Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Şemdinli kırsalında son olarak 12 PKK’linin
öldürülmesi örgütte büyük infial yarattı.
PKK’nin kentlerdeki sivil birimleri bu
kayıpların ardından özellikle Diyarbakır ve
Hakkâri’de olaylar çıkarıyor. Oysa son bir
hafta içinde terörle mücadele stratejisinin
perde arkasında yaşananlar önümüzdeki
günlerin çok sıcak geçeceğini gösteriyor!
İşte bir avukat görüşmesi ve bir gazete
manşetinin art arda gündeme getirilmesiyle
dışa vuran ince bir planın perde gerisi...
Bakınız, Kandil-İmralı hattında neler oluyor:
Kuzey Irak’taki kamplara yönelik hava
saldırıları ve Güneydoğu kırsalında teröristleri
hedef alan operasyonlar yoğunlaşırken
PKK’nin kayıpları da artıyor. Öcalan’ın
geçen hafta yaptığı ilginç açıklamalar ise
hem örgütün içinde bulunduğu psikolojiyi
hem de “gizli pazarlık” iddialarını yeniden
gündeme getiriyor!
Öcalan’ın 7 Temmuz’da İmralı’da
avukatlarıyla yaptığı görüşmenin notları, 9
Temmuz’da örgütün yayın organı ANF’de
yayımlandı. Öcalan bu görüşmelerde;
Bir yandan “Müzakere olmaz ise devrim
süreci gelişir, çatışmaların şehirlere yayılması
tehlikesi var. O zaman işin içinden çıkılamaz”
derken diğer yandan da “çözüm” iddiasıyla
üç seçeneği öne çıkardı.
Habur’da yeni hareket mi!..
Öcalan’ın seçeneklerinden ikisi her zaman
dile getirdiği konulardı. Örneğin;
“Karşılıklı bir eylemsizlik durumu
sağlanabilir. İkincisi, Meclis bünyesinde
Güney Afrika benzeri bir Hakikat ve
Adalet Komisyonu kurulabilir” diyordu.
Ancak üçüncü seçeneği ilk kez dile
getiriyordu... İşte hem örgütte hem de
kamuoyunda şok yaratacak o açıklamaları:
“Üçüncüsü de, belli bir alanda
toplanmış güçlerin yurda dönüşü
sağlanır. Öyle Habur’daki gibi değil,
toplu bir geliş olur.”
Öcalan’ın üçüncü seçeneği çok
tartışılacak. Üstelik hem örgüt içindeki
gelişmeler hem de Irak’ın Erbil kentinde
kurulu “Üçlü mekanizma merkezi”nin
PKK’nin etkisizleştirilmesine yönelik son
hazırlıkları da gösteriyor ki, bu seçeneğin
gerçekleşme olasılığı çok yüksek! Çünkü
daha önce örgüt üzerindeki hâkimiyetini
“test” etmek için 34 PKK’liyi Habur’dan
yurda sokturan Öcalan, belli ki şimdi
yeni bir plan peşinde!.. Peki bu planı
Öcalan yalnız başına mı yapıyor?.. İşte asıl
mesele bu!..
“Devlet, Öcalan’la gizlice görüşüyor”
şeklindeki tartışmalar “Kürt açılımı” planına
gölge düşürürken, PKK liderinin son çıkışı
daha da önem kazanıyor. Zaten Öcalan’ın bu
açıklamalarından yalnızca bir gün sonra
Hürriyet gazetesinin manşetine oturan bir
haber de hem terörle mücadelenin perde
gerisindeki gizli hesapları dışa vuruyor, hem
de Öcalan’ın son çıkışını niçin yaptığını
sorgulatıyor! İşte Metehan Demir imzalı, 10
Temmuz tarihli o haberin özeti:
“Türkiye, terör örgütünün en önemli
isimlerinin yer aldığı 248 kişilik listeyi ‘teslim
edin’ diyerek ABD, Irak
ve Kuzey Irak Bölgesel
Yönetimi’ne verdi.
Murat Karayılan, Cemil
Bayık, Mustafa
Karasu, Duran Kalkan,
Rıza Altun gibi isimlerin
de yer aldığı
listedekilerin gerekirse
ortak operasyonla da
yakalanmaları istendi.
Daha öncekilerden farklı
olarak ilk kez bu kadar
detaylı hazırlanan, delilli
suç dosyaları ile
desteklenen liste, Kuzey
Irak Bölgesel Yönetimi
lideri Mesud Barzani’ye
de verildi. Ankara’nın teklifleri içinde, Kuzey
Irak’ta gerekirse ortak operasyon; Kuzey Irak
yönetimi ve Amerikan güçlerinin tek tek veya
ayrı askeri harekâtı ile bölgesel operasyona
çevrilebilir istihbarat alışverişi de bulunuyor.”
Öcalan neyin peşinde?..
Metehan Demir’in haberi, “Üst düzey
kaynaklara göre, önümüzdeki dönemde,
Kuzey Irak ekseninde daha önce benzeri
görülmemiş bazı sürprizler yaşanabilir.
Devlet çok kararlı. Türkiye bu yazdan çok
şey bekliyor” diye bitiyordu!
Peki, Öcalan’ın “toplu bir
geliş olur” şeklindeki
açıklamasıyla Hürriyet’in
manşetindeki iddiaların yalnızca
bir gün arayla gündeme
getirilmesi bir rastlantı mı?..
Yanıtı kesinlikle hayır!..
Öcalan’ın bu kez öyle 34
kişiyle yetinmeyeceği
anlaşılıyor. Üstelik daha bir ay
önce operasyonlardan
kaygılanarak “PKK bu kez
büyük kayıp verebilir” diyen
Öcalan’ın son çıkışının iyi analiz
edilmesi gerekiyor. İşte yanıt
arayan çok önemli sorular:
- Son beş yıldır PKK
yöneticilerinin ya bir Avrupa
ülkesine gönderilmesi ya da
affedilerek siyasi yaşama kazandırılması
tartışılırken, Öcalan’ın büyük çaplı bir
dönüşten söz etmesi hangi plana hizmet
ediyor?..
- Kalabalık bir PKK’li grubunu Amerika-Irak
işbirliği mi teslim alacak yoksa Öcalan mı
teslim olmalarını isteyecek?
Öcalan “belli bir alanda toplanmış güçler”
derken Kandil Dağı’ndan ve buradaki PKK
yönetiminden mi söz ediyor?..
- İmralı, 248 kişilik PKK’li listesinin
Barzani’ye verildiğinden haberdar mı? Son
çıkışını bu yüzden mi yaptı?
- PKK lideri örgüt üzerindeki hâkimiyetini
ikinci kez kanıtlamak için mi yeni bir
manevraya hazırlanıyor?
- PKK, Öcalan’ın “geri dön” çağrısına bu
kez de olumlu yanıt verir mi?..
- Hürriyet’in manşetindeki iddiaların
Öcalan’ın avukat görüşmesinin
yayımlanmasından bir gün sonra gündeme
getirilmesi rastlantı olmayacağına göre AKP
iktidarı, Öcalan’la gizli bir pazarlık mı
yürütüyor?..
- Peki, Öcalan’a herhangi bir söz mü
verildi?.. PKK liderinin son avukat
görüşmesinde, “Benim içinde olmadığım bir
sürecin başarı şansı yoktur, bu eşyanın tabiatı
gereği böyledir” demesi gizli bir pazarlığı
kanıtlamıyor mu?..
Terör hem kırsalda hem de kent
merkezlerinde şiddetini arttırmak için her yola
başvuruyor. Anlaşılıyor ki Ankara-Washington-
Erbil hattında, direkt olarak örgütün beyin
takımını hedef alacak operasyonel hazırlıklar
da sürüyor.
İşin ilginç yanı, son gelişmeler de gösteriyor
ki, bu hazırlıkların yanı sıra, Ankara-Kandil-
İmralı üçgeninde aynı paralelde bir pazarlık da
yürütülüyor!.. Aksini iddia edenler Öcalan’ın şu
sözleri üzerinde ısrarla düşünmelidirler. Çünkü
aşağıdaki satırlar önümüzdeki günler
açısından çok ama çok şey anlatıyor:
“Benim öyle kendimi kurtarmak gibi bir
derdim yok, kurtuluş olacaksa hepimiz için
olacaktır.”
İmralı-Kandil-Ankara Hattı ve Öcalan’ın ‘Kurtuluş’ Planı!..
Erbakan vesayeti sona erdi
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Kürtler: Soru Sormak!
“Türkler ve Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı?”
sorusundan bu kadar korkulacağını doğrusu
beklemiyordum. Bu sorudan “ırkçı söylemler” üretenlere
baktığınızda, aralarında, bir zamanların bozkurt
ırkçılarının da olması, hayatın cilvesi olsa gerek!
Anlı şanlı bazı “düşünürler” hatta çok ilginç komplo
teorileri bile geliştirmekte, “Öcalan ile (Derin) Devlet
arasındaki ilişkileri hiç bilmiyoruz” demekte!
Ama bence bu doğru bir sorudur!
Bu soruyu doğuran, PKK terörü, Kürt partisinin
tutumu, İmralı’nın çözüm önerisinin içeriği, KCK
belgeleridir... Bu belgeler açıkça Kürt bağımsız devleti
kurmak istek ve iradesini ortaya koyuyor. Önerilen yeni
devlet ve ülke yönetim biçimi de neredeyse birbiriyle
ilintisiz yaşayacak “iki ülke”yi öngörüyor.
Bu durum karşısında “Kardeşim nihai düşünceni,
hedefini öğrenebilir miyim?” sorusunun yanıtını merak
etmez misiniz?
Bu sorunun yanıtını bilmiyoruz. Sadece kestirimlerde
bulunabiliyoruz.
“Türkler ve Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı?”
sorusu tam da Kürt egemen siyasetini anlamak için
soruldu.
Bu soru üzerinden “Türkler Kürtleri defedip kurtulmak
istiyor” sonuçlarını çıkaran, aklı başında bazı
arkadaşlarımın yüzeysel yorumları da doğrusu beni
şaşırttı!
Bilinmezlikler içinde bir gelecek politikasını
anlayabilmek için, bazen uç noktalarda, aslında
sonuçlarını istemediğiniz sorular yöneltmekte büyük
yarar var...
Bu sorulardan korkmanın anlamı yok!
Böyle sorular sayesinde, olmasını istemediklerinizi
eleyebilirsiniz.
Ayrıca bu tür sorularla, insanların neler düşündüğünü,
duygularını ve iradelerinin yönünü de görebilirsiniz!
Nitekim görüyoruz: Hasip Kaplan acele basın
toplantısı yapıyor ve “Biz ayrılamayız” diyor. Hepimizin ileri
sürdüğü ve neden birlikte yaşamak zorunda olduğumuza
ilişkin güçlü gerekçeleri paylaşıyor! Kaplan, daha önce
böyle bir konuşma yapmış mıydı, anımsamıyorum!
Buna benzer açıklamaları, PKK’den, Barış ve
Demokrasi Partisi’nin en sert temsilcilerinden bekliyoruz
şimdi!
Çünkü birlikte yaşamak iradesi ortaya çıkınca,
konunun/tartışmanın rengi değişir, içeriği dolar ve ciddi
bir tartışma ortamı oluşur.
Hasip Kaplan diyor ki: “Bir iki ay içinde PKK dağdan
inecek...”
İnmeli, cinayetlere son vermeli...
Ancak yeni bir ortamda yeni şeyler konuşulabilir..
Yeni bir ortam yaratılmadığı sürece sadece silah
seslerini duyarız ve cinayetler ortalığı karıştırır, Türkler
ve Kürtler birbirinden daha da uzaklaşır!
Silahların gölgesinde konuşulacak, görüşülecek,
tartışılacak bir şey bulamazsınız...
Kürt meselesine en angaje olmuş yazarlar, PKK
cinayetleri tırmandıkça, enseye silah dayalı bir
biçimde, “hadi masaya oturun” diyerek, sözde çözüm
üretiyor! Aslında bu çözüm değil, silahlı
propagandanın borazancıbaşılığını yapmaktır!
Bu soru aslında başka bir olguyu daha ortaya
çıkarttı: Türklerin de bir kısmı “Ne haliniz varsa görün,
ayrılın ve gidin...” noktasına gelmiş.
Bunlar ne kadardır, bilmiyoruz, ama böyle bir bilgi
daha elde vardır!
Millet soru sormaktan korkuyor. Bu bizim bilimsiz
toplum olmamızın bir sonucu! Ortalıkta konuşan, yazan
“aydın” dahil!
Kürt meselesi üzerinde doğru düzgün, halkın
düşünce yapısını ortaya çıkartacak ve bilgi üretecek
araştırmalar yapılmadığı gibi, bu konuda soru sormayı
bile yasaklıyoruz... Soranların da başına balyozlar
inmeye başlıyor!
Doğan Kuban Hoca, bu cuma günü Cumhuriyet
Bilim ve Teknoloji dergimizdeki yazısında, tam da bu
konuya değiniyor. Kuban diyor ki:
“Sadece sorun üretiyoruz, fakat ne doğru soru
soruyoruz, ne de yanıt vermeye cesaret ediyoruz.
Yanıtsız biriken sorunlar kaos habercileridir. Türkiye’de
kaç Kürt var, ne kadarı kentte, ne kadarı köyde, ne
kadarı Doğu’da, ne kadarı Batı’da, ne kadarı zengin, ne
kadarı fakir, ne kadarı okumuş, ne kadarı okumamış, ne
kadarı işsiz, ne iş yapıyorlar; bu soruların bir tanesinin
yanıtını biliyor musunuz?”
Hayır! Bu soruları çoğaltmalıyız ki, ne üzerinde nasıl
konuşacağımızı ve çözüm üreteceğimizi bilelim...
Mesela: Kürtler arasında ayrılmak isteyenlerin oranı
nedir? Batı’da yaşayan Kürtler, PKK ve ayrılıkçılık
üzerine ne düşünüyor? Kürtlerin önemli bir çoğunluğu
neden örneğin BDP’ye oy vermiyor?
Sormazsınız, bilmezsiniz ve çözüm üretemezsiniz...
Türk aydınının ortalıktaki önemli bir kısmının merak
ettiği hiçbir şey yoktur, onlar sadece kafasındaki
kurguları dayatmayı bilir!
obursali@cumhuriyet.com.tr
Referandum sürecinde ‘evet’ oyuna ihtiyacõ olan AKP, SP’de ortaya çõkan tabloyu yakõndan izliyor
ERDEM GÜL
ANKARA - SP’nin olağünüstü
kongresi, siyasetin bundan sonraki
sürecini etkileyecek gelişmelere
sahne oldu. Numan Kurtulmuş, tek
aday olarak girdiği kongreden çok
zor da olsa partiye hâkim olarak li-
der çõkmayõ başardõ. “Milli Görüş”
lideri Necmettin Erbakan, 40 yõl-
lõk dava arkadaşlarõyla birlikte “tas-
fiye” noktasõna geldi.
SP kongresinde Erbakan’õn sağlõk
sorunlarõna rağmen kongre salonuna
baskõn tarzõnda gelmesine, liste çõ-
karmasõna ve kavgalara varan, deva-
mõnda seçimleri protesto ettirmesine
neden olan olaylar, Kurtulmuş’un
“Erbakan vesayetini kaldıracağım”
sözleriyle başladõ. Erbakan, Kurtul-
muş’tan AKP’liler ayrõldõğõnda da
kendisini terk etmeyen dava arka-
daşlarõyla yakõnlarõnõn da içinde ol-
duğu bir Genel İdare Kurulu (GİK) lis-
tesi istedi.
Kurtulmuş, genel başkanlõğõna mu-
halefet etmese de “partiyi uzaktan
yöneteceği” kaygõsõyla Erbakan’õn
önerdiği isimleri kabul etmedi. Bunun
üzerine Erbakan, Numan Kurtul-
muş’un başõnda yer aldõğõ ikinci bir lis-
te çõkarõnca SP’de tam bir iç hesap-
laşma yaşandõ.
Kurtulmuş ikinci listeye karşõ çõ-
kõnca partililer birbirine girdi. Kürsü
işgaline varan kavgalarõn ardõndan
Erbakan yanlõlarõ seçim protestosu yo-
luna gitti. Böylece Kurtulmuş kendi
listesini az oyla da olsa seçtirirken ge-
nel başkan seçilmekte çok zorlandõ.
Kurtulmuş üçüncü turda, 310 oyla ya-
ni 1250 delegenin ancak dörtte birinin
oyuyla genel başkan seçilebildi.
Bu sonuçla, Kurtulmuş, zor da ol-
sa “Erbakan’a rağmen” seçilip
SP’nin lideri haline geldi. Erbakan ise
2000 yõlõnda Yenilikçiler adõyla Ab-
dullah Gül liderliğinde genel baş-
kanlõk mücadelesi verip partiden ay-
rõlarak bugünkü AKP’yi kuran ekip-
ten sonra ikinci başkaldõrõyõ Kurtul-
muş’tan gördü.
AKP yakından izliyor
Ancak bu kez Erbakan ve arkadaş-
larõ partiyi kaybetti. SP’de ortaya çõ-
kan tablo, özellikle referandum süre-
cinde SP’nin “evet” oylarõna büyük ih-
tiyacõ olan AKP tarafõndan da yakõn-
dan izleniyor.
Erbakan ve arkadaşlarõ ilk kez par-
tisiz kaldõ. Parti içinde mücadeleye de-
vam mõ, yeni bir parti kurmak mõ ter-
cihini yapmak zorundalar. Yeni bir
parti kurmalarõ Erbakan’õn sağlõk so-
runlarõyla çok zor olasõlõk olarak gö-
rülüyor. Ancak parti içinde de güçleri
çok sõnõrlõ. AKP’de Erbakan yanlõla-
rõnõn iç mücadeleyi sürdürmeleri ha-
linde SP’nin bundan olumsuz etkile-
neceği ve AKP’yi tehdit edecek da-
ha büyük bir adres haline gelmeleri-
nin mümkün olmadõğõnõn altõ çiziliyor.
Erbakan’õn AKP’ye yönelik çok
sert suçlamalar içeren söylemleri ye-
rine Kurtulmuş, eleştirel ama daha yu-
muşak bir üslup tercih ediyor. Kur-
tulmuş, İsrail politikasõ başta olmak
üzere, açõlõm, Ergenekon, anayasa
değişiklikleri, referandum gibi temel
konularda AKP ile çok yakõn bir po-
litik tutum içinde.
Numan Kurtulmuş, tek aday olarak girdiği kongreden çok zor da olsa partiye
hâkim olarak lider çõkmayõ başardõ. “Milli Görüş” lideri Necmettin Erbakan, 40 yõllõk
dava arkadaşlarõyla birlikte “tasfiye” noktasõna geldi. Ortaya çõkan tabloda
Erbakan ve arkadaşlarõ ilk kez partisiz kaldõ.
Prof. Gülbaş, kemik iliği naklinde en önemli ayrıntının hastaların enfeksiyonlardan
korunması olduğunu belirterek, merkezde riskin minimuma indirildiğini söyledi.
Sağlõkta önemli adõm
Yaklaşõk 3 bin kişiye tedavi olanağõ sunacak olan
ASM’nin Kemik İliği Merkezi hizmete açõldõ
İstanbul Haber Servisi- Ana-
dolu Sağlõk Merkezi (ASM), Tür-
kiye ve bölgedeki hastalarõn yanõ sõ-
ra yurtdõşõndan gelecek pek çok
hastaya hizmet vermek üzere kur-
duğu Kemik İliği Merkezi’ni hiz-
mete açtõ. Sosyal Güvenlik Kuru-
mu ile yapõlan protokolla sosyal gü-
venceli hastalara da hizmet verecek
merkezin Türkiye’de nakil sõrasõ
bekleyen yaklaşõk 3 bin hastaya te-
davi olanağõ sunmasõ beklerniyor.
Amerika’daki en iyi nakil mer-
kezlerinin koşullarõnda hazõrlanan ve yaklaşõk
9 milyon dolara mal olan merkezin, enfek-
siyon oranõnõ sõfõra indirmeyi hedeflediği be-
lirtildi. Aynõ anda 22 hastaya kemik iliği nak-
li gerçekleştirilebilen merkezin direktörü
Prof. Dr. Zafer Gülbaş, kapasitelerini sis-
temli olarak arttõrmayõ ve yalnõzca Türkiye’de
değil, ASM’nin diğer tüm fonksi-
yonlarõnda olduğu gibi bölgesel ve
global olarak faaliyet göstermeyi
amaçladõğõnõ söyledi.
Gülbaş, kemik iliği naklinde en
önemli ayrõntõnõn tedavi gören
hastalarõn enfeksiyonlardan ko-
runmasõ olduğunun altõnõ çizerek,
şunlarõ söyledi: “Merkezimizde-
ki hasta odalarında ve koridor-
larda havada bulunan partikül-
leri temizleyen ve ‘hepafiltre’ ola-
rak adlandırılan sistem kullanı-
lıyor. Bu sistem sayesinde hemşirenin, he-
kimin hastaya enfeksiyon taşıma riski be-
lirgin derecede azaltılmış oluyor. Her has-
ta odasının girişinde, odayla koridor
arasında özel bir bölüm bulunuyor. Oda-
larımızı, hastanın rahat ve huzurlu vakit
geçirmesi için tasarladık.”
ŞEVKET KAZAN
‘Kurtulmuş
cezasını
çekecek’
Haber Merke-
zi - Saadet Parti-
si’nin (SP) olaylõ
kongresinden
sonra liste dõşõ bõ-
rakõlan isimlerden
eski Adalet Baka-
nõ Şevket Kazan,
Genel Başkan
Numan Kurtul-
muş’a sert tepki göstererek “Ce-
zasını çekecekler” dedi.
NTV’ye konuşan eski Adalet
Bakanõ ve Saadet Partisi eski ge-
nel başkan yardõmcõsõ Şevket Ka-
zan, kongreden bir gün önce Nu-
man Kurtulmuş ile liste üzerinde
uzlaştõklarõnõ fakat sabah 5 sõrala-
rõnda listenin değiştirildiğini açõk-
ladõ. Kurtulmuş’un tecrübesizce
davranõp partiyi karõştõrdõğõnõ be-
lirten Kazan, “Bugün bu hatayı
yaptılar. Bu zamana kadar onla-
ra ağabeylik yaptık. Şimdi bu
hatayı yapanlar cezasını çeke-
cektir” dedi. Kazan, “Parti derin
bir huzursuzluk içerisinde. Teş-
kilatta karışıklık var ve büyük
bir üzüntü var. 600 kişi oy kul-
lanmadan gitti. Ben yeşil listede
yokum deyince küsüp gittiler.
Numan Bey’in bu yaptığı maale-
sef bir tecrübesizliktir. Çok yan-
lış bir siyasi hareket yaptık. Çok
yazık etti” diye konuştu.
Kazan, kongreden bir gün
önce Kurtulmuş ile liste
üzerinde uzlaştõklarõnõ fakat
sabah 5 sõralarõnda listenin
değiştirildiğini açõkladõ.
Zafer Gülbaş
Adana’da imar krizi
ADANA (Cumhuriyet) - Çevre ve Orman
Bakanlõğõ 2006 yõlõnda başlattõğõ “yaban hayatõ
koruma” ile ilgili bir çalõşma çerçevesinde Ada-
na’dan imar planõ istedi. Valilik bakanlõğa hemen
bir plan gönderdi. Bunun üzerine binlerce apart-
man, işyeri, villa, okul, resmi kurum binalarõnõn
bulunduğu bölge hükümet tarafõndan yaban hayat
sahasõ ilan edildi. Adana Valiliği, bakanlõğõn kara-
rõ doğrultusunda 4 ay önce bölgeyi imara kapattõ.
Büyükşehir Belediyesi ise itiraz etti. Yapõlan ince-
lemede karõşõklõğõn bakanlõğa gönderilen 30 yõl
öncesinin planõndan kaynaklandõğõ belirlendi.
LYS sonuçları açıklanıyor
ANKARA (AA) - ÖSYM Başkanõ Prof.
Ünal Yarõmağan, Lisans Yerleştirme Sõnavõ
(LYS) sonuçlarõnõn bu hafta içinde açõklanacağõnõ
ancak 15 Temmuz’dan önce olmayacağõnõ bildir-
di. Yarõmağan, sõnav değerlendirme işlemlerinin
sürdüğünü belirtti. Yarõmağan, sonuçlarõn açõk-
lanmasõndan sonra tercihlerin 26 Temmuz-
6 Ağustos arasõnda yapõlabileceğini ifade etti.
Halis Toprak’tan suç duyurusu
İstanbul Haber Servisi - İşadamõ Halis Top-
rak, bir röportajõnda kendisine ve Danõştay 13.
Dairesi üyelerine hakaret ettiğini, yargõlamayõ et-
kilemeye çalõştõğõnõ öne sürdüğü TMSF Başkanõ
Ercan Şakir Gül hakkõnda savcõlõğa suç duyuru-
sunda bulundu. Toprak’õn avukatõ Bülent Akar ta-
rafõndan hazõrlanarak Beyoğlu Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ’na sunulan suç duyurusu dilekçesinde,
Gül hakkõnda, dava açõlmasõ talep edildi.
Ataman Sayıştay 5. Daire Başkanı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sayõştay
5. Daire Başkanõ Süleyman Topallar’õn yerine ay-
nõ daire üyesi Taykan Ataman seçildi. Yapõlan
açõklamada, yaş haddinden emekliye ayrõlan To-
pallar’õn yerine, Sayõştay Genel Kurulu’nun dün-
kü toplantõsõnda Ataman’õn seçildiği bildirildi.
Kapalıçarşı’da 5 saatlik utanç
İstanbul Haber Servisi - Kapalõçarşõ’da
seyyar satõcõlõk yapan İran asõlõ Türk vatandaşõ
Hasan Emniyeti (89) kalp krizi geçirerek öldü.
Lübnanlõ turist kadõn doktor Rola Alyukhtar Em-
niyeti’ne müdahale etti. Esnaf, ambulansõn olay
yerine geç geldiğini ve cesedin 3 saat yerden kal-
dõrõlmadõğõnõ iddia etti. Ceset olay yerinden kaldõ-
rõldõğõnda bu sürenin 5 saate ulaştõğõ öğrenildi.