19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B CMYB C M Y B Gazetede Müslüm Baba’nın fotoğrafını görünce geçmişe döndüm yine. Bir televizyon programını anımsadım. Leonardo Da Vinci’yle Müslüm Gürses’i aynı sahnede buluşturmuştuk. Televizyonlar bu olayı “Müslüm Baba, sosyetenin önünde şarkı söyledi” diye vermişti. Olayın yaratıcısı da bunu “iki ayrı sanatın aynı potada eritilmesi” olarak nitelendirmişti. Yazık... Zaman boşuna akmış, bu harika olanağı değerlendirememişiz. Siz de anımsıyor musunuz programı? Arkada kostümler içinde birtakım kişiler uzun bir masanın başında Leonardo Usta’nın “Son Yemek”ini canlandırıyor. (Müslüm Baba’yı dinlediklerine göre acılı Adana mı yiyorlardı acaba?) Önde Müslüm Baba arabesk söylüyor. Televizyonu izlerken “Şimdi dinleyiciler kendilerini jiletleyecekler” diye düşünmüştüm. Olmadı. Belki tuvaletlerine, smokinlerine kıyamamışlardı. Geç de olsa, bu parlak buluş geliştirilmeli, başka örneklerle zenginleştirilmeli, yayılmak. Birkaç önerim var: Velasquez’in “Aynalı Venüs”ünün önünde Mahsun Kırmızıgül “Mihriban”ı bir patlatsın, ortalık yıkılacaktır. Adım gibi biliyorum, bu olaydan sonra Batılı sanat uzmanları tablonun adını “Aynalı Mihriban” olarak değiştireceklerdir. Picasso’nun “Guernica”sının önüne yakışsa yakışsa Hasan Mutlucan’dan “Yine de Şahlanıyor Aman” yakışır. Ama önlem alınması unutulmamalı. Seyirciler “Askeri darbe yok; bu, iki ayrı sanatın aynı potada birleştirilmesi” diye önceden uyarılmalı. Van Gogh’un “Kargalar”ı görsel açıdan çok etkileyici olabilir. Parlak buluşun sahipleri sahnede sekerek siyah kanatlarını çırparken, önde Müzeyyen Senar’dan “Turnalar Uçun” ne güzel gider! Sakın “Turnayla karga bir mi?” demeyin. Bu da iki ayrı kuşun aynı potada birleştirilmesi. Leonardo’nun “Mona Lisa”sının önünde palabıyıklı bir erkekler korosu “Yandım Şeker Oğlan”ı söyleyebilir. Bu, “Mona Lisa” yorumlarına bir yenisini getirmek bakımından da son derece ilginç olacak, dünya sanat çevrelerinde büyük yankılar uyandıracaktır. Bir Yarışmadan Kesit “Sizi tanıyabilir miyiz?” “Adım Muhsin Ersoy. 48 yaşındayım. İstanbul doğumluyum. Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdim. Bir holdingin Genel Müdür Yardımcısıyım.” “Başarılar diliyorum... 50 milyonluk ilk sorunuz: Hangisi Osmanlı Padişahıydı?.. Seçenekler: (a) IV. Murat, (b) Hüsnüyusuf, (c) Ali McGraw, (d) Osman Yağmurdereli.” Yarışmacı, iki dakika derin düşüncelerden sonra: “Telefon hakkımı kullanabilir miyim?” “Tabii. Kimi arayacaksınız?” “Eniştemi. Tarihçidir. On yedi kitabı var.” Telefonda yanıt geliyor: “Gerçi benim uzmanlık alanıma girmiyor ama sanırım çıkarabilirim. IV. Murat olamaz, bu bir tiyatro oyununun adıdır. Galiba Shakespeare’in. Ya da Mina Urgan’ın... Hüsnü Yusuf da olamaz. Osmanlı döneminde soyadı yoktu... Osman Yağmurdereli Anayasa Mahkemesi Başkanı... Geriye Ali McGravv kalıyor. Padişah o.” “Peki, McGravv neyin nesi?” “Anlamadın mı, o da işin şaşırtmacası olsa gerek. Seni yanıltmak için koymuşlar. Belki de devşirmedir. McGravv asıl adıdır.” “Emin misin, enişte?” “Eminim, kayınço. Gelirken benim sakalı unutma.” 11 Eylül Zannediyorlar ki bi- zim gibiler hepimiz ay- nı kabın içindeyiz. Oy- sa referandum öncesi bizde aramızda iki- ye bölündük. “Yetmez Ama Evet”çi ar- kadaşları eleştiren içimizden bir grup “Oh bi kere yetmez birkaç kere daha n’olur” grubunu kurdu. Doğrusu bu grup bana daha uygun geldi. 12 Eylül’de “Evet” çı- kacağı garanti olduğu için referandum- dan bir gün önce Medya Maymunları Derneğinden arkadaşlarla kutlamalara er- ken başladık. Neler mi yaptık?.. Valla eli- mizdeki listeden birkaç tane emekli Kor- generalin zilini çalıp kaçtık!.. Birkaç ta- ne HSYK üyesinin camına “evet” oyu sa- rılı taş attık!.. Bir Danıştay üyesinin ara- basını sıkıştırıp solladık!.. Çok eğlendik çooook!.. 12 Eylül O da ne?... İki aydır “Hayır” oyu verin diye 70 tane şehri gezen, ilçe ilçe dola- şan, kendine geceleri ek sefer bile koyan Kılıçdaroğlu meğerse kendi ikamet böl- gesini hiç gezmemiş, adamın kendine bi- le hayırı olmadığı ortaya çıktı!.. Epeydir bu kadar keyiflendiğim olmamıştı. Bas- ketçiler de yenilince iyice rahatladım, bizim çocuklar Amerika’yı bugün gene çok mutlu ettiler. Son za- manda Sam amcamızla biraz gerilen iliş- kiler belki aynı günde gelen bu 2 galibi- yetle biraz yumuşar. 14 Eylül Gazeteleri karıştırıyorum…Dikkatimi çekti. Evet-Hayır oylarını eğitim seviye- lerine göre ayırmışlar. İlkokul mezunları yüzde 70.9 evet demiş. Harika!.. Lise me- zunlarında “Evet” diyenler yüzde 46.5’e düşmüş. Lise mezunları yüzde 53.5 ha- yır demiş utanmazlar!.. Nimet hanım beni duyuyor musunuz, şey yani beni okuyor musunuz, Bu liseleri 4 yıl yapmak bence az oldu. Biat kulunuz olarak; Li- seler 6 yıl filan olmalı diyorum. Ya şu Üni- versite mezunlarına ne demeli?.. Onca kalitesiz eğitime rağmen adamlar hala “cahil” değiller!.. Üniversite mezunları re- ferandumda yüzde 37.7 evet yüzde 62.3 ise hayır demiş!... Aman yarabbim!.. Olur şey diil!.. Ya bir de ülkenin tamamı üniversite-lise mezunu filan olsay- dı…Sandıktan “hayır” çıkacaktı!.. Ooooh neyse ki hala cahil bir toplumuz. C.D. Leonardo’yla Müslüm Baba El Ele Damal paniği Referandumda yüzde 93.3 ile en yüksek hayır oyunun çıktığı Ardahan Damal’ın, aynı zaman- da yaz aylarında tepelerine “Atatürk gölgesi” düşen ilçe olması yandaş medyada panik ya- rattı. Yandaş medya gazeteleri, “Hayır rekoru için Atatürk’ün gölgesi yetti” şeklindeki olası yo- rumların önlenmesi için hükümeti uyardı. Bugün seçim olsa Yeni sezon TV dizileri bu hafta bütün hızıy- la yayına girerken, referandumdan sonra yapılan ilk “yarın genel seçim olsa kime oy ve- rirsiniz” anketinde, katılanların yüz- de 32’si ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’, yüzde 29’u ‘Ezel’, yüzde 25’i ‘Yaprak Dökümü’ dedi. Yıllık izin Referandum öncesinde “hayır” oyu verecekleri, “1- Vicdansızlar, 2- ‘Tayyip’e takıklar’, 3- Ruh sağlığını yitir- mişler, 4- Kafası fo- silleşmeye başla- mış bağnazlar” di- ye 4 kategoriye ayıran ve Başba- kan Erdoğan’ın “Sizin yazılarınıza tepki duyan hayırcı kesiliyor. Arazi olun biraz!” uya- rısı üzerine “yıllık izninin bir bölümü- nü kullanan” Cengiz Çandar, yazılarına yeniden başladı. En bıktırıcı manşet Türkiye Spor Yazarları Derne- ği ödüllerini bu yıl kazanan isimler belli oldu. En Bıktırıcı Manşet dalında büyük ödülü, “Fe- ner’de Kocaman hayal kırıklığı: Aykut Koca- man” manşetiyle Fotomaçfanatikspor’dan Rüstem Yaratıcılıktanyoksunoğlu aldı. “Koca- man: Adam gibi bir adam, işte Aykut Kocaman” manşeti ikinci seçildi. CEO’dan uyarı Kurulduğundan bu yana bir istenilen başa- rıyı bir türlü yakalayamayan haber kana- lı CNNTürk, sezona bir kez daha id- dialı girdi. Eski bir emniyet mensubu olan Doğan TV Holding CEO’su İrfan Şahin, yeni yayın döneminde başarı- sız olan CNNTürk personelinin bi- ber gazı sıkılarak imha edileceği- ni duyurdu. Baydemir döndü Referandumdan önce CNNTürk’te yayınlanan 5 N 1 K programında Cü- neyt Özdemir’e açık havada can- lı yayın konuğu olan Diyarbakır Bele- diye Başkanı Osman Baydemir, ko- nuşması sırasında Diyarbakır semala- rında uçan jetlerin gürültüsü nedeniyle se- sini duyurmakta güçlük çekmişti. Yayın- dan sonra “jet lag” tanısı konularak 10 gün- lük işgörmez raporu verilen Baydemir yeni- den görevbaşı yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle