, Özkan’lar, Balbay’lar, Haberal’lar, Poyraz’lar, nasıl girdiler yeni yıla? Kaçı bir araya gelebildi? Hangi umutları beslediler? Birbirlerine, çocuklarına, eşlerine, annelerine, babalarına nasıl yürekleriyle sarıldılar? Hemen söyleyeyim: Silivri Zülumhanesi, ailelerine yılbaşı gecesi bir telefon ettirme şansı dahi vermedi onlara! İşte ben buna AB standartlarında demokrasi derim! “Yeni Türkiye” derim! Hey gözünün çapağını yediğimin Yetmez ama Evetçileri! Hangi masa altına saklanacaksınız bu dayaklar, bu baskılar arttıkça? Size göre Ümit Zileli ve ben çok mu söz ediyoruz Silivri’den? Bir de bize sorun. Yetmiyor bile! Yaşanan bu insan ve hukuk dramı konusunda alarma geçiremiyoruz insanları, tüm dünyayı... CHP’ye bu konuda çok iş düşüyor. “CHP” dediğimde, son Kurultay’dan beri birçoğunuzun tepkili olduğunu biliyoruz. Ama gerçekçi olalım. Elimizdeki parti ve insanlar budur. Seçime bu kadro ile gideceğiz ve kazanmaya mecburuz. Kurumlarımız da hata yapabilirler. CHP de yapabilir, İP de yapabilir, Cumhuriyet de yapabilir... Bizlerin hatası yok mu? Hepimizin vardır. O hataları aramızda eleştireceğiz ama pişman olacağımız başka hatalar yapıp, kendi kurumlarımızı sabote etmeyeceğiz... Şimdi çalışma zamanı! Metodik olun, okuyun, yazın, eylemlere katılın... Cesur olun. Sanal dünyayı da takip edin. Habere hızlı ulaşın. Twitter hesabım: (Bedri Baykam meettheturk). Facebook’ta da aktif olun. Ama hepsinden önemlisi sahada olun! Sokakta olun! Seçim kampanyanıza, matematik gerçeklerini unutmadan şimdiden başlayın! HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com bedri.baykam@gmail.com www.bedribaykam.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Düden” de de 1 nilen ve karstik yörelerde kapalı hav 2 zaların sularını top 3 layan oyuk. 2/ Halk 4 dilinde tarladaki sebzeye verilen 5 ad... Sebze ya da eti 6 ezerek ya da süzgeçten geçirerek el 7 de edilen ezme. 3/ 8 Parlak kırmızı renk 9 te bir süs taşı... Bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nota... Rütbesiz asker. 4/ Uşak yöresine özgü, mer 1 K U M A N L A R cimek ve bulgurla yapılan 2 A V İ Z E Y A S bir yemek. 5/ Osmanlı sa 3 R A M A Z A N L ray ve konaklarında ha 4 A L P İ L A K İ remle selamlık daireleri 5 Y A T R A K İ P arasındaki bölüm. 6/ Bir 6 L E Ş K I N renk... Denizli’nin bir ilA L A Ç AM çesi. 7/ Açık yeşil renkli, 7 A K Y A mayhoş ve kokulu bir el 8 R E K T Ö R 9 S İ S T R E Ç ma cinsi... Fas’ın plaka imi. 8/ İlkel benlik... Bir tür hamur yemeği. 9/ Hayat arkadaşı... Kestanerengi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gürcistan müziğine özgü bir tür kaval. 2/ Düdenden daha geniş olan çukurluklara verilen ad... Büyük erkek kardeş. 3/ Bataklıklarda yaşayan iri bir kuş. 4/ Utanç duyma... Koyun, keçi, sığır gibi kesim hayvanlarının ticaretini yapan kimse. 5/ Yer çatlağı... Belirli bir iş ya da hizmeti başarabilecek güçteki en küçük askeri birlik. 6/ Hiçbir şeye tepki göstermeyen, kayıtsız... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 7/ Çıplak vücut resmi... Mersin’in bir ilçesi. 8/ Evcil bir geyik... Rize yöresinde mezgit balığına verilen ad. 9/ Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları çekül ipi... Küçük mağara. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle