18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 KÜLTÜR 2010 yılında Fransızların sinemaya gösterdikleri ilgi, 43 yıldan bu yana en yüksek düzeye ulaştı CUMHURİYET 26 OCAK 2011 ÇARŞAMBA [email protected] sinemaya neden değil 2010’da 261 filme imza atılan Fransa’da 206.5 milyon sinema bileti satıldı. İnternet ortamında ilk kez bir film festivali de düzenlenen ülkede bu iyi sonuçlar, Fransız devletinin 1950’lerden bu yana sürdürdüğü köklü politikaların meyvesi. MEHMET BASUTÇU Fazıl Say’ın menajeri Kadir Dursun, İstanbul 2010 AKB Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’i yanıtladı: ‘Kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor’ Kültür Servisi “Fazıl Say Projesi”nin İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasına alınmaması üstüne sürmekte olan tartışma, Say’ın menajeri Kadir Dursun’un, İstanbul 2010 AKB Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’e yanıtıyla yeni bir boyut kazandı. Dursun, gazetemize yaptığı açıklamada, Avdagiç’in kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini ve gerçekleri çarpıttığını ileri sürdü. Kadir Dursun açıklamasında şunları söyledi: “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’in, Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında yer alması düşünülen ‘Fazıl Say Projesi’ ile ilgili olarak son günlerde basına yaptığı açıklamalar; kamuoyunu yanlış bilgilendirmekte ve aynı zamanda gerçekleri çarpıtmaktadır. AKB Ajansı’ndan talep ettiğimiz bütçe ve maliyet kalemleri tüm şeffaflığıyla ilgili yazışmalarda mevcuttur. Avdagiç ise, teklifimizin, dünyaca ünlü şefleri, solistleri ve 100 kişilik bir orkestrayı kapsayan bir proje olduğunu göz ardı etmekte ve talep edilen rakamı sadece Fazıl Say alacakmış gibi yansıtmaktadır. Oysa; Fazıl Say’ın konser başına 10 bin Avro olmak üzere, 5 konser için toplam 50 bin Avro almasını teklif etmiştik.  Muhalif sanatçı polemi “Avdagiç, teklifimizin, dünyaca ünlü şefleri, solistleri ve 100 kişilik bir orkestrayı kapsayan bir proje olduğunu göz ardı etmekte ve talep edilen rakamı sadece Fazıl Say alacakmış gibi yansıtmaktadır. İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi Say’ı da heyecanlandırmış, bu nedenle Say başta projeye destek vermiş, ancak bir türlü somut ilerleme sağlanamaması yüzünden çekilmek zorunda kalmıştır.” ği yaratılıyor Muhalif kimliği ile bilinen Say, ülkesine karşı değil sadece ülkesinde giden yanlışlıklara karşı muhalif bir tutum sergilemektedir. İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi, birçok kişi kadar Say’ı da heyecanlandırmış ve Say bu nedenle en başında projeye destek vermiştir. Ancak; sonrasında projenin uzaması ve projede bir türlü somut ilerleme sağlanamaması nedeniyle Say projeden çekilmek zorunda kalmıştır.  Say projeden çekilince imkânlar sunuldu ama Say reddetti Say’ın projeden çekilmesinin hemen sonrasında ise AKB ajansı, Say’ın projeden çekilmemesi ve projeye devam etmesi için Say’a her türlü imkân sunulacağını teklif etmiştir. Projenin hayata geçmesini çok isteyen Say; AKB Ajansı’nın tutarsızlığının ileride de devam edeceğini düşünerek ve ‘Şeffaf olmayan harcamaların arasına adının karışmasını istemeyerek’ sunulan bu imkânları reddetmiştir.  Maliyetler bilet geliriyle karşılanabilirdi Önerilen bütçenin sanatçıların ulaşım ve konaklamalarını dahi karşılamaması nedeniyle; AKB Ajansı’na maliyetlerin karşılanması gerekliliği aktarılmış ve kendi bütçelerinde oluşacak açığı bilet gelirleriyle kendilerinin kapatabileceği önerisi sunulmuştur. Ancak Avdagiç gazeteye yaptığı açıklamada, bu tip projelerin bilet satışından sağlanacak hasılatın organizatör tarafından alınacağını öngörmüştür. Buradaki organizatör firmamız mıdır? Yoksa ajansın organizatörü müdür? Eğer Avdagiç’in kastettiği organizatör firmamız ise bu açıklamanın gerçekle hiçbir ilgisi yoktur ve firmamız hiçbir zaman hasılatın kendileri tarafından alınması teklifinde bulunmamıştır. Sayın Avdagiç ne zaman isterse, iddialarının asılsız ve hiçbir dayanağı olmadığını belgeleriyle birlikte basının ve kamuoyunun önünde yüz yüze gelerek ispatlamaya hazırım. Gündem yaratmak adına yapılan bu açıklamaların doğruluğunun araştırılması ve kamuoyunun da şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesi ricasıyla.” PARİS Fransızların sinemaya gösterdikleri ilgi, 43 yıldan bu yana en yüksek düzeye ulaşmış bulunuyor. Avrupa ülkelerinde gözlemlenen genel düşüşe karşın, 2009’a oranla yüzde 2.7 artışla, geçen yıl Fransa’da toplam 206.5 milyon bilet satıldı. Bundan önceki en iyi yıl olan 1967’de bu sayı 211 milyondu. Fransa’da 65 milyon insan yaşadığına göre, yılda kişi başına satılan ortalama bilet sayısı 3’ü aşmakta. Bu verileri yorumlarken, sinemanın özellikle bunalımlı dönemlerde gerçeklerden kaçmanın en kolay yollarından biri olması nedeniyle ilginin arttığını ileri sürenler de var. Ancak, bugün elde edilen iyi sonuçların, Fransız devletinin 1950’lerden bu yana sürdürdüğü köklü politikaların meyvesi olduğunu da unutmamak gerekir. Türkiye’de, 2010’da 40 milyon seyirciyi aştık diye fazla sevinmeyelim; 1980’lerdeki düzeyimizi yakalamış oluyoruz sadece. Kısaca değerlendirilmesi güç olan nitelik konusunu bir kenara koyarsak, salt sayısal düzeyde Türkiye’de sinemaya gösterilen ilginin Fransa’dakinin beşte biri kadar olduğu görülüyor. Bu oran bir yılda çekilen film sayısında dörde düşüyor. Bu nedenle, gişe girdileri sıralamasında Avrupa ülkeleri arasında sonlarda yer alan Türkiye’nin, ulusal sinemanın payı söz konusu olduğunda yaklaşık yüzde 55 ile ilk sırada olması dikkat çekici. Fransız filmlerinin ülke içindeki seyirci payıysa, önceki yıla oranla biraz gerile Xavier Beauvois’nın Fransa’da yılın yönetmeni olduğu söylenebilir. Cannes’da ‘Büyük Ödül’ kazanan, ardından 3.5 milyonu aşkın seyirci toplayan filmi ‘İnsanlar ve Tanrılar’, César ödülleri için de 11 dalda aday gösterildi. yerek yüzde 35 dolaylarında kaldı. 2010’da 261 filmle yeni bir rekor kıran Fransız sinemasının seyircisi önünde elde ettiği bu payda ciddi bir katkısı bulunan Xavier Beauvois’nın yılın yönetmeni olduğu söylenebilir: Cannes’da “Büyük Ödül” kazanan, ardından 3.5 milyonu aşkın seyirci toplayan filmi “İnsanlar ve Tanrılar” (Des hommes et des dieux), 25 Şubat gecesi Paris’te verilecek César ödülleri için 11 dalda aday gösterilirken, seyirci ilgisiyle eleştirmenlerin beğenisini buluşturan ender örneklerden biri oluyor. Aslında, seyircinin kendi sinemasına dönme eğiliminin, bir noktadan sonra içine kapanmak anlamına gelebileceği de unutulmamalı. Bu bağlamda, bir ülkede Amerikan filmleri dışındaki yabancı filmlere gösterilen ilgi (Fransa’da yüzde 16.8’e yükselmiş), kültürel farklılıkların zenginliğinden beslenme konusunda önemli bir gösterge sayılmalıdır. Fransızların sinemayı neden bu kadar çok sevdikleri sorusunun birçok yanıtı var: Yapım ve dağıtım düzeyinde, özellikle sanat sinemasına verilen devlet desteği; sinema salonları ağının ülke genelindeki yoğunluğunun, yerel ve merkezi yönetimin yardımlarıyla korunması; sinema festivallerinin desteklenmesi; yabancı sanat filmlerinin Fransa’daki dağıtımına destek olunması; Ulusal Sinema Merkezi’nin denetimi altında, gişe girdilerinden alınan paydan ve vergilerden oluşan fonların, bağımsız mesleki kurullar aracılığıyla sektörün gelişimine yatırılması; televizyon kanallarına ciddi oranlarda sinemaya destek verme zorunluluğunun getirilmesi; özel sinema işletmecilerinin girişimiyle, özellikle Paris’te ayda yaklaşık 20 Avro’ya sınırsız film izleme olanağı veren abonman kartı sisteminin son 10 yıl içinde gelişmesi; ayrıca, Unifrance kurumu aracılığıyla Fransız sinemasının uluslararası tanıtımına önem verilmesi... İstanbul Modern’de Penahi retrospektifi Kültür Servisi İstanbul Modern Sinema, 3 ve 10 Şubat tarihlerinde, İran sinemasının öncülerinden Cafer Penahi’nin filmlerine ev sahipliği yapıyor. Penahi’nin 48. Cannes Film Festivali’nde “Altın Kamera” ödülü alan “Beyaz Balon”, 17.Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale’yi kazanan “Ayna” ve 2000’de 57. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü alan “Daire”nin de aralarında olduğu beş uzun metrajlı filmden oluşan program, 61. Berlin Film Festivali’nden bir hafta önce İstanbul Modern’de gösteriliyor. Programda ayrıca Penahi’nin “Kanlı Altın” ve “Ofsayt” filmleri de yer alıyor. ‘4. Yeşilçam Ödülleri’ kapsamında ‘Yeşilçam Haftası’ etkinlikleri Türk sineması onurlandırılacak Kültür Servisi Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRKSAK) ve Beyoğlu Belediyesi işbirliğiyle Turkcell’in ana sponsorluğunda düzenlenen “Yeşilçam Haftası” bu yıl 21 28 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek. Hafta boyunca Türk sinemasının eski ve yeni film gösterimleri, sergiler, Yeşilçam şarkılarından oluşan konserler, “Sinemaskop Beyoğlu” adlı fotoğraf yarışması ile sinema atölyelerinin hayata geçirileceği etkinlikler, 28 Mart’ta Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek “4. Yeşilçam Ödülleri” töreni ile sona erecek. Konuyla ilgili Pera Palas Otel’de önceki gün yapılan basın toplantısında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Türk sinemasının bir endüstri olma yolunda hızla ilerlediğini ifade ederek, “Geçen yıl, Türk sineması 70 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Kazanılan paranın miktarından öte, ülkemizin kültür ihraç edecek bir noktaya gelmesi vurgulanmalı. Ülkemiz yönetmenlerinin çektikleri filmler tüm dünyada konuşuluyor” dedi. TÜRSAK Başkanı Engin Yiğitgil ise Türk sinemasının sorunlarını çözmek için onu bir endüstriye çevirmek gerektiğinin altını çizerek, “Sinema ülkemizde Beyoğlu’nda başladı. Belki endüstrileşmesi de burada gerçekleştirilecek. Türk sinemasının en önemli faaliyetleri arasına giren Yeşilçam Ödülleri gibi projelerin istikrarlı bir şekilde devam etmesinin önü açılmalıdır” dedi. 2010 yılı boyunca vizyona girmiş Türk filmlerini gündeme taşıyacak “Yeşilçam Ödülleri” kapsamında ödül heykelciklerinin yanı sıra “En İyi Film” ödülü olarak 250 bin TL, “En İyi İlk Film” ve “En İyi Yönetmen” kategorilerinde birinci olanlara da 50’şer bin TL para ödülü verilecek. “Yeşilçam Ödülleri”, bu yıldan itibaren “En İyi Sanat Yönetmeni” ve “En İyi Kurgu” olmak üzere 2 yeni dalda daha sahiplerini bulacak. TS Eliot Ödülü Derek Walcott’a Kültür Servisi TS Eliot Şiir Ödülü, “hareketli ve kusursuz” tekniği nedeniyle karayipli şair Derek Wal cott ’a veri ldi. 1992’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü de alan Walcott, TS Eliot Şiir Ödülü kapsamında toplu şiirleri ile ödüle değer görüldü. Şair, eserlerinde Afrika kökenlerini vurgulamasıyla tanınıyor. 2009’da hakkında ortaya atılan seks skandalının ardından Oxford Üniversitesi’nin şiir bölümü başkanlığını bırakan Walcott, önceki gün Londra’da yapılan törenle 15 bin sterlin (yaklaşık 30 bin avro) para ödülünün sahibi oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle