25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 18 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Bilmem sonsuzlaşacak bir zamanın hüznünü düşündünüz mü? Kanayan sonsuzluğa açılan kapıları, ölümleri, acıları bir yere yazdınız mı? Suskun, tedirgin bir evrenin değişiminde, zaman denilen olguyu anlatırken insan bir karamsarlığın içinde bulur kendisini. Gök mavi, deniz mavi... Çam ağaçları... Lacivert bir şalla örtüşen zeytinlikler... Canım siyaset yazmak istemiyor aslında. Yaşamın sayfalarında dolaşmak, insan onurunu anlatmak, yalakalığın geçerli olduğu bir dönemde “demokrat geçinen” sözde aydınlardan, liberallerden söz etmek... Onlara “liboş” dediğimde de kızıyorlar, “liboş tayfa” deyince de “Soros’un çocukları” gerçeğini yazınca da... Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin savunucusu olduklarını öne süren bu kesime aslında en yakışan ad: “Yalaka”. Yine yollardayım... 12 Eylül’de yapılacak halkoylaması, bir söz dalaşına döndü. İş, boy-soy tartışmasına dönüştü. Bu kez devreye “sanatın içine tüküren” girip, CHP’li Kılıçdaroğlu için “Annesi Ermeni” dedi. Sözlü kültürden yazılı kültüre geçemeyen toplumlarda siyaset dili böyledir. Sözde demokrasinin ve özgürlüklerin simgesi AKP yandaşları, Hrant Dink cinayetinden sonraki gelişmeleri görmezden geliyor, Balbay ve Tuncay için tek satır yazmıyorlar. Balbay ve Özkan, daha savunmalarını yapmadan, ben televizyon ekranlarında şöyle seslendim: “Paşalar ya GATA’da ya kafede, Balbay ve Tuncay içeride!” Bu sözlerimden ötürü bir hayli tepki almıştım kendilerini “ulusalcı” sanan kafatasçılardan: “TSK’ye saldıran ikinci Cumhuriyetçi yazar...” Aradan geçen yıllar, beni haklı çıkardı... Mustafa Balbay, Tuncay Özkan hâlâ tutuklu ama adları 2003 yılında darbe iddialarına karışan emekli “org”lar Bodrum’da tatilde. Sonunda Bülent Arınç ve Mehmet Ali Şahin bile bu haksızlığa isyan etmedi mi? Hangi demokratik bir hukuk devletinde insanların özel yaşamları izlenmeye alınır? Bir hukuk devletinde önce faili meçhul cinayetler ve onların ardındaki güçler ortaya çıkarılır, darbecilerden, e-muhtıra verenlerden hesap sorulur. Üç beş genç teğmeni, üsteğmeni gözaltına alarak “hukuk oyunu oynanmaz”; insanlar suçunu bilmeden iki yılı aşkın süre Silivri’de çürütülmez; Balbay’a, Tuncay’a “darbeci yaftası” yapıştırılmaz. Ortam dinlemeleri yapılıyor, kasetler elden ele dolaşıyor, dinci internet sitelerinde yayımlanıyor. Devletin en duyarlı kurumlarında örgütlenen tarikatçı kadroların arkasında salt AKP iktidarı mı var, yoksa büyük patron ABD mi var? Serin bir Taylıeli köyü akşamında dostlar masasındayız... Bülent Koçtaş’ın “Daidalos” otelinde havuz başında Alman Sol Parti eski milletvekili Hakkı Keskin, Murat Narin ve Serdar Kızık’la birlikte. Troya’dan İyonya’ya doğru uzun bir yolculuk yaparken, başta Kürt sorunu olmak üzere pek çok konuyu tartışıp şu soruya yanıt aradık: “Avrupa’da ulus devlet kavramı nedir?” Bu konuya bir başka yazımda değineceğim... Yasal ya da yasadışı telefon dinlemeleri karşısında, internete düşen çirkin görüntüler hakkında -Deniz Baykal’ın görüntüleri- başta Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı Atalay, Adalet Bakanı Ergin, istihbarat birimleri ne yaptı? İnternete düşen görüntüleri yayımlayanları bulmak zor değildir... Tıpkı parmak izi gibi bulunur, eğer isterseniz. Nedense bulunmuyor! Kılıçdaroğlu, bu konuyu alanlarda dillendirmeli, 12 Eylül Anayasası’nda yapılan kimi değişikliklerin Türkiye’yi aydınlığa değil, karanlığa götüreceğini halka anlatmalı. Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum: Siyasetçiden işadamına, gazeteciden bilim insanına, sendikacıdan demokratik kitle örgütü temsilcilerine dek; bu ülkede yurtsever, devrimci, solcu, sözde değil özde Atatürkçülerin telefonları dinleniyor, özel yaşamları mercek altına alınıyor, el altından dinci internet sitelerine servis ediliyor. CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’a CHP sahip çıkmıyor! 12 Eylül’de anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi için “halkoylaması” yapılacak... Erdoğan, hem CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu hem de MHP lideri Bahçeli’yi kündeye getirip, “halkoylaması”nı “genel seçim ortamına” dönüştürdü. Dedim ya yollardayım! Hava sıcak... Ara sıra poyraz çıkıyor... 12 Eylül’ün havası ise biraz “evet” kokuyor... TKP dışında kimi solcular sandığa gitmeyecek gördüğüm kadarıyla. Muhalefet, özellikle de CHP alanlarda “anayasa”yı değil “söz dalaşı”nı yeğliyor. Zamanın hüznünü bu yüzden yaşıyorum... Bu yüzden isyankârım, bu yüzden çocuksu yüreğim çarpıyor... Taylıeli köyü binlerce yıllık uykusundan şafak sökerken uyanıyor kuş ve horoz sesleriyle... Bülent’in 12 odalı taş yapı, şirin butik oteli “Daidalos” püfür püfür esiyor... Kavramların peşinden koşarken binlerce yıllık uygarlığın izini sürmem; gururu, görkemi, sevgiyi, yaşamı tarihin ve kültürün derinliklerinde aramam belki bu yüzden... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Zamanın Hüznü... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Paketin 1. maddesini değerlendiren kadõn örgütleri tepkili, engelliler ise ‘uygulama önemli’ diyor ‘Değişiklikler yeterli değil’ SEVİL ARINAN ANKARA - 12 Eylül’de referan- duma sunulacak anayasa değişiklik pa- keti, geçici maddelerle birlikte 29 maddeden oluşuyor. Paketin 1. mad- desi, anayasanõn “kanun önünde eşit- lik” başlõklõ 10. maddesinde değişik- lik öngörüyor. Bu maddenin “Ka- dınlar ve erkekler eşit haklara sa- hiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” hükmünü düzenleyen ikinci fõkrasõnõn sonuna “Bu maksatla alınacak ted- birler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz” ifadesi ekleniyor. 10. maddenin mevcut hali ise şöyle: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, si- yasi düşünce, felsefi inanç, din, mez- hep ve benzeri sebeplerle ayırım gö- zetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sa- hiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sı- nıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet or- ganları ve idare makamları bütün iş- lemlerinde kanun önünde eşitlik ilke- sine uygun olarak hareket etmek zo- rundadırlar.” İstanbul Kadın Kuru- luşları Birliği Başkanı Nazan Moroğlu: Söz konu- su anayasa değişikliğinin Türki- ye’de ortaya çõkan ihtiyaçlarõ karşõlamak üzere yapõlmasõ gere- kir. 10. maddede yapõlan değişiklik ise bu ihtiyacõ karşõlamõyor. Değişiklik ih- tiyaçtan uzakta. Kadõnlar karar verici ko- numlarda ve siyasette yer alamõyor. Ka- dõnlar yerel yönetimlerde en fazla yüz- de 3, Meclis’te ise yüzde 9 oranõndadõr. Genele baktõğõmõz zamanlarda ise bu oranlarõn çok yetersiz olduğunu gör- mekteyiz. Bu konuda ilerleme sağlamak için yapõlan anayasa değişikliğinde, her iki cinsin en az yüzde 30 oranõnda tem- sili kuralõ getirilmeliydi. Günümüz ko- şullarõnda Türkiye’de kadõn-erkek eşit- liği isteniyorsa bu anayasa değişikliği ye- terli değil. Referandumda ise yurttaşõn öz- gür iradesinin engellendiğini düşünü- yorum. Türkiye Kadın Dernek- leri Federasyonu Başka- nı Canan Güllü: Pozitif ay- rõmcõlõk, devletin eşitlik ilkesi adõ altõnda yapõlacak her türlü ayrõmõ anayasa, aykõrõ bulmama- yõ taahüt ediyor. Geçen günlerde pasa- port yasasõnõn üzerinde değişiklik yapõldõ. Örneğin pasaportla ilgili yasada evlen- memiş kõzlara ömür boyu yeşil pasaport hakkõ var iken, şu an eşitlik adõ altõnda 25 yaş şartõ getirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kadõnla erkeğin eşit ol- madõğõna inanmadõğõnõ söylemişti. Hi- kâyenin bu noktasõnda hükümetin bakõş açõsõ ile ortaya konulacak eylemin uy- gulama kõsmõ çok önemli. Bu değişiklikte düşünce yapõsõ ile işlevsellik çok farklõ. Eğer bize, “Sana bütün olanakları su- nuyorum, tercihini yap. Sana destek olacağım” deyip, ardõndan gizlice “Boş- ver, istediğinizi yapın. Benim için önemli değil” denilirse, olmaz. Böyle gi- derse istihdamda yer almayan ve alõn- mamasõna özen gösterilen kadõnlarõn elindeki haklarõ da alõnacak. Hem hak kaybõ, hem de kültürel ve sosyal yok- sunluk beraberinde gelecek. Türkiye Sakatlar Konfede- rasyonu Başkanı Yusuf Çelebi: Liderler anayasa sürecini siyasi pole- miğe çevirdiği için yorum yapmakta zorlanõyorum. Anayasõnõn 10. madde- sinin yasalaşmasõ, engellilere ciddi ge- tirilerde bulunuyor. 10. madde yasa- laştõğõ zaman her daim uygulama sür- mek zorunda. Bu nedenle yasanõn mad- deleri bize uygun ama eyleme geçiril- me kõsmõ daha da önemlidir. Ne dediğini bilmiyor CHP lideri Kõlõçdaroğlu’ndan, Başbakan Erdoğan’õn Dersim’le ilgili sözlerine sert yanõt: ÖZCAN ÖZGÜR TEVFİK AKBAŞ MUĞLA/AYDIN - CHP Ge- nel Başkanõ Kemal Kılıçda- roğlu, “Recep Bey’in anaya- sası, dayatma anasaya. Do- kunulmazlıkların olmadığı anayasayı iktidarımızda hep birlikte yapacağız” dedi. İstanbul’dan dün uçakla Da- laman’a gelen Kõlõçdaroğlu, ka- rayoluyla ulaştõğõ Muğla kent merkezindeki Eski Garaj ala- nõnda yurttaşlara seslendi. Aşõ- rõ sõcak havaya karşõn alanõ dol- duranlarõn “Muğla Tayyib’e mezar olacak” sloganõna Kõ- lõçdaroğlu, “Hiç meraklanma- yın. Güç verin, destek verin Türkiye’yi temizleyelim. Ha- ramilerden kurtaralım” ya- nõtõnõ verdi. Devlet Bakanõ Ege- men Bağış’a “Sözde AB’den sorumlu bir bakan, hayır di- yenlerin akılsız olduklarını söylemiş. Senin anayasana he- pimiz evet dersek akıllı ola- cağız, hayır dersek akılsız ola- cağız. Asıl bu sözü söyleyen akılsız” diye yüklendi. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’õn, ne dediğini bilmez ol- duğunu, İnönü’ye bile saldõrdõ- ğõnõ söyleyen Kõlõçdaroğlu, “Neymiş efendim Dersim İnö- nü tarafından bombalanmış. Tarih bilmiyor. Bunu söyler- ken cama bakmamış. Cama bakmayınca ne dediğini bil- miyor. Ramazan ayındayız. Kuran ölenlerin ardından ha- yırla yâd edin der. Bunlar her şeyi kullanıyorlar” dedi. Soy tartõşmasõna da değinen Kõlõçdaroğlu, “Ne demişti Re- cep Bey? ‘Biz yaratõlanõ seve- riz, yaratandan ötürü’ Peki bu sözü söyleyen başkasının soyu ile uğraşır mı? Bana yetki ve- rin, Recep beyleri iktidardan düşürmek benim boynumun borcu” diye konuştu. ‘Recep Bey korkuyor’ Kõlõçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz demokrasi isti- yoruz, özgürlük istiyoruz, ada- let istiyoruz. Bu coğrafyada barış içinde yaşamak istiyoruz. Biz dayatma istemiyoruz. Kor- ku imparatorluğu yaratan Re- cep Bey demokrasi getirir mi? Bunların anayasasında doku- nulmazlık var mı? Söz verdin. Dokunulmazlıkları kaldır- madın. Şimdi anayasa deği- BDP GRUP BAŞKANI BENGİ YILDIZ ‘Gül’ün açıklamaları duyarlılığın işareti’ AYŞE SAYIN ANKARA - Referandumda “sandı- ğı boykot” kararõ alan, ancak AKP hü- kümetinden isteklerine yönelik atõlacak adõmlara göre “pazarlık” kapõsõnõ da açõk tutan BDP; Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’den gelen “devlet teröre karşı her yöntemi de- ner, diplomatik metod- lar da bunun içindedir” sözlerini “umutlu bir başlangıcın vesilesi ve duyarlılığın işareti” ola- rak değerlendirdi. BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, son dö- nemdeki gelişmelerle ilgili olarak şu değerlendirme- lerde bulundu: Gül’ün açıklamaları, devletin görüşüdür: Cumhurbaşkanõ tabii, bir başka ülke (İn- giltere-IRA) deneyimlerine de atõfta bu- lunuyor ve bu bizce çok önemlidir. Devlet kurumlarõnõn ne yapmasõ ge- rektiğini en üst pozisyonda devletin te- pesindeki yetkili söylüyor. Tabii, dev- letin ilgili kurumlarõ gereğini yapar mõ yapmaz mõ? Bu tartõşmalõ. Ama de- mokratik bir ülkede, ülkenin cumhur- başkanõ böyle bir şey söylüyorsa, dev- letin yaklaşõmõ olarak görülür. Cum- hurbaşkanõnõn bu açõklamalarõ en azõn- dan umutlu bir sürecin vesilesi olabilir. Devletin en üst kademesindeki bir is- min bunlarõ dillendirmesi, bir duyarlõ- ğõn işareti olarak görülüyor. AKP Anayasası’nı kabul etmeyiz: Bizim yeni sivil anayasa deği- şikliği talebinden vaz- geçmemiz söz konusu değil. AKP, yeni bir anayasa taslağõ hazõrla- yõp, referanduma sunu- lacak pakette olduğu gi- bi “düşün peşime” mantõğõyla önümüze ge- tirirse, bunu kabul et- meyiz. Çünkü bu AKP’nin anayasasõ olur. Yeni anayasa yapõyoruz diye AKP’nin önümüze koyduğu bir metni onaylamamõz mümkün değil. Boykot tavrı: Biz, yeni anayasa, TCK, TMK değişikliği, barajõn düşü- rülmesi gibi konularda isteklerimiz karşõlanõrsa, her zaman boykot kararõ- mõzõ gözden geçirebiliriz diyoruz. şikliği içine neden koymadın. Recep Bey’in korkusu var.” ‘Efeler hayır diyecek’ Daha sonra geldiği Aydõn’da da “Efeler hayır diyecek” slo- ganlarõyla karşõlanan Kõlõçda- roğlu, Erdoğan’õ utanmadan, sõkõlmadan, Menderes’i kullan- makla eleştirdi. Erdoğan’õn Aydõn’daki mi- tinginde gerekirse beyaz göm- leği giymeye hazõr olduğunu söylediğini anõmsatan Kõlõçda- roğlu, “Türkiye’de idam cezası kalkalı yıllar oldu. Mende- res’e kendini benzeten Recep Bey merhum Menderes’in is- mini politika malzemesi yapı- yor. Recep Bey, Allahından kork. Yalanlarıyla kendini ve politik kavramı kirletiyorsun. Ülkemizin temiz politika ve politikacılara ihtiyacı var” de- di. Başbakan’õn, anayasa refe- randumunda neden “evet” de- nilmesi gerektiğini açõklaya- madõğõnõ da vurgulayan Kõlõç- daroğlu, “Başbakan hâkimi, yargıyı, Meclis’i ve her şeyi kendisinin yönlendireceği bir anayasa için çırpınıyor. 12 Eylül, sonun başlangıcı ola- caktır” diye konuştu. ADD’DEN AÇIKLAMA: Yargı siyasetin emrine girecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü Düşün- ce Derneği (ADD) Genel Merkezi’nden yapõlan açõkla- mada, derneğin referandum- da neden “Hayır” diyeceği anlatõlarak derneğin anayasa değişikliği konusundaki gö- rüşlerine yer verildi. Anayasa değişikliğinin amacõnõn, yargõyõ tümüyle siyasallaştõrmak, siyasetin buyruğu altõna alarak bağõm- sõzlõğõnõ yok ekmek olduğu vurgulanan açõklamada, şu ifadelere yer verildi: “Yargı siyasetin buyruğu- na girerse yargıç ve savcılar yansız olamazlar, hukuku yansız belirleyemez, siyaset ne isterse ona karar verir- ler. 1982 Anayasası ile mah- kemeler zaten siyasetin buy- ruğunda. Bugün tanık ol- duğumuz haksız, hukuksuz tutuklamalar, yakalama ve gözaltılar, dinlemeler bu- nun sonucudur. Anayasa değişikliği halkoyundan ge- çerse bağımsız kalmış son yüksek yargı organları da bağımsızlığını yitirecek. Si- yasetin buyruğuna girecek. O zaman yasayı koyan, uy- gulayan, denetleyen tek el siyaset olacak, demokrasi sona erecek. Gücün tek el- de toplandığı düzen sivil dikta, faşizmdir.” Açõklamada, bunun yanõ sõ- ra devletin tam bağõmsõzlõk il- kesinin sarsõlmakta olduğu, iç ve dõş siyasetin, ABD ve AB’nin çõkarlarõ doğrultusun- da dayatmalarla biçimlendiril- diği görüşlerine yer verildi. Muğla’daki mitingde Erdoğan’ın soy polemiğine yanıt halktan geldi. “Benim kafatası ve oyumun ölçüsü hayır” dövizleri dikkat çekti. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanõ Balkõz: Paket AKP’nin kendi ihtiyacõ ‘Aleviler de ‘Hayır’ diyecek’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Alevi Bektaşi Federas- yonu Genel Başkanõ Ali Balkız, 12 Eylül’deki referandumda A- leviler olarak “Hayır” diye- ceklerini açõkladõ. Balkõz, Hacõ Bektaş Veli Ana- dolu Kültür Vakfõ Genel Baş- kanõ Ercan Geçmez ve bazõ A- levi derneklerinin temsilcile- riyle düzenlediği basõn toplan- tõsõnda, “12 Eylül anayasasına karşıymış gibi duran, kendini özgürlükçüymüş gibi tanıtan” AKP’nin halka yalan söylediğini kaydetti. Balkõz, şöyle konuştu: “AİHM ve Danıştay’dan mahkeme kararları aldık. Oluşan kamuoyu baskısı son- rası AKP bir ‘Alevi Açõlõmõ- Çalõştayõ’ süreci başlattı. So- nunda anladık ki Alevilerin ta- lepleri derken, meğer kendi ta- leplerini gerçekleştirecekler- miş. Mevcudu yetmezmiş gibi ikinci bir din dersi, daha da güçlendirilmiş bir Diyanet İş- leri Başkanlığı yarattılar. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi der- si ve Diyanet İşleri Başkanlı- ğı ile ilgili taleplerimiz için anayasal değişiklikler gere- kiyorken, bunları bu paketin içine bile koymadılar. Sadece bu nedenle bile olsa 12 Eylül günü ‘Hayõr’ diyeceğiz.” Balkõz, paketin memura top- lusözleşme hakkõ veriyormuş gibi görünürken hemen arka- sõndan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu aracõlõğõyla bunu geri al- dõğõnõ, 12 Eylül katillerini ko- ruma zõrhõndan çõkaracakmõş gibi göründüğünü ama onun hemen arkasõndan “zamanaşı- mı” yoluyla onlara dokunama- dõğõnõ belirtti. Paketin, AKP’nin kendi ihtiyacõnõn ürünü oldu- ğunu dile getiren Balkõz, şunla- rõ dedi: “AKP kuvvetler ayrı- lığı prensibinden rahatsızdır. Yüksek yargıdan kurtulmak istemektedir. Bu sorunu da çö- zerse, molla rejimine doğru gi- den yolda önemli bir engelden daha kurtulmuş olacaktır. Türkiye’nin yeni bir anaya- saya gereksinimi elbette var- dır. Ancak bu anayasanın ne hazırlanışı ne de içeriği şim- diki gibi olmalıdır. Bunu sağ- lamanın yolu ise tüm ezilenler, yok sayılanlar ve ötekileşti- renler başta olmak üzere biz Alevilerin de vereceği de- mokrasi mücadelesine bağlı- dır. Tüm bu nedenlerle 12 Eylül günü biz Aleviler de ‘Hayõr’ diyeceğiz.” Alevi derneklerinin temsilcileri ile ortak basõn toplantõsõ düzenleyen Ali Balkõz, AKP’nin kuvvetler ayrõlõğõndan rahatsõz olduğunu ve yüksek yargõdan kurtulmak istediğini söyledi. Muğla’da yurttaşlara seslenen CHP lideri Kemal Kõlõçdaroğlu, demokrasi, özgürlük ve adalet istediklerini belirterek “Bunlarõn anayasasõnda dokunulmazlõk var mõ? Söz verdin. Dokunulmazlõklarõ kaldõrmadõn. Şimdi anayasa değişikliği içine neden koymadõn. Recep Bey’in korkusu var” dedi. Referandum için “pazarlõk” kapõsõnõ açõk tutan BDP, Gül’ün açõklamalarõndan memnun, Erdoğan’õn anayasa sözünü ise ‘kuşkulu’ buldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle