Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
olaydı...”
Avcı’nın bu değerlendirmesine gönderme
yapmak gerekirse, kitabın pek çok yerinde biz de,
“bu da ayrı bir yazı konusu olur” dedik.
Genel bir değerlendirme ile başlamak
gerekirse...
Avcı, kitabı samimi bir dille ve açık yüreklilikle
kaleme almış...
Özellikle mesleğinin ilk yıllarındaki sola bakışı,
sola ilişkin düşünceleri o dönemin polis
kadrolarının nasıl yetiştirildiği konusunda ciddi
fikirler veriyor. Bu ayrı yazı konusu!
Avcı’nın yaşam çizgisi ayrıca Türkiye’nin kendi
içinde pek çok “Berlin duvarı” olduğunu,
bunlardan biri yıkılsa ötekinin inşa edildiğini
gösteriyor.
Kitabın özellikle ikinci bölümünde adeta
haykırıyor:
Devlet çıplak!
34 yıl boyunca Emniyet’in değişik katlarında
görev yapan Avcı’nın AKP iktidarına bakışı daha
özgeçmişini anlatırken netleşiyor:
“2003 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığı’na atandı. Burada yaptığı yolsuzluk
operasyonları hoşa gitmeyince 2005 yılında geçici
olarak, 2006 yılında ise asaleten Edirne İl Emniyet
Müdürlüğü’ne getirildi.”
Kitabın tartışılan bölümü 397. sayfadan
başlayan “Cemaat”. Avcı, somut örneklerle,
bazen isim vererek, bazen iddialarını
doğrulayacak kanıtların yerini göstererek devletin
“ele geçirildiğini” söylüyor. Ancak ikinci bölümü iyi
anlamak, neden-sonuç bağlantısı kurmak için
birinci bölümü de okumak, dikkate almak
gerekiyor.
Avcı iki bölümü şöyle bağlamış:
“Bu kitabın birinci bölümünde devlet
kurumlarının kof olduğunu, basit sorunları bile
çözme yeteneğine sahip olmadığını anlatmaya
çalıştım. Bu bölümde ise bir cemaatin birkaç
adamın çalışması sonucu her şeyin yerle bir
olduğunu, koca devletin içten içe eridiğini, adalet
ve güvenlik kurumlarının adaletsiz ve güvensiz
hale dönüştüğünü, bu durumun farkında olan
devlet görevlilerinin buna karşı durmadığını
anlattım. Bir grup koca bir devleti teslim aldı.
Devlet içten içe çatırdıyor, birileri yönetimi ele aldı
ve kimse devlet gücünü kullanan bu kişilere dur
diyemiyor. Birkaç cemaat imamı devlet yetkilerini
gasp etti. Bu nasıl bir devlet geleneğidir?”
Bu saptamayı yapan kişi, kendi deyimiyle
“Emniyet’te teknik-elektronik istihbaratın
kurucusu!” Bir başka deyişle devletin pek çok
şeyini bilen kişi.
Avcı, halen Ergenekon davalarına bakan özel
yetkili mahkemeler için şunu söylüyor:
“Özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve
savcıları emsali hâkim ve savcılarla
değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif
olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede
olamaz. Uzun süreden beri cemaat, sistemin
hassasiyetini kullanıp son 5-6 yıl içersinde
tavassutla her hâkim ve savcı kararnamesinde özel
yetkili mahkemelere belli oranda cemaate mensup
hâkim ve savcıları yerleştirmiştir.”
Avcı’nın adalet mekanizmasına, polis-adliye
ilişkilerine yönelik saptamaları da ayrı birkaç yazı
konusu...
Burada şu karşılaştırmayı yapmadan
geçemeyeceğim:
Ergenekon’da kimliği belirsiz, geçmişi karanlık,
dosyaları adi suçlarla kabarık kişilerin yazdığı bir
mektup bile dava konusu olurken; uzun yıllar
istihbaratın başında bulunmuş bir polis
müdürünün bu açıklamaları ne olacak?
Avcı, devlet bir cemaat tarafından ele geçirildi,
kadrolar tutuldu diyor ama; Mustafa Balbay
Ergenekon iddianamesinde (sayfa 985-986)
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le
kadrolaşmaları görüşmekle suçlanıyor.
Kendisine cumhurbaşkanlığı önerisini getiren
Ecevit’e bile eyvallahı olmamış Sezer, Balbay’la
kadrolaşma konuşacak! Hiçbir belgesi olmayan
bu suçlama bile iddianame konusu olurkan
Avcı’nın isim ve kanıt yeri göstererek yaptığı
açıklamalar ne olacak?
Gerçeği ortaya koyan bir Avcı çıktı...
Acaba gereğini yapan bir savcı çıkacak mı?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 20 EYLÜL 2010 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Eylül
Oslo Y 14
Helsinki Y 14
Stockholm Y 16
Londra Y 21
AmsterdamY 17
Brüksel Y 19
Paris B 2
Bonn PB 18
Münih PB 18
Berlin Y 16
BudapeştePB 18
Madrid Y 23
Viyana PB 18
Belgrad Y 21
Sofya Y 19
Roma PB 25
Atina Y 30
Zürih PB 18
Moskova PB 15
Aşkabat A 25
Taşkent A 24
Bakû PB 27
Bişkek A 21
Tiflis Y 28
Kahire A 34
Şam A 36
İstanbul PB 26
Edirne Y 29
Kocaeli PB 30
Çanakkale PB 29
İzmir B 33
Manisa B 36
Denizli B 35
Zonguldak B 26
Sinop B 26
Samsun PB 29
Trabzon PB 27
Giresun PB 28
Ankara B 33
Eskişehir B 32
Konya B 33
Sıvas B 30
Antalya B 32
Adana B 35
Mersin B 33
Diyarbakır B 35
Şanlıurfa B 36
Mardin B 33
Siirt B 34
Hakkâri B 27
Van B 23
Kars B 25
Yurdun kuzeyba-
tı kesimleri parçalı
zamanla çok bulut-
lu, Kırklareli, Edir-
ne ve Tekirdağ çev-
releri sağanak ve
gök gürültülü sağa-
nak yağışlı, diğer
yerler az bulutlu ve
açık geçecek. Fırtı-
na: Batı Karadeniz,
Kuzey Ege ve Gü-
ney Ege’de gece
fırtınamsı rüzgâr
bekleniyor.
2000’Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Taşınan İnanç
Aşınan Bilinç...
Televizyon muhabiri karşısındaki kadına
soruyor:
- Umreden erken mi döndünüz?
- Evet, diyor başı beyaz örtülü orta yaşlı kadın.
Başbakanımız istedi. Geldik.
Referandum budur.
İnançla sandık başına gidilmiştir.
İnançla EVET oyu verilmiştir.
İnançla çıkılıp gidilmiştir.
İnanç sormaz, soramaz.
İnanç sorgulamaz, sorgulayamaz.
‘Bizler’ inanmış insanlarız.
‘Bizler’e ne söylenirse onu yaparız.
‘Onlar’ inançsızdırlar.
‘Onlar’ bizden değillerdir.
‘Bizler’ doğru olanı yaparız.
‘Bizler’ hep doğru olanı söyleriz.
‘Onlar’ Deniz Feneri derler, yalandır.
‘Onlar’, Başbakan’ın oğlu gemi aldı derler.
Çekemezler de ondan.
‘Onlar’, havuzlu villa derler. Bilmezler ki helaldir.
‘Onlar’ HAYIR oyu verirler. Darbecidirler.
İmansızdırlar.
‘Onlar’ mı? Bizden değildirler.
‘Bizler’ ileri demokrasi için oy veriyoruz, EVET
diyoruz, EVET.
Biz liberaller, inanç için değil, Avrupa için EVET
diyoruz.
Liberal Avrupa, liberal Amerika için EVET
diyoruz.
Taşınan inanç.
Aktarılan çıkarlar. Günü kurtarma. Geleceği
garantileme operasyonları.
Körü Körüne İnanç. Prof. Dr. Vamık Volkan’ın
yapıtı.
Prof. Vamık Volkan psikiyatr. Politik psikiyatri ile
uğraşıyor.
Ortadoğu’yu inceliyor. Dünyanın çatışma
bölgelerini.
İnanç çatışmalarını. Canlı bombaların
psikolojisini.
İnanca teslim edilen akılların nelere yol
açtıklarını.
Dünya hızla inançların çatışmalarına kayıyor.
Hıristiyanlık. Yahudilik. İslamiyet.
Amerika. Avrupa. Ortadoğu. Balkanlar.
Kafkasya.
Ülkeler kendi içlerinde bölünüyor.
Dinler, mezhepler, etnik kökenler, milliyetler.
Liderler. Hizipler. Klikler. Kitleler.
Aşınan bilinç de sorunludur.
Kültürle edinilmemiş bilgiler.
Sağlam bir temele oturmamış bilinç görüntüleri.
İmana dönüşen Marksizm. İmana dönüşen
laisizm.
Başarısızlıkla kendine dönen aşındırıcılık.
‘O öyle yapmasaydı’, ‘bu şunu demeseydi’ler.
‘İşte beceremiyor’ sızlanmaları.
Olayı kavrayamayan tepinmeler.
Çalışmadan sonuç almayı bekleyenler.
Dönmek için mazeretler bulmaya çalışanlar.
Aşınan bilinç.
O da tehlike yaratan bir gelişme.
Yaşananlar bir toplumun tarihinin evreleridir.
Bunlar yaşanacaktır.
Daha başka acılar da çekilecektir.
Ama sonra ‘Sağlam Bilinç’ duruma el
koyacaktır.
Toplum kendi sağlıklı yapısını bulacaktır.
İnanç kişinin inancı olacaktır.
Toplum akılla yönetilecektir.
Sorarak, tartışarak, en doğruyu arayarak
yönetilecektir.
Bu da HEPİMİZ ile başarılacaktır.
BİZLER ve ONLAR olmayacak, HEPİMİZ
olacaktır.
Sağlam bilinç. Sabırla çalışma. Akılla
bütünleşme.
Bir gün değil. Bugün olacaktır...
erdalatak@gmail.com
Denetimsiz okul
taşıtları Meclis’e taşındı
ANKARA (ANKA) - CHP İstanbul Milletvekili
Ahmet Tan, denetimsiz okul taşõtlarõnõ Meclis
gündemine taşõdõ. Okul taşõt model yaşõnõ 12’den
20 yõla çõkartan yönetmeliğin Danõştay’ca 8 ay ön-
ce iptal edildiğini hatõrlatan Tan, “Yönetmelik ip-
tal edildiği halde trafikte çok sayıda çok eski
model okul taşıtı bulunmaktadır. Ayrıca okul
taşıtlarının, çocuk koltuğu uygulamasından
muaf tutulması özellikle yaşları küçük olan öğ-
rencileri tehlikelere daha açık hale getirmekte-
dir” dedi. Tan soru önergesinde İçişleri Bakanõ
Beşir Atalay’a şu sorularõ yöneltti: “Boyu 150
santimetreden kısa, kilosu 36 kilogramdan az
olan çocuklara ‘çocuk bağlama sistemleri’ (çocuk
koltuğu) öngören bu yönetmelik özellikle 3-6 yaş
arası anaokulu öğrencisi taşıyan okul taşıtlarını
dikkate almamıştır. Bu yaş arasındaki çocukla-
rın güvenliklerini sağlamak üzere okul taşıtları
için de yeni bir düzenleme getirilecek midir?”
İHD İstanbul Şubesi Vicdani Ret Komisyonu üye-
si bir grup genç, dün düzenledikleri toplantıda mi-
litarizmin savunucu olmamak için “Vicdani Ret”
kararı aldıklarını açıkladı. Toplantıya BDP Grup
Başkan Vekili ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız,
Yazar Cezmi Ersöz, İstanbul Kürt Enstitüsü Baş-
kanı Sami Tan, Avrupa Kürt Vicdani Red Hare-
keti’nden Şükran Gündüz ve ESP yöneticileri des-
tek verdi. Vicdani retçiler adına açıklamayı okuyan
İHD Şube Başkanı Abdulbaki Boğa, Kürt gençle-
rinin Türk ve Kürt halkının kanının dökülmesine
karşı olduklarını söyledi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR)
‘Barış için vicdani ret’
Başbakanlõk Resmi Konutu’nda dün Terör ve Güvenlik Zirvesi yapõldõ
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - PKK’nin eylemsizlik kararõnõn
sona ermesinden bir gün önce topla-
nan güvenlik zirvesinde, terör örgü-
tünün bundan sonra atacağõ olasõ
adõmlar ve Hakkâri’de 9 sivilin ya-
şamõnõ yitirdiği saldõrõ sonrasõnda
elde edilen bilgiler masaya yatõrõldõ.
Başbakanlõk Resmi Konutu’nda dü-
zenlenen zirveye Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarõ Muammer Gü-
ler, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yar-
dõmcõsõ Cemil Çiçek, Adalet Bakanõ
Sadullah Ergin, MİT Müsteşar Yar-
dõmcõsõ Afet Güneş, Genelkurmay
Başkanõ Orgeneral Işık Koşaner ve
Kara Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral
Erdal Ceylanoğlu katõldõ. Toplantõ
yaklaşõk 2.5 saat sürdü.
‘Son gelişmeler ele alındı’
Toplantõnõn ana gündem maddesi 20
Eylül yani bugüne kadar tek taraflõ ey-
lemsizlik kararõ ilan eden PKK’nin
bundan sonra atacağõ olasõ adõmlar ol-
du. Bu çerçevede PKK’nin eylemsizli-
ğini sürdürebileceği ya da yeniden ey-
lemlerine başlayabileceği senaryolarõ
değerlendirilirken bu tavõrlar karşõsõn-
da atõlacak adõmlar ele alõndõ. Toplan-
tõda Hakkâri’de düzenlenen ve 9 sivi-
lin yaşamõnõ yitirdiği saldõrõya ilişkin
yeni bilgiler de masaya yatõrõldõ.
Terör örgütü lideri Abdullah Öca-
lan, avukatlarõyla yaptõğõ görüşmede
Hakkâri’deki saldõrõnõn kendisiyle ya-
põlan görüşmeleri de dinamitlediğini
ifade etmişti. Öcalan, “Yapılan bu
son patlamayla buradaki görüşme-
ler dinamitlendi, bombalandı. Bu
görüşmeler oldukça verimli geçiyor-
du, umutluydum” değerlendirmesin-
de bulunmuştu. Öcalan’õn açõklamala-
rõnõn da değerlendirildiği tahmin edi-
liyor. Zirvenin ardõndan Başbakanlõk
tarafõndan yapõlan yazõlõ açõklamada,
toplantõnõn, Genel Güvenlik ve Terör-
le Mücadele Değerlendirme Toplantõsõ
olduğu bildirildi. Açõklamada, “Top-
lantıda, terörle mücadeledeki son
gelişmeler ele alınmış, ülkemizin iç
ve dış güvenlik konuları ayrıntılı
olarak değerlendirilmiştir” denildi.
Öte yandan hafta sonunu İstan-
bul’da geçiren Erdoğan, zirve için öğ-
le saatlerinde Ankara’ya döndü. Zirve-
ye başkanlõk eden Erdoğan, daha son-
ra bir düğün programõ için İstanbul’a
gitti. Erdoğan, gece Ankara’ya geldi.
Mitingde 78’liler Girişimi adına konuşan Celalettin Can,
darbecilerin yargılanması için Meclis’te komisyon ku-
rulması çağrısını yineledi. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
Hakkâri konuşuldu
Yeni
anayasa
istediler
TARKAN TEMUR
İSTANBUL - 78’liler Gi-
rişimi’nin öncülüğünde bir
araya gelen 12 Eylül mağ-
duru 35 siyasi parti, sivil
toplum ve meslek örgütü ile
sendika temsilcileri Kadõ-
köy’de “12 Eylül darbeci-
leriyle hesaplaşma, barış ve
demokrasi” mitingi düzen-
ledi. Mitingde, darbecilerin
yargõlanmasõ ve operasyon-
larõn durdurularak müzake-
relerin başlatõlmasõ istaendi.
BDP Eşbaşkanõ Gülten Kı-
şanak, “Kürt halkını şid-
detle baş başa bırakırsak
değil duygusal kopuş, fizi-
ki kopuş da olur. Bunu
herkes görsün” dedi.
Tepe Nautilus önünde dün
öğle saatlerinde toplanan
gruplar, Kadõköy Meyda-
nõ’na yürüdü. Sunumlarõn
Kürtçe ve Türkçe olarak ya-
põldõğõ mitingin açõlõş ko-
nuşmasõnõ Tertip Komitesi
Başkanõ Prof. Dr. Tahsin
Yeşildere yaptõ. Yeşildere,
12 Eylül mağduru herkesin
sorumlular hakkõnda suç du-
yurusunda bulunmasõ çağrõ-
sõnda bulundu.
BDP Eşbaşkanõ Kõşanak
da tüm demokrasi güçlerinin
isterse yeni bir anayasa ya-
pabileceğini söyledi. Hak-
kâri’deki saldõrõya da dikkat
çeken Kõşanak, “Kim ter-
tiplediyse şunu iyi bilsinler,
barış ve demokrasi iste-
yen Kürt halkı bunu boşa
çıkaracaktır” diye konuştu.
BARIŞ MİTİNGİ
Geçen hafta Başbakan
Tayyip Erdoğan’ın uluslararası
toplumun yaptırım kararlarına
nispet edermişçesine
Türkiye’nin İran ile ticaret
hacminin üç katına çıkarılacağı
mesajını dünyaya duyurduğu
saatlerde, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu Brüksel’de
Avrupa Politika Merkezi isimli
düşünce kuruluşunun küçük bir
salonunda Avrupalılara şu
mesajı veriyordu:
“CHP, Avrupa Birliği üyeliğine
aday olan Türkiye’nin başta İran
ve İsrail olmak üzere komşu
ülkelere yönelik politikasında,
Avrupa Birliği ile eşgüdüm
içerisinde olmayı çok önemli
görmektedir. Eşgüdüm içinde
yürütülecek bu yaklaşım sadece
Avrupa Birliği ve Türkiye’nin
değil bölge ülkelerinin de
çıkarına olacaktır.”
Türk kamuoyunda fazla yer
bulmayan bu sözler,
önümüzdeki günlerde Atlantik’in
iki yakasında önemli yankı
uyandıracaktır. Kılıçdaroğlu’nun
konuşmasını birlikte hazırladığı
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Haluk Koç, Genel Sekreter
Yardımcısı Gülsün Bilgehan ve
teknokrat kadro ile
görüşmelerimizden edindiğim
izlenime göre yeni CHP liderliği
önümüzdeki günlerde Batı’ya şu
masajları daha yüksek sesle
vermeye hazırlanıyor:
EKSEN KAYMASI: Dış
politikada eksen kayması
tartışmalarının yaşanmasının
nedeni Türkiye’nin AKP
döneminde bölgesiyle daha çok
ilgilenir olması değildir. Asıl
neden AKP’nin bölgesindeki
radikal İslami ülke ya da
unsurlarla ilişki kurma ve mevcut
ilişkileri güçlendirme yönündeki
tercihidir. ‘Öncü ya da
arabulucu’ olma iddiasıyla
bölgede radikal unsurlarla
ilişkiler geliştirilmektedir.
Dünyada kaygı yaratan asıl
mesele budur ve CHP bunu
daha güçlü vurgulamaya devam
edecektir.
İRAN: Türkiye’nin İran ile
ilişkilerinde kendi çıkarlarına
öncelik vermekle birlikte AB
adaylık sürecinin de gereği
olarak demokrasi, hukukun
üstünlüğü, insan haklarına saygı
gibi evrensel değerleri yayma
prensibi doğrultusunda da irade
ortaya koyması gerekir. AKP
hükümetinin politikalarında eksik
olan yan budur. İran’ın nükleer
silah edinme arayışları ve
ülkesindeki demokratik
hareketleri baskıyla sindirme
politikaları konusunda Türkiye,
Tahran yönetimine güçlü
eleştiriler yöneltmeye
çekinmektedir. Türkiye AB ile
uyumlu bir İran politikası
izlemesi sadece Türkiye için
değil İran halkı için de yararlı
olacaktır.
İSRAİL: AB terörist örgüt ilan
ettiği HAMAS’a mesafeli
yaklaşır, doğrudan temas
kurmazken, AKP tam tersine
teşvik edici yaklaşım içinde.
Mavi Marmara Krizi’nde de bu
İslamcı dayanışma anlayışı
kendini gösterdi.
CHP’ye göre Türkiye’nin dış
politikasında tutarlı hareket
edememesinin önündeki en
büyük engel evrensel değerler
doğrultusunda değil İslami
dayanışma refleksiyle hareket
etmesi. Gazze’deki dramı
‘soykırım’ olarak niteleyen
Erdoğan hükümetinin,
Sudan’daki rejimi kollaması ve
İran’da insan hakları
savunucularının eziyet
görmesine ses çıkarmayışının
AB üyesi olmaya hazırlanan
Türkiye’ye yakışmadığını
düşünüyor yeni CHP yönetimi.
Laiklik vurgusu
Kılıçdaroğlu, Türkiye ile AB’nin
birbirinden uzaklaşmasının
ardında, AKP yönetiminin radikal
İslami unsurlarla işbirliğini öne
çıkaran dış politika anlayışının
yanı sıra içeride laiklik
konusunda kaygı yaratan
adımlarının önemli rol oynadığını
da Batı’ya mesajlarında güçlü
biçimde vurgulayacak. Brüksel
konuşmasının şu bölümü bu
anlayışın ilk işareti olarak
okunmalıdır:
“Avrupa’da gittikçe yerleşen
köktenci dini akımlar
korkusunun, Türkiye–AB
ilişkilerinde olumsuz rol
oynadığını görmekteyiz. Bu
soruna laiklik ve inanç özgürlüğü
temelinde yaklaşan CHP gerek
Türkiye ve Avrupa Birliği’nde
gerekse bölgemizde en büyük
güvence teşkil etmektedir.”
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
Kılıçdaroğlu’nun İran mesajı
Dünkü güvenlik zirvesinin zamanlamasına
itirazımız var. Terör örgütü PKK’nin eylemsizlik
kararının sona ermesinden bir gün önce
böylesine belirgin biçimde zirve toplanması,
kamuoyunda örgütün muhatap alındığı şeklinde
bir algılama doğmasına neden olabilir. Hele
Başbakan Erdoğan’ın zirve için İstanbul’dan
Ankara’ya gelmesi ve daha sonra katılacağı bir
düğün nedeniyle yeniden İstanbul’a gitmesi
manidardır. Halbuki varolduğu ileri sürülen
ateşkes hem referandum sürecinde karakollara
düzenlenen saldırılar hem de dokuz kişinin
ölümüyle sonuçlanan minibüs saldırısı ile zaten
sona ermişti. Yapılacak değerlendirme hemen o
gün yapılmalıydı. PKK’nin eylemsizlik takvimi ile
paralellik arz eden zirve, Kandil’dekilere ne
kadar önemsendiklerini göstermekten başka bir
yarar sağlayacak mı? Göreceğiz...
Y A N L I Ş Z A M A N L A M A , Y A N L I Ş A L G I D O Ğ U R U R
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e gazilik unvanı ve-
rilmesinin yıldönümü ve “Gaziler Günü” nedeniyle yurt
genelinde törenler düzenlendi. Ankara Valisi Alaaddin
Yüksel başkanlığındaki heyet, gün nedeniyle Anıtkabir’i
ziyaret etti. İstanbul’da da Taksim Meydanı’nda gazi yü-
rüyüşü gerçekleştirildi. Töreni Kore Savaşı’nın 60. Yıl-
dönümü Anma Komitesi Dr. Sang Jim Lee izledi. Haliç
Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende 59’u
şehit askerlerin yakınları ve gazi, 14’ü ise şehit polisle-
re olmak üzere 73 kişiye “devlet övünç madalyası” ve-
rildi. Adana’da da Atatürk Parkı’ndaki Atatürk Anıtı
önünde tören yapıldı. (Fotoğraf: MEHMET CEBECİ)
Gaziler Günü kutlandı