18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 2011 CUMARTESİ 4 HABERLER Diyarbakır’da STÖ temsilcilerine taleplerini dile getirirken toplumu gerecek söylemlerden kaçınmaları gerektiğini söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Herkes Eteğindeki Taşları Dökmeli 2011 yılında birinci tartışma konumuz, en önemli siyasal sorunumuz Kürt meselesi olacak gibi görünüyor. Umarım, sağlıklı ve yapıcı yani sonuç almaya yönelik görüşmeler, tartışmalar olur. Ama bunun olması için, herkesin, her siyasal partinin, konunun tarafı olan her kurum, kuruluş ve kişinin, Kürt sorunundan ne anladığını, ‘efradını cami ağyarını mani’ bir şekilde açıklamakla başlayıp, kısa ve uzun dönemde, çözüme yönelik önerilerini madde madde sıralaması gerek. Dün de sözünü ettim; değerli bir yazar, araştırmacı siyaset adamı ile birlikte olduğumuz bir programda, kendisinden Kürt sorunu nedir sorusuna yanıt istedim. İstedim, çünkü yapacağı tanımdan yola çıkarak önereceği çözümlere varmak mümkündü. Doğallıkla öyle de oldu. Ne yazık ki, siyaset sahnemizde, CHP dışında konuya böyle yaklaşan herhangi bir kuruluş yok. Doğrusu CHP’nin de, SHP döneminden kalma 1989 tarihli raporu yeniden ele alıp düzenlemesi ve bir an önce kamuoyuna sunması gerekiyor. Çünkü 1989 raporundan bu yana geçen 20 yılı aşkın süre içinde birçok şey değişmiş, taleplerin bir bölümünün bu yüzden, bir kısmının da zaten karşılandıkları için, geçerlilikleri kalmamıştır. Gerçi, işin özünün değişmediğini söyleyenler olacaktır, ama ilk bakışta doğru gibi görünen bu görüş de tartışma götürür. Kürt sorununun özü iki halkın birlikte yaşama iradelerinin hâlâ var olup olmadığıdır. Bu soruya yanıt verdikten sonra, eğer hâlâ birlikte yaşama iradesi kalmışsa, bunun demokratik biçimde nasıl yaşama geçirileceği konusu gündeme gelecektir. Sorunun tanımı ve gelişmesi bu özü de etkilemiş, belki de dün var olan birlikte olma iradesi bugün ortadan kalkmış da olabilir. Tabii o zaman ona göre çözüm aranacaktır. Bütün bunların tartışılması gerektiği konusunda, bir uzlaşmaya varılması sevindirici. Gerçi bazen garip sahnelerle karşılaşmıyor değiliz, “Tartışalım, hadi konuş!” diyenlerin bazıları biraz sonra, “Aaa konuş dediysek bu kadar da değil!” diyorlar ki bu da olur şey değil. Aynı şekilde, tutarlı bir tanım, öneri paketi, politika ortaya koymadan, ne dendiği belli olmadan yapılan tartışma da sonuç vermiyor. Nitekim büyük gürültüler yaratan bir ‘Kürt açılımı’ yaşadık, ne olduğunu anlayan beri gelsin. Açılımın sonradan sahip çıkmaktan vazgeçen sahipleri hiçbir şey anlamadığımızı söylediğimizde, “karşısınız da ondan” diyorlardı. Oysa açılım gerekliydi, ama iyi tanımlanmış ne olduğu belli olan bir açılımdı gerekli olan. Onun için diyeceğim o ki, ilk önce, bu konuda en hazır görünen CHP olmak üzere bütün siyasi partilerimiz programlarını etraflı biçimde açıklamak durumundadırlar. Olay, kendisini Kürt olarak tanımlayanlar için de geçerlidir. Onları temsil ettiklerini ileri sürenler de, önce bu konuyu, yani temsil yetkisini de açıklığa kavuşturarak, görüş ve taleplerini, tereddüt yaratmayacak bir açıklıkla ortaya koymak durumundadırlar. İşte ancak bütün bunlar yapıldıktan sonra, Kürt sorununu bundan önce yapılamayan biçimde, belki 2011 yılında karşılıklı konuşup tartışır ve mesafe almayı başarabiliriz. Yoksa, 2011’i de, “Kürt”, “demokratik”, “özerklik”, “öz savunma”, “bölünmez bütünlük” vb. laflarının çokça kullanıldığı bir sağırlar diyaloğu içinde geçirmemiz kaçınılmazdır. Herkesin önerisini, programını sarih bir şekilde açıklamasının zamanı geldi artık. Düzeltme: Dünkü yazımın ilk tümcesinde bir sözcük atlamasıyla “olmayan Kürt sorunu” diye bir ibare çıkmış, doğrusu şöyle olacaktı: “2010 yılını olmayan demokrasimiz ve Kürt sorunuyla ilgili tartışmalarla geçirdik.” Düzeltir özür dilerim. [email protected] Gül’den gerilim uyarısı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüşen sivil toplum örgütleri temsilcileri, kamusal alan ve eğitimde Kürtçenin kullanılması çağrısında bulundu. 2 günlük Diyarbakır gezisini dün tamamlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önceki akşam sivil toplum örgütü temsilcileri ve işadamlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi. Burada sanatçı Bedri Ayseli’nin seslendirdiği Kürtçe türküleri, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Cumhurbaşkanı’na tercüme etti. Yemeğe katılan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, Cumhurbaşkanı’na sunulmak üzere danışmanı aracılığıyla içerisinde hak ihlalleri raporla Cumhurbaşkanı Gül, Diyarbakır ziyaretinin ikinci gününde sivil toplum örgütü temsicileri ile bir araya geldi. STÖ temsilcileri görüşmede Gül’den kamusal alan ve eğitimde Kürtçenin kullanılması için destek istedi. Gül ise “Sorumluluk sahibi kişilerden isteğimiz taleplerini dile getirirken, toplumu gerecek söylemlerden kaçınmalarını istiyoruz” diye karşılık verdi. Bölge sorununun politik ve siyasi amaçla kullanılmaması talebinde bulunan Cumhurbaşkanı Gül, bu konuda kitle örgütü temsilcilerinden destek istedi. rı ve cezaevindeki hasta tutukluların durumunu aktaran bir dosya sundu. Dosyayla birlikte Kürt sorununun çözümüne ilişkin önerilerin yer aldığı bir mektup da verildiği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Gül de yemek sonrası konukları uğurladığı sırada İHD’nin sunduğu raporları inceleyeceğini söyledi. Gül dün de kaldığı otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Basının alınmadığı toplantıya Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Raif Türk, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Alican Ebedinoğlu, Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Fahrettin Akyıl, Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, KAMER Başkanı Nebahat Akkoç katıldı. Toplantıda sivil toplum örgütü temsilcileri Kürtçenin resmi dil olarak kullanılması yönünde bir taleplerinin olmadığını, sa YENİ YIL MESAJLARI Liderlerden birlik çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve siyasi liderler mesajlarında “birlik beraberlik” vurgusu yaparken BDP eşbaşkanları, 2011’in “barış ve çözüm yılı” olacağını bildirdi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin: Tarihin derinliklerinden süzülerek gelen binlerce yıllık kardeşliğimizi, çetin sınavlarla perçinlenen birlik ve beraberliğimizi hiçbir güç bozamaz. Başbakan Tayyip Erdoğan: Kardeşliğimizi yücelterek, birlik ve beraberliğimizi pekiştirerek, Türkiye’yi bölgemizin ve dünyanın güçlü ve itibarlı bir ülkesi haline getirmeye devam edeceğiz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye, 2023’te bölgesinde lider, dünyada ise üzerinde oyunlar oynanan değil, oyun kurucu ve tezgâhlanan oyunu bozucu bir ülke olacaktır. Rüyalarımızı, düşlerimizi taşıyoruz 2011’e... Yeni yılda halkın iktidarını kuracağız. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner: Ulusça birlik beraberlik içerisinde daha iyiye ve daha güzele ulaşmak adına tazelenen umutlarımızla yeni bir yılı karşılamanın mutluluğunu yaşıyoruz. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Maalesef milletimiz 2010’da bir tarafta bölücülüğün, diğer tarafta da siyasi iktidarın bulunduğu çift kutuplu çekişmenin ve itişmenin tam ortasında kalmıştır. BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak: 2011 her türlü tekçi dayatmalar karşısında ülkemizin olanca güzelliğiyle çok dilli, çok kültürlü, çok kimlikli yapısını yaşamın her alanına yansıtacağı bir yıl olacaktır. DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk: Etnik ayrımcılığa ve dinciliğe dayalı siyasetin aldatmacalarına kapılmadan, vatandaşlık bilinciyle, tavır almak zorundayız. DSP Genel Başkanı Masum Türker: 2011, halkın yazgısını kendisinin belirleyeceği yıl olsun. Silivri Cezaevi’nde1017 gündür tutuklu olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de, yeni yılda çürüme, dağılma ve bölünmenin “yeni” olduğunu belirterek “Bunların tek bir cevabı vardır: Devrim!” dedi. İki dilli balayı kısa sürdü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2 gün süren Diyarbakır ziyaretinin en önemli görüntülerinden birini oluşturan, Büyükşehir Belediyesi makam girişine asılan “Sayın Cumhurbaşkanımız, kentimize hoş geldiniz”, “Bırez Serokkomara me, hun bı xer hatin bajar e me” pankart kaldırılırken aynı yerdeki elektronik panoda yer alan aynı yazı da ekrandan silindi. Belediye yetkilileri konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmazken Gül’ün ziyareti devam ederken böyle bir uygulamaya gidilmesi dikkat çekici bulundu. Kürtçe yazıların erken indirilmesinde Gül’ün iki dilli yaşam ve demokratik özerklik projesi ile ilgili “Resmi dil Türkçedir”, “Bu tür söylemler gerilim yaratır” söyleminin etkili olduğu yorumları yapıldı. (Fotoğraf:MAHMUT ORAL) dece bu dil üzerindeki tüm yasakların kaldırılmasını istediklerini vurguladılar. Kamusal alan ve eğitimde Kürtçenin kullanılması çağrısında bulunan sivil toplum örgütü temsilcilerine Gül, “Sorumluluk sahibi kişilerden isteğimiz taleplerini dile getirirken, toplumu gerecek söylemlerden kaçınmaları” diye karşılık verdi. Bunun üzerine temsilciler, “Demokratik özeklik tartışılsa dahi bu tartışmalara tahammül gösterilmesinin önünü açabilirsiniz” dedi. Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Fahrettin Akyıl, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada kentin en önemli sorunu olarak eğitim ve işsizlik konularındaki sıkıntıları aktardıklarını belirtti. Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birlik Başkanı Alican Ebedinoğlu da, özellikle Kürt sorunu ve son süreçteki yansımalarını Cumhurbaşkanı Gül ile paylaştıklarını anlattı. Ebedinoğlu, şunları söyledi: “İki dilli yaşam ve Demokratik Özerklik konularını da konuştuk. Sayın Cumhurbaşkanımız da demokratik ortamda her şeyin tartışılması gerektiğini, ülkede daha aykırı görüşlerin olabileceğini söyledi. Demokraside şiddete dönüşmediği sürece her fikrin tartışılması gerektiğini bildirdi. Hem bölgenin, hem ülkenin gerçeğinin göz önünde bulundurularak tartışılması gerektiğini ifade etti. Bölge sorununun politik ve siyasi amaçla kullanılmaması talebinde bulundu. Bunu sağlayacak baş aktörlerin de bizim gibi iş ve esnaf temsilcileri olduğunu savundu.” Gül, daha sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün kentte kaldığı yıllarda ikamet ettiği Gazi Köşkü’nde incelemelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra Diyarbakır surlarının 82 burcunun en önemlileri arasında yer alan Mardinkapı mevkiindeki Keçi Burcu’nda incelemelerde bulundu. Diyarbakır’ın bir açık hava müzesi niteliği taşıdığını vurgulayan Gül, “Ahlat ve Divriği, buralar da Anadolu’nun gerçekten açık hava müzeleri şeklinde, çok değerli eserler var. Buraları Cumhurbaşkanlığı himayesine almıştık. Burayı da, bütün bu surları da Cumhurbaşkanlığı himayesine alacağız” dedi. Kılıçdaroğlu Koşaner’i ziyaret etti Sürpriz görüşme ile ilgili olarak CHP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, ziyaretin Orgeneral Işık Koşaner’i kutlama amacı ile yapıldığı belirtildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “İki dil” ve “özerklik” tartışmaları bütün hızıyla devam ederken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’i ziyaret etti. Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda gerçekleşen görüşme, hem Türk Silahlı Kuvvetleri hem de CHP tarafından kamuoyuna duyuruldu. CHP’den yapılan yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun 30 Ağustos’ta Genelkurmay Başkanlığı görevine başlayan Orgeneral Işık Koşaner’i kutlama amacıyla yaptığı ziyaretin saat 11.00’de başladığı ve yaklaşık 55 dakika sürdüğü belirtildi. Kılıçdaroğlu, 29 Aralık’ta basın kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile gerçekleştirdiği buluşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın askerlerle gerçekleştirdiği görüşmeden sonra “çark ettiğini” söylemişti. Kılıçdaroğlu, “Başbakan’ın askerlerle yaptığı uzun toplantıda aldığı bilgilerden sonra bu kadar sert MGK açıklaması yapıldığını düşünüyorum. Türkiye’yi bu noktaya AKP getirmiştir” değerlendirmesinde bulunmuştu. AÇILIM MESAİSİ Çelik Romanlarla görüşecek ANKARA (AA) Devlet Bakanı Faruk Çelik, yeni yılın ilk haftasında, 4 Ocak günü Roman vatandaşlarla bir araya gelecek, sorunlarını dinleyecek. Çelik, AKP Genel Merkezi’nde gerçekleşecek görüşmede, yapılan çalışmaları da Roman vatandaşlarla paylaşacak. Roman vatandaşlar daha sonra AKP parti grubuna katılacak. Bakan Çelik’in önem verdiği çalışmalar doğrultusunda, Romanlara yönelik ayrımcı ifadelerin kaldırılması için yasa ve talimatnamelerde düzenleme çalışmaları yapılmıştı. Türkiye’de bugün batı bölgeleri başta olmak üzere 2 milyonun üzerinde Romanın yaşadığı tahmin ediliyor. THE ECONOMIST: Ayşe Sucu olayı İslami Engizisyon mu? LONDRA (ANKA) İngiliz The Economist dergisi, son sayısında “Türkiye’deki Din” başlığı ile yayımladığı analizde “Türkiye’nin din işleri kurumunun yeni başkanı ne kadar liberaldir” sorusuna yanıt aradı. Dergi, Ayşe Sucu’nun görevinden alınmasına ilişkin olarak “İslami engizisyonun sonucu muydu? Birçok kişi için, Türkiye’de devlet tarafından yürütülen Din İşleri Müdürlüğü’nün (Diyanet) kadın merkezi başkanı Ayşe Sucu’nun görevinden alınması (engizisyondan) başka bir şey değil” denildi. Analizde, şöyle devam edildi: “Sıkı bağlanmamış başörtüsü ve ilerici görüşleriyle Sayın Sucu, Türkiye’de kadın haklarını ileriye götürmeye yönelik bir dizi girişimleri lanse eden Diyanet için bir sembol haline gelmişti. Görevinden alınması, merkezde çalışan tüm 28 kadının istifasına neden oldu.” Türkiye’deki laiklik yanlısı gazetelerin olayı, Batılı eğilimleri olan Türkler ile iktidardaki “ılımlı İslamcı” AKPartisi arasındaki “mücadeledeki yeni bir dönemeç” olarak yorumladıkları kaydedildiği analizde, “Bazıları, Diyanet’in yeni patronu Mehmet Görmez’i suçluyorlar. Görmez’in, selefinin aksine başörtüsü konusunda katı görüşlerinin olduğu söyleniyor” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle