Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Dramatik Bir Pazar Yazısı
Gerçekten ‘o’ da gelecek miydi? Ben, birlikte
gitmeyi öneren arkadaşım, “Belki o da
gelecekmiş,” deyince gitmeye karar vermiştim.
Merak ediyordum. Hep televizyonlarda izlemiş,
fotoğraflarını gazetelerde görmüştüm. Arkadaşım,
bendeki bu heyecanı görünce, “Bir şey
yapmazsın, değil mi?” diye sormuştu. “Yapmam,
söz!” dedim. Kırk kişilik yemekli bir davetti,
bürokratlar, yerel yöneticiler, işadamları, bir de
yandaş basından yandaş bir köşe yazarı… Benim
dışımda herkes birbirini tanıyordu. Onlar
muhabbeti koyulaştırırken ben, gözlerim girişte
‘o’nu bekliyordum.
Geldi. Ayaklarını sürüyerek yürüyen küçülmüş
bir ihtiyardı. İnşaat müteahhidi olduğunu
öğrendiğim biri ile benim dışımda herkes yerinden
kalkıp girişe doğru yöneldi. Kimileri kalkarken bize
dönüyorlar, “E, ne de olsa ev sahibi sayılırız”
diyerek, davranışlarını bir zorunluluk olarak
göstermek istiyorlardı. O ise böyle karşılanmalara
alışmış insanların doğal davranışıyla durmuş, bir
robot gibi sağ kolunu göğüs hizasına kadar
kaldırıp elini karşılayıcılarına sunmuştu. Kimileri o
eli öpüp alnına götürüyor, kimileri de yalnızca
sıkmakla yetiniyordu.
Karşılama faslı sona erince ev sahibi koluna
girip karşılayıcı kalabalığın eşliğinde ‘o’nu yemek
öncesi içkilerin alındığı, rahat fakat alçak
koltukların bulunduğu köşeye götürdü. Çevresini
saranların, “Bize şeref verdiniz, Paşam,” ya da
“Sizi burada görmek ne güzel,” türünden sözler
söylediğini duyuyor, Paşa’nın ise duyduklarına
gülümsemeyle karşılık verdiğini görüyorduk.
Sonra masaya geçildi. Paşa, ev sahibi
tarafından yandaş yazarın karşısına oturtulmuştu.
Onlarla aramda üç sandalye vardı. Beni götüren
arkadaşım, “Bunlar şimdi ne konuşurlar?” diye
sordu. “Bekleyip görelim,” dedim. Yazarın,
gazetedeki köşesinde hemen her gün başta 12
Eylül olmak üzere darbelere, darbecilere karşı
“özgürlükçü-demokrat” yazılar yazdığını
biliyorduk. Şimdi ise aynı insan karşısında oturan
Paşa’ya gülücükler gönderiyor, övgüler
düzüyordu.
Bu Paşa, o paşa olmasa bu derin muhabbeti
aralarında var olan eski bir dostluğa verirdim.
Ama bu Paşa, o Paşa’ydı. 12 Eylül 1980’de darbe
yapıp gençleri, çocukları “Asmayalım da
besleyelim mi?” deyip ipe gönderen Kenan
Evren’di.
Yemeğin ortasında ev sahibi kısa bir konuşma
yaptı. Konuşmanın ağırlığı 12 Eylül’de yapılacak
referandumdu. “Ben, ‘hayır’ diyeceğim,” diye
başladı sözlerine. Arkasından ne gelecek diye
merakla bekliyor, kafamda çeşitli seçenekler
üretip varsayımlarda bulunuyordum. Fakat hiçbiri
tutmadı. “Çünkü” diye sürdürdü konuşmasını,
“ben bu anayasaya bilerek, isteyerek ‘evet’ oyu
verdim, Paşamızı da Cumhurbaşkanı seçtim!”
Herkes bir anda durdu, çünkü kimse son
zamanlarda yaygınlaşan referandum
tartışmalarında böyle bir gerekçenin
seslendirildiğine tanık olmamıştı. 12 Eylül
Anayasası’nı kimsenin sahiplenmediği bir ortamda
birinin ortaya çıkıp onu savunması haklı bir
şaşkınlık nedeniydi. Yandaş yazar da şaşırmıştı,
ev sahibi sözlerini bitirince Kenan Evren’e, “Siz ne
düşünüyorsunuz, Paşam?” diye sordu. Aldığı yanıt
kısa ve netti. “Ben bir şey söylemek istemiyorum!”
Ne söyleyebilirdi ki zaten?
Yemekten dönerken oraya gitmekle iyi mi
yaptım, diye kendime sordum. İyi yaptığıma karar
verdim. Çünkü insan kendi doğal çevresinde
yaşarken böyle olaylara doğrudan tanıklık
edemiyor. Oysa bu tür tanıklıklar kişinin kendi
düşüncelerini, kararlarını, doğrularını
pekiştirmesinde yararlı oluyor.
O akşam tanık olduklarım; küçülüşleri,
eziklikleri, ikiyüzlülükleri ile dramatik insan
manzaralarıydı. Sizlerle paylaşayım istedim.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Can Yücel Sokağõ ve
‘Eski Datça’
Datça’nõn tarihi yerleşimi
olan “Eski Datça Mahallesi”
aynõ zamanda Can Yücel’in
mahallesidir. Güler Yücel’le
20 yõl önce buraya yerleşmele-
riyle birlikte özgün mimarili
yerel dokusu daha bir “fark edi-
len” mahallenin sit olarak ko-
rumaya alõnmasõ da 90’lara rast-
lar.
Son şiirlerini Datça’ya adayan
Can Yücel, 1992’de yayõmlanan
“Datça’dan Gara Galem-
ler”inde yeni hemşerilerini ye-
rel ağõzla bakõn nasõl anlatõyor:
“Bakkal Hasan’õn orda
Gulak daha önce gelmiş dük-
kâna
Bana bir guru fasule, dedi
Buz dolabõndan ossun!
Ben de kuru fasulye buz do-
labõnda
Ne arõyor? Diye sordum.
Biz şaraba guru fasule deriz,
dedi.”
İşte böylesi “can”dan insan-
larla beraber yaşarken, ünlü
“Vasiyet” şiirini de yine Eski
Datça Mahallesi’nde yazan Can
Yücel;
“Beni kuzum Datça’ya gö-
mün / Geçin Ankara’yõ İstan-
bul’u!” dedikten sonra şöyle de-
vam eder:
Oralar ağzõna kadar dolu /
Alabildiğine de pahalõ,
Örneğin Zincirlikuyu’da / Bir
mezar 750 milyona
Burasõ nispeten ucuzluk / Or-
tada kalma tehlikesi de yok
Hayõr dua da istemez, / De-
diğim gibi beni Datça’ya gömün
Şu deniz gören mezarlõğõn
orda, / Gömü sanõp deşerlerse
karõşmam ama!”
Mahallenin sesi
Kendilerini “Eski Datça Ma-
halleleri ve Can Yücel Soka-
ğını Koruma ve Yaşatma Gi-
rişimi” olarak tanõmlayan Def-
ne Yücel, Güler Yücel, Güzel
Yücel, Su Yücel, Ahmet Tun-
cay Karaçorlu, Volkan Pehli-
van ve Fuat Çelik’in imzalarõ-
nõ taşõyan “Eski Datça Ma-
hallesi ve Can Yücel Sokağı
Tehlikede” başlõklõ duyuruyu
okuyunca 10 yõl önceye git-
tim... “Vasiyet”i gereği Dat-
ça’da toprağa verdiğimiz 99 yõ-
lõnõn Ağustos ayõna..
Dağlara taşlara sõğmayan bin-
lerce kişinin sevgi seline dönü-
şen katõlõmõyla son yolculuğa
uğurlanmasõnõ Datça nasõl unu-
tabilir?
Belediye yöneticileri, yerinde
bir kararla evinin bulunduğu
sokağa “Can Yücel” adõnõ ver-
mişlerdi… Tarihi mahalleyi dar
sokaklarõndan küçük meydan-
cõklarõna kadar tüm “insan öl-
çeği”ndeki özellikleriyle gele-
ceğe taşõmayõ hedefleyen “Ko-
ruma Amaçlı İmar Planı” da-
ha tamamlanmamõştõ..
Muğla Koruma Kurulu evi-
nin bahçesine mimar Ersen
Gürsel’in tasarladõğõ “Can Yü-
cel Kitaplığı”na onay verir-
ken, sit alanõndaki “ilave imar
kararı”nõn gerekçesini özetle
şöyle yazmõştõ: “Cumhuriyetin
yurtsever şairini yeni nesillerle
buluşturacak özenli ve alçak-
gönüllü bir kültür mekânının
tarihi dokuya uyumlu katılı-
mı, kamu yararınadır.”
İşte böylesi duyarlõlõklarla ve
yüzlerce yõlõn ürünü özgün do-
kusuyla yaşatõlmaya başlanan
mahallede “bozulma” ve “yoz-
laşma”nõn başladõğõna dikkat
çeken duyuruda özetle deniyor
ki;
“Can Yücel Evi’ne komşu
binaların yöreye özgü yüksek
bahçe duvarları yıkıldı. Plan-
da mesken işleviyle korunan
eski evler atölye vb. bahane-
lerle işyerlerine, ticari me-
kânlara dönüştürülüyor. Üs-
telik geleneksel dokuyu bozan
bu uygulamalar sit kuralları-
na aykırı ve Koruma Kuru-
lu’ndan izinsiz yapılıyor.”
Eski Datça Mahallesi sakin-
lerinin, yaşadõklarõ o çok özel
dokuyu bozmamalarõ için bele-
diyeyi ya da Koruma Kuru-
lu’nu göreve çağõrmak bile hü-
zün verici; çünkü orasõ Can
Yücel’in mahallesidir… Orayõ
paylaşan herkesin bu eşsiz ay-
rõcalõğa yakõşanõ yapmasõ; ge-
leneksel dokuyu “gönülden” ve
“bilinçle” sahiplenmesi gerekir.
25 TEMMUZ 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Artistlik
İsmail Ulutugay:
”Kameralara
ağlayan Recep’e
anasını da alıp
giden çiftçinin
cevap hakkı
doğdu: Artistik
yapma!”
Hissiyat
Can Söğüt:
“Bırakın hissiyat
politikasını
Recep’in niye
ağladığını bulun; 12
Eylül 1982’de
anayasaya evet mi
dedi hayır mı dedi!”
İnat
Avni Kurtuldu:
“Ertuğrul Günay,
‘Siyasi inat
uğruna insan
aklını, vicdanını
tatile çıkarır mı’
demiş. Turist bakanı
olursa tatili de bu
kadar uzun sürer.”
30 yıldır ağzını açmayanlar
12 EYLÜL’ÜN üzerinden 30 yıl
geçmiş; senin yaptıklarını da Sıtkı
Ergüney not almış:
“30 yıldır 12 Eylül’le ilgili tek söz
etmeyeceksin, iktidarda olduğun
sekiz yıl boyunca 12 Eylül
kırması ANAP’ın sahibi Turgut
Özal’ın hayranı ve devamı
olduğunu meydanlarda gururla ilan
edeceksin. Toplumun üçte bir oyunu
alarak sağladığın üçte iki parlamento
çoğunluğunla hazırlattığın anayasa
siparişini onaylatmak için yoksulluk,
işsizlik, borç sarmalındaki milyonları
kandırmaya çalışacaksın. Ne zaman?
12 Eylül uygulamalarını aratmayan,
insan onuru ile bağdaşmayan
gözaltıların, tutuklamaların olağan
sayıldığı; Ergenekon’dan Balyoz’a
gizemli adlarla tanımlanan binlerce
sayfalık suçlamalara karşın bir türlü
sonuçlandırılamayan davaların
sürdüğü, 12 Eylül’e karşı mücadele
vermiş yurtsever aydınların iki yıldır
tutsak edildikleri bir dönemde,
ekonominin iflas ettiği düzende! Ne
için? Yargının bağımsızlığını
yitirmesine, siyasi iktidarın güdümüne
girmesine zemin hazırlayacak
Anayasa maddelerini halka -sözüm
ona- demokratik yoldan kabul
ettirmek için! Nasıl? Bir yandan son
kullanma tarihleri nedense bir türlü
gelmeyen biz dinozorları sosyal
demokratlıktan ‘dönme’lerin”, dava
arkadaşı sulu gözlerin salvolarının
desteğinde kötüleyip, bir yandan da
milli iradeyi överek!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
ÜZÜM yemenin belli bir adabı olduğunu söylüyor
Kaya Çetin ve üzüm yeme adabının büyük
ustalarından Aydın Boysan abiye saygılarıyla
birlikte bildiklerini biraz da dünya cahili bilgisizlere
sunuyor:
“Her şeyin bir adabı olduğu gibi üzüm yemenin de
bir adabı vardır. Üzüm, yemeğe eşlik etmez, meze
eşliğinde yenir; üzüm muhabbet içindir. Kıtlıktan
çıkmış gibi değil sindire sindire yenir. Güneş
battıktan sonra kurulacak akşam sofrasında
dolaptan çıkarılan üzüm sevgi ile getirilip sofranın
başköşesindeki yerine konulur.
Sakiliği töre bilen bir genç yapar. Hazır
olunduğunda sofranın büyüğü başını öne eğerek,
‘Tanrım bize verdiğin üzüm için, ekmek ve su için ve
bunları paylaşacak dostlar verdiğin için sana
teşekkür ederiz’ biçiminde üzüm duasını yapar.
Sofradakiler de 'amin' dedikten sonra yine büyüğün
hareketiyle porselen tabaklarla herkesin önüne
konulan üzümden birer salkım alınarak 'şerefe,
dostluğa' gibi dileklerle nazik bir şekilde
tokuşturulup tekrar tabaklara konulur.
Daha sonra salkımdan birer üzüm tanesi
koparılarak ağza götürürlür, ancak hemen yenmez;
o nefis kokudan yararlanmak için bir iki nefes
koklanır. Müteakiben ağza alınan üzüm tanesi
ağızda sağdan sola, soldan sağa bir iki kez
çevrildikten sonra dişler arasına alınarak ezilir. Bu
sırada derin bir nefes alınır ki, ciğerler de nasibini
alsın. Yutma sırasında arkaya yaslanılır ve gözler bir
an için kapatılırsa nimetten daha çok haz alınmış
olur.Birkaç üzüm tanesini aynı anda ağza atmak,
üzüm yeme adabına uymaz. Ara vermeden bir
salkım üzümü bitirmek de makbul değildir. Üzüm
sofrasında karpuz, elma, armut gibi meyvelerle çiğ
köfte, lahmacun olmaz. Gerektiğinde ızgara balık ve
kuşku yok ki Türk sanat müziği bulunmalıdır.
Salkımını bitirene yeni salkım verilir, eşitlik önemlidir.
Ancak istenmezse ısrar edilmez. Üzüm masasında
karşılıklı saygı esastır, bağıra çağıra konuşulmaz,
siyaset yapılmaz, vatan kurtarılmaz; havadan sudan
konuşulur, referandumdan da söz edilmez. Zaten
referandumda 'evet' oyu kullanacak olanlar da üzüm
sofrasında kendilerine yer bulamazlar. Yarasın.”
Şaka bir yana trafik polisi, vatandaşın yolunu
kesmiş. Vatandaş hemen savunmaya geçmiş ve
Recep’in alkol almak yerine üzüm yiyin dediğini
anımsatmış. Trafik polisi ‘Biz de öyle yapıyoruz
zaten! Üzümün suyunu beklettikten sonra değil
hemen içiyoruz’”
Üzüm yeme adabı
ÖSYM’den kritik
açıklama:
İki kere iki 4
edebilir!
YağmurDeniz
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
ekinci@cumhuriyet.com.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Topkapõ Sa-
rayõ’nda, sad-
razam ve hü-
kümet üyeleri-
nin devlet işle-
rini görüşmek
için toplandõk-
larõ yer. 2/ At-
las Okyanu-
su’nda Porte-
kiz’e ait takõ-
mada... Bazõ
Arap ülkelerin-
de faaliyet gösteren
sol eğilimli parti. 3/
Bir çeşit börülce...
Bir hayvanõ dõştan ör-
ten kemiksi ya da
boynuzsu örtü. 4/
Utanç duyma... Ku-
maşla astar arasõna
konularak giysinin
dik durmasõnõ sağla-
yan kolalõ bez. 5/
Çevrebilim. 6/ Muğla’nõn Milas ilçesine bağlõ tu-
ristik bir belde... Sodyum elementinin simgesi. 7/
Kayõk, mavna ve küçük gemilerin kalafata çekil-
dikleri yer... Kayak. 8/ Türlü bitkilerin yaprak ve ka-
buklarõyla kokulandõrõlmõş acõmtõrak bir içki...
Brezilya’nõn para birimi. 9/ Kapalõ bir yerdeki akõş-
kanõn basõncõnõ ölçmeye yarayan aygõt.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Oyunda kazanõlan her parti... Bir ağaç. 2/ Özsu...
Eski dilde bağõrsaklar. 3/ İçinde hiçbir şey bulun-
mayan... Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin top-
rak üstünde yayõlan dallarõ. 4/ Brom elementinin sim-
gesi... Boğa güreşçisi. 5/ Olgunlaşmamõş kavun. 6/
Düğme ve süs eşyasõ yapmakta kullanõlan bir de-
niz kabuklusu... Bir nota. 7/ Tõpta bir organõ su ve-
rerek yõkama... “Semaya --- çekti ah ü figanõm” (Ka-
racaoğlan). 8/ Şenliklerde caddelere kurulan süslü
kemer... Bir şeyin varlõğõnõ kabul etmeme. 9/ Ha-
raret... En küçük sosyolojik birim.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
T E M C İ T H E
E B E N A Z İ K
M E N D E R E S
C D O K F A N
İ N E K C İ R O
T A R C A R R
Z E F İ R O M
H İ S A R O B A
E K N O R M A L
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
T. C. VAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2010/1585 ESAS
Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri:
TAPU KAYDI: Van ili merkez Barutçu Mahallesi 2029 ada 1 Nolu parselde kayõtlõ 20/470 arsa paylõ Hilal-3 Sitesi konutlarõ, A Blok
2 normal katõnda 7 Nolu bağõmsõz olup, 120 m2 brüt alana sahip dairedir.
ÖZELLİKLERİ: Taşõnmaz Van merkez Barutçu Mahallesi üzerinde yer alan Hilal-3 Sitesi konutlarõ A Blok 2 normal katõnda 7 No-
lu 120 m2 alanlõ bağõmsõz bölüm olup, antre, koridor, salon, 3 adet oda, mutfak, banyo, WC,4 ve 2 adet balkondan ibarettir. Antre,
koridor, mutfak ve bayon ile WC zeminleri seramik, salon zemini laminant parke ve odalarõn zeminleri parke kaplõdõr. Antre, kori-
dor, salon ve oda duvarlarõ saten boya, banyo, WC duvarlarõ seramik, mutfak duvarlarõ ise saten boya +seramik kaplõdõr. Bütün tavanlar
plastik boyalõ olup, antre ve koridor tavanlarõ kartonpiyerli ve spotludur. Banyo ve WC’de standart lavabo, kabinli küvet ve klozet bu-
lunmaktadõr. Dairenin iç kapõlarõ ahşaptan olup, dairenin giriş kapõsõ çelik kapõdõr. Dairenin pencereldus PVC’den mamuldür. Site mer-
kezi õsõtma sistem kat kaloriferi ile õsõtõlmaktadõr. Taşõnmazõn yer aldõğõ binada 1 adet asansör ve yangõn merdiveni mevcuttur. Kat mül-
kiyetine geçilmiş olup, sosyal donatõlarõ olan bir site içinde konumlanmõş, ana ulaşõm yollarõna yakõn olup, otoparkõ mevcuttur.
İMAR DURUMU: Belediye imar planõnda konut alanõ olarak belirlenen bölge içinde olup, ayrõk nizamdõr. Ana ulaşõm yollarõna ya-
kõndõr
SATIŞ SAATİ : 15:30 - 16:45 Arasõ MUHAMMEN BEDELİ : 85.000, 00 YTL
Satõş Şartlarõ
1 -Satõş 03. 09. 2010 günü yukarõda belirtilen saatler arasõnda VAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ KALEMİ açõk artõrma suretiyle ya-
põlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş ve paylaştõrma gi-
derlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartiyle 13. 09. 2010
günü aynõ yer ve saatler arasõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklõlarõn alacaklarõ toplamõnõ, satõş ve
paylaştõrma giderlerini geçmesi ve artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõ-
cõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir.
2-Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn te-
minat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye res-
mi, damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ ile KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir
3-İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ da-
yanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaştõr-
madan hariç bõrakõlacaktõr.
4-Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki
ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edile-
cektir.
5-Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gön-
derilebilir.
6-Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda
yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.
İş bu ilan tebligat yapõlamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
(İİK m 126)
(*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleride dahildir.
(Basõn: 50659)