19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] 20 TEMMUZ 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Müsaitseniz akşam yemeğinden sonra annemler gelecek. Gelmesinler, PKK elektrikleri kesiyor! Darbe E. Uç: “Bu 12 Eylül ise bir başka 12 Eylül! Evet, 12 Eylül’de darbe olacak! Ama bu darbeyi hayır oylarıyla halk yapacak ve AKP’ye yol görünecek! Sindirim Nezahat Özbek: “AKP anayasa değişikliği ile 12 Eylül’de yarım kalanları tamamlamaya çalışıyor. Eee, ne demişlerdi; sindire, sindire...” Tokici Soner Önal: “Ölen PKK’linin üzerinden 22 bin 500 Euro çıkmış. Ölmeseydi belki TOKİ Kardeşlik Projesi’nden ev alacaktı! YağmurDeniz Cumhuriyet’in gülen yüzüne güle güle CIVANIMIN padişahı, adeta ikinci peygamber Fatih Sultan Recep yanında dört veziriyle birlikte Osmanlı’nn şeyi Osman N. Osmanoğlu’nun tabutuna omuz vermiş. Sonra “aile” topluca fotoğraf çektirmiş. Bir bu ailenin fotoğrafına bakıyorsunuz; son derece mazbut, yalın, abartısız, doğal. Bir de başka aile fotoğraflarına bakıyorsunuz, son derece dikkat çekici, abartılı, rengarenk, yapay, güya kapalı ama tahrik edici, uyumsuz, uygunsuz, rüküş, ilkel. İşte o zaman karar veriyorsunuz ki toplumların geri kalmasında dinin yorumlanış biçimi önemlidir; din kimlerin eline kaldığına bakılarak toplumu kalkındırır da batırır da! Kısa aralıklarla yitirdiğimiz dostlarımızdan, hepsinin yüreği insan sevgisi ile dolu, insan ustası Türkan Saylan’ı, çizgi ustası Turhan Selçuk’u, aydınlanma ustası İlhan Selçuk’u ve müzik ustası Selmi Andak’ı uğurladık. Cıvanımın Recep’i bırakın bunca saygın insanın cenazelerinden birine omuz vermeyi, başsağlığı mesajı göndermeye bile korktu! Türkan Saylan’dan, Turhan Selçuk’tan, İlhan Selçuk’tan korkmasını belki anlayabilirim ama Selmi Abi’nin neyinden korktuğunu kestirmek çok zor! Gazetemizin müzikle gülen yüzüydün, güle güle Selmi Ali... Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ÖNCE Gaziantep’e ilişkin kısa bir bilgi turu. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir Gaziantep. Kurtuluş Savaşı’nda 13 ay boyunca Fransız kuşatmasına karşı aç, susuz, ilaçsız hiçbir yerden yardım almadan kahramanca direnen kent Gaziantep. Bu büyük direnişten sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ben Gazianteplileri gözlerinden nasıl öpmem ki, onlar sadece Antep’i değil tüm Türkiye’yi kurtardılar’ diyerek nüfusunu kentin Bey Mahallesine kaydettirdiği kent Gaziantep. İlk Meclis tarafından ‘Gazi’ unvanıyla onurlandırılan ilk ve tek kent Gaziantep. Günümüze gelirsek; 4. Organize Sanayi Bölgesini kurmuş, sanayileşmiş marka kent... Günümüzden devam eldim: “Birkaç yıl önce ‘Dünyada Türkiye; Türkiye’de Gaziantep’ sloganıyla Türkiye yıldızı ilan edilen marka kent Gaziantep. Türkiye’nin en büyük mozaik müzesini, en büyük hayvanat bahçesini yapan birçok konuda öncü kent Gaziantep. Peki; birçok konuda öncü olan kentin eğitimi ne durumda? Geçen Perşembe açıklanan üniversite yerleştirme sınav sonuçlarına göre, 81 il arasında sadece Şırnak’ı geçerek 80. olabilen kent Gaziantep. Kentin 10 milletvekilinden 7’si iktidar partisi AKP”den.Gaziantep’in sorunu yokmuş gibi bir tane bile soru önergesi vermeyen 7 AKP’li, Gaziantep Valisi ne iş yapıyor mu dediniz? Adı ‘açılış valisi’ne çıktığından açılıştan açılışa koşuyor. Ayrıca makam odasının bir köşesine Abdullah’ın bir köşesine de Recep’in fotoğraflarını asıyor, dört köşe vaziyete bir berikine bir ötekine bakıp duruyor! Hayri Tütüncüler, Kavaklık, Kırkayak gibi kentin ana parklarını Cumhuriyeti yıkma amacı taşıyan dinci vakıf ve derneklere her hafta birine ‘kermes’ adı altında tahsis ediyor ya daha ne yapsın?” Başka ne yapıyor: “İl Milli Eğitim Müdürü ‘Gaziantepli erkekler karılarının üstünden inmiyor. Okul, derslik yetiştiremiyorum’ dediği için görevden alındı. Yerine Recep’in Bilal’inin hocası hızlı Gaziantepli ve 38 yaşındaki ilahiyatçı ‘Çok derslik yapılması lazım’ diyerek oturdu. Nasıl kalktı? “Hop oturup hop kalktı. Antepli olmayan müdür yardımcıları ‘göçmenler’ diye tanımlanarak Gaziantepli olan müdür yardımcıları da ‘yerliler’ şeklinde tanımlanarak ayrımcılığa gidildi ve göçmenlerle yerliler yumruk yumruğa birbirine girdi.” Vah Gaziantep Vah! MAVİ SÜRGÜN SERDAR KIZIK Çevrede Başını Kuma Gömenler... İktidar ve yandaşları, dinci ve neoliberal kalemler, anayasa paketiyle daha demokratik bir düzenin sağlanacağı konusunda samimiler mi? Televizyon ekranlarında döne dolaşa demokrasi havarisi kesilen bu tayfa, yalanlarla dolanlarla halkı kandırıyorlar. İşbirliği yaparak küresel sömürü düzeninden nemalanan tayfaya göre, referandumda “hayır” diyecekler, 12 Eylül Anayasası’nı savunuyormuş! Nerden baksan tutarsız. Nerden baksan koca bir yalan... Bir kere onların büyük bir bölümü, 12 Eylül mağduru değil, hatta destekçisi. İkincisi, CHP 12 Eylül’e yargı yolunu açacak anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılmasını isteyince, AKP’nin karşı çıkışına suskun kalanlar onlar... Biraz mahcup, kem kümle geçiştirdiler meseleyi o zaman. Tıpkı bugünkü anayasa paketinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda Adalet Bakanı ve müsteşarının yer almasını görmezden geldikleri gibi... Bunlar korku imparatorluğuna sürüklenen bir düzeni, muhaliflere yönelik baskıları, davaları, hapisleri “demokrasi” diye kakalarlar millete. İktidarın eleştirilecek hiçbir yanı yoktur onlara bakarsan. Doğayı, çevreyi koruma konusunu da ağızlarına almazlar. Ormanlarımızın çokuluslu maden şirketlerince talan edilmesiyle, topraklarımızın, sularımızın, derelerimizin yabancılara peşkeş çekilmesiyle, SİT alanlarının kaldırılmasıyla, denizlerimizin kirletilmesiyle, kıyı yağmasıyla ilgili ne sözleri vardır ne de yazıları. Galataport’u, bazı HES’leri, Akkuyu Nükleer Santralı’yla ilgili yönetmeliği, Aliağa Termik Santralı’nı, Kışladağ’da altın madeniyle ilgili Çevre Bakanlığı’nın iznini, kısacası doğayı, çevreyi mahvedecek birçok uygulamayı iptal eden mahkeme kararlarına değinmezler bile. Onlara göre yargı, yürütmenin elini kolunu bağlamaktadır yine... Oysa eski İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan, çevre koruma mücadelesinde Danıştay’da açılan birçok davayı anımsatıyor. Ülkenin dört bir yanında çevre yağmasının, doğa talanının bu yolla engellendiğini, durdurulduğunu örnek gösteriyor... Bu arada bir uyarısı var Özkan’ın. Uyarı, yargıyı yürütmenin güdümüne sokacak anayasa referandumuyla ilgili. Özkan bazı çevrecilere “Başınızı kuma gömmeyin” diyor. Çevre mücadelesini politik bir zemin olarak algılamayan, bunun sömürü düzeniyle hesaplaşma olduğunu bilmeyen, içini boşaltan, özünü kavrayamayan “çevrecilere” anımsatalım dedik... UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Ünlü ressamımız Leyla Gamsız’ın ve TRT’den Samiye Hün’ün cenazesinden iki gün sonra, duayen kültür insanı Selmi Andak’ın cenazesinde buluştuk yine dostlarla. Temmuz her zamanki gibi aydın canları almaya devam ediyor. Andak, yıllar önce, 1963’te, ben 6 yaşında ilk sergimi açarken hakkımda ilk makaleyi Cumhuriyet’te yazmış ve daha bir yıl önce Piramid Sanat’a değerli eşiyle gelip büyük bir samimi kültürel merakla son işlerimi görüp onlar hakkında bir makale kaleme almıştı. Yeri çok zor doldurulur bu Cumhuriyet aydınlarını birbiri peşi sıra toprağa vermek çok üzücü… Referandum propagandaları hızla start aldı. Nazlı Ilıcak ve Mehmet Metiner gibi AKP’nin sürekli savunucuları bir kanaldan diğerine, günlük kadrolu koşuşturma turlarına başladılar. Gerçekten inanamıyorum, onlar bu ritme nasıl dayanıyorlar ve TV’ler üst üste aynı sözleri sarfeden bu insanlardan ne bekliyor? İzleyiciye acımıyorlarsa, kendi “imaj”larına acısınlar! Beyin yıkama seansları durmaksızın sürüyor. Yalnız medyada değil sokaklarda da. Ankara bulvarlarında “Sabancı Düşünce Kuruluşu” başlıklı korsan afişlerde, birçok “liberal” ağırlıklı insanın haberleri bile olmadan onlara “evet” dedirtilerek isimleri kullanılmış. Türkiye’de gerçek demokrasi adına “hayır” oylarının 12 Eylül’de kazanması bence bir temel mecburiyet. DSP’lilerin artık solun ana bloku olan CHP ile beraber hareket ederek burada “Hayır” oyu vereceği kesin. MHP ve DP de, zaten tavrını en net şekilde ortaya koyuyor. Karşı tarafta ise din ağırlıklı siyaset yapmasıyla tanınan AKP, SP ve BBP var. BDP çekimser davrandığına göre bu referandum tam bıçak sırtında; yüzde 50 ekseninde ya bir yana ya öbür yana son anda gülecek…Burada CHP, DSP ve İP’nin temsil ettiği ulusal Kemalist sol dışında kalan “sol liberal veya sosyalist” diye adlandırabileceğimiz, tam neye inandığı zor anlaşılan solun ne yapacağı belirsiz. “Sosyalist ama liberal ama AKP’ye uzak ama değişim paketine yakın” solun oylarını toplasanız belki yüzde 2’yi bulmaz. Ama medyadaki etkinliklerine ve sokak hareketliliklerine bakarsak, zaten oylar çok yakın olacağına göre, kararsızlar üstünde, sayılarından daha önemli bir etkiye sahipler. Belki birçoğu bu gruba dahil olan 1500 kadar genç, geçen Cumartesi “İnternetime dokunma” sloganıyla yürüdüler. Herhalde her geçen gün artan internet sansüründen sonra onları kurtaracak olan parti AKP değil! Demokratik olarak kendilerini bu çukurdan kurtaracak olan CHP’den başka somut olarak benim bilmediğim ve hesaplayamadığım bir siyasi güçleri varsa, öğrenmek isterim. Yok ise gerek referandumda “hayır” oyu, gerek genel seçimlerde CHP’yi desteklemek, tek gerçekçi özgürlük çıkışları. Genel olarak kendisini “sosyalist” olarak tanımlayan tüm solun, AKP’nin bu ülkeye demokrasi getirmek üzere yola çıkmadığını görmesi lazım. “Efendim bu paket 12 Eylül darbecilerinden hesap sorma imkânı getirecek” diye, bu paketin ülkeye tam bir “tek parti diktası” ve “sivil faşizm” getirdiğini bir solcunun görememesi, bana anormal ve inanılmaz geliyor. AKP tam bir denetimsizliğe geçerek yalnız medyayı değil, “evet” çıkarsa interneti, günlük hayatı ve tüm siyasi yaşamı denetimi altına almaya kalkışacak! Umarım “özgür internetçiler” bunu anlarlar! Sosyalist tiyatrocu-yazar dostum Orhan Alkaya’nın bana “Anayasanın demokratikleşmesi için gerekli değişimlerle bu paketin hiçbir ilgisi olmadığını” vurgulaması ve bu konuda daha önce liberal ağırlıklı solun verdiği imzaları hatırlatması umut verici. Ama öte yandan Oral Çalışlar’dan Ahmet İnsel’e birçok başka yazar da pakete destek yazıları döşemeye devam ediyor… İşte bu iki farklı çekim gücü, belki az farkla referandumun kaderini belirleyecek. Kararsız sol kesimin, 12 Eylül’le hesaplaşmanın ancak farklı bir demokratik bakışla seçim barajlarını ve partiler yasasını değiştiren bir çıkışla yapılabileceğini görüp, bu pakete kanmamaları lazım. Bu çelişkileri ve gerginlikleri internet ortamında da görmek çok kolay. Gençlerimizin kafası çok karışık. Bir de şu gerçek var: 12 Eylül herkes için geleceğimize yön verecek kritik bir gün. Düşüncesi ne olursa olsun o gün herkes sandığa gitmeli ve tatil planlarını ona göre yapmalı. TÜRSAB’ın o tatil hafta sonunda tüm paket turların dönüşünü pazar değil cumartesiye çekmesi, Türk demokrasisi açısından çok sağlıklı olur. Hiçbir sorumlu vatandaşın o gün bu demokratik ödevi yok sayarak tatile devam etmesi düşünülemez. [email protected] www.bedribaykam.com YAKAMOZ BEDRİ BAYKAM Referandumda Bir Kesim Solun Kafası Karışık! [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ “Yavşan- otu” da deni- len, mavi ve beyaz renkte çiçekler açan bir bitki. 2/ Gereğinden çok yemek yi- yen... Yunan mitolojisinde zafer tanrõça- sõ. 3/ Hayvan yiyeceği... Knut Hamsun’un, sinemaya da akta- rõlmõş bir romanõ. 4/ Bulgur, biber, do- mates, maydanozla yapõlan ve asma yaprağõna sarõlõp çiğ olarak yenen bir yi- yecek... Hayvanlara vurulan damga. 5/ Bir erkeğin nikâh- sõz olarak aldõğõ cariye... Rusçada “evet”. 6/ Tav- lada “iki” sayõsõ... Çalõ çõrpõdan yapõlmõş kulübe. 7/ Üye... Bir geminin başka bir gemiden ya da kõ- yõdan açõlmasõ. 8/ Cinsiyet... Keçi tüyü. 9/ Ak- deniz yöresinde yetişen ve mavi, beyaz ya da me- nekşe renginde çiçekler açan bir ağaççõk... Tavana yakõn küçük pencere. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlõlar döneminde Eflak ve Boğdan bey- lerine verilen san. 2/ Oyunda cezalõ çocuk... Se- viye. 3/ Küba kökenli bir dans ve müzik... Daha iyi ürün elde etmek için bir ağaçtan başka bir ağa- ca dal nakletme işi. 4/ Siper, hendek... Karõşõk ren- kli... Mõsõr’õn plaka imi. 5/ 1942’de Çanakkale Bo- ğazõ açõklarõnda batan ve 39 kişilik mürettebatõ- nõn tümü ölen Türk denizaltõsõ. 6/ Bir İngiliz uzun- luk ölçüsü birimi... Şarap mahzeni. 7/ Tahõl ölçmede kullanõlan ölçek... Gösteriş, fiyaka. 8/ Re- çine. 9/ İlave... Bir pamuk cinsi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B İ L İ Ş İ M K O T A Ğ S A P A L İ K İ T Z A R A Z N A S I R A H A Ş İ Y E A B E R E K F İ F A N K B İ N İ T K R E T O N L A A L A G E Y İ K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle