25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 18 EYLÜL 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İki Cami Arasında Medyamızın çok da haksız olmayan vurgulamaları ile “3. alçak tesadüf”; Erdoğan- Ahmet Türk görüşmesi öncesi 7 şehidin verilmesine yol açan PKK’nin döşediği mayınlar, Kürt sorununun çözülmesi isteminde, daha doğrusu özleminde, ne kadar da çok farklı çıkar odaklarının çatıştığının, çok bilinmeyenli denklemin varlığının belgesi. BDP lideri Demirtaş mayın patlaması üzerine, hem iptal edilen görüşmeler trafiğini kamuoyuna duyurdu, hem de randevu girişimlerinin telefon dinlemelerine takılmış olması bağlantılı bir provokasyon iddiasını dile getirdi. AKP’ye yakın medyadan da öğrendik ki, başka dinlenen telefon konuşmaları ile, büyük olasılıkla PKK’li eylemciler birilerine olay yerinde bırakılmış askeri çantalardan söz ettiler. Birileri de elleri ile koymuş gibi, sivil vatandaş görünümünde çantaları bulup almak istediler. Ancak güvenlik güçleri atik davranıp vermediler. Galeyana gelmiş sivil vatandaş rolünde atılan taşlar bir işe yaramamış. Olayın sonrasında, şimdiye kadar yapılabilmiş resmi saptamalara göre de mayınlar Rus yapımı ve daha önce PKK eylemlerinde kullanılmış türden... Başbakan Erdoğan da daha önce ağzına almadığı kimi bilgileri, bu olay üzerine dillendirdi; bir zamanlar TSK’ye, Ergenekonculara provokasyon içerikli olarak mal edilmeye çalışılan eylemler için de “PKK kaynaklıydı” açıklamasını yaptı. Zaten çok profesyonel, doğrudan sivil Kürt kökenlileri hedef almış bu acımasız terör eyleminin unutulmaları söz konusu olamayacak, PKK’nin kolayca edinebileceği askeri çantalar aracılığı ile yukarıda sözü edilen türden provokasyonda kullanılamayacağının anlaşılması sonrası, BDP liderleri de ikinci bir olasılık olarak, denetlenemeyen kimi PKK grupları olabileceğinden söz etmişler... Seçim öncesi Kürt kökenli seçmenlerimizin “ırkçılık ve dincilik kıskacında” en çok da yeniden büyük güç kazanan ağalar, aşiretlerin ittifakları baskısında nasıl da sıkıştıklarını, evetle boykot arasında kaldıklarını anlatmaya çalışmıştım... Seçim sonuçlarındaki bölgesel, hatta kentlerde Kürtlerin yoğunlaştığı ilçeler oy dağılımına bakarak, bu evetle boykot arasında sıkışmış oyların, soruna çözüm arayışları için de bir fırsat olabileceği gündeme geldi... Evetçilerle boykotçuların öne çıkan siyasetçileri, bilim ve medya yorumcuları, nerede ise referandum sonuçlarının bir başka mesajı yokmuş gibi, gündemimizin odağına Kürt sorununun çözümünü oturttular. Onları haklı kılan takvim ise PKK ateşkesine her ne kadar uyulmamışsa da verilen sürenin dolmak üzere olmasıydı. Kişisel kanım, Okyanus ötesi odaklar, elbette sadece Gülen cemaatinden değil, ABD’den, Irak’tan askerini çekmesi bağlantılı acil çözüm gereksinimiyle gelen baskılar da belirleyiciydi... Özetle nasıl ki Kürt kökenli seçmenlerimiz bağlı oldukları dinsel, ırksal ağırlıklı merkezler eksenli oy kullanma baskısını yaşadılarsa, baskıyı yapan merkezler de seçim sonrası aralarında çözüm üretmek üzere benzer ağırlıkta bir baskı ile karşı karşıya kaldılar... Siyasal taraflar olarak AKP iktidarının da BDP’nin de ellerindeki kozları en iyi şekilde kullanma çabaları kaçınılmazdı... Dikkatinizi çekmek istediğim bir başka boyut, gerek referandum öncesi, gerek sonrasında her iki tarafın da dış merkezli etkin odakları yanlarına çekme çabalarıydı. Kuzey Irak iktidarı, ticari, petrol güç merkezi olarak da Barzani ile Talabani’ye yakınlık yarışması madalyonun görünen yüzü. Asıl yarış ABD, AB güç odaklarının desteğini almada... Doğrusu söz konusu dış odakların da her iki tarafa birden dengeli mavi boncuk vermelerinin örnekleri sayılamayacak kadar çok. Kürt kökenli seçmenlerimiz gibi, AKP ve BDP kadroları da Kürt sorununda uzlaşmada çıkarlarından yana çözüm reçeteleri, uzlaşma formülleri ararlarken iki cami arasında beynamaz kalıp durmaktalar... Bu arada bu ülkenin çoğunluk vatandaşları, siyasi partileri, demokraside söz söyleme hakları olan demokratik sivil toplum örgütlenmeleri, “Ne halleri varsa görsünler, çıkar paylaşım kavgalarını aralarında çözsünler” diyebilir miyiz? Vatandaşlıktan, aynı toprakları paylaşmaktan çok öte bağlarımız olan Kürt kardeşlerimizin dramlarına seyirci kalabilir miyiz? Sorunlarının çözmündeki dış çıkar odaklarının birbirinden beter, hepimizi hedef alan kirli çıkar ağlarının, bakış açılarının, formüllerin işletilmesine susabilir miyiz? Başta bu içteki iki partinin güç çatışmasının dışında kalmış siyasi partilerimiz, ilgili hatta ilgisiz gibi görünen tüm demokratik örgütlenmelerimizin, birey olarak biz vatandaşlarımızın Kürt sorununun çözümü üzerine hem söyleyecek çok sözümüz, hem de hakkımız olmalı değil mi? Aynı vatandaşlık kimliğini paylaştığımız Kürt kardeşlerimizi, ırkçı ya da dinci hiç fark etmez, ayırımcı çözüm reçetelerine mahkûm etmeden... Evrensel insan hakları, demokrasi kriterleri, çok kültürlülük, gerçek barış içinde birlikte farklı kimliklerimiz, renklerimizle barış içinde yaşayabilmenin ilkelerinden ödün vermeden... soner@cumhuriyet.com.tr Zararõna ihracat yapmayõ ve cari açõğõn büyümesini istemediklerini belirten TİM Başkanõ, kurdan şikâyet etti Türkiye için balon riski Ekonomi Servisi - Türkiye İhracatçõlar Mec- lisi (TİM) Başkanõ Mehmet Büyükekşi, Mer- kez Bankasõ’nõn faizleri daha da düşürebilece- ğini bildirdi. Büyükekşi, Merkez Bankasõ Baş- kanõ Durmuş Yılmaz’õn katõlõmõyla İstanbul’da düzenlenen TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantõsõ’nda yaptõğõ konuşmada, dõş ticaret ve cari açõk ile ilgili gelişmelere baktõklarõnda cid- di riskler gördüklerine dikkati çekerek, bugün ih- racatçõlarõn çok büyük bölümünün sorunlarõnõ ve beklentileri şöyle aktardõ:  Mevcut paradigma, ekonomik istikrarõ sağlamaktan aciz düşmüş bir yönetişim sisteminin disipline edilmesi üzerine kuruldu... Ama artõk başka bir noktadayõz. Yõllar boyunca reel sek- töre kemer sõktõrdõk ve finans sektörümüze cid- di kaynaklar aktardõk.  İhracatõn ithalata oranla daha az artmasõ ve cari açõğõn çok hõzlõ yükselmesi mevcut para- digmanõn oluşturduğu kur politikasõ sonucu. Türk ihracatçõlarõ, Türkiye’deki rekabetçiliğimizi kaybedince başta tekstil ve konfeksiyon olmak üzere yatõrõmlarõmõzõ Mõsõr veya başka yerlerde yaparak ayakta kalõrõz ama ülkemiz kaybeder. İh- racatçõmõzõn yüzde 72’si ‘En büyük sorunum kur’ diyor ve ‘Bu sebepten fiyat veremiyorum’ diyor. Bundan daha büyük bir çõğlõk olabilir mi? Bu sürdürülemez, batarız  Merkez Bankasõ, ülkeye döviz girişlerinin daha fazlasõnõ sterilize edebilir ve döviz re- zervlerini daha fazla arttõrabilir. Döviz alõmla- rõnõn miktarõ arttõrõlarak daha etkin döviz steri- lizasyonu yoluna gidilebilir. Bir şeyi çok net ifa- de edeyim; Türkiye’nin cari açõğõ yõlõn ilk 7 ayõn- da 24.2 milyar dolar. Yõl sonunda 40-42 milyar dolar olacak. Türkiye bu cari açõğõ rahatça taşõr. Belki 2016-2017’ye kadar Türkiye cari açõğõ ta- şõyabilir. Çünkü Türkiye’ye para girmeye devam edecek. Varlõk fiyatlarõ artacak. Şirket değerle- ri artacak. Bu politikanõn devamõ bizi İspanya ya- par, Yunanistan yapar. Sektörel örnek verelim; otomotiv sektörü düşük kurdan en çok şikâyet eden sektörümüz... Geldiğimiz nokta şu; Al- manya ile rekabet edemiyoruz. Yerli girdi üre- ten yan sanayi rekabet edemiyor, üretimini dur- duruyor. Ana sanayiye fren balata sistemleri ar- tõk Almanya’dan gelmeye başladõ. Çünkü Tür- kiye’de üretilenler artõk pahalõ. Avro düştüğü için Almanya avantaj elde ediyor.  2001’de dolar kuru 1.45 ve brüt asgari üc- ret 205 lira, 1.000 dolar ile de 7 işçi çalõştõrmak mümkündü. 2010: Dolar kuru 1.50, brüt asgari ücret 856 TL. Şimdi 1.000 dolar ile 1.7 işçi an- cak çalõştõrõlabiliyor. 9 yõlda işçilik maliyetleri yüzde 311 artmõş. Aynõ dönemde enflasyon yüz- de 151 artmõş. Dolar ne kadar artmõş? Hiç... Mer- kez Bankasõ’nõn kurlarla ilgili pozisyonunu açõklamasõnõ, aktif olmasõnõ bekliyoruz.  Orta vadede bir “Türkiye balonu” oluş- masõndan korkuyoruz, dõşarõdan kontrolsüz bir şekilde Türkiye’ye akan paranõn varlõk fiyatla- rõnõ, borsayõ şişireceğini ve nominal kurlarõ da- ha da düşüreceğini düşünüyoruz. En büyük tehlike budur. Dõşarõdan gelecek finansmanõn re- kabet gücümüzü geriletmeyeceği bir mekaniz- ma kurmamõz lazõm.  Merkez Bankasõ faizleri daha da düşürebi- lir. Biz 2011 Mart’õna kadar kademeli olarak 1.25 puanlõk bir düşüşün risk oluşturmayacağõnõ dü- şünüyoruz. TİM olarak, döviz istikrar fonu ku- rulmasõnõ talep ediyoruz. İnvitel’in satõşõna onay Ekonomi Servisi- Rekabet Ku- rulu, geçen mayõs ayõnda anlaşma- ya varõlan Invitel International Hol- dings BV’nin bazõ şirketlerinin Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafõndan devralõnmasõ işlemine izin verdi. Rekabet Kurulunun 16 Eylül ta- rihli kararlarõ, Kurumun internet si- tesinde yayõmlandõ. Kurulda “Optik Fiberler üze- rinde Vazgeçilmez Kullanım Hak- kı Tesisine ilişkin Sözleşme” çer- çevesinde Rekabet Kuruluna sunu- lan taahhüdün yerine getirilmesi koşulu ile işleme izin verilmesine, bahse konu taahhüdün yerine geti- rilmemesi halinde, işlemin nihai in- celemeye alõnmasõna karar verildi. Akaryakõtta yeni dönem Ekonomi Servisi - Akaryakõt sek- töründe yeni dönem yarõn başlõyor. 13 bine yakõn bayinin faaliyet gös- terdiği akaryakõt sektöründe bayi ile dağõtõcõ arasõnda genelde 20 yõl gi- bi uzun süreli olarak yapõlan söz- leşmeleri 5 yõl süre ile sõnõrlandõra- cak karar, bugün uygulamaya gire- cek. Sektörde faaliyet gösteren şir- ketlerin bugün mevcut durumlarõnõ ilgili düzenlemelere uygun hale ge- tirmesi gerekiyor. Uygulamadan sonra bayinin da- ğõtõcõsõna karşõ pazarlõk gücü artacak böylece küçük dağõtõcõlar da pazara giriş yapacak ve pazardan daha bü- yük pay alacak. Sektörde rekabet artacak ve tüke- ticinin seçebileceği alternatifler ço- ğalacak. Bayiler bugünden itibaren 3 ay sonunda intifa sözleşmesi im- zalamazsa lisansõnõ kaybedecek. Hõrvatistan’daki marinasõna bir mega yat limanõ eklemek üzere harekete geçen Doğuş Grubu’nun İcra Kurulu Başkanõ Akhan, Akdeniz’de destinasyon ağõ kuracaklarõnõ söyledi. HASAN ERİŞ SİBENİK - Doğuş Grubu, büyük bü- yüme potansiyeli görerek girdiği ma- rinacõlõk işinde hedefini, D-Marin mar- kasõyla Akdeniz’de ‘destinasyon ağı’ kurma aşamasõna yükseltti. Hõrvatis- tan’da geçen yõl NCP şirketiyle ortak- lõk kurup, Sibenik kentinde 400 yat kap- asiteli Mandalina Marina’yõ satõn alan D-Marin, bu marinaya 80 kapasiteli bir mega yat limanõ eklemek için düğme- ye bastõ. Doğuş Grubu İcra Kurulu Başkanõ Hüsnü Akhan, mega yat limanõnõn ar- dõndan bölgeye bir alõşveriş merkezi, otel ve villalar da kuracaklarõnõ, Man- dalina Marina’da toplam yatõrõmõn 100 milyon Euro’ya ulaşacağõnõ kaydetti. Mega yat limanõnõn temel atma tö- reninde konuşan Hüsnü Akhan, D- Marin markasõ altõnda hedeflerinin Akdeniz’de bir destinasyon ağõ kurmak olduğunu açõkladõ. Akhan, bu ağõ oluş- turmak üzere şu anda çeşitli ülkelerde marina arayõşõ içinde olduklarõnõ ifade ederek, “Hırvatistan’da 2 marina ile görüşüyoruz. Yunanistan’da arayı- şımız sürüyor” dedi. Akhan, Türkiye’de Didim, Turgutreis ve Göcek’te faaliyet gösteren D-Ma- rin’in, 100 milyon dolara mal olacak Dalaman marinasõnõn temelini de ge- lecek yõl atacağõnõ ifade etti. Mandalina Marina’nın mega yat limanının temel atma törenine Doğuş Grubu İcra Başkanı Hüsnü Akhan (sağda), Hırvat NCP’nin sahibi Goran Prgin, Türkiye’nin Zagreb Büyükelçisi Burak Özgergin (solda) katıldı. Hüsnü Akhan, halen 350’si deniz 50’si kara olmak üzere 400 yatlõk kapasiteyle hizmet veren Mandalina Marina’nõn, 80 kapasiteli mega yat limanõ tamamlanõnca, boylarõ 100 metreye ulaşan mega yatlara da ev sahipliği yapar hale geleceğini belirtti. Hüsnü Akhan, Dalmaçya kõyõlarõnõn yatçõlõk sektörünün ilgi odağõ haline geldiğini ancak ülkede hiç mega yat limanõ bulunmadõğõnõ kaydetti. Hüsnü Akhan, yapõlacak olan limanõn Hõrvatistan’õn, özelde de Sibenik kentinin turizmine büyük katkõda bulunacağõnõ belirtti. Hüsnü Akhan, Türkiye’de 15 bin yat bağlama kapasitesine karşõlõk 45- 65 bin yat bulunduğunu ifade ederek, “Bu anlamda Türkiye’de marina arzõ eksik. Ulaştõrma Bakanlõğõ bu nedenle özel sektöre teşvik veriyor. Yat turisti, gittiği ülkede normal turistten 30 kat fazla harcama yapõyor. Bugün bile Türkiye’de toplam turizm gelirinin yüzde 12’si marinalardan geliyor” diye konuştu. Akdeniz’in yatõrõm potansiyeline de değinen Hüsnü Akhan, “Akdeniz’de de 500 bin civarõnda yat bağlama kapasitesine karşõlõk 700 bin yat var. Sektörün potansiyeli çok yüksek. Biz de bunu değerlendireceğiz” dedi. Dünya genelinde 10 üretim tesisiyle 7 bine yakõn çalõşanõ bulunan Alman mobilya aksesuvarcõsõ Hettich 37. şirketini Türkiye’de hizmete açtõ. 10 yõldõr Tepe, Kilim, İstikbal gibi Türkiye’nin önde gelen mobil- yacõlarõna tedarik desteği sağlayan firma, iç pazarda 15 mil- yon Avro ciro hedefliyor. Hettich Şirketler Gurubu Satõş ve Pa- zarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Wolfgang Steib, mobilyanõn Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olduğuna işaret ederek, bu yõl sektörün 7.5 milyar do- lar iç pazar, 1.6 milyar dolarlõk da ihracat büyüklüğü- ne ulaşmasõnõn beklendiğini kaydetti. İSKENDERUN LİMANI’NA 12 TEKLİF İskenderun Limanõ’nõn 36 yõl süreyle “iş- letme hakkı devri” yöntemiyle özelleşti- rilmesi için açõlan ihaleye dün itibarõyla 12 teklif geldi. Teklif sahipleri şöyle:  Anadolu Girişim Grubu  Assan Panel Sanayi ve Ticaret A.Ş.  Yõldõrõm Holding A.Ş.  IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.  PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu  CEY Grubu Ortak Girişimi  Kumport Liman Hizmetleri ve Lojistik.  YDA İnşaat San., Alp Ateş Ltd., But- ros Deniz, Sabay Den., Ortak Girişim Grubu  Limak İnşaat,  Global Liman İşletmeleri A.Ş.  Çelebi-Kolin Ortak Girişim Grubu  İş Bankasõ grup şirketi Gemport ve Ar- kas Holding bünyesindeki Limar Ortak Girişim Grubu. ERKUNT TRAKTÖR’DEN YENİ ‘SERİ’ Erkunt Traktör 4 milyon 500 bin TL’lik yatõrõmla geliştirdiği tam gün çalõşmaya yetecek yakõt tanklõ, üstün manevra kabiliyetli, 12 ileri 12 geri vites kutulu ‘e serisi’ traktörlerini piyasaya sundu. Fiyatlarõ 37 bin 500 TL’den başla- yan traktörlerin 3 yõl garantili olduğunu söyleyen Erkunt Traktör Genel Müdürü Zeynep Erkunt Armağan, tamamõ yerli tasarõm trak- törler ürettiklerini ve bu üretimi gerçekleştirirken Ar-Ge ça- lõşmalarõnõ çiftçilerin istek ve beklentilerine göre şekillendirdiklerini kaydetti. Armağan “Gelen ta- lepler stoklu çalõşmamõza müsaade etmiyor. Tale- bi karşõlamak için fabrikamõzõ büyütmek ve yatõrõm yapmak üzere çalõşmalarõmõz sürüyor” dedi. ALMAN AKSESUVARCI HETTİCH TÜRKİYE’DE “Merkez Bankasõ, ülkeye döviz girişlerinin daha fazlasõnõ sterilize edebilir ve döviz rezervlerini daha fazla arttõrabilir. Döviz alõmlarõnõn miktarõ arttõrõlarak daha etkin döviz sterilizasyonu yoluna gidilebilir” diyen TİM Başkanõ, aksi halde mevcut politika ile Türkiye’nin Yunanistan’a, İspanya’ya dönebileceğini belirtti. Doğuş Akdeniz çanağında marina ağı oluşturacak İlk mega yat limanı YILMAZ: YAPABİLECEKLERİMİZ SINIRLI Merkez Bankasõ Başkanõ Dur- muş Yılmaz, kurun önemli bir de- ğişken olduğunu, bunun aksini söylemediklerini anlatõrken an- cak bugün yakalanan olumlu ha- vayõ kaybetmeden devam ettir- menin yollarõnõ aradõklarõnõ belirtti. İhracatçõlar ile bir araya geldiği toplantõ sõrasõnda yaptõğõ su- numda “Geldiğimiz nokta iti- barıyla Türkiye fiyat istikra- rından henüz uzak bir nokta- dadır” diyen Durmuş Yõlmaz, dalgalõ kur rejiminin değiştiril- mesini istemediklerini ve bu varsayõmla çözüm arandõğõnõ ak- tarõrken şunlarõ kaydetti: Dalgalõ kur rejimi altõnda yapõlamayacaklar varsa bunlarõ söylemek istiyoruz, hayal kõrõklõ- ğõ yaratmak istemiyoruz. TCMB fiyat istikrarõnõ sağlama amacõyla çelişmemek kaydõyla hükümetin istihdam ve büyüme politikalarõnõ da destekler. Türkiye fiyat istikrarõndan he- nüz uzak. Biz düşen enflasyon ortamõndayõz henüz kalõcõ fiyat istikrarõnõ sağlamõş değiliz. Dalgalõ kur rejiminin doğru olduğunu, değişmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Benim tecrübeme göre döviz müdahaleleri volatili- teyi daha fazla arttõrõyor ve kura et- kisi sõnõrlõ kalõyor. Türkiye’de faizler enflasyon beklentilerine uyumlu, reel olarak da gelişmekte olan ülkelere kõyasla oldukça düşük seviyede. TCMB’nin rezerv birikimini hõzlandõrmayõ hedefliyoruz. Re- zervi 100-120 milyar dolara yük- seltsek bile kur ihracatçõlarõn iste- diği seviyeye gelmeyebilir. Döviz alõm miktarõnõn arttõrõlmasõ ve zo- runlu karşõlõklarla ilgili çalõşma- larõmõz var. Tobin vergisinin çalõşacağõ- nõ düşünmüyoruz. Şu anda Döviz İstikrar Fonu’nun çalõşmayacağõ- nõ düşünüyoruz. Uluslararasõ fon akõmlarõna bakarak TCMB döviz alõm miktarõnõ artõrabilir. Döviz alõm ihale miktarõnõn artõrõlmasõ ve TL ile YP üzerinden alõnan zorunlu karşõlõklarla ilgili çalõşmamõz var. Mehmet Büyükekşi Durmuş Yılmaz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle