Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sultan II. Abdülhamid’in torunu Os-
man Hami Osmanoğlu’nun cenaze töre-
nine Başbakan ve de dört bakanın katıl-
ması haberi gazetelerin birinci sayfaların-
da yer aldı.
AKP’nin ve önde gelen takımının bu Os-
manlı tutkusu beni doğrusu ya çok eğlen-
diriyor.
Yanlış anlaşılmasın! Reddi Osmaniciler-
den yani Osmanlı mirasını reddedenler veya
Osmanlıyı kötülemenin Cumhuriyeti ululaştır-
mak olduğunu düşünenlerden değilim.
Okullarımızda, bize okutulmuş tarih ders-
lerinde anlatılan, aciz, yeteneksiz ve cahil
padişahlar öyküsünün de gerçeği yansıtma-
dığını düşünüyorum. İmparatorluk diye yü-
celtilerek anlatılan Osmanlı’nın son dönem-
deki korkunç zaafının yalnızca hanedan
mensuplarının kişisel niteliklerinden kaynak-
landığını düşünürsek, o tarihi boşuna oku-
muş olur, bugün için gerekli sonuçların hiç-
birini çıkaramayız.
Sanırım tarihi okurken, olayları o zamanın
koşullarına göre değerlendirmek en doğru-
sudur.
Bugünden geçmişe bakıp, o olaylara bu-
günün hesaplaşmasının kılığını giydirip bak-
mak, hem komiktir hem de yanlış.
Osmanlı hanedanının düşmesi, Cumhuri-
yetin kurulması kan dökmeden başarılmış bir
geçiş olarak sevindirici bir biçimde gelişmiş-
tir.
Cumhuriyet Osmanlı hanedanının kanını
dökmemiştir.
Hanedan kapanan bir devri yeniden ege-
men kılmaya çalışmak gibi beyhude bir ça-
banın peşine düşmemiş, Cumhuriyet karşıtı
bir komplonun içine girmemiştir.
Çeşitli vesilelerle bu sütunda dile getirme-
ye çalıştığım bu gerçekler ışığında, hanedan
mensuplarının burada saygı görmesinde ya-
dırganacak bir yön yoktur.
Benim Osmanlıcılık akımını canlandırmayı
amaçlayan Neo-Osmanlıcılara gülmemin ne-
deni, Osmanlı konusundaki cehaletleridir.
“Osmanlı döneminin etki alanlarına ilgi
gösteren” kimi AKP’lilere gülüyorum ve ken-
di kendime “Osmanlı’yı iyi bilselerdi, böyle
saçmalamazlardı” diyorum.
“Osmanlı’nın etki alanları” diyenleri dinler-
ken aklıma, 1878 yılında Yeşilköy’e kadar
gelen Çarlık Rusyası ordularının diktirdiği
sonradan 1914’te yaktırılan Ayestefanos Rus
anıtı geliyor.
Osmanlı’nın son döneminde, başkentinde
bile etkisinin tartışma götürür olması yalnız
bu gibi büyük askeri yenilgilerle sınırlı değil-
di.
Ermeni komitacaların 1896 Ağustosu’nda
yaptıkları Osmanlı Bankası baskınından son-
ra, teröristler, Avrupa devletlerinin baskısıyla
ellerini kollarını sallayarak bir Fransız gemisi-
ne binip, İstanbul’dan ayrılmışlardı.
Temmuz 1905’te Sultan’ın bizzat şahsına
yönelik olan Yıldız suikastı sırasında patla-
yan bomba, 26 kişinin ölümüne, 58 kişinin
yaralanmasına yol açmış, suikastın elebaşısı
olarak tutuklanan Belçika uyruklu Edward
Joris ise iki yıl hapis yattıktan sonra serbest
bırakılmıştı.
Sözün özü, Osmanlı’nın payitahtında bile
etkisi sınırlıydı.
Abdülhamid’in hilafet politikası da,
AKP’liler tarafından yeterince anlaşılama-
mıştır.
İmparatorluğun Rumeli’deki topraklarını
tutamayacağını anlayan Abdühlamid, Pa-
nislamist bir politikayı güderken din unsu-
runun birleştiriciliğini düşünmenin yanı sıra,
aynı zamanda, imparatorluğunun içinde ge-
niş bir Müslüman nüfusu barındıran İngilte-
re’ye karşı elinde bir koz bulundurmayı
amaçlıyordu.
Ama Abdülhamid bu kozun ne denli kırıl-
gan olduğunu biliyor, İngilizlerin nüfuz ala-
nındaki Müslümanları onlara karşı harekete
girişmeye teşvik etmiyor, yalnızca kendi hali-
fe olarak mevcut olduğunu varsaydığı nüfu-
zunu anımsatmakla yetiniyordu.
Nitekim Ertuğrul gemisinin Japonya yol-
culuğu sırasında, Asya’daki (özellikle Hindis-
tan) Müslümanların sevgi gösterileri İngilizleri
tedirgin etmiştir.
Ama Abdülhamid bundan öteye geçme-
meye dikkat etmiş ve 1. Dünya Savaşı’nın
ilanıyla birlikte, İngiltere’ye karşı cihat ilan
eden Sultan Reşat’ı “hata etti” diyerek eleş-
tirmişti.
Bütün bu gerçekleri ne yazık ki bilmeden,
körü körüne bir Osmanlı hayranlığının peşin-
den gidenler var.
Kısacası Osmanlı bizim geçmişimizdir.
Son Osmanlı sultanları modernleşme yolun-
da büyük adımlar atmaya çalıştılar bütün
bunlar amenna ama Osmanlı’yı tanımadan
Osmanlıcılık yapmak da biraz komik oluyor.
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Yıldız Kenter, Genco Erkal, Levent Kırca,
Müjdat Gezen, Erol Günaydın, Metin Akpınar,
Işıl Kasapoğlu, Ayla Algan...
Kitabı, ilk sayfasından okumaya başladım:
“1970’li yılların başlarında, lise yıllarında
Cumhuriyet gazetesinin aydın yazarlarıyla
tanıştım: Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Oktay Akbal,
Melih Cevdet Anday, Vedat Günyol, Mustafa
Ekmekçi... Ve Uğur Mumcu gibi... Cumhuriyet
gazetesi ve değerli yazarları benim dünyamı
değiştirdi, beni yaşadığım toplumda daha duyarlı
kıldı... Daha sonra ise Gündem köşesinde
Mustafa Balbay’ı takip etmeye başladım...
Bir yıl geçti, hâlâ özgürlüğüne kavuşamadı!
Tiyatro sanatçımız Yıldız Kenter, Kraliçe Lear’ı
sahneledikten sonra Balbay’ın 365 gündür
tutuklu olmasına tepki gösteren bir konuşma
yaptı...
Kenter gibi benim de canım acıyor, günleri
sayıyorum.
Kendisinin bir an önce özgürlüğüne kavuşması
dileğiyle bu kitabımı Balbay’a ithaf ediyorum...
Adem Dursun, 4 Nisan 2010 Berlin.”
Böyle bir sürprizle karşılaşınca, onca değerli
sanatçımızın yanında bana da küçük bir rol
verilmiş kadar sevindim.
Kitaptaki söyleşiler beni meslekteki ilk
yıllarıma, İzmir Fuarı’na kadar götürdü. İzmir
Fuarı gazeteciliğe başlayışın ardından
“meslekteki okullarımdan” biriydi. Gündüz fuarın
uluslararası bölümündeki ülke pavyonlarından
bilgiler alır, haber yapardım. Akşam tiyatrolara
gider, oyun sonrası sanatçılardan ertesi gün için
röportaj sözü alırdım. Gazinolar da tiyatroyla
barışıktı.
Tiyatroya ilişkin bir başka haziran sürprizi
Anadolu’yu il il dolaşan genç oyuncular
Barbaros Uzunöner ve Utku Erişik’ten ulaşan
iletiler oldu.
Bir tiyatro kurmuşlar. Adı, Tiyatro Birileri.
“Bir”den sonrasının altını çizmişler. Bu ayrımla
okuyunca adı, Tiyatro Bir İleri oluyor!
Bu mesvim oyunları, “Hoş Gelişler Ola!”.
Anlattıklarına göre yanlarında Balbay’ın
çerçeveli bir resmi varmış. Nereye gitseler,
“Balbay da oyunumuzu izleyecek” diye
duyuruyorlarmış.
Gitmez miyim!
Resmi salonun ön kotuklarından birine koyup
“Hep aramızda, hep yanımızda, yine çıkacak,
yine yazacak” diyorlarmış.
İnternet sitelerinde bir gün “Balbay’la ilgili bu
etkinliğimizi kendisine ileteceğiz, mesajı olan
yazsın” diye duyurmuşlar. Utku Erişik, “sadece
bir günde ulaşanlar” deyip sayfalar dolusu
mesaj iletti.
İstanbul’dan Giresun’a, Konya’dan Edirne’ye,
Arhavi’den Ceyhan’a pek çok yerden yazılmış
mesajlardaki ortak tümcelerden biri şuydu:
“Yalnız olmadığını bilsin!”
Burada internet yok. Yanıt vermem olanaksız.
O yüzden bir açık teşekkürü borç bildim.
Gerek Adem Dursun’un gerek Utku Erişik’in
beni sanatçıların yanına koyması sevincimi,
sorumluluğumu katladı.
Onu bilir onu söylerim; sanattan güçlü ışık
yoktur.
Sanatın önemine kendimce yaptığım o küçük
katkıyı bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Çin sözüdür:
Bir yıl sonrasını düşünüyorsan, tohum ek.
On yıl sonrasını düşünüyorsan, ağaç dik.
Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan, toplumu eğit.
Bu güzel söze ben de şunu ekliyorum:
Bin yıl sonrasını düşünüyorsan, sanatçı
yetiştir.
Bugün için, önümüzdeki kuşaklar için
karanlığa meydan okuyan Kenter’lere,
Erkal’lara, Gezen’lere, Kırca’lara, Aziz’lere selam
olsun!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
AKP’ye güvenoyuna dönüşmemesinde söz birliği
ediyor ama...… halka yaptıkları konuşmalarda
örneğin Kılıçdaroğlu iktidarın hemen her
alandaki başarısızlığını, beceriksiz icraatını
yerden yere vurduktan sonra hayır oyu istiyor.
RTE de hükümetinin hemen her alanda ne
kadar başarılı hizmetler verdiğini anlata anlata
bitiremiyor ve sonra evet oyunun erdemine
geçiyor.
Referandum tahminleri de Allahlık.
Kimi ankete göre evet-hayır baş başa. Kimine
göre evet ağır basıyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a göre ise
gözleri parlayarak söylediğine göre yüzde 60 evet
çıkacak.
Yeni Sabah’ın yazarlarından kimileri ise evet’i
yüzde 80’lere dayadılar.
Bir başka manzara dikkat çekiyor: Kılıçdaroğlu
gittiği her ilde, ilçede miting alanını dolduruyor.
RTE de...
Yabancı değiliz bu manzaralara.
Lakin miting alanlarındaki kalabalıklara, sandık
öncesi açıklamalara bakarak irdelenen sonuçların
aksi çıktığına tanık olmadık mı?
2007’deki Karadeniz illerinden AKP lehine
çıkan sonuç şaşırtıcı bir etki yapmıştı.
Zira seçimlerden aylarca önce Karadeniz’de
AKP aleyhine sert rüzgârlar esiyordu.
Ordu, Giresun dolaylarında fındığa verdiği
düşük fiyat nedeniyle AKP’ye öylesine tepki
izleniyordu ki... kimi yerde bakanlara saldırılar
zorlukla önleniyor, iktidar aleyhine büyük
kalabalıkların katıldığı miting üzerine miting
düzenleniyordu..
Karadeniz baştan aşağı AKP karşıtı idi.
RTE gitti bölgeye; fındık fiyatlarına yeni ve tabii
zamlı fiyat verildiğini söyledi.
Karadeniz bölgemizde sandıktan AKP ağırlıklı
sonuçlar çıktı.
Bugün olduğu gibi 2007 seçiminden önce de
esnaf, işçi, memur, emekli kuruluşları, toplumsal
sorunlarla uğraşan dernekler vs... kendi
alanlarındaki AKP yaptırımlarına öylesine (üstelik
yazılı) veryansın ettiler ki... Türkiye’de değişik bir
hava estiğini ve bunun sandığa yansıyacağını
sandık.
Yanılttılar bizleri. AKP yüzde 47 oyla yine
iktidarda kaldı.
Bu sonuca ve bu sonucun öncesi izlediklerimizi
yineleyerek geleceğe umutla bakanlara, hayır oyu
bekleyenlere, AKP’nin hatta koalisyona razı
olacağı havasına kapılanlara referandum günü 12
Eylül’ü, Temmuz 2011’i genel seçimini karamsar
kimi olasılıklarla karşılamalarını salık vermiyoruz
elbette...
...Tersine aman dikkat. Gerçekçi olmayı, içten
eleştirilerden yılmamayı öneriyor...
...ana muhalefetin yelkenlerini dolduran
rüzgârın daha da güçlenmesine elbirliğiyle
çalışmanın giderek önem kazandığının altını
çizmeye çalışıyoruz.
“Güncel” 2002 yılından beri hemen her gün
RTE iktidarından kurtulmanın zorunluluğunu
savunuyor.
Kılıçdaroğlu’nun (CHP’nin) referandumda ve
genel seçimlerde olası başarısını avuçları
patlayana kadar alkışlayanların başında...
Kimsenin kuşkusu olmasın:
2002’den beri RTE’den kurtulmayı hemen her
gün işleyen Güncel gelecek!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 20 TEMMUZ 2010 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Temmuz
Oslo Y 21
Helsinki PB 22
StockholmPB 26
Londra B 25
AmsterdamPB 27
Brüksel PB 29
Paris PB 31
Bonn PB 31
Münih A 31
Berlin A 29
Budapeşte Y 26
Madrid B 35
Viyana Y 27
Belgrad Y 28
Sofya Y 25
Roma A 28
Atina A 30
Zürih B 27
Moskova PB 32
Aşkabat A 32
Taşkent A 33
Bakû A 33
Bişkek B 26
Tiflis A 35
Kahire B 34
Şam B 37
İstanbul Y 32
Edirne Y 31
Kocaeli Y 32
Çanakkale Y 32
İzmir B 36
Manisa B 38
Denizli B 35
Zonguldak Y 27
Sinop B 28
Samsun B 28
Trabzon Y 27
Giresun Y 29
Ankara Y 32
Eskişehir Y 31
Konya PB 32
Sıvas PB 31
Antalya B 36
Adana B 35
Mersin B 33
Diyarbakır A 40
Şanlıurfa A 41
Mardin A 36
Siirt A 36
Hakkâri PB 34
Van PB 28
Kars Y 25
Ülkemizin kuzey ke-
simleri parçalı ve
çok bulutlu, Marma-
ra, İç Ege ve Doğu
Karadeniz, Ankara,
Eskişehir, Karabük,
Bolu, Ardahan ve
Kars çevreleri sağa-
nak ve gökgürültülü
sağanak yağışlı di-
ğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek.
Marmara’da sıcaklık
2 ila 4 derece aza-
lacak, diğer yerlerde
önemli bir değişiklik
olmayacak.
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Osmanlı Tutkusu
asirmen@cumhuriyet.com.tr
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
Halkımızın mesut ve memnun
mangal partileri verdiği bölgede
elbette siz çok şaşırtıcı, en ce-
sur bir Fellini filminde göreme-
yeceğiniz manzaralarla karşıla-
şıyorsunuz. Bunun için Saklı-
kent’e bir safari yapmanız gere-
kiyor.
Saklıkent adı sizi yanıltmasın,
sonunda bir kent çıkmıyor karşı-
nıza; burası bir vadi ve inanılmaz
soğuk bir ırmak vadiyi boydan
boya geçiyor. Gerçekten su çok
soğuk, en alışkın olanlar bile do-
nuyor, ama gitmek var dönmek
yok. Ben bir oyun yapıp yarıya
kadar gittim çünkü ırmağın üstü-
ne kurulmuş çardaklarda otur-
mak daha iyi bir fikirdi, üstelik bu
çardaklar bana İsfahan’daki su
kahvelerini anımsattı, nostaji
yaptım, soğuk suya girmemek
içine epey bahane uydurdum,
anlaşılıyor sanıyorum.
Şimdi gelelim çamur banyosu-
na... Rehberler fırlamanın teki,
grubu bataklık bir yerde indiri-
yorlar ve herkesi yere oturtuyor-
lar. Ve çamurlanma başlıyor,
inanılmaz bir manzara çıkıyor:
Sağ sol kol bacak derken herkes
kara bir yeşile bulanıyor, rehber
en son çamuru alıp mayosunun
içine atıyor ve “On santim büyü-
yecek” diyor, erkeklerde bir ça-
ba bir çaba, sonra çocuklar gibi
kırk kişi çamurda debeleniyor.
Kusura bakma Fellini, sen bu-
nu akıl edemezdin. Sonra herkes
çayda yıkanıyor ve bir dostluk
bir kardeşlik, herkes birbirinin
sırtını ovuyor. Meğer bu çamur
cilde çok iyi geliyormuş ve İngil-
tere’den çamur kürü yapmak
için gelenler varmış. Yapmadı-
ğım için biraz pişman oldum ya,
bizden yapanların yüzlerini şöyle
bir okşadım, vallahi billahi bebek
cildi gibi olmuş.
Şimdi de gelelim biraz felsefe
yapmaya, şiddet nasıl şiddet do-
ğurur, onu görelim. Safariye beş
araba katılmış, arabaların içinde
kovalar ve Türk zekâsıyla plas-
tikten icat edilmiş su tüfekleri
var, herkes beş lira verip alıyor
ve birbirini ıslatmaya başlıyor.
Bizim araba biraz aklı başında
ama sonunda kocaman bir kova
çalıp tüfeği bir yana bırakıp ko-
valarla su dökmeye başladığımı-
zı söylemeliyim. O kadar ıslatıl-
mak canımıza yetti, üstelik be-
yaz bayrak çekmiştik.
Sulanmak bu kadarla kalmı-
yor, hangi köyden geçsek elinde
hortum birileri bizi ıslatıyor... Su-
lak safari dediğin böyle olur. Sa-
fariye biraz heyecan katmak için
köylülere para verildiğini düşü-
nüyorum:
“Sulayın şunları hadi!”
Fethiye safarisinden yorgun
döndüm, yaşımı unutmuşum; ne
işin var sulak safarilerde, mangal
sefalarında, otur oturduğun yer-
de, bir mavi tur yap, yan gel yat.
Arkadaşlarımdan biri bana
acımış, bir tur ayarlamış, dinle-
neyim diye. Şaka şaka, yorulduk
ama çok eğlendik, bu kadar ren-
kli bir ülkede yaşamak keyif olsa
gerek. Ben İngilizlere hak ver-
dim, ne işin var yağmurlu ve do-
nuk İngiliz kasabalarında… Gel,
her an bir heyecan yaşa, üstelik
sudan ucuza.
Not: Fethiye’de gördüğüm en
güzel şeyi unutmuşum. Ölüde-
niz’deki yamaç paraşütleri. Kele-
bekler gibi süzülerek iniyorlar.
Cesur olun, yapın.
Fethiye Safari
‘Eşitliğe inanmõyorum’
Erdoğan’ın sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileriyle yaptığı toplantıda ‘Ben kadın
erkek eşitliğine inanmıyorum’ demesi şaşkınlık yarattı, salonda tartışmalar yaşandı
EMİNE KAPLAN/SEVİL ARINAN
ANKARA - Başbakan Tayyip
Erdoğan, kadõn örgütleriyle yap-
tõğõ toplantõda kadõnlarõn öneri-
lerini dikkate almazken, zaman
zaman tartõşma yaşandõ. Erdo-
ğan’õn “Kadın erkek eşitliğine
inanmıyorum, kadın ve erkek
farklıdır, birbirinin mütemmi-
midir (tamamlayıcı)” demesi
katõlõmcõlarda şok etkisi yarattõ.
Erdoğan’õn Dolmabahçe Sara-
yõ’nda kadõn örgütü temsilcileriyle
demokratik açõlõmla ilgili olarak
önceki gün yaptõğõ toplantõ gergin
geçti. Bir katõlõmcõ, “Bir yanını-
za şehit anneleri, bir yanınıza
Cumartesi Anneleri’ni alarak
terörün çözümü konusunda
topluma mesaj verin” önerisin-
de bulundu. Toplantõnõn açõlõş
konuşmasõnda Arjantin’de faşist
cunta döneminde mücadele veren
Mayõs Anneleri’ni örnek gösteren
Erdoğan’õn, Cumartesi Anneleri
için “Ne iş yaptıklarını bilmi-
yorum, Cumartesi Anneleri bi-
rileri tarafından kullanılıyor”
demesi dikkat çekti.
Bazõ kadõn temsilcilerin, top-
lantõda kadõnlarõn sadece “an-
nelik” özelliği nedeniyle anõl-
masõnõ eleştirmesi üzerine Erdo-
ğan, “Ben zaten kadın erkek
eşitliğine inanmıyorum. Onun
için fırsat eşitliği demeyi tercih
ediyorum. Kadınlar ve erkekler
farklıdır, birbirinin mütemmi-
midir” dedi. Erdoğan’õn bu söz-
leri salonda buz gibi havanõn
oluşmasõna neden oldu. Anayasa
Platformu kurucu üyesi Hülya
Gülbahar, bazõ temsilcilerin “Bu
söylemden dolayı kırılabiliriz”
dediklerini belirterek, “Bu açık-
lama hepimiz için soğuk duş et-
kisi oldu” dedi.
Toplantõda, anadilde eğitim ko-
nusu gündeme gelirken, Erdo-
ğan, bunun mümkün olmadõğõnõ
söyledi. Gülbahar, seçimlerde ka-
dõna kota getirilmesini isterken,
“Avrupa Konseyi’nin tavsiye
kararları var, Türkiye’nin bun-
lara uyması gerek” dedi. Erdo-
ğan ise “Avrupa Konseyi kara-
rı bizi bağlamaz” dedi. Gülbahar,
Erdoğan’õn terörle mücadele kap-
samõnda bölgeye yatõrõm yapõl-
masõ dõşõnda hiçbir öneriye sõcak
yaklaşmadõğõnõ söyledi.
Erdoğan, seçim barajõnõn dü-
şürülmesi yönündeki önerilere
ise, “Baraj tartışılabilir. An-
cak şu anda Türkiye’nin istik-
rar için bir süre daha tek par-
ti ile yönetilmesi lazım” dedi.
Gülbahar, “Yüzde 10’luk bara-
jın 28 yıldır uygulandığını, bu-
nun sadece 11 yılında ülkenin
koalisyonlarla yönetildiğini, ba-
raj düşürülse de bir partinin tek
başına iktidara gelebileceğini”
söylediklerini, ancak salonda mik-
rofon sistemi olmadõğõ için ses-
lerini duyuramadõklarõnõ belirtti.
Bazõ katõlõmcõlar, milletvekili
dokunulmazlõklarõnõn kaldõrõl-
masõ önerisini gündeme getirdi.
Erdoğan, memur, asker ve mil-
letvekilleri dokunulmazlõklarõ pa-
ket olarak gelirse tartõşabilecek-
lerini söyledi. Bir katõlõmcõ, ka-
musal alanda Kürt kimliğinin ba-
şörtülü kadõnlar kadar meşru gö-
rülmediğini belirtirken; Erdoğan,
“Böyle bir sorun yok” dedi.
Türkiye Kadõn Dernekleri Fe-
derasyonu Başkanõ Canan Gül-
lü, Erdoğan’õn kadõnlardan hal-
koylamasõnda anayasa paketine
destek beklediklerini vurguladõ-
ğõnõ, KCK tutuklamalarõnõ onay-
lamadõğõnõ söylediğini belirtti.
Kadõn Dayanõşma Vakfõ kurucu
üyesi Nazik Işık, “Toplantıda
tansiyonun yükseldiği tartış-
ma ortamı da oldu. Anadilde
eğitim ve Avrupa Konseyi ko-
tayla ilgili tavsiye kararlarıyla
ilgili konuşmalara müdahale
etti. Başbakan’ın ‘kadõn erkek
eşitliğine inanmõyorum’ açıkla-
ması, salonda buz gibi bir rüz-
gâr estirdi. Bunun yanında Baş-
bakan’ın sert üslubuyla da ko-
nuştuğu anlar oldu” dedi.
Türk Kadõnlar Birliği Genel
Başkanõ Sema Kendirci de Baş-
bakan’õn ‘kadın erkek eşitliğine
inanmıyorum’ sözlerinden bir-
çok katõlõmcõnõn büyük şaşkõnlõk
duyduğunu belirtti. Bir katõlõm-
cõnõn Türkiye’de kadõn sõğõnma
evlerinin yetersizliğine vurgu ya-
pan sözlerine Başbakan, “Bu ‘sõ-
ğõnma’ kelimesinden rahatsız
oluyorum. Bizim kadınımız sı-
ğınamaz” diye tepki gösterdi.
BAYKAL’A VAN’DAKİ SALDIRI
Sahtecilik ve
ihmal suçlaması
Haber Merkezi - Eski CHP Genel Başkanõ De-
niz Baykal’õn, Van ziyaretinde yaşanan olay-
larla ilgili emniyetin ihmali bulunduğu iddia-
sõyla soruşturma tamamlandõ. Cumhuriyet
Savcõlõğõ tarafõndan hazõrlanan iddianamede,
Van Emniyet Müdürü Şükrü Rafet Mert,
“evrakta sahtecilik” yapmakla suçlanõyor.
CHP Van il teşkilatõ yöneticileri, 2 Nisan’da
CHP il kongresine katõlmak üzere Van’a giden
Baykal’õn, bir grubun taşlõ ve yumurtalõ saldõ-
rõsõna uğramasõ konusunda suç duyurusunda
bulundu. Van Emniyet Müdürlüğü’nün olayda
ihmali bulunduğu iddiasõyla yapõlan suç duyu-
rusunun ardõndan görevlendirilen müfettişler
rapor hazõrladõ. Rapda, gezi öncesi 38 polisi
görevlendiren Van Emniyet Müdürü Mert’in
olaydan sonra 160 kişilik ikinci bir görev liste-
si hazõrlayarak buna ilk listenin hazõrlandõğõ
tarihi attõğõnõn belirlenmesi üzerine Van Cum-
huriyet Savcõlõğõ tarafõndan soruşturma başla-
tõldõ. Geçen hafta Van Adliyesi’ne gelen
Mert’in ifadesinin alõnmasõyla tamamlanan id-
dianamede, “Emniyet Müdürü Mert’in orta-
ya çıkan görev zaafiyetini gizlemek amacıy-
la gerçek istihbari bilgiye dayanmadığı hal-
de istihbari bilgi varmış gibi göstererek
02.04.2010 tarihli ikinci bir görev emri ha-
zırladığı, bu görev emrinin 04.04.2010 tari-
hinde hazırlandığı halde 02.04.2010 tarihli
olarak imza ettirdiği ve ilgili birimlere gön-
derdiği anlaşılmıştır” denildi.
‘PKK keskin
nişancı kiraladı’
Haber Merkezi - Terör örgütü PKK’nin, Sõrp
uyruklu 3 keskin nişancõyõ para karşõlõğõnda
kiralayarak Türkiye’ye gönderdiği tespit edil-
di. Haber Türk’ün haberine göre İstihbarat bi-
rimlerinin bu tespitinin ardõndan İçişleri Ba-
kanlõğõ, “gizli” ibareli bir yazõ ile ilgili birim-
leri uyardõ. Uyarõnõn ardõndan özellikle Baş-
bakan ve Cumhurbaşkanõ’nõn etrafõndaki ko-
ruma duvarõ güçlendirildi. İstihbarat birimle-
rinin tespitinde, terör örgütünün şimdi de ki-
raladõğõ keskin nişancõlarla devlet büyüklerini
vurmayõ hedeflediği yer alõyor. Terör örgütü-
nün Avrupa sorumlularõnca, para karşõlõğõnda
kiralanan Sõrp uyruklu 3 keskin nişancõnõn,
devlet büyüklerine suikast düzenlemek için
Türkiye’ye gönderileceği yönündeki istihbari
raporda, kiralõk katillerin alacağõ ücret konu-
sunda bir bilgi olmadõğõ öğrenildi.
İSTİHBARAT BİRİMLERİ UYARDI
Kadın
örgütle-
riyle top-
lantı ya-
pan Er-
doğan’ın
“Kadın
erkek
eşit değil-
dir” söz-
leri, sa-
londa so-
ğuk rüz-
garlar
estirdi.
On Numara çekildi
3, 5, 7, 14, 15, 17, 18, 22, 26, 28, 29, 35, 41,
42, 43, 63, 65, 66, 67, 69, 70, 79