24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2011 CUMARTESİ 16 GÖRÜŞ Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN Hariri Dostluğunun Arka Planı Lübnan’da Hizbullah ve müttefiklerinin koalisyondan çekilmesi üzerine hükümet dağıldı. Başbakan Saad Hariri ortada kaldı. Lübnan’daki hükümet bunalımını hani neredeyse kişisel sorun haline getiren Recep Bey, Lübnan’a, Şam’a uçtu. Amaç, Hariri’yi zor durumdan kurtarmaktı. Recep Bey’in, Hariri’ye olan bu büyük ilgisi, bize Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2008’de CHP Grup Başkanvekili iken yaptığı bir basın toplantısını anımsattı. Kılıçdaroğlu, o toplantıda, kurumlar vergisi oranının niçin Türk Telekom’un özelleştirilmesinden sonra indirildiğini, böylece birilerinin Türk Telekom’a üçüncü bir ortak olup olmadığını sormuş, Türk Telekom’un özelleştirilmesi sonrası kurumlar vergisi oranının düşürülmesinin, Oger Telekom’a milyonlarca dolarlık ek maddi menfaat sağladığını öne sürmüştü. Kılıçdaroğlu, “Niçin kurumlar vergisi oranını, özelleştirmeden önce indirmediniz de özelleştirme bittikten sonra indirdiniz? Bunun karşılığında kim ne kadar çıkar sağladı? Sağlanan bu çıkar, birilerinin sermaye payı olarak mı düşünülmüştür?” sorularına karşılık aramış ve konuyu Hariri ailesine getirmişti. Türk Telekom’un özelleştirmesi sırasında Hariri ailesine ve bu aileye ait Oger Telekom’a büyük katkıları olduğu ileri sürülen Abdullah Tivnikli’nin AKP iktidarı üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunun söylendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Oger Telekom’un yüzde 35’inin Saudi Telecom Company’ye satılmasında Tivnikli’nin ön planda olduğuna ilişkin Suudi Arabistan medyasında yer alan haberleri de gazetecilere dağıtmıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tivnikli, Hariri ve Suudi Telekom’un iki yetkilisinin yer aldığı fotoğrafa da yer verilen haberi gazetecilere gösteren Kılıçdaroğlu, “Kendisine bazı çevrelerce ‘Becerikli Abdullah’ da denilen Tivnikli’nin, Türk Telekom hisselerinin önemli bir miktarını başkaları adına yediemin olarak muhafaza ettiği”nin söylendiğini de ileri sürmüştü. Kılıçdaroğlu, Tivnikli’nin, Türk Telekom özelleştirme sürecindeki rolünün sorgulanması gerektiğini belirterek, iddia edilen gizli ortaklık payı dışında, Tivnikli’ye şirket yönetiminde, her yıl yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım pastasının dağıtımında ve insan kaynakları politikasının belirlenmesinde önemli ayrıcalıklar verildiğini savunarak, kimi sorular yöneltmişti: “Tüm bu işlemlerin yerine getirilmesinde Abdullah Tivnikli; yönetim kurulu üyeleri Paul Doany, Rıza Metin Ercan, Emin Başer ve İbrahim Şahin aracılığı ile şirketi istediği şekilde yönlendirmeye çalışmakta mıdır? İcra ve yönetim kurulu üyesi Rıza Metin Ercan’ın yönetim kuruluna atanmasında Abdullah Tivnikli etkili olmuş mudur? Hariri’lerin ellerinde bulundurdukları Türk Telekom hisselerinin bir bölümünün, Suudi Kralı’nın sahip olduğu Saudi Telecom Company’nin satın alması için, Cumhurbaşkanı Gül bir davet mektubu yazmış mıdır? Bu davet mektubunu, Abdullah Tivnikli, Suudi krallık yetkililerine vermiş midir?” Bilinsin diye... Türk Telekom’un “üçüncü ortağı” olup olmadığı başta olmak üzere Kılıçdaroğlu’nun sorularına iki yılı aşkın bir süredir hiçbir yanıt verilmemiştir. Yatırım Önceliklerimiz Açılış töreninde, Seyrantepe Arena Stadyumu’nun yapımı için, Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ), 600 milyon TL harcamış olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Tören sırasındaki protesto gösterisinin, siyasal ve toplumsal açıdan irdelenmesi ile ilgili tartışmalar sürmektedir; bir süre daha süreceğe benzemektedir. Olayın bu yönü, siyasal ve sosyal bilim uzmanlarının ve uygulayıcılarının işidir. Bununla birlikte olayın, bir de devlet yatırımlarının öncelikleri açısından incelenmesinde yarar vardır. Toplam yatırımlarımızın yaklaşık yüzde 30’unu yapmakta olan devletin, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda açıklanmış bulunan yatırım öncelikleri açısından da incelenmesi zorunlu görünmektedir. Çünkü yatırımın toplam tutarı yüksektir ve daha çok eğlence gereksinimimizi karşılamak amacıyla yapılmıştır. İstanbul’da yaşayan birçok insanımız gibi, bu eğlence gereğinin de karşılanmasının çok gerekli olduğuna inanıyor ve bunu biz de sık sık yapıyoruz. Bununla birlikte, ülkemizin yatırım öncelikleri, Beş Yıllık Yatırım Planları’nda ve yıllık programlarda yazılıdır; uygulanmakta olan Dokuzuncu Beş Yıllık Plan’da devlet yatırımlarının uygulanma sırası, projelerin yapılabilirlik çalışmaları sırasında göz önüne alınan getiri/götürü hesapları sonuçlarına ve uygulamada en yüksek getirili olanlara ve sosyal/siyasal hedeflerimizin önceliklerine göre tespit edilmiştir. Bunlar devlet yönetmelikleri ve yıllık programlarda yazılı olan ilkelerdir; ama uygulamada, eskiden beri siyasal ve sosyal nedenlerle önemli sapmalar da yapılmaktadır. Açılış törenini izleyen tartışmalardan anlaşıldığına göre, Arena Stadyumu Yatırımı Projesi nedeniyle, beş yıllık planın yatırım önceliklerinde değişiklik yapılmıştır. Tartışmalar içinde altı çizildiği gibi, bu projenin uygulanması öne alınmış ve yatırım kısa sürede tamamlanmıştır. Özellikle, İstanbul’da birkaç yıl önce açılmış bir Olimpiyat Stadyumu da aynı amaçla kullanılabilecekken, ikinci bir stadyum yapılması yerine, Olimpiyat Stadyumu’nun eksikleri ve yanlışları düzeltilerek kullanıma açılması da düşünülebilirdi; belki de düşünülmüş, ama yine de Seyrantepe’ye öncelik verilmiştir. Konunun uzmanları bunun nedenlerini biliyordur, sanırım. Bu onların kararıdır. Ancak ben sanıyorum ki, bu öncelik kararı, Beşinci Plan öncelikleriyle pek örtüşmüyor. Bu harcama, biraz da o yönden irdelenmelidir. Artık olan olmuş, yatırım tamamlanmış ve hizmete açılmıştır. Hayırlı olsun. Ama şimdi yapılması gereken, bu işin bir “muhasebesinin yapılmasıdır” ki gelecek yatırım kararlarımız daha tutarlı ve yatırım önceliklerimize daha uygun olsun. Aşağıdaki sorulara yanıt arayacak bir değerlendirme çalışmasının yapılarak halka açıklanmasının yararlı olacağını sanıyorum: Devlet planında, yatırım önceliklerimiz şöyle sıralamıştır. Sağlık, eğitim, geri kalmış bölge yatırımları, sanayi, iç güvenlik gibi. Bu yatırım için bu öncelikler neden bozulmuştur? Eğer varsa, bu büyük harcama nedeniyle plan önceliklerine uygun olmakla birlikte geri bırakılmış olan yatırım projeleri hangileridir? TOKİ’nin hedef ve işlevleri arasında bu tür projeler var mıdır? Yürürlükte bulunan Dokuzuncu Kalkınma Planı yatırım öncelikleri değiştirilmiş ise, devletimizin yeni yatırım öncelikleri nasıldır? Bu yatırımın geri ödenme süresi ne kadardır? Devletin Ali Sami Yen Stadyumu için yapmış olduğu yatırım, geri ödenebilmiş midir? Olimpiyat Stadyumu, nasıl değerlendirilecektir? Tartışmalar içinde sorulan başka birçok sorular ve belirsiz alanlara işaret edilmektedir. En iyisi, Devlet Planlama Teşkilatı’nda, bu proje hakkında sorulan tüm soruları ve yatırım hesabı ile yapılabilirlik etüdünün tam bir özetini içine alacak bir çalışma yapılmalı ve bu soruların yanıtları verilmelidir. Aksi halde, tartışmalar sürüp gidecektir. [email protected] Galatasaraylılar bilir. Galatasaray’a yeni gelip de Fener’e gol atan futbolcu için “Aslan oldu” denir. Yeni statta, Galatasaray seyircisi burnundan kıl aldırmayanlara öyle bir gol attı ki, tam anlamıyla “aslan yürekli” oldu. Ne yapsınlar... Cem Yılmaz’ın dediği gibi: Ortam ıslıklatıyor. Aslansınız... CHP koridorlarından duyduğumuza göre, son büyük il başkanlığı atamalarının arkasında, örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’den çok, diğer bir Genel Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Sencer Ayata varmış. Söylenenlere bakılırsa, özelllikle İstanbul ve Ankara il başkanlıklarının belirlenmesinde Ayata’nın etkisi büyük olmuş. Partide, her iki atamada yine bir denge sağlanmaya çalışıldığı da konuşuluyor. CHP’de Koalisyon Sürüyor İstanbul’a il başkanı atanan Nebil İlseven, Sosyal Demokrat dergisi çevresinde öbeklenmiş Hasan Bülent Kahraman, Korel Göymen, Hurşit Güneş ve Fuat Keyman gibi yeni sağdaki isimlere yakın. Bu gruptan kimilerinin, CHP’de geçen kasım ayındaki ayrışma yaşanmadan hemen önce İstanbul’da düzenlenen “arama konferansı”nın örgütleyicileri arasında olduğu da biliniyor. Ankara’ya atanan eski Şehir Plancıları Odası Başkanı Doç. Dr. Tarık Şengül ise; sol, toplumcu düşünceleri ile tanınıyor. İstanbul’a atanan İlseven ve onun çevresindeki ekip ne kadar piyasacı ise, Tarık Şengül de o denli kamucu... Dünyaya bakışları hani neredeyse taban tabana zıt... Yani, CHP’de kurultay sonrası oluşan koalisyon il yönetimi düzeylerinde de sürdürülüyor. Bir duyum daha: Son kurultay ile PM’ye girip Genel Başkan Yardımcısı seçilen eski Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu, partiye İstanbul Şişli’den üye edilmiş. Neden Diyarbakır’dan olmadığına gelince... Diyarbakır il örgütü pek istememiş galiba... Öfke Bulaşıcıdır SADIK ÇELİK TOKİ tarafından yaptırılan yeni Galatasaray Stadı’nın 15 Ocak’taki açılış töreni sırasında yaşanan protestolara öfkelenen Erdoğan stattan erken ayrılmıştı ve söz konusu protestolar ile bu protestolara verilen tepkiler haftanın gündemini işgal etti. O akşam Türk Telekom Arena’da yaşananlar, toplumsal bir tepkiden ibaretti. İnsanlar “şiddete başvurmadan” demokratik protesto haklarını kullandılar. Sonrasında protestoyla ilgili takınılan tutum ise bütünüyle problematikti. İlk olarak törenden hemen önce 300 provokatörün içeri sızdığının polis tarafından tespit edildiği açıklanıyor. Ancak her nasılsa Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat yeniden, statta bulunan polis kameralarını inceleyerek Başbakan’ı protesto eden “provokatörlerin” (yani ıslık çalanların, suçluların!) tespit edileceğini ve polise bildirileceğini söylüyor. Arkasından da tespit edilen kişilerin bir daha stada alınmayacaklarını belirtiyor. Stadyumda gerçekleştirilen ve şiddetten tamamıyla uzak bir protestonun özneleri polis kameralarıyla tespit edilerek cezalandırılmak isteniyor. Ve bu cümleler sözde demokratik bir ülkede sarf ediliyor... Ertesi gün savcılıktan yeni bir açıklama geliyor: “Bu takibi şikâyete bağlı suç değil, devlet büyüklerine hakaret anlamına gelecek pankart, söz ve hareketler için soruşturma açacağız.” Bir siyaset adamı ıslıklandı diye protestocuların cezalandırıldığı kaç “ileri demokrasi” ülkesi vardır dersiniz dünya üzerinde? (Peki biz bundan, içinde yaşadığımız bu “ileri demokrasi” ülkesinde bize düşen tek demokratik hakkın “susmak” olduğunu mu anlamalıyız?) Ve son olarak 19 Ocak’ta Şişli Cumhuriyet Savcılığı’ndan İstanbul Emniyet’ine giden talimata göre Emniyet, Galatasaray’dan, açılış töreni için davetiye dağıtılan 13 bin kongre üyesinin ve sponsorların listesini talep ediyor. Herkesle tek tek konuşularak olay aydınlatılacakmış! Aralarında ıslık ve yuhalamalar aracılığıyla protestoya katılanlar varsa onlara devlet büyüklerine hakaretten dava açılacakmış. Ülkede yaşanan bunca sorun arasında bu olay hiç hak etmediği kadar abartıldı... Bu arada protestoların sorumluluğu Galatasaray’ın “Tekyumruk” isimli, sadece stadyumlarda değil dışarıda 1 Mayıs gibi çeşitli platformlarda da varlık gösteren, toplumsal duyarlılığı yüksek, sol görüşlü olarak bilinen bir taraftar grubuna yüklenmek isteniyor... Olayların ertesi gününde Başbakan, TT Arena’nın açılışında yaşadığı protestoyu şu sözlerle değerlendiriyor: “Seyrantepe Stadı’nın yapımında Galatasaray Kulübü’nün bir Allah kuruşu yoktur.” (Başbakan bu ifadeyi kullanmayı seviyor sonucuna varabiliriz; zira daha önce de bu ifadeyi kullandığına şahit olmuştuk. En son İsviçre’de bir Allah kuruşu olmadığına dair bir açıklama yapmıştı...) Başbakan şu şekilde devam ediyor; “Tesis tamamıyla Toplu Konut İdaresi tarafından yapılmıştır. Galatasaray Kulübümüzün de kullanma hakkı olarak kendisine tahsis edilmiştir ve bunun da anlaşmaları yapılacak, daha yapılmış değil”... Evet, Türk Telekom Arena’nın tüm inşaatı TOKİ tarafından yapıldı ve inşaat için Galatasaray’dan tek kuruş alınmadı. Ancak Türk Telekom Arena’nın anahtar teslimi karşılığında GS ismiyle bütünleşmiş 1 milyar dolar değerindeki Ali Sami Yen Stadı arazisi Galatasaray’dan alındı. Galatasaray 49 senelik kullanım hakkını devretti. TOKİ’nin bu alışverişten elde edeceği muhtemel kârın ise en az 300 milyon lira olması bekleniyor... Sonuçta bu işten, iyilikten çok kâr çıktığı ortada. Bu durum görmezden gelinerek Galatasaray’ın, TT Arena’nın yapımı için tek kuruş ödemediğinin kulübü ve taraftarları küçük düşürücü bir edayla dile getirilmesi doğru muydu? Bunun o akşam stadyuma gelmiş, kendilerini o spor kulübüne adamış insanların önünde, onları azarlar, aşağılar bir şekilde, adeta “gözlerine sokularak” açıklanması tüm bu olayları tetikleyen en önemli etkenlerden biriydi. Bir spor kulübüne gönül vermiş, yoğun bir aidiyet duygusuyla beraber, ortamdaki coşku atmosferinde büyük bir heyecan yaşayan taraftarlar karşısında, stadın yapılması konusunda GS yönetimlerini acizlik ve beceriksizlikle suçlayan TOKİ Başkanı’nın konuşması karşısında soğukkanlı kalabilmek kolay olamazdı. Şu anki GS yönetiminin iktidar sahiplerine fazlasıyla minnettar duruşu da cabası... İnsanları provoke eden, kitle psikolojisini harekete geçirerek söz konusu protestoların gerçekleşmesine zemin hazırlayan bu gibi durumların varlığını göz ardı etmemek gerekir. Belki de açılış törenine katılan 40 bin kişinin kayda değer bir kısmı iktidar partisi taraftarlarından seçilebilseydi, stadyumda farklı toplumsal katmanların bir arada bulunmasının önüne geçilerek “homojen” bir topluluk oluşturulabilirdi. Böylece asayiş berkemal kalabilir, TT Arena yuhalama sesleri yerine alkış sesleriyle çınlayabilirdi... O zaman belki Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri de Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın tabiriyle “cıvıtmazdı”. Türkiye sanki öfke dolu günlerden geçiyor. Ucube heykel, tıksırana kadar içenler derken sert çıkışların ardı arkası kesilmiyor. Hüküm süren tüm bu sert tavırların ve öfkenin toplum üzerinde de bir karşılığı olacaktı elbette. Öfke bulaşıcıdır. [email protected] HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Adana yöre 1 sine özgü, cevizli bir hamur 2 tatlısı. 2/ Atın 3 en yavaş ve do 4 ğal yürüyüşü... 5 Bir işi yaptırabilme gücü. 3/ 6 Datça Yarıma 7 dası’na verilen 8 bir başka ad. 4/ Eylemsizlik, 9 durgunluk... Bir soru 1 2 3 4 5 6 7 8 9 eki. 5/ Metrenin üçte 1 T E P E R O T U biri kadar olan eski 2 İ Z O B A R L A bir uzunluk ölçüsü... 3 L A T A U K U L Bir tarım aracı. 6/ 4K A B U J A E Terbiyesiz kimse... 5 İ T İ R ON İ K Balıkçı kayıklarının A L O balıkları çevirmek 6 Ş E H L A 7 E B E N A L E için denize fırdolayı B E T İ ağ salmaları. 7/ Ko 8 N E B İ nuşma sırasında ha 9 R A S P U T İ N tırlanamayan bir sözcüğün yerine kullanılan sözcük... Toprağın üstünde meydana gelen çorak kat. 8/ Türk müziğinde bir usul... Bilgisiz, kültürsüz kimse. 9/ İlkel bir silah... Seyrek dikiş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Atların ayaklarında şişlik yapan bir hastalık. 2/ “Hemen hemen, neredeyse” anlamında kullanılan bir belirteç... Yönetenlerin hukuksal ya da eylemsel yetkisi. 3/ Tokat’ın bir ilçesi. 4/ Tembellik, uyuşukluk... Bir nota. 5/ Ayak, adım... Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer. 6/ Köpek... “Vurgun, kazanç” anlamında argo sözcük. 7/ Nesne... İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 8/ Aruz ölçülerinden biri... Küçük bitkilere verilen ortak ad. 9/ Yahya Kemal’in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... İç sıkıntısı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle