Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DENİZ TATARER TEMUR
İstanbul’da Yapõ Denetim Yasasõ’ndaki
yetersizlikler nedeniyle inşa edilen
yaklaşõk 300 bin yeni konutun deprem
güvenliği yeterince denetlenemiyor. Yapõ
Denetim Yasasõ kapsamõnda olmayan
TOKİ’nin İstanbul’da ürettiği 100 bin konut
ise yasanõn öngördüğü denetimden geçmedi.
İnşaat Mühendisleri Odasõ (İMO) İstanbul
Şube Başkanõ Cemal Gökçe, Yapõ Denetim
Yasasõ’nda öngörülen denetim
mekanizmasõnõn “Müşavir firmalar”
aracõlõğõyla yürütüldüğünü belirterek
müşavir firmalarõn haksõz rekabet ve mesleki
yetersizlikler nedeniyle denetim yapamaz hale
geldiğini söyledi.
Gökçe “Yapı Denetim Yasası, denetim
yapan firmalar için yalnızca diploma ve
mesleki kıdem şartı arıyor. Oysa ki mesleki
yeterlilik, meslek odalarının denetim
sisteminin dışına tutulması sistemi işlemez
hale getiriyor. Haksız rekabet koşulları
denetim kuruluşlarını ve meslek insanlarını
devre dışı bırakmaya başladı. Belediyeler de
yapı denetim kuruluşlarını rakip olarak
görüyor. Yapı denetim kuruluşlarının paraları
da zamanında ödenmiyor” dedi.
Beton kalitesi de kötü çıktı
Gökçe, Yapõ Denetim Yasasõ kapsamõ dõşõnda
tutulan TOKİ’nin Türkiye genelinde 900’den fazla
şantiyesi olduğuna dikkat çekerek TOKİ’nin
mühendis ve teknik eleman kadrolarõnõn da
yetersiz olduğunu ifade etti. “TOKİ inşaatlarının
denetim dışında tutulması bir eksikliktir” diyen
Gökçe, “1 Ocak’ta 62 il denetim yasası
kapsamına alınacak ancak bu sorunları
çözmeyecek. Yasanın ve Yapı Kanunu’nun
değiştirilmesi gerek” uyarõsõnda bulundu.
İnşaat Mühendisler Odasõ İstanbul Şubesi’nin
İstanbul’da kullanõlan 2
bin binadan aldõğõ 8
bin malzeme
örneğinin analiz
sonuçlarõna
göre
kullanõlan
binalarõn
yüzde
70’inin
beton
kalitesi
kötü çõktõ.
CMYB
C M Y B
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Liberalizmin Son Sığınağı,
Çakma ‘Marksizm’
‘Zaman’ yazarlarından Ömer Taşpınar,
Türkiye’nin Marksist Analizi-I başlıklı bir yazıya
başlamış. Siyasal İslamla neo-liberalizmin ortak
propaganda aracının aniden Marksizme ilgi
göstermesine şaşırmadım.
Sosyalistlerin, “hayır” kampanyası etrafında
güçlerini birleştirmeye başlaması belli ki kimi
çevrelerde kaygı yaratıyor; çakma Marksist savlarla
solu etkileme aymazlığına yol açıyor. Tüm savları
iflas eden liberal “düşünür” son bir çabayla,
ekonomik determinizme dayalı bir “apologia”ya
(savunmaya) sarılmayı deniyor. Aklınca kapitalizmi,
andaki yapısını eleştirenleri, kendi silahlarıyla
vuracaktır. Bunlar arasında anlamadığı bir konuda
konuşmakta olduğunu bir süre başarıyla
saklayabilenlere de rastlanabiliyor.
Kendin pişir kendin ye...
Karşımıza, kültürel determinizm- ekonomik
determinizm ikilemiyle çıkan Taşpınar bunlardan
biri değil. Marksizm açısından, kültür ve ekonomi
ikilemine ilişkin tartışmanın, hangisinin hangisini
belirleyeceğine değil, birini ötekine indirgemenin
sorunlarına ilişkin olduğunu belli ki bilmeyen
Taşpınar, projesini daha baştan boşlukta inşa
etmeye başlamış oluyor.
Taşpınar’ın yazısında bir hamlede “ekonomik
determinizm” kavramından “üretim tarzı” kavramına
sıçraması, ekonomiyle “üretim tarzını” adeta
birbirinin yerine kullanmaya kalkması da bu
kavramları anlamadığını, ya da aralarındaki farkları
bilerek yadsımayı seçtiğini düşündürüyor.
“Yaradılış” mitini bir kenara bırakırsak, insan,
biyolojik varlığından fazla bir şey olarak
tanımlanabildiği noktada, sembol (el, yüz
hareketleriyle, sesle) üreten, kullanan, toplumsal bir
varlık olarak karşımıza çıkıyor. Üretim
(gereksinimlerini ve türünü) yapıyorsa, hem nesne
hem de simge üretimini, aynı anda ve bir
topluluğun üyesi olarak yapıyor. Diğer bir deyişle,
kültürün en temel bileşenleri, simge, hafıza, bilgi,
üretimin organik koşulu olarak insanın yaşamının,
toplumsal, siyasi, ideolojik biçimlerinin belirlenmesi
sürecinde rol oynuyor.
‘Üretim tarzı’na gelince, bu “ekonomik” olanla
sınırlı bir kavram değildir; üretici güçlerle (insan,
araç, bilgi) üretim ilişkilerinin belli bir birlikteliğini
ifade etmek için kullanılır. Marx’ın işaret ettiği gibi,
emekçilerle üretim araçlarını bir araya getiren
koşullar bize üretimin özgün biçimini verir (Capital.
V-II, sf 120, Pelican,1978). Bu üreticiler üretim
araçlarını verili toplumsal ilişkiler içinde kullanmaya
devam edeceklerse, “yeniden-üretim”
ilişkilerinden konuşuyoruz demektir. Bu da bizi yine
ideoloji, siyaset, “simgesel evren” (en geniş
anlamıyla kültür) kavramlarına götürür: Üretim her
zaman yeniden üretimdir, öyleyse her zaman
siyasi ve ideolojik bir boyuta sahip olacaktır. Bu
yüzden belirleyicilik ilişkisi, ne doğrudan
üreticilerle üretim araçlarının özelliklerine, ne de
bunların bir araya geliş biçimiyle, bunun sürekliliğini
sağlayan siyasi, ideolojik koşullara indirgenebilir.
Sahte ikilemden ‘apologia’ya
Ama yazara göre, eğer kültürel belirleyiciliğe
inanıyorsak, siyasi (!) ve ekonomik dinamikleri
anlama çabalarımızın merkezine İslamı koyarmışız.
Yok, eğer Marksçı isek, değişen, kültürel ve
siyasi (!) dinamikleri, ülkenin sınıf dinamiklerinin,
üretim tarzının ve kapitalizmin yapısının evrimine
bakarak anlamaya çalışırmışız.
Taşpınar’ın yazısının birinci bölümünü bitirirken,
yarattığı bu ikilem, bizi yazının ikinci bölümünün,
AKP iktidarını, Türkiye’de siyasal İslamın yükselişini
doğallaştıran, Marksistlere de “ilerleme”, ekonomik
belirleyicilik adına kabul ettirmeyi amaçlayan bir
‘apologia’ olacağı izlenimi yaratıyor.
Dikkat ederseniz yazar, “siyaseti”, kurmaya
çalıştığı ikilemin her iki tarafına da, (bir kez
ekonomiyle, bir kez de kültürle yan yana) koymadan
edemiyor... Neden? Koymazsa, bu ikilemi üzerine
kurmaya hazırlandığı söylemin istikrarını koruyamaz
da ondan. Eğer konuya, ekonomiyi ve kültürü karşı
karşıya koyarak değil de, bunları birleştiren bir
siyaset kavramıyla girersek yazarın hiç istemediği
sonuçlara ulaşabiliriz de ondan:
1980’lerde uygulanmaya konan neo-liberalizm,
Türkiye kapitalizminin yerleşik bölüşüm ilişkilerini,
toplumsal dayanışma ağlarını kırmaya, devletin
sosyal hizmetlerini yıkmaya başladı; sermaye içi
sınıf çelişkileri de derinleşti. Bu zeminde, İslamın
geleneksel (kendilerini siyasal iktidarın varoşlarına
süren Cumhuriyet’le başından beri mücadele
içinde olan) entelektüelleri, askeri darbenin solu
imha etmiş olmasından da yararlanarak, tarihsel bir
fırsat yakaladılar. Bunlar, küresel sermayenin önünü
açmak için “ulus devlet” kavramını hedef alan
liberal entelektüelleri de kazanarak (trasformismo),
kimi sermaye kesimlerini de içeren, “dış
dinamiklerce” de desteklenen yeni bir iktidar
bloku inşa etmeye koyuldular. Taleplerinin
Türkiye’nin devlet yapısına sığmayacağını düşünen
Kürt entelektüellerinin ve halkın desteği de bu
projeye “dönüşüm-statüko” ikilemi yoluyla
kazanılmaya çalışıldı.
Kısacası, çakma Marksizmin kültür-ekonomi
ikilemine kapılmazsak siyasal İslamın, Türkiye’nin
özgül koşullarında, bir sınıf egemenliği ideolojisi, bir
emek/beden kontrol (bio-politik) sistemi olarak
karşımıza çıktığını görebiliyoruz.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Binaların yüzde 10’u incelendi
İSTANBUL (AA) - “Yeryüzü Deprem
Kestirme Ağõ” Türkiye Başkanõ Prof. Dr.
Ahmet Ercan, İstanbul’daki yapõlarõn sadece
yüzde 10’unun depreme dayanõklõ olup
olmadõğõnõn incelendiğini belirterek, “Yüzde
90’õnõn deprem sõrasõnda durumunun hâlâ ne
olacağõnõ bilmiyoruz. Yüzde 10’unun durumu
genel olarak çok iç açõcõ değil. Yapõ
taramalarõnõn hõzlõ bir şekilde bitirilmesi
gerekiyor” dedi. Ercan, “İstanbul’daki mevcut
güçlendirilebilir yapõlarõ 7.5 büyüklüğündeki
bir depreme dayanõklõ hale getirmeliyiz, yoksa
yõkõp yeniden yapmalõyõz” diye konuştu.
Denetleme
kaosu
Denetleme
kaosu İstanbul’da 2005-2009
arasõnda yapõlan yaklaşõk 300 bin
konut yasadaki eksiklikler ve
kurumsal çekişmeler yüzünden
yeterince denetlenmedi. TOKİ’nin
denetim dõşõ tutulmasõ da
tuz biber ekiyor.
Rapor çok
icraat yok
ÖZLEM GÜVEMLİ
Türkiye Deprem Vakfı Genel
Sekreteri Prof. Dr. Haluk
Eyidoğan, 17 Ağustos 1999
Marmara depreminin üzerinden
geçen 11 yılda çok fazla durum
tespiti yapıldığını, bir düzineye
yakın risklere ilişkin rapor
hazırlandığını belirterek
“Küçükçekmece, Fatih, Bakırköy
ve Zeytinburnu’nda kentsel
dönüşüm tespitleri biteli yıllar
oldu. Bu ilçelerde hangi binalar
yıkılır hangileri hasar alır
biliniyor. Sorun şimde ne
yapacağımız. Bu şartlar altında
dönüşüm yapamazsınız. Çünkü
halkın işin içinde nasıl olacağı,
nasıl bir finans sistemi
kurulacağı belli değil” dedi.
Halka bildirilsin
Eyidoğan, “Dünyada 6
büyüklüğünde depremde yıkılan
bina ile ölen insan sayısına
bakıldığında Türkiye hâlâ geri
kalmış ülkeler sınıfında kalıyor.
Bu grafiği değiştirmemiz
gerekiyor” diye konuştu.
Eyidoğan, göç nedeniyle
Türkiye’nin kent depremleri
sürecine girdiğini anlatarak mevcut
riskli yapıları güvenli hale getirmek
için hiçbir şey yapılmazken artan
nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için
denetimsiz ve riskli yeni yapılar inşa
edilmesini eleştirdi.
Eyidoğan, Türkiye’nin yüzde
45’inin 1. derece deprem bölgesi
olduğunu ve nüfusun yüzde 50’sini
barındırdığını kaydetti. Binaların
durumuna ilişkin tespitin
Küçükçekmece’de 1-2 yıl,
Bakırköy’de 6-7 yıl,
Zeytinburnu’nda 4-5, Fatih’te de
birkaç yıl önce tamamlandığına
dikkat çeken Eyidoğan,
“Sonuçların binalarda
yaşayanlara bildirilmesi gerek.
Ancak çoğu bilmiyor, tapuya işi
düşerse tesadüfen öğreniyor.
Çünkü durumu halka
açıklarsanız talep etmeye
başlarlar. Bu da yerel
yönetimlerin altından
kalkabileceği bir şey değil” dedi.
MURAT UYGUN
AHMET KURT
FARUK KIRTAY
SAKARYA / KOCAELİ
/ YALOVA - 17 Ağustos
büyük Marmara
depreminde yaşamını
yitirenler düzenlenen
törenlerle gözyaşları
arasında anıldı.
SAKARYA: Sakarya
Kent Meydanı’nda
düzenlenen anma
töreninde şiirler okundu,
sinevizyon ve slayt
gösterileri
gerçekleştirildi,
depremde yaşamını
yitirenler için Kuran
okundu. Sakarya Valisi
Mustafa Büyük 17
Ağustos’un “Kardeşlik
ve Dayanışma Günü”
ve içinde bulunduğu
haftanın da “Deprem
Haftası” olarak ilan
edilmesini önerdi.
Depremde, eşini, oğlunu, gelinini ve
iki torununu kaybeden, kendisi de
enkazdan yaralı kurtulan 70
yaşındaki Zeynel Özyaşar, “Allah,
bir daha böyle acı göstermesin.
Eğer inancım olmasaydı intihar
ederdim” dedi.
Acılar tazelendi
GÖLCÜK: Depremin merkez
üssü Gölcük’te acı daha derindi.
Kavaklı Marina’da düzenlenen
etkinliklere yerel yöneticiler ve
yurttaşlar katıldı. Törende Gesotim
Arama Kurtarma Ekibi tarafından
eğitim verilen çocuklara Güvenli
Yaşam Sertifikası verildi. Daha
sonra Barbaros Hayrettin Paşa
Parkı’ndaki fotoğraf sergisi gezildi.
DONANMADA TÖREN: Gölcük
Donanma Komutanlığı’nda
depremde yaşamını yitiren personel
için tören düzenlendi. Oğlu Ali
Güzel’i 11 yıl önce depremde
kaybeden acılı baba Mehmet
Güzel, Genelkurmay
Başkanlığı’ndan kendilerine
oğullarının şehit olduğuna dair
belge geldiğini ancak devletin
oğullarını şehit saymadığını
belirterek, “Asker oğlumuzu şehit
sayıyor ancak şehit aylığı
bağlamıyor. Ben her yıl borç para
bularak kilometrelerce uzaklıktan
buraya geliyorum” dedi.
YALOVA: Türkiye’nin 81
kentinden Yalova’ya giden yaklaşık
1500 TMMOB üyesi Yalova
Cumhuriyet Meydanı’ndan deprem
anıtına kadar “Depreme Duyarlılık
Yürüyüşü” gerçekleştirdi.
18 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
Acı ve gözyaşı
Yalova’da, depremde yaşamını
yitirenlerin isimlerinin bulunduğu
anıt ziyaretçi akınına uğradı. (AA)
T.C. ÇERKEZKÖY İCRA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
GAYRIMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DOSYA NO: 2009/ 2593 ESAS
SATIŞI YAPILACAK TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ TE-
KİRDAĞ İLİ ÇERKEZKÖY İLÇESİ GAZİMUSTAFAKEMALPAŞA MAH 895 ADA 5 PARSEL SAYILI 273.00
M2 ÜZERİNDEKİ 100/ 500 ARSA PAYLI, BLOK/KAT/GİRİŞ-B.B.NO: -/3/- ( BAĞIMSIZ BÖLÜM NO: 3 ) MES-
KEN NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ 73.800,00 TL. MUHAMMEN BEDELLE SATILACAKTIR. İMAR DURUMU:
GMKP MAH. 895 ADA 5 NO’LU PARSEL SAYILI TAŞINMAZ, 1/1000 ÖLÇEKLİ REVİZYON UYGULAMA
İMAR PLANINDA KONUT ALANINDA KALMAKTA OLUP AYRIK NİZAM 4 KAT İMARLI TAKS: 0,40’TIR.
HALİHAZIR DURUMU: PARSEL ÜZERİNDE BODRUM+ZEMİN+3 NORMAL KATTAN OLUŞAN BİNA
MEVCUTTUR. BİNA BİTİRİLMİŞ, KULLANILIR DURUMDA, DIŞ CEPHESİ SIVALI, ÇEVRE DÜZENLE-
MESİ YAPILMAMIŞTIR. 3 NO’LU BAĞIMSIZ BÖLÜM, NORMAL 3. KATTA OLUP, 3 ODA, 1 SALON, MUT-
FAK, BANYO VE WC’DEN İBARETTİR. 130 M2 MİKTARINDADIR. SATIŞ ŞARTLARI VE GÜNLERİ; l-)Yu-
karõda ayrõntõlarõ ile belirtilen taşõnmazõn birinci satõşõ 27.09.2010 günü, saat 15.00’ten 15.10’a kadar, Çerkezköy İc-
ra Müdürlüğü’nde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada tahmin edilen kõymetin % 60’õnõ ve rüçhanlõ ala-
caklõlar varsa bunlarõn alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile en çok arttõrana ihale olunur. Böy-
le bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü baki kalmak kaydõ ile aynõ taşõnmazõn ikinci satõşõ 07.10.2010
günü saat 15.00’ten 15.10’a kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada
da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak kaydõ ile arttõrma ilanõnda gös-
terilen müddet sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadarki arttõrma bedelinin tahmin edilen kõymetin %
40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya
çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi gerekir. Aksi halde satõş talebi düşecektir. 2-)Satõşa iştirak edeceklerin
muhammmen bedelin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu ver-
meleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ, istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga res-
mi, tapu harç ve masraflarõ ve KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler ve Tellaliye resmi satõş bedelinden ödenir. 3-)İpo-
tek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan id-
dialarõnõ dayanağõ belgelerle birlikte onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu si-
cili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4-)Satõş bedeli hemen veya verilen müddet içinde ödenmez-
se İcra ve İflas Kanunu’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelinin yatõr-
mamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõnda-
ki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale, farkõ ve temerrüt
faizi ayrõca bir hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden tah-
sil edilecektir.5-)Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup, masrafõ verildiği tak-
dirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.6-)Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul
etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009/2593 esas sayõlõ dosya numarasõyla Müdürlüğümüze baş-
vurmalarõ ayrõca İİK.’nin 127. maddesi gereğince, işbu satõş ilanõnõn, tapuda adresi bulunmayan ve adli tebligatõ iade
olan diğer ilgililer hakkõnda da tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 12.08.2010 (İc. İf. K.126) (*)İlgililer ta-
birine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. (Basõn: 56619)
ACI KAYBIMIZ
Hacettepe Üni. Devlet Konservatuarı ve
Mimar Sinan Üni. Devlet Konservatuvarı
hocalarından
Prof. ERÇİVAN SAYDAM’I
kaybettik.
Saydam’ın cenazesi 18 Ağustos Çarşamba günü (bugün)
Zincirlikuyu Mezarlığı Camii’nde kılınacak olan ikindi
namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na
defnedilecektir. Tüm sevenlerine ve yakınlarına
başsağlığı diliyoruz.
AİLESİ
“Gazilerimize yaşam sevinci”
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI
TC Ziraat Bankası
Ankara Kızılay Ş. 39025990-5002 TL
Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr