Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
. 25 TEMMUZ 2010/SAY11270
PAZAR l
I1
:''. •
İsrairde sanat
tüm krizleri aşıyorTel Aviv'e yanm saat uzaklıktaki
Acco Tiyatrosu'nda, Arap ve
İsrailli sanatçılar aynı sahneyi
paylaşıyor. Tartıştıklan tek konu
ise sanat. Onlar, sanatın tüm
sorunlan aşabileceğinin en güzel
örneklerinden birini oluşturuyor. .
İsrailli müzisyenlerin pek çoğunun
eserierinde de Türkiye ile
yaşanan krizlere inat Türk
müziğinin ezgilerini
görebilmek
mümkün.
SELDA GÜNEYSU
A
sya ve Afrika kıtalannın
kesiştiği yerde bulunan
birdevlet israil.Tüm
dünyanın Filistin ile yaşadığı
savaşlardan tanıdığı israil'le
Türkiye de son zamanlarda sık
sık kriz yaşıyor. Ancak İsrailler,
yaşanan tüm krizleri bir kenara
bırakarak, ülkenin artık "sanatla"
tanınmasını istiyor. Bunun için
ilk adım, ülkenin turistik kenti,
Tel Aviv'in merkezine sadece yanm saat uzaklıkta
bulunan Akka'da, Acco Tiyatrosu'nda, atılınış. Tarihi
yapısıyla dikkat çeken Acco Tiyatrosu'nda, Arap ve
Yahudi asıllı sanatçılar aynı sahneyi paylaşıyor.
Tartıştıklan tek konu ise sanat. Çünkü tiyatroda görev
Eşî de müziği de Türk
yapan sanatçıların tümü, salt
Filistin ve israil arasındaki değil,
tüm dünyadaki olumsuzlukların
"sanatla" aşılabileceği görüşüne
sahip.
Tiyatronun yönetmenlerinden
Moni Yossef, Acco'yu anlatırken,
"Bu tiyatro Arap ve Yahudi
sanatçılar arasında güçlü bir
ittifak kurma çabası olarak
nitelendirilebilir" diyor, "Alternatif
paradigmaların sunuldugu ve
sosyal tiyatro anlayışındaki
yenilikçi yollara açık bir merkez.
Burada herkesln ortak görüşü sanattır. Sanatsal
ürünler ortaya koymak, bizim en büyük hedefimiz.
Arap ve Yahudiler aynı sahnede buluşuyor burada.
Sahnedeyken de normalde de, ne diplomatik krizler
ilgilendiriyor bizi, ne herkesin, 'Birbiriyle krizyaşayan
A nadolu ezgilerinden etkilenen bir diğer İsrailli
r \ müzisyen de Yinon Muallem. Muallem,
kendisini "Türk dostu" gördüğünü söylüyor.
Çünkü 7 yıl önce, Anadolu'nun etnik müziğini
öğrenmek için istanbul'a gelmiş. Burada, ODTÜ
mezunu bir Türk kızına, Dilek'e, âşık olmuş,
evlenmiş. Muallem, Dilek'le evlenebilmek için çok
büyük sıkıntılara göğüs gerdiğini belirtiyor. "Şimdi
Türkiye ile bir kriz yaşanıyor deniliyor ancak
özünde bilinmesi gereken bir şey var: iki ülke
aslında birbiı ine dost. 7 yıl boyunca Türkiye'de
yaşadım. Tel Aviv'e döndüğümde sanki biryarımı
istanbul'da bırakmıştım.
Bugün sadece arada sırada
konser vermek için Türkiye'ye
gidiyorum" diyor. Dilek'le
evliliklerinden bir bebeklerinin olduğunu da
söyleyen Muallem, "Biz tüm sorunlan aşkla aştık"
görüşünü dile getiriyor. Muallem, Anadolu
ezgilerinden oluşan "Degişen Anlar" adındaki bir
albüme de imza atmış. Muallem albümde, Yurdal
Tokcan, Göksel Baktagir, Halil Necipoğlu,
Emrullah Şengüller, Selim Güler gibi Türk
müzisyenlerle de çalışmış. •
iki ülke vatandaşları nasıl bir araya gelir?' sorusu...
Bizim kavgamız sanat. Sahnede de sahne dışında da
tek bir şey için kavga ederiz: sanat... Daha iyiyi
üretebilmek ve bu ürünleri ulaştırabilmek
tiyatroseverlere, kavga nedeni hep bu."
Tiyatroda alternatif yapımlann yanı sıra ikinci Dünya
Savaşı'nda Hitler'in Yahudilere yaptıgı soykırımı
anlatan oyunlar da sahneleniyor. "Bu tarz oyunlar da
mı hiç tartışmaya yol açmıyor? Çünkü tiyatroda
sahnelenen oyunların çoğunluğunda soykırım konu
ediliyor..." sorusunu ise tiyatronun bir diğer
yönetmeni ve oyuncusu Smadar Yaaron yanıtlıyor:
"Bizler bu tür oyunları, geçmişte neler yaşadığımızı
genç nesle aktarmak için sahneliyoruz. Onların
geçmişte neler yaşandıgını bilmesi, degerlerine sahip
çıkabilmeleri için... Hem tüm dünya ülkeleri.kendi
tarihini anlatan oyunlar sahneliyor değil mi? Tarihte
yaşananları anlatmak neden bir kavga nedeni olsun
ki?.."
israilli müzisyenlerin pek çoğunun eserlerini de
yaşanan krizlere inat, Türk ezgileri süslüyor. Etnojazz
yapan müzisyen Omri Morve Grubu "Omri Morve
Anadolu Jazz Project" bunlardan biri. Omri Mor ve
Anadolu Jazz Project'in müziğinde, ut, darbuka,
kanun tınılarına rastlamak mümkün. 28 yaşındaki
müzisyen Noa Vax da Anadolu'daki etnik müzikten
etkilenen bir sanatçı. Perküsyon sanatçısı olan Vax,
Yaniv Taichman (ut), Dror Shemesh (kanun) ile
birlikte İstiklâl Trio adında bir grup kurmuş. Grup
adını, İstanbul'daki istiklâl Caddesi'nden alıyor. Vax'ın
gruba bu adı koymasının nedeni, 1950'li yıllarda
ailesinin Istanbul'dan Tel Aviv'e göç etmesi... İstiklâl
Trio grubunun "Kız Sen Geldin Çerkesten", "Sultan 1
Yigah Sirto", "Ut Taksim", "Muhabbet Bağına
Girdim", "Kanun Taksim", "Kürdilihicazkâr Longa",
"Nihavend Longa" ve "Nihavend Taksim"
şarkılarından oluşan bir albümü bulunuyor. •
H P ^ M PAZAR YAZILARI
", ; ADNAN BİNYAZAR
İncelikli
- r - ahsin Yücel, son romanına
1 Sonuncu adını vermiş. Bu ad,
ilk ağızda, Yücel bir daha roman
yazmayacak mı sorusunu
çağrıştırıyor. Romanın daha ilk
satırlarında böyle bir sorunun
anlamsızhgı anlaşılıyor.
Yazarın, yazmaya başlaması
vardır, son vermesi yoktur. Yusuf
Ziya Ortaç Portreler kitabında
Abdülhak Hâmit Tarhan'ı
anlatırken hazin bir gözlemini de
aktarır yazısına: Hâmit, okusun
diye bir kâğıt uzatmıştır Ortaç'a.
Sözde son yazdığı şiiridir. Ortaç'ın
ona ilişkin portresinde şu tümce
de vardır: "Şiir diye yazdığı, kâğıda
serpiştirilmiş kargacık burgacık
çizgilerden ibaretti..."
Son günlerinde Fazıl Hüsnü
Dağlarca da, çizgilerden oluşan
sözlerle imzalamıştı kitabını bana..
Yazarın son eserine noktayı
ancak doğanın değişmez yasası,
"zaman" koyar.
Altmış yılı aşkın bir süredir
yazıdan bir an olsun elini
çekmemiş Tahsin Yücel gibi yetkir
bir yazar, hem de Sonuncu adını
vererek sonlandırabilir mi yazınsal
yaşamını? Kaldı ki, Halide Edib
Adıvar bile, Son Eseri adını verdiği
romanından sonra, on beş roman
daha yazmıştır...
Yücel'in, Sonuncu'öa, kitap
yazma, basım aşaması, yayınevleri
sorunlarına değindigi öne
sürülüyor. Gökdelen'de de aynı
yanılgıya düşüldü. Oysa Yücel'in
sorunu insanladır, insanın
halleriyledir. Düşünün ki,
Sonuncu'öakı iki tip, Selami ile
Zarife roman dünyamıza yepyeni
adımlar atıyor...
Elli altı yıl önce yazdığı öykülerle
"iyi okur"un yazarı diye tanınan
Yücel, magazin ağzı yargılarla
tanıtılacak bir yazar değildir. Elli
yıldır, toplum kesimlerinin
bütününü kapsayan beğenili, dil
düzeyi yüksek romanlanndan da
bellidir bu.
Sonuncu, büyük olanaklar
içinde yaşayan köklü bir ailenin
içten içe çürüyüşünün romanıdır.
Selami, o güne değin kimsenin
bir roman
düşünemediği bir roman yazma
tutkusuna saplanır. Kırk yıl
çalışarak tasarladığı romanı yazar
da. Ne var ki roman, Zarife'nin
dışında, öbür aile bireylerinin bir
an önce kurtulmaya çalıştıkları bir
nesneye dönüşür.
Bu roman, sonradan araya
çocuklar, torunlar girse de, uyumlu
bir karı koca arasında geçen,
Türkçenin incelikleriyle işlenmiş,
ruhsal derinlikleriyle belirginleşen
tek sahneli bir olay üzerine
kurgulanmış.
Koca (Selami), kırk yıl boyunca
ne olduğu pek anlaşılmayan
roman yazıyor, kadın (Zarife), çok
sevdiği munis kocasının romanı ne
zaman bitireceği kaygısıyla yaşıyor.
Kadında, öyle bir şefkat, öyle bir
koruma duygusu ki, Türk
romanında henüz böyle bir aşk
anlatılmadı!
Kadın, öte yandan, roman
boyunca, Selami'nin dünyasını
güve gibi delik deşik eden Müştak
(özlem duyan), Müşerref
ı (onurlandırılmış), Müşfika (sevecen
[kadın]), Müşfik (sevecen)
adındaki; gerçekte ne onurlu, ne
sevecen, ne özlem duygusu
taşıyan çocuklarıyla didişiyor.
Yücel, roman kişilerine
yakıştırdığı adlaıia ironisini özellikle
belirginleştiriyor. Çocuklanna,
kişililiklerinin tersi anlamda adlar
verirken, romanın iki kahramanına
uygun adlar seçiyor: Selami
(barışçıl), Zarife (ince davranışlı
[kadın]). ironi, biçimsellikten
anlamsallığa dönüştüğünde, ne
barışçıllık kalıyor, ne davranış
inceliği...
Tahsin Yücel, bu zıtlığı, usta bir
beyin cerrahı becerisiyle,
yaratıcılığının otopsi masasına
yatırıyor. Sonuncu, bu bağlamda,
okuru piyasa malı moda
romanların kokuşmuş havasından
kurtaran bir açıkhava tiyatrosu...
Umarım, roman yazdım diye
böbürlenenler, her satırında
duyarlıkları kıpırdatan bu
romandan ibret alırlar... •
binyazar@gmail.com
Çocukların barış bayrakları
FİGEN
ATALAY
Çocuklara önce "Dünyaya barış konusunda
ne söylemek istersin" diye soruluyoı. Onlar da,
eski yastık kılıflarından yapılmış bezlere,
içlerinden ne gelirse onu yazıyor ya da
çiziyorlar. Kimisi "nereli olursa olsun herkesin
barışa ihtiyacı var" diyor, kimisi en iyi
arkadaşını, doğayı ya da hayvanları
resmediyor.
Çocukların Barış Bayrakları projesi, bireysel
ve gönüllü yürütülen bir çalışma olarak Sharon
Plache tarafından ABD'nin California eyaleti,
San Diego şehrinde, 6 Ağustos 2006 tarihinde
başlatılmış. Amaç, sevgiye,
dostluga, birlikve
beraberliğe, doğuştan
gelen saflıklarıyla,
içlerinde sevgi ve barış
tohumlannı koruyan
çocuklar aracılığıyla
dikkat çekmek, onların
barış hakkındaki duygu ve
düşüncelerini ifade etmeleri
için ortam yaratarak,
mesajlarının tüm dünyaya
yayılmasını sağlamak.
Bu projeyi Türkiye'de
yürüten Çigdem Aksoy'la,
LkyiaVVorld Ölüdeniz'de
düzenlenen "Çocuk
Festivali"nde, Türk, Japon. İngiliz ve Rus
çocuklarla "Barış Bayrakları" etkinliği yaparken
tanıştık. Aksoy çocuklara, "Barışla ilgili dünyaya
ne söylemek istersin" sorusunu sordu. Onlar
da yanıtlarını beyaz bezlere resmettiler. Kimisi
doğayı, kimisi arkadaşlarını, kimisi de
hayvanları çizdi. Sonra da bu birbirinden güzel
barış bayrakları sergilendi.
Çocukların Barış Bayrakları Kurucu Başkanı
Çiğdem Aksoy, "Çocukların
Barış
Bayrakları, sevgi, barış ve uyum içinde yaşama
farkındalığı oluşturuyor" diyor. Çocukların barış
mesajlarını Türkiye'nin her yerinde, özgürce
itade edebilecekleri ortamlar hazırlayıp,
bunların görülmesini, duyulmasını sağlamak
isteyen Aksoy, bu ortamların sağlanması için
de desteğe gereksinim duyuyor.
Aksoy'un verdiği bilgilere göre, Türkiye'nin
çeşitli bölgelerinden 1000'e
yakın çocuk, dört yıl süresince
düzenlenen çeşitli
etkinliklerde, uzun süre kalıcı
olabilmesi amacıyla beyaz
yastık kılıflarından yapılmış
bezlere, kendi dünyalarını
ve barış dileklerini, resim ve
yazılarıyla aktarmışlar. Bu
mesajlar, Çocukların Barış
Bayrakları olarak kültür
merkezleri, müzeler,
galeriler ve festivallerde
sergileniyor.
Çocukların Barış
Bayrakları projesi, her
yaş grubundan
çocuklara ve
çocukların eğitimine
hizmet eden tüm
kurumlara açık. •
Hayalimdeki tatil
j kyiaVVorld Çocuk Festivali kapsamında, Türkiye'deki anaokulları
L_ arasında "Hayalimdeki Tatil" konulu bir resim yarışması düzenlendi.
Yarışma sonucunda, TED Antalya Koleji anasınıfı öğrencisi Zeynep
Gündoğdu birinciliği, istanbul Büyük Çamlıca Koleji Anaokulu öğrencisi
Ozan Girit ikinciliği ve Mersin'den ODTÜ Geliştirme Vakfı ilköğretim
Okulu öğrencisi Yağmur Çaylı da üçüncülüğü kazandılar. •