23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2010 CUMARTESİ 16 GÖRÜŞ Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN Sonuçlar ve Yorumlar Oylama sonuçları konusunda çok değişik yorumlar var; özetlemek zordur; ama, bu deneyimden gelecekte yararlanabilmek için bazı sonuçların irdelenmesi yararlı olabilir. Bizim yorum ve izlenimlerimiz şöyledir: Sonuçlar, seçmenimizin, siyasette, toplum içinde ve ekonomide huzur ve dinginlik istediğini, kavganın ve kavgacı söylemlerin sevilmediğini göstermiştir. Seçmen, hükümeti ve yaptıklarını desteklemektedir. Seçmenlerin bu istekleri nedeniyle, ülkemizin siyasetçilerine, şimdiki ve gelecekteki yöneticilerine çok önemli sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Anayasa değişikliklerinin sahibi olan iktidar, yönetimde olmanın sağladığı tüm olanaklarla ne yaptığını ve yapacağını halka anlatmış ve oy çokluğunu elde etmiştir; gelecekte yapmakta olduğunu ve kampanya sırasında söz verdiklerini yerine getirerek uygulamalarını sürdürecek, seçmen çoğunluğunun desteğiyle yoluna devam edecektir. Oylama sonuçlarına göre seçmenlerin açıkça tespit edilebilecek bazı temel eğilimleri vardır. Muhalefet partileri, on ay sonra yapılacak olan seçimlerde oylarını artırabilmek için oy isteme yöntem ve biçimlerinde değişiklik yapmak zorundadırlar. Yinelemek gerekir ki, seçmen çoğunluğu, kavgacı ve somut kanıtlara dayanmayan eleştirileri desteklemediğini göstermiştir. Bu oylamada seçmenler kanıtsız olarak en kavgacı eleştiri yapanların oyunu azaltmıştır. Seçmen çoğunluğu, sorunlarımızın çözümü için düşünülebilecek seçeneklerin, kendilerine iyi anlatılmasını ve seçeneklerin uygulama yöntemleri konusunda doyurucu açıklamalar yapılmasını istemektedir. Örnek olarak, oylama öncesinde muhalefet sözcüleri, anayasa değişikliğinin tümüne karşı çıkmışlar, ancak olanak buldukları zaman, her maddeyi nasıl değiştireceklerini söylememişlerdir. “Hayır”ların yüzde 42’de kalmasında, bu davranışların payı olduğu, belki de bu yüzdendir. Muhalefet partileri, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri ile ilgili oya sunulan madde değişikliklerine karşı çıkmışlar, ama, bu konulardaki kendi görüşlerini belirtmemişlerdir. Çok sayıda anayasa maddesinin toplu olarak oya sunulmuş olması, oylama öncesinde muhaliflerce çok eleştirilmiştir; bu yöntemin, oylamanın hükümet için bir “güven oylamasına” dönüşmesinde de payı olduğu öne sürülmüştür. Bu deneyimden sonra yapılabilecek anayasa değişikliklerinde bu noktanın gözden uzak tutulmaması gereği, birçok görüş sahibi tarafından ifade edilmektedir. Ama bizler, henüz bu yöntemi çok eleştirmiş olan muhalefet partilerinin, sırası geldiğinde bu işi hangi yöntemlerle yapmayı düşündüklerini bilmiyoruz. Muhalefet partileri, anayasa değişikliklerinin, Meclis’te temsil edilen partiler arasında sağlanacak uzlaşmalarla yapılmasının daha iyi olacağını söylemişlerdir; kuşkusuz bu yöntemin toplumsal ve ekonomik maliyeti de daha düşüktür. Ama uzlaşmaların hangi yöntemle sağlanacağı konusunda çok değişik görüşler vardır. 2009’da sarsıcı bir ekonomik bunalımdan geçen dünya ülkeleri arasında, ülkemizin bunalımı göreli olarak daha iyi atlatmasının, seçmen çoğunluğunun hükümete verdiği destekle yakından ilgili olduğu öne sürülmektedir. Seçim kampanyasına dönüşmüş olan oylama öncesi çalışmalarda, muhalefet partileri, iktidarda uygulamak istedikleri ekonomik politikalar hakkında hiçbir belirli görüş söylememişlerdir. Önümüzdeki seçimde daha başarılı olabilmek için, muhalefet partilerinin daha çok çalışmaları zorunludur. İktidara gelince ne yapacağını somut olarak göstermeyen ve onları yapabileceği konusunda halka güven vermeyen muhalefet partilerini halkımız ancak bu kadar destekliyor. maaysan@superonline.com Konfederalizme DoğruBundan sonra ne olur? Sorunun yanıtını 12 Eylül gecesi Re- cep Tayyip Erdoğan, yeni anayasa hazırlayacaklarını belirterek açıkla- mış oldu. Yeni anayasadan kasıt, iktidara ge- lir gelmez gündeme getirdikleri kamu yönetimi reformu tasarısının içeriğidir aslında: Özel sektöre hizmet eden, ce- maatlerin yönlendirdiği, etnik kimlik- lerin öne çıkarıldığı, küresel modele uygun, bağımlı, ademimerkeziyetçi- federal bir devlet yapılanması... 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası hazırlanan anayasanın mimarların- dan olan TÜSİAD, ikinci 12 Eylül sonrası (referandum sonuçları açıklanır açıklanmaz) yaptığı çağrıya uygun bir yapılanma tarzı da diyebiliriz bu- na. Referandum sonuçlarını yeni bir anayasa için “umut verici” bulan TÜ- SİAD Başkanı Ümit Boyner, o çağrı- da, yeni anayasanın Türkiye’nin “3 bö- lenini”, “3 birleştiren” haline getirme- ye hizmet etmesini öneriyor. Neymiş üç bölen, açıklamadan öğrenelim: “İlki din ve vicdan özgürlüğüdür; devlet tüm din ve mezheplere tam an- lamıyla eşit mesafede duracak mıdır? İkinci bölen kimlikler meselesidir. He- pimiz, Türk, Kürt veya herhangi bir et- nik köken tanımlamasının ötesinde ‘eşit vatandaş’ olma noktasında an- laşacak mıyız? Üçüncü bölen ise kuv- vetler, yani yasama, yürütme ve yar- gı erklerinin ayrılığı ve hiçbir vesayet altında olmadan etkili çalışabilmeleri- dir.” Büyük ölçüde 1923 devriminin özü- nü içeren anayasanın değiştirilemez ilkeleri, TÜSİAD’ın “üç bölen” olarak tanımladığı olguları zaten birleştirme amacını gütmektedir. Anlaşılamayan nokta, ayrı bir anayasa yaparak zaten birleşmiş olanının ayrıca nesinin bir- leştirilecek olmasıdır. Birleştirme adı altında ağızda yu- varlanan bir başka şeydir ki, onu, 1990’lı yılların başında Ümit Boy- ner’in eşi Cem Boyner; Cengiz Çan- dar, Etyen Mahçupyan, Asaf Savaş Akat, Mehmet Altan, Kemal Derviş gibi isimlerle birlikte oluşturduğu Ye- ni Demokrasi Hareketi ile iktidara ta- şımak istemiştir. Bu takımın temsil ettiği düşüncede “bitaraf”lık yoktur. Onlar halkçı, dev- rimci cumhuriyetin bertaraf edilme- sinde taraftırlar. Boyner’ler ve arkadaşlarının yıllar önce gündeme getirdikleri öneriler bu- gün büyük ölçüde AKP eliyle uygu- lamaya sokulmuştur ve 12 Eylül re- ferandumu sonrası da bir üst nokta- ya taşınmak istenmektedir. O üst nokta da, BDP’nin 13 Eylül’de Diyar- bakır’da parti binasına astığı “de- mokratik konfederalizm” bayrağında simgeleşmektedir. Yıkım Bir dostumuz dedi ki: “12 Eylül sonuçlarından güç alınarak yıkılmak istenen yalnızca 1923 Cumhuriyeti değil, Türklerin Anadolu’daki egemenliğidir.” Vesayet Vesayet vesayet dedikleri 1923 devrimi ile kurulan devletin temeliydi. O temele 12 Eylül 1980’de, tarikatlar özenle korunurken yurtsever sol tümüyle yok edilerek, Atatürk’ün partisi kapatılarak ve o partiden doğmuş merkez sağ hareket yasaklanarak önemli hasar verilmişti. Birinci 12 Eylül’de sırtı sıvazlanmış olanlar, ikinci 12 Eylül’de bir büyük adım daha attılar. Göreceksiniz olacak! ABD’ye sığınmış emekli vaiz (yeni adı ile okyanus ötesi) Türkiye’ye büyük törenlerle dönecek, Anadolu’da beylikler dönemi yeniden başlayacak, Recep Tayyip Erdoğan da padişahlık yetkileri ile donatılmış beylerbeyi olarak Çankaya’ya çıkacak... Atatürk Cumhuriyeti’nin gerçek savunucularına gelince. Onları bütün bu olup bitecek olanlara karşı çetin bir mücadele bekliyor. Başımızın öne eğilmesini önle- mek için Yerel Yönetim Araştırma Yardım ve Eğitim Derneği’nin “Ör- gütsüz Yüzde 42 ile Güdümlü Yüz- de 58 Ne Anlama Geliyor?” açıkla- masını tüm çevremizle paylaşmamız gerekiyor: “Referandum, dökülen paralara; yanlış bilgilendirmelere; oy gününü tatile, bayrama, 12 Eylül gününe denk getirmelere, beyazı ‘evet’e, kahverengiyi ‘hayır’a ayırmalara; 24 TV ve radyo kanalına; tarikat - cemaat bastırmalarına; ‘küresel piyasalar evet istiyor’ fısıltılarına; her türden korkutmaca ve beklentiye sokmala- ra karşın ancak yüzde 58 ‘evet’ çı- karabildi. Türk halkı bütün bu gücün karşı- sında, yüzde 42 oranında, yalnızca il merkezi mitingleriyle varlık göstere- bilen ‘hayır’ tercihini, neredeyse kendi başına reddetti. Demokrasi adlı karşıdevrim, ken- di başına düşünüp; korkutmaca ve baskıya aldırış etmeyen bu yurttaş gücü varken başarıya ulaşamaz. AKP ve destekleyicileri de başara- mayacaklarını gördüler. Taraflar bel- li oldu. Referandum, karşıdevrim örgüt- lerini açığa çıkardı. AKP bu işi ken- dinden başka Okyanus ötesi destek; HAK-PAR; BBP; Hak-İş; Memur- Sen; Troçkizm; ‘sol’ liberaller ve hazır kıta militan dernek ve sendi- kaların desteğiyle yürüttü. Referan- dum kampanyası bu örgütlerle bir- likte ilmik ilmik örüldü; elde edilebi- len yüzde 58 oldu. Referandumun yüzde 42’si, ne kampanya sürecinde, ne de refe- randum günü cephe oluşturdu. Bu güç, gerçek anlamda güdüm- lenmemiştir; sistematik biçimde ör- gütlendirilmemiştir; bu gücün temsilci kişi ve grupları bir araya gelmemiş, bir- likte yapılabilecekler üzerine kafa yor- mamış, işbirliği yapamamıştır. Bu güç, devrimci Türkiye gönüllüsü bü- yük bir kütle ve neredeyse kendi ba- şına bir güçtür. Bu güç örgütlenip, or- tak ilkeler temelinde ulusal bir cephe halinde yürümeye başladığında, Tür- kiye gericiliği bir kez daha tarihe gö- mecektir.” Biz, Yüzde 42 Gıda Krizi Uzak İhtimal Değil!.. SADIK ÇELİK Türkiye’de et fiyatlarındaki ön- lenemeyen artış nedeniyle gün- demden düşmeyen et tartışma- ları sürerken, dünyada da et fi- yatları durdurulamayan bir hızla yükseliyor. Bir taraftan geliş- mekte olan ülkelerin talebinde ar- tış yaşanırken, diğer tarafta ABD ve Avustralya gibi önde gelen et ihracatçıların üretiminde meyda- na gelen ciddi düşüş ve kayıplar dünya genelinde et fiyatlarını son 20 yılın en yüksek seviyesine çı- kardı. Küresel Et Endeksi 2009’a gö- re yüzde 16 yükselirken; kuzu eti fiyatları son 40 yılın zirvesine çık- tı. Sığır eti geçen iki yılın zirvesi- ni görürken kümes hayvanları ve domuz eti fiyatları da artış gös- terdi. Gelişmekte olan ülkelerde et tüketiminin büyük bir hızla artması, orta sınıfın büyümesi, köyden kente göç, refah düzeyi- nin yükselmesi ve Asya’da pro- teine dayalı Batı tarzı beslenme alışkanlığının yaygınlaşması et talebini körüklüyor. Fiyatların sü- rekli yükselmesi gıdada enflas- yonu tetikleyerek endişe yaratır- ken, fırsatçılar da et fiyatlarında- ki bu yükselişten cesaret alarak Chicago Ticaret Borsası’na (CBOT) spekülatif para girişlerini hızlandırdı. CBOT’ta canlı dana kontratları yılbaşından bu yana üç kat artarak 453 gr etin fiyatı 1 do- larla 22 ayın en yüksek seviyesi- ne ulaştı. Avustralya’da üretilen kuzu etinin fiyatı da 5.50 dolar/ kg ile 1973-74 sezonundan bu yana en yüksek rakamı gördü. Fiyat ar- tışlarında sadece arz- talep den- gesindeki bozulma değil; spekü- latif davranışların da etkili olduğu tahmin edilmektedir. Avustralya ve Latin Amerika’daki büyük ih- racatçı ülkelerde kuraklığa bağlı olarak hayvan yemi maliyetinin artması üretim maliyetlerini yük- seltmektedir. 2010’da dünya ge- nelinde et üretiminde daralma olacağını düşünen FAO, küre- sel sığır üretiminde bu yıl sa- dece 200 bin ton artarak, 64.9 milyon tonda kalacağı tahmi- ninde bulunuyor. ABD Tarım Bakanlığı da dünyanın sığır eti üretiminin geçen yılın yüzde 1 ge- risinde olacağını ve 12 milyon to- na ineceğini hesaplıyor. Küresel finans krizinde et fiyatlarının düş- mesi ve yem fiyatlarının artmasıyla hayvan yetiştirmekte zorlanan çiftçilerin sürülerini küçültmesi ülkelerin üretimlerinin düşmesine neden oldu. Güney Amerika’da ise Brezilya, Uruguay ve Para- guay’da üretimin artacağı; Ar- jantin’de geçen yıla göre bir de- ğişim yaşanmayacağı tahmin ediliyor. Ancak dünyanın diğer bölgelerindeki üretimin azalması Güney Amerika’daki artışı göl- geleyecek gibi gözüküyor. Et fi- yatlarının son dönemde hızla prim yapması, Avustralya ve Ye- ni Zelanda’da artan maliyetlere rağmen üreticilerin yeni sürüler oluşturmasını da teşvik etmekte. Rusya’da ise aşırı sıcakların ne- den olduğu hububat üretiminde- ki ciddi düşüşlere bağlı olarak hayvan sayısının yüzde 2 azala- cağı ve et üretiminin de buna pa- ralel düşeceği bekleniyor. As- ya’ya baktığımızda ise Çin’de getirisi azaldığı için çiftçilerin üre- timi azaltması nedeniyle et üreti- minde yüzde 5 daralma olacağı hesaplanıyor. Güney Kore’de yı- lın ilk yarısında baş gösteren şap hastalığı yüzünden üretimin gö- rünümü belirsizliğini korusa da yüzde 30’luk kayıptan söz edil- mekte. Hindistan’da et üretimin- de sınırlı artış beklenirken, selle- rin vurduğu Pakistan’da ise, üre- timde ciddi düşüş tahmin ediliyor. Afrika’da sığır eti üretiminin yüz- de 1’in altında bir artışla 4.8 mil- yon ton olacağı hesaplanıyor. Batı Afrika’da Çad ve Nijer baş- ta olmak üzere birçok ülkeyi et- kisi altına alan küresel ısınma hayvan ölümlerini arttırırken yem bitkilerine de büyük zararlar ver- mekte. Doğu Afrika’da ise Eti- yopya, Kenya ve Sudan’ın güney kesimlerinin su kıtlığı çekmesi bütün olumsuzluğuyla üretimi et- kiliyor. Her geçen gün kendisi- ni daha çok hissettiren iklim krizi, dünyanın farklı coğrafya- larında sebep olduğu doğal afetlerle tarımsal üretimi ve hayvancılığı olumsuz yönde etkileyerek dünyayı sarsmaya devam ediyor. Küresel iklim kri- zinin neden olduğu 2007-08 ku- raklığını Türkiye de yaşayarak bedelini ağır ödedi; ödemeye de canlı- cansız hayvan ithalatıyla de- vam ediyor. O dönemde süt inek- çiliği yapanlar ucuz süt tozu it- halatına kapı aralanmasıyla sütün litresini 35 kuruşa dahi satmak- ta zorlanırken, bir de kuraklığın et- kisiyle yükselen yem fiyatları so- nucu yem alamaz duruma düştü. Bunlar ve diğer yapısal nedenlerle 2007-08 aralığında üreticiler 1 mil- yonun üzerinde süt ineğini mez- bahalara sürdü. Tüketici de bir- kaç yıl ucuza et yiyerek hayvan varlığımızı bu şekilde tüketmiş ol- du. Devam eden kuraklığın dün- yada ve ülkemizde hayvancılığın en önemli girdisi olan yem fiyat- larını yükseltmesi hem et mali- yetlerinin artmasına hem de hay- van sayısının azalmasına neden olmakta. Bu da arz yetersizliğini daha da büyüterek fiyatları tır- mandırıyor, tırmandırmaya da devam edeceği görülüyor. Gre- enpeace Uluslararası Genel Di- rektörü Kumi Naidoo, Türki- ye’nin yakın bir gelecekte küresel ısınmaya bağlı nedenlerle, yük- selen gıda fiyatlarından büyük öl- çüde etkileneceği uyarısında bu- lundu. Naidoo, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup ya- zarak acilen harekete geçmesini ve iklim krizine karşı nasıl bir önlem alacağını açıklamasını is- tedi. Türkiye daha 2007-08’de so- nuçları ağır olan yaşadığı kurak- lıktan dersler çıkartarak, Nai- doo’nun da Başbakan Erdoğan’a uyarılarını dikkate alarak; denge- siz hava koşullarının, giderek ar- tan iklim istikrarsızlığının, sellerin ve kuraklığın sonucunda; dün- yada ve ülkemizde su ve besin kaynaklarının gittikçe azalmasının, tüm dünyayı olduğu gibi ülkemi- zi de olumsuz etkileyeceğini ve küresel gıda kıtlığının da, uzak ih- timal olmadığının farkına varıp; uzun soluklu tarım ve hayvancı- lık politikaları desteklenerek, ted- birler alınmalıdır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ sadik.celik@keyveni.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Hõristiyan- larca 6 Ocak’ta kutlanan yortu. 2/ Portakal ve limonla yakõn akraba olan bir meyve... Kaz Dağõ’nõn antik dönemlerdeki adõ. 3/ Bir iş- letmenin ani batõşõ... Dilbil- gisindeki söz- cük türlerinden biri. 4/ Duman lekesi... Araplarda, seçkin er- lerden kurulu savaş birliği. 5/ Çerkezlerin ulusal destanõ... Uğ- raş. 6/ Doğu Anado- lu’da bir göl... Eski dilde su. 7/ Bir cins büyük balõk ağõ. 8/ Külde pişirilen bir cins çörek... İleri sürülerek savunulan düşünce. 9/ Bağ, bahçe gibi yerlerin çevresine çalõ, kamõş, ağaç dalõ gibi şeylerden çekilen duvar... Eskiden okul- larda çocuklarõ çalõştõrmakla görevli kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlõ devletinde Yeniçeri ocağõ dõşõnda sefere katõlan asker örgütlerine verilen ad. 2/ Bir izleyici topluluğu önünde yapõlan gösteriden sonra toplanan para... Kayak. 3/ Verme, ödeme... Bir spor aracõ. 4/ Kuzey Amerika kökenli bir dans ve müzik. 5/ Bir renk... Cennet bahçesi. 6/ Huzur. 7/ Aşkenazi Ya- hudileri tarafõndan kullanõlan ve “Yahudi Alman- casõ” da denilen dil... İtici neden, güdü. 8/ Namzet... Bir işi yapmak için kullanõlan araç. 9/ Ateşle çeşitli hünerler gösteren oyuncu. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A L A V R A A A V A R E L A L L A A Z A P L I A R A B İ S A K V E Z İ R A B R A S A R A N A L P A R E N A A L A B A N D A A L I K N A A T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle