28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Dramatik Bir Pazar Yazısı Gerçekten ‘o’ da gelecek miydi? Ben, birlikte gitmeyi öneren arkadaşım, “Belki o da gelecekmiş,” deyince gitmeye karar vermiştim. Merak ediyordum. Hep televizyonlarda izlemiş, fotoğraflarını gazetelerde görmüştüm. Arkadaşım, bendeki bu heyecanı görünce, “Bir şey yapmazsın, değil mi?” diye sormuştu. “Yapmam, söz!” dedim. Kırk kişilik yemekli bir davetti, bürokratlar, yerel yöneticiler, işadamları, bir de yandaş basından yandaş bir köşe yazarı… Benim dışımda herkes birbirini tanıyordu. Onlar muhabbeti koyulaştırırken ben, gözlerim girişte ‘o’nu bekliyordum. Geldi. Ayaklarını sürüyerek yürüyen küçülmüş bir ihtiyardı. İnşaat müteahhidi olduğunu öğrendiğim biri ile benim dışımda herkes yerinden kalkıp girişe doğru yöneldi. Kimileri kalkarken bize dönüyorlar, “E, ne de olsa ev sahibi sayılırız” diyerek, davranışlarını bir zorunluluk olarak göstermek istiyorlardı. O ise böyle karşılanmalara alışmış insanların doğal davranışıyla durmuş, bir robot gibi sağ kolunu göğüs hizasına kadar kaldırıp elini karşılayıcılarına sunmuştu. Kimileri o eli öpüp alnına götürüyor, kimileri de yalnızca sıkmakla yetiniyordu. Karşılama faslı sona erince ev sahibi koluna girip karşılayıcı kalabalığın eşliğinde ‘o’nu yemek öncesi içkilerin alındığı, rahat fakat alçak koltukların bulunduğu köşeye götürdü. Çevresini saranların, “Bize şeref verdiniz, Paşam,” ya da “Sizi burada görmek ne güzel,” türünden sözler söylediğini duyuyor, Paşa’nın ise duyduklarına gülümsemeyle karşılık verdiğini görüyorduk. Sonra masaya geçildi. Paşa, ev sahibi tarafından yandaş yazarın karşısına oturtulmuştu. Onlarla aramda üç sandalye vardı. Beni götüren arkadaşım, “Bunlar şimdi ne konuşurlar?” diye sordu. “Bekleyip görelim,” dedim. Yazarın, gazetedeki köşesinde hemen her gün başta 12 Eylül olmak üzere darbelere, darbecilere karşı “özgürlükçü-demokrat” yazılar yazdığını biliyorduk. Şimdi ise aynı insan karşısında oturan Paşa’ya gülücükler gönderiyor, övgüler düzüyordu. Bu Paşa, o paşa olmasa bu derin muhabbeti aralarında var olan eski bir dostluğa verirdim. Ama bu Paşa, o Paşa’ydı. 12 Eylül 1980’de darbe yapıp gençleri, çocukları “Asmayalım da besleyelim mi?” deyip ipe gönderen Kenan Evren’di. Yemeğin ortasında ev sahibi kısa bir konuşma yaptı. Konuşmanın ağırlığı 12 Eylül’de yapılacak referandumdu. “Ben, ‘hayır’ diyeceğim,” diye başladı sözlerine. Arkasından ne gelecek diye merakla bekliyor, kafamda çeşitli seçenekler üretip varsayımlarda bulunuyordum. Fakat hiçbiri tutmadı. “Çünkü” diye sürdürdü konuşmasını, “ben bu anayasaya bilerek, isteyerek ‘evet’ oyu verdim, Paşamızı da Cumhurbaşkanı seçtim!” Herkes bir anda durdu, çünkü kimse son zamanlarda yaygınlaşan referandum tartışmalarında böyle bir gerekçenin seslendirildiğine tanık olmamıştı. 12 Eylül Anayasası’nı kimsenin sahiplenmediği bir ortamda birinin ortaya çıkıp onu savunması haklı bir şaşkınlık nedeniydi. Yandaş yazar da şaşırmıştı, ev sahibi sözlerini bitirince Kenan Evren’e, “Siz ne düşünüyorsunuz, Paşam?” diye sordu. Aldığı yanıt kısa ve netti. “Ben bir şey söylemek istemiyorum!” Ne söyleyebilirdi ki zaten? Yemekten dönerken oraya gitmekle iyi mi yaptım, diye kendime sordum. İyi yaptığıma karar verdim. Çünkü insan kendi doğal çevresinde yaşarken böyle olaylara doğrudan tanıklık edemiyor. Oysa bu tür tanıklıklar kişinin kendi düşüncelerini, kararlarını, doğrularını pekiştirmesinde yararlı oluyor. O akşam tanık olduklarım; küçülüşleri, eziklikleri, ikiyüzlülükleri ile dramatik insan manzaralarıydı. Sizlerle paylaşayım istedim. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Can Yücel Sokağõ ve ‘Eski Datça’ Datça’nõn tarihi yerleşimi olan “Eski Datça Mahallesi” aynõ zamanda Can Yücel’in mahallesidir. Güler Yücel’le 20 yõl önce buraya yerleşmele- riyle birlikte özgün mimarili yerel dokusu daha bir “fark edi- len” mahallenin sit olarak ko- rumaya alõnmasõ da 90’lara rast- lar. Son şiirlerini Datça’ya adayan Can Yücel, 1992’de yayõmlanan “Datça’dan Gara Galem- ler”inde yeni hemşerilerini ye- rel ağõzla bakõn nasõl anlatõyor: “Bakkal Hasan’õn orda Gulak daha önce gelmiş dük- kâna Bana bir guru fasule, dedi Buz dolabõndan ossun! Ben de kuru fasulye buz do- labõnda Ne arõyor? Diye sordum. Biz şaraba guru fasule deriz, dedi.” İşte böylesi “can”dan insan- larla beraber yaşarken, ünlü “Vasiyet” şiirini de yine Eski Datça Mahallesi’nde yazan Can Yücel; “Beni kuzum Datça’ya gö- mün / Geçin Ankara’yõ İstan- bul’u!” dedikten sonra şöyle de- vam eder: Oralar ağzõna kadar dolu / Alabildiğine de pahalõ, Örneğin Zincirlikuyu’da / Bir mezar 750 milyona Burasõ nispeten ucuzluk / Or- tada kalma tehlikesi de yok Hayõr dua da istemez, / De- diğim gibi beni Datça’ya gömün Şu deniz gören mezarlõğõn orda, / Gömü sanõp deşerlerse karõşmam ama!” Mahallenin sesi Kendilerini “Eski Datça Ma- halleleri ve Can Yücel Soka- ğını Koruma ve Yaşatma Gi- rişimi” olarak tanõmlayan Def- ne Yücel, Güler Yücel, Güzel Yücel, Su Yücel, Ahmet Tun- cay Karaçorlu, Volkan Pehli- van ve Fuat Çelik’in imzalarõ- nõ taşõyan “Eski Datça Ma- hallesi ve Can Yücel Sokağı Tehlikede” başlõklõ duyuruyu okuyunca 10 yõl önceye git- tim... “Vasiyet”i gereği Dat- ça’da toprağa verdiğimiz 99 yõ- lõnõn Ağustos ayõna.. Dağlara taşlara sõğmayan bin- lerce kişinin sevgi seline dönü- şen katõlõmõyla son yolculuğa uğurlanmasõnõ Datça nasõl unu- tabilir? Belediye yöneticileri, yerinde bir kararla evinin bulunduğu sokağa “Can Yücel” adõnõ ver- mişlerdi… Tarihi mahalleyi dar sokaklarõndan küçük meydan- cõklarõna kadar tüm “insan öl- çeği”ndeki özellikleriyle gele- ceğe taşõmayõ hedefleyen “Ko- ruma Amaçlı İmar Planı” da- ha tamamlanmamõştõ.. Muğla Koruma Kurulu evi- nin bahçesine mimar Ersen Gürsel’in tasarladõğõ “Can Yü- cel Kitaplığı”na onay verir- ken, sit alanõndaki “ilave imar kararı”nõn gerekçesini özetle şöyle yazmõştõ: “Cumhuriyetin yurtsever şairini yeni nesillerle buluşturacak özenli ve alçak- gönüllü bir kültür mekânının tarihi dokuya uyumlu katılı- mı, kamu yararınadır.” İşte böylesi duyarlõlõklarla ve yüzlerce yõlõn ürünü özgün do- kusuyla yaşatõlmaya başlanan mahallede “bozulma” ve “yoz- laşma”nõn başladõğõna dikkat çeken duyuruda özetle deniyor ki; “Can Yücel Evi’ne komşu binaların yöreye özgü yüksek bahçe duvarları yıkıldı. Plan- da mesken işleviyle korunan eski evler atölye vb. bahane- lerle işyerlerine, ticari me- kânlara dönüştürülüyor. Üs- telik geleneksel dokuyu bozan bu uygulamalar sit kuralları- na aykırı ve Koruma Kuru- lu’ndan izinsiz yapılıyor.” Eski Datça Mahallesi sakin- lerinin, yaşadõklarõ o çok özel dokuyu bozmamalarõ için bele- diyeyi ya da Koruma Kuru- lu’nu göreve çağõrmak bile hü- zün verici; çünkü orasõ Can Yücel’in mahallesidir… Orayõ paylaşan herkesin bu eşsiz ay- rõcalõğa yakõşanõ yapmasõ; ge- leneksel dokuyu “gönülden” ve “bilinçle” sahiplenmesi gerekir. 25 TEMMUZ 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Artistlik İsmail Ulutugay: ”Kameralara ağlayan Recep’e anasını da alıp giden çiftçinin cevap hakkı doğdu: Artistik yapma!” Hissiyat Can Söğüt: “Bırakın hissiyat politikasını Recep’in niye ağladığını bulun; 12 Eylül 1982’de anayasaya evet mi dedi hayır mı dedi!” İnat Avni Kurtuldu: “Ertuğrul Günay, ‘Siyasi inat uğruna insan aklını, vicdanını tatile çıkarır mı’ demiş. Turist bakanı olursa tatili de bu kadar uzun sürer.” 30 yıldır ağzını açmayanlar 12 EYLÜL’ÜN üzerinden 30 yıl geçmiş; senin yaptıklarını da Sıtkı Ergüney not almış: “30 yıldır 12 Eylül’le ilgili tek söz etmeyeceksin, iktidarda olduğun sekiz yıl boyunca 12 Eylül kırması ANAP’ın sahibi Turgut Özal’ın hayranı ve devamı olduğunu meydanlarda gururla ilan edeceksin. Toplumun üçte bir oyunu alarak sağladığın üçte iki parlamento çoğunluğunla hazırlattığın anayasa siparişini onaylatmak için yoksulluk, işsizlik, borç sarmalındaki milyonları kandırmaya çalışacaksın. Ne zaman? 12 Eylül uygulamalarını aratmayan, insan onuru ile bağdaşmayan gözaltıların, tutuklamaların olağan sayıldığı; Ergenekon’dan Balyoz’a gizemli adlarla tanımlanan binlerce sayfalık suçlamalara karşın bir türlü sonuçlandırılamayan davaların sürdüğü, 12 Eylül’e karşı mücadele vermiş yurtsever aydınların iki yıldır tutsak edildikleri bir dönemde, ekonominin iflas ettiği düzende! Ne için? Yargının bağımsızlığını yitirmesine, siyasi iktidarın güdümüne girmesine zemin hazırlayacak Anayasa maddelerini halka -sözüm ona- demokratik yoldan kabul ettirmek için! Nasıl? Bir yandan son kullanma tarihleri nedense bir türlü gelmeyen biz dinozorları sosyal demokratlıktan ‘dönme’lerin”, dava arkadaşı sulu gözlerin salvolarının desteğinde kötüleyip, bir yandan da milli iradeyi överek! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ÜZÜM yemenin belli bir adabı olduğunu söylüyor Kaya Çetin ve üzüm yeme adabının büyük ustalarından Aydın Boysan abiye saygılarıyla birlikte bildiklerini biraz da dünya cahili bilgisizlere sunuyor: “Her şeyin bir adabı olduğu gibi üzüm yemenin de bir adabı vardır. Üzüm, yemeğe eşlik etmez, meze eşliğinde yenir; üzüm muhabbet içindir. Kıtlıktan çıkmış gibi değil sindire sindire yenir. Güneş battıktan sonra kurulacak akşam sofrasında dolaptan çıkarılan üzüm sevgi ile getirilip sofranın başköşesindeki yerine konulur. Sakiliği töre bilen bir genç yapar. Hazır olunduğunda sofranın büyüğü başını öne eğerek, ‘Tanrım bize verdiğin üzüm için, ekmek ve su için ve bunları paylaşacak dostlar verdiğin için sana teşekkür ederiz’ biçiminde üzüm duasını yapar. Sofradakiler de 'amin' dedikten sonra yine büyüğün hareketiyle porselen tabaklarla herkesin önüne konulan üzümden birer salkım alınarak 'şerefe, dostluğa' gibi dileklerle nazik bir şekilde tokuşturulup tekrar tabaklara konulur. Daha sonra salkımdan birer üzüm tanesi koparılarak ağza götürürlür, ancak hemen yenmez; o nefis kokudan yararlanmak için bir iki nefes koklanır. Müteakiben ağza alınan üzüm tanesi ağızda sağdan sola, soldan sağa bir iki kez çevrildikten sonra dişler arasına alınarak ezilir. Bu sırada derin bir nefes alınır ki, ciğerler de nasibini alsın. Yutma sırasında arkaya yaslanılır ve gözler bir an için kapatılırsa nimetten daha çok haz alınmış olur.Birkaç üzüm tanesini aynı anda ağza atmak, üzüm yeme adabına uymaz. Ara vermeden bir salkım üzümü bitirmek de makbul değildir. Üzüm sofrasında karpuz, elma, armut gibi meyvelerle çiğ köfte, lahmacun olmaz. Gerektiğinde ızgara balık ve kuşku yok ki Türk sanat müziği bulunmalıdır. Salkımını bitirene yeni salkım verilir, eşitlik önemlidir. Ancak istenmezse ısrar edilmez. Üzüm masasında karşılıklı saygı esastır, bağıra çağıra konuşulmaz, siyaset yapılmaz, vatan kurtarılmaz; havadan sudan konuşulur, referandumdan da söz edilmez. Zaten referandumda 'evet' oyu kullanacak olanlar da üzüm sofrasında kendilerine yer bulamazlar. Yarasın.” Şaka bir yana trafik polisi, vatandaşın yolunu kesmiş. Vatandaş hemen savunmaya geçmiş ve Recep’in alkol almak yerine üzüm yiyin dediğini anımsatmış. Trafik polisi ‘Biz de öyle yapıyoruz zaten! Üzümün suyunu beklettikten sonra değil hemen içiyoruz’” Üzüm yeme adabı ÖSYM’den kritik açıklama: İki kere iki 4 edebilir! YağmurDeniz ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Topkapõ Sa- rayõ’nda, sad- razam ve hü- kümet üyeleri- nin devlet işle- rini görüşmek için toplandõk- larõ yer. 2/ At- las Okyanu- su’nda Porte- kiz’e ait takõ- mada... Bazõ Arap ülkelerin- de faaliyet gösteren sol eğilimli parti. 3/ Bir çeşit börülce... Bir hayvanõ dõştan ör- ten kemiksi ya da boynuzsu örtü. 4/ Utanç duyma... Ku- maşla astar arasõna konularak giysinin dik durmasõnõ sağla- yan kolalõ bez. 5/ Çevrebilim. 6/ Muğla’nõn Milas ilçesine bağlõ tu- ristik bir belde... Sodyum elementinin simgesi. 7/ Kayõk, mavna ve küçük gemilerin kalafata çekil- dikleri yer... Kayak. 8/ Türlü bitkilerin yaprak ve ka- buklarõyla kokulandõrõlmõş acõmtõrak bir içki... Brezilya’nõn para birimi. 9/ Kapalõ bir yerdeki akõş- kanõn basõncõnõ ölçmeye yarayan aygõt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Oyunda kazanõlan her parti... Bir ağaç. 2/ Özsu... Eski dilde bağõrsaklar. 3/ İçinde hiçbir şey bulun- mayan... Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin top- rak üstünde yayõlan dallarõ. 4/ Brom elementinin sim- gesi... Boğa güreşçisi. 5/ Olgunlaşmamõş kavun. 6/ Düğme ve süs eşyasõ yapmakta kullanõlan bir de- niz kabuklusu... Bir nota. 7/ Tõpta bir organõ su ve- rerek yõkama... “Semaya --- çekti ah ü figanõm” (Ka- racaoğlan). 8/ Şenliklerde caddelere kurulan süslü kemer... Bir şeyin varlõğõnõ kabul etmeme. 9/ Ha- raret... En küçük sosyolojik birim. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T E M C İ T H E E B E N A Z İ K M E N D E R E S C D O K F A N İ N E K C İ R O T A R C A R R Z E F İ R O M H İ S A R O B A E K N O R M A L 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T. C. VAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2010/1585 ESAS Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYDI: Van ili merkez Barutçu Mahallesi 2029 ada 1 Nolu parselde kayõtlõ 20/470 arsa paylõ Hilal-3 Sitesi konutlarõ, A Blok 2 normal katõnda 7 Nolu bağõmsõz olup, 120 m2 brüt alana sahip dairedir. ÖZELLİKLERİ: Taşõnmaz Van merkez Barutçu Mahallesi üzerinde yer alan Hilal-3 Sitesi konutlarõ A Blok 2 normal katõnda 7 No- lu 120 m2 alanlõ bağõmsõz bölüm olup, antre, koridor, salon, 3 adet oda, mutfak, banyo, WC,4 ve 2 adet balkondan ibarettir. Antre, koridor, mutfak ve bayon ile WC zeminleri seramik, salon zemini laminant parke ve odalarõn zeminleri parke kaplõdõr. Antre, kori- dor, salon ve oda duvarlarõ saten boya, banyo, WC duvarlarõ seramik, mutfak duvarlarõ ise saten boya +seramik kaplõdõr. Bütün tavanlar plastik boyalõ olup, antre ve koridor tavanlarõ kartonpiyerli ve spotludur. Banyo ve WC’de standart lavabo, kabinli küvet ve klozet bu- lunmaktadõr. Dairenin iç kapõlarõ ahşaptan olup, dairenin giriş kapõsõ çelik kapõdõr. Dairenin pencereldus PVC’den mamuldür. Site mer- kezi õsõtma sistem kat kaloriferi ile õsõtõlmaktadõr. Taşõnmazõn yer aldõğõ binada 1 adet asansör ve yangõn merdiveni mevcuttur. Kat mül- kiyetine geçilmiş olup, sosyal donatõlarõ olan bir site içinde konumlanmõş, ana ulaşõm yollarõna yakõn olup, otoparkõ mevcuttur. İMAR DURUMU: Belediye imar planõnda konut alanõ olarak belirlenen bölge içinde olup, ayrõk nizamdõr. Ana ulaşõm yollarõna ya- kõndõr SATIŞ SAATİ : 15:30 - 16:45 Arasõ MUHAMMEN BEDELİ : 85.000, 00 YTL Satõş Şartlarõ 1 -Satõş 03. 09. 2010 günü yukarõda belirtilen saatler arasõnda VAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ KALEMİ açõk artõrma suretiyle ya- põlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş ve paylaştõrma gi- derlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartiyle 13. 09. 2010 günü aynõ yer ve saatler arasõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklõlarõn alacaklarõ toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma giderlerini geçmesi ve artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõ- cõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir. 2-Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn te- minat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye res- mi, damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ ile KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir 3-İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ da- yanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaştõr- madan hariç bõrakõlacaktõr. 4-Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edile- cektir. 5-Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gön- derilebilir. 6-Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. İş bu ilan tebligat yapõlamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (İİK m 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleride dahildir. (Basõn: 50659)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle