25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Dangalos’tan Pangalos’a Gazetecinin Rolü Yunanistan Başbakan Yardımcısı Pangalos’un geçmişini bilenler, onun cumartesi günü, İzmir Swiss Otel Smyrna Salonu’nda Türk ve Yunanlı gazetecilere hitaben yaptığı konuşmanın içeriği karşısında haklı olarak şaşkınlığa düşmüş olabilirler. Türk-Yunan Gazeteciler Birliği’ni oluşturmak üzere, geçen hafta sonunda İzmir’de bir araya gelen (toplantı sonunda kuruluşun geçici tüzüğü, bir ay sonra tekrar bir araya gelme şartıyla kabul edildi) gazeteciler, kendi payları da bulunan bu gelişmeye benzer gelişmelerin önünü açmak, Ege’nin iki yakası arasında daha sıcak ilişkileri geliştirmek amacını güdüyorlardı. Geçmişte her ağzını açtığında, Türkiye’ye nefret kusan ve hakaret yağdıran Öcalan konusunda şaibeli olan ve bu yüzden basınımız tarafından bir zamanlar Dangalos diye adlandırılan Pangalos’taki bu şaşırtıcı gelişme, Kadri Gürsel’in pazartesi günkü köşesinde “Dangalos’tan Pangalos’a” başlığıyla somutlaşmıştı. Aynı imparatorluğun bağrından çıkmış olan iki ulus devletin bir bölümünü imparatorluktan devraldıkları, bir kısımını kendi dar görüşlülükleri sonucu yarattıkları çeşitli uzlaşmazlıkları olması doğaldır. Doğal olmayan, bunları aşmakta bunca beceriksizlik göstermeleri ve bu karşıtlığa ağır bedeller ödemek zorunda kalmalarıdır. 45. yılını doldurmakta olduğum gazetecilik yaşamım boyunca, Türkiye ile Yunanistan arasında, şu son birkaç yıl dışında ciddi gerginlik ve kriz olmadığı dönemi anımsamıyorum. Bunu yalnızca, büyük silahlanma masraflarıyla ödemekle kalmadık, yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar dünyanın en güzel kozmopolit kentlerinden olan o canım, biricik İstanbul’u da kaybetmek durumuna düştük. Tarihi ve psikolojik koşullar, iki ulus devletin birbirleriyle ilk bakışta çelişir görünen ve her iki tarafın da, vizyonsuzlukları yüzünden bağdaşır hale getiremedikleri çıkarlarının yarattığı çelişki normaldi. Yine geç uluslaşmış ve belki de uluslaşma sürecinin mekanizmasını iyi okuyamamış iki ülkenin medyalarının kendi ulusal çıkarlarını savunmada biraz fazla heyecanlı davranmalarını anlamak da imkân dışı değildir. Ama artık ülkelerin kamuoyları, bilim adamları ve politikacılarının biraz daha uzlaşmacı ve yapıcı bir tavır sergilemelerinin vakti gelmemiş midir? Cem ile Papandreu’nun bu alanda yaptıkları önceliğin takipsiz kalmaması ve yarattığı olumlu hava, artık kriz ve gerginlik yorgunu iki toplumun yeni aşamaya girdiklerini gösteriyor. İki ülkede, kamuoyunun oluşturulmasında, dostane ilişkilerin öncü adımlarının atılmasında iki ülkenin medyasına da önemli görevler düşüyor. Tabii, esas adımı atacaklar politikacılar olacaktır. Ama onların da politikalarını oluşturmaları ve onu savunmaları, ancak kamuoyu önünde destek bulmalarına bağlıdır. İşte medya burada önem kazanıyor. Medyadan bu işlevi yerine getirmesini istemek, karşılıklı “Ben sana hayran sen cama tırman” üslubu içinde davranmaları ya da ulusal çıkarları savunmaktan vazgeçip gerçekçi olmayan bir yakınlaşma havası yaratmalarını de talep etmek anlamını taşımaz. Ama karşılıklı çıkarları savunurken, Fransa- Almanya örneğinde gördüğümüz gibi, bunları uzlaştıracak bir vizyona sahip olunduğu takdirde, geleneksel düşmanların gerçek dostlara dönüşebileceğini de görmezden gelmemeliyiz. İki tarafın gazetecilerinin de, Ege’nin iki yakası arasındaki sorunlarda, sorumluluğun ve kusurun yalnızca bir tarafta olmayıp her iki tarafa da ait olduğunu kabul etmeleri ilk önemli adım olacaktır. Bu adımı attıktan sonra, empatinin yolları açılacak, gerisi daha kolay gelecektir. Hafta sonu İzmir’de toplanan gazeteciler altı yıldır sürdürdükleri diyaloğu daha üst düzeye taşıyarak önemli bir hizmette bulundular. Onları kutlarım. asirmen@cumhuriyet.com.tr İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com DTK ve BDP, PKK’nin ‘eylemsizlik’ kararõnõ uzatmasõnõn ardõndan hükümetin tavrõna odaklandõ Diyalog zemini arayõşõ AYŞE SAYIN ANKARA - Hakkâri’deki sal- dõrõnõn ardõndan Abdullah Öca- lan’õn, Ankara’da BDP-Hükü- met görüşmesini kastederek, “görüşmeler bombalandı” yö- nündeki açõklamalarõ ve PKK’ye “ateşkesin uzatılması” talima- tõnõn ardõndan terör örgütünün 1 hafta eylemsizlik süresini uzat- masõ, BDP tarafõndan “diyalog sürecine zaman tanıma” olarak değerlendirildi. Hakkâri’deki patlamayõ başta “devlet, Ergenekon provokas- yonu” olarak nitelendiren BDP, Öcalan’õn “PKK içindeki un- surlar”dan söz etmesi üzerine de tavõr değiştirdi. BDP Grup Baş- kanvekili Bengi Yıldız, Hakkâ- ri’deki olayõn faili PKK de olsa, devlet de olsa, başka kesimler de olsa “provokasyon” olduğunu belirterek, bunun başlayan “olum- lu” görüşme sürecini de dina- mitlediğine dikkat çekti. Ateşkes sürecinin referandu- mun gölgesinde kaldõğõnõ ve ge- rek BDP-hükümet görüşmesi, ge- rekse sivil toplum örgütlerinin An- kara’daki diyalog girişimlerinin sõ- kõşõk bir takvime denk geldiğini kaydeden Yõldõz şöyle konuştu: “Şimdi ateşkes süresinin uza- tılmasını bir fırsat olarak de- ğerlendiriyoruz. ‘Öyle bir ortam olsun ki, bahane bulunmasõn’ ge- rekçesiyle bir uzatma. Yani bu süreci kim tıkıyor bu açığa çık- sın. Bu 1 haftada da kendini bel- li eder. Yani bir duyarlılık var mı, tamamen ret mi ediliyor gö- rüşmeler? Bunlar ortaya çı- kar. Şimdi BDP ile DTK ile olumlu bir noktadayken, Hak- kâri’deki patlama bahane edi- lerek, vazgeçilmesi doğru yak- laşım değildi. Ama bu 1 hafta- da ümitvar bir durum ortaya çı- karsa, doğru algı doğarsa, ye- niden görüşme süreci başlarsa, eylemsizlik, ateşkes süreci daha da uzar diye düşünüyorum.” Öcalan’õn “Bu son patlamay- la buradaki görüşmeler dina- mitlendi, bombalandı. Bu gö- rüşmeler oldukça verimli geçi- yordu, umutluydum” sözleriy- le ilgili bir soru üzerine de Yõldõz şunlarõ söyledi: “Öcalan, kendi- siyle yapılan görüşmeleri de- ğerlendiriyor olabilir, onun da ne olduğunu bilmiyoruz. Biz, eğer görüşseydik, hükümete ‘ateşkes noktasõnda ne yapabili- riz, bu fõrsatõ nasõl değerlendire- biliriz, sivil toplum ne yapmalõ’ konularında görüşecektik.” BDP Şõrnak Milletvekili Hasip Kaplan da “eylemsizlik” kararõ- nõn uzatõlmasõ nedeniyle son de- rece “umutlu” olduğunu belirte- rek, hükümetin “patlamayla er- telenen görüşme” tavrõndan vaz- geçmesi gerektiğini söyledi. Patlamayla iptal edilen görüş- menin, eylemi kim gerçekleştirirse gerçekleştirmiş olsun, “provo- kasyonun amacına ulaşması- nı” sağladõğõnõ kaydeden Kaplan, eylemsizlik kararõnõn uzatõlmasõ- na ilişkin beklentisinin, “diyalog süreci başlayarak eylemsizli- ğin, silahların bırakılmasına dönüşmesi” olduğunu belirtti. Öte yandan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardõndan Baş- bakan Tayyip Erdoğan’õn da DTK’nin de içinde yer aldõğõ 20 dolayõndaki sivil toplum örgütü- nün görüşme taleplerine, “DTK’siz gelmeleri” koşulunu getirmesi sõkõntõ yarattõ. STÖ’ler adõna randevu tale- binde bulunan ve heyette yer alan Diyarbakõr Barosu Başkanõ Emin Aktar, NTV’ye yaptõğõ açõklamada, Cumhurbaşkanõ’nõn yurtdõşõnda olmasõ ve Başbakan Erdoğan’õn “sıkışık” programla- rõ nedeniyle Ankara’daki görüş- melerin gerçekleşmediğini, ken- dilerine Cemil Çiçek ile görüş- melerinin önerildiğini belirte- rek, “Hakkari’deki patlama- nın, görüşmelerin iptaline yol açmasının sözkonusu olmadı- ğını” ifade etti. Liderlerin sõkõ- şõk programõ nedeniyle görüş- melerin gerçekleşmediğini be- lirten Aktar, yeniden randevu is- teyebileceklerini söyledi. PKK EYLEMSİZLİK KARARINI UZATTI DİYARBAKIR (Cumhu- riyet Bürosu) - Terör örgütü PKK, 13 Ağustos’ta ilan etti- ği ve dün süresini dolduran eylemsizlik kararõnõ, önü- müzdeki hafta içinde kendileri tarafõndan yapõlacak ikinci bir açõklamaya kadar uzattõ. 13 Ağustos günü ilan ettiği tek taraflõ eylemsizlik süreci- nin son gününde PKK yeni bir açõklama yaptõ. Fõrat Haber Ajansõ’nda (ANF) yayõmla- nan açõklamada, Hakkâri’nin merkeze bağlõ Geçitli köyün- de meydana gelen patlamanõn, kendileri üzerine yõkõlmaya çalõşõldõğõ öne sürüldü. Açõklamada şöyle denildi: “13 Ağustos’ta ilan ettiği- miz süreli eylemsizlik süre- cinin, bugün (dün) son gü- nüdür. Bu süreç, şiddetin eksik olmadığı ve oldukça ge- rilimli bir süreç olarak ya- şanmıştır. Buna rağmen öne- mini korumaktadır. Bu çer- çevede yaşanan bazı geliş- meleri ve yeni durumları de- ğerlendirmek üzere önü- müzdeki hafta içinde konu hakkında kararımızın açık- lanması tarafımızdan uygun görülmüştür. Açıklama ya- pılana kadar eylemsizlik sü- reci geçerli olacaktır.” İlk sözü: Anne Hakkâri’de 9 kişinin yaşamını yitirdiği saldı- rıda yaralanan 15 aylık Zeynep Kurt’un te- davisi İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde sürüyor. Başhekim Prof. Dr. Ünsal Özgen, “Zeynep bebek her geçen gün iyi- leşme gösteriyor. Şu an için hayati tehlikesi yok. Sadece 1 ayak parmağının kesilme endi- şesi var. Ayak tabanındaki kemikler şarap- nelden dolayı parçalanmıştı” dedi. Annesini kaybeden minik bebeğin sık sık “anne” dedi- ği belirtildi. Öte yandan Zeynep bebeğin ab- lası Sudenaz Kurt, tedavisi tamamlanarak ta- burcu oldu. (SELAHATTİN GÖKATALAY) Okullar boykota açıldı Yurt Haberleri Ser- visi - Kürt Dili ve Eği- timi Hareketi’nin ana- dilde eğitim talebiyle başlattõğõ “okulu boy- kot” çağrõsõna Diyar- bakõr ve Van’da kõs- men, Hakkâri ve Şõr- nak’ta büyük oranda uyuldu. BDP’liler “Ço- cuklarımız ‘Varlõğõm Türk varlõğõna armağan olsun’ andını söyleme- yecek” dedi. DİYARBAKIR: Yak- laşõk 430 bin öğrencinin ders başõ yapmasõnõn beklendiği kentte boy- kot çağrõsõ nedeniyle polis olağanüstü gü- venlik önlemleri aldõ. Kayapõnar, Bağlar, Yenişehir ve Sur ilçele- rinde on binlerce ilk- öğretim öğrencisi okula giderken, boykot daha çok liselerde etkili oldu. Kayapõnar ve Yenişehir gibi yüksek gelir grup- larõnõn yaşadõklarõ böl- gelerde boykota katõ- lõm düşük olurken Bağ- lar ve Sur gibi dar gelirli yurttaşlarõn yaşadõğõ bölgelerde ise çocuklar okula gitmedi. İl Milli Eğitim Mü- dürlüğü önünde bir ara- ya gelen ve aralarõnda küçük çocuklarõn da bu- lunduğu Özgür Düşün- ce ve Eğitim Haklarõ Derneği ile Mazlum- Der’e üye yaklaşõk 50 kişi de, “Andımız Kal- dırılsın” eylemi yaptõ. HAKKÂRİ: Referan- dumda BDP’nin boy- kot çağrõsõ üzerine yurt- taşlarõn yüzde 93’ünün sandõk başõna gitmediği kentte, okullarõn boy- kot edilmesi çağrõsõ da yankõ buldu. Çok az sa- yõda öğrencinin okula gittiği Hakkâri ve ilçe- lerindeki bazõ okullarda, açõlõş törenleri öğret- menlerin katõlõmõyla başladõ. Hakkâri Vali Vekili Davut Sinanoğ- lu, öğrencilerin okula gitmemesinin nedeni- nin boykot olmadõğõnõ savundu.Kurdi-Der Hakkari Temsilcisi Eyüp Bor ise öğrenci- lerin yüzde 95’nin ana- dilleri için okullara git- meyip, boykot uygula- dõklarõnõ söyledi. BATMAN: Merkez- deki Vakõfbank İlköğ- retim Okulu’na derslerin başlamasõndan önce molotoflu saldõrõ yapõl- dõ. Atõlan 2 molotof- kokteyli okul camlarõnõn kõrõlmasõna yol açtõ. VAN: Özellikle göç ederek kente yerleşen yurttaşlarõn yaşadõğõ ma- hallelerde okullar boş kaldõ. Mahalleleri do- laşan zõrhlõ polis araçlarõ “Çocuklarınızı okula gönderin” çağrõsõ yap- tõ. 3 bin kapasiteli Dum- lupõnar İlköğretim Oku- lu’nda sadece 30 öğ- renci ders başõ yaptõ. BİTLİS: Anadilde eğitim için yapõlan boy- kot çağrõsõna uyulmadõ. SİİRT: Çocuklarõn okula gitmesini engel- lemeye çalõştõklarõ ge- rekçesiyle aralarõnda bir BDP yöneticisinin de olduğu 3 kişi gözaltõna alõndõ. Siirt Valisi Mu- sa Çolak vatandaşlarõn çocuklarõnõ okula gön- derdiğini söyledi. AĞRI: Boykot bazõ köylerde uygulanõrken il merkezinde birçok öğ- renci derslerine başladõ. MEB: Boykot tutmadı Milli Eğitim Bakan- lõğõ boykotun etkisi- nin görülmeyecek ka- dar az olduğunu açõk- ladõ. Açõklamada, “Do- ğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde öğrenciler, okullarda yerlerini almış bulun- maktadır. Bazı okul- larımızda eğitim-öğ- retime katılım yüzde 90’ı aşmıştır. Eğitim öğretim yılının yeni başlamış olması do- layısıyla her yıl ol- duğu gibi olağan bir devamsızlık mevcut- tur. Boykotun etkisi- nin yüzde 1 ile yüzde 2 civarında olduğu tes- pit edilmiştir” denildi. ANADİLDE EĞİTİM EYLEMİ YAŞLILAR HEYETİ Koşulsuz barış çağrısı İstanbul Haber Servisi - “Ba- rış İçin Yaşlılar Heyeti” adõ al- tõnda bir araya gelen basõn ve aka- demi dünyasõnõn temsilcileri yap- tõklarõ ortak açõklamada, “Ta- rafları koşulsuz, süresiz bir ça- tışmasızlık sürecini başlatmaya, sorunu diyalog yoluyla çözmek için silahları susturmaya, barış sürecini başlatmaya çağırıyo- ruz” çağrõsõnda bulundu. Taksim Nippon Otel’de dün düzenlenen toplantõda konuşan Yüksel Selek şunlarõ söyledi: “Biz bu ülkenin yaşlı insan- ları, eylemsizlik süresinin son tarihi olarak ilan edilen bu- gün tüm tarafları koşulsuz, sü- resiz bir çatışmasızlık sürecini başlatmaya, sorunu diyalog yo- luyla çözmek için silahları sus- turmaya, barış sürecini baş- latmaya çağırıyoruz.” Çözüm için koşullarõn bugün her zamankinden daha hazõr ol- duğunun altõnõ çizen ve “Son günlerde yaşanan talihsiz olay- ları bahane ederek diyalog yo- lunu kapatmayın” diyen Selek şöyle konuştu: “Savaştan rant devşiren barış düşmanlarına prim vermeyin. Barışın ipeği kozasında örülür. Barış yolu- nun açılması için tüm kapıları çalacağız. Süreci adım adım izleyeceğiz. Üzerimize düşen, düşmeyen her göreve hazırız, gönüllüyüz. Barışın kalıcı ola- rak inşa edildiğini görmeden öl- mek istemiyoruz.” Heyette yer alan Türk Tabip- leri Birliği Başkanõ Gençay Gür- soy da, “Türkiye’de savaşı sus- turacak kamuoyu var. Ateş- kesin süresiz uzatılacak olma- sı haberi sevindirici ama hâlâ Türkiye’de barış konusunda adım atacak siyasi irade orta- da yok. Bu iradenin ortaya çıkması lazım” dedi. Tarık Ziya Ekinci, Altan Öymen, Mete Tunçay, Özden Sönmez, Kazım Gülümser Koçak, İbrahim Aksın, Mah- mut Yeşil, Celalettin Yöyler, Ece Temelkuran, Ferhat Kentel, Osman Kavala, Nec- miye Alpay da toplantõya ka- tõlarak bildiriye destek verdi. Deniz’i sevme davası Evlerine Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan posterleri asmalarõ bile suç kabul edilen Halkevi üyeleri hâkim karşõsõna çõkõyor İstanbul Haber Servisi - Samsun Halkevleri üyesi 5’i tutuklu 12 kişi ‘silahlı örgüt üyesi ol- dukları” ve “örgüt propagandası yaptıkları” iddiasõyla Ankara’da bugün yargõç karşõsõna çõ- kacak. Halkevleri Samsun Şube Başkanõ Halil Mert’in de aralarõnda bulunduğu 12 gencin, 6 Mayõs 2008’de 78’liler Derneği’nin Deniz Gezmiş anmasõna katõlmalarõ, aynõ yõl Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ü protesto etmeleri de suç delili olarak gösteriliyor. Halkevleri ve ortak faaliyet yürüten Öğrenci Kolektifleri üyesi 7 genç, 1 Haziran 2010’da ya- põlan operasyonla tutuklandõ. Yapõlan itirazlarõn ardõndan iki kişi tahliye edilirken 5 kişi ise Sin- can F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Gençler hakkõnda düzenlenen iddianamede, Gezmiş anmasõna katõldõklarõ, Gül’ü protesto et- tiklerine dikkat çekilerek 29 Mart 2010’da Ali Sabancı’yõ protesto ettikleri, 30 Mart 2010’da, Mahir Çayan ve arkadaşlarõnõn öldürülmeleriyle ilgili etkinlik düzenledikleri anlatõldõ. İddianame- de, “Evlerine Gezmiş ve Çayan’ın yağlıboya tablosunu ve posterlerini astıkları”, Turan Fe- yizoğlu ve Nihat Behram’õn kitaplarõnõ bulun- durduklarõ belirtildi. 1 Mayõs’ta Mahir Çayan fla- masõ taşõdõklarõ, “Mahirlerden Özgenç’e, Selam Olsun Dev-Genç’e’ sloganõ attõklarõ, ‘Devrim şehitleri adına’ saygõ duruşunda bulunup Dev- Genç marşõ okuduklarõ anlatõldõ. 1 Mayõs’ta Hal- kevleri kortejinden çekilen fotoğraflarõn da delil olarak gösterildiği iddianamede, gençlerin, 10 yõ- la kadar hapis cezasõyla yargõlanmalarõ istendi. Davaya katılım çağrısı Halkevleri’nden yapõlan açõklamada, demokra- si mücadelesinin bir parçasõ olan herkese davaya katõlma çağrõsõ yapõldõ. Halkevleri Samsun Şube- si’ne gelir için yapõlan çalõşmalarõn terör örgütü- ne gelir elde etmek olarak gösterildiğine dikkat çekilerek, Adana’da Çayan’õn ölüm yõldönümün- de yapõlan etkinlik nedeniyle tutuklananlara mek- tup göndermenin de suç sayõldõğõ belirtildi. MİT Müsteşarõ Fidan ABD’de Haber Merkezi - Terörle mücadele konusunda devletin zirvesinin geçtiğimiz hafta yaptõğõ güven- lik zirvesinin ardõndan, MİT Müsteşarõ Hakan Fi- dan’õn Amerika’ya gittiği, ABD’li yetkililerle gizli görüşmeler yaptõğõ ortaya çõktõ. MİT Müşteşarõ Fidan’õn ABD’de diplomasi, güvenlik ve istihbarat konusunda temaslarda bu- lunduğu kaydedildi. Fidan’õn bu çerçevede, CIA Direktörü ve Ulusal Güvenlik Teşkilatõ yetkilile- riyle görüşmeler yaptõğõ belirtildi. Güvenlik zirve- sine kendisi yerine yardõmcõsõ katõlan Fidan’õn, ABD’deki temaslarõnõn çok önemli olduğu belir- tildi. Güvenlik zirvesinde askeri, diplomatik, sos- yal ve psikolojik tüm araçlarõn masada tutularak çözüm alternatiflerinin arttõrõlmasõ kararõ çõkmõştõ. BDP Grup Başkanvekili Bengi Yõldõz, “Ümitvar bir yaklaşõm olursa, görüşme süreci başlarsa eylemsizlik süresi uzar” derken Diyarbakõr Barosu Başkanõ Emin Aktar da gerekirse liderlerden yeniden randevu talep edebileceklerini açõkladõ. Anter katledildiği yerde anõldõ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - “Ape Musa” (Musa Amca) adõyla tanõnan Kürt gazeteci ve yazar Musa Anter, katledildiği noktada anõldõ. Diyarbakõr’õn Seyrantepe semti Dicle Üniversi- tesi yolu üzerinde 18 yõl önce öldürülen Anter için katledildiği yerde tören düzenlendi. Anter için yapõlan anõttan öldürüldüğü yere sessizce yü- rüyen katõlõmcõlar, bölgede katledilen diğer gaze- tecilerin de fotoğraflarõnõ taşõdõ. Törene BDP Ge- nel Başkan Yardõmcõsõ Gülten Kışanak da katõldõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle