20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL İlahi, Türkiye! VALLAHİ, ömür memleket bizimki. Her Allahın günü öyle olaylar oluyor, öyle durumlar ortaya çıkıyor ki, güler misin, ağlar mısın? Acıklı ve pahalı olmasa, elbet gülünür, ama, bu kadar acı yeter artık. Biraz ciddiyet: Kimsenin kimseyi bunca üzmeye, bunca israf yaratmaya hakkı olmamalı. Okullar, yasalar, kurallar, devlet görevlileri niçin vardır? En son örnek, Türkbükü’nün iskeleleri. Orası Bodrum’a bağlı “sosyetik”leşmiş bir dinlence yeri olduğu için, haber birinci sayfalık: Deniz üzerine lokanta diye yapılan iskeleler yıkılıyormuş. Peki, yasak idiyse, yapılırken niçin önlenmedi? Kim, niçin durdurmadı? Başka örnekler, gecekondular boşaltılırken, kaçak katlar yıkılırken yaşanıyor. Öyle bir trajedi, insanlara yaşatılan öyle dramlar ki, yüreğiniz parçalanır. Yıkılsa üzülürsünüz, yıkılamasa hukuk adına kahrolursunuz. “Anıtsal” denebilecek kalıntıları, yarım kalmış otel kalıntıları ve harabeleşmiş semt köşeleri olarak güzel kentlerin yüzünde çürük dişler gibi sırıtır. Gecekondu kondurulur, kat çıkılır ve gök delinirken görevli neredeydi? ALLİANOİ ve Tarkan konusu aynı ölçüde “gülünç ve hüzün verici”dir. Otobüsler dolusu protestocu kafileleri, bir patırtı, gürültüdür gidiyor. Ama, bir bilene sorulduğunda anlaşılıyor ki, meğer 1994’te başlayan ve 80 milyon TL harcanarak 2005 yılında biten baraja su verilip verilmemesi tartışılıyormuş beş yıldır. Aslında yapım başlarken eski uygarlık kalıntılarına rastlanınca sanat tarihçilerine, arkeologlara haber verilmiş, kazılar başlayıp baraj biterken bitmiş. Sorunun ve enerji sevenlerle tarih sevenler arasındaki tartışmanın da bitmiş olması gerekmez miydi? Ya en başta ya da en kısa zamanda. Bu aşamaya gelinmeden. Peki çevre sevenler ve sanat sevenlerle Tarkan sevenler neredeydiler bütün bunlar olurken? Sıra su vermeye gelince mi paçalar sıvanır? Üstelik, arkeologların tavsiyesiyle yıkıntıların üstü kumla örtülüp sonra yeniden incelenebilmesine kolaylık sağlanmış. Taşınabilir yapıtlar taşınmış, taşınmazların resimleri çekilmiş, rölöveleri çizilmiş olmalıdır herhalde. O zaman, tutulacak suyu tutmayışın ve çevrede yaşayan insanları bunca yıldır beklentide tutmanın amacı nedir? Hasankeyf’e gelince, o konu devletlerarası niyetlere ve bölücülük hesaplarına alet oluş açısından öylesine keyif kaçırıcıdır ki onun üzüntüsü GAP’vari umutlara kapılamayışın bile üzüntüsünü kat kat aşar. [email protected] PENCERE Duyarlı - Duyarsız Y aşlarõ ellileri yakalamõş yurttaşlar çok iyi hatõrlayacaklardõr. O dö- nemin çok sert ve ürkütücü dev- let kalõbõnõn her türlü baskõyõ açõkça uygulamõş olduğu bu referandumda 1982 Anayasasõ ezici bir çoğunlukla kabul edilmişti. Daha sonraki dönemlerin anaya- sayla bağlantõlõ referandumlarõ daha serbest bir sosyopolitik tavõr belirlemeye olanak ta- nõmõşlardõ. Reddedilenler ile kabul edilenler birbirlerini aşağõ yukarõ dengelemişlerdi. 2010 referandumu çok garip ve rahatsõz edi- ci biçimde 1982’ninkini andõrarak gelişiyor. Artõk gizleyemedikleri bir sivil faşizmin hazõrlõğõ içinde olanlar ellerinden geleni artlarõna koymadan değişik baskõlar, değişik propaganda yöntemleri uygulama yolunda- lar. “Ramazan” ve “İftar” olgusu ile Gü- neydoğu’da baştan aşağõ belirsizliklerle do- lu günümüzün ve geleceğin planlamasõ üze- rinden yürüyen kandõrmacalõ baskõlar, kafa karõştõrmalar yürüyüp gidiyor. Bir bölümü kõsmen ama çoğu tamamen hükümetin gü- dümünde olan TV kanallarõndaki konuşma- cõlar ise AKP’yi demokrasi havarisi gibi gös- tererek oraya alkõşlar yöneltiyor. Ancak, geçim sõkõntõsõ çeken ve açlõk sõ- nõrõnda dolaşan insanlarõn sayõsõnõn gittikçe arttõğõ bir ülkede farklõ duyarlõlõklar, hükü- metin kontrolü dõşõna taşabilecek değişik de- ğerlendirmeler de ortaya çõkabiliyor. İşsiz ve geliri sõfõrlanmõş bir yurttaş kesiminin ce- maatlerin de kontrol edici katkõlarõyla büyük ve orta boy kentlerin çevresine yerleştirildiği biliniyor. Kentlerin bu en son misafirleri otuz kõrk yõl öncenin canhõraş biçimde kõrdan ken- te koşup orada başõnõ sokacak bir gecekon- du ve geçici bir küçük iş ayarlama arayõşla- rõnõn çok ötesinde. Kentlerde birtakõm mekânlar bu yeni ge- lenler için hazõrlanmõş; belli sosyopsikolo- jik ve sosyopolitik ortamlar da yeşertilmiş bu- lunuyor. Hükümet yandaşõ belediyeler eliy- le kendilerine yeterli miktarda gõda, yakacak ve hatta bu arada para yardõmõ yapõlõyor. Ha- zõrlanmõş fiziksel ve sosyal ortam böylece in- sanlarõmõzõn bir bölümünün AKP’nin hazõr kuvvetleri haline getirilmesini sağlõyor. Bu yolla sadece itaatkâr bir politik yandaşlõğõn ödülü olarak fiziksel ve beyinsel hiçbir üre- time katkõda bulunmadan hazõrdan yiyen dev- let kullarõ yaratõlmasõ son derece sakõncalõ. Ancak, bu oyuna ve sisteme girmeyen epeyce bir darda olan yurttaş var. Bunlarõn arasõndan bir miktar fire olsa da epey bir ço- ğunlukla “hayır” oylarõnõn çõkmasõnõ bek- lemek de hayal olmaz. Buna karşõlõk CHP’nin yeni ve umutlar bağlanan lideri Kılıçdaroğlu, meydanlarõ dolduran coşkulu mitingler ya- pabiliyor. Ayrõca, alçakgönüllü ve Anadolu insanõna yakõn tavõrlarõ ile küçük gruplara da dostluk mesajlarõ göndermeyi eksik etmiyor. Bu olgular ve gözlemler, bir çeşit mevcut hü- kümet ve devlet sistemine karşõ protestonun simgeleştiği “hayır” tavrõnõn yaygõncõ ol- duğunu düşündürtebiliyor gibi. Ancak, sayõlarõn mantõğõnõn kullanõlmasõyla olaya bakõldõğõnda ise biraz daha kötümser bir tabloyla karşõlaşõlmasõ ihtimali öne çõ- kabiliyor. Hatõrlanacak olursa, 2010 Refe- randumu’nda oy kullanabilecek seçmenlerin sayõsõ yaklaşõk 49.5 milyon dolaylarõndadõr. Ülkedeki son büyük seçim olan 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Seçimi’nde oy kulllanabi- lecek seçmen sayõsõ yaklaşõk 48 milyon 50 bin civarõndaydõ. Ülkedeki genel nüfus ar- tõşõna paralel olarak son seçimden bu yana seçmen sayõsõnõn 1.5 milyona yakõn artmõş olmasõ şaşõrtõcõ değildir. Öte yandan, seçime katõlma oranõnõn ne ka- dar olacağõnõ tahmin etmek çok kolay gö- zükmemektedir. AKP’nin ve ana muhalefet partilerinin mitingleri ve liderlerinin söz düellolarõyla bir miktar kõzõşmõş gibi gözükse bile ülkenin ve toplumun genel sosyoeko- nomik akõşõnõ fazla ilgilendirmeyen kapsa- mõ ve içeriği dolayõsõyla katõlma oranõnõn çok yüksek düzeylere ulaşmamasõ şaşõrtõcõ ol- mayabilir. 2009 seçimlerindeki yüzde 85.2 olan katõlõm oranõnõn biraz altõnda kalõnma- sõ halinde seçmen sayõsõndaki artõşa karşõn ge- çen yõla göre çok fazla değişmeyip 40-41 mil- yon dolaylarõnda kalmasõ durumu ortaya çõ- kabilir. 39 milyonun az üzerinde bir geçer- li oy beklenebilir. Ancak, bu beklenti “ha- yır” tavrõ sergileyebileceği düşünülen yurt- taşlarõn yõlgõnlõk göstermeden firesiz olarak sandõk başõna gidecekleri varsayõmõna da- yanmaktadõr. Televizyonun sağ ve orta basõn kesimle- rini tam kontrolünde tutan AKP’nin estirdi- ği hava referandumda “evet” çõkacağõnõn ga- ranti olduğu ve bunun aksine boşuna gayret gösterilmemesi yönündedir. Bu havaya ba- kõp “sonuç zaten belli, kendimizi zorla- mayalım” yõlgõn düşüncesine kapõlan bazõ seçmenlerin sandõğa gitmemesi gibi sevim- siz ve edilgen bir durum ortaya çõkabilir. AKP, 2009 Mahalli Seçimleri’nden bu ya- na bile kan kaybetmiş olsa da kendi bünye- sinden 14 milyondan aşağõ düşmeyecek bir “evet” oyu çõkartabilme kapasitesine sahip gözükmektedir. Ancak, bu haliyle “evet” oy- larõnõn yarõdan fazlasõnõ sağlama şansõna sa- hip değildir. MHP’den belirsizlik tavõrlarõ içinde gelebilecek 1 milyona yakõn oy (ki bu, 2009 MHP oylarõnõn yüzde 15’ine tekabül eder) ile Saadet Partisi ve Büyük Birlik Par- tisi oylarõnõn çoğunluğunu alarak “evet” top- lamõnõ 2 milyon (iki milyon) dolaylarõnda da arttõrmayõ hedeflemektedir. Güneydoğu yö- relerinin 2009 bağõmsõz oylarõnõn çoğunun “evet”e çevrilmesi için de büyük gayret için- de olduklarõ gözlenmektedir. Bunun ger- çekleşmesi halinde AKP destekli oylarõn sa- yõsõ 19-20 milyon mertebelerine yaklaşma is- tidatõ gösterebilir. Yukarõda söz ettiğimiz gi- bi, ana politik tavrõ “hayır” doğrultusunda olsa bile bazõ seçmenlerin oylamaya katõl- mamasõ genel katõlõm oranõnõ düşürürse AKP’nin kendi bünyesinden ve sağdan sol- dan topladõğõ oylarla birlikte referandumu “evet” ile sonuçlandõrõlabilmesi ihtimali bulunmaktadõr. Televizyondaki ve basõndaki çõğõrtkanla- rõn “evet” cephesine yeni yandaşlar katma- sõ ihtimali yüksek değildir. Zaten kemikleş- miş bulunan oylarõn sayõsõnõ arttõrmasõ bek- lenemez. Ancak, izleyenlere, okuyanlara, ku- laktan kulağa birbirine aktaranlara tehditle ka- rõşõk bir yõlgõnlõk havasõ pompalanmakta ol- duğu aşikârdõr. Burada, “evet” oylarõnõn sa- yõsõnõn daha da artmasõ değil, “hayır” oy- larõnõn sayõsõnõn olabildiğince azalmasõ du- rumu ortaya çõkabilir. Kõsaca katõlma oranõnõn yükselmesinin “hayır” cephesini kuvvet- lendireceği, azalmasõnõn ise “evet” cephesine hizmet edeceği durumunun altõ çizilmelidir. Bu referandumun sonucuna göre sivil faşizme geçiş dahil ortaya çõkabilecek alabildiğine olumsuz gelişmelerin huzursuzluğunu şim- diden içinde hisseden namuslu ve vicdanlõ yurttaşlarõn oy kullanmaya gitmesi mutlak ge- reklidir. Yurtsever ve duyarlõ insanlar bu ülkede ce- sur, etkin ve olumlu çõkõşlarõyla çeşitli düz- gün ve namuslu işlerin yapõlmasõnõ zaman za- man sağlayabilmişlerdir. Bu tür bir çõkõşõn gerçekleşmesinin tam zamanõdõr. İçinde yurt, ülke, toplum sevgisi taşõyan herkes 12 Eylül’de sandõk başõna gidecek ve bir zor işi daha başaracaktõr. Sandõğa Koşarken Edilgenliğe ve Ürküntüye Yer Yok Erhan KARAESMEN Yurtsever ve duyarlõ insanlar bu ülkede cesur, etkin ve olumlu çõkõşlarõyla çeşitli düzgün ve namuslu işlerin yapõlmasõnõ zaman zaman sağlayabilmişlerdir. Bu tür bir çõkõşõn gerçekleşmesinin tam zamanõdõr. İçinde yurt, ülke, toplum sevgisi taşõyan herkes 12 Eylül’de sandõk başõna gidecek ve bir zor işi daha başaracaktõr. Kebapçıya girdim, masaya oturdum. - Buyur abi. - Bir buçuk Adana. - Acılı mı? - Acılı. Seslendi: - Bir buçuk Adana, acılı.... Geldi Adana acılı, çatalımın ucuyla ağzıma atınca genzim yandı, yüreğim kalktı. İnsanın yüreği evreni kapsayan sonsuzluk radarı gibidir; soğan keserken gözyaşı dökersin ve acılı kebap yerken gırtlağından geçmez olur lokmalar. Acıdır, acılı kebap. Acının kuyusu karanlıktır göz gözü görmeyesice; ve derindir, inersin inebildiğince. Acının memeleri doludur. Em emebildiğince. Acı, durmuş saatin sarkacıdır; sallanır gün ağarırken; ve horozlar ötmez olurlar vakitsiz öten horoza saygılarından. Nasırlaşır acının acısı can kafesinde; yürekler bağnazlığın döküm kalıplarında taşlanır; köpekler dolaşır ortalıkta kaz adımlarıyla. Kitabın yaprağı sonbahardır; sararmış benziyle vurur aklın kapısını: - Kim ooo? - Ben.. diyemezsin, “biz” diyemedikten sonra yalnızlığın acısında kıvranarak. Gözyaşının elmasını deler sabahın ilk ışığı. Öter fabrikaların düdükleri; bacalar savurur emekçinin kara soluğunu göklerin yedinci katına. En az ücretin hesabında küçülür banknotlar utancından. Özgürlüğün sirenlerini çala çala koşar cankurtaranlar. Bilinçsiz kalabalık yol verir taş arabasına. Yığınlar büyür kadınsı erkeklerle erkeksi kadınların çokluğunda. Dikerler acının şamdanına haksızlığın mumunu; cılız aydınlığın gölgesi dört duvara vurur. Acı çırpınır ana yüreğinin salladığı beşikte. Uyusun da büyüsün yavrum. Acının hamur tahtasında açılan yufka, büyüyüp yürek olur incecik. İncecikten bir kar yağar umutlara. Gün ağarırken utanmaz suratların makyajı başlar güneşi aldatmak için. Yüreğin atışı duyulmaz avuç içi kaşınınca. Altından çakmaklarla onurunu yakarlar insanın; dumanını savururlar havaya. En yüksek faizin orantısında erdemler sıfırlaşır. Yoksa zincirinin halkaları, gemi hangi limana demir atabilir? Yelkenden yoksunsa yürek, hangi kıyıdan denize açılabilir? Olumsuz utkunun altını çizer sıradan kişinin duyarsızlığı; ama kalın parmaklar banknot sayarken parmak uçları duyarlıdır. - Ve acının duyarlığı uçup gider aklın gücü egemenleştikçe; savaşımın güdüsü tüm benliği sarıp bencilliği dağıtınca. Acılı Adana bitti. Dikildi başıma garson: - Abi tatlı ister misin? - İsterim, ne var? - Künefe var, hoşaf var. - Getir bir hoşaf. Künefe kenefle çağrışım yapıyor, hoşaf eşekle. Acı ne ki? Tatlı yiyip tatlı konuşacaksın. (19 Haziran 1982 tarihli yazısı)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle