23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2011 PERŞEMBE 8 İstanbul S Edirne S Kocaeli S Çanakkale S İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak B Sinop B Samsun S Trabzon B Giresun B Ankara S 11 6 14 14 15 12 12 9 9 8 12 10 7 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B B B B B B S S B 7 10 1 18 19 17 11 10 9 11 1 2 2 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki K Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel K Paris Y Bonn K Münih K Berlin K Budapeşte Y Madrid B Viyana K 5 2 1 5 4 3 5 1 1 2 3 10 3 Belgrad K 3 Sofya B 6 Roma Y 12 Atina PB 14 Zürih K 0 Moskova K 9 Aşkabat PB 3 Taşkent PB 4 Baku Y 6 Bişkek B 4 Tiflis K 4 Kahire B 18 Şam B 14 Ülkemiz Trabzon, Rize ve Artvin’in kıyı kesimleri yağmurlu, Ardahan ile Artvin’in yüksek kesimleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçecek, diğer bölgeler parçalı ve az bulutlu olacak; hava sıcaklığında ise önemli bir değişiklik olmayacak. İç ve kuzey kesimlerde mevsim normallerinin 2 ila 4 derece üzerinde, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyredecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Ocak GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK sorunlarını çözümledi? Fakir fukara edebiyatı yaparak iktidar oldu. 8 yılda yoksulların sayısı 12 milyona yükseldi. Açlık sınırında yaşayanlar bir o kadar fazlalaştı. Etnik grupları kaynaştıracağım diye Kürt açılımını ortaya attı. Kaynaşma ne gezer. TürkKürt birlikteliğini perişan etti. Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e düşman edecek gelişmeler yaşanmasına önayak oldu. Üstelik çözüm ararken çözümsüzlüğe yol açan yaptırımlarıyla var olan sorunların daha da pekişmesine, gelişmesine olanak sağladı. Memur, işçi, köylü, çiftçi… yaşamsal girdilere zam üstüne zam gördü. Memura, emekliye zam, güldürü oyunlarına malzeme olacak nitelikte... RTE tek başına iktidarını pekiştirmek için gereken her şeyi yapıyor. Muhaliflerini Silivri’ye kapatıyor. Medya, ordudan sonra bağımsız yargının da ruhuna fatiha! Kaba çizgileriyle özetlenen ülke manzarasına karşın: Siyasal, ekonomik, sosyal her türlü densizlik gırla! Şu soruyu sorarak seçmeni sorgulamak bir hak değil mi? AKP’ye yüzde 45 oy vereceği söylenen seçmen bu ülkenin seçmeni mi? Anketler o denli şımarttı ki RTE’yi; yüzde 45’i yeterli görmüyor. Yüzde 50 ve üzerinde oy almanın peşinde. Beklediği oyu sağlarsa… neler yapacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yok. Artık sosyal, siyasal, hatta ekonomik gereksinime dönüşen yeni anayasayı kendi başına, tabii bilinenamaçları doğrultusunda tezgâhlayacak.. Bu anayasa ile bugünden başlattığı uygulamalara hız verecek. İmam hatiplerden mezun olanlara polislik yolunu açan düzenlemeyi örneğin imam yargıç, imam doktorlar izleyecek. Tabii bir de kişisel hesapları var. Çankaya’ya çıkmak! Genelde siyaset dünyası RTE’nin bir zamanlar “kardeşim” dediği Çankaya’daki AKP’liyi indirip yorgun bedenini Köşk’te dinlenmeye alacağına kesin gözle bakıyor. Üstelik bu kez cumhurbaşkanını halk seçecek. Siyaset dünyasındaki bu kanı; 2011 seçimlerinde de 2013 Çankaya seçiminde de AKP’nin çoğunluk sağlayacak tek parti olduğunu kabul ettiğini göstermiyor mu? Yukarıdaki AKP’li de Çankaya’da beş yıl mı yedi yıl mı, kalacağı karara bağlanmadığı için sızlanıp duruyor. Oysa derdine çare her hafta görüştüğü RTE’de... Kamuoyuna medya kanalıyla sızlanacağı yerde, görev süresine açıklık getirecek yanıtı pekâlâ RTE’den alabilir. Rahatlar. Hem de pek çok açıdan. Şayet 2013’te yine Cumhurbaşkanı olamayacaksa… zor günler bekliyor Çankaya’daki AKP’liyi. Dışişleri Bakanlığı döneminden kaynaklanan çeşit çeşit sorunlar daha bugünden gündemde. WikiLeaks, Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde ABD ile “fazla sıcak ilişkilerini” dünya kamuoyuna duyurdu. Türk hükümetinin izniyle ABD’nin İncirlik Üssü’nü kullanarak El Kaide militanlarını Guantanamo işkence üssüne götürmek için üstelik bir değil, 24 kez kullandığını açıkladı. Oysa zamanın Dışişleri Bakanı Gül, ABD uçaklarına yakıt ikmali için İncirlik’e iniş izni verildiğini söylüyordu... Daha başka bir skandal ortaya çıktı. 20022006 arasında ABD’ye kritik operasyonlarında kullanması için “özel bazı izinler” sağlanmıştı. Daha Irak savaşı başlamadan Saddam’a ihanet eden 320 Irak subayı aileleriyle İncirlik üzerinden ABD’ye kaçırıldı. Yüzlerce CIA ve Amerikan askerinin, takma isimler ve sivil kıyafetlerle Irak’a geçişine izin verildi. O sırada da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’dü. Çankaya’daki ile bağlantılı kimi önemli, gizli kapalı gelişmelerin bir parçası bu açıklamalar. İktidardan gidebilseler… daha neler açıklanacak kim bilir? Bugün güller açan yüzleri solduracak! Anladığım kadarıyla vali ve görevliler şu sıralar oturmuş, ellerinde büyüteçler, kamera görüntülerine bakıyorlar; kim ses çıkarttı?.. Islık çalanı yakalayacaklar… İyi mi?.. O zaman bundan böyle maç öncesi gişelerdeki üstbaş aramalarında, içeri ıslık sokmayı da yasaklarlar… Geçen cumartesi itibarıyla Galatasaraylı olmam üzerine, dün sarıkırmızı güzel çiçekler gönderdiler bana… Odamın en güzel yerine koydum, gelen misafirlerime “Takım gönderdi” dedim… Çiçeklerime baka baka… Ve arada bir ıslık çaldım misafirlerime, dinlediler… ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Islıklar... Yirmi senedir keman çalıyorum bir işe yaramadı da…. Bizim çocuklar ıslık çalınca, ne çok şey anlattılar bize… Eğer bir spor müsabakasında, tezahürat için yapılmış tribünlerde ıslık çalanları “Niye ıslık çaldınız?” diye yakalarlarsa… Bu dünyada bir ilk olacak… Şu an itibarıyla vali oturmuş, kamera kayıtlarına iyice bakıyor. Bakıyordur; o sesi kim çıkarttı?.. Bence bu olanlar, sıradan bir ıslıklama olayından öte, Türkiye’de neler olduğunu anlatıyor bize… Türkiye’nin başına ne geldiğini… Bir koca ulusun nasıl bu hale düştüğünü… Aydınların, kitle önderlerinin, işadamlarının, akademisyenlerin, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların nasıl sindirildiğini… Gazetecilerinyazarlarınyayıncıların işlerinden nasıl kovdurulduklarını… Medyanın nasıl böyle susturulduğunu… Şafak vakitleri insanların niye evlerinden toplatıldığını… Ergenekon’u… Yargının sinişini… Hukukun bitişini… Kısacası; memleketin nasıl bu hale düştüğünü… (………) Tümünü bize açıkladılar, ıslık çalanlar… Hazin öykümüzü ıslıklardan dinledik… [email protected] GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY salladı ağa. “Ulan salak” dedi, “mahalle bakkalından başka soyacak yer bulamadın mı? Orada ne olur ki? Veresiye defterlerini alıp tahsil mi edecektin, aptal herif.” Bizimki şaşkın, konuşmanın sonunun nereye varacağını merak ediyordu. Ağa çayından bir yudum alıp tane tane anlatmaya başladı: “Soydun mu, tam soyacaksın. Değecek yani. Nerede ne olduğunu azçok bileceksin. En başında da yakalanmamanın yollarını öğreneceksin.” Rahatladı. Demek ki fırça faslı derse girişti. Adım adım neyin ne olduğunu öğrenecekti. Koğuşun işlerine kısa sürede alıştı. Zaten çok da ağır değildi. Çay getir götür, temizlik falan. Bir yerde çıraklığa girse bundan farklı da olmazdı. Bizimki çabuk kavrıyordu. Ağanın ondan sorumlu tuttuğu ağabeyleri volta atarken, yemek yerken güzel bir işi öğretir gibi bütün incelikleriyle anlattı işi. Annebabasına ziyarette güzel haberler verdi: “Sizin bana para getirmenize gerek yok. Benim rahatım yerinde. Çıkınca da çok iyi bakacağım size. Kardeşlerim de okursa okur, okumazsa işleri hazır.” Koğuş ağası tahliye tarihini “üç aşağı beş yukarı” deyip söyledi kendisine. Tahliyeden sonra kimi görmesi gerektiğini, nerelerde iş yapacağını bir bir anlattı ağa. Tahminler tuttu. Bizimki çıktı. İşi öğrenip öğrenmediği tam belli değildi daha. İçeride öğrendikleri salonda yüzme dersi almak gibi bir şeydi. Her şey sahada belli olacaktı. İlk birkaç iş başarılı geçti. Girdiği yerlerden aldıklarını söylenen kişiye veriyordu. Nakte çevirme işini o hallediyordu. Onu da öğrenmek istediğini söyleyince çok bozuldu ağabeyleri: “Ulan cin olmadan adam çarpmaya kalkma. Sen söyleneni iyi yap yeter.” Girdikleri yerde aradıklarını bulamazlarsa çok bozuluyorlardı. Sanki hazır elleriyle koydukları bir şey yerinde yokmuş gibi geliyordu. Bir keresinde hırslarından evdeki tüm giysileri lime lime etmişlerdi. İkinci kez hapse düştüğünde çok telaşlı değildi. Hemen hangi koğuşa gitmek istediğini söyledi. Artık ağır iş de vermezlerdi ona. Bir gün kurumdan görevliler geldiler. 4050 kişilik koğuşta meslek sahibi olmak isteyenler varsa yardımcı olacaklarını söylediler. Bir an aklından geçmedi değil. Başka bir iş... Ama görevlilerin daha ilk cümlesi, içindeki tüm hevesi aldı götürdü. “Biz ıslah çalışması kapsamında...” “Ne demek ıslah! Biz ıslah edilecek hayvan mıyız?..” dediğini anımsıyor. Tuttuğu yol kaderi olmuştu. Üstelik bu yolun devamında başka seçenekler de vardı. Alan değiştirebilirdi. Çok daha büyük getirisi olan işler vardı. Koğuştaki düzen hayatında gördüğü ilk kurumsal yapıydı. Üçüncü kez hapse düştüğünde evlenmiş, çocukları olmuştu. Onlar okusun istiyordu. Okudular, sonunu getiremediler. Dördüncü hapse giriş çıkıştan sonra, “artık yeter” dedi. Bir gün 22 yaşındaki oğlu oturdu dizinin dibine, “Bana yardım et baba” dedi, devam etti: “Biliyorsun girdiğim işlerden beni çıkarıyorlar. Devlet kapısı da kapalı. Bir sınavı kazandım. Baban sabıkalı, seni işe alamayız dediler. Karar verdim, senin işi ben devralacağım...” [email protected] Binlerce kişi buluştu Agos gazetesinin önündeki tören nedeniyle Halaskârgazi Caddesi araç trafiğine kapatıldı. Törenin ardından Ergenekon Caddesi’nin tabelası “Hrant Dink” Caddesi olarak değiştirildi. Törene, BDP milletvekilleri Sabahat Tuncel, Akın Birdal, Ufuk Uras, sanatçılar Zeynep Tanbay, Ferhat Tunç, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel’in yanı sıra çok sayıda meslektaşı katıldı. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR / AA) Hrant Dink’in ölümünün 4. yıldönümünde düzenlenen törene binlerce kişi katıldı Katledildiği yerde anıldı CİHAN ORUÇOĞLU Uğradığı silahlı saldırı sonucu 4 yıl önce katledilen gazeteci Hrant Dink, dün Agos gazetesinin önünde düzenlenen törenle anıldı. Törene katılan Hrant’ın arkadaşları, cinayetin ardından 15 duruşma geçtiğini belirterek “Bunca duruşmaya karşın hâlâ cinayetin arkasında kimlerin olduğu ortaya çıkartılmadı. Bununla birlikte, Hrant’ın katil zanlısı, çocuk mahkemesinde yargılanmak istiyor. Bu cinayeti aydınlatırlarsa, Türkiye aydınlanır. O yüzden karanlık bırakmak için uğraşıyorlar” dedi. Agos gazetesinin ilk genel yayın yönetmeni Hrant Dink, Halaskârgazi Caddesi’ndeki Agos gazetesinin önünde yaklaşık 10 bin kişinin katılımıyla anıldı. Taksim ve Şişli’deki Cevahir Alışveriş Merkezi önünden Dink’in öldürüldüğü yer olan Halaskârgazi Caddesi’ndeki gazete binası önüne yürüyen kalabalık grup, “4 yıldır yüzleri yok, yürekleri yok”, “4 yıldır Hrant yok” dövizleri taşıyıp, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni Adalet için yürüdüler Hrant Dink’in ölüm yıldönümünde Ankara ve İzmir’de de törenler düzenlendi. Ankara’da Yüksel Caddesi’nde toplanan grup, “Hrant için adalet” sloganı eşliğinde İnsan Hakları Anıtı’nın önünden Adalet Bakanlığı önüne kadar yürüdü. Sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Adalet Bakanlığı kapısına siyah çelenk ve altı delik bir ayakkabı bıraktı. İzmir’de yapılan törende yapılan açıklamada ise “Hrant’ın katili, dile getirdiği hakikatlerden rahatsız olanlardı” denildi. yiz”, “Hrant için adalet için”, “Katil devlet hesap verecek” ve “AKP susuyor, katilleri koruyor” sloganları attı. Dink’in öldüğü saat olan 15.00’te törene katılanlar, Dink ve faili meçhul cinayetlere kurban giden tüm aydınlar için saygı duruşunda bulundu. Bu yıl Dink ailesinden kimse konuşma yapmazken tören konuşmasını “Toplumsal Bellek Platformu” üyeleri adına ga zeteci Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi yaptı. Gazetenin balkonundan “adalet isteyenlere” seslenen İpekçi, “Bu tür cinayetler bir daha asla işlenmesin. Gelecek kuşaklar böyle bir utancı yaşamasın, taşımasın” diyerek, “Ama artık öğrendiğimiz bir şey var: Bu tür cinayetleri artık siyasi cinayet, linç, katliam gibi sözlerle tanımlamayacağız. Çün kü var olan yasalar, şimdilik yetersiz kalsa da, bunların insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına girdiğini biliyoruz” dedi. “Artık bir adımız var. Adımızı biliyoruz ama bu cinayetleri kimlerin aydınlatacağını bilmiyoruz” diyen İpekçi, “Bilmek istiyoruz, görmek istiyoruz ve neredesiniz? Hrant için adalet için. Neredesiniz?” diye konuştu. Polislere yargı yolu açıldı RİZE (Cumhuriyet) Rize Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetiyle ilgili önemli bir karara imza atarak Dink’in öldürülmesinde ihmali olduğu öne sürülen Trabzon’daki emniyet ve jandarma görevlileri hakkında soruşturma izni vermeyen karara yapılan itirazı kabul etti. Trabzon’da görülen davada Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı, Dink cinayetinde ihmali olduğu iddia edilen eski Emniyet Müdürü Reşat Altay ile polis ve jandarma görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti. Dink ailesinin avukatları da bir üst mahkeme olan Rize Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak karara itiraz etti. Mahkeme, 11 Ocak 2011 tarihinde yaptığı duruşmada itirazı kabul etti ve dosyayı Trabzon Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdi. Bu kararla Dink cinayetinde ihmalleri olduğu ileri sürülen Altay ve polis memurları ile jandarma görevlilerine yargılanma yolu açıldı. ‘Rapordaki bulgularımızın gereği yapılmadı’ ERDEM GÜL ANKARA Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, öldürülmesinin 4. yıldönümünde anılırken TBMM’de cinayetin araştırılması için oluşturulan komisyonun başkanı AKP Milletvekili Mehmet Ocaktan, “Raporumuzda cinayette polis ve jandarmanın ihmal ve kusuru olduğunu yazdık. Ancak bunun gereği yapılmadı. Cinayetin arka planı, siyasi bağlantıları, çete bağlantıları ortaya çıkartılamadı” dedi. Dink cinayetini araştırmak amacıyla TBMM İnsan Hakları Ko misyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon, raporunu bir yıllık bir çalışmanın ardından 2008 yılında açıklamıştı. Komisyonun başkanlığını yapan Ocaktan, öldürülmesinin 4. yıldönümünde cinayetle ilgili gelinen noktaya ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: İhmal ve kusur var dedik: Hrant Dink komisyonu olarak bize yöneltilen en önemli eleştirilerden biri de cinayetin arka planına bakmadığımız noktasında oldu. Komisyonumuz, cinayeti aydınlatmak amacıyla değil, idarede yani polis ve jandarmada bir ihmal ve kusur bulunup bulunmadığını araştırmak için ku rulmuştu. Raporumuzda da açıkça, polis ve jandarmada kusur ve ihmal olduğunu belirttik. Raporumuzun esası buydu. Gereği yapılmadı: Cinayetin arkasındaki başka tür siyasi bağlantılar, yine arka planındaki çete bağlantılarının araştırılıp ortaya çıkarılması bizim işimiz değildi. Bunların ortaya çıkarılması başta yargı olmak üzere ilgili kuruluşların göreviydi. Cinayet 6 ay önceden biliniyor: Komisyona verilen bilgilerden anlıyoruz ki Hrant Dink’in öldürüleceği 6 ay önceden polise ve jandarmaya bildirilmiş. Ama önlenmesi ve Dink’in korunması için hiçbir şey yapılmamış. Ali Öz olayı: Cinayette en önemli eksiklerden biri de dönemin Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz’ün dinlenemeyişidir. Öz’ü komisyon olarak davet ettik. Önce gelmedi, daha sonhra geldi ama “Şu aşamada konuşmayacağım, ancak mahkeme çağırırsa gidip ifade veririm” dedi. “Tanık olarak gideceğim ancak sanık da olabilirim” gibi şeyler söyledi. Ama mahkemeye gitmek ve bu konuda konuşmak konusunda çekinceleri olduğu belliydi. Ancak hakkında onca iddialar çıkan Öz’ün üzerine bile gereken ölçüde gidilemedi. Kılıçdaroğlu: Sır perdesi kaldırılmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Hrant Dink’in öldürülmesinin 4. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada “Gazeteci cinayetlerinin üstüne örtülen sır perdesi kaldırılmalı. Tetiği çeken maşaların yanı sıra, tetiği çektirenler yakalanıp hesap sorulmalı” dedi. Kılıçdaroğlu, mesajında, “Hükümet ne zaman bu konuda sorumluluğunu hatırlayacaktır” sorusunu yöneltti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle