19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] Devrimci 78’liler Federasyonu ve Akademi ‘78 12 Eylül askeri darbesinin otuzuncu yıldönümü nedeniyle Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanat Merkezi’nde 12 Eylül Utanç Müzesi adıyla dönemin güncel tarihini içeren bir tarihsel belgelik oluşturdu. Buna ek olarak bir dizi panel, konferans ve sanat gösterileriyle sürdürülmekte olan etkinlikler, Türkiye kapitalizminin 1980 dönüşümünün tarihsel belleğini gelecek kuşaklara aktarmayı hedeflemekte ve bu hedefi tarihsel bir görev olarak değerlendirmektedir. 12 Eylül 1980 dönemi elbette ki, resmi söylemlerde öne sürüldüğü üzere, “sağ-sol kavgalarının üniversite kantinlerinden sokaklara yayılması” hadisesinden ibaret değildir. 12 Eylül her şeyden önce, ülkemizde 60’lı ve 70’li yıllarda yükselen çağdaşlaşma ve demokratikleşme hareketlerinin önünü kesmek ve emeğin kazanımlarının geriletilerek, ülkemizi uluslararası işbölümü içerisinde taşeronlaştırılmış bir ucuz işgücü deposu haline dönüştürmeyi amaçlayan emperyalist neoliberal küreselleşme sürecinin önemli bir parçasıdır. Burada vurgulanması gereken çok önemli bir husus, 1980 dönüşümünün aslında sadece Türkiye’ye özgü olmadığı ve daha genel anlamda küresel kapitalizmin içinde bulunduğu krizi aşabilmek için tüm dünyada uygulanmakta olan neoliberal/muhafazakâr politikaların bir parçası olduğu gerçeğidir. Küresel kapitalizm 1970’lerin sonunda içine sürüklenmiş olduğu krizi aşmak için en başta hegemonik merkezi olan ABD ve İngiltere’den başlayarak emekçilerin ücret ve sosyal kazanımlarını geriletecek ve sermayenin kârlarını koruyacak bir dizi önlemi uygulamaya koymayı amaçlamaktaydı. Bu dönüşüm, ABD’de Ronald Reagan, İngiltere’de de Margaret Thatcher’in siyasi önderliğinde “başka alternatifimiz yok” sloganıyla baskı ve antidemokratik yöntemlerle dayatılan özelleştirme, esnekleştirme ve kuralsızlaştırmaya yönelik muhafazakâr politikalar sonucunda gerçekleştirilmişti. Aşağıdaki şekil bu olguları özetlemektedir. Şekil, Amerikalı Marksist ekonomist-sosyolog Anwar Shaikh’in yeni bir çalışmasına dayanmaktadır.(*) Şekilde ABD finans dışı (sanayi) şirketlerinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında kâr oranlarının seyri sergilenmektedir. 1970’ler boyunca kâr oranlarının düşme eğilimi şekilde açıkça izlenebilmektedir. Şekilde Anwar Shaikh’in çok ilginç bir başka verisi daha yer almaktadır: Eğer söz konusu neoliberal karşıdevrim gerçekleştirilmeseydi ve ABD’de ücretlerin seyri 1980 sonrasında da aynı tempoda sürdürülseydi kâr oranları ne olurdu? Bu varsayım, şekilde 1980 sonrasında kesik çizgilerle benzetimlenen kâr oranları aracılığıyla izlenebilmektedir. Shaikh’in hesaplamaları, ABD’de ücretlerin 1980 sonrasında da aynı düzeyde sürdürülmüş olması durumunda sermayenin kârlılığının hızla gerilemiş olacağını ve kâr oranlarının yüzde 2’lere kadar düşeceğini vurgulamaktadır. Bu durum, kuşkusuz, küresel kapitalizmin merkezinde derin bir krize yol açacak bir gelişmeydi ve muhakkak müdahale edilmeliydi. Dolayısıyla, küresel çapta 1980 sonrasında uygulamaya konulmuş olan emek aleyhtarı neoliberal küreselleşme süreci, kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini 1980 sonrasına öteleme telaşının ürünü olarak değerlendirilmelidir. 1980’in neoliberal muhafazakâr dönüşümü Türkiye’de de 12 Eylül faşizminin antidemokratik uygulamaları aracılığıyla sürdürülmekteydi. 12 Eylül darbesini izleyen günlerde, bir yandan emeğin politik ve sendikal örgütleri yasaklanır ve on binlerce yurtsever, demokrat, aydın ve işçi lideri cezaevlerinde işkence görür iken; bir yandan da ulusal ekonomimiz Dünya Bankası ve IMF uzmanlarınca hazırlanan yapısal uyum programları uyarınca, serbestleştirme, özelleştirme ve kuralsızlaştırma yoluyla küresel kapitalizmin yasalarına tabi kılınmaktaydı. Bu süreçte en ağır darbeyi de emeği ile yaşayan sınıflar almıştı. Ancak 12 Eylül 1980 dönüşümü sadece emek gelirlerinin bastırılması ve sermayenin kârlarının sürdürülmesi ile sınırlı kalmayacak, bunun da ötesinde, Cumhuriyet kurumlarının tasfiyesini amaçlayan gerici-dinci örgütlenmelerin de önünü açarak, ülkemizi “Büyük Ortadoğu Projesi” benzeri siyasi dönüşümlere hazırlayacaktır. 12 Eylül 2010 referandumu ile dayatılmakta olan anayasa değişiklikleri de söz konusu dönüşümü hızlandıracak ve yürütmenin yargıya tamamen egemen olması sonucunu doğuracaktır. Böylelikle emekçilerin kazanımlarının ve demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin tümden tasfiyesini amaçlayan politikaların uygulanmasında artık hiçbir engel kalmayacaktır. Emekten, ulusal bağımsızlıktan ve cumhuriyetimizin çağdaş kazanımlarının korunmasından yana olan tüm yurttaşların 12 Eylül Pazar günü referandumda oylarını bu bilinçle kullanmaları gereklidir. * Bkz. Shaikh, Anwar “The First Great Depression of the 21st Century” Socialist Register, Güz 2010, baskıda. Aylõk bazda yõlbaşõndan bu yana ilk defa gerileyen sanayi üretimi toparlanmanõn yavaşladõğõna işaret ediyor Üretim geçen yõla göre yüzde 8.6 artsa da kriz öncesi seviyesinin bir buçuk puan altõnda kaldõ. Rakamlar, geçen ayõn seviyesini yakalayamadõ. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Sanayi üretim endeksi tem- muzda geçen yõlõn aynõ ayõna göre yüzde 8.6 artõşla 119.9 oldu. Sanayi üretiminde kriz yõlõ olarak ta- bir edilen 2009’un temmuz ayõnda yüzde 9’luk düşüş yaşanmõştõ. Yõlõn başõndan beri kesintisiz artõşõnõ sür- düren üretim, hazirana göre ise yüz- de 0.3’lük bir azalõş gösterdi. Sanayi üretimindeki düşüş, küresel ekonomik belirsizliklerin arttõğõ bu dönemde yurtiçinde de toparlanmanõn sekteye uğrayacağõna dair korkularõ arttõrdõ. Endeks iki yõl önce 2008 Temmuz ayõnda ise 121.4 seviyesindeydi. Bu- na göre sanayi üretimi henüz kriz ön- cesi rakamlarõnõ da yakalayamadõ. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açõk- ladõğõ verilere göre, temmuzda bir ön- ceki yõlõn aynõ ayõna göre; madenci- lik ve taşocakçõlõğõ sektörü yüzde 3.1 azalõrken imalat sanayisi yüzde 9.1 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlen- dirme üretimi ve dağõtõmõ sektörü yüzde 10.1 arttõ. Dayanõklõ tüketim malõ imalatõ yüzde 1.4 artõşla 106.6 olurken dayanõksõz tüketim malõ ima- latõ yüzde 2.2 azalõşla 106.6’ya çõktõ. Temmuzda bir önceki yılın aynı ayına göre 13 sektörde sanayi üretiminde gerileme yaşandı. İSO: Artış oranları hız kesti İstanbul Sanayi Odasõ (İSO) Yönetim Kurulu Başkanõ Tanıl Küçük, temmuz ayõ üretim rakamlarõna bakõldõğõnda üretimde artõşõn devam etmesinin olumlu taraf olarak gözlendiğini, ancak artõş oranlarõnõn giderek hõz kestiğinin dikkatlerden kaçmamasõ gerektiğini söyledi. Bu tablonun en olumlu tarafõnõ, üretimde artõşõn devam etmesi ve eğilimin hâlâ yukarõ yönlü olmasõ şeklinde niteleyen Küçük şöyle konuştu: “Ancak, artış oranlarının giderek hız kestiğinin dikkatlerden kaçmaması gerekiyor. Önümüzdeki mesele, üretimdeki artışı yavaşlatmadan devam ettirebilmek. Bunun için yapılması gerekenler var. Siyasetteki yoğun gündem, ekonominin ihmal edilmesine yol açmamalı.” Ülkeler kasalarını doldurdu Ekonomi Servisi - Ülkelerin merkez bankalarõ ve para otoritelerinin ellerinde bulundurduklarõ döviz, tahvil ve altõn gibi varlõklarõn dolar cinsinden toplam değeri sõralamasõnda Çin 2 trilyon 344 milyar 287 milyon dolarla açõk arayla başõ çekerken, Türkiye de bu listede 74 milyar 843 milyon dolarlõk rezervle 23’üncü sõrada yer alõyor. Global Finance sitesi tarafõndan derlenen rakamlara göre Japonya ve Rusya ikinci ve üçüncü sõrada yer alõrken, Türkiye, Suudi Arabistan ve Hollanda gibi ülkeleri arkasõnda bõrakma başarõsõ gösteriyor. Listede yer alan Çin’den sonraki ülkelerin dolar cinsinden uluslararasõ rezervi şöyle sõralanõyor. Japonya: 1 trilyon 69 milyar 346 milyon dolar. Rusya: 439 milyar 850 milyon dolar. Tayvan: 347 milyar 190 milyon dolar. Hindistan: 283 milyar 720 milyon dolar. Güney Kore: 273 milyar 868 milyon dolar. Hong Kong: 255 milyar 860 milyon dolar. Brezilya: 240 milyar 484 milyon dolar. Singapur: 187 milyar 809 milyon dolar. Almanya: 178 milyar 717 milyon dolar. Ahmet Bozer gençlere yön gösteriyor Uzun süredir beklenen lüks çikolata markasõ ilk mağazasõnõ Nişantaşõ’nda açtõ Godiva artık Türkiye’de Ekonomi Servisi - Gençlere meslek seçimi ve iş hayatõna yönelik eğitimler veren Eğitişim Kariyer Enstitüsü, Ka- riyer Okulu projesiyle yeni bir uygulama başlattõ. Okulda, aralarõnda, Coca-Cola Av- rasya ve Afrika Grup Başkanõ Ahmet Bozer’in de yer aldõğõ uluslar- arasõ dev şirketlerde kariyer edinen, başarõlarõyla ünlü pek çok Türk profesyonel yönetici ders veriyor. Okul gençlere uluslararasõ firmalarda çalõşma fõrsatõ da veriyor. Gençlerin ‘Hangi meslek bana uygun?’, ‘CV’im nasıl olmalı?’gibi sorularõna da yanõt veren Kariyer Okulu, pazarlama, finans, insan kaynaklarõ, iletişim ve girişimcilik alanõnda eğitim veriyor. Okulda, Coca-Cola’da başarõ ba- samaklarõnõ tõrmanan Ahmet Bozer, Intel Orta- doğu Türkiye Afrika Satõş Müdürü Ege Ertem, İş Yatõrõm Menkul Değerler Pazarlama Müdü- rü Can Pamir, Turkcell Kurumsal Pazarlama Bölüm Başkanõ Mert Başar, AvivaSa CEO’su Meral Erdenek, T-box Satõş Müdürü Ahmet Eler ve Microsoft Türkiye Eğlence ve Cihazlar Departmanõ Yöneticisi Merthan Kaleli yer alõyor. İş Yatõrõm Menkul Değerler, Global Men- kul Değerler, Microsoft Türkiye, Eren Holding, Mobilera, Soyak Holding, Google Türkiye gi- bi firmalarca da desteklenen projede 400’ün üze- rinde profesyonel yönetici ders veriyor. Ekonomi Servisi - - Ülker’in, 2007’de bünye- sine kattõğõ lüks çikolata markasõ Belçikalõ Godi- va’nõn, Türkiye’deki ilk mağazasõ, İstanbul Ni- şantaşõ’nda kapõlarõnõ açtõ. Yõldõz Holding Ülker Grubu Başkanõ Ali Ülker, Go- diva’nõn Brüksel’de üretime devam ettiğini, sendika ile yaşanan pürüzün de giderildiğini belirterek, Bel- çikalõlarõn yabancõ sermayeye çok sõcak davrandõğõnõ, fabrikada yaşanan problemin ise sezon dõşõnda ol- duğu için üretime etkisinin bulunmadõğõnõ anlattõ. Godiva’nõn artõk Türkiye’ye resmen geldiğini an- latan Ülker, “Godiva Türkiye’de çok sık sorulu- yordu. İnsanlar Godiva çikolatalarını yurtdışı se- yahatlerinden dönüşte getirebiliyordu. Şimdi rahatlıkla ulaşabilecekler. Godiva’yı İstanbul’da iki lo- kasyonda düşündük. Biri Nişantaşı diğeri ise Ak- merkez. Daha prestijli ik- ramlık bir ürün arandı- ğı zaman Godiva bura- da önemli bir rol oyna- yacak” dedi. Godiva markası, ismini 11. yüzyıl İngilteresi’nde Lord Leof- rei’nin koyduğu vergilere karşı Leydi Godiva’nın çırılçıplak at üstünde şehri bir baştan bir başa dolaşmasından alıyor. Ali Ülker, Godiva’nõn Brüksel’de üretime devam ettiğini, mağaza için İstanbul’da Nişantaşõ ve Akmerkez’i seçtiklerini söyledi. ACI KAYBIMIZ Eşim, Babamız, Dedem, Amcamız Merhum Prof. Dr. Ömer Özek ve merhume Leman Özek’in oğlu, merhum Prof. Dr. Çetin Özek’in ağabeyi PROF. DR. Y. METİN ÖZEK’i kaybettik. Acımız Sonsuzdur. Cenazesi 10 Eylül 2010 Cuma günü Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Kozlu Mezarlığı’nda defnedilecektir. Not: Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin Türk Eğitim Vakfı’na ya da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışta bulunması rica olunur. Sevim Özek Prof. Dr. M. Memet Özek Prof. Dr. Eren Özek Ceren Özek Aslı Özek Altındağ Aykut Altındağ Ayşe Özek Karasu Zeynep Özek Eski Barış Derneği Yönetim Kurulu Üyesi kader yoldaşımız, can dostumuz, hocamız, değerli bilim adamı METİN ÖZEK’i yitirdik. Acımız büyüktür. 1982 – 86 BARIŞ DERNEĞİ DAVASI TUTUKLULUK ARKADAŞLARI Sanayide tehlike sinyali EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Kapitalizmin 1980 Dönemeci ve 12 Eylül 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle