19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2010 / SAYI 1270 PAZAR 11 SanaYörûk Içln eczacılık blrbaba mesleğl. Evll, 0ç çocuğu var. ÇocuMannın bumlrası nekadar sahlpleneceğlnl teebllmlyor. Amaona görede eczacılık artık esMsl glbl değll. Boyacıköy, sakin bir Boğaz semti. Istanbul'un kaosuna inat, dingin. Boyacıköy Eczanesi de ilk bakışta sıradan bir eczane. Ta ki tabelasına biraz dikkatli bakıncaya kadar, çünkü kuruluş tarihi 1875. Sahipleri değişse de yüz yıldan fazla bir süredir şifa dağıtıyor. ALİ DENİZ USLU [ stanbul yaşayan bir şehir. Onu yakalamak bir yana, I keşfetmek bile zor. Heryanı başka bir hikâye, î başka bir serüven. Okuyarak, araştırarak öğrendiklerimiz bu koskoca çölde yalnızca bir avuç kum tanesinden fazla değil. İşte tesadüfler o yüzden bu şehirde daha güzel, yaşanılası. Yazıya konu olan tesadüfün adresi ise Boyacıköy. Bu kendi halindeki sakin Boğaz semti dar. dik yokuşlan, samimi evleri ve asude yaşantısıyla huzurlu. istanbul'un kaosuna inat dingin. Benim de yolumun düştüğü bir günde, geç keşfettiğim Boyacıköy'de, tam sahilde bir eczane var; Boyacıköy Eczanesi. İlk bakışta sıradan bir eczane gibi gelse de tabelaya biraz dikkatli bakınca gördüğünüz şey sizi uyanyor. Tarih: 1875. Rastlantılar şehri İstanbul işte, merakımız uyanıyor ve içeri giriyoruz. Eczanenin sahibi Sena Yörük, anlatmaya başlıyor; "Boyacıköy Eczanesi 1875'ten bugüne kadar, yalnızca eczane olarak hizmet verdi. ismi de değişmedi. Çünkü eczanenin binası Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'na ait. Binanın ilk sahibi dükkânını yalnız eczane olarak kullanılması şartıyla Fener Rum Erkek Lisesi'ne bağışlamıs." Boyacıköy Eczanesi'ni de 1875'te Todori isimli bir Rum eczacı kurmuş. Sonra sırasıyla Eczacı Mehmet ve Eczacı Mıhırdıç beyler işletmiş. Eczacı Mehmet Nazmi Bey ve Eczacı Hristo Papahristo ise bu eczaneyi 1964 yılına kadar devam ettirmiş. Sena Yörük'ün babası Menıdüh Yörük eczaneyi, Sinop Boyabat'taki eczanesini kapatıp devir almış. Boyacıköy Eczanesi'nin samimiyeti, hizmeti bir şekilde gelenek gibi devam ederken, tarihindeki tüm eczacılar hatırı sayılır calışmalar yapmış. Sena Yörük bu mirastan memnun. Onun mesleği seçmesi ise babasını kaybetmesinden sonra olnuış; "Babam 1984 yılında vefal edince, annem arkeolog Selma Yörük, çevreden de aldığı destekle bir süre eczaneyi mesul müdür ile yürüttü. Kanunen böyle bir ölüm durumunda çocuklar liseyi bitirip okuyuncaya kadar mesul müdür ile eczane açık kalabiliyor. Eczacı Lamia Barutçuoğlu ve eczacı Necla Özparlak işte bu dönemde mesul müdürlük yaptı. Ben 1994'te eczacı olunca baba mesleğine döndüm. Biz hep büyük bir aileydik. Annem çok özveriliydi. Hatta alay ederdi kendiyle 'arkeolog her işi yapar' derdi." Sena Yörük evli, üç çocuğu var. Çocuklarının bu mirası ne kadar sahiplenecegini bilmiyor. Zaten onlar şu an küçükler. Ama bildigi şey mesleğin artık çok değiştigi. Eskisi gibi samimi olmadığı. Tam o sırada babasıyla ilgili bir anısı geliyor aklına, başlıyor anlatmaya; "Babamın zamanında bir Boyacıköy sakini reçetesiyle ona gelmiş. Doktor epey agır bir sakinleştirici yazmış. Babam da hastaya bunu kullanmamasını, sahilde her gün yürümesini önermiş. Öneriye uyan, kısa zamanda kendini toparlamış ve eczaneye sürekli gider gelir olmuş. İşte ben bıına inanıyorum. Yani eskiden her şey çok daha yakın ve iç içeydi. Artık değil. Belki de o yüzden çocuklarımın eczanede devam etmelerini pek istemiyorum." Ben hatırlıyorum da eskiden eczacılar reçetelerden ilaç hazırlardı. Her ilaç paket değildi. Uzun zamandır hazırlanan ilaç görmediğimi hatırladım. Boyacıköy'deki eski tahta raflara bakarken bunu fark ettim. Sena Yörük de bundan sıkıntılı: "Artık kalfalar kupür kesiyor. Faturalar düzenleniyor, kurum reçeteleri yazılıyor. Eczacılık bilim ve sanattır. Eski reçetelerde doktor şöyle bir not düşerdi; 'fiat secundem artem- işinizi sanatınıza göre yapın'. Artık böyle değil. Mesela babam ve eczacı Papahristo, doktor gibiydi. Hastalara her şeyi anlatırlardı. Sorulara özenle cevap verirlerdi. Çünkü hastalar ?aten tedirgin ve bilmek istedikleri şeyler var. Kafalarındaki soru işarellerini gidermek bizim işimiz. Moral vermek de bıına dahil. Ben de bundan keyit alıyorum." işte Boyacıköy'den böyle hikâye düşüyor payımıza. istanbul gibi yaşaması ve koşulları zor bir sehrin tadı da ondaki yaşanmıslıkların zenginliğinde zaten. Sizin de yolunuz Boğaz'a, Boyacıköy'e düşeıse, şifa bulmak isterseniz Sena Yörük'ün eczanesine ugrayabilirsiniz. Size elinden gelen yardımı yapacaklır. • [email protected] PAZARIN PENCERESİNDEN SELÇUK EREZ Gandi mi Akino mu? ı / ılıçdaroğlu, gözlüklü, şişman değil, l \ konuşurken eski liderlergibi karpuzyada ikizlere takke satar gibi bağırmıyor, alçakgönüllü bir lider... Bu açılardan doğrudur, Gandi'ye benziyor. Ama CHP'nin yeni liderinin getirdiği bu ayrıntılarla degil daha çok benimsediği yeni politik yöntem değişikliğiyle anımsanacaktır. Bu değişikliğin ne olduğunu da eski Filipin Cumhurbaşkanı Korazon Akino'yu incelersek daha iyi kavrarız. 1983'te Markos Filipinler'i baskıcı rejimiyle yönetiyordu. O yıl ABD'de sürgünde bulunan eski muhalefet lideri B. Akino yurduna döndüğünde uçaktan inerken vuruldu. 1986 seçimlerinde Bn. Korazon, eşinin yerini aldı, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Seçim kampanyası başladığında Markos Akino'yu eleştirmeye başladı: - Bu kadına acıyorum; ne yaptığını bilmiyor. Politikada o kadar deneyimsiz ki aday olunca gitti, dağdaki komunistlerle pazarlığa koyuldu... Biz bu ülkenin bunca ağır sorunlarını bu hiçbir şeyden habersiz zavallı kadının omuzlarına nasıl bırakırız? Akino bu eleştirilere nasıl cevap vermeliydi? "Dağdakilerle konuşmadım" derse uzaktan çekilmiş fotograflarını gösterecekler, "Deneyimsiz değilim" derse inandıncı olmayacak. Akino, kulvar değiştirdi, Markos'u onun gösterdiği kulvarda değil, başka patikada koşmaya zorladı: "Mesele benim deneyimsizliğim değildir" dedi, "Mesele, bizim bu diktatörlüğe, bu soyguna, bu hakkı, hukuku ayaklar altına alan rejime daha kaç yıl tahammül edeceğimizdir!" Markos bu kulvarda koşamadı, yenildi. Kılıçdaroğlu'na gelinceye kadar CHP ve soldaki irice partiler, sağ partilerle devrimlere bağlılık konulannda yarışır, bir de sağ partilerin iktidardayken verdikleri açıkları eleştirirlerdi. Kılıçdaroğlu, eleştirileriyle iktidarı, demokrasi yokluğu, yolsuzluk, işsizlik ve ekonomi kulvarında yanşmaya zorlayarak -çok sevdiği bir deyimle- ezberlerini fena bozuyor. "Demokrasinin çıtasını yükselteceğiz. Korku imparatorluğu değil, sevgiyi egemen kılacağız. Kardeşçe beraber olacağız... Hep beraber bu coğrafyada kucaklaşarak güzel Türkiye'yi yeniden yaratacağız. Bütün toplum katmanlarıyla beraber olacağız" diyor, sonra "Recep Bey ekonomi bilmiyor" diyor ve açıklıyor: "Sanayici artık bu ülkenin kamu görevlisidir. Sanayici üretecek, istihdam yaratacak. Onun önünü biz açacağız." Muhalefet liderinin, etkin bir strateji degişikliği yaparak iktidarı yeni kulvarlarda yarışmaya mecbur etmesi, Gandi'yi andıran görüntüsü kadar, hatta daha fazla önemlidir. öyleyse soralım: - Kılıçdaroğlu, Gandi midir Akino mu? • [email protected] [email protected] Espirisentır Düdüğün öttürdüğü olur. Ehh etin çıkmış kilosu 30 TL'ye... Vallahi et bu kadar pahalıyken "Her kuşun eti yenir" yani!.. Ibrahim Ormancı Misafir şair AÇIKSAÇIKŞİİR Bu şiir ister istemez Açık saçık olacak Açık diyecek ne diyecekse Niçin diye sorma hocam Dünya güzeli bir coğrafyanın En kapalı bölgelerini Görüntüye getirecek Ahlak notumu kırma hocam Şair nikâhıyla evlenmiş Karnı burnunda sözcükler Kim ne desin Bana sorarsanız eğer Diyeceğini dedi şiir Yapacağını yaptı bile Güzeli yaratmak için Dişilik aşıladı bile Ali Yüce Olay..Olay.. Olay, yargıya intikal etmiştir. Pet-şop Misafir çizer: Recep Bayramoğlu Argodan al haberi Tozutmak: Saçma sapan konuşmak. Tüylenmek: Kafa tutmak. Tüymek: Kaçmak. Milli yüzücüden hiç kullanılmamış 23 adet kulaç aciliyetten satılıktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle