19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Düğüm Çözülürken Düğümün çözüleceği gevşemesinden belli olur. Çözülme gündemdeyse birden fazla tez ortaya atabilir, pek çok alametten söz edebilirsiniz. Sıradan gidelim diyeceğim, ama politika sahnesindeki salhane görüntüleri pek sıra dinlemiyor. Olsun, onlar da çözülmenin ayağa düşmüş işaretleri değil mi? “Soy sop” meselesinden başlayalım. Çok “demokrat” olduğu için “liberal” çevrelerde pek beğenilen Sayın Başbakan “önemli olan soydur soy” deyince, çözülmenin içgüdüsel işaretlerinden birisinin ortaya çıktığını düşündüm. İktidarın devamını sağlamanın yazılı programından hızlı bir sapmayı gösteren bu sözler, kâğıt üstündeki plandan daha değerlidir. Çözülmenin arka planda kalmış nedenini daha iyi ortaya koyar. Bir köşeye kaydedelim de geçelim. Financial Times gazetesinde yayımlanan ve doğal olarak ABD resmi sözcüleri tarafından dikkatli bir dille “yalanlanan” haber, Erdoğan’ın Obama tarafından uyarıldığını öne sürüyordu. Obama bu “uyarıyı” Kanada’da şu meşhur “maçı izleyelim de sonra konuşuruz” buluşmasında yapmıştı. Beyaz Saray sözcüsü “Böyle bir uyarı söz konusu değil, iki müttefik meseleleri konuşuyorlar” “açıklamasını” yaptı. FT haberinin hemen öncesinde Washington’da esrarengiz bir toplantı gerçekleştirildi. Esrarengiz ya da alışılmadık toplantıyı Dışişleri Bakanı Hillary Clinton yönetiyordu ve konu Türkiye idi. Yakında kokusunu daha yoğun bir şekilde duyacağımız bu toplantıyı da sıkışma noktası olarak kaydedelim de geçelim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylediği gibi olmasını ister herkes. Yani “hiçbir ülke diğerini parmak sallayarak uyaramaz.” Ama biz uluslararası siyasi tarihin gerçeklerinin böyle olmadığını hem okuduk, hem gördük. Emperyal devletlerin geçmişte genellikle kaba yöntemlerle, şimdi hem kaba, hem ince yöntemlerle parmak sallayarak, gözlerini kısarak, anlaşmalarla oynayarak, alışveriş listelerini sık sık yeniden yazarak iş gördüklerini biliyoruz. ABD’nin Ortadoğu politikaları bir çıkmazdadır. Obama yönetimi son zamanlarda bu durumdan kurtulabilmek için üç bilinmeyenli bir denklemle uğraşmaktadır. Sıkışma ve aynı anlama gelmek üzere düğümün çözülme noktası tam da bu denklemde gizlidir. Denklemin üç bilinmeyeni İran, İsrail ve Türkiye’dir. Irak ve Afganistan demedim, çünkü bu iki ülke ABD’nin nihayet, çıkarlarını zedelemeden, Ortadoğu’daki hegemonyasına zarar vermeden tüymek, paçasını kurtarmak istediği ülkelerdir. Denklem uygun bir şekilde çözülebilirse bu sonuç elde edilebilecektir. Ama Türkiye İran’la flörtü sürdürmekte, İsrail’le kapışmakta, İsrail İran’a diş bilemekte, bölgenin efendiliğini paylaşmaya yanaşmamaktadır. Bu tabloya bir de “artık ben de devlet oldum” diyen ve Türkiye’yi pek yakından ilgilendiren Irak Kürdistan’ını ekleyin. Hadi bir de Sayın Cumhurbaşkanı’nın çözümde modern bir imparatorluk kokusu aldığını bize duyuran sözlerini ekleyin. Bu arada Türkiye’de olmadık işler olmakta, içgüdüler, planları, programları aşmakta, tutukevleri isyanlarla çalkalanmakta, YAŞ’lar gelip geçmekte, terör örgütü ile pazarlık ortalığa düşmekte, “köprüaltı balıkçısı” politikanın habercisi olurken, bu pek gerçek masalın orta yerinde düğüm yavaş yavaş gevşemektedir. 12 Eylül’de, eli kanlı İskender’in bir zamanlar memlekete el koyduğu o tuhaf tarihte, çözülmenin nasıl bir çözüme doğru evrildiğini göreceğiz. ‘Evet’lerle ‘Hayır’ların sayısal dökümünden daha fazlasını göreceğiz o tarihte. Çünkü saat tıkır tıkır ve telaşla ilerliyor. Emperyal stratejistlerin üç bilinmeyenli denklemi çözmek için fazla zamanları kalmadı. Bizim düğümün her gün biraz daha gevşemesinin nedeni de budur. İşte bu nedenle telefonla yapılan kamuoyu yoklamalarında korkunun evete dönüşmesini fazla ciddiye alamıyor insan. Görünür gerçeği daha görünür hale getiren “yalanlamaları”, sırıtıp duran çıplak kralın hikâyesini yeniden ve daha büyük bir dikkatle okumalı en iyisi. Okudukça öğreniyor insan nihayetinde... e-posta: [email protected] EYLEMİNİN 7. GÜNÜ Sendikacı Kızılarslan direnişini sürdürüyor İstanbul Haber Servisi - Tersane İşçileri Birli- ği Derneği (TİBDER) Başkan Yardõmcõsõ Zeynel Kızılaslan’õn, “performans düşüklüğü” nede- niyle işten çõkartõlmasõ üzerine işyeri önünde baş- lattõğõ direniş 7. gününe girdi. Polis müdahaleleri- ne karşõn direnişi sürdüren Kõzõlaslan işe dönene kadar eylemden kadar vazgeçmeyeceğini söyledi. BETESAN Elektrik firmasõnda işçi olarak çalõ- şan aynõ zamanda TİBDER başkan yardõmcõlõğõ görevini de yürüten Kõzõlaslan 6 Ağustos’ta işten atõldõ. Çelik Tekne, TORGEM, Tuzla Gemi, De- san ve Proteksan Yat firmalarõnda iş yapan BE- TESAN Elektrik firmasõnda 120 işçinin oldukça ağõr koşullarda çalõştõğõnõ açõklayan Kõzõlaslan, iş- çilerin 600 TL maaş aldõğõnõ söyledi. Sosyal haklarõn ödenmediğini belirten Kõzõlas- lan, işten atõlmakla tehdit edildiklerini savunarak şunlarõ söyledi: “Bunlar karşısında bir şeyler yapmak gerekiyordu. Haliyle böylesi bir çaba patron ve yalakalarının gözüne battı. Bundan dolayı BETESAN firması benimle olan iş akdi- ni feshetti. Ancak bu bana 9 Ağustos’ta tebliğ edildi ve haklarımı aldığıma dair ihbarname imzalatılmaya çalışıldı. İbranameyi imzalama- dım yanıtı da direnişimle veriyorum.” Cumhuriyet’in haberleri ve CHP’nin şikâyeti üzerine TRT Genel Müdürü’nden savunma istendi Şahin’e ‘evet’ sorgusuFIRAT KOZOK ANKARA - Cumhuriyet’in gün- deme getirdiği “evet” içerikli haber ve programlarõn ardõndan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafõndan uyarõlan TRT’ye bir şok da Radyo ve Te- levizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK) geldi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, TRT’nin referan- dum politikasõnõ bir süre önce RTÜK’e de şikâyet etmişti. Köktürk, yapõlan programlarla Genel Müdür İbrahim Şahin’in “ağır hizmet kusuru” iş- lediğini ve TRT’nin “tarafsızlığını yi- tirdiğini” belirtmişti. Köktürk’ün başvurusunu 10 Ağustos Salõ günkü toplantõsõnda ele alan RTÜK, Şa- hin’den Köktürk’ün dilekçesinde de- ğindiği konulara ilişkin savunma is- tenmesine karar verdi. Karar, 9 üyeli üst kurulda “oybirliği” ile alõndõ. Karara, Başbakanlõk Teftiş Kuru- lu’nun 2008 yõlõnda üst kurulun 3 üye- sinin TRT ile ilgili Devlet Bakanlõ- ğõ’na yaptõklarõ başvuruya verdiği yanõt dayanak oldu. Teftiş kurulu, dö- nemin TRT’den Sorumlu Devlet Ba- kanõ Mehmet Aydın’a verdiği yanõtta, TRT’nin yayõnlarõyla ilgili denetim ve değerlendirmenin 3984 sayõlõ Radyo ve Televizyonlarõn Kuruluş ve Ya- yõnlarõ Hakkõnda Yasa’nõn 2 ve 4. maddelerine tabi olduğu belirtilmiş- ti. Yazõda, “Söz konusu şikâyetin idari boyutunun bakanlığınız ve RTÜK tarafından değerlendiril- mesinin uygun olacağı düşünül- mektedir” denilmişti. Üst kurulun istemi üzerine gözler bir kez daha TRT’ye çevrildi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in üst kurula vereceği yanõtõn ardõndan, kurul bir kez daha toplanarak Şahin hakkõndaki son kararõnõ verecek. Kurul, Bakanlar Kurulu’na ya Şahin’in görevden alõn- masõnõ önerecek ya da CHP’li Kök- türk’ün başvurusunda belirttiğinin ak- sine Şahin’in “ağır hizmet kusuru iş- lemediğine” karar verecek. Görevden alınabilir TRT Yasasõ’nõn 13. maddesinde TRT Genel Müdürü’nün RTÜK tara- fõndan teklif edilen üç aday arasõndan Bakanlar Kurulu kararõ ile atanacağõ belirtiliyor. Maddede ayrõca “Genel müdür, milli güvenliğin ve kamu düzeninin gerekli kıldığı, devlet memuru olma niteliğini yitirdiği, ağır hizmet kusuru işlediği veya ta- rafsızlığın ihlal edildiği hallerde, bu hallerin gerekçeli olarak belir- tilmesi suretiyle ve Radyo ve Te- levizyon Yüksek Kurulu’nun tekli- fi ve Bakanlar Kurulu kararı ile gö- revden alınır” deniliyor. Bir RTÜK yetkilisi, idare hukukundaki “para- lellik” ilkesine göre TRT Genel Mü- dürü’nün belirlenmesinde etkin rol oy- nayan ve Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu’nun yetkilerini dev- ralan RTÜK’ün Genel Müdür Şa- hin’in görevden alõnmasõnõ önere- bileceğini ifade etti. Propagandaya devam YSK’nin uyarõsõ ve RTÜK’ün dev- reye girmesine karşõn TRT’deki re- ferandum propagandasõ da tüm hõzõyla sürüyor. Anayasa değişikliği ile ilgi- li 9 bölümlük “Referandumda halk neyi oylayacak?” isimli bir haber pa- keti hazõrlayan kurum, ilk paketi 3 Ağustos’ta, son paketi de 13 Ağus- tos’ta yayõmladõ. Referanduma su- nulan maddelerle ilgili ayrõntõlõ bilgi- lerin verildiği haberlerde Ergun Öz- budun, Serap Yazıcı, Osman Can, Ümit Kardaş, Reşat Petek, Ahmet Günel, Memur-Sen Genel Başkanõ Ahmet Gündoğdu gibi “evet”çile- rin görüşlerine yer verildi. 9 bö- lümlük haber paketinde tek aykõrõ gö- rüş memurlara toplusözleşme hakkõ verilmesi ile ilgili haberde verildi. Haberde, KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek 8 saniye konuştu. RTÜK, referandum sürecindeki yanlõ yayõnlarõ nedeniyle YSK tarafõndan uyarõlan TRT’den açõklama istedi. Karar, 6’sõ AKP, 2’si CHP, 1’i de MHP kontenjanõndan seçilen 9 üyeden oluşan kurulda “oybirliği” ile alõndõ. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in yapacağõ açõklamanõn ardõndan üst kurul, Şahin’in görevden alõnõp alõnmamasõ konusunda son kararõnõ verecek ve bu kararõ Bakanlar Kurulu’na bildirecek. TÜRK’ÜN ARABULUCULUK ÖNERİSİ ‘Kürt sorunu BM’nin ilgi alanına girmez’ DTP’nin eski Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün BM’nin Kürt sorununda arabuluculuk yapmasõ önerisine emekli diplomatlar tepki gösterdi. İnal Batu, “BM, bir devletle bir terör örgütü arasõnda arabulucu olamaz’’ derken Nüzhet Kandemir de, “Konuyu uluslararasõlaştõrmak istiyorlar’’ diye konuştu. MÜFTÜ UZUN ‘Şehitler ölmez’ dedi Mersin’e gönderildi ALİ AÇAR Tokat’õn Reşadiye ilçe- sinde meydana gelen sal- dõrõda şehit düşen jandar- ma Onbaşõ Cengiz Sarı- baş’õn 7 Aralõk’ta Ata- köy’de düzenlenen cena- ze töreninde yaptõğõ dua- yõ “Şehitler ölmez, va- tan bölünmez” sözleri ile tamamlayan Bakõrköy müftüsü Zakir Uzun’un Mersin’e tayini çõkarõldõ. Müftü yardõmcõsõ ola- rak tayini çõkan ancak bu tayin işlemini sürgün ola- rak değerlendiren Zakir Uzun, “AKP’li milletve- kili Feyzullah Kıyıklı cenazeden sonra beni arayarak ‘Sen nasõl bir adamsõn, nasõl müftüsün böyle konuşuyorsun’diye bağırdı. Sonra da araya valiyi koyarak tayinimi çıkarttırdı” dedi. Uzun, hasta olduğunu gerekirse istifa edeceğini söyledi. Uzun, cenaze töreninin ardõndan yaşananlarõ şöy- le özetledi: “İl müftüsü beni aradı. ‘Başõn belaya girecek, sõkõntõ yaşacak- sõn’diyerek özür dileme- mi istedi. Kaymakam da ‘ülkücü olduğunu bil- mesem açõğa alõrdõm’de- di. Ben devletin müftü- süyüm kimsenin değil” Bakõrköy’de 3 yõldõr görev yaptõğõnõ belirten müftü Uzun, yasaya göre burada 9 yõl çalõşmasõ ge- rektiğini ifade etti. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - DTP’nin eski Genel Başkanõ Ah- met Türk’ün “BM ara- bulucu olabilir, silahlar kampa bırakılabilir. Bu şansı bir daha yakala- yamayabiliriz” yönün- deki sözleri tepkiye neden oldu. Türkiye’nin eski BM Daimi Temsilcisi İnal Ba- tu, “BM, bir devletle bir terör örgütü arasında arabulucu olamaz. Abes- le iştigal” derken, Türki- ye’nin eski Washington Büyükelçisi Nüzhet Kan- demir, bunun amacõnõn konuyu enternasyonalize (uluslararasõlaştõrmak) et- mek olduğunu söyledi. Türk’ün sözlerine ilişkin değerlendirmeler şöyle: İnal Batu: BM bir te- rör örgütü ile üye bir dev- let arasõnda arabuluculuk yapmaz. Bir tarafta BM’nin kurucu üyelerin- den Türkiye Cumhuriye- ti var. Öbür tarafta da, te- rör örgütü var. BM nasõl arabuluculuk yapar, böy- le bir şey olabilir mi? Dünyada bunun örneği var mõ? İngiltere ile IRA arasõnda BM arabuluculuk mu yaptõ? ETA ile İspan- ya arasõnda da... BM’nin bir insan hak- larõ komisyonu vardõr. Eğer bir ülkede yaygõn bir insan haklarõ ihlalleri olursa, o konularla ilgile- nir. Arabuluculuk laflarõ filan bilgisizlikten kay- naklanõyor. BM’nin böy- le bir görevi yok. Bir ülkede bir terör ör- gütü olacak, o terör örgü- tü ile o ülke arasõnda BM rabuluculuk yapacak, ol- maz böyle bir şey. O za- man dünya kaos haline gelir, BM böyle işlere ka- rõşõrsa. Silahlarõn BM’ye teslim edilmesi de aynõ şey. Arabuluculuk yapa- cak, silahlarõ da toplaya- cak. Sanki iki eşit taraf var savaşan. İki devlet ara- sõnda savaş çõkõyor, BM o zaman bir arabuluculuk misyonu üstlenebilir ta- bii ki, devletlerin müsaa- desiyle. Kendini meşrulaştõrma çabasõnda, eşit taraf olarak kendini göstermek isti- yor. Zorlama, iler tutar tarafõ yok. Kandemir: Bunun amacõ konuyu enternas- yonalize etmek. Konuyu enternasyonalize ederek BM, dolayõsõyla dünya kamuoyuna mal etmenin bir yolunu arõyorlar. BM bu tip olaylarla uğraşmaz. Bu bir nihayet, PKK ile Türkiye arasõnda terör so- runudur. Özerklik tale- binde bulunan Kürt grup- larõnõn bu talepleri de ken- di içinde halledilme duru- mundadõr. Bunu BM’ye havale etmek suretiyle, Türkiye’ye oynamak iste- diği oyun, konuyu ikili düzeyden çõkarõp, çok ta- raflõ düzeye çekme ama- cõdõr. Bir tuzak gibi görü- nüyor tabii. Üstelik bu BM’nin ilgi alanõna girmez. Kaldõ ki bunu BM’ye götürdüğü- nüz, kabul ettiğiniz an- dan itibaren konu ulusal karakterden uluslararasõ karaktere dönüşmüş olur. BM platformuna taşõnsa bile, çözümü de BM’ye havale etmiş oluyorsunuz. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün görev süresiyle ilgili belir- sizlik konusunda rahatsõzlõğõ dile ge- tirmesi gözleri AKP’ye çevirdi. AKP’de 5 ya da 7 yõl için Başbakan Tayyip Erdoğan’õn kararõ bekle- nirken partinin hukukçularõ, sürenin anayasaya geçici madde konularak belirleneceği görüşünü ifade ediyor. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn, “Biz, nasıl 2007 Tem- muzu’nda 5 yıllığına seçildik ama 2007 Ekimi’ndeki referandumla görev süremiz 4 yıla indiyse, bu- nu Sayın Cumhurbaşkanı’nın durumuna da uygulayabiliriz. Yani o da 7 yıllığına seçildi fakat anayasa değişikliği ile görev sü- resi 5 yıla inmiş oldu” sözleri Gül’ün görev süresine ilişkin yeni bir tartõşma başlattõ. Gül, Arõnç’õn sözlerine, “Görev süresi konu- sunda bir belirsizlik var. Ve bir an önce bu belirsizliğin orta- dan kaldırılması gerekir” di- yerek çözüm konusunda iktidar partisini gösterdi. Çoğunluk 7 yıla döndü Bu tartõşma, AKP’deki, Gül’ün Cumhurbaşkanõ se- çildiği ilk dönemde görev süresinin 7 yõl olduğuna ilişkin çoğunluk görüşü- nün 5 yõla döndüğünü ortaya koydu. Partide hâlâ net bir karar oluş- turulamamasõ da Baş- bakan Erdoğan’õn açõk bir tutum almayõşõna bağlanõyor. “Süre be- lirsizliğinin” çözü- mü için Erdoğan’õn kararõ beklenirken AKP hukukçularõ da, çözü- mün anayasa değişikliğinden geçtiğine işaret etti. ‘Cumhurbaşkanõ’nõn sözleri pazarlõğõn itirafõ’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’ün, Kürt sorununun çözümüne yönelik açõk- lamalarõnõ terör örgü- tüyle yapõlan “gizli pazarlıkların itirafı” diye niteledi. Vural, referandum sürecinde, anayasa değişikliğinin ama- cõnõn, aktörlerinin, “kimlerle kutsal ittifaklar yapıldı- ğını” ortaya koy- duğunu söyledi. Anayasa deği- şikliğinin “PKK açılımına hu- kuki kılıf uy- durmak” ama- cõyla hazõrlandõğõnõ savunan Oktay Vural, “Bu süreçte sürecinde, ateşkesin siyasi anlamının olduğu, AKP’nin İm- ralı ile yürüttüğü gizli müzake- reler sonucu olduğu da ortaya çıkmıştır” diye konuştu. ‘Tam bir siyasi soyka’ Vural, Gül’ün “Terörle mücade- le için devlet her yöntemi kullanır” açõklamasõyla ilgili soru üzerine de şunlarõ söyledi: “Uluslararası güçler devreye sokulmak suretiyle Tür- kiye’ye bir dayatma yapılıyor. Kir- li pazarlıklar ve müzakerelerin ya- pıldığını Cumhurbaşkanı da ifade etmektedir.” Erdoğan’õn, Menderes ve Özal’õn isimlerini meydanlarda kullanmasõna da tepki gösteren Vu- ral, “Tam bir siyasi soyka. Siyasi el- bisesini çıkartmış, işine geldiğinde geçmiş siyasetçilerin elbiselerini giyiyor” diye konuştu. Vural, “ölü- lerin üzerindeki elbiseyi giyenlere soyka dendiğini” ifade etti. AKP mitinginin yapıldığı alanda Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafının bulunduğu ve “7 ev ve 1 havuz- lu villa fakirlik edebiyatı paha biçilemez” yazılı afiş dikkat çekti. (Fotoğraf:AA) Erdoğan, MHP’nin de hayõr demesini koz olarak kullandõ CHP’lilerden oy istedi SEYFETTİN METE ÇORUM - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Ge- nel Başkanõ Kemal Kılıçda- roğlu arasõndaki “Dersim po- lemiği” dün de sürdü. Çorum Abide Meydanõ’nda halka hitap eden Erdoğan, Kõlõç- daroğlu’na sert sözlerle yüklendi. İlk günden itibaren çetelerle mü- cadele ettiklerini savunan Erdo- ğan, 2006 yõlõnda yaşanan Da- nõştay saldõrõsõnõ örnek verdi. Çorum’da 1980 yõlõnda yaşanan katliamõ anõmsatan Erdoğan, bu- nun sağcõ -solcu veya Alevi- Sün- ni çatõşmasõ değil provakasyon ol- duğunu söyledi. Hatay’õn Dörtyol ve Bursa’nõn İnegöl ilçelerinde ya- şanan olaylara da atõfta bulunan Erdoğan, “Hassas il ve ilçeleri- mizde milleti galeyana getirerek rant sağlamak istiyorlar. İnegöl de böyle Dörtyol da böyle. Ba- kın Dörtyol da kimlerin araba- ları kullanıldı.” CHP’nin Ergenekon soruştur- masõnõn avukatõ olduğunu savu- nan Erdoğan, “CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarıma sesle- niyorum. Bu oylama bir genel seçim oylaması değil. Yanılgıya düşmeyin. CHP’ye oy vermiş vatandaşıma diyorum ki sana saygım var, oyuna saygım var ama bu bir halkoylaması. MHP, CHP ile yan yana gelebilir mi? MHP BDP ile yan yana gelebi- lir mi? Bakın şimdi CHP, MHP, BDP, YARSAV bir araya gel- miş ‘Bu AKP’nin Anayasasõ’ di- yor. Bu AKP’nin değil, milletin anayasasıdır” diye konuştu. Dersim katliamõnõn CHP zih- niyeti tarafõndan gerçekleştirdiğini ileri süren Erdoğan, Kõlõçdaroğ- lu’na da sert sözlerle yüklendi. Er- doğan, şunlarõ söyledi: “CHP Genel Başkanı gittiği her yerde soy ağacından bahsediyor. Her yerde Akşehirli olduğunun al- tını çiziyor. Neden göğsünü ge- re gere Dersimli olduğunu söy- leyemiyor? Neden bundan çe- kiniyorsun? Söyle. Burada bir incelik var. Dersim katliamının altında ne yatıyor ? On binler- ce insan orada katledildi. Kim katletti, CHP zihniyeti katletti. Sayın Genel Başkan ‘ben o za- man doğmamõştõm’ diyor. Biz sa- na işin faili sensin demiyoruz ki. Biz mensubun olduğun soy ağa- cının bu ülkede neler yaptığını anlatıyoruz. Lafa gelince ‘Cumhuriyeti biz kurduk di- yorlar’. ‘Ortada kuyu var yan- dan geç’ diyorlar.” Gül’ün görev süresinde kararõ Erdoğan verecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle