Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Düğüm Çözülürken
Düğümün çözüleceği gevşemesinden belli olur.
Çözülme gündemdeyse birden fazla tez ortaya
atabilir, pek çok alametten söz edebilirsiniz.
Sıradan gidelim diyeceğim, ama politika
sahnesindeki salhane görüntüleri pek sıra
dinlemiyor. Olsun, onlar da çözülmenin ayağa
düşmüş işaretleri değil mi?
“Soy sop” meselesinden başlayalım.
Çok “demokrat” olduğu için “liberal”
çevrelerde pek beğenilen Sayın Başbakan
“önemli olan soydur soy” deyince, çözülmenin
içgüdüsel işaretlerinden birisinin ortaya çıktığını
düşündüm. İktidarın devamını sağlamanın yazılı
programından hızlı bir sapmayı gösteren bu
sözler, kâğıt üstündeki plandan daha değerlidir.
Çözülmenin arka planda kalmış nedenini daha iyi
ortaya koyar.
Bir köşeye kaydedelim de geçelim.
Financial Times gazetesinde yayımlanan ve
doğal olarak ABD resmi sözcüleri tarafından
dikkatli bir dille “yalanlanan” haber, Erdoğan’ın
Obama tarafından uyarıldığını öne sürüyordu.
Obama bu “uyarıyı” Kanada’da şu meşhur
“maçı izleyelim de sonra konuşuruz”
buluşmasında yapmıştı. Beyaz Saray sözcüsü
“Böyle bir uyarı söz konusu değil, iki müttefik
meseleleri konuşuyorlar” “açıklamasını” yaptı.
FT haberinin hemen öncesinde Washington’da
esrarengiz bir toplantı gerçekleştirildi. Esrarengiz
ya da alışılmadık toplantıyı Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton yönetiyordu ve konu Türkiye idi.
Yakında kokusunu daha yoğun bir şekilde
duyacağımız bu toplantıyı da sıkışma noktası
olarak kaydedelim de geçelim.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylediği gibi
olmasını ister herkes. Yani “hiçbir ülke diğerini
parmak sallayarak uyaramaz.” Ama biz
uluslararası siyasi tarihin gerçeklerinin böyle
olmadığını hem okuduk, hem gördük. Emperyal
devletlerin geçmişte genellikle kaba yöntemlerle,
şimdi hem kaba, hem ince yöntemlerle parmak
sallayarak, gözlerini kısarak, anlaşmalarla
oynayarak, alışveriş listelerini sık sık yeniden
yazarak iş gördüklerini biliyoruz.
ABD’nin Ortadoğu politikaları bir çıkmazdadır.
Obama yönetimi son zamanlarda bu durumdan
kurtulabilmek için üç bilinmeyenli bir denklemle
uğraşmaktadır. Sıkışma ve aynı anlama gelmek
üzere düğümün çözülme noktası tam da bu
denklemde gizlidir.
Denklemin üç bilinmeyeni İran, İsrail ve
Türkiye’dir.
Irak ve Afganistan demedim, çünkü bu iki ülke
ABD’nin nihayet, çıkarlarını zedelemeden,
Ortadoğu’daki hegemonyasına zarar vermeden
tüymek, paçasını kurtarmak istediği ülkelerdir.
Denklem uygun bir şekilde çözülebilirse bu
sonuç elde edilebilecektir. Ama Türkiye İran’la
flörtü sürdürmekte, İsrail’le kapışmakta, İsrail
İran’a diş bilemekte, bölgenin efendiliğini
paylaşmaya yanaşmamaktadır. Bu tabloya bir de
“artık ben de devlet oldum” diyen ve Türkiye’yi
pek yakından ilgilendiren Irak Kürdistan’ını
ekleyin. Hadi bir de Sayın Cumhurbaşkanı’nın
çözümde modern bir imparatorluk kokusu
aldığını bize duyuran sözlerini ekleyin.
Bu arada Türkiye’de olmadık işler olmakta,
içgüdüler, planları, programları aşmakta,
tutukevleri isyanlarla çalkalanmakta, YAŞ’lar
gelip geçmekte, terör örgütü ile pazarlık ortalığa
düşmekte, “köprüaltı balıkçısı” politikanın
habercisi olurken, bu pek gerçek masalın orta
yerinde düğüm yavaş yavaş gevşemektedir.
12 Eylül’de, eli kanlı İskender’in bir zamanlar
memlekete el koyduğu o tuhaf tarihte,
çözülmenin nasıl bir çözüme doğru evrildiğini
göreceğiz. ‘Evet’lerle ‘Hayır’ların sayısal
dökümünden daha fazlasını göreceğiz o tarihte.
Çünkü saat tıkır tıkır ve telaşla ilerliyor. Emperyal
stratejistlerin üç bilinmeyenli denklemi çözmek
için fazla zamanları kalmadı.
Bizim düğümün her gün biraz daha
gevşemesinin nedeni de budur.
İşte bu nedenle telefonla yapılan kamuoyu
yoklamalarında korkunun evete dönüşmesini
fazla ciddiye alamıyor insan. Görünür gerçeği
daha görünür hale getiren “yalanlamaları”, sırıtıp
duran çıplak kralın hikâyesini yeniden ve daha
büyük bir dikkatle okumalı en iyisi.
Okudukça öğreniyor insan nihayetinde...
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
EYLEMİNİN 7. GÜNÜ
Sendikacı Kızılarslan
direnişini sürdürüyor
İstanbul Haber Servisi - Tersane İşçileri Birli-
ği Derneği (TİBDER) Başkan Yardõmcõsõ Zeynel
Kızılaslan’õn, “performans düşüklüğü” nede-
niyle işten çõkartõlmasõ üzerine işyeri önünde baş-
lattõğõ direniş 7. gününe girdi. Polis müdahaleleri-
ne karşõn direnişi sürdüren Kõzõlaslan işe dönene
kadar eylemden kadar vazgeçmeyeceğini söyledi.
BETESAN Elektrik firmasõnda işçi olarak çalõ-
şan aynõ zamanda TİBDER başkan yardõmcõlõğõ
görevini de yürüten Kõzõlaslan 6 Ağustos’ta işten
atõldõ. Çelik Tekne, TORGEM, Tuzla Gemi, De-
san ve Proteksan Yat firmalarõnda iş yapan BE-
TESAN Elektrik firmasõnda 120 işçinin oldukça
ağõr koşullarda çalõştõğõnõ açõklayan Kõzõlaslan, iş-
çilerin 600 TL maaş aldõğõnõ söyledi.
Sosyal haklarõn ödenmediğini belirten Kõzõlas-
lan, işten atõlmakla tehdit edildiklerini savunarak
şunlarõ söyledi: “Bunlar karşısında bir şeyler
yapmak gerekiyordu. Haliyle böylesi bir çaba
patron ve yalakalarının gözüne battı. Bundan
dolayı BETESAN firması benimle olan iş akdi-
ni feshetti. Ancak bu bana 9 Ağustos’ta tebliğ
edildi ve haklarımı aldığıma dair ihbarname
imzalatılmaya çalışıldı. İbranameyi imzalama-
dım yanıtı da direnişimle veriyorum.”
Cumhuriyet’in haberleri ve CHP’nin şikâyeti üzerine TRT Genel Müdürü’nden savunma istendi
Şahin’e ‘evet’ sorgusuFIRAT KOZOK
ANKARA - Cumhuriyet’in gün-
deme getirdiği “evet” içerikli haber ve
programlarõn ardõndan Yüksek Seçim
Kurulu (YSK) tarafõndan uyarõlan
TRT’ye bir şok da Radyo ve Te-
levizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK)
geldi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk, TRT’nin referan-
dum politikasõnõ bir süre önce RTÜK’e
de şikâyet etmişti. Köktürk, yapõlan
programlarla Genel Müdür İbrahim
Şahin’in “ağır hizmet kusuru” iş-
lediğini ve TRT’nin “tarafsızlığını yi-
tirdiğini” belirtmişti. Köktürk’ün
başvurusunu 10 Ağustos Salõ günkü
toplantõsõnda ele alan RTÜK, Şa-
hin’den Köktürk’ün dilekçesinde de-
ğindiği konulara ilişkin savunma is-
tenmesine karar verdi. Karar, 9 üyeli
üst kurulda “oybirliği” ile alõndõ.
Karara, Başbakanlõk Teftiş Kuru-
lu’nun 2008 yõlõnda üst kurulun 3 üye-
sinin TRT ile ilgili Devlet Bakanlõ-
ğõ’na yaptõklarõ başvuruya verdiği
yanõt dayanak oldu. Teftiş kurulu, dö-
nemin TRT’den Sorumlu Devlet Ba-
kanõ Mehmet Aydın’a verdiği yanõtta,
TRT’nin yayõnlarõyla ilgili denetim ve
değerlendirmenin 3984 sayõlõ Radyo
ve Televizyonlarõn Kuruluş ve Ya-
yõnlarõ Hakkõnda Yasa’nõn 2 ve 4.
maddelerine tabi olduğu belirtilmiş-
ti. Yazõda, “Söz konusu şikâyetin
idari boyutunun bakanlığınız ve
RTÜK tarafından değerlendiril-
mesinin uygun olacağı düşünül-
mektedir” denilmişti.
Üst kurulun istemi üzerine gözler bir
kez daha TRT’ye çevrildi. TRT Genel
Müdürü İbrahim Şahin’in üst kurula
vereceği yanõtõn ardõndan, kurul bir kez
daha toplanarak Şahin hakkõndaki
son kararõnõ verecek. Kurul, Bakanlar
Kurulu’na ya Şahin’in görevden alõn-
masõnõ önerecek ya da CHP’li Kök-
türk’ün başvurusunda belirttiğinin ak-
sine Şahin’in “ağır hizmet kusuru iş-
lemediğine” karar verecek.
Görevden alınabilir
TRT Yasasõ’nõn 13. maddesinde
TRT Genel Müdürü’nün RTÜK tara-
fõndan teklif edilen üç aday arasõndan
Bakanlar Kurulu kararõ ile atanacağõ
belirtiliyor. Maddede ayrõca “Genel
müdür, milli güvenliğin ve kamu
düzeninin gerekli kıldığı, devlet
memuru olma niteliğini yitirdiği,
ağır hizmet kusuru işlediği veya ta-
rafsızlığın ihlal edildiği hallerde,
bu hallerin gerekçeli olarak belir-
tilmesi suretiyle ve Radyo ve Te-
levizyon Yüksek Kurulu’nun tekli-
fi ve Bakanlar Kurulu kararı ile gö-
revden alınır” deniliyor. Bir RTÜK
yetkilisi, idare hukukundaki “para-
lellik” ilkesine göre TRT Genel Mü-
dürü’nün belirlenmesinde etkin rol oy-
nayan ve Radyo ve Televizyon
Yüksek Kurulu’nun yetkilerini dev-
ralan RTÜK’ün Genel Müdür Şa-
hin’in görevden alõnmasõnõ önere-
bileceğini ifade etti.
Propagandaya devam
YSK’nin uyarõsõ ve RTÜK’ün dev-
reye girmesine karşõn TRT’deki re-
ferandum propagandasõ da tüm hõzõyla
sürüyor. Anayasa değişikliği ile ilgi-
li 9 bölümlük “Referandumda halk
neyi oylayacak?” isimli bir haber pa-
keti hazõrlayan kurum, ilk paketi 3
Ağustos’ta, son paketi de 13 Ağus-
tos’ta yayõmladõ. Referanduma su-
nulan maddelerle ilgili ayrõntõlõ bilgi-
lerin verildiği haberlerde Ergun Öz-
budun, Serap Yazıcı, Osman Can,
Ümit Kardaş, Reşat Petek, Ahmet
Günel, Memur-Sen Genel Başkanõ
Ahmet Gündoğdu gibi “evet”çile-
rin görüşlerine yer verildi. 9 bö-
lümlük haber paketinde tek aykõrõ gö-
rüş memurlara toplusözleşme hakkõ
verilmesi ile ilgili haberde verildi.
Haberde, KESK Genel Sekreteri
Emirali Şimşek 8 saniye konuştu.
RTÜK, referandum sürecindeki yanlõ yayõnlarõ nedeniyle
YSK tarafõndan uyarõlan TRT’den açõklama istedi. Karar, 6’sõ
AKP, 2’si CHP, 1’i de MHP kontenjanõndan seçilen 9 üyeden
oluşan kurulda “oybirliği” ile alõndõ. TRT Genel Müdürü
İbrahim Şahin’in yapacağõ açõklamanõn ardõndan üst kurul,
Şahin’in görevden alõnõp alõnmamasõ konusunda son kararõnõ
verecek ve bu kararõ Bakanlar Kurulu’na bildirecek.
TÜRK’ÜN ARABULUCULUK ÖNERİSİ
‘Kürt sorunu
BM’nin ilgi
alanına girmez’
DTP’nin eski Genel Başkanõ Ahmet
Türk’ün BM’nin Kürt sorununda arabuluculuk
yapmasõ önerisine emekli diplomatlar tepki
gösterdi. İnal Batu, “BM, bir devletle bir terör
örgütü arasõnda arabulucu olamaz’’ derken
Nüzhet Kandemir de, “Konuyu
uluslararasõlaştõrmak istiyorlar’’ diye konuştu.
MÜFTÜ UZUN
‘Şehitler
ölmez’ dedi
Mersin’e
gönderildi
ALİ AÇAR
Tokat’õn Reşadiye ilçe-
sinde meydana gelen sal-
dõrõda şehit düşen jandar-
ma Onbaşõ Cengiz Sarı-
baş’õn 7 Aralõk’ta Ata-
köy’de düzenlenen cena-
ze töreninde yaptõğõ dua-
yõ “Şehitler ölmez, va-
tan bölünmez” sözleri
ile tamamlayan Bakõrköy
müftüsü Zakir Uzun’un
Mersin’e tayini çõkarõldõ.
Müftü yardõmcõsõ ola-
rak tayini çõkan ancak bu
tayin işlemini sürgün ola-
rak değerlendiren Zakir
Uzun, “AKP’li milletve-
kili Feyzullah Kıyıklı
cenazeden sonra beni
arayarak ‘Sen nasõl bir
adamsõn, nasõl müftüsün
böyle konuşuyorsun’diye
bağırdı. Sonra da araya
valiyi koyarak tayinimi
çıkarttırdı” dedi. Uzun,
hasta olduğunu gerekirse
istifa edeceğini söyledi.
Uzun, cenaze töreninin
ardõndan yaşananlarõ şöy-
le özetledi: “İl müftüsü
beni aradı. ‘Başõn belaya
girecek, sõkõntõ yaşacak-
sõn’diyerek özür dileme-
mi istedi. Kaymakam
da ‘ülkücü olduğunu bil-
mesem açõğa alõrdõm’de-
di. Ben devletin müftü-
süyüm kimsenin değil”
Bakõrköy’de 3 yõldõr
görev yaptõğõnõ belirten
müftü Uzun, yasaya göre
burada 9 yõl çalõşmasõ ge-
rektiğini ifade etti.
BAHADIR SELİM
DİLEK
ANKARA - DTP’nin
eski Genel Başkanõ Ah-
met Türk’ün “BM ara-
bulucu olabilir, silahlar
kampa bırakılabilir. Bu
şansı bir daha yakala-
yamayabiliriz” yönün-
deki sözleri tepkiye neden
oldu. Türkiye’nin eski BM
Daimi Temsilcisi İnal Ba-
tu, “BM, bir devletle bir
terör örgütü arasında
arabulucu olamaz. Abes-
le iştigal” derken, Türki-
ye’nin eski Washington
Büyükelçisi Nüzhet Kan-
demir, bunun amacõnõn
konuyu enternasyonalize
(uluslararasõlaştõrmak) et-
mek olduğunu söyledi.
Türk’ün sözlerine ilişkin
değerlendirmeler şöyle:
İnal Batu: BM bir te-
rör örgütü ile üye bir dev-
let arasõnda arabuluculuk
yapmaz. Bir tarafta
BM’nin kurucu üyelerin-
den Türkiye Cumhuriye-
ti var. Öbür tarafta da, te-
rör örgütü var. BM nasõl
arabuluculuk yapar, böy-
le bir şey olabilir mi?
Dünyada bunun örneği
var mõ? İngiltere ile IRA
arasõnda BM arabuluculuk
mu yaptõ? ETA ile İspan-
ya arasõnda da...
BM’nin bir insan hak-
larõ komisyonu vardõr.
Eğer bir ülkede yaygõn
bir insan haklarõ ihlalleri
olursa, o konularla ilgile-
nir. Arabuluculuk laflarõ
filan bilgisizlikten kay-
naklanõyor. BM’nin böy-
le bir görevi yok.
Bir ülkede bir terör ör-
gütü olacak, o terör örgü-
tü ile o ülke arasõnda BM
rabuluculuk yapacak, ol-
maz böyle bir şey. O za-
man dünya kaos haline
gelir, BM böyle işlere ka-
rõşõrsa. Silahlarõn BM’ye
teslim edilmesi de aynõ
şey. Arabuluculuk yapa-
cak, silahlarõ da toplaya-
cak. Sanki iki eşit taraf var
savaşan. İki devlet ara-
sõnda savaş çõkõyor, BM o
zaman bir arabuluculuk
misyonu üstlenebilir ta-
bii ki, devletlerin müsaa-
desiyle.
Kendini meşrulaştõrma
çabasõnda, eşit taraf olarak
kendini göstermek isti-
yor. Zorlama, iler tutar
tarafõ yok.
Kandemir: Bunun
amacõ konuyu enternas-
yonalize etmek. Konuyu
enternasyonalize ederek
BM, dolayõsõyla dünya
kamuoyuna mal etmenin
bir yolunu arõyorlar. BM
bu tip olaylarla uğraşmaz.
Bu bir nihayet, PKK ile
Türkiye arasõnda terör so-
runudur. Özerklik tale-
binde bulunan Kürt grup-
larõnõn bu talepleri de ken-
di içinde halledilme duru-
mundadõr. Bunu BM’ye
havale etmek suretiyle,
Türkiye’ye oynamak iste-
diği oyun, konuyu ikili
düzeyden çõkarõp, çok ta-
raflõ düzeye çekme ama-
cõdõr. Bir tuzak gibi görü-
nüyor tabii.
Üstelik bu BM’nin ilgi
alanõna girmez. Kaldõ ki
bunu BM’ye götürdüğü-
nüz, kabul ettiğiniz an-
dan itibaren konu ulusal
karakterden uluslararasõ
karaktere dönüşmüş olur.
BM platformuna taşõnsa
bile, çözümü de BM’ye
havale etmiş oluyorsunuz.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün görev süresiyle ilgili belir-
sizlik konusunda rahatsõzlõğõ dile ge-
tirmesi gözleri AKP’ye çevirdi.
AKP’de 5 ya da 7 yõl için Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn kararõ bekle-
nirken partinin hukukçularõ, sürenin
anayasaya geçici madde konularak
belirleneceği görüşünü ifade ediyor.
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’õn, “Biz, nasıl 2007 Tem-
muzu’nda 5 yıllığına seçildik ama
2007 Ekimi’ndeki referandumla
görev süremiz 4 yıla indiyse, bu-
nu Sayın Cumhurbaşkanı’nın
durumuna da uygulayabiliriz.
Yani o da 7 yıllığına seçildi fakat
anayasa değişikliği ile görev sü-
resi 5 yıla inmiş oldu” sözleri
Gül’ün görev süresine ilişkin yeni
bir tartõşma başlattõ. Gül, Arõnç’õn
sözlerine, “Görev süresi konu-
sunda bir belirsizlik var. Ve bir
an önce bu belirsizliğin orta-
dan kaldırılması gerekir” di-
yerek çözüm konusunda iktidar
partisini gösterdi.
Çoğunluk 7 yıla döndü
Bu tartõşma, AKP’deki,
Gül’ün Cumhurbaşkanõ se-
çildiği ilk dönemde görev
süresinin 7 yõl olduğuna
ilişkin çoğunluk görüşü-
nün 5 yõla döndüğünü
ortaya koydu. Partide
hâlâ net bir karar oluş-
turulamamasõ da Baş-
bakan Erdoğan’õn açõk
bir tutum almayõşõna
bağlanõyor. “Süre be-
lirsizliğinin” çözü-
mü için Erdoğan’õn
kararõ beklenirken
AKP hukukçularõ da, çözü-
mün anayasa değişikliğinden
geçtiğine işaret etti.
‘Cumhurbaşkanõ’nõn
sözleri pazarlõğõn itirafõ’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - MHP Grup Başkanvekili
Oktay Vural, Cumhurbaşkanõ Ab-
dullah Gül’ün, Kürt sorununun
çözümüne yönelik açõk-
lamalarõnõ terör örgü-
tüyle yapõlan “gizli
pazarlıkların itirafı”
diye niteledi.
Vural, referandum
sürecinde, anayasa
değişikliğinin ama-
cõnõn, aktörlerinin,
“kimlerle kutsal
ittifaklar yapıldı-
ğını” ortaya koy-
duğunu söyledi.
Anayasa deği-
şikliğinin “PKK
açılımına hu-
kuki kılıf uy-
durmak” ama-
cõyla hazõrlandõğõnõ
savunan Oktay Vural, “Bu
süreçte sürecinde, ateşkesin siyasi
anlamının olduğu, AKP’nin İm-
ralı ile yürüttüğü gizli müzake-
reler sonucu olduğu da ortaya
çıkmıştır” diye konuştu.
‘Tam bir siyasi soyka’
Vural, Gül’ün “Terörle mücade-
le için devlet her yöntemi kullanır”
açõklamasõyla ilgili soru üzerine de
şunlarõ söyledi: “Uluslararası güçler
devreye sokulmak suretiyle Tür-
kiye’ye bir dayatma yapılıyor. Kir-
li pazarlıklar ve müzakerelerin ya-
pıldığını Cumhurbaşkanı da ifade
etmektedir.” Erdoğan’õn, Menderes
ve Özal’õn isimlerini meydanlarda
kullanmasõna da tepki gösteren Vu-
ral, “Tam bir siyasi soyka. Siyasi el-
bisesini çıkartmış, işine geldiğinde
geçmiş siyasetçilerin elbiselerini
giyiyor” diye konuştu. Vural, “ölü-
lerin üzerindeki elbiseyi giyenlere
soyka dendiğini” ifade etti.
AKP mitinginin yapıldığı alanda Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafının bulunduğu ve “7 ev ve 1 havuz-
lu villa fakirlik edebiyatı paha biçilemez” yazılı afiş dikkat çekti. (Fotoğraf:AA)
Erdoğan, MHP’nin de hayõr demesini koz olarak kullandõ
CHP’lilerden oy istedi
SEYFETTİN METE
ÇORUM - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile CHP Ge-
nel Başkanõ Kemal Kılıçda-
roğlu arasõndaki “Dersim po-
lemiği” dün de sürdü.
Çorum Abide Meydanõ’nda
halka hitap eden Erdoğan, Kõlõç-
daroğlu’na sert sözlerle yüklendi.
İlk günden itibaren çetelerle mü-
cadele ettiklerini savunan Erdo-
ğan, 2006 yõlõnda yaşanan Da-
nõştay saldõrõsõnõ örnek verdi.
Çorum’da 1980 yõlõnda yaşanan
katliamõ anõmsatan Erdoğan, bu-
nun sağcõ -solcu veya Alevi- Sün-
ni çatõşmasõ değil provakasyon ol-
duğunu söyledi. Hatay’õn Dörtyol
ve Bursa’nõn İnegöl ilçelerinde ya-
şanan olaylara da atõfta bulunan
Erdoğan, “Hassas il ve ilçeleri-
mizde milleti galeyana getirerek
rant sağlamak istiyorlar. İnegöl
de böyle Dörtyol da böyle. Ba-
kın Dörtyol da kimlerin araba-
ları kullanıldı.”
CHP’nin Ergenekon soruştur-
masõnõn avukatõ olduğunu savu-
nan Erdoğan, “CHP’ye gönül
vermiş vatandaşlarıma sesle-
niyorum. Bu oylama bir genel
seçim oylaması değil. Yanılgıya
düşmeyin. CHP’ye oy vermiş
vatandaşıma diyorum ki sana
saygım var, oyuna saygım var
ama bu bir halkoylaması. MHP,
CHP ile yan yana gelebilir mi?
MHP BDP ile yan yana gelebi-
lir mi? Bakın şimdi CHP, MHP,
BDP, YARSAV bir araya gel-
miş ‘Bu AKP’nin Anayasasõ’ di-
yor. Bu AKP’nin değil, milletin
anayasasıdır” diye konuştu.
Dersim katliamõnõn CHP zih-
niyeti tarafõndan gerçekleştirdiğini
ileri süren Erdoğan, Kõlõçdaroğ-
lu’na da sert sözlerle yüklendi. Er-
doğan, şunlarõ söyledi: “CHP
Genel Başkanı gittiği her yerde
soy ağacından bahsediyor. Her
yerde Akşehirli olduğunun al-
tını çiziyor. Neden göğsünü ge-
re gere Dersimli olduğunu söy-
leyemiyor? Neden bundan çe-
kiniyorsun? Söyle. Burada bir
incelik var. Dersim katliamının
altında ne yatıyor ? On binler-
ce insan orada katledildi. Kim
katletti, CHP zihniyeti katletti.
Sayın Genel Başkan ‘ben o za-
man doğmamõştõm’ diyor. Biz sa-
na işin faili sensin demiyoruz ki.
Biz mensubun olduğun soy ağa-
cının bu ülkede neler yaptığını
anlatıyoruz. Lafa gelince
‘Cumhuriyeti biz kurduk di-
yorlar’. ‘Ortada kuyu var yan-
dan geç’ diyorlar.”
Gül’ün görev süresinde
kararõ Erdoğan verecek