23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 1 OCAK 2011 CUMARTESİ NE hoştur gün doğarken yola çıkmak. Hele denizde: Ummanla gökyüzünün birleşir gibi olduğu çizgide güneş görünmek üzeredir, bulutlar toz pembesi. Ufkun ötesinde sizi bekleyenler vardır: Kişiler ya da tek kişi. ılın ilk günündeki sabaha da öyle bakmalıyız. Geçmiş günlerin yorgunluğunu, sıkıntılarını, üzüntülerini geride bırakıp iyimser bir gözle ufka bakarak. Hele böyle bir yılın başlangıcında: Mutlaka kazanılması gereken bir genel seçimin yapılacağı, en az yarım yüzyıllık ilginç bir dönemin önümüzde açılacağı bir yılın. Yol üstünde bütün cumhuriyetçileri bekleyen bir vatan var. Hor kullanılmaması için üzerine titrediğimiz, her şeyiyle AÇI Gün Doğarken... değerli, cana yakın, vazgeçilmez bir vatan. Üzerindeki insanlar umutlarını yitirip mutsuzlaşırsa o da sararıp solacak. Sıradan, dört yılda bir yapılan, yeni iktidar heveslilerine kapılar açan basit bir genel seçim olmayacak bu. Başbakan şimdiden buyurdu ve duyurdu: Daha öncekileri de aşan bir oy çoğunluğuyla başa geçilerek yeni bir anayasa yapmanın hazırlıklarına başlanacak. Sözde daha ileri bir demokrasi, daha geniş bir özgürlük düzeni getirmeye dönük, ama özde daha önce bu toplumda yaşanmış bütün hukuk düzenlerinden farklı olarak başkanlık sistemini getirmeye yönelik bir anayasa. Eskiden yaşanmışlıklara tek benzer yanı, Dolmabahçe’deki yaklaşık saray tertibi şimdiden hazırlanan “post modern bir padişahlık” ile ABD’nin bir köşesinde oluşturularak günü geldiğinde Türkiye üzerinden İslam âlemine sunulacak olan “papalık” benzeri nüfuzlu “çağdaş bir halifelik” olabilir! öyle olabileceği içindir ki, “cumhuriyetçi” MÜMTAZ SOYSAL Y denebilecek bütün partiler ve toplum kuruluşları açısından önümüzdeki ayların en önemli ve belki de en yararlı etkinliği, başkanlık sisteminin girdisini çıktısını, ıcığını cıcığını didiklemek üzerinde yoğunlaşarak halk yığınlarını hiç değilse o çok yönlü tehlike konusunda biraz bilinçlendirecek bir “anayasa tartışmaları programı” olmalıdır. Bu etkinlik, yeni düzen getirme niyetiyle seçim kampanyasına hazırlanmakta olanları en kritik, ama bir bakıma en zayıf yanlarından yakalamış olacağı için, bakarsınız seçimin sonucunu da etkiler ve hiç beklenmedik yeni hayırlara bile vesile olabilir. Yılın başında en güzel armağan olarak. [email protected] Yeni Bir Yıla Girerken... Doç. Dr. Hüner TUNCER eni bir yıla girerken, Atatürk’ün binbir özveriyle ve güçlükle kurmuş olduğu Cumhuriyete layık insanlar olup olmadığımızı sorguluyorum. O büyük insanın, yokluk ve yoksulluk ortamında çağdaş bir Türkiye’yi gerçekleştirebilmek için, birbiri ardına yaptığı devrimlere acaba bizler bağlı kalabildik mi ya da bu devrimleri sürdürebilmek için yeterince çaba harcayabildik mi?.. Bu soruları, ne yazık ki, olumlu bir biçimde yanıtlayamıyorum! “2011 yılına girerken ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Y ülkemizde geleceğe yönelik umutlarımızın yeşerebileceği bir ortam söz konusu mu?..” Geçen yıl içinde, her güne, Atatürkümüzün ilkelerinden birinin çiğnenmesine tanık olarak uyandık. Her yeni güne, Cumhuriyetimizin dayandığı temel ilke ve kurumlarına ters düşen uygulamalarla gözlerimizi açtık. 1920’li ve 1930’lu yıllarda, coğrafi konumu itibarıyla parçası bulunduğu Ortadoğu ülkelerinin fersah fersah önüne geçen Türkiye, 21. yüzArkası 8. Sayfada Bu Sene Belki... Yılların geçtiğini yılbaşılarında fark ederiz... Kaç gündür her şey bize bir yılın geçtiğini tekrarlayıp durdu... Yeni yıl kartları, masalara konulan ajandalar, duvarlara asılan takvimler, mağazaların önündeki ağaçlara dolanmış ışıklar... Telefonların sesi... Piyango biletçisi... Yetmedi, başımızın üzerinde patlattılar havai fişekleri... Durmadan vurdular başımıza: “Yeni yıl geldi... Yeni yıl geldi...” Yeni yılınız kutlu olsun... Giden sene iyi değildi... Bu sene belki... Bence insanoğlu “iyi bir sene” ararken senelerini bitiriyor... Ya “iyi bir sene” arkada kalmışsa… Bana kalsa… İçlerinden seçerek ve dönerek yakalardım o eski seneyi: 1952... Bir atlının arkasında, kalın kürkün altında, süvarinin beline sarılmışım... Atın nal sesleri çakıllar üzerinde takır tukur... Hiç o kadar huzurlu ve güven içinde olamadım... Bir dereden geçiyoruz, UrfaBozova arasından... Ne kadar mutluyum, o süvari benim babam... Elimde olsa... Diyelim ki... 1987... Siyah gür saçlarımı tarar, bir ucunun biraz daha uzun olmasına dikkat ederek çiçekli fularımı bağlar, eski arabamı yıkar, yanıma henüz hayat arkadaşım sevgilimi alırım. Doğru köfteci İsmail’in yerine… Bir sevimli selam vererekten, hesabı az yazar ola ki… Ne kadar mutluyumdur kim bilir?.. “İyi bir sene” arayarak geçirdik eski seneleri… Dün gece kıyametler kopartarak ve renk renk havai fişekleri başımızın üzerinde patlatarak haber verdiler: “2011 geldi…” Yeni yılınız kutlu olsun… Giden sene iyi değildi… Bu sene belki… [email protected] B C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle