18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2011 CUMARTESİ CUMHURİYET DİZİ SAYFA 9 Özal’ın Irak’ın işgaline fiili olarak katılma fikrinin altında yatanlar arasında petrole ulaşma hedefi vardı HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Savaşa katılmak istiyordu örfez krizi başladığı günden itibaren Cumhurbaşkanı Turgut Özal; Irak’a (Saddam’a) karşı açılacak savaşta Türkiye’nin yer almasını istiyordu. Savaşa katılmayı arzulamasının genelde özü şuydu: Savaşa Türk ordusunun da katılıp Misakı Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük’e girmesini istiyordu. TSK, muhalefet partileri ve medyanın bir bölümü direnmeseydi Türkiye daha ilk gün savaşta yer alacaktı. “President” Bush’la baş başa yaptığı görüşmelerde neler konuşulduğu hiçbir zaman öğrenilemedi. Zaman geçti. Demirel Cumhurbaşkanı seçildi. Demirel’e, Çankaya arşivlerinde Özal dönemine ait tutanakların bulunup bulunmadığını sordum. Şayet tutanaklar varsa.. ÖzalBush arasındaki baş başa görüşmelerin içeriğini öğrenmemiz olanaklıydı. Demirel alaylı bir gülümseme ile bana baktı ve: “Hiçbir şey yok” dedi. Savaşa girmeye arzulu olduğu anımsatıldığı zaman Özal bu iddiaları bir an duraksamaksızın reddediyordu. Oysa Körfez krizinin başından beri müttefiklerin yanında olmayı şiddetle arzuladığı biliniyordu. Sonra? Savaş mı? “Hayır. Bir tek Türk’ün burnunu kanatmayacaktı!” Savaşa girmeyeceğini söyleyen Özal; oysa Güneydoğu’dan Irak’ın kuzeyine girmeyi, güneyden savaşarak Bağdat’a doğru yola çıkan ABD’yi kuzeyden açılacak ikinci bir cephe ile rahatlatmayı istiyordu. Tabii bu arada Kerkük Musul gibi petrol yataklarının gözde olduğu bir bölgeyi de ele geçirmiş olacaktı! Zengin petrol yataklarına sahip Kuveyt’i Saddam’a bırakmayan ABD; acaba Irak’ın kuzeyindeki Musul ve çevresinde petrol yataklarını Türkiye’nin ele geçirmesine rıza gösterir miydi? Fakat Özal savaşla ilgili çeşitli varsayımları ustaca yadsıyor; doğru olan nedir onu da açıklamıyordu. Ama genel kanı: Bush’la el ele… Kerkük senin… Bağdat benim… Savaşacaktık! Kafa Karıştırma Yılı 2010, devletin tepesinde, kurumlar arasında, Meclis’te ve medyada sürekli bir kavgayla geçti. Aslında kavganın da ötesinde 2010, çirkin karalama kampanyalarıyla, yıpratma taktikleriyle, belden aşağı vurmalarla geçti. Ne olduğunu kimsenin tam olarak anlayamadığı, karman çorman dosyalarla açılmış davalarda ne için tutuklandığını bilmeyen pek çok insan hâlâ hapiste. Hükümet, muhalefet partileriyle kavgalı. Neredeyse yıl boyunca her gün iki taraf birbirine en sert konuşmaları yaptı. Hükümet her ne kadar öyle görünmemeye çalışsa da ordusuyla da kavgalı. Bir yandan emekli veya muvazzaf subayların tutuklandığı, gözaltına alındığı davalar, bir yandan kozmik odalara kadar uzanan aramalar, bir yandan terfilerle ilgili hâlâ devam eden tartışmalar geçen yıla damgasını vurdu. Asker de her ne kadar geçmişteki gibi sert açıklamalar yapmasa da en basitinden kendi törenini düzenleyip hükümetin davetine katılmayarak tavrını az çok belli ediyor. Hükümetin medyaya, partiler dışındaki en küçük muhalif gruplara, hatta herhangi bir konuda protesto gösterisi yapan öğrencilere olan tavrı da farklı değil. 2010 başındaki TEKEL eyleminde haklarını savunan işçilere ya da yıl sonunda yumurtalı eylemlerle aslında Türkiye’de demokratik protesto hakkını kullanmaya biraz da esprili bir dil getiren öğrencilere bile tahammülsüzlük demokratik açılımlar yılında biraz garip oldu. Açılımlar da hükümetin istediği etkiyi yaratamadı. En önemli açılım girişimi sayılan Kürt açılımında da beklenen olmadı. Aksine, taraflar giderek sertleşen açıklamalarla tartışmayı bambaşka yönlere taşırken tam açılım ve barış söylemleri dile getirilirken yapılan tutuklamalar da geçen yılın tuzu biberi oldu. 2010 adeta bir devrim sonrası görüntüsü veriyordu. Sürekli açılan davalar, tutuklamalar, gözaltılar, baskınlar, sonuçsuz ve uzayan mahkeme süreçleri, hukuk devleti kavramının en çok tartışıldığı yıl haline getirdi geçen yılı. İlginç olan şu ki, hukukçular da Türkiye’de siyasi görüşlerine göre taraf olduğundan bu tartışmalar belli bir sonuca varmak yerine kafa karıştırmaya devam ediyor. Aslında 2010, kafa karıştırma, kavramların içinin boşaltılması ve tarafların keskinleşip ayrışması anlamında dehşet verici bir yıl oldu. 2011, bu kör dövüşünün bittiği ve suların durulduğu bir yıl mı olacak yoksa aksine seçime doğru çatışma daha da tırmanacak ve hesaplaşma doruğa mı çıkacak göreceğiz. Yazık ki bu gidişe bakılırsa ikinci olasılık daha güçlü gibi görünüyor. [email protected] K İHTİLAFIN KAYNAĞI ÇANKAYA htilafın kaynağı Cumhurbaşkanı idi. Hiçbir sevk ve idare yetkisi olmayan Cumhurbaşkanı! Torumtay, Cumhurbaşkanı’ndan doğrudan taleplere, üstelik bir asker olarak öne sürdüğü görüşlere muhatap oluyordu. İnönü derhal Başbakan’la görüştü ve sonra: “Gördüğüm durum, bir savaş olasılığına ülkenin sürüklendiğidir. Kontrol Meclis’ten çıkmış durumda. Genelkurmay Başkanı’nın açıklanmayan nedenlerle ama herhalde devlet anlayışına uygun görmediği bir karar karşısında istifa ettiğini söylemesi kaygılarımızı arttırmıştır” dedi. Özal nasıl bakıyor olaya. Şöyle: “Aslında bu konu, diğer ileri demokratik ülkelerde olduğu gibi, genelde normal bir hadise ve uygulama olarak telakki edilmelidir… …Genelkurmay Başkanı istifa ediyor, gazeteler her gün bunu yazıyor. Dünyanın hiçbir ileri ülkesinde bu olay manşet olmaz. Hem demokrasiden bahsedeceksin hem de beni demokrasi düşmanı ilan edeceksin… Ne perhiz, ne lahana turşusu…” İ Torumtay’ın anlattıkları aha sonra anılarını içeren kitapta Orgeneral Necip Torumtay; istifasının dayandığı temelleri açıkladı. Cumhurbaşkanı Özal, başkanlığındaki kriz masası toplantılarında “bürokratik ve akademik çalışmalardan ziyade bu meselenin (Irak savaşının) pratik ve dinamik tarzda ele alınmasını” birkaç kez vurguladı. Krizden hemen sonra Ankara’ya gelen Dışişleri Bakanı James Baker ve Senatör Bryd; Özal’la, Başbakan Akbulut ve Genelkurmay Başkanı Torumtay ile konuştular... Anı kitabında Torumtay: “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı ziyaret edenlerden bazıları yaptıkları görüşmelerde, bir savaş halinde koalisyon kuvvetlerinin Körfez bölgesinden taarruzla Kuveyt’i kurtarma hareketi yaparken, Türkiye’nin kuzeyden ikinci cephe açarak Irak topraklarına girmesini önerdiklerini” yazıyor. Torumtay; “Cumhurbaşkanı Özal da bu teklifi benimseyerek benim de bulunduğum kriz masası görüşmelerinde birkaç defa ısrarla gündeme getirmiş, ancak destek görmemiştir” diyor. Ağustos 1990’da Torumtay; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Oramiral İrfan Tınaz ve yeni Hava Kuvvetleri Komutanı Siyami Taşan ile Jandarma Komutanı Eşref Bitlis’i “takdim için” Köşk’e götürdü. Bu ziyarette Özal hemen konuya girdi. Bir İngiliz yazarının Kerkük ve Musul’un Türkiye için önemini irdeleyen yazısını okudu. Bu yazı daha sonra Türk basınına “sızdırıldı”. Oysa Torumtay’a göre “2. cephe angajmanları düşünülürken Türkiye’nin çevresindeki diğer belirsizlik ve gelişmeleri de dikkate almak gerekiyordu… “... Sınır ötesi harekât için dolgun kadrolu bir ordu kurulmalı, Kuzey Irak’ın işgali bir son olmayacağına göre orada yıllarca kalması olası Türkiye çok dikkatli hazırlıklar yapmalı idi…” D stifanın yankısı Köşk adına bir açıklama yapan sözcü Kaya Toperi: “Cumhurbaşkanı’nın Torumtay’ın istifasından üzüntü duyduğunu, Torumtay’ın Silahlı Kuvvetler’de her rütbe ve görevde başarı ile hizmet eden değerli bir komutan olduğunu” söyledi. Genelkurmay Başkanlığı’na hemen atama yapılmadı. Kara Kuvvetleri Komutanı Doğan Güreş, Genelkurmay Başkanlığı’na vekâlet edecekti. Bu arada Başbakan Akbulut’un Orgeneral Torumtay’la yaptığı görüşmenin kimi yanları basına yansıdı. Akbulut, Torumtay’a “Aramızda hiçbir ihtilaf yok. Neden istifa ediyorsunuz” demiş. Doğru olabilirdi bu söylem. Torumtay’ın başbakanla arasında gerçekten hiçbir ihtilaf yoktu. İ Feci kaza: Dört polis eşi öldü BİTLİS (Cumhuriyet) Bitlis’in Tatvan ilçesi yakınlarında kar yağışı ve sis yüzünden meydana gelen trafik kazasında polis eşleri Nuray Dilek, Özlem Morçok, Dilek Çınar ile Melike Eğer yaşamını yitirdi, polis eşi olan sürücü Raziye Güler de ağır yaralandı. Melike Eğer’in Bitlis Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Eğer’in eşi olduğu ifade edildi. Gökkuşağı Derneği’ne kapatma BURSA (Cumhuriyet) Kısa adı Gökkuşağı olan Travestileri Transseksüelleri, Gayleri ve Lezbiyenleri Koruma Yardımlaşma ve Kültürel Etkinlikleri Geliştirme Derneği’nde fuhuş yaptırıldığı iddiasıyla 4 yıl önce açılan dava sonuçlandı. Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesi derneğin kapatılmasına, başkan Öykü Evren Özen ve arkadaşları hakkında benzer suçtan İstanbul 31.5 yıl hapse çarptırıldıkları için bu suçtan ceza almamalarına karar verdi. CHP’li Kulkuloğlu davalar açıyor ANKARA (AA) CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, “haksız iddiaları ve iftiraları” nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ile Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki hakkında dava açacağını, suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Bardağı taşıran damla ir asker, Torumtay, devletin Özal elinde düştüğü durumu açıklıyor: “Kasım 1990. ABD Büyükelçisi Abramowitz, Genelkurmay’a başvurdu ve Genelkurmay Başkanı ile görüşmek istediğini bildirdi. Genelkurmay, Büyükelçiliğe, protokol gereği bu alışılmamış başvurunun Dışişleri kanalıyla yapılmasını söyledi. Dışişleri kanalı ile verilen randevuya Büyükelçi Abramowitz, ABD Askeri Yardım Kurulu (Jusmmat) Başkanı’yla geldi. Söylediği şuydu: Paris’te uluslararası konferansta ABD Başkanı Bush ile Cumhurbaşkanı Özal bir araya geliyor ve Körfez krizini gözden geçiriyorlar. Bundan sonraki ‘askeri ortak çalışmalar’ için Turgut Özal, Bush’a Genelkurmay Başkanı’nı ‘temas noktası’ olarak gösteriyor. Elçinin elinde bu konuda Washington’dan gelen bir mesaj da var. Torumtay, Büyükelçinin söyledikleri karşısında hayretler içinde kalıyor: Ne ‘temas noktası’ olduğuna dair bir bilgisi vardır, ne de hükümetinden ortak askeri çalışmalar için emir almıştır. ABD’liye “temas noktası” seçildiğinden haberi olmadığını belirtiyor ve “Başbakana bağlıyım. Şu ana kadar Körfez’in askeri harekâtı ile ilgili talimat almadım. Alırsam... Koordinasyon uygulamalarını bildiririm” diyor. Torumtay’ın vardığı sonuç şudur: “Paris’te iki B başkan arasında konuşulduğu anlaşılan askeri görüşlerin de dışında kalmış oluyorum.” Yaratılan bu ortam milli gururu yaralayan bir durumdur. Devletin karar mekanizması artık rayından çıkmıştır ve hatta milli çerçeve dışına taşmıştır. “Kasım 1990’ın son haftası: Genelkurmay Karargâhı, Dışişleri Bakanlığı ve MGK Genel Sekreterliği ile ortak çalışma yapılıyor. Bu çalışmalarda ‘Körfez krizi ile ilgili Silahlı Kuvvetler’e verilecek hükümet direktifi’nin taslağı hazırlanıyor. Taslağı Genelkurmay Başkanı görüyor. Taslak, daha sonra inceleme yapılması ve son kararı vermesi için hükümete sunuluyor. Ancak ne bir hafta içinde ne de 30 Kasım günü yapılan Körfez konulu toplantıda taslağa ve karar gerektiren hususlara değiniliyor. (30 Kasım 1990, gece) Bakanlar Kurulu toplanıyor. (1 Aralık 1990) Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde Başbakan’ın, Dışişleri Bakanı ile Milli Savunma Bakanı’nın katılımıyla bir toplantı yapılıyor. Ne ki; ‘uygulaması Silahlı Kuvvetler’e düşecek olan konu ile ilgili toplantıya en üst düzey sorumlu olarak Genelkurmay Başkanı davet edilmiyor’. Ya da ‘başka şekilde bilgili kılınmıyor’. Askeri konularda bilgi alınmıyor. YARIN: YAPILAN TAM BİR LAUBALİLİK C MY B C MY B (1 Aralık 1990, saat 11.00) Torumtay, askersel hazırlıklar için karargâhta bir toplantı düzenliyor. Köşk’teki dışlandığı toplantıyı haber alınca, ‘hazırlıklarımıza yön verir umudu ile’ ve daha çok ‘siyasi kararı öğrenmek için’ randevu alıp Köşk’e çıkıyor. Heyet toplantıda. Genelkurmay Başkanı ‘henüz bir karar ve saptanmış kesin bir görüş olmadığını’ görüyor. Heyete konuşuyor, daha doğrusu ‘soruyor’: “Birleşmiş Milletler’in 678 sayılı kararından sonra Irak’a karşı açıkça düşman (aleni hasmane) bir tavır alınmasına karar verildi mi?” Çünkü ‘bu karara göre sınıra kuvvet gönderecek’... Bu kuvvetleri ya ‘sızma’ halinde gizli olarak ya da daha çok Irak askerini kuzeye çekmek için ‘gürültülü’ biçimde düzenleyecek! Toplantıda sorumlu Başbakan, sorumlu iki bakan var, ama Torumtay’ın sorusunu Özal yanıtlıyor: “Aleni hasmane tavır almayacağız” diyor. Torumtay bir kez daha şaşırıyor. Oysa biliyor ki, Saddam’a karşı Özal’ın söylemleri, demeçleri giderek sertleşiyor. Konya’da fosseptik patladı 1 ölü KONYA (Cumhuriyet) Konya’da 5 çocuk babası Ali Kaya, evin arka bahçesinda bulunan ahırdaki hayvanlarına el arabasıyla yem taşımaya başladı. Kaya, ahır ile ev arasındaki üzeri beton kaplı fosseptiğin üzerinden geçtiği sırada, metan gazı sıkışması sonucu patlama meydana geldi. Patlamanın şiddetiyle havaya fırlayıp beton zemine düşen Kaya öldü. aldırının asker için anlamı Askerler Irak’a saldırıyı Ortadoğu bataklığına girmekle eşdeğer görüyorlardı. Torumtay: “Bir kumar düşüncesiyle savaştan sonra ‘pastadan pay almak için’ komşu ülkelerin topraklarının bir kısmını ülkemize dahil etmek ve MusulKerkük petrollerine el atmak gibi BM yasalarına aykırı bir davranış da dünya kamuoyunca herhalde kabul edilemezdi. …Böyle önemli bir konu, çok kısıtlı katılım olduğu acil durumlarda toplanan kriz masasında sonuca bağlanamazdı… …Bu kararın ( 2. cephe) verilebilmesi için de önceden hükümet ve Genelkurmay düzeyinde çok ayrıntılı çalışmalar ve planlar yapılarak nihai onay için TBMM’ye gidilmesi gerekir” diyordu. S Gerekçeli karar pazartesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin (AYİM), Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun terfi ettirilmesini öngören gerekçeli mahkeme kararını açıklamayı yeni yıla bıraktı. Kararın pazartesi açıklanacağı belirtildi. Hırsız, ev sahibini öldürdü İstanbul Haber Servisi Gaziosmanpaşa’da girdiği evde ev sahibi Fatime Yıldız’ın kafasına vazoyla vuran hırsız daha sonra bıçakla kadını öldürdü. Evdeki yüklü miktardaki parayı alan hırsız, kaçtı. Yapılan incelemede Hırsızın, Yıldız ailesinin tanıdığı biri olabileceği ihtimali üzerinde duran polis, çalışma başlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle