24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sayı 27 [email protected] "Ahmakıslatan ve şürekâsı" Adnan Özyalçıner'in öykülerini okurken, onunla ilgili bir "dizgi yanlışı olayı" geldi aklıma. Adnan'ın çiçeği burnunda bir öykücü olduğu günler... Yazdığı bir öyküyü küçük bir dergiye vermiş. Öykünün adını unuttum. Belki Adnan bile unutmuştur. Upuzun bir ad. "Ahmakıslatan, Duraktaki Genç Kız, Kuyruk Sallayan Köpek ve Şemsiyeli Delikanlı" gibi bir şey. Adnan dergiyi eline alınca şaşkınlıktan kalakalmıştı. Yer darlığı yüzünden, dizgici öykünün başlığını kısaltıvermişti: "Ahmakıslatan ve Şürekâsı". Bir başka dizgici ise Asım Bezirci'nin Orhan Duru'yla ilgili yazısının sonuna bir cümle eklemişti. Orhan'ın "Bırakılmış Biri" kitabını eleştiriyordu Asım. "Yelken" dergisinde uzun mu uzun bir yazıyla. Eleştiri şöyle sona eriyordu: "Orhan Duru'nun geleceğine umutla bakabiliriz... Amma da atarmışsın be Asım Bezirci ağabeyimiz!" Bu dizgi yanlışları derlense ortaya eğlenceli bir yapıt çıkar. İşte aklıma gelen biri daha: Aziz Nesin'in bir yazısında, "Gözümüzü budaktan sakınmayız" cümlesinde, "göz"ün "z"si "t" olarak dizilmişti. Yayınevi yöneticiliği yaptığım sıralarda, son anda gözüme ilişmese, Manuel Scorza'nın "Toprak Acısı" romanındaki bütün "pampa"lar "rampa" olarak yayımlanacaktı. Psikoloji hocamız Prof. Ullyott anlatmıştı. Bir ülkenin prensi İngiltere'yi ziyaret edecekmiş. Londra'da yayımlanan gazetelerden biri, bu olayı manşete çıkarmış. Çıkarmış ama, korkunç bir de dizgi yanlışı yapılmış. "Crown Prince"in (Veliaht Prens) "Crown"ındaki (sözcük anlamı "Taç") "n" harfi düşmüş. "Crown", "Crow" (Karga) oluvermiş. Ertesi gün gazetede bir düzeltme: "Okurlarımızdan özür dileriz. Dünkü başlığımızdaki 'Crow Prince'in doğrusu 'Clown Prince' olacaktır." "Clown", yani "Palyaço". Düzeltme yapılırken bir yanlış daha. ‘Ya kanguru gibi zıplıyor...’ Bir süre önce, bazı eleştirmenlerin bazı filmler üstüne yargılarından örnekler vermiştim. Bu hafta o yargılara başkalarını ekleyelim. Yine sinema eleştirmenlerinden... Ama konumuz bu kere filmler değil, oyuncular. Pare Lorenz (Gary Cooper için): "Sinema oyunculuğuyla uzaktan yakından ilgisi yok. Oyuncu filan değil." John McCarten (James Dean için): "Ya kanguru gibi zıplıyor, ya manyak gibi gülüyor. O kadar." Howard Thompson (Robert de Niro için): "Yeteneğin belirtisi bile yok onda." Adelaide Comerford (Dustin Hoffman için): "Aşk Mevsimi (The Graduate) eğlenceli bir komedi; yazık ki, başrolünde hiç de ilginç olmayan, yeteneksiz bir oyuncu var." Dwight Macdonald (Paul Newman için): "Gülümsemeye çalışan bir odun parçası gibi sırıtıyor." John McCarten (Paul Newman için): "Ancak hangi istasyona gelindiğini bağıran bir tren kondoktörü kadar duygulu." Time dergisi (Casablanca'da Humphrey Bogart için): "Buster Keaton da Paul Gauguin'i oynasa, ancak böyle oynardı." Rex Reed (Marlon Brando için): "Ağzı ıslak tuvalet kâğıdıyla doluymuş gibi konuşuyor." Rex Reed (Walter Matthau için): "Yangın alarmından bile etkilenmeyen kış uykusundaki bir ayı gibi... Bütün rollerinde hipnotize edilmiş gibi yürüyerek dünyanın parasını kazanıyor." Busley Crowther (JeanPaul Belmondo için): "Zamanın başlangıcından beri gördüğümüz en suratsız, daha doğrusu kauçuk suratlı, sigara tiryakisi." Elizabeth Hardwick (Alan Bates için): "Sanki başka bir filmden artakalmış bir aksesuvar gibi." John Simon (Oscar'la ödüllendirilen Art Carney için): "Öylesine donuk ve budalaca oynuyor ki, Oscar'ı hak etti." TARİHTE HERHANGİ BİR GÜN... ‘Yandaşlık ve Yalakalık Uzun Bir Koşudur, Kondüsyonu Yetersizler Dökülmeye Başladı!’ 16 OCAK: Telekom Arena Stadı’nın açılışında gerçekleşen protestodan sonra yüceler yücesi Başbakanımızın yerinde ben olsam bu ülkede top oynanan ne kadar saha varsa (halı sahalar da dahil) hepsini TOKİ’nin malı yapardım. Bununla da kalmaz, o protestoculara TOKİ’nin yaptığı o konutlarda ömür boyu oturma cezası verirdim. 17 OCAK: Başbakanımız o kadar çok şey yapıyor ki, çoğunu bizlere tanıtmaya zamanı bile olmuyor. Örneğin şu “ALLAH KURUŞU” denen para birimini, bu kadar yalaka bir kalem olmama rağmen ben bile (düşünün ben bile) atlamışım. Galatasaray Kulübü Avro üzerinden futbolcu transfer eder ama yeni stadında bir Allah kuruşunun bile olmadığı Başbakanımız sayesinde ortaya çıktı. Başbakanımız böylece bizlere bile çaktırmadan yeni bir para birimini tedavüle bile sokmuş oldu. Sanıyorum darphaneyi yakında epeyce yukarı bir yere taşırlar. Dilencilerimizin de kendilerini yenileyerek artık “Allah rızası için bir Allah kuruşu abey” demesi gerekiyor. 19 OCAK: Eeee yandaşlık ve yalakalık sağlam nefes ister. Uzun bir koşudur bu. İçimizden bazıları bu uzun koşunun en önemli kilometrelerinde kondüsyon yetersizliğinden dökülmeye başladı. Özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları konusunda Fenerbahçe Acıbademli bayan voleybolcuları kıskandıracak kadar güzel servisler atan Taraf gazetesinin genel yayın yönetmeni Ahmet Altan arkadaşımız ne yazık ki bu uzun yolculuğu kaldıramadı. Başbakan’ı eleştirmeye kalkınca kendisine hem tazminat hem de ceza davası açıldı. Bakıyorum başka liberal arkadaşlarda da homurdanmalar başladı. Bunları görünce sabahları daha erken kalkmaya başladım. En erken saatte, sabah sporumu yapıp, nefesimi daha da açıyorum. Çünkü alimallah, bu tıknefes arkadaşlar gibi yandaşlık koşusunda yarı yolda dökülmek istemem. Kondüsyonu tükenen bazı meslektaşların dökülmeye başlaması Başbakan’ın uçağına binme uğraşımda bende yeni bir umut yarattı. Uçakta şöyle birkaç kişilik yer açılsa da bizim gibi sağlam nefesliler uçağa alınsa artık diyorum. 20 OCAK: Başbakanımıza ve Ak Partiye yönelik protestoların daha da artmasını engellemek için acilen bir “yuhlama” ve “ıslık yasağı” da getirilebilir. Mezarlıktan geçerken insanların korkudan ıslık çaldığı söylenir. Islık çalabileceğinden şüphe duyulan kişilere bu yüzden gece vakti mezarlık gezisi yaptırılabilir. “Yuh” çekebilecek ağız yapısına sahip olanlar evlere konulacak MOBESE kameraları sayesinde önceden saptanarak bu arkadaşların ağız ve çene yapısı polis müdahalesiyle değiştirilebilir. Bu arada 30 Avrupa ülkesi arasında en az içen ülke Türkiye çıkmış. Bence ülkede son yasaklardan sonra alkol ölçümüne gerek kalmadı. Bu yüzden polisimizden, yuh çekebilecek ya da ıslıkla protesto yapabilecek olanları saptamak için yeni bir promil aleti bekliyorum. Protestoculuk promili yüksek çıkanlara anında biber gazı tedavisi iyi gelir sanırım!.. MÜMTAZ ARIKAN tamam beklet geliyorum!..  hızlı trend çağı...  esans olan alkoldür!..  panzehirli polis...  mali şule...  uçan halıya kabin personeli alınacaktır!..  kaçak inşa ettiğiniz dünyanız bir gün yıkılır!  iktidara inat, bize otuzbeş kişilik rakı!  bugün de kanımızı dondurduk!..  cilalı ergenlik çağı...  taksitlerinden sakınınız!  ulu orta saha oyuncusu...  nefes barosu...  yargıyı ele geçirdim efendim / ATLARI DA VURURLAR Forbes’in en zenginler listesinde iki Türk gazeteci Forbes dergisinin yayımladığı dünyanın en zenginleri listesinde Uğur Dündar'la Yılmaz Özdil'in yer alması şaşkınlık yarattı. Konuyla ilgili açıklama yapan dergi yöneticisi İbrahim Forbes, “Biz bu yıl bi değişiklik yapıp, gönlü en zenginleri de listeye aldık ve çalıştıkları kanaldan aldıkları zammı personele dağıtan bu iki gazeteciyi ‘en zengin gönüllüler’ listesine kattık” dedi. Meteorolojide süresiz izin Önceki gün Avrupa'dan yapılan 20112012 yıllarında sert kış yaşanmayacağı açıklamasından sonra, meteoroloji genel müdürlüğü, İstanbul için yüz yılın karı, dondurucu soğuk gibi felaket senaryolarını askıya aldı ve personeline süresiz izin verdi... CİHAN DEMİRCİ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle