18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2011 PERŞEMBE 6 HABERLER Danıştay: YÖK’ün 2010 ALES kılavuzu düzenlemesi laiklik ilkesiyle çelişiyor BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Türbanlı sınava durdurma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay 8. Dairesi, 2010 Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Giriş Sınavı (ALES) sonbahar dönemi kılavuzunda yapılan düzenleme ile türbana izin veren düzenlemenin yürütmesini oybirliğiyle durdurdu. YÖK, Danıştay’ın kararına itiraz edeceğini açıkladı. Eğitimİş, 2010 ALES sonbahar dönemi kılavuzundaki “başı açık ve başı açık olarak sınava girilmemesi halinde sınavın geçersiz sayılacağı” şeklindeki ibarelerin kılavuzdan çıkarılması üzerine Danıştay’da dava açmıştı. Danıştay 8. Dairesi dün, kılavuzdaki söz konusu düzenlemelerin yürütmesini oybirliğiyle durdurdu. Dairenin kararında, Anayasa Mahkemesi, AİHM ve Danıştay’ın türbanla ilgili kararlarına da yer verilerek bu anayasal ve yasal kurallar karşısında dava konusu düzenlemenin hukuken kabul edilebilir bir dayanağının olmadığı vurgulandı. Daire, kılavuzda başı açık fotoğraf çektirme ve sınava başı açık girilmesini zorunlu kılan düzenlemelere yer verilmemesi nedeniyle, başvuruda bulunan erkekkadın adayların fiziksel olarak teşhislerinde güçlük oluşacağı ve sınav güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğabileceğine işaret etti. Destekçiler Yan Çiziyor Başbakan’ın delikanlılığı üzerine yapılandırılmış, bence sığ mı sığ ve içeriksiz bir yazıya, Başbakan’dan 50 bin liralık sert bir tazminat davası yanıtı!.. Evet, iktidara kayıtsız şartsız neredeyse 8 yıldır süren yandaş aydın/liberal aydın/AB’ci ve ABD’ci, KürtçüTürk aydın desteği yer yer kesintiye uğradı. Görünüşteki neden, Erdoğan’ın milliyetçiliğe kaydığı... Türk vurgusu artıyormuş, milliyetçi söylemi güç kazanıyormuş, MHP’lileşiyormuş... Eskiden demokratikmiş de şimdi muhafazakârlığı ön plana çıkmış. Demokratik reformları, yeni anayasayı rafa kaldırmış... AB’ye kulaklarını tıkamış, reformları yapmıyormuş, askeri tam zapturapta almaktan vazgeçmiş, Sayıştay askeri bütçeyi açıklamıyormuş (En önemli itirazlarından! Kih kih!)... Herhalde bunlara katılacak başka şeyler de vardır: İnsanlık Anıtı heykelini aşağılama, bir liberal uyduruktan sol ekonomici ben rakımı içiyorum, bir tehlike görmüyorum demesine rağmen, içki kullanımına adım adım getirilen sınırlamalar... Bence dile gelmeyen bir iki nokta daha var: Doğrudan AB’ci ve ABD’ci olanların, AKP’nin Ortadoğu’da kendine “serbest hareket” alanı yaratma çabasından duydukları endişe. Tabii ki efendileri adına! Ne oldu? AKP mi değişti? Yoksa AKP artık açık ve net kendisi mi olmaya karar verdi? AKP politik olarak silkinince, sırtına binmiş/yapışmış olanlar da patır patır yere mi düşüyorlar? Düşerken de tabii canhıraş feryatlar mı duyduklarımız yoksa?! AKP’nin bunları son kullanım tarihi referandum oldu! Referandum ile yargıyı yukarıdan ve aşağıdan tamamen yeniden biçimlendirme olanağını ele geçirince ve gereklerini de yapınca, işleri bitmişti... Yandaşlar şimdi ellerine bakıyor: Ben şimdi bu yetmez ama eveti ne yapayım! Aslında yeni bir durum yok; “muhafazakâr demokrat”lığın AKP dilinde anlamı “dinci otoriter rejim”di, taa başından beri! AKP “mıntıka temizliği”ni yaptı: Kendi vesayetini kurdu. Hukuk, adalet ve yargıyı, emir komutasına çekti. Üniversitelerin yönetimini tamamen devraldı... Kadınları türbanlama işini çözdü, ilkokulda türbanlama işlemi başladı. Heykele saldırı işaret fişeği atıldı. Anadolu’da bütün kentler resmen içkisiz alanlara dönüştürüldü, şimdi de büyük kentler kırsal bölgelerden sarılmaya başlandı (Köylerden kentleri kuşatan gerilla savaşı gibi!)... Tabii en önemlisi medya hizaya getirildi... Oktay Ekşi’den sonra, Doğan Medya’da sıra kimde?! Başbakan’a yağ çekme dönemi başladı orada da.. haber yapacaklar, “Başbakan’ın emriyle” ibaresi manşetin önüne yerleşti! Bizim yandaşlar, bunların hiçbirini görmediler. Yok yok, gördüler de aldırış etmediler. Hatta iktidarın bu “hayır işleri”ni iyi yapması için gerekli tutuşları da yaptılar! Dank etti ki bunlar yarın bize de “bir hayır” edecek! AKP, daha büyük bir çoğunlukla iktidara gelmek için MHP’yi bitirme planını devreye sokunca, korktular. Eğer bu plan gerçekleşirse, üçüncü AKP döneminde, varolan demokratik hak ve özgürlüklere bile rahmet okunacak! Ve bu enkazın altında da en başta kendileri kalacak! Seçimlere şurada beş ay kalmışken, yan çizmenin tam zamanıdır! Hazır AKP silkiniyor, sırtından düşmenin de! Düşerken, delikanlıca davranmak gerekir! En üst perdeden haykırmalı ve büyük bir sertlikte düşmeli ki yara bere içinde kalsınlar ve dost düşman herkes duysun! Yetmez ama evet dedikleri yargı değişikliklerinin okları, şimdi onları bekliyor... Bakalım nereleri acıyacak... Yok yok, tazminat davasını kastetmiyorum.. Hele şu seçimleri bir geçelim.. AKP TEPKİLİ: YARGIYI DENETLEMEK LAZIM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay’ın, sınavlara türbanla girilmesine izin veren kararını durdurmasına AKP’den sert tepki geldi. AKP grup başkanvekillerinden Mustafa Elitaş, yargının hukuki değil, ideolojik başvurular üzerine yine hukuki değil ideolojik kararlar verdiğini savundu. Kararın ÖSYM ve YÖK tarafından değerlendirileceğini belirten Elitaş, bu kararın ardından “yeni düzenleme ihtiyacı”nın ortaya çıkacağını, bunun için de anayasaya yeni bir hüküm koyulabileceğini söyledi. Bekir Bozdağ da kararı, “Danıştay, hukuksuz ve kanuni olmayan bir karara imza attı. Danıştay verdiği kararla, düzenlemeyi iptal etmiştir. Böyle bir yetkisi yok. Güvenlik nedeniyle bu kararı aldıklarını belirtiyorlar. Danıştay bu yetkiyi nereden alıyor?” sözleriyle eleştirdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise kararı ideolojik bulduğunu belirterek, “Maalesef bu Danıştay’daki yasaklardan yana tavrın başka bir örneğidir. Kadın erkek ayrımının mümkün olamayacağı gerekçesi ise kargaları güldürecek bir gerekçedir” diye konuştu. YÖK Yasası’nın ek 17. maddesiyle yürürlükteki yasalara aykırı olmamak koşulu ile yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetin serbest olduğunun kurala bağlandığı ifade edilen kararda, “Yasada yer alan ‘serbest’ sözcüğü mutlak anlamda bir serbesti olmayıp yürürlükteki yasalara ‘aykırı olmamak’ koşuluyla birlikte hüküm ifade eden koşullu bir serbestliği ifade etmektedir” denildi. Kararda, türban serbestisinin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmek, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlal ve kamu düzenini bozma anlamı taşıdığı yönündeki Anayasa Mahkemesi kararı anımsatılırken, “kılavuzda başı açık fotoğraf çektirme ve sınava başı açık gelinmesinin fiziksel olarak teşhislerinde güçlük oluşturacağı” vurgusu da yapıldı. ALES’e girenlerin elde edecekleri statüleri bakımından YÖK Yasası’na tabi olduklarının açık olduğu vurgulanan kararda, anayasanın başlangıç bölümünde “Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık” ve laikliğin ilke olarak benimsendiği, ikinci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hu kuk devleti olduğunun belirtildiği anımsatıldı. Kararda, anayasanın 42. maddesinde eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim ve esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı, bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim kurumları açılamayacağı belirtildi. YÖK Başkanı Özcan çok üzüldü YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yürütmeyi durdurma kararına çok üzüldüm. Alınan bu kararı hukukçu arkadaşlarıma inceleteceğim. Hukuken gereken her ne ise o yapılacaktır. Bu kapsamda karara itiraz edececeğiz” dedi. Müsteşara suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Kayseri’deki yolsuzluk savlarıyla ilgili olarak dönemin Kayseri Valisi olan İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi. Kart, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer yetkililer hakkında “rüşvet, irtikap, sahtecilik, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma” gerekçeleriyle geçen hafta suç duyurusunda bulunduklarını anımsattı. Kart, Güneş’in de “söz konusu çıkar ilişkileri ağını himaye ettiği, idari ve adli sürecin işlemesini engellediği, suç işlenmesine göz yumduğu iddiasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacaklarını” açıkladı. ANKARA BAROSU DAVA AÇTI: İçki yönetmeliği anayasaya aykırı Ankara Barosu, laikliğe ve insan haklarına aykırı bir yaşam tarzının egemen kılınmaya çalışıldığı gerekçesiyle Danıştay’da dava açtı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu, alkollü içkilerin satışı ve sunumunu sınırlayan yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’da dava açtı. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’na (TAPDK) karşı açılan dava dilekçesinde, alkollü içki satışını ve tüketicinin alkollü içkiye ulaşmasını engelleyen dava konusu yönetmeliğin tümünün iptalinin gerektiği vurgulandı. Yönetmeliğin; anayasaya, dayanak kanunlara, hukukun genel ilkelerine ve hizmet gereklerine açıkça aykırı olduğu belirtilen dilekçede şu görüşlere yer verildi: “Bu yönetmelik; davalı idareye sınırsız bir takdir yetkisi tanımaktadır. Yönetmeliğin amacı kamu yararı değil, topluma yeni bir yaşam biçimi dayatmaktır. Dayatılan bu yeni yaşam biçimine uymayanların tasfiye edilmek sureti ile cezalandırılması hedeflenmektedir.” Dilekçede, yönetmelik ile anayasa ve AİHS’nin maddeleri ile düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunma yasağı ve ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği vurgulandı. Reklam ve alkollü içki satışına yönelik yasakların alkol üreticilerinin, satıcılarının ve işletme sahiplerinin anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetini açıkça ihlal ettiği anlatılan dilekçede, “Toplumda varolan yaşam düzeninin dönüştürülmesi suretiyle demokratik ve laik devlet ilkesine ve insan hak ve özgürlüklerine aykırı bir yaşam tarzının egemen kılınması açıkça anayasanın 2. maddesine aykırıdır” ifadesi kullanıldı. Hâkim Kuban “Atatürk’ü bırakmadı” Balyoz davasında verdiği tahliye kararları ile gündeme gelen ve HSYK kararıyla 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görevinden alınarak Eskişehir’e atanan hâkim Oktay Kuban, dün Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Adliyesi’ndeki odasını boşalttı. Polis koruması ile eşyalarını taşıyan Kuban, kameralar tarafından “Atatürk” tablosu ile görüntülendi. Kuban, daha sonra adliye kapısının önünde kendisi gibi Balyoz davasında tahliye kararı vermesiyle gündeme gelen ve HSYK tarafından Fatih Adliyesi’ne atanan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimlerinden Yılmaz Alp ile vedalaştı. ATAMA KARARLARINI ELEŞTİRDİ Kazan: HSYK bakanlık bürosu gibi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan, Balyoz soruşturması kapsamında tutuklanan askerleri tahliye eden İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan’ın görev yerinin değiştirilmesine tepki gösterdi. Turgut Kazan, “bakanlık bürosu”na dönüştürülen HSYK’nin yargıda siyasal tahkimatını hızlandırdığını belirtirken 12 Mart ve 12 Eylül’de darbesi dönemlerinde bile yapılamayanların “hukukun üstünlüğü türküleri”yle bugün yapıldığını kaydetti. Kazan şunları kaydetti: “Yargı bağımsızlığı komadadır. Kararları beğenilmeyenler ayıklanıyor, yerlerine iktidarın sevdiği kişiler atanıyor. Dolayısıyla, bırakalım ‘ileri demokrasiyi’, varolan demokrasi de tehlikededir. Hepimizin, bağımsız yargı için mücadele vermesi gerekir.” Tekin: AKP demedim AYAŞ (AA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Ankara’nın Ayaş ilçesi Çanıllı beldesini ziyaret etti. Ziyaret öncesinde süt üreticileri ile bir araya gelip sorunlarını dinleyen Tekin, daha sonra beldedeki bir kahvehaneye giderek burada vatandaşlarla bir süre sohbet etti. Tekin, burada gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Sorular üzerine önceki gün gazetecilerin kendisine yönelttiği “koalisyon sorularına” açık ve net cevaplar verdiğini belirten Gürsel Tekin, şunları söyledi: “Hiçbir siyasi parti telaffuz etmedim. Biz tek başımıza iktidar olmak istiyoruz. Hedefimiz CHP’nin Türkiye’de tek başına iktidar olmasıdır. Herkes bir siyasi parti tarif etmiş. Ben hiçbir siyasi parti tarif etmiş değilim.” CHP Grup Başkanvekili İnce, özelleştirmelerle 80 yıllık birikimin yok edildiğini söyledi: Hrant Dink Dink’in, dört yıldır kanı yerde.. Hâlâ orada, Agos’un önünde yatıyor kanlar içinde! Dört yıldır kepaze bir iktidar oyunu! Yok derin devletmiş, yok bilmem ne. Destekçi liboşlar, bir yandan Hrant Dink’e sahip çıkar görünürken, karşılarında iktidarın sahnelediği oyunu görmemeyi tercih ettiler! Destek verdikleri, Silivri’de öpüp başlarına koydukları iktidar yargısını ve hukuku, adalet sürecinin bir tıpkıbasımını, Dink’in sürecinde görmediler! Gördüler de sadece ikiyüzlü ve utanmazca davrandılar! Artık ne diyeyim! http://orhanbursali.blogspot.com [email protected] ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, parlamentoda düzenlediği basın toplantısına, üzerinde “20022010 Satış Haritası” yazan ve özelleştirme uygulamalarının yer aldığı bir harita ile geldi. İnce, “Son günlerde bir harita modası başladı. ‘Türkiye’nin uçuş haritası’ ‘Türkiye’nin yol haritası’, ‘Türkiye’nin bölünmüşlük haritası’ derken ben de ‘Türkiye’nin Satış Haritası’nı hazırladım” dedi. İn AKP sata sata bitiremedi ce sözlerini şöyle sürdürdü: “33 milyar dolarlık özelleştirme yapmışlar. 851 kalem fabrika, tesis, liman, gayrimenkul bunları satmışlar ve bunlar sadece Özelleştirme İdaresi’nin yaptığı satışlar. Sata sata bitiremediler. Türk Telekom, PETKİM, TÜPRAŞ, ERDEMİR... Türkiye’nin tüm vilayetlerine bakınız. Bu milletin 80 yıllık birikimlerinin satış haritasıdır bu.” İnce, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın açıklaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Namık Kemal Zeybek’in Demokrat Parti Genel Başkanlığı’na seçilmesinin ardından ilk büyük tepki istifası partinin parlamentodaki tek temsilcisi Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’dan geldi. Yılmaz, noter aracılığıyla parti genel merkezine gönderdiği istifa dilekçesinde “artık Demokrat Partili olmadığını” açıkladı. Yılmaz, ANAP ve DYP’nin “DP çatısı” altında birleşmesi sürecinde ve Cindoruk’un genel başkanlığa getirilmesinde de etkin rol oynamıştı. Yılmaz, istifa gerekçesini ise “Bizim Sayın Cindoruk yola çıktığımız nokta ile bugün gelinen nokta çok farklı” sözleriyle açıkladı. Zeybek hakkında “siyasete farklı bakıyoruz” değerlendirmesini yapmakla yetinen Yılmaz, gelecek hafta istifa gerekçesini ayrıntılarıyla açıklayacağını bildirdi. maları nedeniyle kendisi hakkında dava açacağının söylenmesi üzerine “Dava açmakta serbest. Ben Ertuğrul Günay’ı, Bülent Arınç’a havale ettim. O açıkladı zaten gereğini. ‘Allah kimseyi Ertuğrul Günay’ın düştüğü duruma düşürmesin’ dedi. Bundan daha güzel bir açıklama olmaz. Bülent Arınç’a cevap veremiyor da bana mı cevap veriyor? Ertuğrul Günay’dan sorumlu Başbakan Yardımcısı Arınç’tır” açıklamasını yaptı. DP’DE YENİ KRİZ: MESUT YILMAZ İSTİFA ETTİ, ZEYBEK AKP’YE YEŞİL IŞIK YAKTI Yılmaz halen tatilde olması nedeniyle istifa dilekçesini Meclis’e gelecek hafta ileteceğini bildirdi “DP’de eksen kaymasıyla” ilgili soruları “Eksen yerine oturtuluyor” şeklinde yanıtlayan Zeybek “Cindoruk’la görüşmediğini ” söyledi. C MY B C MY B DP’nin yeni genel başkanı Zeybek davul zurna eşliğinde genel merkeze gelerek görevine başladı. Zeybek’i karşılamaya eski yönetimden hiç kimse gelmedi. Zeybek’in ilk mesajı ise AKP’yle “koalisyon”a yeşil ışık yakması oldu. Zeybek, Yılmaz’ın istifasından haberi olmadığını belirterek “Verdiği kararlara saygı duyarız” demekle yetindi. Hedeflerinin “tek başına iktidar” olduğunu belirten Zeybek, “Herhangi bir siyasi parti ile koalisyon ortağı olmayız” gibi peşin bir kararları olmadığını da belirttti. Zeybek, “Eğer bugün iktidar partisi olan partiyi yanımıza almamız gerekirse alırız. Hükümette olacağımız için onun temel yanlışlarını önleriz” görüşünü savundu. Zeybek, Cindoruk’un gündeme getirdiği küçük partilerle “merkezde ittifak” yaparak barajı aşma projesinin de kapılarını kapattı. Zeybek, “Biz barajlar kralının partisiyiz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle